[Attila the Hun]

Yükselen Güneşin Ülkesi
Bu konuda Caveman 2 Cosmos modunda oynadığım Japon uygarlığı oyunumdan paylaşımlar yapacağım.

[Takeda Akane]

Takipteyim.

[Sezar]

Ben artik unonun bir virüs olduguna kesinlikle inandim.
Takipteyim.

[Attila the Hun]

Tarih Öncesi Çağ'ı geride bıraktım ve Antik Çağ'ı yarıladım ama AAR yazmak yeni aklıma geldiği için Antik Çağ'dan itibaren paylaşım yapıyor olacağım. Tarih Öncesi Çağ'ı özetlemem gerekirse: Avlandık, avlandık ve daha çok avlandık. Bir de Tribalism teknolojisini araştırdıktan sonra 2 şehir kurduk.



En küçük şehrimiz olan Wajima'da Şinto dini ortaya çıktı. Bu dini resmî dinimiz ilan ettik ve diğer şehirlerimize yaymak için kolları sıvadık.



Daha önce ufak gruplar hâlinde saldırılar düzenleyen barbarlar bu defa gayet ciddi görünüyor. Bu saldırıyı Kyoto'nun eşsiz üretim kapasitesi sayesinde savuşturabildik ama barbarların inine girmeden bu işi nihayete erdiremeyiz.



Nizamülmülk biraz erkenci; 2000 yıl kadar.



Barbar şehirlerine düzenlediğimiz saldırı çetin bir direnişle karşılaştı. Ekran görüntüsünde durum bizim için kötü görünebilir ama Kyoto tamamen askerî üretime tahsis edildiği için takviyelerimizin ardı arkası kesilmiyor. Üretim kapasitemiz sayesinde barbarları alt etmemiz çok zor olmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Japon uygarlığı olarak savaş fillerini ilk defa bu seferimizde kullanıyoruz.

[Takeda Akane]

Japonyaya selamlar.

[Yasin Ahmet]

Ben artik unonun bir virüs olduguna kesinlikle inandim.
Takipteyim.

@unonimus'un bundan ne faydası olabilir, o çok masumca yapıyor virüslüğünü 

[Attila the Hun]

Hayır, modu @unonimus'tan öğrenmedim. Ama kendisi modu 1000 küsur saat oynadığı için tavsiyelerine hayır demem.

[Attila the Hun]

Binlerce yıldır listelerin birinci sırasından düşmüyoruz.



Etruscan şehrini alıp yerle bir ettik (soldaki harabe). Merhamet noksanlığını çektiğimiz bir erdem değil ama binlerce yıldır ilerlememize sekte vuran barbarlara karşı merhametli davranmamızı beklemeyin.



YAN BEBEĞİM, YAN!



En büyük barbar şehri Magyar'ın yakıp yıkılmasından sonra geriye Kushan kaldı. Barbarların sayısı bitmiyor gibi görünse de Japon uygarlığı üstesinden geldi.



En büyük 5 şehir listesini de göstermek istiyorum. Listede 3 şehrimizin olmasıyla iftihar ediyoruz. Ayrıca 2 şehrimizin başkentleri bile geçerek listeye oturması da ayrı bir mutluluk kaynağı.

[Takeda Akane]

Burn baby burn.

[Attila the Hun]

Uygarlığımız artık monarşiyle yönetiliyor.



Klasik Çağ'a geçen ilk uygarlık olduk. Böyle devam edersek teknoloji konusunda liderliği kaptırmamız zor görünüyor.



Komik bulduğum bir teknoloji alıntısı. Bunlardan daha çok var.



Sınırlarımızın son vaziyeti. 3 barbar şehrini yakıp yıkmamızdan daha önce bahsetmiştim. Bir de demiri işlemeyi öğrendiğimizi belirtmek isterim. Artık demirden imal ettiğimiz silahlarla kuşanan askerlerimiz, istila etmeyi hedeflediğimiz Hintlerin sınırına yığılıyor. Neden Tupi veya İspanyollardan evvel Hintleri istila etmek istediğimi sorabilirsiniz.

1. Kaga'nın denize kıyısı var fakat körfezin en dip kısmında olması ve tepe noktalarında yabancı şehirlerin olması nedeniyle açık okyanusa gemi göndermekte ileride sıkıntı çekeceğiz. Bu durum İspanyolları eleyerek seçenekleri ikiye indiriyor: Tupi ya da Hintler.
   
2. Tupi'yle de sınırımız var fakat şehirlerimizin yakınlığı bakımından başı Hintler çekiyor.
   
3. Hem üretim seviyesi en yüksek hem de üretilen birimlere çoğunlukla en fazla tecrübeyi veren şehrimiz başkent Kyoto olduğundan askerî üretimimizi çoğunlukla orada yapıyoruz. Burada üretilen birliklerin en hızlı sevk edilebileceği cephe Hint cephesi (yeni döşeli yollardan yaptığımızda daha da hızlı sevkiyat yapabileceğiz). Özellikle de bu sebepten hedef olarak Hintleri seçtik.
   

Saldırmak için kesin bir zaman seçmedim ama kuşatma silahları ve demir işlemeciliğini keşfederek düşmanın üzerinde büyük bir teknolojik üstünlük kurmuş olmam kaçırmamam gereken bir fırsat.

[Takeda Akane]

Hint seferini bekliyoruz.

[Attila the Hun]

İpek Yolu'nu inşa ettik, nasıl olduğunu sormayın.



Hint seferine hazırlık için askerî üretimlerimizi hızlandırdık. İşte Hitay kültürüne özel hayli kuvvetli Abaoji birimi. Bu arada terfilerinden birinde Star Wars'taki Jedi Order'ın sembolü var.



Artık seferimizin başlama vakti geldi. Tanrılar bizden yana.



Sefer hızlı başladı, Varanasi'yi fazla zayiat vermeden aldık.



Vijayanagara'yı kısa süre sonra ele geçirdik. Hem ordularımızın yaralarını sarması hem de topraklarımıza giren ufak Hint kuvvetini imha etmek için birkaç turluk bir ara vermiştik.



Cephede son durum. Eski patikalarımızı büyük oranda yeni teknoloji yollarla yeniledik, can alıcı takviye rotalarında yeni yolların olması sayesinde artık takviyeler çok daha hızlı ulaşıyor. Yalnız aldığım şehirler uzun süre düdük gibi kalmaz umarım, yoksa açlıktan ölmemeleri için kervan göndermem gerekecek.

[Takeda Akane]

Dişçi sonrası yeni bölüm güzel gitti, burn baby burn. Gandi'yi bitir. Jedi var Sith yokmu?

[Attila the Hun]

İlerleyen çağlarda o tarz şeyler olabilir, ilk defa oynadığım için bilgim yok. Hintleri ilhak etmek bu gidişle çok zor olmayacak çünkü demir kılıçlılarım hem her türlü birime hem de şehirlere karşı gayet etkili.

[Attila the Hun]

Hint savaşından daha fazla ekran görüntüsü almıştım ama düşük kalitede oldukları için paylaşmak istemedim. Zaten çekişmeli ya da heyecanlı bir savaş değildi. Her bakımdan üstün olarak saldırdık ve pek de uzun sayılmayacak bir süre zarfında Hintleri tarihin tozlu sayfalarına gömdük. Savaşı kazanalı bayağı oldu ama Tupi seferini erteledikçe erteledim. Şu sebeplerden ötürü:

1. Onlarca askeri tek tek kontrol etmeye üşendim.
   
2. "Bakalım teknolojide bana yetişebilecek mi?" diye merak edip daha çekişmeli bir savaş temenni ettim ama yapay zekâ hiç ümit vermiyor.
   

Fakat merak etmeyin, eninde sonunda kıtanın hâkimiyeti için peş peşe sefere çıkacağız.



"Spy's sappin' my Sentry!"



Bilim insanlarımız bize mühim bir görev verdi. Elimizdeki kaynaklarla kolayca tamamlayabiliriz.



Tamamladık da.



Uzun zamandır bu anı bekliyordum, artık kara yoluyla seyahat çok daha hızlı olacak.



Paramı türdaşlarımı öldürmek için değil, kâinatın sırlarını açığa çıkarmak için kullanacağıma ant içerim.



İnsanlığın gelişiminde bir adım daha attık.



Bir avuç para için gelecek vadeden bir gladyatörü harcayacak değilim. Bırakalım da biraz daha ünlensin.



Evvelden temizlediğimiz karlı bölgelerde bir barbar şehri peydah olmuş. Yeni eğittiğimiz Samurai birliklerimizi gönderelim de çağ dışı silahlarla kuşanmış barbarlar patır patır dökülsün.



Bizi diğerlerinden üstün kılacak yegâne unsur eğitimdir.



Da Vinci davetimizi kırmayarak ülkemize yerleşti ve atölyesini burada kurdu.



Artan nüfusu eğitmek giderek zorlaşıyor. Artık daha büyük eğitim kurumları lazım. Hadi, dünyanın imrenerek bakacağı bir ilim yuvası inşa edelim.



Bahsettiğim barbar şehrini askerlerin burnu kanamadan yok ettik.

[Takeda Akane]

Bende geçen diyorum bu hikaye noldu? Geri dönmene sevindim.

[Attila the Hun]

Pusulayı araştırmamız üzerine artık okyanuslara açılabiliyoruz. Daha önce kimsenin gitmediği yerlere dair korkunç hikâyeler duyduk ama bunlar gözü pek denizcilerimizi zerre korkutmuyor.



Aylardır yol alan denizciler asla karaya ulaşamayacaklarını düşünmeye başlamışlardı. Belki de dünyadaki tek kara parçası uygarlığımızın yer aldığı kıtaydı. Mürettebattan gelen homurtuları dinleyerek ümitsizliğe kapılan kaptan, dinlenmek için kamarasına çekilmek istedi. Ansızın, kamarasına doğru yürürken çok da uzakta olmadığını tahmin ettiği martı sesleri işitti. "Acaba doğru mu duyuyorum?" diye düşünüp elini öğlen güneşine siper ederek sesin geldiğini sandığı yere doğru baktı. Bunun bir yanılsama olmadığını anlamasıyla gözlerinin fal taşı gibi açılması bir oldu. Yüzünde büyük bir tebessümün belirmesinin hemen ardından gözcü "Kara göründü!" diye bağırdı. Bu mutlu haberi aldıktan sonra filikalara binip karaya çıktılar ve henüz büsbütün bir kıta olduğundan bihaber oldukları bir kara parçasına ilk defa ayak basan Japonlar oldular.

Onları, gövdeleri çıplak olan ve vücutlarını çeşitli boyalarla boyayan bir halk karşıladı. Çok geçmeden bu kara parçasında kendilerinden geri de olsa büyük bir uygarlığın varlığını sürdürdüğünü fark ettiler. Bu uygarlık kendilerine "Jivaro ulusu" diyordu.



Kömürün işe yarayabilecek bir maden olduğunu keşfettik. Gelecekte ne gibi alanlarda kullanabileceğimizi merak ediyorum.



Kâşiflerimiz yeni kıtada Büyük Set Resifi'ni keşfetti.



Kendilerini bilimin hamisi olarak gören Babil kralları, ateşli silahlarımızı gördükten sonra bu iddiadan vazgeçmiştir herhâlde.



Belli ki bu kıta doğal güzellikler açısından epey zengin.



"Dağların efendisi" İnkalarla karşılaştık, mürettebattan biri İnka elçilerinin yanındaki lamaya tükürme gafletinde bulundu.



Bir daha düşündüm de, bazı doğal oluşumların kıtamızda olmaması kötü bir şey değilmiş.



Sözde "Büyük Etiyopya ulusu" âciz bir halka benziyor, eninde sonunda buraya teknoloji getireceğiz fakat önce kendi kıtamız.



Bölgenin halkı buranın suyunun şifalı olduğunu söylüyor.



Yeni bulduğumuz kara parçasının tamamını dolaştık ve en az bizimki kadar büyük bir kıta olduğuna karar verdik.



Tupi'nin yakınımıza kurduğu Pernambuco şehri yıllar içerisinde Japonlaştı ve nihayet kapılarını bize açarak kendi iradesiyle imparatorluğumuza katıldı.



Rönesans Çağı'na geçtik. Teknolojinin öncüleri olarak karanlık bir günümüz dahi olmadı ancak daha da aydınlık gelecekler bizi bekliyor.



Başkasını öldürmek için daha ne yöntemler icat edeceğiz?



Uzun zamandır planladığımız Tupi seferine çıkmanın tam zamanı. Son teknoloji toplarımızla surlarını döveceğiz.

[Takeda Akane]

Al Capone ayrıntısı.

[Attila the Hun]

Vakti geldi, Tupi'ye savaş açıyoruz.



Çok geçmeden savaştaki ilk şehrimizi ele geçirdik.



Tupi ülkesinin kuzeyi. Tabii bu ekran görüntüsünü sırf bunu göstermek için almadım. Üstte görebileceğiniz üzere Sloop of War'um Trireme'e öldü.



Enteresan bir sansür olmuş.



Guapore düştü.



Piauy da onu takip etti.



Teknoloji farkından ötürü takdir edersiniz ki çok zorlanmadan ilerliyoruz.



"Sy Ara ne ara düştü?" diyerek düşmanlarımı donarak ölmeye mahkûm ediyorum.



Eski Hint başkenti Delhi nüfus bakımından başkentimiz Kyoto'yu geçti ve büyümesi duracağa benzemiyor.



Paraiba'nın düşmesiyle Tupi'de yalnız bir şehir kaldı.



Taubate'yi teslim alan askerlerimiz bu vesileyle Tupi uygarlığını yeryüzünden silmiş oldu.

Öncelikle bölümler (iletiler?) arasındaki zaman boşluğunu mazur görün, gerçek manada ağır bir mod olduğu için ara vere vere oynuyorum. Muhtemelen belirli bir ileti düzeni kuramam ancak oynadıkça ekran görüntüsü paylaşacağım. Bir de mesele şu ki ekran görüntülerinin boyutu giderek artmaya başladı. Oyunun içinden ekran görüntüsü alabiliyorum fakat gördüğüm kadarıyla kalitesi hayli düşük, özellikle de bu ekran görüntülerinden sonra gözünüze çamur gibi gelebilir. Bilemiyorum, galiba makul bir boyut adına kaliteden feragat etmem gerekecek.

[Takeda Akane]

Hermann Gering.