[Hanno barca]

Sis dağıldıkça etrafıma bakındım ve gördüklerime inanamadım. Yukarı baktığımda güneş ışığına benzer bir ışık yayan kayalar vardı. Şehir ise ilginçti Rumence ve Portekeizce karışımı enteresan bir lisan kullanıyorlardı sanki. Üstelik giyiniş , mimari tarz Fransızlara ait gibiydi. Şehre girmek için ilerlemeye başladım vakit karşımdaki silüet: dur burada lanetli ey insan! dedi...

[korkusalan]

Dikkatlice baktığımda Albus Dumbledore'un çarpıtılmış versiyonuna benzettiğim silüet "Sirius Potter, seni bekliyor... Sana Potter ailesinin kadim grimorunu verecek," dedi

[Takeda Akane]

Elinde barutlu tabanca vardı...

[Hanno barca]

Tabancaya baktım ve bunu neden verdin demek için kafamı kaldırdığımda yok olmuştu. Sirius'u nerede bulacağımı bilmediğimden şehre girmeye karae verdim belki bana cevap verebilirlerdi.

[Hanno barca]

Şehre girdim ve...

[korkusalan]

Üzerime koşarak "Doreman* diye bağıran eli bazukalı kalabalığı görünce geri çıktım

[Hanno barca]

Dışarı çıktığım gibi geldiğimin yönde bir Ork birliği gördüm ve..

[korkusalan]

O anda sağımda beliren Şahmeranvari kızı takip ettim Sirius göndermiştir diye

[Hanno barca]

Kız beni GOT'taki kızıl kaleye benzer bir kaleye getirdi ve...

[korkusalan]

İçeriden bir dolu Slytherin öğrencisi süpürgelerinin üzerinden bana bakarak çıktı....

[Hanno barca]

İçeri girdiğimde ani bir şekilde kollarımdan yakaladılar. Beni yakalayanlara baktığımda karanlık siluetler görmüştüm. Onlara bakarken önümden bir ses geldi ve şunları söyledi:

[korkusalan]

Sirius Potter seni bekliyor, Daemon dreğ anno hubria olarak bilinen lanetli...

[Hanno barca]

Bir büyü seni esir aldı. Şimdi Sirius'un yanına git. Sirius'un yanına gittiğim ve..

[Hanno barca]

Karşımda Duman'ı gördüm.