Kitap: Sanayileşmenin Gizli Tarihi | Ha-Joon Chang (2007)
#1
sanayilesme-kapak.jpg

Yazı http://www.eminakcaoglu.com/2012/02/sana...arihi.html sitesinden alıntıdır.

Dünya ekonomisi, tarihi bir kırılma döneminden geçiyor. Sanayileşmiş ülkeler belki de daha önce benzeri görülmemiş bir sarsıntı içinde kendi çıkış yollarını bulmaya çalışırlarken, konuyla ilgilenenlerin tümü için iktisat tarihi okumak son derece faydalı olabilir. İktisat tarihi sadece iktisat öğrencilerini değil ekonomik sistemin işleyişinde rolü olan herkesi; elbette iş adamlarını ve profesyonel yöneticileri de yakından ilgilendiriyor. En azından, ilgilendirmeli! İlgilendirmeli çünkü, iktisat tarihinin karanlık dehlizlerinde bugüne ışık tutabilecek ve yarın için gerçekçi bir vizyon oluşturulmasına katkı sağlayabilecek yığınla ders var.

Türkiye bir yandan küresel krizin etkilerini asgariye indirebilmek için gayret gösterirken, bir yandan da sonraki aşamada öne geçebilmek, atılım yapabilmek için ne yapabileceğini tartışıyor. Örneğin, yerli otomobil veya girdi tedarik sistemi projeleri bunlardan ilk akla gelen ikisi. Girdi temininde dışa bağımlılığın aşılması, kronikleşen cari açık sorunun çözümü için şart. Yerli otomobil üretimi ise bir bakıma Türkiye ekonomisindeki yapısal dönüşüm kaygısının sembolü olarak kamuoyunun gündeminde. İşte bütün bu konular ele alınırken başkalarının tecrübelerinden yararlanmak hayatiyet kazanıyor. Pekâlâ, başkalarının tecrübelerine dair bilmemiz gereken nedir o hâlde? Bu önemli soruya cevap arayan başkaları da var. Örneğin, Cambridge Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nden Koreli kalkınma iktisatçısı Doçent Dr. Ha-Joon Chang

Ha-Joon Chang son yirmi beş yılını sanayileşme, kalkınma ve küreselleşme konuları üzerinde ders vererek ve yazarak harcamış bir akademisyen. Bu konular üzerinde düzinelerce makalesi ve on üç kitabı bulunan Dr. Chang’ı uzun bir süredir şahsen tanıyorum. Ha-Joon’un yıllar önce İngilizce aslını okuduğum orijinal adı Bad Samaritans, yani ‘Kötü Samiriyeliler’ olan kitabı, sanayileşerek kalkınmak isteyen gelişmekte olan ülkeler için ufuk açıcı nitelikte. Bu kitabı İngilizce aslına erişimi olmayanların da okuyabilmesi için – yığınla meşguliyetimin arasında – Sanayileşmenin Gizli Tarihi adı altında Türkçe’ye çevirdim. Çeviri Epos Yayınları tarafından yayınladı. Sanayileşmenin Gizli Tarihi’ni sanayicilerin, özellikle de OSTİM’deki gibi son derece sınırlı kaynaklarına rağmen çok büyük işleri başarma azmine sahip küçük ve orta ölçekli işletmelerin başındaki girişimcilerin ve yöneticilerin mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum. 

Chang kitabında, kendi tabiriyle Kötü Samiriyeliler’in, yani zengin Batılı ülkelerin ve Güney Doğu Asya’dan Japonya, Singapur, Hong Kong ile Kore’nin nasıl sanayileştiklerini bütün cepheleriyle ortaya koyuyor. Hem de bu konuda doğru olmadığı hâlde doğruymuşcasına ve sıklıkla tekrarlanan hususları tüm çıplaklığıyla deşifre ederek. Bunu yaparken öylesine çarpıcı ve ikna edici argümanlar ileri sürüyor ki okuyucu ‘safsata’nın nasıl ‘gerçek’mişçesine sunulduğunu gördüğünde hayrete düşüyor. Kitap özellikle devletin ekonomideki rolünün yeniden sorgulanması için çok yararlı örnekler sunuyor. Örneğin, Türkiye’de yerli bir otomobil üretimi tartışılırken Japonya’nın Toyota ve Kore’nin Hyundai konusundaki tecrübeleri son derece öğretici. Toyota’nın, Hyundai’nin veya Nokia’nın adlarının anıldığı paragraflarda zengin ülkeler grubuna geç katılan ülkelerin sanayileşmeyi aslında büyük ölçüde devletin türlü biçimlerdeki desteğiyle başardıklarını görüyorsunuz. İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın veya eski bir İngiliz sömürgesi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin sanayileşme süreci de kitapta ayrıntısıyla anlatılıyor. ‘Bebek endüstrilerin korunması’ tezinin gerçekteki mucidi Alexander Hamilton tarafından uygulamaya konulan politikaların modern ABD’nin yaratılmasındaki rolünü öğrenince sarsılıyorsunuz. Kendileri ‘korumacı’ politikalar vasıtasıyla zenginleşenlerin şimdi gelişmekte olan ülkelere ‘serbest ticaret’ methiyesi düzdüklerini anlayınca samimiyetlerinden şüphe ediyorsunuz. 

Bu sayfalarda daha önce de yazdığım gibi mevcut kriz, günümüzde gelişmekte olan ülkelere akıl hocalığı yapmayı seven sanayileşmiş ülkelerin, kendi menfaatleri söz konusu olduğunda başkalarına önerdiklerinden çok farklı politikalar uyguladıklarını gösteriyor. O hâlde, sanayileşme politikamızı şekillendirirken sanayileşmiş ülkelerin tarihsel süreç içerisinde kendi sanayileşme politikalarını nasıl şekillendirdiklerini kılı kırk yararak incelememiz gerekiyor; doğruyla yalanı, propagandayla bilimi ayırt ederek tabii. 

Son olarak not etmek istediğim husus şu: Türkçe baskıya bir önsöz yazıp yazamayacağını sorduğumda Ha-Joon bana “Türkiye hakkında pek az bilgisi olduğunu” söyledi. Oysa metinde Türkiye’nin adı sadece birkaç kere geçtiği hâlde bu kitabın Türkiye hakkında yazıldığını düşünmemek neredeyse imkânsız! 

Emin Akçaoğlu
emin.akcaoglu@ieu.edu.tr

Bu yazı Dünya Gazetesi’nin eki olarak dağıtılan OSTİM Organize Sanayi Gazetesi’nin Şubat 2012 sayısında yayınlanmıştır.
[+] 2 üye Kierkegaard nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#2
Tam da üzerine çokça düşünmekte olduğum bir konuya değinen bir kitapmış. Hamilton'ın korumacılığın önemli bir ismi olduğunu biliyordum ama "baba" sıfatını hak edecek bir konumda bulunduğundan haberim yoktu.

Geçenlerde bir yerde bu konu hakkında uzunca bir yorum attım. İngiltere'nin endüstriyel kapitalizm öncesinde nasıl korumacı politikalar geliştirdiğinden, bu politikaların sanayileşme ve kapitalistleşme eğilimine katkısı olup olmadığını tartışmaya çalıştım ama liberal ağırlıklı o mecrada nedense pek teveccüh gösterilmedi. Muhtemelen "Ne diyor lan bu devletçi?" diye dövdüler bana ama bunlar hakikatler.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
Ara
Cevapla
#3
Trump da korumacı politikalara geçip, ticaret savaşının fitilini ateşlediğine göre gelecekte korumacı politikalar tekrar ülkelerin gündemlerine gelebilir. Ama vergileri yükselttik hadi yerli üretim yapalım demek kadar kolay bir şey değildir bu. Ciddi, tüm kurumların koordinasyon içinde çalıştığı politikalar bütünlüğüne ihtiyaç vardır. Sanayileşmeye çalışmak hele de korumacı politikalarla bunu yapmak alt tabaka için çok acı verici olabilir.
Mesela Irak kanatlı hayvan ithalatına yüksek vergi koymaya karar verdi. Türkiye kanatlı hayvan ihracatının %50'sini Irak'a yapıyor. Bizi olumsuz etkileyebilir. Fakat Irak bizden daha beter etkilenebilir çünkü kısa sürede bu tüketimi karşılayacak üretimi yapamayabilir. Kısa vadede Iraklılar kırmızı et fiyatına tavuk yiyebilir.
Ara
Cevapla
#4
Kitabı bir hafta kadar önce temin ettim ve okumaya başladım. Tek kelimeyle muazzam bir çalışma. Günümüzün sanayileşmiş devletlerinin, değişken oranlarda da olsa devletçi yöntemleri nasıl kullandığını çok başarılı biçimde anlatıyor.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.