Laffer Eğrisinin Kökeni
#1
 Laffer tarafından 1980’li yılların başında açıklanan ve “Arz – Yönlü İktisat” olarak adlandırılan hipotez aslında bundan yüzyıllar önce İbni Haldun tarafından açıklanmıştır. İbni Haldun 1371’de Mukaddime adlı eserinde; “Toplumun (hanedanın) oluşumunun başlangıcında vergiler, küçük matrahlar karşılığında yüksek vergi hasılatı sağlar. Toplumun (hanedanın) genişlemesi ile birlikte, vergiler büyük matrahlara karşılık düşük vergi hasılatı sağlar” (Temiz, 2008: 4) diyerek vergi indirimlerinin ülke ekonomisi açısından gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu anlamda İbni Haldun’un vergi indirimi konusunda düşüncelerini aktardığı 14. yüzyıl vergi indirim politikaları fikrinin başlangıcı sayılabilir.

 İbni Haldun, ülkede lüks ve refahın artmasının vergi oranlarında sürekli ve kademeli bir artışa neden olacağını ifade etmektedir. Haldun’a göre vergiler kademeli olarak artırıldığından, vergi oranlarının yüksekliğine halk katlanmaktadır ve bu bir yükümlülük haline gelmektedir. “Çünkü artışlar kademe kademe yapıldığı için halk bu artışların kim tarafından yapıldığının veya bu vergilerin kim tarafından konduğunun farkına bile varmaz.” (Yıldırım, 2006: 77). Ancak uzun vadede vergi oranlarında meydana gelen sürekli artışlar artık itidal ve kabul edilebilirlik sınırlarını aşar. Bu artışlar halkın çalışma ve üretim şevklerinin azalmasına neden olur. Halk ödediği vergilerle kendi ellerinde kalan gelirleri karşılaştırdığında çok az bir menfaat temin ettiklerini görür. Bu nedenle pek çok kişi çalışmaktan ve üretimden tamamen ellerini çeker. Sonuç itibariyle tek tek bireylerden toplanan vergilerin azalmasıyla toplam vergi gelirleri de azalır. Ancak bu durum da yöneticiler azalan vergi gelirlerini artırmak amacıyla vergi miktarlarını daha da artırırlar. Sonuç itibariyle vergi miktarları ulaşabileceği en yüksek düzeye ulaşır. Toplam vergi gelirlerinin iyileştirileceği düşüncesiyle vergi oranlarında yapılan artışlar, insanların üretimden çekilmelerine, dolayısıyla toplumun ve ülke ekonomisinin zayıflamasına yol açar (Yıldırım, 2006: 77). 24 İbni Haldun vergi oranlarının olması gerektiği düzeyi ise şu şekilde ifade etmiştir: “Eğer bütün bunları anladıysan üretim ve kalkınmada en güçlü etkenin üreticilere yüklenecek vergi oranlarının mümkün olduğu ölçüde az olması gerektiğini bilirsin. Çünkü bu durumda insanlar kar ve menfaat elde edeceklerini bildikleri için üretime yönelirler.” (Yıldırım, 2006: 77). 

 http://www.heritage.org/taxes/report/the...and-future
Ara
Cevapla
#2
Kişi başına düşen gelir, gelir dağılımında adalet konusunda bahsetmek için bilinmesi gerekenlerden biridir.
Bizim ülkenin eğrisine bakmak isterdim.Üzerinde çok düşünmek çalışmak istediğim eğridir
Ara
Cevapla
#3
Bizim ülkemizde kanunları gözardı ederek rahatlıkla emek sömürüsü yapılabildiği için (örneğin, iş kanununa göre haftada azami 45 saat çalışabilecek olan işçilerin 72 saat çalıştırılması), vergilerin yüksek olması üreticiyi o kadar korkutmuyor.

Ben gelir dağılımındaki adaleti, ekonomik büyüme ve refaha tercih ederim.

İlginç bir örnek de yurt dışında çalışan Türk şirketlerinde var. Örneğin inşaat şirketlerimiz, mühendislerin çoğunu buradan götürüyorlar. Çünkü Türkler 2 haftada bir pazar günü izin yapmak suretiyle köleliğe benzer bir düzeyde çalışabiliyorlar. Yabancı bir işçiden 3 kat fazla çalışıp 3 kat fazla maaş alıyorlar. Bu da köleliği ne kadar kanıksadığımızı gösteriyor.
[+] 1 üye Kierkegaard nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#4
Evrim varsa şimdiki kapitalistler niye komünist olmuyor?
Ara
Cevapla
#5
(24-11-2017, 14:11)Kaiser-i Rum : Evrim varsa şimdiki kapitalistler niye komünist olmuyor?

  Bunun cevabı bence post-modernizm.

  İlgilenenler için aşağıdaki linkte birisi Jean Baudrillard'ın konuyla alakalı fikirlerini özetlemiş. Çok uzun olduğu için metni buraya kopyalamadım.

  https://eksisozluk.com/entry/10758461
Ara
Cevapla
#6
Arz yanlı ekonomi görüşünün temel prensibi olan eğri. Bu ekonomiyi savunan insanlara göre bu eğrinin getirdiği mekanizma şöyle işleyecektir: Öncelikle Devlet, özellikle büyük kazanç sahibi olan büyük sermaye sahiplerinin vergilerinde indirime gider böylece indirimler sebebiyle, yatırımcılar, gelirlerinin daha büyük kısmı ile yeniden yatırım yapabilirler. Bu şekilde işçilerin de gelirlerinde artış sağlanabilir. Bu durum ekonominin verimliliğini arttıracak, piyasada daha çok mal ve hizmet olacak, dolayısıyla fiyatlar da düşecektir.
Sonuç olarak daha yüksek ekonomik büyüme oranları yakalanacaktır.

Ben burada savunan insanların öngörülerini yazdım. Bu teori ABD'de denenmiş ve başarısız olmuştur. Teoride güzel gibi görünen bu fikir pratikte karşılık bulamamıştır.
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
Ara
Cevapla
#7
Güçlü bir devletin güçlü bir ekonomiye sahip olması gerektiğini, güçlü bir ekonominin ise refah bir halkla beslendiğini öne süren hipotez.

Laffer bu hipotezi ortaya attığı sırada Abd ekonomisi resesyon durumundaydı malumunuz Abd kadar büyük bir ekonomiye sahip olan sadece Çin var ama Abd halkı kadar veya Abd halkından daha refah durumda olan ülkeler(İsveç Norveç vesaire) büyük bir nüfusa ve ekonomiye sahip değiller. Artık Çinin ivmeli büyüyen ekonomisi, nükleer silahların yaygınlaşması, Abd'nin diplomatik yalnızlığı; İçinde yaşadığımız bilgi çağından dolayı dünyadaki gündemden herkesin haberdar olabildiği günümüzde içinde yaşadığımız dünya çok hızlı bir şekilde değişim kapasitesine sahip.

Laffer eğrisinin en büyük dayanağı toplumun üretkenliğidir. Toplum ne kadar üretken olursa devletin ekonomisi o kadar büyüme ivmesine sahip olur. Devletin yani yönetici konumunda bulunan insanların toplumun üretici özelliğini korumaya çalışmak zorundadırlar, toplumdan alınan vergi toplumun refah düzeyini tehdit etmeyecek hükümete karşı kin besletmeyecek şekilde alınmalı ve tekrar toplum ihtiyaçlarını en optimum biçimde karşılamalıdır, Ülkenin yönetici konumunda bulunan şahıslar eğer toplum yerine bireysel refahları ön plana çıkarırlarsa vergiler sürekli arttırıldığı halde halk üretime teşvik edilmez ise toplumun ihtiyaçları sağlıklı karşılanmaz ve yine toplumu üretkenliğe sevk eden ihitiyaç veya lüks tüketimlere sömürü amaçlı keyfi vergiler eklenirse(burası tanıdık gelmiş olabilir), insanların üretkenliğe olan şevki kırılır refah düzeyi düşen toplum iyi beslenemez, eğitim göremez, bilinçleşemez ve yozlaşır.

Yozlaşmış bir topluma sahip olan devlet büyük bir ekonomiye ve nüfusa sahip olsa bile üretken olmadığı için ekonomisi büyüme eğrisine sahip olamaz sebebi ise yozlaşmış öğretmenlerin, doktorların ve daha birçok meslek grubuna sahip insanların işini topluma fayda değil zarar verecek biçimde yapmalarıdır ve devlette toplum gibi kaçınılmaz bir şekilde zayıflayacak hastalanacak ve ölecektir. Bundan dolayıdır ki güçlü bir devlet için halk refah ve üretken olmalı alınan vergiler minimum da tutulmalı ve en optimum biçimde harcanmalıdır.
[+] 1 üye jnfzhi nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.