Modern Tarih: Korfu Olayı (1923)
#1
CBDQCtF.png

1911 - 1912 senelerinde İtalya ile Osmanlı arasında yaşanan Trablusgarp Savaşı sırasında Yunan nüfusa ev sahipliği yapan On İki Ada'nın kontrolü İtalyanlara geçmişti. 1919 Paris Barış Konferansında gizli bir biçimde mütabakata varılan Venizelos - Tittoni antlaşmasına göre İtalyanlar Kuzey Epirus'taki hak iddialarını terkedecek, Rodos hariç On İki Ada'nın tamamını Yunanistan'ın İtalya'nın Anadolu'daki hak iddialarını desteklemesi ve istila esnasında Yunan kontrolündeki İzmir limanının İtalyanlarca kullanılabilmesi karşılığında Yunanlara bırakacaktı. 

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türklerin Kurtuluş Savaşı'nda aldığı zaferler varılan mütabakattaki Yunanların İtalyanların Anadolu'daki topraklarını kabul etmesi maddesinin anlamını yitirmesine sebep oldu. Mussolini bu durumu direkt olarak mütabakatın iptali olarak yorumluyordu, keza İtalyanlar Anadolu'da toprak elde edememişlerdi. Dolayısıyla On İki Ada'yı Yunanlara teslim etmelerinin de bir anlamı yoktu. Bu duruma rağmen Yunanlar On İki Ada üzerindeki hak iddialarını ısrarlı bir şekilde sürdürdüler ve Mussolini'ye mütabakatta kabul edilen maddeleri yerine getirmesi için baskıda bulundular. Mussolini bunun üzerine 1923 senesinde On İki Ada'ya asker çıkarttı.

U6Cnhkz.jpeg

George Curzon

Britanya'nın Şartı
1923 senesinin Mayıs ayında Britanya Dışişleri Bakanı Lord Curzon Roma'ya yaptığı ziyarette Britanya'nın Jubaland ve Jaghbub topraklarını İtalya'ya devretmeye hazır olduğunu, ancak bunun için ilk olarak İtalya'nın Yugoslavya ve Yunanistan ile olan sınır antlaşmazlıklarını çözmesi gerektiğini dile getirdi.

1915 senesinde İtalya'nın 1. Dünya Savaşı'na katılmasıyla sonuçlanan Londra Antlaşmasında Britanya Jubaland ve Jarabub topraklarını İtalya'ya vereceğini vaadetmişti. 1919 senesinde Faşist Partisini kuran Mussolini'nin öne çıkan söylemlerinden biri 1918'de muzafferlerin tarafında yer alan İtalya'ya verilen vaatlerin yerine getirilmediğiydi. Bu sebeple Jubaland ve Jarabub bölgeleri İtalya'nın Avrupa'daki saygınlığı açısından sembolik bir öneme sahipti. Öte yandan bu 2 toprağı alması için İtalya'nın Yugoslavya ile olan Fiume krizini, Yunanistan ile de olan On İki Ada krizini çözmesi gerekiyordu ve Mussolini iki tarafta da herhangi bir orta yolda buluşma yanlısı değildi. 

1923'te imzalanan Lozan Antlaşmasına göre tüm İttifak Güçleri Türkiye'deki hak iddialarından vazgeçtiğini kabul etmişti ve bu durum Mussolini'nin prestijini ciddi bir biçimde sarsmıştı, keza Mussolini'nin ülkenin başına geçmesini sağlayan popüler vaatleri arasında 1. Dünya Savaşı'nda İtalyanların kan döktüğü toprakları birer birer almak ve Anadolu'dan parça koparmak gibi maddeler yer alıyordu. Kendisinden önce gelenleri zayıf bir lider olarak tanımlayan ve İtalya'nın 1. Dünya Savaşı'ndaki durumunu "yarım zafer" olarak nitelendiren Mussolini 1923 senesinin yaz mevsimine gelindiğinde İtalya'nın bu vaatlerini yerine getiremeyeceği kadar zayıf bir ülke olduğunu farketmek zorunda kalacaktı.

79o0cct.jpeg

Enrico Tellini, sol önde.

General Tellini
Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki sınır antlaşmazlığı Britanyalı, Fransız ve İtalyan kurmaylardan oluşan bir arabuluculuk komisyonunun oluşturulmasıyla sonuçlandı. Sınırı belirlemek için Milletler Cemiyetinden yetki alan bu komisyona liderliği İtalyan General Enrico Tellini ediyordu. Yunanlar Tellini'nin kötü olan İtalya - Yunanistan ilişkileri sebebiyle Arnavutluk yanlısı olduğunu iddia etti.

1923 senesinin yaz mevsiminde Mussolini Yunanların "gerçekleştirmesi beklenen prokovatif eylemleri"ne bir cevap olarak Regina Marina'nın amirallerine Korfu adasının işgali için hazırlanma emri verdi. Amiral Paolo Thaon di Revel bu planı Korfu'nun ele geçirilmesinin halkın gözünde donanmanın önemini yükselteceğini ve dolayısıyla donanmaya ayrılan bütçenin artacağını düşünerek olumlu bir şekilde karşıladı. 

27 Ağustos 1923'te General Tellini, iki yardımcısı, tercüman ve şöför sınırın Yunan tarafında bulunan Kakavia yakınlarında suikast sonucu öldürüldü. Öldürülenlerden hiç kimse soyulmadı. Bu saldırının anlaşmazlık yaşanan sınıra çok yakın bir bölgede yaşanması her iki tarafın da birbirini suçlamasıyla sonuçlandı.

İtalyan gazeteleri ve Arnavutluk hükümeti saldırının Yunanlar tarafından yapıldığını söylerken, Yunan hükümeti ve Ioannina'daki Rumen konsolos saldırının Arnavut haydutlar tarafından yapıldığını iddia etti. Britanya'nın Yunanistan büyükelçisi Reginald Leeper ülkesine gönderdiği mektupta saldırıdan Davut Hoca isminde bir Çam Arnavutunun sorumlu olduğunu yazmıştı. Saldırının hemen sonrasında İtalya genelinde Yunanistan karşıtı eylemler düzenlenmeye başlandı. Yunan gazeteleri Tellini saldırısını kınarken, hükümetin İtalya'ya ulusal onurlarını zedelemeyecek ancak tatmin edici bir açıklama yapması gerektiğini yazıyordu.

Mussolini'nin Ultimatomu
İtalya 29 Ağustos 1923'te Yunanistan'a ultimatom göndererek 24 saat içerisinde cevaplanmak üzere İtalya'dan resmi bir şekilde özür dilenmesi, Atina'daki Katolik kilisesinde tüm Yunan hükümetinin katıldığı bir cenaze töreninin düzenlenmesi, saldırıda hayatını kaybedenlere tören düzenlenerek askeri nişanlar verilmesi, suçluların yakalarak cezalandırılması ve 50 milyon İtalyan lirası tazminat ödenmesi gibi bazı taleplerde bulundu.

Yunanistan kendisine sunulan 7 ultimatom şartından 4'ünü bazı değişikliklerle kabul ettiğini duyurdu. Diğer 3 şartı Yunanistan'ın egemenliğine ve onuruna aykırı olduğu gerekçesiyle reddetti. Mussolini ve İtalyan hükümeti bu yanıtı kabul edilemez olarak ilan etti. İtalya'da Mussolini karşıtı olan basın bile Mussolini'nin taleplerinin makul ve haklı olduğunu savunuyordu. 

JF5St4C.jpeg

Bombardıman ve İşgal
31 Ağustos 1923 tarihinde İtalyanlar Korfu adasını bombardımana tutmaya başladı ve 5 bin ila 10 bin arasında askeri adaya çıkarttı. İtalyan saldırıları adadaki Eski Kale'ye yoğunlaşıyordu ancak Eski Kale uzun bir süredir askeri bir öneme sahip değildi, tam tersi mübadele esnasında Anadolu'dan Yunanistan topraklarına gelen halk tarafından sığınma yeri olarak kullanılmaktaydı.

Korfu'da yer alan Yunan kamu görevlileri İtalyanlarca tutuklandı, çıkartma sonrasında yaptığı konuşmada Mussolini Korfu adasının 400 senelik Venedik toprağı olduğunu dile getirdi. Bu işgal İtalya'da diplomatlardan oluşan küçük bir grup tarafından tepki gördü. Dışişleri bakanı Salvatore Contarini operasyon hakkında bilgilendirilmemişti ve bu hareketi İtalya'nın Britanya ile ilişkilerini zedeleyecek bir hamle olarak görüyordu.

İşgal sonrasında Yunan hükümeti ülke genelinde sıkıyönetim ilan etti. Yunan donanması İtalyan donanmasıyla karşılaşmaması için Volos Körfezine geri çekildi. Atina Katedralinde Tellini saldırısında ölenler için bir tören düzenlendikten sonra Yunanistan genelinde İtalya karşıtı eylemler başgösterdi.  İşgal ile birlikte İtalyan gemilerinin Otranto boğazından geçmesi yasaklandı, İtalya genelinde Yunanistan'a karşı bir boykot başladı. Ülkedeki Yunan gazeteciler sınırdışı edildi. İngiliz Daily Express gazetesi yaşananları "bir başka Balkan savaşı" şeklinde yorumlarken, Sırpların olası bir savaşta Yunanistan'ın tarafında yer alacağını, Türklerin ise bu durumu Batı Trakya'nın geri kazanımı için fırsat olarak görebileceğini yazdı.

Britanya Dışişleri Bakanı Lord Curzon gönderdiği telgrafta Mussolini'nin ultimatomunun Avusturya-Macaristan'ın Sırbistan'a gönderdiği ultimatomdan da beter olduğunu ifade etti. Eğer Britanya Milletler Cemiyetinde Yunanistan'ın tarafında yer almazsa böyle bir cemiyetin anlamının sorgulanabileceğini belirtti. İşgal sonrasında birçok ülkenin tavrı Yunanlardan yana bir hal almıştı.

Çözüm
1 Eylül'de Yunanistan krizin çözümü için Milletler Cemiyetine başvurdu, cemiyetin İtalyan üyesi bu krizde İtalya'yı temsil etmek için yetkiye sahip olmadığını belirtti. İtalya krize Milletler Cemiyetinin dahil olması durumunda cemiyeti terkedeceğini duyurdu. Britanya Milletler Cemiyetinin krize el koyma hakkının olduğunu söylese de, Fransa Ruhr'daki Fransız işgalinin aynı şekilde sonuçlanabileceğinden çekinerek bu duruma karşı çıktı.

Milletler Cemiyeti İtalya'nın prestijinin ve Fransa'ya Korfu olayının Ruhr'a bağlanmayacağının güvencesinin verilmesi üzerine çözüm için toplandı. Çözüm için alınan 9 kararda Yunanistan yine özür diliyor, bir İsviçre bankasına yükümlülüklerini yerine getireceğinin güvencesi olarak 50 milyon İtalyan lirası yatırıyor, Tellini saldırısını soruşturan komisyonun güvenliğini sağlayacağını belirtiyordu. Antlaşmadan yaklaşık 2 hafta sonra 50 milyon İtalyan lirası Yunan otoritelerin Tellini saldırısının öncesi ve sonrasında bazı ihmallerinin tespit edildiği kararıyla İtalya'ya verildi. İtalya'da basın çözüm esnasında alınan kararların Mussolini'nin diplomatik başarısı olduğunu yazıyordu. Yunanistan'da ise İtalya'nın tüm talep ettiklerini elde etmiş olması neticesinde karamsar bir hava hakimdi. 30 Eylül'de İtalyan birlikler Korfu adasını terketti. 

Tüm bu olay Mussolini'nin saygınlığını yükseltirken, sonraları daha sık karşılaşılacak bir biçimde faşist dış politikanın tonunu belirledi. Milletler Cemiyetinin sözü en ağır olan ülkelerinden Britanya büyük oranda başarısız oldu. Korfu adasına odaklanan Yunanlar, 1925 senesinde İtalya'nın resmi bir parçası haline getirilmiş On İki Ada'yı unuttular.
[+] 8 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#2
Roma hayalleriyle yaşayıp asker çıkarttığın küçük adalara sahip çıkamamak...
Ara
Cevapla
#3
Bilmediğim bir krizdi. Yazı için teşekkürler. İtalya iyi bir askeri ve diplomatik manevra yapmış görünüyor.
Ara
Cevapla
#4
Bilmediğim bir krizdi, teşekkürler.

(15-05-2019, 19:00)Voidian : Roma hayalleriyle yaşayıp asker çıkarttığın küçük adalara sahip çıkamamak...

Yazının sadece sonunu okudunuz sanırım, İtalya için iyi bir diplomatik başarı olmuş.
Ara
Cevapla
#5
Tamamını okudum ve my point still stands.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.