(08-04-2020, 17:14)Enesrar : Yer varsa bende katılmak isterim

1. Maria Theresia von Habsburg 1489-1496

Tahta geçtiğimde ilk iş olarak atamdan miras kalan imparatorluğun şanını yüceltmek için İtalyan uluslarıyla yarım kalan savaşımızı bitirmeye karar verdim. Öncelikle savaştan ne kadar kazançlı çıkabileceğimizi hesapladım ve ordumun durumunu gözden geçirdim.



İmparatorluğun ordusu İtalyanların elindeki kaleleri teker teker düşürüyordu.



Hemen donanmamızın zayıf olduğunu görüp bunu geliştirmek için çalışmalara başladım.



Gemilerimiz İtalyanlara karşı galibiyet elde etmeye başlamıştı. Doğru hamleler bize zaferi getiriyordu.







Avrupa'daki gücümüz arttıkça hakimiyet alanımız da genişliyordu.



von Thurn und Taxis hanesinden Rudolf ile evlenmiştik. Çok geçmeden aşkımızın meyvesi olarak da oğlum Franz Stefan dünyaya geldi.



Generallerimdeki galibiyet sarhoşluğu İtalyanlara karşı hatalar yapmamıza sebep olmuştu. Binlerce imparatorluk askerinin ölümünün bedelini generalim canıyla ödeyecekti.



Yeni generalimin bana galibiyeti getirmesini umuyordum.



Beklediğim gibi de oldu. Düşmanlarım teker teker yenilgilerini kabullenmeye başlamıştı.



Denizlerde üst üste aldığımız galibiyetlerin arkası kesilmiyordu. Akdenizde hakimiyet kurmak için atalarımızın aksine donanmaya gereken önemi vermeliydik.



Pisa'yı imparatorluğun prensliklerinden biri olarak özgür kılmayı başardım.



Nihayet İtalyanların son kalesini de kuşatmaya başlamıştık. Çok geçmeden İtalyanlar imparatorun gücü önünde diz çökecekti.



Ragusa'yı sınırlarımıza katıp Mantua'nın özgürlüğüyle birlikte borçlarımızı ödeyecek miktarda para alarak Napoli ile barış imzaladık.



Savaşın bitişi de Ferreralılardan Modena'nın kurtarılmasıyla oldu.



Savaşlardan elde ettiğimiz hazineyle geçmişten beri yakamı bırakmayan borçları kapattım. Bunun yanında atalarımdan kalan askeri fikirlerin de üzerinde çalışmaya devam ediyordum.



Bu esnada Doğu Roma'nın kalıntıları Türklerin eline geçmişti. Fakat şuan imparatorluğun iç işleri bizim için çok daha önemliydi.



Atamızın feth ettiği Girit adasında donanmamızın zayıflığını fırsat bilen isyancılar bağımsızlık ilan etmişti. Oraya ayıracak kaynak bulamadığımız için isyanı zamanında bastıramadık.



Kısa süren hükümdarlığımda imparatorluk adına bir reform gerçekleştirmeyi başarmıştım. Lakin kader karaydı.

İmparator Naibi Rudolf von Thurn und Taxis 1496-1500

Karımın ölümü imparatorluktaki bazı fırsatçıların önünü açmıştı. Fakat oğlum Franz büyüyene kadar imparatorluğa sahip çıkmalıydım.



Prenslerin haksız yere birbirinden aldığı toprakları geri verdirmekle işe başladım.



İtalyanların dur durak bilmeyen hırsına bir son vermek için aralarındaki savaşa müdahil oldum.



İtalyanlar imparatorluğun ordularıyla bir kez daha karşılaşıyordu.



Lucca'yı özgür kılarak bu savaştan da imparatorluk adına kazançlı çıkmıştık.



Sırada Palatinlik vardı. Ele geçirdiği prenslikleri özgür bırakması için gereken hamleyi çok geçmeden yapmalıydım.



İmparatorluk orduları Palatinlik topraklarına da adalet ve özgürlük götürmüştü. Düşmanın bütün kaleleri bilfiil işgal edildi.







München şehrini sınırlarımıza katıp Alsas ve Wurzbug prensliklerine özgürlüğünü iade etmiştik.



Savaş devam ederken München'i yağmalamak isteyen ordumuzu profesyonelleştirme fırsatı bulduk.



Ordumuz hızla profesyonelleşmeye devam ediyordu.



Bu esnada batıda kolonici devletler yeni dünyayı keşfederek teknolojik olarak avantaj elde etmeye başlamışlardı.



Aynı zamanda kuzeyden de sapkın bir dinin ortaya çıkışı imparatorluğu derinden etkileyecekti.



Karımın ölümünün ardından ben de çok geçmeden yatağa düşmüştüm. Yakında karıma kavuşacağım için mutluyum.

İmparatorluk Naib Konseyi 1500-1505

Konsey olarak imparatorun dönüşünü beklerken iç siyaseti stabil tutmaya çalıştık.



Uzay diyarlarda imparatorumuzun hanesi yayılmaya devam ediyordu.



Çok geçmeden genç imparatorumuz taç giyecek yaşa gelmişti. Çok yaşa İmparator Franz.

(08-04-2020, 22:35)FokluGeneral : Oyunda yaklaşık 400 saatim var. 150'si oyunu kaale alarak oynadığım ironman oyun. Avusturya ile 1550'ye kadar oynadığım, Bohemya/Macaristan'ı kendime aldığı bir oyunum oldu. Sizce bu hanedan oyununa katılsam elime yüzüme bulaştırır mıyım? Eğer düzgün oynayabilirsem katılmak isterim.

(09-04-2020, 00:11)argoargoo :

(08-04-2020, 22:35)FokluGeneral : Oyunda yaklaşık 400 saatim var. 150'si oyunu kaale alarak oynadığım ironman oyun. Avusturya ile 1550'ye kadar oynadığım, Bohemya/Macaristan'ı kendime aldığı bir oyunum oldu. Sizce bu hanedan oyununa katılsam elime yüzüme bulaştırır mıyım? Eğer düzgün oynayabilirsem katılmak isterim.

Bulaştırmazsın zaten oyuncusu sayısı olarak late game'e ulaştık sayılır. Dolayısıyla güçlü bir Avusturyayla rahatça oynayabileceğini düşünüyorum. Sen de istersen benim için uygundur.

Franz I Stefan von Habsburg 1505-1526

Henüz 15 yaşımda tahta geçip imparator ilan edildiğimde hem Avusturya topraklarında hem bize bağlı Çeklerin topraklarında taht iddiacıları ortaya çıkmış kendilerini Avusturya arşidükü ilan etmişti. Ancak ben ülkenin başkenti Viyana'daydım ve ordu elimdeydi. Derhal orduları bu taht taliplerinin peşine taktım ve kısa sürede işi hallettim.






Ben yıllardır imparator olmak için yetiştirilmiş olsam dahi henüz askeri tecrübem yoktu. Baden'in haksız savaşını kendime bir fırsat bilerek savaşa müdahil oldum ve ilk askeri tecrübe yaşayarak imparatorluk içinde barışı sağladım ve herkese imparatorlukta barışı koruyabilecek kapasitede olduğumu gösterdim.



Pek tabi prenslikler birbirini yemekteydiler. Ancak buna izin veremezdim.



Bu sırada Alsas-Baden savaşı da sona ermişti. İlk askeri seferim başarıyla sonuçlanmıştı.



Ardından kulağıma incilin dilimize çevrildiği haberi geldi. Derhal çeviriyi yapan kişileri bulup kazığa oturttum ve çeviriyi alıp yaktım. Umarım tanrı bu yaptığıma karşılık beni ödüllendirir.



Her şey ancak tanrırın izniyle yapılabilir ve tabi papa hazretlerinin...



Bu sıralarda ordu içerisinde gezerken askerlerin güçlü kuvvetli olmalarına rağmen cehalet içerisinde olduklarını gördüm. Bu durum umarım ülkemize kötü bir şekilde yansımaz...



Ordudaki teftişimi bitirmemin ardından bürokrasi içerisinde bir teftiş gerçekleştirdim. Ancak bürokrasi de yozlaşma göze çarpıyordu. Bu konu hakkında kısa sürede bir düzenleme getireceğim.



İç meseleleri hallettikten sonra artık yeniden gözümü dışarıya çevirmenin vakti gelmişti. İmparatorluk toprağı Holstein'i elinde tutan ve rekabet içerisinde olduğumuz Danimarka makul bir hedef gibi duruyordu. Hem de İngiliz dostlarımız bize bu savaşta yardım etmeye hazırdılar. Hiç durmadan savaş ilan ettim.



İtalya topraklarında bir hastalık yayılmaya başlamıştı. Bazıları karantina altına almamızı önerdiler ama bunu oradaki insalara yapamam. Karantina şartlarının ne kadar zor olduğunu biliyorum.



Bu sırada Danimarka ile büyük savaşlar vermeye devam ediyorduk.



Savaş sürerken ordumun bir kısmını savaşı fırsat bilip isyan eden benelükslülere gönderdim.



Danimarka'nın dostu Mecklenburg şimdiye kadar hiç uslu durmamış ve İmparatorluk içerisinde terör estirmiş. Zulmettiği halkları hemen özgürleştirdik.



Bu sırada İtalya ve Balkanlardan da isyan sesleri yükseliyordu. Tanrım neler oluyor? Ülkede bu kadar çok fırsatçı var mıymış gerçekten!?



Bunca kötü haberin ardından iyi bir haber getirdiğini söyleyen bir elçi geldi. Aman tanrım baba oldum, çocuğum oldu! Ben bu dünyadaki en mutlu kişiyim artık. Hiç bir şey moralimi bozamaz. Oğlumu görmek için sabırsızlanıyorum. Keşke yanı başında olabilseydim.



Bu mutlu haberin yanında İtalya'ya kadar kovaladığımız Danimarka ordusunu son adamına kadar dağıtma haberi de eklendi.





Danimarka ordusunu kaybedince teslim olmak zorunda kaldı. Holsteini özgürleştirip onları küçük düşürdük ve elindeki paraları aldık.



Viyana'ya dönüp oğlumla tanıştım. Nur top gibi bir oğlan umarım büyüyünce iyi bir imparator olur. Benim küçük Maxi'm.

Oğluma sadece savaş ve kan bırakmamalıyım hemen memlekette refah ve imar faaliyetleri yürüteceğim.







Barış ve refah sağlamakla meşgulken doğudan bir haber kulağıma çalındı. Türkler birbirleriyle savaşıyorlarmış. Bu bir fırsat olabilir.



Leh dostlarımız da istekli görünüyorlar. Vakit geldi. Türkler'i geldikleri cehenneme geri gönderelim. Avrupa'dan onları atmalıyız, hatta tüm Dünya'dan.



Doğudaki savaşları Türkleri yormuş olmalı. Hiç bir zorlukla karşılaşmadan balkanlardaki osmanlı topraklarını ele geçirdik.



Meğer Türkler ve dostlarının orduları karadenizin kuzeyinden bize ulaşmaya çalışıyorlarmış. Biz de ordularımızı oraya yönlendirdik. Bu sayede Anadolu'ya da girebilirdik.

Birçok savaş verdik kaybettiklerimiz de oldu. Ancak çoğunda üstün geldik.



Osmanlıların dostu Gazikumukhu işgal etmek çok zor olmadı. Ahmaklar.



Ancak biz Anadoluya kafkaslardan girerken Osmanlılar boğazı geçmiş ve balkanlara girmişlerdi. Hızlı davranmalıyız.



Bir ordunun başına bizzat geçip Balkanlarda Türk ordularını temizleme işine giriştim. Ancak o da neydi öyle Türklerin ordusu aslanlar gibi savaşıyorlardı. Sayısal üstünlüğümüze rağmen yenilgiyi tattım. Savaş esnasında atımdan da düştüm. Göğsüme bir ağrı saplandı, sanırım içeride bir yerler kırıldı.



Korkak Polonyalılar savaştan çıkmışlar. Halbu ki yenen taraf bizdik.




Bu yorucu savaşı bitirmenin vakti geldi.



Savaştan büyük kazanımlar elde ettik. Ancak halkımız bu uzun süren savaştan hiç memnun kalmadılar. Her yerden isyan sesleri yükseliyor. Ne yapacağım bilmiyorum. Göğsümdeki ağrı iyice arttı. İtalya'dan getirttiğim hekim bile bir şey yapamıyor.



Hekim kontrolünde yatarken İspanyol bir adamın anlattığı hikayeler sebebiyle koloniciliğe merak saldım. Ülkeme de tanıtmalıyım.



Artık savaş bitti. Belki de Macarlarla artık birleşme vakti gelmiştir.



Bu isyancı soysuzlar moralimi çok bozuyor. Artık ordunun başında hiçbir yere gidemiyorum. Orduları gönderiyorum ancak binlerce kişi ölüyor. Ölüme hazır değilim. Oğlum buna hazır değil...



Bu dünyadan mal ile göçecek değilim. Çocuğuma, gelecek nesillere bir şeyler bırakmalıyım.



Aylardır sarayın dışına çıkmadım. İmparatorluk da karışıyor biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor.



Tanrım her şey kötüye gitmek zorunda mı? Beni yanına al!



Komutanlar isyanları bastırmak için ne yapalım diye endişe içerisinde bana geldiler. Onlara ülkedeki gençleri askere almalarını söyledim. Ordu düzeni sarsılacaktır ama isyancıların galip gelmesine izin verilemez.



Yeni yeni dinlerin haberi çalıyor kulağıma. Eğer ayağa kalkabilseydim...



Ah! Göğsüm! Ah Tanrım henüz gencim ölmek istemiyorum. Maximilian, oğlum! Senden özür dilerim, özür dil.....

(10-04-2020, 20:35)Aytaç :

Franz I Stefan von Habsburg 1505-1526

Henüz 15 yaşımda tahta geçip imparator ilan edildiğimde hem Avusturya topraklarında hem bize bağlı Çeklerin topraklarında taht iddiacıları ortaya çıkmış kendilerini Avusturya arşidükü ilan etmişti. Ancak ben ülkenin başkenti Viyana'daydım ve ordu elimdeydi. Derhal orduları bu taht taliplerinin peşine taktım ve kısa sürede işi hallettim.






Ben yıllardır imparator olmak için yetiştirilmiş olsam dahi henüz askeri tecrübem yoktu. Baden'in haksız savaşını kendime bir fırsat bilerek savaşa müdahil oldum ve ilk askeri tecrübe yaşayarak imparatorluk içinde barışı sağladım ve herkese imparatorlukta barışı koruyabilecek kapasitede olduğumu gösterdim.



Pek tabi prenslikler birbirini yemekteydiler. Ancak buna izin veremezdim.



Bu sırada Alsas-Baden savaşı da sona ermişti. İlk askeri seferim başarıyla sonuçlanmıştı.



Ardından kulağıma incilin dilimize çevrildiği haberi geldi. Derhal çeviriyi yapan kişileri bulup kazığa oturttum ve çeviriyi alıp yaktım. Umarım tanrı bu yaptığıma karşılık beni ödüllendirir.



Her şey ancak tanrırın izniyle yapılabilir ve tabi papa hazretlerinin...



Bu sıralarda ordu içerisinde gezerken askerlerin güçlü kuvvetli olmalarına rağmen cehalet içerisinde olduklarını gördüm. Bu durum umarım ülkemize kötü bir şekilde yansımaz...



Ordudaki teftişimi bitirmemin ardından bürokrasi içerisinde bir teftiş gerçekleştirdim. Ancak bürokrasi de yozlaşma göze çarpıyordu. Bu konu hakkında kısa sürede bir düzenleme getireceğim.



İç meseleleri hallettikten sonra artık yeniden gözümü dışarıya çevirmenin vakti gelmişti. İmparatorluk toprağı Holstein'i elinde tutan ve rekabet içerisinde olduğumuz Danimarka makul bir hedef gibi duruyordu. Hem de İngiliz dostlarımız bize bu savaşta yardım etmeye hazırdılar. Hiç durmadan savaş ilan ettim.



İtalya topraklarında bir hastalık yayılmaya başlamıştı. Bazıları karantina altına almamızı önerdiler ama bunu oradaki insalara yapamam. Karantina şartlarının ne kadar zor olduğunu biliyorum.



Bu sırada Danimarka ile büyük savaşlar vermeye devam ediyorduk.



Savaş sürerken ordumun bir kısmını savaşı fırsat bilip isyan eden benelükslülere gönderdim.



Danimarka'nın dostu Mecklenburg şimdiye kadar hiç uslu durmamış ve İmparatorluk içerisinde terör estirmiş. Zulmettiği halkları hemen özgürleştirdik.



Bu sırada İtalya ve Balkanlardan da isyan sesleri yükseliyordu. Tanrım neler oluyor? Ülkede bu kadar çok fırsatçı var mıymış gerçekten!?



Bunca kötü haberin ardından iyi bir haber getirdiğini söyleyen bir elçi geldi. Aman tanrım baba oldum, çocuğum oldu! Ben bu dünyadaki en mutlu kişiyim artık. Hiç bir şey moralimi bozamaz. Oğlumu görmek için sabırsızlanıyorum. Keşke yanı başında olabilseydim.



Bu mutlu haberin yanında İtalya'ya kadar kovaladığımız Danimarka ordusunu son adamına kadar dağıtma haberi de eklendi.





Danimarka ordusunu kaybedince teslim olmak zorunda kaldı. Holsteini özgürleştirip onları küçük düşürdük ve elindeki paraları aldık.



Viyana'ya dönüp oğlumla tanıştım. Nur top gibi bir oğlan umarım büyüyünce iyi bir imparator olur. Benim küçük Maxi'm.

Oğluma sadece savaş ve kan bırakmamalıyım hemen memlekette refah ve imar faaliyetleri yürüteceğim.







Barış ve refah sağlamakla meşgulken doğudan bir haber kulağıma çalındı. Türkler birbirleriyle savaşıyorlarmış. Bu bir fırsat olabilir.



Leh dostlarımız da istekli görünüyorlar. Vakit geldi. Türkler'i geldikleri cehenneme geri gönderelim. Avrupa'dan onları atmalıyız, hatta tüm Dünya'dan.



Doğudaki savaşları Türkleri yormuş olmalı. Hiç bir zorlukla karşılaşmadan balkanlardaki osmanlı topraklarını ele geçirdik.



Meğer Türkler ve dostlarının orduları karadenizin kuzeyinden bize ulaşmaya çalışıyorlarmış. Biz de ordularımızı oraya yönlendirdik. Bu sayede Anadolu'ya da girebilirdik.

Birçok savaş verdik kaybettiklerimiz de oldu. Ancak çoğunda üstün geldik.



Osmanlıların dostu Gazikumukhu işgal etmek çok zor olmadı. Ahmaklar.



Ancak biz Anadoluya kafkaslardan girerken Osmanlılar boğazı geçmiş ve balkanlara girmişlerdi. Hızlı davranmalıyız.



Bir ordunun başına bizzat geçip Balkanlarda Türk ordularını temizleme işine giriştim. Ancak o da neydi öyle Türklerin ordusu aslanlar gibi savaşıyorlardı. Sayısal üstünlüğümüze rağmen yenilgiyi tattım. Savaş esnasında atımdan da düştüm. Göğsüme bir ağrı saplandı, sanırım içeride bir yerler kırıldı.



Korkak Polonyalılar savaştan çıkmışlar. Halbu ki yenen taraf bizdik.




Bu yorucu savaşı bitirmenin vakti geldi.



Savaştan büyük kazanımlar elde ettik. Ancak halkımız bu uzun süren savaştan hiç memnun kalmadılar. Her yerden isyan sesleri yükseliyor. Ne yapacağım bilmiyorum. Göğsümdeki ağrı iyice arttı. İtalya'dan getirttiğim hekim bile bir şey yapamıyor.



Hekim kontrolünde yatarken İspanyol bir adamın anlattığı hikayeler sebebiyle koloniciliğe merak saldım. Ülkeme de tanıtmalıyım.



Artık savaş bitti. Belki de Macarlarla artık birleşme vakti gelmiştir.



Bu isyancı soysuzlar moralimi çok bozuyor. Artık ordunun başında hiçbir yere gidemiyorum. Orduları gönderiyorum ancak binlerce kişi ölüyor. Ölüme hazır değilim. Oğlum buna hazır değil...



Bu dünyadan mal ile göçecek değilim. Çocuğuma, gelecek nesillere bir şeyler bırakmalıyım.



Aylardır sarayın dışına çıkmadım. İmparatorluk da karışıyor biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor.



Tanrım her şey kötüye gitmek zorunda mı? Beni yanına al!



Komutanlar isyanları bastırmak için ne yapalım diye endişe içerisinde bana geldiler. Onlara ülkedeki gençleri askere almalarını söyledim. Ordu düzeni sarsılacaktır ama isyancıların galip gelmesine izin verilemez.



Yeni yeni dinlerin haberi çalıyor kulağıma. Eğer ayağa kalkabilseydim...



Ah! Göğsüm! Ah Tanrım henüz gencim ölmek istemiyorum. Maximilian, oğlum! Senden özür dilerim, özür dil.....

@semihuygur

SAVE

(11-04-2020, 12:25)semihuygur : gönderdiğin save 1505 yılında başlıyor. kontrol eder misin?

(10-04-2020, 20:35)Aytaç :

Franz I Stefan von Habsburg 1505-1526

Henüz 15 yaşımda tahta geçip imparator ilan edildiğimde hem Avusturya topraklarında hem bize bağlı Çeklerin topraklarında taht iddiacıları ortaya çıkmış kendilerini Avusturya arşidükü ilan etmişti. Ancak ben ülkenin başkenti Viyana'daydım ve ordu elimdeydi. Derhal orduları bu taht taliplerinin peşine taktım ve kısa sürede işi hallettim.






Ben yıllardır imparator olmak için yetiştirilmiş olsam dahi henüz askeri tecrübem yoktu. Baden'in haksız savaşını kendime bir fırsat bilerek savaşa müdahil oldum ve ilk askeri tecrübe yaşayarak imparatorluk içinde barışı sağladım ve herkese imparatorlukta barışı koruyabilecek kapasitede olduğumu gösterdim.



Pek tabi prenslikler birbirini yemekteydiler. Ancak buna izin veremezdim.



Bu sırada Alsas-Baden savaşı da sona ermişti. İlk askeri seferim başarıyla sonuçlanmıştı.



Ardından kulağıma incilin dilimize çevrildiği haberi geldi. Derhal çeviriyi yapan kişileri bulup kazığa oturttum ve çeviriyi alıp yaktım. Umarım tanrı bu yaptığıma karşılık beni ödüllendirir.



Her şey ancak tanrırın izniyle yapılabilir ve tabi papa hazretlerinin...



Bu sıralarda ordu içerisinde gezerken askerlerin güçlü kuvvetli olmalarına rağmen cehalet içerisinde olduklarını gördüm. Bu durum umarım ülkemize kötü bir şekilde yansımaz...



Ordudaki teftişimi bitirmemin ardından bürokrasi içerisinde bir teftiş gerçekleştirdim. Ancak bürokrasi de yozlaşma göze çarpıyordu. Bu konu hakkında kısa sürede bir düzenleme getireceğim.



İç meseleleri hallettikten sonra artık yeniden gözümü dışarıya çevirmenin vakti gelmişti. İmparatorluk toprağı Holstein'i elinde tutan ve rekabet içerisinde olduğumuz Danimarka makul bir hedef gibi duruyordu. Hem de İngiliz dostlarımız bize bu savaşta yardım etmeye hazırdılar. Hiç durmadan savaş ilan ettim.



İtalya topraklarında bir hastalık yayılmaya başlamıştı. Bazıları karantina altına almamızı önerdiler ama bunu oradaki insalara yapamam. Karantina şartlarının ne kadar zor olduğunu biliyorum.



Bu sırada Danimarka ile büyük savaşlar vermeye devam ediyorduk.



Savaş sürerken ordumun bir kısmını savaşı fırsat bilip isyan eden benelükslülere gönderdim.



Danimarka'nın dostu Mecklenburg şimdiye kadar hiç uslu durmamış ve İmparatorluk içerisinde terör estirmiş. Zulmettiği halkları hemen özgürleştirdik.



Bu sırada İtalya ve Balkanlardan da isyan sesleri yükseliyordu. Tanrım neler oluyor? Ülkede bu kadar çok fırsatçı var mıymış gerçekten!?



Bunca kötü haberin ardından iyi bir haber getirdiğini söyleyen bir elçi geldi. Aman tanrım baba oldum, çocuğum oldu! Ben bu dünyadaki en mutlu kişiyim artık. Hiç bir şey moralimi bozamaz. Oğlumu görmek için sabırsızlanıyorum. Keşke yanı başında olabilseydim.



Bu mutlu haberin yanında İtalya'ya kadar kovaladığımız Danimarka ordusunu son adamına kadar dağıtma haberi de eklendi.





Danimarka ordusunu kaybedince teslim olmak zorunda kaldı. Holsteini özgürleştirip onları küçük düşürdük ve elindeki paraları aldık.



Viyana'ya dönüp oğlumla tanıştım. Nur top gibi bir oğlan umarım büyüyünce iyi bir imparator olur. Benim küçük Maxi'm.

Oğluma sadece savaş ve kan bırakmamalıyım hemen memlekette refah ve imar faaliyetleri yürüteceğim.







Barış ve refah sağlamakla meşgulken doğudan bir haber kulağıma çalındı. Türkler birbirleriyle savaşıyorlarmış. Bu bir fırsat olabilir.



Leh dostlarımız da istekli görünüyorlar. Vakit geldi. Türkler'i geldikleri cehenneme geri gönderelim. Avrupa'dan onları atmalıyız, hatta tüm Dünya'dan.



Doğudaki savaşları Türkleri yormuş olmalı. Hiç bir zorlukla karşılaşmadan balkanlardaki osmanlı topraklarını ele geçirdik.



Meğer Türkler ve dostlarının orduları karadenizin kuzeyinden bize ulaşmaya çalışıyorlarmış. Biz de ordularımızı oraya yönlendirdik. Bu sayede Anadolu'ya da girebilirdik.

Birçok savaş verdik kaybettiklerimiz de oldu. Ancak çoğunda üstün geldik.



Osmanlıların dostu Gazikumukhu işgal etmek çok zor olmadı. Ahmaklar.



Ancak biz Anadoluya kafkaslardan girerken Osmanlılar boğazı geçmiş ve balkanlara girmişlerdi. Hızlı davranmalıyız.



Bir ordunun başına bizzat geçip Balkanlarda Türk ordularını temizleme işine giriştim. Ancak o da neydi öyle Türklerin ordusu aslanlar gibi savaşıyorlardı. Sayısal üstünlüğümüze rağmen yenilgiyi tattım. Savaş esnasında atımdan da düştüm. Göğsüme bir ağrı saplandı, sanırım içeride bir yerler kırıldı.



Korkak Polonyalılar savaştan çıkmışlar. Halbu ki yenen taraf bizdik.




Bu yorucu savaşı bitirmenin vakti geldi.



Savaştan büyük kazanımlar elde ettik. Ancak halkımız bu uzun süren savaştan hiç memnun kalmadılar. Her yerden isyan sesleri yükseliyor. Ne yapacağım bilmiyorum. Göğsümdeki ağrı iyice arttı. İtalya'dan getirttiğim hekim bile bir şey yapamıyor.



Hekim kontrolünde yatarken İspanyol bir adamın anlattığı hikayeler sebebiyle koloniciliğe merak saldım. Ülkeme de tanıtmalıyım.



Artık savaş bitti. Belki de Macarlarla artık birleşme vakti gelmiştir.



Bu isyancı soysuzlar moralimi çok bozuyor. Artık ordunun başında hiçbir yere gidemiyorum. Orduları gönderiyorum ancak binlerce kişi ölüyor. Ölüme hazır değilim. Oğlum buna hazır değil...



Bu dünyadan mal ile göçecek değilim. Çocuğuma, gelecek nesillere bir şeyler bırakmalıyım.



Aylardır sarayın dışına çıkmadım. İmparatorluk da karışıyor biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor.



Tanrım her şey kötüye gitmek zorunda mı? Beni yanına al!



Komutanlar isyanları bastırmak için ne yapalım diye endişe içerisinde bana geldiler. Onlara ülkedeki gençleri askere almalarını söyledim. Ordu düzeni sarsılacaktır ama isyancıların galip gelmesine izin verilemez.



Yeni yeni dinlerin haberi çalıyor kulağıma. Eğer ayağa kalkabilseydim...



Ah! Göğsüm! Ah Tanrım henüz gencim ölmek istemiyorum. Maximilian, oğlum! Senden özür dilerim, özür dil.....

@semihuygur

SAVE

(11-04-2020, 14:57)Enesrar : Ama imparatorumuzun vasiyetini merak ederiz.

(11-04-2020, 16:22)Aiakos : katılmak isterim ama singleden sıraylamı oynıcaz nası olcak bu

(11-04-2020, 16:38)argoargoo :

(11-04-2020, 16:22)Aiakos : katılmak isterim ama singleden sıraylamı oynıcaz nası olcak bu

Her oyuncu save dosyasını kendi yaptıklarıyla birlikte anlatıp konuda başlıyor. Bir sonraki oyuncu o save dosyasından kaldığı yerden devam ediyor. Sp şeklinde evet. Katılımını bekliyoruz.

(11-04-2020, 16:05)Aytaç :

(11-04-2020, 14:57)Enesrar : Ama imparatorumuzun vasiyetini merak ederiz.

İmparator vasiyet bırakmadan öldü maalesf. Kendisine vasiyet yazmasını söyleyen danışmanlarını azarlardı rahmetli. Ölümünün yaklaştığını ona hatırlatan her şeyden nefret ederdi.

(11-04-2020, 19:34)FokluGeneral : Sıra nasıl ilerliyor? İlk sayfadaki gönderi güncellenmemiş.

Maximilian I von Habsburg 1526-1565

Babamın genç yaştaki ölümünün ardından daha 15 yaşındayken koskoca bir imparatorluğun başına geçtim.
Tahtımda hakkı olduğunu iddia eden soysuzları ordumun başına geçerek yok ettim.




Beni imparator seçen prensliklere karşı büyük bir sorumluluk hissediyordum. İmparatorluğumuz içerisinde yaşayan herkesin refahı için doğru adımlar atmam gerekiyordu.
Tacımı giydikten hemen sonra imparatorluk içerisindeki otoritemi sağlamlaştırmak için harekete geçtim.
Atalarımın balkanlarda fethettiği toprakları imparatorluğa katarak 3. reformu geçirdim.



Kraliyet evliliği teklifi gönderen Kastilya'nın teklifini kabul edip kraliçemle tanıştım.


Tahta geçtikten sonra ülkece bir dini felaketin eşiğinde olduğumuzu anladım. Bunu önlemek için Hümanist İdea slotunu açmayı uygun gördüm.


Ulusal insan gücümüz çok kötü durumda büyük çaplı bir savaşı kaldıramaz. O yüzden bir kaç yıl ordularımızın toparlanmasını bekledik.
Verden Piskoposluğuna karşı Dini Birlik savaş nedeni elde ettik. Dostlarının da Protestan olduğu görünce hemen harekete geçtim.
Bu kafirleri gerçek dine döndürmeliyiz!!!





Ülkemiz için güzel gelişmeler oluyordu.



Babamın hayali olan ve hükümdarlığı sırasında başlattığı Macaristan ile birleşme sonunda gerçekleşti.
Yüce Tanrım sana şükürler olsun umarım babam da cennetten bu güzel günleri izliyor ve gurur duyuyordur.
Artık tek bir ülkeyiz!!




Osmanlı'nın Timurla savaşta olduğunu ve yorgun düştüğünü görünce Polonya ile birlikte ani bir saldırı düzenledik ve zaferle ayrıldık.
İnsan gücümüz az olduğu için savaşı sonuna kadar uzatmadık ama yine de agresif bir şekilde genişledik.



Rakiplerimize korku salıyorduk. Gücümüzü daha da arttırmak için donanma ve ordularımız için reformlar hazırlıyorduk.




Askeri gücümüzün tekrar sağlamlaşmasıyla birlikte İtalya'daki varlığımızı sağlamlaştırmak adına Napoli'ye savaş açtım.
Sınırım olan iki şehri alarak savaştan zaferle ayrıldık.


Ülkece büyük bir refah ve zenginlik içindeydik ve doğru yatırımlar yaparak zenginliğimizin bizden sonraki nesillere de aktarılmasını sağlamalıydık.


Yapacağımız Osmanlı seferine hazırlanırken benden sonra tahtın varisi olan sevgili kardeşim Ferdinand'ın ölümcül bir hastalığa yakalandığı haberi geldi.


Çok geçmeden kardeşim vefat etti. Onun yasını tutarken oğlumun doğum haberi geldi. Hayat çok garip sevinç ve hüzün iç içe.
Sevgili oğlum hoşgeldin. Büyüyünce amcan kadar iyi bir lider olacağından şüphem yok.


Prensliklerin bizim lehimizde olduğunu görünce yeni fethettiğimiz toprakları HREye ekleyerek elde ettiğimiz otoriteyle yeni reformu geçirdik.


Polonya ile tekrar Osmanlıya saldırdık ve yine rahat bir şekilde kazanarak Osmanlı'yı Balkanlardan kovduk. Balkanlar artık tamamen bizim!!


Sadık zannettiğimiz dostumuz Polonya, iddalarımızdan rahatsız oluğ ittifakı bozdu. Bu dost bildiğimiz yılanlara zamanı gelince günlerini göstereceğim!
Biz de onlara rival attık. Moskova ve Litvanya ile dost olduk.


Venedik'in son toprağı olan ve claimimiz olan Venedik şehrini almak için harekete geçtik. Sadece Modena ile dost olduğu için kolay bi savaş oldu.




Biz Venedikle uğraşırken duyduk ki İmparatorluk içindeki prensler birbirlerine zulüm ediyorlarmış.
Uyarımıza kulak asmayan Bavyera Prensliğine haddini bildirmemiz gerekiyordu. Yanında savaşta yer alan dostları da cezadan kendi paylarını aldılar.





Bütün ülkeler arasında kulaktan kulağa yayılan bir yenilikten söz ediyorlardı. İsmine matbaa dediler.
Bu yararlı icadın ülkemizde de kullanılmaya başlanması için elimden geleni yaptım.


Fransa'nın imparatorluk topraklarını ele geçirdiği haberiyle bütün Avrupa çalkalanıyordu. HREdeki prenslikler birşeyler yapmam için elçiler gönderiyorlardı.
Artık yaşlandığımın, az bir ömrüm kaldığının farkındaydım ama bunu dile getiremezdim.
Mecburen Fransa seferine çıktım. Müttefiklerim İngiltere ve İspanya'nın da yardımıyla Savoy Prensliğini tekrar tarih sahnesine çıkarma vaktidir.



Ölüm vaktimin yaklaştığını hissedebiliyordum ama ordumun başında bulunmam gerekiyordu.
Ve ölüm aniden kapımı çaldı. Bu dünyadan göçerken son sözlerimi vasiyetime aktardım.

Vasiyetim

Sevgili oğlum Friedrich;
Henüz daha çok gençsin ama korkma ben tahta çıktığımda senden daha küçüktüm.
Savaş esnasında ölmem senin için iyi olmadı farkındayım ama dostlarımız sayesinde savaşı kazanacağına inanıyorum.
Sana zengin, borcu olmayan, ordusu bütün düşmanlarını korkutmaya yetecek ama aynı zamanda etrafı öldürülmeyi bekleyen yılanlarla dolu bir ülke miras bırakıyorum.
Halkımız çok mutluydu, senelerdir pek isyan etmeye kalkışan olmamıştı ama son zamanlarda Protestan ve Reformist şarlatanlar halkımızın inançlarını kirletiyor.
Ülkemiz dini bir kargaşanın içerisinde ama bunun üstesinden geleceğine inanıyorum.
Kraliyet bağlarımız olduğu için soysuz polonyalılara saldıramamıştım. Onlardan bize ait olan toprakları almanı istiyorum.
Osmanlılarla ilgili kararı sana bırakıyorum onları Anadoluya sıkıştırdık zaten. onlara dilediğin gibi davranabilirsin.
Ömrün benden uzun olsun.

(11-04-2020, 23:54)semihuygur :

Maximilian I von Habsburg 1526-1565

Babamın genç yaştaki ölümünün ardından daha 15 yaşındayken koskoca bir imparatorluğun başına geçtim.
Tahtımda hakkı olduğunu iddia eden soysuzları ordumun başına geçerek yok ettim.




Beni imparator seçen prensliklere karşı büyük bir sorumluluk hissediyordum. İmparatorluğumuz içerisinde yaşayan herkesin refahı için doğru adımlar atmam gerekiyordu.
Tacımı giydikten hemen sonra imparatorluk içerisindeki otoritemi sağlamlaştırmak için harekete geçtim.
Atalarımın balkanlarda fethettiği toprakları imparatorluğa katarak 3. reformu geçirdim.



Kraliyet evliliği teklifi gönderen Kastilya'nın teklifini kabul edip kraliçemle tanıştım.


Tahta geçtikten sonra ülkece bir dini felaketin eşiğinde olduğumuzu anladım. Bunu önlemek için Hümanist İdea slotunu açmayı uygun gördüm.


Ulusal insan gücümüz çok kötü durumda büyük çaplı bir savaşı kaldıramaz. O yüzden bir kaç yıl ordularımızın toparlanmasını bekledik.
Verden Piskoposluğuna karşı Dini Birlik savaş nedeni elde ettik. Dostlarının da Protestan olduğu görünce hemen harekete geçtim.
Bu kafirleri gerçek dine döndürmeliyiz!!!





Ülkemiz için güzel gelişmeler oluyordu.



Babamın hayali olan ve hükümdarlığı sırasında başlattığı Macaristan ile birleşme sonunda gerçekleşti.
Yüce Tanrım sana şükürler olsun umarım babam da cennetten bu güzel günleri izliyor ve gurur duyuyordur.
Artık tek bir ülkeyiz!!




Osmanlı'nın Timurla savaşta olduğunu ve yorgun düştüğünü görünce Polonya ile birlikte ani bir saldırı düzenledik ve zaferle ayrıldık.
İnsan gücümüz az olduğu için savaşı sonuna kadar uzatmadık ama yine de agresif bir şekilde genişledik.



Rakiplerimize korku salıyorduk. Gücümüzü daha da arttırmak için donanma ve ordularımız için reformlar hazırlıyorduk.




Askeri gücümüzün tekrar sağlamlaşmasıyla birlikte İtalya'daki varlığımızı sağlamlaştırmak adına Napoli'ye savaş açtım.
Sınırım olan iki şehri alarak savaştan zaferle ayrıldık.


Ülkece büyük bir refah ve zenginlik içindeydik ve doğru yatırımlar yaparak zenginliğimizin bizden sonraki nesillere de aktarılmasını sağlamalıydık.


Yapacağımız Osmanlı seferine hazırlanırken benden sonra tahtın varisi olan sevgili kardeşim Ferdinand'ın ölümcül bir hastalığa yakalandığı haberi geldi.


Çok geçmeden kardeşim vefat etti. Onun yasını tutarken oğlumun doğum haberi geldi. Hayat çok garip sevinç ve hüzün iç içe.
Sevgili oğlum hoşgeldin. Büyüyünce amcan kadar iyi bir lider olacağından şüphem yok.


Prensliklerin bizim lehimizde olduğunu görünce yeni fethettiğimiz toprakları HREye ekleyerek elde ettiğimiz otoriteyle yeni reformu geçirdik.


Polonya ile tekrar Osmanlıya saldırdık ve yine rahat bir şekilde kazanarak Osmanlı'yı Balkanlardan kovduk. Balkanlar artık tamamen bizim!!


Sadık zannettiğimiz dostumuz Polonya, iddalarımızdan rahatsız oluğ ittifakı bozdu. Bu dost bildiğimiz yılanlara zamanı gelince günlerini göstereceğim!
Biz de onlara rival attık. Moskova ve Litvanya ile dost olduk.


Venedik'in son toprağı olan ve claimimiz olan Venedik şehrini almak için harekete geçtik. Sadece Modena ile dost olduğu için kolay bi savaş oldu.




Biz Venedikle uğraşırken duyduk ki İmparatorluk içindeki prensler birbirlerine zulüm ediyorlarmış.
Uyarımıza kulak asmayan Bavyera Prensliğine haddini bildirmemiz gerekiyordu. Yanında savaşta yer alan dostları da cezadan kendi paylarını aldılar.





Bütün ülkeler arasında kulaktan kulağa yayılan bir yenilikten söz ediyorlardı. İsmine matbaa dediler.
Bu yararlı icadın ülkemizde de kullanılmaya başlanması için elimden geleni yaptım.


Fransa'nın imparatorluk topraklarını ele geçirdiği haberiyle bütün Avrupa çalkalanıyordu. HREdeki prenslikler birşeyler yapmam için elçiler gönderiyorlardı.
Artık yaşlandığımın, az bir ömrüm kaldığının farkındaydım ama bunu dile getiremezdim.
Mecburen Fransa seferine çıktım. Müttefiklerim İngiltere ve İspanya'nın da yardımıyla Savoy Prensliğini tekrar tarih sahnesine çıkarma vaktidir.



Ölüm vaktimin yaklaştığını hissedebiliyordum ama ordumun başında bulunmam gerekiyordu.
Ve ölüm aniden kapımı çaldı. Bu dünyadan göçerken son sözlerimi vasiyetime aktardım.

Vasiyetim

Sevgili oğlum Friedrich;
Henüz daha çok gençsin ama korkma ben tahta çıktığımda senden daha küçüktüm.
Savaş esnasında ölmem senin için iyi olmadı farkındayım ama dostlarımız sayesinde savaşı kazanacağına inanıyorum.
Sana zengin, borcu olmayan, ordusu bütün düşmanlarını korkutmaya yetecek ama aynı zamanda etrafı öldürülmeyi bekleyen yılanlarla dolu bir ülke miras bırakıyorum.
Halkımız çok mutluydu, senelerdir pek isyan etmeye kalkışan olmamıştı ama son zamanlarda Protestan ve Reformist şarlatanlar halkımızın inançlarını kirletiyor.
Ülkemiz dini bir kargaşanın içerisinde ama bunun üstesinden geleceğine inanıyorum.
Kraliyet bağlarımız olduğu için soysuz polonyalılara saldıramamıştım. Onlardan bize ait olan toprakları almanı istiyorum.
Osmanlılarla ilgili kararı sana bırakıyorum onları Anadoluya sıkıştırdık zaten. onlara dilediğin gibi davranabilirsin.
Ömrün benden uzun olsun.

SAVE
@FokluGeneral

(12-04-2020, 03:20)argoargoo :

(11-04-2020, 23:54)semihuygur :

Maximilian I von Habsburg 1526-1565

Babamın genç yaştaki ölümünün ardından daha 15 yaşındayken koskoca bir imparatorluğun başına geçtim.
Tahtımda hakkı olduğunu iddia eden soysuzları ordumun başına geçerek yok ettim.




Beni imparator seçen prensliklere karşı büyük bir sorumluluk hissediyordum. İmparatorluğumuz içerisinde yaşayan herkesin refahı için doğru adımlar atmam gerekiyordu.
Tacımı giydikten hemen sonra imparatorluk içerisindeki otoritemi sağlamlaştırmak için harekete geçtim.
Atalarımın balkanlarda fethettiği toprakları imparatorluğa katarak 3. reformu geçirdim.



Kraliyet evliliği teklifi gönderen Kastilya'nın teklifini kabul edip kraliçemle tanıştım.


Tahta geçtikten sonra ülkece bir dini felaketin eşiğinde olduğumuzu anladım. Bunu önlemek için Hümanist İdea slotunu açmayı uygun gördüm.


Ulusal insan gücümüz çok kötü durumda büyük çaplı bir savaşı kaldıramaz. O yüzden bir kaç yıl ordularımızın toparlanmasını bekledik.
Verden Piskoposluğuna karşı Dini Birlik savaş nedeni elde ettik. Dostlarının da Protestan olduğu görünce hemen harekete geçtim.
Bu kafirleri gerçek dine döndürmeliyiz!!!





Ülkemiz için güzel gelişmeler oluyordu.



Babamın hayali olan ve hükümdarlığı sırasında başlattığı Macaristan ile birleşme sonunda gerçekleşti.
Yüce Tanrım sana şükürler olsun umarım babam da cennetten bu güzel günleri izliyor ve gurur duyuyordur.
Artık tek bir ülkeyiz!!




Osmanlı'nın Timurla savaşta olduğunu ve yorgun düştüğünü görünce Polonya ile birlikte ani bir saldırı düzenledik ve zaferle ayrıldık.
İnsan gücümüz az olduğu için savaşı sonuna kadar uzatmadık ama yine de agresif bir şekilde genişledik.



Rakiplerimize korku salıyorduk. Gücümüzü daha da arttırmak için donanma ve ordularımız için reformlar hazırlıyorduk.




Askeri gücümüzün tekrar sağlamlaşmasıyla birlikte İtalya'daki varlığımızı sağlamlaştırmak adına Napoli'ye savaş açtım.
Sınırım olan iki şehri alarak savaştan zaferle ayrıldık.


Ülkece büyük bir refah ve zenginlik içindeydik ve doğru yatırımlar yaparak zenginliğimizin bizden sonraki nesillere de aktarılmasını sağlamalıydık.


Yapacağımız Osmanlı seferine hazırlanırken benden sonra tahtın varisi olan sevgili kardeşim Ferdinand'ın ölümcül bir hastalığa yakalandığı haberi geldi.


Çok geçmeden kardeşim vefat etti. Onun yasını tutarken oğlumun doğum haberi geldi. Hayat çok garip sevinç ve hüzün iç içe.
Sevgili oğlum hoşgeldin. Büyüyünce amcan kadar iyi bir lider olacağından şüphem yok.


Prensliklerin bizim lehimizde olduğunu görünce yeni fethettiğimiz toprakları HREye ekleyerek elde ettiğimiz otoriteyle yeni reformu geçirdik.


Polonya ile tekrar Osmanlıya saldırdık ve yine rahat bir şekilde kazanarak Osmanlı'yı Balkanlardan kovduk. Balkanlar artık tamamen bizim!!


Sadık zannettiğimiz dostumuz Polonya, iddalarımızdan rahatsız oluğ ittifakı bozdu. Bu dost bildiğimiz yılanlara zamanı gelince günlerini göstereceğim!
Biz de onlara rival attık. Moskova ve Litvanya ile dost olduk.


Venedik'in son toprağı olan ve claimimiz olan Venedik şehrini almak için harekete geçtik. Sadece Modena ile dost olduğu için kolay bi savaş oldu.




Biz Venedikle uğraşırken duyduk ki İmparatorluk içindeki prensler birbirlerine zulüm ediyorlarmış.
Uyarımıza kulak asmayan Bavyera Prensliğine haddini bildirmemiz gerekiyordu. Yanında savaşta yer alan dostları da cezadan kendi paylarını aldılar.





Bütün ülkeler arasında kulaktan kulağa yayılan bir yenilikten söz ediyorlardı. İsmine matbaa dediler.
Bu yararlı icadın ülkemizde de kullanılmaya başlanması için elimden geleni yaptım.


Fransa'nın imparatorluk topraklarını ele geçirdiği haberiyle bütün Avrupa çalkalanıyordu. HREdeki prenslikler birşeyler yapmam için elçiler gönderiyorlardı.
Artık yaşlandığımın, az bir ömrüm kaldığının farkındaydım ama bunu dile getiremezdim.
Mecburen Fransa seferine çıktım. Müttefiklerim İngiltere ve İspanya'nın da yardımıyla Savoy Prensliğini tekrar tarih sahnesine çıkarma vaktidir.



Ölüm vaktimin yaklaştığını hissedebiliyordum ama ordumun başında bulunmam gerekiyordu.
Ve ölüm aniden kapımı çaldı. Bu dünyadan göçerken son sözlerimi vasiyetime aktardım.

Vasiyetim

Sevgili oğlum Friedrich;
Henüz daha çok gençsin ama korkma ben tahta çıktığımda senden daha küçüktüm.
Savaş esnasında ölmem senin için iyi olmadı farkındayım ama dostlarımız sayesinde savaşı kazanacağına inanıyorum.
Sana zengin, borcu olmayan, ordusu bütün düşmanlarını korkutmaya yetecek ama aynı zamanda etrafı öldürülmeyi bekleyen yılanlarla dolu bir ülke miras bırakıyorum.
Halkımız çok mutluydu, senelerdir pek isyan etmeye kalkışan olmamıştı ama son zamanlarda Protestan ve Reformist şarlatanlar halkımızın inançlarını kirletiyor.
Ülkemiz dini bir kargaşanın içerisinde ama bunun üstesinden geleceğine inanıyorum.
Kraliyet bağlarımız olduğu için soysuz polonyalılara saldıramamıştım. Onlardan bize ait olan toprakları almanı istiyorum.
Osmanlılarla ilgili kararı sana bırakıyorum onları Anadoluya sıkıştırdık zaten. onlara dilediğin gibi davranabilirsin.
Ömrün benden uzun olsun.

SAVE
@FokluGeneral

Zamansız gitti, İmparatorumuz... Korku içindeyiz. Fransa topraklarından haber alamıyoruz. Tek bildiğimiz imparatorumuzun ani ölümü... Ülkemizin geleceği ne olacak...