Hanedan Oyunu: Habsburg Hanedanı Etkinliği - Baskı Önizleme +- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com) +-- Forum: Paradox Forumları (https://forum.strategyturk.com/forum-paradox-forumlari) +--- Forum: Europa Universalis IV (https://forum.strategyturk.com/forum-europa-universalis-iv) +---- Forum: EU4: Seriler (https://forum.strategyturk.com/forum-eu4-seriler) +---- Konu Başlığı: Hanedan Oyunu: Habsburg Hanedanı Etkinliği (/konu-hanedan-oyunu-habsburg-hanedani-etkinligi) |
Habsburg Hanedanı Etkinliği - FokluGeneral - 14-04-2020 İmparatorluk Naibi Mary Lancaster (1572-1582)
Bu duruma düşeceğimi asla tahmin edemezdim. Bu kadar trajedi, bitmeyen bu acı beni mahvediyor. Yedi yıl önce gencecik bir kız iken Viyana'ya ilk geldiğim günü hatırlıyorum. Eşim olacak Friedrich'i ilk gördüğümde ona karşı bir şeyler hissettiğimi anlamıştım. O da ilk görüşte bana sevdalanmış, o günden sonra onunla beraber geçirdiğim her an bana cennet gibi gelmişti. Tanrım, neden onu yanına bu kadar erken aldın?... Bitmeyen bir üzüntü ile kendimi yaralamak ne bana bir şey kazandırır, ne de benim gibi asil bir insana yakışır. Ben Avrupa'nın en soylu iki hanedanının kesişim noktası, Kutsal Roma İmparatoru ve Avusturya Arşidükü V.Friedrich von Habsburg'un eşi Arşidüşes Mary Lancaster'ım! Şu an beş yaşında olan oğlum Leopold uygun yaşa gelip babası gibi saygıdeğer bir hükümdar olana kadar Avusturya Arşidüklüğü'nü ben idare edecek ve bu süre zarfında da oğlumun en iyi şekilde yetişmesini sağlayacağım.
Din savaşları devam ediyor ve artık kocamı canından eden bu savaşın bitmesi benim için hayatımın en önemli meselesi haline geldi. Halihazırda ordularımız Osmanlı askerleri üzerine yürümekteler.
Ordular, Kesriye'de Osmanlı askerleri ile karşı karşıya geldi. Karşımızda darmaduman oldular. Kendinden önceki nice sapkın hükümdarlar gibi Hamburg hükümdarı da bize tazminat ödemek ve Katolikliğe geri dönmek zorunda kaldı.
Bugün savaşta bize destek olan iki müttefikimizin iç meseleleri hakkında kulağıma haberler ulaştı. Kardeşim Cecilia bana yolladığı mektupta ne yazık ki memleketim İngiltere'nin son iki üç yılda kan kaybettiğini, ailemin entrikalarla çalkalandığını ve değişen Avrupa düzenine ayak uydurmakta zorlandıkları için İngiltere Krallığı'nın eski şanından eser kalmadığını iletti. Buna oldukça üzüldüm. Umarım memleketim bir gün eski, güzel günlerine geri döner. Bunun yanı sıra Papanın ülkesi Danimarka'da hanedan değişmiş ve soylu isyanları baş göstermişti.
Biz soylu bir şekilde savaşımıza devam ederken düzenbaz Fransızlar fırsattan istifade tüccarlarımızın ismini karalama kampanyası başlatmış. Hoş, ileride bir gün kendi tüccarları köy pazarına bile alınmayacak kadar itibar kaybetmiş duruma gelecek. Ordumuz Balkanlardaki kuşatmalara devam ederken Osmanlılar yine becerebildikleri en iyi şeyi yapıyor, üç beş Saksonyalı askerin desteğiyle sinsice ve ödlekçe Litvanya Dükü'ne bağlı kaleleri ele geçirmeye çalışıyorlardı. Ordularım bize ait olanları geri almaya devam ediyor. Konstantinapol yeniden bizim kontrolümüzde. Bu şehir ebediyen Habsburg yönetimi altına kalmalı. Friesland Prensi'nin de teslim olmasıyla beraber Protestan Ligi'nde lider Saskonya ve Osmanlılar haricinde kimse kalmadı. Onlarda yakında acı bir mağlubiyet tadacak. Kocam uzun zaman önce bana Protestanlığın ve Katolikliğin bahane olduğunu, şu anda yönettiğim savaşın asıl sebebinin İmparatorlukta Habsburg Hanedanı'na karşı kurulan bir komployu gerçekleştirmek olduğunu anlatmıştı. Yani aslında bu savaş çoğularınca Tanrı'nın değil, Habsburgların ya da Habsburg karşıtlarının takdirini kazanmak için savaşılmıştı. Yine de buna istisna oluşturan iman dolu yürekler de vardı. Dün sarayımda ağırladığım Liege Dükü ile yaptığım sohbet esnasında anlamıştım ki bu insan gerçekten de Tanrı'nın kurallarına bire bir bağlı, mücadelesini inancı için vermiş olan gerçek bir mümindi. İmparatorluğumuzda böyle asil hükümdarların var olması benim ve ülkem için büyük bir kıvanç kaynağıdır. Askeri gücümüzün karşısında hiç şansı bulunmayan Osmanlı orduları Litvanya toprakları üzerindeki bir takım muharebelerden sonra can havliyle Anadolu'ya kaçışmaya başladı. Daha iki asır önce denizle tanışan Osmanlıların tüm umutlarını Marmara Denizi'ne kurdukları donanma blokajına bağlaması ne kadar gülünç. Bu durumu daha da gülünç hale getiren ise donanmalarının Amiral Franz Stefan von Stark tarafından yenilmesinin hemen ardından kalan gemilerini de Karadeniz'e kaçırmış olmaları. Boğazların geçilebilir hale gelmesiyle beraber ordularımız Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı. Habsburg Hanedanı Avrupa'da genişlemeye devam ediyor. IV.Kasimir'in büyük torunu da olan kocamın kuzeni Franz Stefan von Habsburg Polonya soylularının yaptığı seçim sonucu Polonya Tahtı'na seçildi. Bu sayede halihazırda sorgulanamaz meşruluğumuz ve saygınlığımız tavan yaptı. Bilimi çok seven ancak bu konudaki çalışmalarını devam ettirmeye ömrü el vermeyen kocamın görevini ben devraldım ve bilimsel konudaki bir çok farklı çalışmayı destekledim. Bu da ülkemizde özellikle yeni yöntemlerle yapılan üretim sonucu refahın artmasını sağladı. Ayrıca etrafımdaki insanların daha aydın kişilikli olması da yolsuzluğun azaltılması konusunda bana oldukça yarar sağlamakta. Bizimle mücadelesinde başarı elde edemeyen Osmanlı'ya bir darbe de Türklerin ta kendisinden geldi. Konstantinapol'ün önde gelen isimlerinden Kesriyeli Abdülhamid Efendi bu savaşta bize olan desteğini bizzat ilan etti. Yaşadıkları şehri "Konstantiniyye" olarak telaffuz edenler bile seviyesiz Osmanlı yönetimini desteklemiyor. Osmanlıların yeni başkenti Kastamonu'yu kuşatan komutanımın anlattığına göre burası ormanın içinde köyden hallice bir yerleşim yeriymiş. Beter olsunlar! Kocamın katilleri medeniyetin içinde yaşamayı hak etmiyor. Anadolu'nun çoğunluğu bizim kontrolümüz altına girmişken ve kaleleri birer birer düşerken Osmanlılar bir kere bire karşımıza çıkmaya cüret edemedi. Kocamın katili o alçakla yüzleşme vakti... Kahire'ye kaçmayı planlayan Osmanlı Padişahı Kayseri'de askerlerim tarafından ele geçirildi ve elleri zincirlenerek aynı bir savaş esiri gibi Konstantinapol'e getirildi. Ben de bu haberi alır almaz atlı arabama binerek iki ay gibi bir sürede barış antlaşmasının yapılacağı Topkapı Sarayı'na ulaştım. Padişah yanıma getirildiğinde sanki zevkle kocamın vahşice katlini emretmiş bir cani değil bir mazlum tavırları sergiliyor, yüzüme bakmadan sessiz sakin başını öne eğmiş vaziyette bekliyordu. Gözümün önünden kocamla geçirdiğim güzel vakitlere ait hatıralar geçti, o anda içim son üç yılın acısını çıkartırcasına hayatımda hatırlamadığım kadar kudretli bir öfke ile dolup taştı. Artık dayanamıyordum, avazım çıktığı kadar bağırdım "NEDEN KOCAMIN HAYATINA SON VERDİN, SENİN UTANMAN YOK MU AŞAĞILIK CANİ?" Çıkardığım ses o kadar yüksekti ki haklı haykırışım Anadolu'dan, Viyana'dan, Londra'dan duyulmuş, dünyanın dört bir yanında yankılanmıştı. O ise hiç tepki vermiyordu. Karşıma zorla oturtturulurken ve ben taleplerimi sıralarken bu tutumu hiç değişmedi, sanki Habsburgların Osmanlılar üzerindeki nihai üstünlüğünü kabullenmiş gibiydi. Taleplerimi sıraladım ve sözümün bitmesiyle beraber padişahın yanındaki Osmanlı katibi antlaşma belgisini imzaladı. Osmanlı Devleti Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm vilayetleri Avusturya Arşidüklüğü'ne devretmeyi, Karabağ Kontluğu'nu serbest bırakmayı ve bize yüklü bir savaş tazminatı ödemeyi kabul etmişti. Çok geçmeden Saksonya Krallığı ile de bir barış antlaşması imzalandı. Yaptığı başkaldırının bedelini ağır ödeyen Saksonya Kralı toprağını gasp ettiği düklere topraklarını geri vermeyi, başkentini benim yönettiğim Bohemya Krallığına vermeyi ve en sonunda hak dine geri dönmeyi kabul etmek zorunda kaldı. Böylece 1566 yılının ilk gününde kurulmuş olan Evanjelist Birliği daha onuncu yılını dolduramadan 1575 yılı ile eş zamanlı olarak miadını doldurmuş oldu. Sapkınlıkla beslenen bu yılanın başının ezilmesiyle birlikte hak dinimiz Katoliklik bir daha Kutsal Roma İmparatorluğunun resmi dini konumuna gelmiş, sapkın elektörler görevlerinden azledilmişti. En sonunda kocamın hayalini gerçekleştirebilmiş ve Tanrı'nın isteğine uygun bir yönetimin oluşmasını sağlamıştım.
Anadolu'da fethettiğim topraklarda bir gezintiye çıktım. Ne güzel topraklardı buralar! Özellikle İzmit kenti ve etrafı kocamın görebilseydi huzur bulacağı doğal güzelliklere sahipti. Ayrıca bu bölgede asırlar önce dinimiz ve Tanrı'nın mesajının insanlara iletilmesi açısından büyük önemi olan İznik Konsili'nin toplandığı İznik kenti vardı. Kocam da hak dinin yaygınlaşması ve Tanrı'nın mesajının yaygınlaşması için büyük çaba göstermiş, bu yolda canından olmuştu. Onun ismini onurlandırmalıydım. Uzun süre düşündüm ve dinimiz için önemli olan bu bölgede onun isminin yaşatılması gerektiğine karar verdim. Bugünden sonra bu vilayetin adı "Frederichburg" olacaktır. Viyana'ya döner dönmez İmparatorlukta büyük bir Katolikleşme Hareketi başlattım. Bu hareket devletimin hem dini hem de politik açıdan otorite kazanmasına katkı sağlayacaktı. Öncelikle Katolik olan Münster ve Verden Dükleri ile Bavyera Kralı'nı Kutsal Roma İmparatorluğu'nun yeni elektörleri olarak atadım. Ardından gönderdiğim elçiler ile imparatorluktaki çoğu yöneticiye hak dine dönmeleri konusunda çağrıda bulundum. Artık Protestanlığın ya da Reformistliğin onlara fayda etmeyeceğini anlamış olmalılar ki çağrıma uydular. İmparatorluk eskiden olduğu gibi Katolik bir çoğunluğa doğru yol alıyordu. Bu Katolikleştirme Hareketi'nin ilk dalgasının sonucu olarak Kutsal Roma İmparatorluğu eskisi gibi Habsburgları destekleyen, bünyesinde bir çok prensi barındıran bir yapı haline bürünmüştü. Yine de merkezi otorite olan benim ve soyumun hakimiyetini pekiştirebilmesi için bu Katolikleştirme Hareketi'nin devam ettirilmesi elzemdir. Dış meselelerle uğraştıktan sonra bir süre halkımın durumu hakkında araştırmada bulundum. Her ne kadar hepsi şanlı ordumuzu ve ülkemizi her ne pahasına savunacaklarını belirtse de uzun süre süren savaş ortamı hayatlarını zorlaştırmıştı. Bu zorluklarını hafifletmek adına bir süre vergi kesintisi yapmaya karar verdim. Sonuçta ekonomimiz güçlüydü. Yaptırdığım başka bir araştırma ise Yeni Dünya'nın durumu hakkındaydı. Çoğunluğu hala keşfedilmemiş bu kıtadaki en güçlü koloniler müttefikimiz İspanya'ya aitken Fransa ve Portekiz daha küçük çaplı kolonileri idare etmekte, birçok yerli kabile ise hastalıklarla boğuşmaktaydı. Uzun süre boyunca Avusturya Arşidükü tarafından yönetilen Bohemya Tahtı'nın ülkemize bağlanma vakti artık gelmişti. Danışmanlarıma bu konuda gerekli bürokratik işlemelerin başlatılması emrini verdim.
Denizin ötesinden gelen amansız bir hastalık İtalya'daki liman kentlerimizde hayatı durma noktasına getirmişti. Bir oğlumu böyle bir hastalığa kaybettim, halkımın bu hastalıktan zarar görmesine izin vermeyeceğim! Hemen gerekli tedbirlerin alınmasını sağladım. Birkaç yıl önce müttefikliğimizi bozan Rus Çarı'nın oğlu olan yeni Çar bizimle oldukça dostane ilişkilere sahipti. Onlara sunduğum müttefiklik teklifini kabul ettiler. Kocamın bana eskiden anlattığı gibi doğudan yükselen bu gücü kendi lehimize kullanmalıyız. Ülkemin hem Avrupa'daki hem de İmparatorluk içindeki itibarını arttırmak için bir süreliğine diplomatik alandaki çalışmalara ağırlık vermeyi uygun gördüm. Ben diplomatik itibarımızı arttırmaya çalışırken sarayımdaki bazı hadsizler yolsuzluk yaparak şerefimize leke sürüyor! En kısa sürede bu hadsizlerin kökü kazınacak! İtibarları beş paralık olmuş olan Saksonya Krallığı ile kraliyet evliliği yaptık. Amacımız basiretsiz yöneticileri tarafından dalga konusu haline getirilmiş Saksonya'yı Habsburg yönetimi altına sokarak tekrar eski günlerine getirmek. Kocamın mirasını devam ettirmek için attığım bir adım da onun ömrünün düzenlemeye yetmediği Milano seferini düzenlemek oldu. Müttefiklerimi de arkama alarak başka düklerden toprak gasp eden Milano Dükü'ne savaş ilan ettim. Ordularım batıya doğru hareket ederken kulağıma gelen bir duyum beni çok sevindirdi. Timur Sultanı I.Hüseyin Osmanlılara savaş açma hazırlığı yapıyormuş. Aşağılık Osmanlılar 175 yıl önce olduğu gibi Timurların gazabını çok yoğun bir biçimde hissedecekler. Biz kalelerini kuşatırken Fransa'ya kaçan Milano Düklüğü ordularını askerlerim Picardie'de çok ağır bir yenilgiye uğrattı. Biz sadece bin asker kayıp verirken onların 17 bin kişilik ordusu tamamen imha edildi. Kocamdan öğrendiğim en önemli bilgilerden birisi teknolojik gelişmelerin ülkemize hızlıca getirilmesinin askeri ve idari gücümüze katkıda bulunacağı olmuştu. Bu bilgiyle yola çıkarak teknolojik gelişmelerin yayılmasını hızlandırmak için ülke genelinde yeni bürolar kurdurdum.
Savaşta Milano'yu destekleyen Provence Dükü'nü dizimize getirmiştik. Uzun yıllar önce kontu tarafından bize bırakılan ancak gasp edilen Barrois vilayetini sonunda Avusturya'ya devretti. Ayrıca Katolik Avignon Piskoposluğu'na da bağımsızlık vermek zorunda kaldı. Ondan sonra da sıra toprak hırsızlığının ustası sapkın Milano Dükü'ne gelmişti. Onu bir daha hırsızlık yapmamasını sağlayacak ağır bir barış antlaşmasını kabul etmek zorunda bıraktım. Milano şehri ve etrafındaki vilayetler Avusturya'ya verildi. Savoy Dükalığı'na bağımsızlığı geri verildi ve sapkın Milano Dükü hak dine dönmek zorunda kaldı. Sonunda ülkemin toprak bütünlüğü sağlanmıştı. Ancak son dönemlerde topraklarımızın bu denli hızlı genişlemesi bir miktar siyasi istikrarsızlığa yol açtı. Hemen yeni fethedilen vilayetlerde teşkilatlanmalar kurdurdum ve böylece istikrarsızlığın önüne geçmeye çalıştım. Bu siyasi istikrarsızlığın yankıları ülkenin farklı yerlerinde kendini göstermeye başlamıştı. Bosna bölgesindeki valilerim bana vilayetlerinde ayrılıkçı düşüncelerin filizlenmeye başladığını aktardı. Saldırgan bir şekilde büyüdüğümüzü ve zalimlik yaptığımızı savunan bir çok İmparatorluk üyesi ülkemize karşı bir ittifak kurdular. Rahmetli kocamın ne kadar haklı olduğunu bir daha anladım. Önce "din" adı altında bize birleşmişlerdi, şimdi ise "zalimliklerimize karşı" birleştiklerini iddia ediyorlar. Bahaneleri hep değişti ancak Habsburg Hanedanı'na karşı kurulan komplo hiç bir zaman sona ermedi. İstedikleri kadar ittifaka girsinler, başında ben ve soyum olduğu sürece kimse Avusturya Arşidüklüğü'ne karşı zafer elde edemeyecek! Fetih yapmak konusundaki haklılığımızı kanıtlamak ve bize yöneltilen bu komployu kırmak amacıyla İmparatorluk içinde bir çok farklı yöneticiye elçiler gönderdim. Kocamın mirasını devam ettirmek amacıyla bilime destek vermem meyvesini vermişti. Ülkemdeki bir takım mucit bir araya gelerek oldukça önemli askeri teçhizatlar geliştirdi. Bu teçhizatlar sayesinde ülkemizin ordusu açık ara farkla dünyanın en güçlü ordusu haline gelmişti. Ahh... Ahh.. ben ülkemizin itibarını geliştirmeye çalışıyorum, benim adıma çalışan diplomatlar ise gittikleri yerlerde kaba tavırlarıyla nam salıyor. Önce yolsuzlar, şimdi ise bunlar. Yakın zamanda sarayımda bir çok kişi kovmam gerekecek. Bu sene ülkemizin bazı bölgelerinde yaşanan kuraklık sebebiyle bazı şehirlerde tahıl kıtlığı yaşanmaya başlamıştı. Halkımın ve ülkeme gelir getiren tüccarların memnuniyeti benim için oldukça önemli. Bu yüzden hazinemde bulunan bir miktar parayı halka gıda yardımı yapılması için ayırdım. Halkıma yaptığım yardımlar bununla sınırlı kalmadı. Ülkemdeki refah seviyesinin artması adına bazı şehirlerde imar faaliyetleri yürütülmesi için emir verdim. Özellikle yaptırdığım imalathaneler halka büyük yarar sağlayacak. İmparatorluğumdaki yüksek rütbeli bir piskoposun açık açık sapkınlık propagandası yaptığını duyunca oldukça sinirlendim. Ancak bir çok prensin "zalimliğimi" bahane ederek bana saldırmak için fırsat bekleyen bir ittifaka üye olması sebebiyle onların eline koz vermek istemedim ve geçici olarak bu piskoposa müdahale etmeme kararı aldım. Soğuk bir kış günüydü. Viyana karlar altında kalmıştı. Fransız elçisi sarayıma gelerek küstah bir biçimde krallarının bize karşı olan ittifaka katıldığını duyurdu. Tam salondan çıkmak üzereyken İspanyol elçisi koşa koşa huzuruma çıktı. Kocamın Kuzeni İspanya Kralı Felipe'nin Fransa'ya saldırmak üzere olduğunu ve bizi savaşa çağırdığını bana söyledi. Büyük bir kıvanç duyarak olumlu yanıt verdim. Bunu duyar duymaz koşar adımlarla Viyana'ya terk eden Fransız elçisi ise bu kıvancımı ikiye katladı.
Karşımızda Fransa'nın yanı sıra Cenevizliler, Portekiz Krallığı ve Utrecht Düklüğü de vardı. Yine de orduları bizim ordularımızla karşılaştırıldığında hem nitelik hem nicelik bakımından daha zayıftı. Zafer kaçınılmazdı. İki Habsburg tahtı beraber çalışarak Avrupa'yı Fransız belasından kurtaracaktık.
Embesil Utrecht Dükü Paralı Asker kiralayarak bizi yenebileceğini sanıyor. Breda'da yapılan muharebeyi kaybeden dük sonunda embesilliğinin farkına varmış olmalı. Tam on yıl boyunca imparatorluk naipliği yapan Mary Lancaster, en sonunda tahtı 15 yaşına basan oğlu Leopold'e devretmek için uygun vaktin geldiğine karar vermiştir. Öncelikle Leopold 2. dereceden kuzeni olan (büyük dedesi I.Franz Stefan'ın başka bir büyük torunu) Krain'li Theresa Benedicta von Daum ile evlendirilir. Bundan birkaç gün sonra 3 Ekim 1582'de Aziz Stephan Katedrali'nde yapılan taç giyme töreniyle Mary Lancaster yetkilerini tamamiyle oğlu VIII.Leopold'e devreder. Tahta varis olarak ise Leopold'ün yeni doğan kuzeni olan ve babası Fransa Savaşı'nda hayatını kaybeden Franz Stefan getirillir. Canım evladım Leopold, Ne yazık ki babanın ani ölümü onun sana bir vasiyet bırakmasına engel oldu. Bu sebepten dolayı ben sana kendi temennilerim hakkında yazacağım. Öncelikle kaderin bir tecellisi olarak baban gibi çok genç bir yaşta bir Fransa savaşı esnasında tahta çıktın. Bu savaş güçlü askerlerimiz ve güven veren müttefiklerimiz sayesinde tamamen bizim lehimize ve senin deneyim kazanman için biçilmiş bir kaftan. Ancak uzun vadeye bakmak gerekirse çok daha önemli bir görevin var: İmparatorlukta sözünü tekrar dinlenir hale getirmek. Sana bu yazıyı yazmamdan birkaç saat önce danışmanım bana yakında bizim ülkemize dahil olacak olan Bohemya'daki yerel yöneticilerin topluca sapkın Protestanlığa geçtiğini haber verdi. Bu da gösteriyor ki Protestanlık tehdidi halen devam ediyor. Benim başlattığım Katolikleştirme Hareketine devam etmeli ve ülkemize karşı kurulan komplo ittifakıyla dikkatli bir biçimde baş etmelisin. İç meselelere gelirsek söylemek istediğim iki önemli şey var. Birincisi, ülkemizi ilerde hangi doktrinlerle/fikirlerle yöneteceğin senin kararına kaldığı için bu konuda bir müdahalede bulunmadım yani bu alanda özgürsün. Diğer temennim ise ülkenin selameti için yolsuzluğu artmadan bitirmendir.
Dış politikaya gelince dedenin isteği olan ancak ne babanın ne benim vakit bulamadığımız Polonya seferini gerçekleştirmeni ve hakkımız olan Galiçya'yı ülkemize katmanı istiyorum. Danimarka ve Osmanlı devletleri ile ne yapacağın sana kalmış, ikisi de karşımızda diz çökecek zayıflıkta ancak Osmanlı Padişahı'nın adi bir biçimde babanın hayatını sonlandırdığını asla unutma! Dostlarımıza gelirsek, benim memleketim olan İngiltere ile aranı bozma. Bize olan güvenlerini ve yardımseverliklerini Osmanlı savaşı esnasında 30 bin askerle ta Sinop'a kadar gelerek kaleyi kuşatmalarıyla gösterdiler. İspanya'da ise babanın kuzeni Felipe var. İleriki dönemlerde istersen İspanya tahtını Avusturya Arşidüklüğü'ne bağlayabilirsin. Senden son isteğim ise babanın "doğudan yükselen güç" olarak tanımladığı Rusya'ya Habsburg hanedanını getirmen. Hala varisi olmayan Rus Çarı'nın ölmesi durumunda başa Habsburg Hanedanı geçecek ve arkamızda bizi destekleyen büyük bir askeri güç oluşacak. Babanın hükümdarlığından daha uzun ve güçlü bir hükümdarlık süreceğini umuyor, Habsburgları Avrupa'nın tek gücü haline getirmek yolunda büyük adımlar atacağına inanıyorum. Tanrı'nın da izniyle yolun açık olsun. Annen, Mary Lancaster Viyana, 3 Ekim 1582 SAVE @Enesrar Habsburg Hanedanı Etkinliği - PCOyun - 14-04-2020 Çok güzel bir bölüm daha. Ellerine sağlık. Kendi yazdığımdan daha çok zevki seninkini okurken aldım. Sonra o kadar yıl oynayıp aslında ne kadar boş geçirdiğimi fark ettim. Ayrıca benim yaptığım büyük mor ve turuncu başlıkları devam ettirdiğin için teşekkürler. Bu arada bu bölümün yarısından itibaren font küçülüyor. Düzeltirsen iyi olur. Habsburg Hanedanı Etkinliği - FokluGeneral - 14-04-2020 (14-04-2020, 23:40)PCOyun : Çok güzel bir bölüm daha. Ellerine sağlık. Kendi yazdığımdan daha çok zevki seninkini okurken aldım. Sonra o kadar yıl oynayıp aslında ne kadar boş geçirdiğimi fark ettim. Bu arada bu bölümün yarısından itibaren font küçülüyor. Düzeltirsen iyi olur. Düzelttim şimdi :) Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 15-04-2020 (14-04-2020, 23:34)FokluGeneral : Canım evladım Leopold, Ne yazık ki babanın ani ölümü onun sana bir vasiyet bırakmasına engel oldu. Bu sebepten dolayı ben sana kendi temennilerim hakkında yazacağım. Öncelikle kaderin bir tecellisi olarak baban gibi çok genç bir yaşta bir Fransa savaşı esnasında tahta çıktın. Bu savaş güçlü askerlerimiz ve güven veren müttefiklerimiz sayesinde tamamen bizim lehimize ve senin deneyim kazanman için biçilmiş bir kaftan. Ancak uzun vadeye bakmak gerekirse çok daha önemli bir görevin var: İmparatorlukta sözünü tekrar dinlenir hale getirmek. Sana bu yazıyı yazmamdan birkaç saat önce danışmanım bana yakında bizim ülkemize dahil olacak olan Bohemya'daki yerel yöneticilerin topluca sapkın Protestanlığa geçtiğini haber verdi. Bu da gösteriyor ki Protestanlık tehdidi halen devam ediyor. Benim başlattığım Katolikleştirme Hareketine devam etmeli ve ülkemize karşı kurulan komplo ittifakıyla dikkatli bir biçimde baş etmelisin. İç meselelere gelirsek söylemek istediğim iki önemli şey var. Birincisi, ülkemizi ilerde hangi doktrinlerle/fikirlerle yöneteceğin senin kararına kaldığı için bu konuda bir müdahalede bulunmadım yani bu alanda özgürsün. Diğer temennim ise ülkenin selameti için yolsuzluğu artmadan bitirmendir.
Dış politikaya gelince dedenin isteği olan ancak ne babanın ne benim vakit bulamadığımız Polonya seferini gerçekleştirmeni ve hakkımız olan Galiçya'yı ülkemize katmanı istiyorum. Danimarka ve Osmanlı devletleri ile ne yapacağın sana kalmış, ikisi de karşımızda diz çökecek zayıflıkta ancak Osmanlı Padişahı'nın adi bir biçimde babanın hayatını sonlandırdığını asla unutma! Dostlarımıza gelirsek, benim memleketim olan İngiltere ile aranı bozma. Bize olan güvenlerini ve yardımseverliklerini Osmanlı savaşı esnasında 30 bin askerle ta Sinop'a kadar gelerek kaleyi kuşatmalarıyla gösterdiler. İspanya'da ise babanın kuzeni Felipe var. İleriki dönemlerde istersen İspanya tahtını Avusturya Arşidüklüğü'ne bağlayabilirsin. Senden son isteğim ise babanın "doğudan yükselen güç" olarak tanıdığın Rusya'ya Habsburg hanedanını getirmen. Hala varisi olmayan Rus Çarı'nın ölmesi durumunda başa Habsburg Hanedanı geçecek ve arkamızda bizi destekleyen büyük bir askeri güç oluşacak. Babanın hükümdarlığından daha uzun ve güçlü bir hükümdarlık süreceğini umuyor, Habsburgları Avrupa'nın tek gücü haline getirmek yolunda büyük adımlar atacağına inanıyorum. Tanrı'nın da izniyle yolun açık olsun. Annen, Mary Lancaster Viyana, 3 Ekim 1582 SAVE @EnesrarBöyle güzel bir hikaye yazdın madem bana da güzel bir hikaye yazmak düşer Habsburg Hanedanı Etkinliği - Menars - 15-04-2020 Gayet zevkli ve akıcı olmuş teşekkürler. Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 15-04-2020 Acaba ss'ni aldığımız fotoğrafları foruma nasıl yüklüyoruz.(biraz sonra oynamaya başlayacağım) Habsburg Hanedanı Etkinliği - Defterdar - 15-04-2020 @Enesrar Siteleri var. Resim yükleme siteleri Habsburg Hanedanı Etkinliği - altnkurt - 15-04-2020 Discord'da yükle kanalı var. Oraya resmi attıktan sonra sağ tıklayıp bağlantıyı kopyala dedikten sonra forumda [img]LİNK_BURAYA_YAPIŞTIRILACAK[/img] bu kodla kullanabilirsiniz. Mesaj editöründe de resim ekleme butonu var bu kodu otomatik yazan. Ama önce resmi bir yere yüklemiş olmanız gerekiyor. Hızlıresim gibi çabuk patlayan ve güvenilir olmayan yerler yerine discorda yüklemeni öneririm. Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 16-04-2020 1610 yılına kadar yaşadım bende de çok fazla olay oldu o yüzden bende 2 part halinde yazacağım.Bugün 1.ci bölümü atmış olurum. Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 16-04-2020 Çok kötü bir teknik aksaklık yaşadım.Mobil veriyle yüklemeye çalıştım olmadı yarın fiber internetimiz bağlanıyor yarın artık part 1 ve 2 yi bir part olarak atarım. :( Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 17-04-2020 hızlı resim işe yaramıyor bu genel bir sorun mu forumda yavaş yavaş attığım için üzgünüm 2 kere hiç oldu bir daha olsun istemiyorum ZALİM İMPARATOR VIII. LEOPOLD 1582’nin 3 Ekiminde tahta geçtiğim zaman 15 yaşında genç bir imparatordum.Babam ben daha beş yaşındayken ölmesine rağmen sevgili annem Mary sayesinde babamın yokluğunu aratmayacak bir şekilde yetiştim.Annem ise bunu bilerek ben 15 yaşıma geldiğim vakit yüce avusturya tahtını bana bıraktı ama bıraktığı yalnızca bir taht değildi ihtişamlı bir imparatorluk ve yeni başlamış bir savaştı. Her imparator gibi bende ilk tahta geçtiğim gün evlendim.Eşim krainli Theresa Benedictaydı.Yüzünde ki çocuksu masumiyet onu ilk gördüğüm an kalbime bir kıvılcım düşürmüştü ve aynı kıvılcımın ona da düşmesi için evlendikten sonra İsa’ya bol bol dua ettim.Babamın hikayelerinde onun bilime ne kadar meraklı olduğunu duyardım ve bende annem sayesinde küçüklükten beri bilime aşık olarak büyümüştüm ama şimdi eşime aşıktım ama bu imparator olduğum an yenilikçi fikirlere yönelmeme engel değildi. Bilim seven yönüm kadar dinime bağlıydım o yüzden annemden kalan doğru dine dödürme çalışmalarına hız kesmeden devam ettim Annemin dediği gibi bu savaş benim için biçilmiş bir kaftandı.Zorlanmadan Fransızlara hadlerini bildirirken bilim adamlarımında önerilerini dinleyip uygulayabiliyordum.Hem savaş yönüm hem de bilim yönüm geliştiği için mutluyum. 1 yıldır Fransızların kalelerini kuşatırken hiçbir fransız karşımıza çıkmaya cürret edemiyordu ben ise karargahımda komutanlarımla kuşatma planlarımı incelerken içeriye, prenslikleri gözetsin diye gönderdiğm elçim gelerek nassau prensinin diğer prenslerden toprak çaldığını söyledi. Ben ise bir mektup yazmaya karar verdim. ‘’Nassau dükü,imparatorluk topraklarını korumaya and içtiğimi hepiniz biliyorsunuz.Haksızca aldığınız toprakları sahibine iade etmeniz gerektiğini bildiriyor aksi halde imparator olarak prenslerimi her türlü haksızlığa karşı korumaktan terddüt etmeyeceğimi size bildiriyorum’’ Kutsal Roma Cermen İmparatoru Leopold VIII Mektubumu alan dük hatasını anlayıp haksızca aldığı toprakları iade etti. Yüce bir imparator olarak sadece savaşçılık ve ilim yönüm kuvvetli değildi yüce habsburg kanını taşıdığımdan diplomatlık yeteneğimde muazzamdı.Elçilerimin bazı prensliklere hediye vererek ve ilişkilerimizi güçlendirerek tekrar hak dine döneceklerini bildirmeleri üzerine çalışmalrıma başladım ve bazı akıllı prensler hak dine döndü. Bir çok prenslik hala sözümüzü dinlemiyordu bende sebeblerini araştırdım.Gördüm ki imparatorluğumuzda 6 seçmen üye varmış ve bu yüzden birçok prenslik yüce İsa’nın kulu olan ben denizin haksızlıkla tahta çıktığına inanıyorlarmış.Bunu düzeltmem lazım. Ben de imparatorlukta ki İsa’nın sadık kullarını aramak için birkaç diplomat görevlendirdim.Tötonlar İsa’nın sadık kullarıydı onları seçmen olmaya davet ettim ve bu sorunuda çözdüm.Artık sözüm daha dinlenir hale gelmişti. Kuşatmalar sürerken bir kötü haber daha geldi.Hollandalılar isyan etmek istiyorlarmış bense onların ekonomik sıkıntılarını bildiğim ve ülkemin gayet zengin oluşu sebebiyle onlardan bir süre vergi almamaya karar verdim. Kuşatma sürerken Augusburg’a emperiyal kanunu görüşmek üzere gittim.Emperyal kanunla Alman katolik kiliselerinin bu savaş günlerinde mutabık olacaklarını düşünerek ısrarlarımla kabul ettirdim.Augusburg Katolik görüşünü öne koyuyordu.Buna rağmen bazı sapkınlıkları halka serbest ediyorlardı.Diğer taraftan ise protestanlar buna karşı çıkıyorlardı.Bense dindar biri olarak tabiki de katolikleri destekledim. Babam doğudan yükselen güç hakkında haklıydı bize yardımımıza ihtiyacınız var mı diye sordular biz ise büyük bir imparatorluk olarak teşekkür edip yardımlarına ihtiyacımızın olmadığını bildirdik. Ülkemizin bayındırlığa ihtiyacı olduğunu düşündüm Ben Paris yakınlarındayken kahredici bir haber geldi.Viyana’da salgın çıkmıştı.Birçok kişi ölmüştü.Sadece Tanrı’nın ve Therasamın adını sayıklayabildim.Sevgili eşimi çok merak ediyorum umarım iyidir.Mektubuma kısa zamanda döneceğini umuyorum. Sonunda savaş bitmiş İspanyol kuzenim Fransızlar için aşağılayıcı bir anlaşmayı kabul ettirmişti ve Fransızlar iflas bayrağını çekmişti.Benim için bu zaferin diğer anlamı mektubu gelmeyen eşim Theresa’nın yanına gitmekti.Barışı haber alır almaz komutanıma görev verip yakın muhafızlarımla beraber atımı dört nala viyanaya doğru sürdüm neyseki yolda Theresa’nın mektubunu taşıyan ulakla karşılaştım ki yolda meraktan ölme ihtimalim kalmadı. Benim canım eşim iyi olduğunu bilmek bana huzur veriyordu.Bu kısacık huzur döneminde hanedanlığımızı yaymak için kullanmaya karar verdim.O sıralar 56 yaşında olan Portekiz kralına evlilik teklifi göndermiştim ama benim amacım Portekiz tahtına bir Habsburgu oturtmaktı. Bayındırlık işlerine sevgili eşimle devam ettim. Sonunda Viyanadaki salgın sona ermişti halkım rahat bir nefes alabilirdi.Tanrıya şükür adına fakir halka yardımlar dağıtıp.Bu uğursuzlukların yeniden gelmemesi için büyük bir kolon inşaa ettirdim. Bu sırada kuzenim ölüp yerine Carlos geçmişti ona tebriklerimi ilettim Ne kadar kafir olsalarda asi siena soylularına sieana’da çıkan salgında yardım gönderdim. Ama Habsburglara karşı olan birtakım soysuz bize zalim dedi.Ama bundan sonra gittikçe zalimleşeceğimi ben bile tahmin edemiyordum. Birgün sarayın bahçesinde küçük prensimi eğitirken içeriye koşarak bir ulak girdi.Kim o hadsiz diyemeden ağızından Osmanlı koalisyonu imparatorluktaki birkaç kafirle bir olup bize savaş açmış.Anladımki bu soysuz köpekler ulak göndermeden işgallere başlamışlar.Tamda barbar Türklere göre bir iş.Hemen hazırlıklara başlamalıydım.Barbarlar köylerime saldırıp yağmalıyorlardı.Ordumun başına geçerek savaş meydanına hareket edecektim ama öce karımla vedalaşıp ,ingiliz , Rus ve İspanyol dostlarıma haber göndermeliydim. Babam haklıydı ingiliz ve Rus dostlarımız hemen savaşa dahil olmuş bu kafirleri defetmek için yanımızda durmuştu.İspanyol dostlarımız ise biraz geç katılacaklarını iletmiş 2 Ekim gibi savaşa dahil olmuşlardı. Gemilerime boğazı kapatmalarını emrettim bende o sıra batıya yöneldim bazı yerlerde kazandık bazı yerlerde 100 bin kişilik orduları 40 bin kişilik ordularımızı yakalayarak bizi yendiler. Çogu yerlerde savaşı kazanıyorduk.İsanın yardımı ve benim yeteneğimle batıdaki son seferimizi yardım isteyen kuzenimin topraklarına yaptık ve Barcelona’da soysuz kafirleri yokettik. Doğuya kafir ve hadsiz barbarları yenmek için yola çıktım ve epirde Barbaları yerin dibine soktum Çok sevgili komutanım Freystad ‘da diğer bir grup barbarı Silistrede yendi.Artık barış anlaşmasını imzalamının sırası gelmişti. Barış görüşmelerinde İstanbuldaki tahtıma gelen prensler tek tek af diliyorlardı barbar Türklerden ise bir elçi gelmişti bense elçiyi kabul etmediğimi bildirdim ve velihat prensini göndermesini emrettim.Bir müddet sonra velihat prens geldi.Önümde diz çöktürdüm ve içeri 5 şovalye girmesini emrettim korkudan titriyordu şovelyeler kılıcını çekip tam kellesini alacakken durdurdum ve ben sizin kadar barbar değilim dedim ve gözlerinde ki o korkuyu unutamam artık barbarlar bize saldırmaya tekrar cürret edemez. Koalisyon güçlerinden paralarını alıp bazı kadim toprakları barbar Türklerin işgalinden kurtuldum.Çok mutluydum.Artık karım ve prensimin yanına dönüp hoşça vakit geçirebilirdim. Barbarlar ve bir takım asi prensliklere karşı zaferlerden sonra bir sükunet içerisinde güzel Viyanama dönmüştüm.Prensim bu uzun süren savaş esnasında büyümüş gencecik bir fidan haline gelmişti birçok özelliğini geliştirmişti ben yokken bile , onunla hiç olmadığım kadar gurur duyuyordum biliyordum ki o benden daha büyük bir imparator olacaktı bununla beraber her şey güllük gülüstanlık değildi.Eşim Theresa benimle daha az vakit geçiriyordu.Babasının ölümüne çok üzüldüğünü düşünüyorum.Umarım onun yaralarını sarmada ona yardım edebilirim.Günler geçerken dedemin,babamın ve annemin ruhları beni ziyaret ediyorlardı ve hep bir ağızdan hakkımız olanı al Leopold diyorlardı.İşte öyle bir gecenin sabahında ordularımı toplayıp Polonya sınırına gittim giderken prensimide yanıma almıştım ama Theresam ortalıkta yoktu sanırım geçen gün Viyanaya gelen annesiyle beraberdi .Ben ise yarasını deşmemek adına onu görmekte israr etmedim.Polonya sınırındaki kampımıza yerleştiğimde artık poloklardan hakkımız olanı almak için hiçbir engel kalmamıştı. Bununla beraber dinlendiğim günlerde Bohemya tamamen bize katılmıştı ve ekonomimiz hiç beklemediğimiz şekilde yara almıştı ama bir savaş arifesinde ordularda ya da kalelerde bir değişikliğe gidemezdim.Bununla beraber zarar ediyor olsak bile hak dine döndürme çalışmalarıma devam ettim.Umarım İsa bu fedakarlıklarım için cennette bana bir köşk hazırlatır. Savaş prensim için iyi bir deneyimdi.Ordularımız kaleleri kuşatırkenve birbir düşürürken hiçbir leh karşımıza çıkamıyordu ne de olsa korkaklıklarıyla meşhurdular. Kaleleri tek tek düşerken askerlerim savaş görmediklerinden ganimet toplayamamışlar ve huzursuzlanıyorlardı.Ganimet için Poznanı yağmalamalarına izin verdim ne de olsa değersiz bir toprak parçasıydı. Korkakları tamamen işgal etmiştik. Artık sıra dedemin,babamın ve annemin almaya vakit bulamadığı toprakları almaktaydı.Polaklar için sıradan olan anlaşmayı kabul ettiler ne de olsa kanlarında ezilmişlik,korkaklık ve tutsaklık akıyordu. Burada aldım sanıyordum silmişim ssi Bu zaferin ardından ailemin mezarlarını ziyaret etmem gerektiğini düşündüm.Yavaş yavaş hareket etmeye başlamışken papaz yanıma geldi ve bu büyük zafer için beni kutladı ve kutsal günlerin yakın olduğumuzu eğer hızlı hareket edersem mezarlarına varacağımı ve kutsal günde yapacağım duayla hem ailemin ruhunun birkez daha kutsanacağını hemde zaferimin kutlu olacağını haber aldım orduyu prensime emanet ettim ve muhafızlarımla derhal viyanaya hareket ettim. Rahip yanılmıştı ama ilk başlarda işler dediği gibi gidiyordu ilk önce annemin mezarında kutlu fethi haber verdim ve dua ettim sonra babam ve dedem için dua ettim.Bu faslı bitirdiğim gibi çok özlediğim karıma süpiz yapmak için saraya doğru hareket ettim.Dünyam başıma yıkıldı.Karım bir şerefsizin kollarındaydı o anı görmek yerine saraya varamadan İsa’nın yanına varmayı yeğlerdim.Onları o halde gördüğüm gibi bayılmışım. Ayıldığımda utanmadan karşımda bekliyorlardı aymazlar ya da benim sadık yaverim olayları görünce onların gitmesini engellemişti.Birkaç gün sonra ikisinide zindana attırdım yüreğim böyle bir şey yok derken aklım olduğunu söylüyordu neden anne neden beni böyle bir kadınla evlendirdin. Ben at sırtında İstanbul Paris demeden isa ve onun çok yüce kulları olan habsburgları yaşatırken o viyanada zinakar bir hayat sürüyormuş.Rüyalarıma girmeye başladı İsa zalim olmanın cezasını çekiyorsun diyor ama yüce İsam ben sadece kafirlere karşı acımasız oldum senin buyurduğun gibi neden neden neden! Bu hallerimi gören sadık yaverim daha fazla dayanamayarak onu boşamam gerektiğini söyledi önce kızsamda sonra kabul ettim ve papa hazretlerine gittim ama heyhat o da beni reddetti boşamayacağını söyledi ve utanmam gerektiğini ekledi ama zinakar bir kadınla evli kalmak daha utanç vericiydi. Onunla aynı şehirde kalmak bile utanç veriyordu bana halk arkamdan konuşuyordu varsın konuşsun bundan daha kötü olamaz.Bu düşünceler eşliğinde yeni bir fikir akımın çıktığını duydum araştırmalarını emrettim ve gerçekten dinlenip kendime gelmek için istanbula yol aldım.Burada günler güzel geçiyordu ama kalbimde hala acı vardı Bu acılarla boğuşurken ulağım ispanyadaki kuzenimin Fransızlara karşı beni savaşa davet ettiğini haber aldım.Bu acıyı unutturacaksa katılmak için en önden giderdim. Yiğitçe savaşarak kalbimdeki acıyı bastırmaya çalışıyordum. Savaş sürerken bir takım hadsiz bana başkaldıracakmış o başları omuzda bırakmam. Zalim Leopold bu amaçlarla isyanı bastırmaya giderken yaralı kalbi daha fazla dayanamamıştı. Vasiyetim Sevgili prensim sana kocaman bir imparatorluk ve büyük bir borç bırakıyorum.Ülkemin askeriyesi ve kaleleri tamdır ekonomiyi kendine göre ayarlarsın artık. Senden 2 önemli isteğim var 1.si imparatorluk otoritesini arttırmak babannenin benden istediği ve benim pek başaramadığım şeyi başaracağına dair inancım tam 2.ci olarakta Ewiger Landfride kanunu geçirmen böylelikle imparatorluğumuzda ki kardeş katline son vermen. Ömrün uzun kılıcın keskin olsun. Habsburg Hanedanı Etkinliği - altnkurt - 17-04-2020 Hızlıresimin işe yaramaması genel bir sorun. Forumla ilgili değil. Kafasına göre linklerin patladığı kafasına göre sitenin patladığı bir site. Bu güne kadar gelebilmiş olması bile şaşırtıcı. Habsburg Hanedanı Etkinliği - FokluGeneral - 17-04-2020 İlk partın fena olmamış, birazcık doğruluk açısından hatalı olsa da geçmişe bol bol atıfta bulunman hoşuma gitti. Hikayeyi de güzel yazmışsın. Ancak yazı puntosu küçük olduğu için okumak birazcık zor oluyor :) Bu arada tavsiyem ikinci partı tek seferde yollaman yoksa öbür türlü takip etmek hem bizim için hem senin için daha yorucu olur. Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 17-04-2020 (17-04-2020, 17:50)FokluGeneral : İlk partın fena olmamış, birazcık doğruluk açısından hatalı olsa da geçmişe bol bol atıfta bulunman hoşuma gitti. Hikayeyi de güzel yazmışsın. Ancak yazı puntosu küçük olduğu için okumak birazcık zor oluyor :) Bu arada tavsiyem ikinci partı tek seferde yollaman yoksa öbür türlü takip etmek hem bizim için hem senin için daha yorucu olur.Tek part yapacağım ama gönderirken sorun oluşturuyor tam tamına 2 kere tam part göndermeye çalışırken hata oluştu yazdıklarım silindi.Pcemde tek göndermek.Ama haklısın bitirince yazarım okursunuz diye not düşsem daha iyi olurdu Habsburg Hanedanı Etkinliği - FokluGeneral - 17-04-2020 (17-04-2020, 18:44)Enesrar :(17-04-2020, 17:50)FokluGeneral : İlk partın fena olmamış, birazcık doğruluk açısından hatalı olsa da geçmişe bol bol atıfta bulunman hoşuma gitti. Hikayeyi de güzel yazmışsın. Ancak yazı puntosu küçük olduğu için okumak birazcık zor oluyor :) Bu arada tavsiyem ikinci partı tek seferde yollaman yoksa öbür türlü takip etmek hem bizim için hem senin için daha yorucu olur.Tek part yapacağım ama gönderirken sorun oluşturuyor tam tamına 2 kere tam part göndermeye çalışırken hata oluştu yazdıklarım silindi.Pcemde tek göndermek.Ama haklısın bitirince yazarım okursunuz diye not düşsem daha iyi olurdu Taslak oluşturup o taslağın üzerine yazmaya devam edebilirsin. Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 17-04-2020 Güncelleyerek atmam gerekiyor taslak yapsamda en son taslak yine atılmıyor tam olarak. Part2 birincisinin içine atılmıştır Habsburg Hanedanı Etkinliği - FokluGeneral - 17-04-2020 Öyle güzel yazmışsın ki Theresa'yı sana eş seçtiği için kendi oynadığım karaktere (Mary) sinirlendim :) Habsburg Hanedanı Etkinliği - Enesrar - 17-04-2020 @Menars SAVE https://dosya.co/4hetguj2l1sf/Habsburg1610.eu4.html (17-04-2020, 22:48)FokluGeneral : Öyle güzel yazmışsın ki Theresa'yı sana eş seçtiği için kendi oynadığım karaktere (Mary) sinirlendim :):) Habsburg Hanedanı Etkinliği - argoargoo - 18-04-2020 Eline sağlık, gayet keyifli olmuş. Ayrıca koalisyon savaşından başarıyla ayrılman serinin devamı açısından önemliydi bence. @Enesrar . Sıra sende, @Menars heyecanla bekliyoruz serinin devamını... Habsburg Hanedanı Etkinliği - semihuygur - 19-04-2020 Tahtın Fransa savaşı esnasında değişmesi gelenek haline geldi sanırım :) |