(23-04-2020, 19:37)PCOyun : @ardabakunin Son yazdığın bölümü spoiler içerisine alabilir misin. Sayfayı gezmek oldukça zorlaşıyor.

(24-04-2020, 21:21)PCOyun : Konuda kimse bahsetmemiş yalnız son oynanan savede tüm DLC'ler açık olmadığından bazı aldığımız bonuslar gitmiş. Ben tüm DLC'ler ile saveye tekrar girince fark ettim. Böyle devam mı edeyim?

İmparator I. Johann von Habsburg (1681-1716)
2-6-3

Spoiler

Tahta çıktığımda hem devletimiz hem de imparatorluk kaos içerisindeydi. Yapmam gereken işler ve gerçekleştirmem gereken radikal kararlar vardı. İmparatorluğun baştan düzenlenmesi gerekiyordu. Ve bunu yapacak birisi varsa, o da bendim.

İlk önce Fransa savaşını bitirmem gerekiyordu. Afrika'daki birliklerimiz Fransız müttefiki Luba sınırlarına doğru ilerliyordu.




Kuzeydeki Ermenistan savaşını bitirmeden önce müttefikleri Osmanlıları savaştan çıkarmalıydım.




Başkentleri kuşatıldıktan sonra Osmanlılar beyaz barış teklifimi hemen kabul etti.




Yeni bir ordu kurulması için emir gönderdim.




Osmanlılar savaştan çıkarıldıktan sonra ordumun başında Kuzey'e, Anadolu'ya, Ermeni ordularını yenmek için ilerlemeye başladım.




Bu sırada Kongo yerlileri durmak bilmiyor ve sürekli isyan ediyorlardı. Bunun haberini aldığım gibi orduların hareketini emrettim ve isyan birlikleri kısa sürede imha edildi.




Aynı zamanda Fransız müttefiki Luba'yı da savaştan çıkardım.




Savaş sırasında saraydan oğlumun öldüğü haberini aldım. Ülkenin ve İmparatorluğun durumunu göz önünde bulundurursak hiçbir şey daha az umurumda olamazdı. İmparatorluk hala bana sahipti ve ben İmparatorluğa yeterliydim.




Belki de Tanrılar ile takas yapmıştım. Oğlumun ölümünden birkaç ay sonra Fransızlar barış teklifimi kabul etti. Artık hiçbir şekilde tehdit olamayacaklardı.




Savaştan Viyana'daki sarayıma döneli bir yıl olmuştu ki yeni bir oğlum oldu. Suratına ilk baktığımda geleceğini gördüm. Ve ona tek bir isim layık olabilirdi.




Savaştan sonra artık müttefikliğine gerek duymadığım İngiltere'yi İmparatorluğun ve Avusturya'nın düşmanı olarak ilan ettim.




Ordumu kontrol etmek için devletin askeri merkezi olan Trakya'ya gittim. Ordunun hali içler acısıydı. Hiçbir düzen kalmamış, profesyonellikten yoksun haldelerdi. Kısa süre içerisinde yenilik yapmam gerekiyordu.




Artık zamanı gelmişti. Kendimi Din'in koruyucusu ilan ettim.




Fransa'nın güneyindeki yeni prensliği ortadan kaldırmam gerekiyordu. Trakya'daki ordularım ile harekete geçmeye başladım.




Büyük Plan'ımın ilk adımını atma vakti gelmişti. Tüm Prensliklerden İmparatora bizzat bağlılık yemini etmelerini emrettim. Bunu kabul etmeyen tüm Prensler İmparatorluğun düşmanı sayılacaktı.






Beklediğim üzere tüm Prensler bu emrimi yerine getirmedi. İlk önce İtalya'daki eski Prensleri bağlı kalan Prensler arasında paylaştırmam gerekiyordu.




Korsanlık yetenekleriyle kendini kanıtlamış Anne Bonny'i donanmanın başına geçirdim.




Tarih yine tekerrür etmişti. Sayıca üstün Napoli birliklerine yenilmiştik.




Mağlubiyete rağmen tüm ülkesi işgal altında olan Napoliler barış teklifimi kabul ettiler.




Basit insanlar benim hedefimi göremiyorlardı. İsyan etmeye çalışıyorlardı. Onlar asla anlamazlardı. İstedikleri kadar denesinler. Ben, büyük fikrimi gerçekleştirmeden asla durmayacaktım!




İnsanların dikkatini dağıtmak için Viyana Üniversitesi'ni genişlettim. Böylelikle kimse yapmak üzere olduğum şeye karşı çıkamayacaktı.




Tüm Prenslerin temsilcisini acil bir toplantı ile Viyana'ya topladım. Artık zamanı gelmişti. Toplantı başladı. Fikrimi tüm temsilciler ile paylaştım hepsi bir ağızdan bunun delilik olduğunu. Yönetimlerinin bunu asla kabul etmeyeceğini söylemeye başladılar. Saatlerce onlarla tartıştım. Ama sözler hiçbir yere varmayacak gibi gözüküyordu. İkinci planımı gerçekleştirme vakti gelmişti. Temsilcilerden kısa bir sürelik izin istedim. Toplantı odasından dışarı çıkıp girişi koruyan gardiyanlara işareti verdim. Yarım saat sonra toplantı odasına geri döndüm. Her yer kan içindeydi ama artık nihai amacımı engelleyecek hiç kimse kalmamıştı. Artık İmparatorluk tek bayrak altında toplanacaktı ve hiçbir Prens buna karşı gelemeyecekti.

(25-04-2020, 11:51)FokluGeneral : İmparator cidden HRE kurulduktan hemen sonra öldü mü yoksa bu hikyenin gereği mi böyle yazıldı?

(25-04-2020, 12:53)PCOyun :

(25-04-2020, 11:51)FokluGeneral : İmparator cidden HRE kurulduktan hemen sonra öldü mü yoksa bu hikyenin gereği mi böyle yazıldı?

Radikal kararlarından sonra düşmanları tarafından gizlice öldürüldü.

(25-04-2020, 03:42)PCOyun :

İmparator I. Johann von Habsburg (1681-1716)
2-6-3

Spoiler

Tahta çıktığımda hem devletimiz hem de imparatorluk kaos içerisindeydi. Yapmam gereken işler ve gerçekleştirmem gereken radikal kararlar vardı. İmparatorluğun baştan düzenlenmesi gerekiyordu. Ve bunu yapacak birisi varsa, o da bendim.

İlk önce Fransa savaşını bitirmem gerekiyordu. Afrika'daki birliklerimiz Fransız müttefiki Luba sınırlarına doğru ilerliyordu.




Kuzeydeki Ermenistan savaşını bitirmeden önce müttefikleri Osmanlıları savaştan çıkarmalıydım.




Başkentleri kuşatıldıktan sonra Osmanlılar beyaz barış teklifimi hemen kabul etti.




Yeni bir ordu kurulması için emir gönderdim.




Osmanlılar savaştan çıkarıldıktan sonra ordumun başında Kuzey'e, Anadolu'ya, Ermeni ordularını yenmek için ilerlemeye başladım.




Bu sırada Kongo yerlileri durmak bilmiyor ve sürekli isyan ediyorlardı. Bunun haberini aldığım gibi orduların hareketini emrettim ve isyan birlikleri kısa sürede imha edildi.




Aynı zamanda Fransız müttefiki Luba'yı da savaştan çıkardım.




Savaş sırasında saraydan oğlumun öldüğü haberini aldım. Ülkenin ve İmparatorluğun durumunu göz önünde bulundurursak hiçbir şey daha az umurumda olamazdı. İmparatorluk hala bana sahipti ve ben İmparatorluğa yeterliydim.




Belki de Tanrılar ile takas yapmıştım. Oğlumun ölümünden birkaç ay sonra Fransızlar barış teklifimi kabul etti. Artık hiçbir şekilde tehdit olamayacaklardı.




Savaştan Viyana'daki sarayıma döneli bir yıl olmuştu ki yeni bir oğlum oldu. Suratına ilk baktığımda geleceğini gördüm. Ve ona tek bir isim layık olabilirdi.




Savaştan sonra artık müttefikliğine gerek duymadığım İngiltere'yi İmparatorluğun ve Avusturya'nın düşmanı olarak ilan ettim.




Ordumu kontrol etmek için devletin askeri merkezi olan Trakya'ya gittim. Ordunun hali içler acısıydı. Hiçbir düzen kalmamış, profesyonellikten yoksun haldelerdi. Kısa süre içerisinde yenilik yapmam gerekiyordu.




Artık zamanı gelmişti. Kendimi Din'in koruyucusu ilan ettim.




Fransa'nın güneyindeki yeni prensliği ortadan kaldırmam gerekiyordu. Trakya'daki ordularım ile harekete geçmeye başladım.




Büyük Plan'ımın ilk adımını atma vakti gelmişti. Tüm Prensliklerden İmparatora bizzat bağlılık yemini etmelerini emrettim. Bunu kabul etmeyen tüm Prensler İmparatorluğun düşmanı sayılacaktı.






Beklediğim üzere tüm Prensler bu emrimi yerine getirmedi. İlk önce İtalya'daki eski Prensleri bağlı kalan Prensler arasında paylaştırmam gerekiyordu.




Korsanlık yetenekleriyle kendini kanıtlamış Anne Bonny'i donanmanın başına geçirdim.




Tarih yine tekerrür etmişti. Sayıca üstün Napoli birliklerine yenilmiştik.




Mağlubiyete rağmen tüm ülkesi işgal altında olan Napoliler barış teklifimi kabul ettiler.




Basit insanlar benim hedefimi göremiyorlardı. İsyan etmeye çalışıyorlardı. Onlar asla anlamazlardı. İstedikleri kadar denesinler. Ben, büyük fikrimi gerçekleştirmeden asla durmayacaktım!




İnsanların dikkatini dağıtmak için Viyana Üniversitesi'ni genişlettim. Böylelikle kimse yapmak üzere olduğum şeye karşı çıkamayacaktı.




Tüm Prenslerin temsilcisini acil bir toplantı ile Viyana'ya topladım. Artık zamanı gelmişti. Toplantı başladı. Fikrimi tüm temsilciler ile paylaştım hepsi bir ağızdan bunun delilik olduğunu. Yönetimlerinin bunu asla kabul etmeyeceğini söylemeye başladılar. Saatlerce onlarla tartıştım. Ama sözler hiçbir yere varmayacak gibi gözüküyordu. İkinci planımı gerçekleştirme vakti gelmişti. Temsilcilerden kısa bir sürelik izin istedim. Toplantı odasından dışarı çıkıp girişi koruyan gardiyanlara işareti verdim. Yarım saat sonra toplantı odasına geri döndüm. Her yer kan içindeydi ama artık nihai amacımı engelleyecek hiç kimse kalmamıştı. Artık İmparatorluk tek bayrak altında toplanacaktı ve hiçbir Prens buna karşı gelemeyecekti.

Vasiyet

Sevgili oğlum,

Elbet bir gün bu cümleleri kaleme alacaktım. Doğru zamanın şimdi olduğunu düşünüyorum. Bu cümleleri Senato toplantısından önce yazıyorum. Bildiğin üzere hayatımın uzun bir kısmını atalarımın yapamadığını yapmaya çalışarak geçirdim, İmparatorluğu tek ve merkezi bir devlet haline getirmeye çalışarak. Birkaç yıl önce tüm Prenslerin bağlılık sözünü almıştım artık zamanı geldi. İmparatorluk tek bayrak altında toplanacak ve bu imparatorluğa Habsburglar hükmedecek. Belki ben İmparatorluğun geleceğini göremem ama sana güvenim sonsuz. Yapabileceklerini doğduğun gün gördüm ve bu yüzden sana Alexander adını verdim. Ne bir Alman ismi, ne de topraklarımızda çok ünlü. Ama senin adının hakkını vereceğine inanıyorum. Şimdi son kararı vermek için toplantıya gidiyorum.

Seni çok seven baban, Johann.

Save

@altnkurt, sıra sende.