Hikaye: CUNTA (revize edildi)/ ŞİMDİ GOOGLE PLAY'DE/ PDF Versiyonu İndirilebilir - Baskı Önizleme +- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com) +-- Forum: Paradox Forumları (https://forum.strategyturk.com/forum-paradox-forumlari) +--- Forum: Hearts of Iron IV (https://forum.strategyturk.com/forum-hearts-of-iron-iv) +---- Forum: HoI4: Seriler (https://forum.strategyturk.com/forum-hoi4-seriler) +---- Konu Başlığı: Hikaye: CUNTA (revize edildi)/ ŞİMDİ GOOGLE PLAY'DE/ PDF Versiyonu İndirilebilir (/konu-hikaye-cunta-revize-edildi-simdi-google-play-de-pdf-versiyonu-indirilebilir) |
CUNTA (revize edildi)/ ŞİMDİ GOOGLE PLAY'DE/ PDF Versiyonu İndirilebilir - napolyon94 - 17-07-2018 18 Ekim 2018 Mini Güncelleme
***
13 EKİM 2018 Güncelleme
Cunta'yı geçtiğimiz günlerde sil baştan ele aldım. Detaylı bir revizyon ile bu kurguyu daha kaliteli bir noktaya taşıdım.
Daha evvel forumlarda parça parça olarak yayımladığım versiyon kullanılan dil ve kurgu anlamında pek kalitesizdi.
Bende noksanlığı geçte olsa düzeltebildim. Böylece Cunta yazmaktan utanç duyduğum kötü bir kurgudan, yaptığım en iyi hoi4 kurgusu haline geldi.
Özet olarak bazı bölümleri yeniden yazdım, bazılarını komple değiştirdim. Kurgu'da ki hataları ve mantıksızları çoğunlukla giderdim. En önemlisi de yazım, imla yanlışlarını tamamiyle düzelttim. Zira Cunta yazım dili ile facia bir görünüm sunuyordu. Bir diğer noktada devrik cümlelerin bir çoğundan kurtularak okurun daha rahat anlamasına çabaladım. Son olarak küçük ekranda okuma yapabilmek için en azından 5 inç ve üzeri cihazlarda rahat okunacak font ve sayfa düzeni kullandım.
Sözü daha fazla uzatmadan Google Play Kitaplar linkini paylaşıyorum. Yakın bir vakitte PDF versiyonunu da indirmeye hazır edeceğim.
***
CUNTA
Genç Türkiye Cumhuriyeti ile oynayacağımız bu senaryoda alternatif bir Tarih oluşturacağız. Bunu realiteden uzaklaşmadan, fakat ona asla dokunmadan yazmaya çabalayacağız. Politik olarak kimseyi incitmeden ve kimseye mesaj vermeye çalışmadan yazacağımız bu hikayenin tamamen kurgu olduğunu belirtirim. Bölümler ayrı mesajlar halinde girilecektir. RE: CUNTA - napolyon94 - 17-07-2018 Epey zorlama bir giriş oldu.
Hikayemiz Mart 1938'de başlıyor. Son sürat uygulaması devam eden bir Beş Yıllık Planımız, hastalığın pençesinde bir başbuğumuz ve çeşitli çatışmaların yakın coğrafyamıza yavaş yavaş sıçradığı bir dönemde Fevzi Paşa'yı merkeze alarak anlatacağız. Kullanılan dil genelde onun şahsi güncesine aldığı notlar biçiminde olacak . Onun gözünden görüp, onun gözünden yargılayacağız. "Mart 1938'de Türkiye arkasına aldığı devlet merkezli ekonomik modelin gücüyle adeta şahlanmış vaziyettedir. Kısa vadede etkili, uzun vadede verimsiz olan devlet merkezli Beş Yıllık Sanayi Planımız asla tam işler bir sanayi çarkı oluşturamayacak. Plan gereği katma değeri yüksek ürünler üretme çabası bir hayalden öte olamaz. Devlet ancak yurt içinden temin edilemeyen ham yada yarı ham madde ürünler imalatına sınırlı destek olabilir. Bunun içindir ki Beş Yıllık Plan dokuma, çelik, nikel, kömür, elektrik gibi temel sanayi ihtiyaçlarına odaklanmıştır. Bu sayede cılız ama kendi kendine yeten bir endüstrimiz şimdilik ithalat-ihracat dengesini koruyabilmektedir." İş Bankası Genel Sekreteri Nihat Bey, Selimiye Kışlasın'da yüksek paşalara verilen iktisat konferansının sunumu böyle bitirmişti. Subayların kabataslak anlayacağı kadar basit bir dil kullanmasını bizzat tembihleyen Celal Bayar'dı. Ona göre ekonomik politikalar da bile orduya karşı şeffaf olmak, onun desteğini kazanmak demekti. 1937'de ki Trakya Manevralarından beri bir araya gelemeyen TSK'nın yüksek komuta kademesi, "Müdafaa Sanayimizin Geleceği" temalı Konferansı ile aynı ortamda birbirlerini yoklama fırsatı bulmuştur. Hala daha yıldızlı subaylar, eski imparatorluk kuşağından gelmekteydiler. Fakat yeni nesil, tamamen cumhuriyetin yetiştirdiği bir kuşak olarak alttan geliyordu. Çakmak bu durum için kendisini "Miras da elden çıkarılmayan don birkaç evlek" diye tanımlıyordu. Konferans da güncesine aktardığı noktalar ise; -Kırıkkale MKE'nin artan tüfek üretimi ile ordunun talebini karşılama sözü. -İngiliz hükumetinden onay alınan yeni Hurricane Avcı uçağı lisansı ve üretim ön hazırlıklarının durumu. -Ordu birimlerinin hızla modern mevzi malzemeleri ve uçaksavarları ile donatımı. -Ve birkaç ufak teçhizat modernizasyonu. Fakir bir Cumhuriyet'in dişe dokunur cürretkâr adımları denilebilir. Yeni yeni yeşermesine göz yumulan sendikalaşma ile emekçilerimizin çalışma şartları Devlet temini altında alınıyor. Her yıl sayısı giderek katlanan işçi sınıfımız bazı kesimleri korkutuyor. Eğer sol düşünceler bir kez atölyelerin içine girerse bu bir kanser gibi halkın her zerresine sıçrayabilir. Bu yüzden sendikaların taleplerinden evvel Devletimiz , emekçinin desteğini yanında tutmaya çalışıyor. Eski yaverlerimden Mahmut Paşa yeni 15. Kars Kolordu Komutanlığına atanmış. Böylece "kitap okuma" grubumuzun, Kars'da içecek bir çayı daha olmuş oldu. Türk Hava Kurumu, Hurricane Lisansı ve üretimi üzerine gözlemci sıfatıyla projeye dahil ediliyor. Erken prototipler ile pilotlarımızı bir miktar alıştıracaklar. İspanya'da ki raporlar, havacılıkta ne kadar yanlış gittiğimizi kanıtlıyor. Olası bir harp durumunda büyük şehirlerimize atılacak her bir bomba, halkımızın vatanseverliğini molozlar altına atabilir. Korunması en mühim ve stratejik olan boğazlar çevresinden sorumlu 1.Ordu, şüphesiz en elit ve donatımlı kolordulardan meydana geliyor. Sadece Trakya'da bulunan 5 hava filosu da bunu kanıtlar nitelikte. Nazmi Solak Paşa'nın üstün gayretleri sayesinde 1.Ordu mensupları malesef bizimle "aynı kitapları" okumuyor. 1937 Manevralarında gösterilen performansıyla Nazmi Paşa bir süre daha koltuğundan edilecek gibi gözükmüyor. Şahsi çabalarımla Ankara'ya yaptığımız baskılar meyve verdi. Bir vakit Trakya birlikleri için standart olan mühendis ve keşif bölükleri artık yurt geneli kışlalarında ki tümenlerimize de standart kabul edildi. Ayrıca her tümen için fazladan bir ihtiyat bölüğünün daha eklenmesi makul göründü. Böylece TSK'nın mevcudu, 265 bin nefer olaylarını aşarak daha caydırıcı olacaktır. Her kışlaya atılacak bir çuval fazla arpa ve 2 yeni ranza ile, memleketimiz bir harpten kurtulabilir. Pek kıymetli dostum Rauf Paşa, senelik dizel istihkakını Karadeniz de harcıyor. Donanma Ankara'nın gözünü boyamak için, Karadeniz de ki Sovyet gemilerini taciz ederek manevralarını sürdürüyor. 26 Ekim'de Hurricane üretimi resmen Eskişehir'de başlıyor. Önümüz deki yıl 50 yeni Hurricane Ordumuza katılacak. Bazı havacı subaylar Kraliyet Hava kuvvetleri benzeri bir yapılanma önerse de buna müsaade etmeyeceğiz. İleride çizmesi toza çamura değmemiş bir Genelkurmay başkanını hayal dahi edemeyiz. İstanbul'dan acil bir telefon geliyor. Sözler pek bir anlamsız kalıyor. Meclis bir süre sonra İsmet'i onun yerine tayin ediyor. Henüz geçen yıl bizzat merhum tarafından uzaklaştırılan İnönü, kolayca ve hiçbir engel ile karşlaşmadan partini ve dolayısı ile meclisin oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçiliyor. Daha ağır devletçi politika ve pasifist tutumu ile İnönü ordunun ve ulusun arzularını karşılaşmaktan uzak bir tablo çizerek başlıyor. 19 Kasım 1938'de tüm önemli dostlarıma birer adet "Ateşten Gömlek" isimli eseri, kütüphanelerine bahşediyorum. Çeşitli teşekkür içeren telefonlar sekreterimin kemikli telefonuna önümüzde ki günlerde düşüyor. Dostlarımız faal duruma geçtiler. Şimdilik bize gereken uygun kamuoyu desteğini bekleyerek İnönü'yü kansız bir biçimde kenara almak olmalı. Gazeteci dostlarımıza da birkaç odun vermekten geri durmuyoruz. Özellikle okur-yazar kesimin güvenini hükumete karşı kırmalı ve yanımıza süratle çekmeliyiz. Üstelik bizim varlığımızdan bile haberleri olmadan bunu başarmalıyız. İsmet Paşa ise kendisini tamamen iktisadi konulara kilitlemiş vaziyette duruyor. Devir aldığı endüstriyi ikiye katlamaya ve halkın gönlünü refah ile kazanmayı hedeflese de mevcut rakamlar onun hayallerinden çok uzak. Eski Susurluk Kolordusu komutanı Recep Paşa, geçmişten gelen İnönü gerginliğinin bedelini ödeyen ilk isim oluyor. Urfa'ya sürülen genç paşa bölgenin şartlarına uyum sağlayamadan hastalanıyor. Böylece İsmet Urfa'yı doğrudan bizim kucağımıza hediye ediyor. Yüksek Komuta Subaylarının bir çoğu ile temas sağlanıyor. Özellikle uzak vilayetlerde ki dostlarımız bizim için kütüphaneleri genişletiyor. Sevgili 2.Ordu komutanı Cahit Paşa, hareketin Doğu taşra da ki kilit ismi oluyor. 1.Ordu ve havacı subaylar üzerinde pek etki kuramıyoruz. Bu yüzden havacı subaylara ayrı bir müfettişlik vaadi ile yanımıza çekmeye çalışacağız. Askeri lojmanlar, Lojistik depolar, İstanbul ve Ankara arasında ki köprü ve karayollarının , "kitapçıya gitmeden" ele geçirilmesi bir zaruriyet. 24 Ocak da birebir görüşmelerde ona modern birliklere olan ivedi ihtiyacımızdan bahsettim.Almanlar açıkça yeni bir harbin kapılarını aralıyor. İtalyanlar on iki adalara yığınak yapıyorlar, Ruslar her gün daha fazla mekanize ve dağ birimlerini Kars'a yığıyorlar. Fransızlar Halep de yeni bir askeri hava alanı inşa ettiler. İngilizler Akdeniz Donanmalarını Kıbrıs'a konuşlandırdılar. İsmet Paşa bunları mevsimsel Avrupa gerginliği diyerek ülkesini uzak tutacağınız sanıyor. Yeni askeri personel taleplerimizi reddediyor. Gergin geçen birkaç saatin ardından Çankaya'dan kararımı almış olarak ayrıldım. Kitapçı ziyaret edilecek. Almanlar ve Sovyetler anlaşarak Polonya'yı işgal ediyorlar. İngiltere ve Fransa Almanya'ya savaş açtılar. İtalya Mihvere katıldı. Avrupa'da savaş başladı. İsmet Paşa ise Batı Anadolu'daki yol projelerinden kafasını yeni kaldırıyor. İsmet Paşa'nın ilk yılı onun yüzüne tokat gibi çarptı. Yükselen enflasyon ve işsizlik, bozulan istikrar İnönü rejimini tehdit ediyor. Genç erkekler işsizlikten askerlik şubelerine akın ediyor. 10 Eylül de yeni piyade tümeni standardı tasarısının "el kitabını" kışlalara gönderdik. İsmet Paşa uykusundayken yüksek frekanslı tüm Ordu kışalalarında tek bir mesaj 3 kez tekrar edildi. "Çakmak Kitapçıya Gitti!". "Değerli yurttaşlarım! Yükselen dış tehditlere karşı önlem almaktan uzak basiretsiz İnönü hükumeti görevi icra etmemiştir. Bozulan ekonomik değerler ile Anadolu halkı 1 senede 10 senelik yoksulluğa mahkum edilmiştir. Rahmetli Başbuğ Atatürk'ün izinden giden silah arkadaşları olarak, Türkiye Cumhuriyetin ilke ve değerlerini korumak için, aziz Türk Silahlı Kuvvetleri milletin ve ordunun bekası için yönetime el koymuştur. " Fevzi Çakmak/TRT Olağanüstü Radyo Bildirisi / 20 Eylül 1939 CUNTA - Faramir - 17-07-2018 Güzel olmuş gerçekten bir önerim olacak geç olsa bile Hearts of Iron IV - Tarihi Türkiye Modu var Türkiye için çok sayıda yenilik ekliyor tarihsel eventler,ulusal odaklar dersim isyanı bile var modda Vanilla olacağına öyle bir mod ile daha güzel olabilir düşüncesindeyim. Buda linki hatta şuraya bırakayım; https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=1221499969&searchtext=historical+turkey+mod RE: CUNTA - napolyon94 - 17-07-2018 (17-07-2018, 04:49)Faramir : Güzel olmuş gerçekten bir önerim olacak geç olsa bile Hearts of Iron IV - Tarihi Türkiye Modu var Türkiye için çok sayıda yenilik ekliyor tarihsel eventler,ulusal odaklar dersim isyanı bile var modda Vanilla olacağına öyle bir mod ile daha güzel olabilir düşüncesindeyim. Teşekkür ederim :) Modla şeyetseler bir daha hikaye yazmam :) Stahlhelm ve Pasifik hikayeleri mod güncellemeleri yüzünden hiç oldu. Daha da o topa girmiyorum. Ayrıca genel olarak modlardan da bir hayli nefret ediyorum. Hepsi yarım yamalak, ciddiyetten uzak. CUNTA - Faramir - 17-07-2018 (17-07-2018, 05:00)napolyon94 :(17-07-2018, 04:49)Faramir : Güzel olmuş gerçekten bir önerim olacak geç olsa bile Hearts of Iron IV - Tarihi Türkiye Modu var Türkiye için çok sayıda yenilik ekliyor tarihsel eventler,ulusal odaklar dersim isyanı bile var modda Vanilla olacağına öyle bir mod ile daha güzel olabilir düşüncesindeyim. Ona bir şey diyemem bak.Bu mod'u oynadım ve bir sorunla karşılaşmadım garanti verebilirim İngiltere gibi :D :D :D Stahlhelm ve Pasifik ikisini de severek takip ediyordum Kaybedilmiş Zaferler başlı başına efsane zaten bu hikayeden de baya umutluyum tekrar başarılar. CUNTA - Sezar - 17-07-2018 Ellerine saglik, boyle Osmanli olsun veya Turkiye olsun alternatif hikayeleri pek seviyorum,takip. Hizliresim bende gozukmuyor baska bir yere upload etme imkanin olursa bende gorebilirim ssleri. Olmazsa da sikinti degil. Takip. RE: CUNTA - napolyon94 - 17-07-2018 (17-07-2018, 07:54)Sezar : Ellerine saglik, boyle Osmanli olsun veya Turkiye olsun alternatif hikayeleri pek seviyorum,takip. Hizliresim bende gozukmuyor baska bir yere upload etme imkanin olursa bende gorebilirim ssleri. Olmazsa da sikinti degil. Takip. Hızlı resim nasıl açılmıyor, hangi ülke de yada yurttasın :) Öğlen saatlerine kadar Ankara'daki tüm kilit noktaları ele geçirdik. Bunda Susurluk Kolordu komutanın büyük destekleri işimizi rahatlattı. Ankara'da ki 4.Avcı filosunun Meclis binası üzerinde ki birkaç sortisi, fötr şapkalı milletvekillerini korkutmaya yetti. Ankara Emniyet Teşkilatı da resmen otorite olarak "Geçici İhtilal Senatosunu" tanıdı. Senato öğleden sonra namlular altında ki meclise olağanüstü hal şartlarını onaylattı. İsmet Paşa'nın tutuklanma emri ise şiddetli protestolar ve arbedeler arasında akşam saatlerine kadar çıkarılamadı. 20 Eylül 1939 şafağında başlayan hareketimiz malesef tüm Türk Silahlı Kuvvetlerinden gereken desteği alamadı. Birliklerimiz hızla Ankara, Eskişehir ve Bursa'yı zaptetti. Fakat İstanbul, Diyarbakır ve Urfa gibi önemli şehirler de etkin olamadık. Bir çok yol arkadaşımız karşı ihtilal ile 48 saat içinde tutuklandı. Ankara çevresinde ki jandarma güçleri, askeri okul öğrencileri ve Nazmi Paşa yerine bizi tercih eden sadık askeri taburlardan karma bir "İhtilal Ordusu" hazır ettik. Bir çok alay kısmi tarafsızlık ile çatışmadan kaçınmaya çalışıyor. Sağduyularını anlasak da bu İsmet Paşa ile pasif işbirliği demek oluyor. İhtilal Ordusunun başına sevgili Numan'ı atıyoruz. İşin rakamlarına değiş neticelerine odaklanmış gerçek bir emir adamı. İhtilal Ordusu hızla Sakarya'ya oradan da İstanbul'da İnönü'nün ikamet ettiği Yıldız Sarayına gidecek. Umudumuz Trakya-Çatalca bölgesinde tek bir kardeş çatışmasının yaşanmaması yönünde olsa, ihtilaller kanla kendini onurlandırmadıkça kalıcı olamazlar. Bu yüzden kısmi çatışmalara kendimizi hazırladık. Yine de"Geçici İhtilal Senatosu" olarak bize bağlı olsun olmasın tüm valiliklere çatışmalardan kaçınılması, toplum barışı için zaruri olmadıkça sert müdahalelerden uzak durulması talimatı verildi. Bir diğer problem ise Doğu Vilayetlerinde baş gösterdi. Ayrılıkçı ilkelerden ziyade, daha fazla taviz talep eden leş yiyici aşiretler gövde gösterisinde bulunuyorlar. Ordu hızla Doğu Vilayetlerine giriyor. Fakat 4. Urfa Kolordusu Komutanı Recep Paşa ve İnönü'nün bizzat İstiklal Harbinde kumanda ettiği 1.Süvari Tümeni İhtilal'i tanımıyor! Doğu Vilayetinde ki bu 35 bin ordu mensubunun hızla teslim alınması ve bölgede emniyetin sağlanması gerek. İki yüzlü Rauf iki tane kruvazörüne sahip çıkamıyor! Üstelik bir tanesi onu o yapan Hamidiye Kruvazörü! Rauf Paşa kısmi tarafsızlık ilan ederek Foça'dan ayrılmıyor. Hamidiye ve Mecidiye ise resmen ihtilale karşı koca ülkeyi deniz ablukasına almaya çalışıyor. Sanayi tesisleri, atölyeler ve en önemlisi ordu lojistik depoları büyük oranda bizim elimizde. Yine de İsmet Paşa'ya sadık 14 tümen ve Hava Kuvvetlerimizin 3 te biri olan 140 uçaklık 4 hava filosu da yine Trakya'da bulunuyor. Trakya'yı olası bir çatışma durumunda almak birkaç hafta alabilir. Niyetimiz Eylül ayı bitmeden bu kriz ortamını kavuşturmak. Fakat karşı ihtilal hamleleri ile bazı valilikler çekimser kalmaya devam ediyor. Akşam saatlerine doğru 1.Ordu'nun Ankara istikametinde yürüyüşe geçtiği haberi kulislere bomba gibi düşüyor. Derhal İhtilal Ordusu ağırlıklarını bırakarak Bolu Dağını geçmeden onları karşılamaya hücuma geçiyor. Hava desteği malesef güvenilmez bir tablo ortaya koyuyor. Doğrudan bize bağlı sadece 70 uçak bulunmakta. Erzurum, İzmir, Konya ve Malatya'da ki hava filoları saflarımıza çekilmeli. Şehir arbedelerini saymaz isek ilk ciddi çatışma haberi Gebze'den geliyor. Askeri Öğrencilerden oluşturduğumuz yeni 1.Piyade Tümeni , İsmet'in 11. Piyade tümenini püskürtüyor. Fakat iki tarafta da artan hiddet ve karşı taarruzlar, ihtilalimizi bir iç savaşa doğru sürüklüyor. Batı'nın aksine Doğu da ki sindirme politikalarımız meyve veriyor ve kontrolü hızla sağlıyoruz. Karşı İhtilal Güçleri Şile-Tuzla hattına çekiliyorlar. Gelen habelere göre İsmet Paşa çelik bir irade ile direnmeyi tercih ediyor. İstanbul'un Anadolu Yakası tahliye ediliyor. Senato, İhtilal Ordusuna hazır olmadan umumi taarruz emri veriyor. Bizim çocuklar 2 kez püskürtülüyor. Ankara ki pilotlarımız bile dağı taşı bombalıyor. Düşman üzerine gitmekten kaçınıyorlar. Bu iki tarafında çekimser başladığı bir dizi çatışmalar serisi. Erzurum Kırsalın da Fanatik 1. Süvari Tümeni, bizim çocukları açık arazi de biçiyor. 22.Piyade tümeninin artık bir keşif taburu yok. İlk haftanın bilançosu 1600 vatan evladı oluyor. İşler istediğimiz gibi gitmiyor. ABD,Fransa ve İngiltere ve Sovyetler Ankara'nın İhtilal hükümetini tanımıyorlar. Alman konsolosu davetlerimize icap etmiyor. Karşı İhtilal Güçleri dün gece Ankara'nın çeşitli noktalarını sembolik olarak bombaladılar. Hava personelimizin çoğu İhtilale destek vermiyor. 2 haftadan kısa bir süre içinde, Doğu da neredeyse tam kontrol sağlıyoruz. Senato da çoğunluk Doğu da ki 3 hain tümenin kuşatılması ve teslim olmalarının beklenmesini öneriyor. Yok yere bu vatansever çocukların kanını dökmeyeceğiz. Model olarak aldığımız Polonya Ordusunun, 5 hafta da çöküşüne tanık olduk. Senato bu kaos ortamını sonlandırmak için, "Mitralyöz Harekatına" onay verir. Trakya da ki Devlet kimdir bilmez hainleri ezip, ülkede istikrar ve huzuru yeniden tesis edeceğiz. Bu kaos ortamı uzadıkça, her gün daha uluslararası bir mesele haline geliyor. CUNTA - Bölüm 2 - "İhtilal Geri Tepiyor" - Duman - 17-07-2018 Eline sağlık. Hızlıresim uzun bir süredir Türkiye ve Rusya hariç erişime kapalı. Yurtdışındakiler ve VPN ile bağlananlar göremeyebiliyor, bazı alternatif resim upload siteleri var (eksiup, resimyukle veya direkt Discord gibi) RE: CUNTA - Bölüm 2 - "İhtilal Geri Tepiyor" - napolyon94 - 17-07-2018
Mitralyöz Harekatı büyük oranda İhtilal Ordusunun yeniden düzenlenmesi gayretleri üzerine kuruludur. Haftalar birbirini kovaladıkça, kaos devam ettikçe, tarafsız ve risk almadan devam etmeye çalışan TSK üniteleri yavaş yavaş ikna oluyorlar. Fevzi Paşa'nın kucaklayıcı ve tehditkar karışımı mesajları özellikle İzmir'de ki Senato kontrolünü arttırdı. Bu noktadan sonra ülke yavaş yavaş tamamen ihtilale teslim olacak görünüyor. Bir yer hariç, karşı ihtilalci 1.Ordu ve onun kadim Trakya mevzileri. Fevzi Paşa, İnönü rejiminin kalıntılarını yoğun hava baskısı ile kırabileceğine inanıyor. Doğu da ki malum "üç tümen" ara sıra kuşatma çemberini taciz etse de hareket kabiliyetini çoktan kaybetmiştir. Haftalar içinde büyük gruplarca teslim olmalarını bekliyoruz. Tuttukları ne bir kale, ne bir mevzi ne de bir hat bulunmakta. İzmir de bulunan 3 hava filosunun geciken katkıları ile Anadolu semaların da hava üstünlüğünü elde etmeye başlıyoruz. İngilizler, on iki adalara çıktı. İtalyanlar nadir direniş gösterdiler. 19-20 Ekim gecesi karşı ihtilal güçleri diğer yakaya püskürtülüyor. Cılız bir karşı bombardımana karşın Boğaz iskelelerini sağ ele geçiriyoruz. Kocaeli'nden mavna ve motorlu diğer küçük deniz araçlarını toplayarak sevk ediyoruz. 2 gün sonra başlayan "Boğaz Taarruzu" hüsran ile sonuçlanıyor. Karşı ihtilal uçakları mavnaları ve feribotları batırıyor. Bu kadar dar bir su geçitinde karşılıklı topçu birlikleri iki yakayıda kısa zamanda enkaza çeviriyor. Çatışamaların genelde Boğazın Kuzey tarafında , daha az yerleşkenin olduğu Sarıyer'de yoğunlaşıyor. Mitralyöz tabi ki böylesine uzun aptal bir yıpratıcı savaşı ön görür bir plan değildir. Pek sevgili yeğenim Bahaddin'in 2. Trabzon Kolordusu Kırklareli'ye amfibik bir tarruz için hazırlanıyor. Ay Denizaltı Üssü kumandanı Hüsnü Bey, Rauf'dan daha cesur ve cürretkar çıkıyor. 5 denizaltımız Karadeniz'de 2.Kolorduya eşlik edecek. Karşı İhtilal filosunda denizaltılar ile çarpışmayı göze alacak bir ünite bulunamamakta. Kayıplar hızla artıyor. 1 ay süren "yumuşatma" çatışmalarının ardından 2.Kolordu harekete geçiriliyor. Yıl sona ermeden Yıldız sarayına girecek ve tüm bu anlamsız direnişi kıracağız. Hava da neredeyse tam hakimiyetimiz bulunmakta. İsmet Paşa'nın hava gücü daha fazla dayanamaz. Tüm onarım/bakım atölyeleri bizim elimizde. Daha ne kadar saat daha o yaşlı Hawk'lar uçabilir? Ayrıca modern Hurricane'lerinin çoğunu kaybetmiş görünüyor. Hava da artık rastlamıyoruz. Çatışmaların hızla biteceğine inanan Senato , Ereğli Çelik Sanayisinin onayını veriyor. İvediyetle gereken devlet sermayesi pek yersiz bir projeye gömülüyor. Koca Fransa tek bir taarruzda düştü. Neredeyse bizim ihtilalden bile az sayıda kayıplar ile koskoca ülkeler fethediliyor. Ama biz karşı yakada tutunamıyoruz. 2 Aralık 1939'da resmen Kırklareli'ne amfibik hücumu başlatıyoruz. Karşı ihtilal güçleri herhangi bir deniz taarruzu beklemediklerinden şok oluyorlar. İlk hedef İstanbul'un Doğu Trakya ile bağlantısını kesip, Çorlu Askeri hava alanını ele geçirmek. Bu sayede İstanbul hızla pes edecektir. 2.Kolordu'ya yönelik karşı taarruz sert gerçekleşiyor. Çıkartılan bölüklerimizin sadece 4 haftalık erzağı bulunduğundan durum kritik bir hale geliyor. Ağır baskıdan dolayı Yapay bir limanda inşa edemiyoruz. Kargo uçağı filosuna da sahip değiliz. Senato kararı riski göze alıp plana sadık kalmak üzerine. Bizzat Cemal Paşa'yı arayarak durumun ciddiyetini bildiriyorum. Kendisinin de önerisi ile Kırklareli'ye takviye olarak bize 5.Piyade Tümenini veriyor. Tümen hızla amfibik harekata hazır ediliyor. Kanlı çarpışmalara sonunda 19 Aralık da Çorlu Askeri hava alanı alınıyor. 2 gün sonra hem İstanbul kuşatması tamamlanıyor hemde 5.Piyade Tümeni Kırklareli'ne çıkıyor. Yapay iskeleler, dubalar ve derme çatma dalga kıranlar ile Limanköy'ü lojistik olarak kullanılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Trakya'da ki 3 tümen 6 Şubat tarihine kadar dayanmak zorunda. Senato bu tarihi erkene çekebilmek için her türlü kaynağa sarılıyor. Önce ithalata kısıtlama geliyor, ardından savaş tahvilleri satılarak yabancı büyük firmalara gelecek için imtiyaz sözleri veriliyor. Akabinde politik inşa baskıları bu tarihi ancak 29 Ocak gününe çekebiliyor. Trakya'da ki birliklerin tam 5 hafta dayanmaları gerekmekte. Kahpe Bizans misali düşmek bilmeyen İstanbul tüm taarruzlarımızı püskürtmekte. Trakya'da ki birlikleri iyice sefalete sürüklememek için hücum ettirmiyoruz. Karşı İhtilal Güçleri şaşırtıcı bir fanatizm ile 12,15 ve 5. tümenlerimizi her gece vuruyor. 18 Ocakta malum hava alanını "düşman" geri kazanıyor. Tüm politik baskılara ve "intihar süngü" karşı hücumlarına rağmen 35 bin neferi mühürleniyor. Haftalarca süren umutsuz taarruzlar neticesinde Tekirdağ bölgesin den sorumlu 12 ve 15. tümenlerin kalıntıları kuzeye çekiliyor. Liman hala daha kullanılabilir değil. Çaresizlikten Hitler'in kapısına dayandık. Bize 1936'da Franco'ya verdiği gibi nakliye uçaklarını vermedi. Trakya defteri için elimizde ki tüm kozları oynadık. Kırklareli'ne yapılan baskı ile üç tümenimizin üzerine vurulan mühür kuruyor. Liman asla bitemeyecek. 5,12 ve 15'e son ana kadar direnmeleri söylense de 23 Ocak Günü Limanköy cebi de silah bırakıyorlar. Beceriksiz İhtilal Ordusu ise tek bir Avrupa semtine bile giremiyor. Bu noktadan sonra topyekün bir iç savaşı kazanmaktan başka çaremiz yoktur! Açıklamasını işte bu cümle ile bitirmişti Fevzi Paşa. Sesinde utanç vardı, ellerinde hafif bir titreme, bakışlarında derin bir öfke. İsmet Paşa ve onun azınlıkta ki hava ve kara gücü İhtilal Güçlerini püskürtebilmeyi başarmıştı. Kışın geri kalan günleri boyunca İstanbul'un iki yakası sessiz bir gerginlikle birbirinden uzaklaşacaktı. Ara sıra patlayan tek tük toplara rağmen kayıplar ilerleyen günlerde iki tarafta da asgari düzeydeydi. Bu zaferden sonra İngiltere ve ABD açık açık desteklerini ve askeri yardımlarını başlatmışlardır. İhtilalcilerin sert taarruzlarında zarar gören İstanbul'un halkı, bu zaferden sonra İsmet Paşaya, Anadolu halkının Fevzi Paşaya verdiğinden daha çok destek vermiştir. 2. bir Limanköy vakasını muhtemelen İhtilal rejimi kaldıramayacaktır. Bahar da Fevzi Paşa elinde ki tüm kartları son bir kez oynayacaktır. NYT Muhabiri / 15 Şubat 1940 CUNTA - Bölüm 3 - "Limanköy Faciası" - Agnostik - 17-07-2018 Güzel bölüm. CUNTA - Bölüm 3 - "Limanköy Faciası" - Faramir - 17-07-2018 Yeni Bölümü heyecan ile bekliyorum. RE: CUNTA - Bölüm 3 - "Limanköy Faciası" - napolyon94 - 17-07-2018 (17-07-2018, 19:19)Duman : Eline sağlık. Hmm, bunu bilmiyordum. HR çok pratik geldi bu vakte kadar hep. Ve bayağı hızlı olmamı sağlıyor. Diğer upload sitelerine bir bakacağım. (17-07-2018, 22:31)Agnostik : Güzel bölüm.Teşekkürler :) (17-07-2018, 22:41)Faramir : Yeni Bölümü heyecan ile bekliyorum. Save dosyası da eşzamanlı ilerlediğinden, ben de korkuyla bekliyorum :D CUNTA - Bölüm 3 - "Limanköy Faciası" - Bayoj - 18-07-2018 Napolyon bu forumda da takipçinim RE: CUNTA - Bölüm 3 - "Limanköy Faciası" - napolyon94 - 18-07-2018 Dün gece ki forumun bakım çalışmasından dolayı gecikmeli yayınladım. Kabul buyrun :) Trakya'da yaşanan Limanköy faciası ile zayiatlarımız listesine yaklaşık 35 bin evladımızı daha ekledik. Toplamda 100 bin kaybın yaşandığı bu kaos ortamını kansız ve olaysız bitirmekte başarısız olduk. Artık Senato üyeleri dahi bu durumu bir "İç Savaş" olarak tanımlıyor. Basın giderek bize karşı daha çok aslan kesiliyor, her ne kadar dünya savaşta olsa da özellikle ABD'nin diplomatik baskısını Ankara'da hissediyoruz. Daha da mühim olanın, 20 Eylülden beri her hafta düzenli olarak Sovyetlerin sınırımıza yığınak yapıyor olması. Elimizden geldiğince büyük bir kara ve hatırı sayılır bir hava gücünü Kafkas sınırımızda tutuyoruz. Yok olan 2. Trabzon Kolordusu yeniden yapılandırılıyor. Yeğenimin ve onun komuta kademesinin komple esir düşmesi üzerine tamamen yeni bir ünite olarak 30 bin mevcutlu bir kolordu kuruluyor. İki yeni tümenden peydahlanan bu ünite, diğer kara kuvvetleri birimlerine nazaran inanılmaz bir ateş gücüyle donatıldı. 360'dan fazla benzer kalibre de top , yeniden oluşturulan 2. Trabzon Kolordusuna tahsis edilecek. Nazmi Paşa'nın asi güçleri ara sıra İhtilal Ordumuzu yokluyor. Genelde geceleri gerçekleşen ufak baskınlar ile zaten moralsiz olan neferlerimiz sürat ile psikolojik çöküntüler yaşıyorlar. En büyük hatalarımızdan biri sürecin başında politik olarak güvenilir, ama harp performansı kuşkulu hafif piyade tümenleri ile saldırıyı organize etmek oldu. İtibarımızı kurtarmak için artık sadece tek atımlık kurşunumuz var. Bu süreçte Celal Bayar mühim bir rol oynuyor. Kendisi bir sivil olarak birkaç hafta da pek çok stratejik kışlayı heyeti ile birlikte gezdi. Paşaların gönlünden çok onların pragmatist zihinlerine yönelik konuşan Bayar, işin sonunu vatanseverlik sosu ile bitirerek pek çok ismi "faciaya" rağmen bize kazandırdı. En önemli kazanım da şüphesiz Rauf Paşa oldu. Yavuz zırhlısının 283 mm lik topları artık milletin bekasından başka bir husus düşünmeyen yüce Senato'ya ait. 5. Piyade tümenin kaybı ile kan kaybeden Ali Paşa, elinde kalan güçleri de benzer bir operasyona göndermeyi kabul ediyor. Yeni "Dalgakıran Harekati" ile Trakya bu kez kesin olarak zaptedilecektir. Hatalarımızdan dersler aldık, hava ve deniz birimlerimizden daha fazla destek alıyoruz. İsmet Paşa'nın da ağır kayıpları var ve yerlerine tek tük Yunanistan üzerinden trenle gelen ABD yardımlarını koyabiliyor. İsmet Paşa mevcut durumda Sonbaharı görememesi gerekir. Tam konvansiyonel bir hücum için, neredeyse elimizde ki tüm hava filolaları kağıt üstünde operasyona dahil ediliyor. Bazı Askeri mahkeme kararları pilotlarımızın karar vermesinde yardımcı oluyor. Tek umudu ABD ve İngiliz yardımları olan İsmet Paşa ulusunun ve halkının canını düşünmeden bu çatışma ortamını sadece uzatıyor! IV.Ordu ve onun İtalyan/Yunan adalarına karşı oluşturulan üniteleri Dalgakıran'da büyük rol oynayacak. Şok bir çıkartmalar silsilesi ile 6. ve 16. Piyade tümenleri Gelibolu'nun kuzeyine çıkacak. İhtiyatta ise 25. Edremit Tugayı bulunuyor. Yavuz'un 283mm toplarıda Çanakkale üzerinde destekte bulunacak. Hamidiye ve Mecidiye'nin karşısına çıkacağını ön görmüyoruz. Susurluk Kolordusu ise Kırklareli'ne çıkarak hızla Trakya'yı süpürecek. İhtilal Ordusu ise yaptığı en iyi işi yaparak İstanbul merkezini baskı altında tutacak. 20 Mart günü Dalgakıran başlıyor. Çıkartmalar sorunsuzca yapılıyor, telaşla Gelibolu'ya bu kez çok daha hızlı bir biçimde yapay limanı inşa etmeye başlıyoruz. IV.Ordu (temelde bir kolordu), 11. Susurluk Kolordusu ile temas sağlamak için olanca gücüyle Tekirdağ üzerine yürüyor. Gökte bu kez inanılmaz bir hava desteği bulunmakta. Pilotlarımızın kısmen tecrübe kazanması ile "nokta bombardıman" performansında mesafe katetmiş görünüyoruz. Yine de Nazmi Paşanın Asi I.Ordusu son adamına dek mevzilerinde tutunuyor. Çıkartmanın 14. gününde İstanbul tamamen kuşatılıyor. Çorlu hava alanı bir kez daha ele geçiriliyor. Meriç sularına sürülen hain 11. Piyade Tümeni burada inatla tutunarak birimlerimizi meşgul ediyor. 20 Nisan da Gelibolu limanı kullanıma hazır olacak, o an İsmet Paşanın kaderi mühürlenecek. Ya kaçacak, ya yargılanacak! İsmet Paşa son kumarını oynuyor, kendisne sadık bahriyelileri sahaya sürüyor. Zavallı yaşlı Hamidiye ve Mecidiye, Yavuz'un toplarına boyun ederek batıyor. Gelibolu Limanını engellemeye çalışan tüm karşı ihtilal filosu denizin dibini boyluyor. Bir tümenin yerine yenisini kimsenin umursamadığı köylü çocukları ile doldurabiliriz. Fakat 2 hafif kruvazörün yerini kolay kolay dolduramayız. Liman henüz faal hale gelmeden, İstanbul düşüyor. Birçok semti ele geçirmeyi başardık. Batı'da Yeşilköy, Doğu'da Sarıyer kontrolümüz altına girdi. Asi I.Ordu dağılyıor, kitleler halinde teslim oluyor. Yeşilköy hava alanı düşmek üzere olmasına rağmen, İsmet Paşa Yıldız'ı terk etmemiş. Kalacak ve kaderine razı olacak gibi görünüyor. Dalgakıran Operasyonu, bir tarafın son müdafaası olmasından ötürü ağır çatışmalara sahne oldu. Ulusumuz adeta lüzumsuz bu iç harpte 210 bin askeri, 50 bin kadar da sivil zayiat gördü. Tüm bunların sorumlusu İsmet İnönü Rejimi en ince noktaya kadar yargılanacak ve halkımıza hesap verecektir. 25 Nisan 1940'da Hareketimiz tüm yurtta huzur ve sükuneti mutlak kontrol ile ele geçirmiştir. Bizzat Senatoya yazdığım önerge ile bugünü "Sukunet ve Güvenlik Bayramı" ilan ediyoruz. Vatan Caddesi'nde yapılan görkemli geçit töreninde tek bir gerçek var. Oda kimsenin gülümsemediğidir. Türkler bugünlerde göğüslerine takılan sözde "zafer" madalyaları ile bir asırlık utançlarını somutlaştırıyorlar. Yeni Askeri Rejimin mevcut savaş ortamında ki duruşu önümüzde ki aylarda bölge coğrafyasının kaderini belirleyecek. NYT/ Mayıs 1940 RE: CUNTA - Bölüm 4 - "Lüzumsuz Savaş" - napolyon94 - 19-07-2018 İstanbul'un düşüşü ile Yıldız Sarayına giren Darbeciler Ordusu, sabah saatlerin de İsmet İnönü' yü tutukladı. Prangalara çekilmeden evvel Paşa'nın son kez Atatürk tablosuna bakışı, tüm Türk halkı için bir utanç pozu oldu. NYC Muhabiri/ 24 Nisan 1940 Sanato'nıun tam oy birliği ile, işlevini yerine getiremez halde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclis'inin meşru vekill-i mutlakî yetkilerini kullanarak yeni ve 3. Cumhurbaşkanları olarak beni seçmeyi münasip gördüler. Bu onurlu görevi vatanıma bir borç bilerek, onur duyarak kabul ediyorum. Allah bizleri utandırmasın! Ülkede ki anarşiyi 6 ay gibi kısa bir sürede bitiren ben Mareşal Fevzi Çakmak, ulusumun ve milletimin bekasından başka bir şey düşünmeyip, bölge coğrafyasında barış ve refahtan başka bir şey düşünmeyeceğime, Atatürk'ün bize miras ve öğüt olarak bıraktığı ilke ve inkilaplara bağlı kalacağıma, kanun ve milletin iradesinin üstünlüğünden başka bir gücü tanımayacağıma, kişisel hak ve özgürlüklerin devlet organlarınca güvence altında kalmasına gayret edeceğime anayasaya el basarak siz değerli bürokratlar karşısında yemin ederim! İç Savaş'ın sonlandırılmasın da önemli katkılar sağlayan Celal Bayar'ı, özellikle onun iktisadi becerilerini de düşünerek, onun ve ekibini olağanüstü şartlarda bulunan ülkemiz için geçici kabine olarak tayin ediyorum. İstiklal Harbi Gazisi Celal Bayar'ın bizleri utandırmayacağı, atamızın politikalarını en doğru şekilde yorumlayıp devam ettireceğine gönülden inanıyorum. Özellikle İsmet Paşa'nın yargılanma sürecinde titizlikle ve vicdanla hareket edeceğine güveniyorum. Kanlı bir İç Savaşı arkamız da bıraktık. Nispeten kısa süren bu bir dizi çatışmalar dizisinde ki yüksek zayiat rakamlar önemli ölçüde hareketimizin direk sonuç alma arzusundan kaynaklandı. Bizden zayıf olduğunu bildiğimiz karşı mevzilere genelde hoyratça operasyonlar düzenleyerek yüksek kayıpları tattık. İç savaş arkasında önemli dersler bıraktı. Anadolu ve özellikle İstanbul halkı gözyaşları döküp, yaslarını tutabilir. Fakat bizim zararları tanzim edip, bir an evvel memleketi İç Savaş rakamlarına ulaştırmalıyız. İstanbul'da ki atölyeler zarar görmüş gibi görünmese de altyapı fena halde hırpalanmış gözüküyor. İç savaş ile kıvranırken, İngiliz güçleri Vichy ve İtalyan güçlerini inanılmaz bir sürat ile Afrika'dan attı. Şanlı Ordumuz inanılmaz yıprandı. Kaostan evvel 340 bin mevcutlu Kara ordumuzdan geriye sadece 208 bin personel çağında bir organizasyon kaldı. Esir alınan tüm ihtilalci yada asi er ve astsubaylar sürat ile af edilip, orduya geri kazandırılmalı. Başta Nazım Paşa olmak üzere tüm terör suçlusu subaylar, İnönü'nün mahkum edildiği "Yassıada'ya" kader arkadaşı olmaya gönderilecek. Bunun yanında milletin huzur ve istikrarını bozan tüm yüksek memur ve bürokratlar da özenle tutuklanıp, Türk Milletinin vicdanının sesi olan Yargı'ya hesap verecek! 26 Nisan 1940 günü tüm okullar, hastahaneler, kurumlar ve atölyeler iş başına geçti. Kısaca hayat normale dönüyor. Ordularımızı yeniden "potansiyel düşmanlara" karşı organize etmeliyiz. İç savaşta en ağır bedellerden birini ödeyen Gazi Ali Paşa'yı Antep'e sevk ediyoruz. Emrinde ki kolorduyu tez zamanda eski gücüne kavuşturacak ve 2 yeni tümen ile takviye edeceğiz. İç savaşta tüm zayi raporları toplandığında memleketimizin Aziz Ordusunun somut kayıpları ortaya çıkıyor. Buna göre toplamda 55 binden fazla ekipman ve diğer malzemelerin yanı sıra 140 pilot(uçak) da kayıplar arasında görünüyor. Cumhuriyet'in bin bir fedakarlıkla yetiştirdiği bu orduya, hainler büyük tahribatlara sebebiyet verdiler. Esaretten kurtulan sevgili kahraman yeğenim Bahaddin 2.Trabzon Topçu Kolordusunun başına tekrar getiriliyor. Tüm ordu birimleri aykırı bir durum olmadıkça doğal pozisyonlarına dönüyor. Askeri üretim kapasitemiz yeniden Kaos önccesi seviyeye geliyor. Fakat kazanın kaynadığı Avrupa düşüldüğünde bu cılız savunma sanayisi memleketimizin bekasını garanti altına almaktan pek uzak. Bir an evvel devlet eliyle direk silah sanayisine oynamalıyız! Kudretli bir Silahlı Kuvvetler yaratmak birinci önceliğim olmalı. Ülkenin savunma kabiliyetini arttırmak, daha nitelikli personele daha hızlı ulaşmak ve mevcut olağanüstü şartların devam edilebilirliğini sağlamak için "Ülkü Ocaklarını" kuruyoruz. Halkın her semt ve mahallesinde açılacak teşkilatları ile Sol grupları toplum düzeyinde sindirecek ve yok edeceğiz. Temel silah kullanma kabiliyeti ve vatansever duygular ile ülkücüler bu milletin potansiyel düşmanlara karşı en büyük gözdağı olacaktır. Rauf Paşa'ya söz verdiğim gibi donanmanın da savaş öncesi duruma getirilmesi için sözlerimi yerine getiriyorum. Kocatepe sınıfı bir muhribin "TCG NUMAN" ismiyle Tuzla'ya ısmarlıyorum. Ayrıca, Hamidiye ve Mecidiye'nin yerini doldurabilmesi için Çakmak sınıfı yeni nesil "TCG ÇAKMAK" ve "TCG BAYAR'a" da onay veriyorum. Bu kruvazörler kurduğumuz ve inşa ettiğimiz sistemin kudretini denizlere gösterecektir. Sol gruplar ile mücadele için işçi çalışma şartlarını isyan edecek seviyeden "şükredecek" seviyeye yükseltiyoruz. Limanköy Faciasının ardından Ordu büyük bir ders aldı. Bunun için ısmarladığımız yeni nakliye uçakları, 22 Haziran günü resmen hava kuvvetlerine 1.Acil Lojistik Destek Filosu olarak II.Ordu'nun hizmetine atandı. 1 denizaltı, 2 muhrip ve 2 hafif kruvazörünü kaybeden Rauf Paşa'nın ateşi söz verdiğim yeni gemiler ile sönüyor. İç savaşın sona ermesi ile Sovyet yığınağı Kars sınırından çekiliyor. Bayar hükümetine verdiğim tavsiye ile Moskova ilişkilerinin geliştirilmesini talep ediyorum. Eğer bir saldırmazlık antlaşması koparabilirsek, şüphesiz bu Avrupa çatışmalarından uzak durabilmemizi sağlayacaktır. Diğer komşularımıza döndüğümüz de İran ve Irak'ın çoktan harp ekonomisine geçtiklerini ve savunma sanayilerinin kapasitelerinin , yüce ülkemiz ile benzer olduğunu görmek gerçekten gurur kırıcı. Bu 2.sınıf Orta Doğu ülkelerine kıyasla Silahlı Kuvvetlerimiz , batılı ordular standardında olmalıdır. Modern bir ordunun en mühim unsuru olan sürati yakalabilmemiz için, Eskişehir Lokomotif Atölyesinde "Devrim Kamyonlarının" imalatı için bir dizi onay çıkartıyoruz. Temmuz başında Moskova'nın nabzını tutan hariciye bakanımız Samet Müptezel Beyin raporları hayli can sıkıcı seviyede. Stalin'in eriştiği ekonomik kudret hayallerimizin ötesini zorluyor. Sovyetler ile terazinin diğer ucunda dengeyi sağlayabilecek tek ülke maalesef kibirli Alman dostlarımız gibi duruyor. Halkımızın öz güveni gerçek dışı olaylar ile ateşleniyor. Eski Cumhuriyetçilerin yenilmesi, solcuların ezilmesi ile Milliyetçi duygular toplumda tek baskın şablon oluyor. Halkımız vatansever, cesur ve fedakar! Susurluk Kolordusu Kumandanı yeni ve hayati görev yerinin sert iklimine uyyum sağlayamıyor. Yakında gelecek yeni tümenler ile II.ORDU hızla çöl şartlarına uyum sağlamalı. Misak-i Milli hedeflerimiz noksan kalan noktaları olan Hatay, Halep, Musul ve Kerkük Avrupa'nın kriz ortamından yararlanılarak kopartılabilir. Yugoslavlar şok edici bir biçimde Bulgarlara savaş ilan ediyor. Bir süredir atama bekleyen I.Ordu komutanlığına , karışıklık ortamında gösterdiği çabalardan ötürü 97. Kolordu komutanı Ziya Koval Paşa'yı atıyorum. Ziya Paşa Ankara'dan ayrılmadan evvel bana uğrayıp icazet alan Paşa'ya derhal I.Ordu' yu Bulgar-Yugoslav Çatışmasına müdahale için hazırlamasını emrediyorum. Avrupa'nın çatışma halinde olduğu bir ortamda, Balkanların hamiliğine soyunmakta hiç bir sakınca görmüyorum. I.Ordu'dan birkaç tümeni barış gücü olarak çatışma bölgesine sevk etmem, bu savaşı durdurmaya yetecektir. Sovyetler her 3 ayda bir yeni bir yeri işgal ediyor. Finlandiya ile yapılan kısa bir savaşın ardından hatırı sayılır miktarda toprak Finlandiya'dan kopuyor. Kızılların bu zaferleri dünyada olduğu gibi bizde de uyuyan solcuları heyecanlandırıyor. Olası bir komünist tehditle ile çatışma durumunda bu radikal sol grupların memlekette terör estireceğine hiç şüphem yok. Bunlar öylesine aşağılık uç düşüncelere köle olmuşlar ki, kendi milletinden insanları fikirleri ve çıkarları için öldürebilirler. Tüm girişimlerimize rağmen arabuluculuk çabalarımız neticesiz kalıyor. 2 tümenlik barış gücü konumlandırması fikrine fırsat kalmadan koca Bulgaristan Yugoslavya'ya 29 günde boyun eğiyor. Belgrad ve Sofya Ateşelerimizin raporları, sahip olduğumuz Silahlı Kuvvetlerin birkaç senede ne kadar atıl kaldığını gösteriyor. Devir değişiyor ve bizim ordumuz 30'lardan kalma bir imaj çiziyor. 10 Ekim 1940 günü artık danışma organı konumunda ki Senato'nun onayı ve hükumetin katkıları ile "Tam Savaş Ekonomisi" ilan ediyoruz. Çağdaş ve rakip ordulara karşı sahip olduğumuz teknik, teçhizat ve boyut dezavantajlar ancak bu şekilde kapatılabilir. Trablusgarp Harbin de İtalyanların bizden "geçici" olarak aldığı 12 adaları, İngilizler geçen sene sonunda işgal etmişlerdi.Yaklaşık 9 aydır işgal altında bulunan adalar için, İtalyan hükumeti yeni bir hileye başvurarak adalardan İngilizleri çıkartmanın ilginç bir yolunu buldu. Bu sabah Roma Ajansımıza düşen bilgilere göre, Il Duce Mussolini resmen bu sabah, İtalyanın 29 senedir sürdürdüğü ve diplomatik statüsü "geçici" olan 12 adaları Türklere iade ettiklerini duyurdu. NBC Muhabiri/Roma/ 11 Ekim 1940 Haber Ankara'ya bomba gibi düşer. Rejimimizin halk nezdinde güvenini kazanacağı ilk zafer ayağımıza kadar gelmiştir. Derhal IV.Ordu'ya teyakkuz emri verdik. Sabah saatlerinde İtalyan Baş Konsolosu Luigi Mattiola bize resmen kadim Rodos'un sembolik anahtarını sunarak kısa bir seromoniyi yerli ve yabancı basın önünde sergiledi. Çağrıya ancak akşam vakti cevap veren İngiliz Baş Konsolosuna 14 gün içinde adaların boşaltılmasını "rica" ettim. Bunu Londra'ya bildireceğini soğuk bir dille ifade eden elçinin öfkesi, o gittikten sonra bile odamızı ısıtıyordu. 3 günlük diplomatik sessizliğin ardından, İngiliz maşası Yunanlılar İtalya'ya Arnavutluk üzerinden savaş ilan ederek müttefiklere katılır. Fakat asıl tatsız sürpriz İngilizlerden gelir. Lord W.Churchill savaşa kendi saflarına katılan Yunanistan ve onun mukaddes ordusunu selamlıyor. 12 adaların, Yunanistan'ın egemenlik alanı olduğunu belirten Churchill, adaların Yunanistan'a ait olduğunu tanıdığını belirtti. Savaş Balkanlar üzerinde yeni bir boyut kazandı. BBC Muhabiri/ 14 Ekim 1940 Aşağılık İngilizler bizi zor bir durumda bıraktı. Birkaç gündür süregelen halkta ki coşku yerini gurur kırıcı bir aşağılama hissine bıraktı. Eğer bu duruma sert bir tepki koymazsam, halkın nezdinde 12 adayı düşmana veren bir hain olarak hatırlanacağım. Bu yüzden gecenin bir vakti kabinenin ve Senato'nun bir arada Çankaya'da toplanmasını buyurdum. Acil kurul toplanmadan evvel Alman büyükelçisi von Papen davetsiz olarak konağa ikamet etti. Führerin selamlarını ileten Papen, bu hassas durumda Türkiye'nin çıkarlarının korunmasına bir yardımı olacağı inancı ile resmen Cumhuriyetimizi Mihver Güçlerine "arabulucu" ortak statüsü ile davet etti. Von Papen'in resmi Mihver daveti kulisleri daha da bulandırdı. Sabaha kadar süren hararetli ve stresli tartışmalar ile bu işin basit bir muhtıra, nota yada momerandum ile çözülemeyeceği anlaşıldı. İngilizlerin ciddi bir blöf ile korkutulması kararı ucuz bir kumar gibi göründü. Almanya büyükelçimize "acil" öncelikli bir dosya yollandı. Çatışmaların nispeten azaldığı Avrupa'da Führerimiz barış görüşmelerinde önemli pay oynayacağına inandığı büyük ticaret ortağı Türkiye'yi Mihver kuvvetlerine kabul etmiştir. Bu sabah imzalanan pakt ile Führerimiz hem Türklerin 12 ada üzerinde ki egemenlik haklarını teminat altına alıyor, hemde İstanbul'u barış görüşmelerini başlatmak için uygun bir yer olarak açıklıyor. Türk diplomatlarının "hata" yapmayağına inanan führerimiz, İngilizlere karşı Türklerin her türlü iletişim kanalını açık tutması gerektiğini tavsiye ediyor. Aynı samimi duygular ile, Türklerin de Alman egemenlik alanına saygı duyması gerektiğine inanan führerin son olarak eski müttefiklerine destek vermekten memnun olduklarını dile getirdi. Völkischer Beobachter/ Ertesi gün İngiliz hükumeti ve onun köpeği Milletler Topluluğu Cemiyeti ortak ve "sert" bir nota ile Ankara'yı uyardı. İngilizler geri adım atmadılar, bunun üzerine Yunan Başkonsolosu Alexis Tipsiz'i ve heyetini apar topar sınır dışı ederek krizin ciddiyetini bir kez daha hatırlattık. Bir sonraki gün memleketin kaderini yine aynı gemi değiştirecekti. YAVUZ VURULDU! Kudretli sancak gemimiz Yavuz, sabaha karşı İngiliz uçakları tarafından defalarca torpillendi. Derhal karşılık veren bataryalarına rağmen gemi fazla dayanamadı. Ulusumuzun kara bir savaştan kalan tek hazinesi olan bu güzide gemi, artık rahmetli Rauf Paşa ve birçok bahriyelisi için bir deniz mezarlığı. Yurt genelinde İngiliz malları yakılıyor, İngiliz firmaları yağmalanıyor. İngiltere konsoloslukları önünde müthiş bir can pazarı yaşanıyor. TRT/ 22 Ekim 1940 Olayın anlaşılamaz olduğunu belirten Lord Churchill, karanlıkta kalan bu derin hadise için Türklerle beraber yas tuttuğunu dile getirdi. Ankara hükumetini sağduyuya davet eden Başbakan, Türk zırhlısının şafak karanlığında teyit edilmeden, bir İtalyan zırhlısı sanılarak batırılması şüphesiz tazmin edilmesi gereken hatadır. BBC/ 22 Ekim 1940 Bu bardağı taşıran son damlaydı! Ulusumuzun öfkesi, İngiltere ve onun köpeklerini defalarca boğacak kadar azgın! Churchill kime ve neye güveniyor? Daha dün Fransa'dan karılarını Almanlara bırakıp kaçan emanet Fransız güçlerine mi? Yoksa keklik gibi Gelibolu'da tekrar ölmeyi bekleyen kanguru çocuklarına mı? Yada baldırı çıplak kokuşmuş Hintlilere mi? Yoksa burnunu bile kanatmaktan çekinen Sam Amcalarına mı? DERHAL O LANET ELÇİYİ ÖNÜME GETİRİN! Aziz Türk Milletim! Bu sabah sevgili yol arkadaşım, Gazi ve kahraman Rauf Orbay ve onun bahriyelileri aramızdan hain bir saldırı ile ayrılmıştır. İngiliz uçaklarınca yanlışlıkla vurulan Yavuz sadece 20 bin tonluk bir antika değil! Türk milletinin Büyük Harpten kalan ŞEREFİYDİ! Yanlışlıkla koskoca bir geminin 13 kez torpido ile vurulmasını vicdanlarımız kabul etmemektedir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ, İNGİLTERE , İNGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU VE YUNANİSTAN'A SAVAŞ AÇMIŞTIR! /TRT /ÇANKAYA 23 EKİM 1940 RE: CUNTA - Bölüm 4 - "Lüzumsuz Savaş" - Agnostik - 19-07-2018 İşler kızışıyor. Bakalım neler olacak? Güzel bölüm. RE: CUNTA - Bölüm 4 - "Lüzumsuz Savaş" - Dreyfus - 19-07-2018 Iknci kez guzel bolum RE: CUNTA - Bölüm 5 - "Tezgah" - Alduin - 20-07-2018 Akıcı ve hoş bir hikaye. Güzel gidiyorsun. RE: CUNTA - Bölüm 5 - "Tezgah" - napolyon94 - 21-07-2018 Savaş bilinmeyen açılan bir kapıdır. Türk Milleti bugün onurunu ve şerefini korumak için taarruz ediyor. İç Savaş'da yara almış Ordumuz, Donanmamız ve havacılarımızı kısacık 6 ayda neredeyse yeniden donattık. Britanya güçleri ile verilecek mücadele de sevgili müttefiklerimizin yardımı ile milletimizi zoru başarabilir. Ben bu millete inanıyor ve güveniyorum. Kışlalara emirler verildi. Sevgili Genelkurmay başkanım Kazim Orbay da alelacele oluşturulan askeri harekatları bana kısaca özetledi. "Kısmi bir kuvvet olarak I.Ordu'dan 3 tümen Selanik'i zapt ederek İtalyanların ilerleyişini kolaylaştıracak. II.Ordu doğrudan doğruya Levant bölgesine inerek Süveyş Yolunu kesecek. Sğveyş Yolu açıldığında Numan Paşa bir kolorduyu serbest bırakarak yeni kurmay kademesi oluşturulan yeni V.Ordu'nun bel kemiğini oluşturacak. III.Ordu'dan bir kolordu alınarak bu yeni V. Ordu'ya atanacak. V.Ordu süratle Aralık başında Irak'a ultimatom akabinde girecek. IV. Ordu Ege Adaları ve On iki almak ile sorumlu tutulacak. Zavallı Donanımız yok olduğundan Türk Havacıları önemli oranda IV.Orduyu destekleyecek. 5 avcı, 4 av bombardıman ve 1 lojistik destek filosundan oluşan hava filolalarımız Anadolu, Trakya ve Suriye üzerinde tek bir düşman teyyaresi uçurtmayacak. Yunanistan ve Irak'ın hızla düşmesi kati derece de önemli." II.Ordu Kumandanı Numan Paşa, harp ilanından birkaç saat evvel hudutlardan ayrılmıştı bile. Britanya güçleri bölgeye yığınak yapamadan bölgede ki az sayıda bulunan düşman unsurlarını etkisiz hale getirmeliyiz. Numan Paşa'nın Taarruz Raporunu fazla fanatik ve imkansız bulsam da hava keşif raporları bölgede 4 aydır çok az askeri unsur bulunduğunu bize gösteriyor. IV.Ordu plana riayet ederek harekete geçiyor. 16.Piyade Tümeni Donanma desteği olmaksızın alınabilir olan Sakız Adasına sürpriz baskın yapıyor. 98.Kolordu Meriç Irmağını geçiyor. Yunan kuvvetleri Selanik bölgesin de İtalyanlara karşı cepheyi daraltmayı tercih etmiş görünüyor. Tekirdağ'da ki 5.Süvari Tümeni de 98.Kolorduya katılarak Selanik Seferine sokuluyor. 22.Kılıç Kolordusu III.Ordu'dan yeni VI.Ordu'ya Rakka'ya yollanıyor. Bir an evvel silah sanayisini arttırmak için hızla hafif silah fabrikaları ve atölyeleri kuruyoruz. Akaryakıt ve çelik ihtiyacını Almanya'dan karşılıyoruz. Balkanlar'da şimdilik tarafsızlık ilan eden Yugoslavya Şark Ekspresini açık tutuyor. Musul meselesini kökünden çözeceğiz. Türk Uçakları her yerde! 490 harp uçağı ile Orta Doğu'nun bir numaralı hava gücüyüz. Zavallı Yavuz ufak bir törenle Donanma kayıtlarından siliniyor. Sancak Flamasını Çankaya Köşküne getirtiyorum. Esir alacağımız ilk yüksek rütbeli İngiliz'e bu sancağı bizzat öptüreceğim. Askeri eğitimlere hız kazandırıyoruz. Temel eğitimi gören yallah Suriye'ye! IV.Ordu'dan gelen raporlar On iki adaların iyi savunulduğu yönünde. Amfibik bir taarruz planı yaparken, kendimizi Muğla kıyılarını savunurken buluyoruz. 89.İhtiyat Kolordusunu IV.Ordu'nun emrine veriyorum. Menteşe'de işler ciddileşiyor. Süvari güçlerimiz ciddi bir engel ile karşılaşmadan Batı Trakya'da "at koşturuyor". Suriye'de ki tek muharip İngiliz gücü olan 20.Britanya Süvari tümenini kuzu gibi yiyoruz. Harbin 7.gününde ilk ganimetimiz olan Halep'e giriyoruz. Ertesi gün gelen Selanik zaferi ise ülkede zafer taşkınlığı yaratıyor. Fakat gelen haberler şehrin boşaltılmak zorunda kalacağını gösteriyor. Uzun mesafe katetmiş olan süvarilerimize karşı amansız bir Yunan karşı hücumu başlıyor. Yunan karşı hücumuna dayanamayan süvari tümenlerinin telef olmaması için bizzat ben tepeden "ricat" emrini veriyorum. Beklentilerin pek üstünde ki Yunan reaksiyonu üzerine 4.Piyade Tümenini de Trakya'ya sevk ediyoruz. III.Ordu'nun elinde ki tüm hava gücünü acil olarak Trakya'ya sevk ediyoruz. 4.Piyade Tümeni, 6. Yunan tümeninin geri çekilme rotasını keserek onu kuşatmaya başlıyor. Selanik'den 3 Kasım şafağında çekiliyoruz. Beyrut'a Britanya güçleri yetişti. Giderek İngiliz muhalefeti bölge de artıyor. Yeni V.Ordu 3 Kasım itibari aktif ve taarruz hazırlıklarına başladı. Bağdat ordusunu bize karşı seferber ediyor. Zayıf Edremit Tugayı Antalya'ya gönderilirken, yeni 89.Kolordu bölgeyi devralıyor. Selanik kaybedilse de 6.Yunan Tümenini kuşatıyoruz. Fakat Selanik'e Yunan ve Avustralyalı güçler akmaya devam ediyor. İlk esirler 20.Birtanya Tümeninden geliyor. Tümen komutanını Çankaya'ya sevk ettiriyorum. Yunan Tarruzu, kendi 6.Tümenlerini kurtarmaya yönelik, bin bir fedakarlıkla 15.Süvari Tümeni tutunuyor. Sık sık kırmızı telefona sarılıyorum. Beyrut'u arkadan gelen taze güçlere havale ederek Filistin'e giriyoruz. II.Ordu'nun kronik problemi az miktarda personel, araç ve gerece sahip olması. Elinde ki en iyi birlik olan 2.Trabzon Kolordusu ve onun ağır topları V.Ordu'ya katıldı. Bir an evvel II.Ordu'yu takviye etmeliyiz. Yunanlıların umutları boşa çıkıyor. 6.Yunan Tümeni Bursa'da ki esir kampına sevk ediliyor. 14 Kasım'da Selanik bölgesi kuşatılıyor. Şehri Mussoilini'den evvel ele geçirmeliyiz. 25.Piyade Tümeni hiç bir engel ile karşılaşmadan Süveyş'e kadar ilerliyor. 1.Lojistik Filomuz sayesinde temel ihtiyaçlar havadan atılıyor. Başka bir Limanköy'ü hele ki böyle bir harpte ulusumuz kaldıramaz. Tam üç kez Beyrut'a hücum ediyoruz. Bu Allah'ın belası şehir için hiçbir şey kazanmadan 9 bin kayıp verdik. 6. ve 11. Kolorduların ateş gücü inanılmaz düşük seviyelerde. Kudüs istikametin de giden 23. Tümen Beyrut için geri dönmek zorunda kalıyor. Çöllerde ki Bedevilerin insafına kalan kilometrelerce kare toprak bulunmakta. Irak'a 22 Kasım'da ya Musul ya yok ol! Teklifi götürüyoruz, anında red gelen cevaba ilişkin V.Ordu tam inançla taarruz ediyor. Bu bedevi isyancıların tohumlarından Arapları dümdüz edeceğiz. 24 Kasım'da Selanik bir kez daha elimize geçiyor. Keşke Gazi de burada olsaydı. Gelip önce sevinir, sonra belki de hepimizi kurşuna dizerdi şu vaziyetler silsilesinden. Yunan Orduları neredeyse yok oldu. Yunan hükümeti pes etmek üzere. Selanik İtalyan makamlarınca da Türk bölgesi olarak tanındı. Çakmak Sınıfı iki yeni kruvazörün inşası resmen başladı. Artık şahsi bir mesele haline gelen donanmamızın düştüğü durumu düzelteceğim. Irak ordusu V.Ordu'nun hatlarını yarıyor. Mardin'de bedevi sancağı dalgalanıyor. Söylentiler suryanilerin Iraklılar şehre girmeden Garnizon komutanını linç ettiği yönünde. Elbet "Devlet" oraya girecek! Beyrut sonunda pes ediyor. 1 Aralık 1940'da Şehirde "Üç Hilal" dalgalanıyor. V.Ordu Fırat boyunca Irak hatlarını parçalıyor. Risk alarak Bağdat'a taarruz ediyoruz. Yunanistan resmen kayıtsız şartsız teslim oluyor. Birçok malzeme ve ekipman bize geçiyor. Gerçekten mühimmat ve malzeme konusunda çok eksiğiz. İsmen ordu, pratikte kolordu olan IV.Ordu resmen Ordu seviyesine yükseltiliyor. Yeni üç tümenlik 31.Çakmak Kolordusu IV.Ordu'ya olası bir işgale karşı koyması için veriliyor. Britanya güçleri Filistin'de karşı atağa kalkıyor. Sina çöllerin de 2 tümen, Tel Aviv'de de süvari tümenimiz kuşatılıyor.Orta doğu'da hava değişiyor, gökte 1:7 oranında düşman uçakları bulunmakta. Berlin'e uzun bir mektup yazıyorum. Alman Orta Doğu Kolordusu Filistin'e Rommel komutasında bizzat yardım çağrım üzerine gönderiliyor. Doğu Şeria üzerinden Sina ile köprü kurmak zorundayız. Numan Paşa adeta sıvıyor. Yerine hızla yeni bir isim düşünmek zorunda kalabilirim. 35 bin evladımız İKİNCİ BİR LİMANKÖY YAŞIYOR! Muğla'nın düştüğü haberine inanamıyorum. Derhal yayın yasağı getiriyoruz. Halk bunu savaşın bu kadar erken bir safhasında bilmemeli, IV.Ordunun toptan acemi erleri kitleler halinde dökülüyor. Yeni 82. Piyade Tümeninin mevcudu 3.haftasında 4 bin kişiye nasıl inebiliyor! Kazım Paşa bu çocukları ne kadar yarım yamalak donatıp cepheye sevk ediyor?! Sina'da ki 2 tümen kendi çabaları ile Süveyş Limanını ele geçirmeyi başarıyor. Sayısız fedakarlıkla dolu süngü hücumunun ardından İngilizlerin ikmal yolunu kesiyoruz. 1 hafta içerisinde Numan Paşa ibreyi bizim tarafa döndürmeyi başarıyor. Fakat Tel Aviv'in müdafaasın da son ana kadar harbeden 15.Süvari tümeni yok oluyor. Milletimizin başı sağ olsun. 6 Ocak sabahı III.Ordu kışlaları havadan dövülüyor. Anlaşılmayan hava saldırılarının ardından kütlesel bir Sovyet taarruzu III.Ordu'yu kevgire çeviriyor. Stalin namussuzu Almanya ile olan saldırmazlık paktını yok sayarak tüm Mihver güçlerine SAVAŞ İLAN ETMEDEN kara kışta taarruz ediyor. Cemil Paşa'nın tek cümlelik mesajı her noktayı özetliyor. "Hedefleri bariz Ankara..." Berlin'den gelen haberler dehşetin ve paniğin Ankara'da artmasına sebep oluyor. Hazırlıksız yakalanan Alman-Türk Orduları her cephe de sarsılıyor... Allah sonumuzu hayır etsin... RE: CUNTA - Bölüm 5 - "Çölde Kar Yağdı" - Onur34 - 21-07-2018 (21-07-2018, 05:45)napolyon94 : Gelip önce sevinir, sonra belki de hepimizi kurşuna dizerdi şu vaziyetler silsilesinden. Çok güzel gidiyor. Eline sağlık |