Kayıp Şehirler #1: Ai Khanum, Eukradites'in Başkenti - Baskı Önizleme +- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com) +-- Forum: Genel Forumlar (https://forum.strategyturk.com/forum-genel-forumlar) +--- Forum: Tarih Forum (https://forum.strategyturk.com/forum-tarih-forum) +--- Konu Başlığı: Kayıp Şehirler #1: Ai Khanum, Eukradites'in Başkenti (/konu-konu-dizisi-kayip-sehirler-1-ai-khanum-eukradites-in-baskenti) |
Kayıp Şehirler #1: Ai Khanum, Eukradites'in Başkenti - Duman - 23-01-2019 Tarih Forum'da yeni bir konu dizisiyle karşınızdayız. Kayıp Şehirler konu dizisinde günümüzde sadece kalıntılarına ulaşabildiğimiz şehirlerin tarihteki hikayelerini ele alacağız. Kim tarafından ne zaman kuruldu? Kimler tarafından fethedildi, nasıl bir öneme sahipti ve bu şehir nihayetinde kimler tarafından tarihin tozlu sayfalarına gömüldü? Konu dizimizin ilk konusu günümüz Afganistan - Özbekistan sınırının yakınlarında yer almış Ai Khanum şehri. Ai Khanum, günümüz Türkçesiyle Ay Hanım, bir diğer olası adıyla "Ceyhun nehrindeki İskenderiye", milattan önce 4. yüzyılda Büyük İskender tarafından günümüz Afganistan topraklarında Ceyhun ile Koçka nehirlerinin kesiştiği noktada kuruldu. Şehir konumu itibariyle kuzeydeki göçebelere karşı doğal bir bariyer görevi görürken, doğu ve batı ticareti arasında da köprü görevi görmüştür. Ai Khanum doğuda Helen kültürünün ve onu takip eden Baktriya Krallığının en önemli şehriydi. İskender'in İmparatorluğu, Selevkoslar ve Baktriya Krallığının ardından ilk olarak İskitler tarafından ele geçirilip bunun üstüne Yüeçiler tarafından yıkılan Ai Khanum şehri 1961 yılında son Afganistan Kralı Muhammet Zahir Şah tarafından avlanma esnasında keşfedilmiş, bu keşiften 3 yıl sonra Fransız arkeolog Paul Bernard önderliğinde Ai Khanum'un bulunduğu konumda kazılar başlamıştır. Bu kazılar esnasında şehrin yapısı büyük oranda açığa çıkartılmış olsa da ilk olarak Rus - Afgan Savaşı ve onu takip eden Taliban İşgali kazıların durmasına sebep olmuştur. 2006'da şehrin kalıntılarının olduğu yere dönen Fransız arkeologlar kalıntıların gerek yağmacılar gerekse bölgedeki savaş itibariyle tahribata uğradığını görmüştür. Şehir uzunlamasına 2 kilometre, enine 1.5 kilometre uzunluğunda 2 nehrin kesiştiği bir noktada yer alıyordu. Yunan şehirleri için tipik olmak üzere aşağı şehir ve yukarı şehir olmak üzere 2 kısma sahipti. Şehrin bir ana caddesiv ardı ve binalarının büyük bir kısmı Yunan binalarını andırıyordu. Şehrin aşağı kısmının merkezinde Kineas isminde biri için oluşturulan sunak yer alıyordu, bu sunak şehrin Selevkoslar ve ardından gelen Baktriya döneminde geliştirilmiş, etrafına yeni ibadethaneler kurulmuştu. Kineas sunağının üstünde aşağıdaki dörtlük yazıyordu: "Çocuk doğru davranmayı öğrenirse,
Genç nefsine hakim olmayı becerirse,
Yetişkin adil davranmayı bilirse,
Yaşlı iyi öğüt verirse,
Ancak o zaman uktesiz ölür."
Ai Khanum'un İskender tarafından inşa edilmiş "Ceyhun nehrindeki İskenderiye" kenti olup olmadığı güncel bulgular doğrultusunda tartışmalı konulardan biri haline gelmiştir. Claude Rapin'in yaptığı araştırma Ptolemy'nin Oxus ile Occhus'u karıştırmış olabileceğini ve İskender'in kurduğu şehrin Ai Khanum değil, biraz daha kuzeyinde yer alan Tirmiz kenti olabileceğini göstermektedir. Ai Khanum'un tarihini 4 aşamada özetlemek mümkündür:
Şehirdeki yapılara dair bilgiler, kazılarda ortaya çıkarılmış çok sayıda esere dayanmaktadır. Örneğin Kineas Tapınağının biraz güneyinde bulunan Frigya Tanrıçası Kibele'nin figürünü içeren plakanın bulunması şehirde Kibele için tapınak olduğuna delalettir. Tapınakların birinde bir insan ayağının 3 katı büyüklüğündeki ayak heykelin sandaletindeki şimşek sembolünden Zeus'a ait olduğu anlaşılmıştır. Şehrin Hint ve Akdeniz dünyaları arasında, Pers toprakları içerisinde bir Yunan şehri oluşu her ne kadar şehirdeki elit tabaka Helen olsa da şehri dönemin en kozmopolit şehirlerinden biri haline getirmiştir. Şehirde Akdeniz'den geldiği anlaşılan zeytinyağı, Pers Körfezinden geldiği anlaşılan inciler ve Burma'dan geldiği anlaşılan yakut taşlarından mücevherler bulunmuştur. Şehrin etrafında şehrin nehre bakan kısmı dahil olmak üzere 12 metre uzunluğunda büyük bir duvar yer alıyordu. Şehrin kalıntıları arasında tarih olarak en ileride kalan madeni paralar Baktriya Kralı Eukradites'e aittir. Şehirde Agathocles'in özel Greko-Baktriya madeni paraları bulunmuştur, bu madeni paralarda Vedalarda geçen tanrıların sembolleri yer almaktaydı.
Şehir altın dönemini Eukratides'in krallığı esnasında yaşadı. Soyu İskender'e dayanan Eukratides, Baktriya Krallığında Euthydemus'un hanedanını devirerek başa geçmiştir, bu eylemi öncesinde Eukratides'in Baktriya'da basit bir asker mi yoksa Selevkos Kralı Antiochus'un yeğeni mi olduğu tarihte tartışma konusudur. Romalı tarihçi Justin kayıtlarında eş zamanlı olarak 2 yüce figürün ortaya çıktığını, bir tarafta Partya'ya Mithridates hükmederken diğer tarafta Baktriya topraklarına Eukratides'in hükmettiğini belirtmiştir.
Bazı antik kayıtlara göre Eukratides Eukratidia isminde bir şehir kurmuştur, bu şehre dair elde bilgiler olmaması yeni bir şehrin kurulmasından ziyade eski bir şehrin isminin değiştirilmiş olabileceğine delalettir. Tarihçiler tarafından ismi sonradan Eukratidia'ya dönüştürülen şehrin Ai Khanum olduğu düşünülmektedir. Ai Khanum'daki saray binaları ve bu binalardaki Hint kalıntıları, Eukradites'in düzenlediği seferler sonrası ganimetlerini başkentindeki sarayında topladığını gösterir.
Eukratides'in kaderini Romalı Justin'in kaleminden takip edelim:
Justin :Eukratides Hindistan'daki seferinden dönüş yolunda daha öncesinde yarı-hükümdar ilan ettiği oğlu tarafından öldürülmüştür. Eukradites'in oğlu babasını öldürdüğünü gizlememiş, sanki babasını değil bir düşmanını öldürmüş gibi cesedinin gömülmesine dahi izin vermemiştir. Eukratides'in ölümü sonrası Baktriya 2. Eukradites'i ve 1. Heliokles'i destekleyenler arasında iç savaşa girmiş, Eukradites'in ölümü üzerine başa geçen Heliokles Yüeçi istilasına karşı koyamamış, Baktriya Krallığı ve beraberinde Ai Khanum şehri tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür.
|