![]() |
Sevdiğiniz Şiirler - Baskı Önizleme +- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com) +-- Forum: Genel Forumlar (https://forum.strategyturk.com/forum-genel-forumlar) +--- Forum: Kültür Forum (https://forum.strategyturk.com/forum-kultur-forum) +---- Forum: Edebiyat (https://forum.strategyturk.com/forum-edebiyat) +---- Konu Başlığı: Sevdiğiniz Şiirler (/konu-onemli-sevdiginiz-siirler) |
Sevdiğiniz Şiirler - KaymakPürüzü - 05-12-2015 ![]() Bu konuda sevdiğiniz, hoşunuza giden şiirleri paylaşabilirsiniz.
"Yunus öldü deyu sela verirler
Ölen beden imiş, aşıklar ölmez" RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 08-12-2015 promete şimdi kentte
kayalara bağlı değil beton duvarlarla çevrilidir kartalların giremiyeceği bir semtte kendi kendini kemirir bülent ecevit
RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 11-12-2015 Arzular başka şey,
Hatıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?
Orhan Veli
RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 13-12-2015 ![]() Homeros, Odysseia, 385-395
RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 17-12-2015 Günler
Geçip gitmiş günler gelin
rakı için sarhoş olun
ıslıkla bir şeyler çalın
geberiyorum kederden.
İlerdeki güzel günler
beni görmeyecek onlar
bari selam yollasınlar
geberiyorum kederden.
Başladığım bugünkü gün
yarıda kalabilirsin,
geceye varmadan yahut
çok büyük olabilirsin.
Nazım Hikmet RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 17-12-2015 en acısını sevgilim
en acısını tadayım istedin:
en acısı buydu.
omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın.
omurgamı.
niye?
RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 10-01-2016 Yıldızlara bakarsın, Aster'im,
Ah! Keşke Gökyüzü olaydım, Sana bakmak için öylesine çok gözü olan. Platon
RE: KaymakPürüzü'nün Sevdiği Şiirler - KaymakPürüzü - 18-01-2016 kandan
ve ceninden bir gün daha başlarken bir dalı kanatıyorum tırnaklarımla ağzı açılmamış bir güle dokunuyorum geceden kalma bir şeyle oynuyor kalbim bugün biraz daha yorgun başlıyorum sabah yeni doğmuş çocuk çirkin ve sisli vurdukça ilk ışıkları penceremden içeri kımıldaşır içimin ölü dolu coşkusu güneş bir ürkekliği gizliyemez ne de olsa çözülmez yüreğimin kuşkusu gün, o sevecen çığırtkan beni yeni bir oyuna çağırıyor yalnızlık yenilmeyen gladyatör bana eski bir ölümü anımsatıyor sabah taşıyarak bir celladı odama aşkımın ve bırakılmışlığımın celladını hüznümle ve çirkinliğimle yargılamadan beni tanıdığım bir ölümle tehdit ediyor yalnızlık her sabah öldürüyor beni çözerek gecenin ipliğini hızımla hüznümü ve yalnızlığımı sarıyorum sabaha adi bir etiketi yamayarak üstüne boyna genişliyen bir orospu gibi genişledikçe küçülen bir orospu gibi aşksızlığım küçültüyor beni korkum ve çirkinliğim utandırıyor beni gecikilmiş bir aşkı yaşamıya cinayet tek kurtuluşsa bir yanlışlıktan önce acıya direnmesini öğrenmeliyim eskitilmiş bir kurşunla kaplıyorum yüreğimi acıya ve aşka hazırlıyorum hergün yeniden yaşamak boşalan bir birikimi kocamış acılarla uzuyan bir ölümü bitimliyen vücudum yani istek. o hep tiksinç görünen çirkin ve güzel orospu. yeniyetme bir çırpınışın yorgunluğu yüreğimde o hep güzel görünen bana çirkin ve güzel orospu vücudum. seni seviyorum acıyla büyütüyorum aşkımı bir gün bana sevişmeyi öğreticek. Arkadaş Zekai Özger
Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 22-02-2016 Mutlak Seveceksin
(H. Nihal ATSIZ) Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder…
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver! Yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın…. **
Ram ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin…
Yazmış kaderin: Aşkıma ömrünce esirsin! Aklınla, şuurunla, hayâlinle bilirsin. Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın.. ** Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş, Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın… ** Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki… Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki, Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın… RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 23-02-2016 Kahramanların Ölümü
(H. Nihal ATSIZ)
Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için; Gece gökte doğar ay Yükselip batmak için. Mecnûn inler, kanını Leylâ’ya katmak için. Cilve yapar sevgili Gönül kanatmak için. Şair neden gam çeker? Şiir yaratmak için. Dağda niçin bağrılır? Feleğe çatmak için. Açılır tatlı güller Arılar tatmak için. Göğse çiçek takılır Solunca atmak için. Tanrı kızlar yaratmış Erlere satmak için. İnsan büyür beşikte Mezarda yatmak için. Ve…………………… Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için… RE: Sevdiğiniz Şiirler - PiriReis - 23-02-2016 ![]() RE: Sevdiğiniz Şiirler - Emirhan - 23-02-2016 Han-ı Yağma,Tevfik Fikret Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Türküler Dolusu RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 24-02-2016 Kağanlığa Doğru
(H. Nihal ATSIZ)
Çekildi mi kılıçlar,
Türk’ün gönlü hoşlanır.
Kağanlığı kurmaya,
Yeni baştan başlanır.
Gözler ayda güneşte,
İlteriş Kağan başta.
Yazlar geçer savaşta,
Ötüken’de kışlanır.
İçelim kımızları,
Yosma Gök Türk kızları.
Esritirken bizleri,
Yavuzlar yavaşlanır.
RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 25-02-2016 Davetiye
(H. Nihal ATSIZ)
Ey benito musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular indir! Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir! Kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak! Şaheserler süngülerle yazılır ancak! Çağrı Beğ’le Tuğrul Beğ’in kurduğu devlet İtalyalı melezlerden üstündür elbet; Bizim eski uşakları alda yanına Balkanlardan doğru yürü er meydanına; Çelik zırhlı kartalları göklere saldır… Fakat zafer sizin için söz ve masaldır… Dirilerek başınıza geçse de Sezar Yine olur Anadolu size bir mezar. Belki fazla bel bağladın şimal komşuna, Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna, Tanıyoruz Atilla’dan beri cermeni, Farklı mıdır prusyalı yahut ermeni? Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz, Bir gün yine bec önünde düğün ederiz. Söyle, kara gömlekliler etmesin keder; Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder! Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin; Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin! Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir, Hayal bütün insanlarda olan bir haldir. Bu hayaller zamanları hızla aşmalı, Gök Türklerle Romalılar karşılaşmalı! Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün! Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün! Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir; 17’ye karşı 44 milyon az gelir. Arnavudu yendim diye kendini avut, Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut? Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler! Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler! Sert dipçikler ezmelidir nice başları! Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları! En yiğitler serilmeli en önce yere! Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere! Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister! Büyük devlet kurmak için büyük kan ister. Damarında var mı senin böyle bol kanın? Türk’ün kanı bir eşidir lavlı volkanın! Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir, Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir, Karşısında olmasaydı şanlı “Türk Budun” Belki gerçek olacaktı bir gün umudun, İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı, Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı. Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır; Hız verecek biricik şey ona savaştır! Keskin olur likörlerden ayranla kımız, Karnerayı yere serer Tekirdağlımız. Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru… Biz güleriz façyoların felsefesine, Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine? Bizim yanık Fuzuli’miz engin bir deniz! Karşısında bir göl kalır sizin danteniz! Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık! “General”ler “Paşa” larla atamaz aşık!.. Ey İtalyan başvekili! Ey musolini! İki ırkın kabarmalı asırlık kini… Hesabını göreceğiz elbette yarın Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların! Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih. Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa… Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa! Haydi, hamle kafirindir… İlkönce sen gel Ecel ile zaman bize olmadan engel! Burada tanklar yürümezse etme çok tasa; Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa. Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek! Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek! Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde! Atilla’nın ateşi var içimizde! Kanije’nin gazileri daha dipdiri! Sınırdadır Plevne’nin kırkbir askeri! Edirne’de Şükrü Paşa bekliyor nöbet! Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet! Şehitlerden elli milyon bekçisi olan Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan! RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 28-02-2016 Ay Yüzlü Güzel Konçuy
(H. Nihal ATSIZ) Mestim bugün aşkınla ay yüzlü güzel konçuy,
Gönlümde esip çınla, ay yüzlü güzel konçuy. Şevkinle serab ettin, aşkınla harab ettin, Payında türab ettin,ay yüzlü güzel konçuy. Sensiz yaşamak boştur, birlikte ölüm hoştur, Coştum, daha çok coştur, ay yüzlü konçuy. Sevginle geçip serden, bildim yaralar nerden; Eyvah kara gözlerden, ay yüzlü güzel konçuy. Zulmetteki mahımsın, gönlümdeki ahımsın, Ömrümde günahımsın, ay yüzlü güzel konçuy. Lebler sücü, bir tas ver; hem neş`e ve hem yas ver; Hançer mi o kirpikler, ay yüzlü güzel konçuy. Almış beni albızlar, gönlümde yaran sızlar, Kurban sana Atsızlar, ay yüzlü güzel konçuy… RE: Sevdiğiniz Şiirler - Emirhan - 08-03-2016 “Güneşin doğuşundan önce çıkmak, batışından sonra girmek; çalışmak, çabalamak, iler tutar yeri kalmamak. Ne için? Bir lokma ekmek için… Soğuklarda üşümek, yağmurlarda ıslanmak, topraklarda yatmak, donmak. Ne için? Başkalarının dinlenmesini sağlamak için… Yer altlarında hayat geçirmek, zehirli havayı solumak, rutubette ömür sürmek, güneş görmemek, insanken bir yılan gibi yaşamak, verem olmak, ölmek…Ne için? Ölmemek için…” Halit Ziya Uşaklıgil RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 08-03-2016 Türklerin Türküsü
(H. Nihal ATSIZ)
Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,
Türk’e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa;
Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz .
Biz Tufanı yarattık uyku uyurken batı,
Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.
Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:
Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz.
Delinse yer, çökse gök yansa kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz…
RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 11-03-2016 Sona Doğru
(H. Nihal ATSIZ)
Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim:
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkese bir özleyişle yaşar…
Ben de öylece Altaylar’ın ve Tanrıdağ’ın çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim…
RE: Sevdiğiniz Şiirler - Kurt Knispel - 11-03-2016 CEVİZ AĞACI Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Nâzım HİKMET RE: Sevdiğiniz Şiirler - Ahrep - 12-03-2016 Toprak – Mazi
(H. Nihal ATSIZ)
Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim:
Okuyarak hayat denen koca kitabı Gönüldeki yaraları biraz deşelim. Gömdüm kara topraklara melekten iyi, Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi. Derin derin sızlıyor gönlümde yaram, Bana artık her saadet olmuştur haram. Beni sardı kefen gibi mazinin tülü, Yere batsın bu toprakla bu korkunç mazi! Orda çünkü sevgilimle sevgim gömülü… Hey arkadaş sözünü bil, hem kendine gel, Bahtiyarlıklara olmaz ölümler engel. Bir sevgili kızı senden aldıysa toprak Bun a katlan, toprak için çünkü bu bir hak! Hem yaratan, hem büyüten topraktır bizi, Üzerinde işitiriz ilk ninnimizi; Fışkırttığı serin sular bize can verir; Ormanları gönlümüze heyecan verir. Hey arkadaş sende insaf duygusu yok mu? Sana her şey veren, seni büyüten toprak Senden bir tek kız aldıysa acaba çok mu? Doğup ölmek… Millet için bunlar bir hızdır, Toprak bizim beşiğimiz, mezarımızdır. Toprak bizim anamızdır… İnsan yasına Kapılarak nasıl söver öz anasına? Hakikat ne şu göklerin derinliğinde, Ne suların şairane serinliğinde… Aristonun mantığında zerresi yoktur, Fisagorda, Eflâtunda nebzesi yoktur. Mefkûreler âleminde olunca kıtlık Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık: Bir budala “zulüm yeter!” diye haykırır, Bir it çıkar “proleter” diye haykırır! Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan, Froyt denen yahudiye gider verir can… Kimi kördür… Kendisine büyük gelir pek Lenin denen o maskara vatansız köpek… O ne felsefe ne de “din”in “hiç”inde, O, toprağın asırlardan beri içinde… Hakikati bulmak için onu eşmeli, Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli… Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur, Derinleşen hakikati toprakta bulur. Şu ne başı, ne de sonu olmıyan toprak Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak Bize hayat verir, bize tarih, mazi yaratır. Mazi köhne kitap değil, şanlı bir satır… Mazi ırkın yarattığı çoksun bir seldir, Mazi bizim alnımızı göğe yükseltir, Geçmişlerin gecesinden ışık alırız… Bir düşünsen mazideki olan işleri Hâdisatın büyüklüğü seni şaşırtır. İstersen gel yadedelim o geçmişleri… Kaynar elbet damarında halis Türk kanın, Damarında çünkü kanı var “Atilâ”nın, Avrupanın her ırkından toplanan ordu Onu Galya ovasında zorla durdurdu. İradesi yenilmeden sinirle ete Vatan için karısını bırakan “Mete” Yasa için kardeşini öldüren “Çingiz” Yeryüzünde bırakmadan küçücük bir iz Geçip giden milyonlarca adsız kahraman, Ki her biri bugün bize vermektedir şan, Bu erlerin cisimleri toprakta kaldı, Hangisini hangisinden üstün tutmalı? Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı… “Tonyukuk”un gizlenmiştir dehâ kanında, Bismark onun at uşağı olmaz yanında… “Alp Arslan”la “Kılıç Arslan” şanlı bir fasıl Avrupayı rezil eden “Yıldırım”… Nasıl? Düşünsene ne biçim bir kahraman erdir Ankarada Yıldırımı eriten “Demir”… Bu kadar mı? Bu saydığım ancak bir kaçı! “Katerin”le neler yaptı acaba “Baltacı”? Anafarta cephesinde kim durdu en son? İlk dayağı kimden yedi kuduz Napolyon? Sevdiğin kız şu toprağa eğer girdiyse, Sen toprağı eskisinden fazla benimse. Bil ki toprak ebediyen senin olmuştur. Bu dünyada bizim bir genç kızı sevmemiz Filhakika gayet doğru, hem de çok temiz Bir gayedir… Fakat bunun hududu dardır… Sevgiliden sevgili bir mefkûre vardır. Biz kız solar, yahut senin tükenir aşkın, İnsan kalmaz uzun zaman neşeli, taşkın… Ya mefkûre? Ebediyet onunla birdir, Kişioğlu müebbeden ona esirdir. En mukaddes iki “Var”a böyle söversen, Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen, İleriye bakamazsın, gözün kamaşır. İstikbali kucağında bu mazi taşır… Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük “GAZİ”? Kara toprak yine bizden gıda almasa Kalır mıydı aramızda türe yasa? Mazi bizim atamızdır, toprak anamız, Biri bizi yetiştirir, biri verir hız. Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü. Yabancılar bir gün yine akın ederse, Ve zaferi kendisine yakın ederse, Sevgilimi aldı diye bu kara toprak Tarihin ün meydanında uzun kalarak O toprağın uğruna sen can vermez misin? Bu maziyle bu toprağa küfürden sakın, Kendine gel, iradeni üstüne takıl! Savaşları, türeleri, yasalarıyla Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir… Hey arkadaş, sapıtmışın, doğru yola gir; Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın… Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın! Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır… Ve bunları inkar eden, bil ki alçaktır… |