Strategyturk Forumları
Belisarius Seferleri - Bölüm 3 : Ebedi Şehir, Roma (535-538) - Baskı Önizleme

+- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com)
+-- Forum: Genel Forumlar (https://forum.strategyturk.com/forum-genel-forumlar)
+--- Forum: Tarih Forum (https://forum.strategyturk.com/forum-tarih-forum)
+--- Konu Başlığı: Belisarius Seferleri - Bölüm 3 : Ebedi Şehir, Roma (535-538) (/konu-konu-dizisi-belisarius-seferleri-bolum-3-ebedi-sehir-roma-535-538)



Belisarius Seferleri - Bölüm 3 : Ebedi Şehir, Roma (535-538) - Justicar - 09-05-2023

GOTLAR

Gotlar ile Romalıların tanışıklığı birinci yüzyıla gitmektedir. Roma kaynaklarında Got kabileleri olarak geçer ve karşılıklı olarak ticaretten söz edilir. Tabi burada bahsettiğimiz Got kelimesi birden çok kabileyi temsil etmektedir. Bu kabileler merkezi bir oteriten uzak ancak yine de bir kral tarafından yönetilmedirler. Bu kabileler günümüz batı Karadeniz sınırlarından Baltık bölgesine uzanın geniş bir coğrafyaya uzanmaktadır. Genelde birbirleriyle savaşan savaş beyleri tarafından idare edilirler. Bu tarihlerde Gotlar henüz pagandır. 

Roma ile ilişkileri genel olarak ticaret ve Roma tarafından asker olarak kullanılmak üzerine olsa da zaman zaman Tuna nehri geçip Roma şehirlerini yağmalayan Gotlardan bahsedilir. Üçüncü yüzyıla geldiğimizde hepimiz bildiği Üçüncü Yüzyıl krizi yaşanmıştır. Kriz genel olarak iç sorunları kapsasa da bu dönemde Roma'nın zor durumda olduğunu düşünen bir çok kabile lideri Roma'nın zenginliğinden bir parça koparmak için imparatorluğa ciddi saldırılar düzenlemişlerdir. Üçüncü Yüzyıl Krizi'nin sonlarına doğru imparator olan Aurelianus Batı'ya doğru göç etmek isteyen Got akınını Naisos Savaşı'nda durdurdu. Bu savaş sonrasında ağır yara alan Gotlar yeniden Tuna'nın gerisine çekilmek zorunda kaldı. 

Dördüncü yüzyılda ise Hun saldırıları başladı. Bir çok Got kabilesi Hunlara boyun eğdi. Kendi aralarında savaşan Got savaş beyleri Hunlarla ittifak yaptı. 376 yılında Tuna'nın karşı kıyısına büyük bir Got grubu yığıldı. Bunlar yağmacı grubu değil aksine kadınlar ve çocukların bulunduğu hareketli bir halktı. Hepsi öyle olmasa da büyük çoğunluğu kendilerine Tervingi diyordu (az önce bahsettiğim gibi Got genel isimdir).  Bu halk Roma'nın Trakya eyaletine yerleşmek istiyor ve karşılığında İmparator Valens'e asker olarak hizmet sözü veriyorlardı. Valens bunu kabul etmedi ve Tuna ötesi bir çok sefer düzenledi. Ciddi bir muharebe yaşanmadı zira Gotlar Roma saldırılarından kaçınıyordu. Ancak Valens için bu üstünlük yeterliydi. Tervingi kabilesinin kralı Athanaric ile bir toplantı yaptı ve barış sağlandı. Bu barış Pers saldırılarından bunalan imparator için önemliydi. Ancak bu barış ortamını Hunlar bozdu. Athanaric Hunlar ile savaştı ve kaybetti. Ancak dağlara çekildi ve imparatora verdiği sözden caymayarak Roma barışısını korudu. Yine de bahsettiğim gibi Gotlar bütün bir halk değildir ve Tervingi içinde bulunan başka kabileler tekrar Roma sınırına yığıldılar. İmparator ile yapılan görüşmeler sonucu bu sefer Roma topraklarına yerleşme imkanı tanındı.

Tervingi kabilesini Roma topraklarına yerleştirmek zamanla bir soruna dönüştü. Burada yerel yöneticilerin ve subayların yolsuzluğundan bahsedilir. Açlık ve sefaletle uğraşan kabile halkı en sonunda isyan etti ve Roma şehirlerini yağmalamaya başladı. İmparator Valens hemen bölgeye geldi ve savaşa hazırlandı. 378'de Hadrianapolis savaşı imparator Valens'inde öldüğü ağır bir Roma yenilgisiyle sonuçlandı. Dört yıl boyunca kontrol edilemeyen Gotlar 382 imparator I. Theodosius tarafından tekrar kontrol altına alınmış ve bir müttefik olarak görülmüştür.

Ancak zaferin tadını alan Gotlar durmamış bir süre sonra hareketlenmeye başlanmışlardır. I. Teodosius'un ölümünün ardından başa geçen iki oğlu olan Arcadius ve Honorius ile beraber imparatorluk yine çalkantılı günlerine geri dönmüştür. 5. yüzyıl itibari ile Gotlar Alaric önderliğinde kuzey İtalya'ya girmiştir. İlk başta geri püskürtülselerde 410 yılında Roma'ya girerek şehri yağmalamışlardır. Bu olay imparatorluğun doğu ve batısındaki vatandaşlarında bir kriz yaşatmıştır. Roma o dönem eski önemini kaybetse de hala daha imparatorluğun manevi başkentidir. Gotlar daha sonra yoluna devam ederek Fransa'nın Akitanya bölgesine yerleşmiştir. 

Akitanya'ya yerleşen Gotlar önceleri Roma ile barış içinde olsalar da ilerleyen yıllarda Roma'nın zayıflığından faydalanıp Roma eyaletlerini feth etmeye başlamışlardır. önce Güney Fransa'yı kontrol altına alan Gotlar daha sonra İberya'yı işgal etmişlerdir. Bu fetihler sonunda artık Batı Got krallığı olan Vizigot krallığı adını almışlardır. Daha sonra İtalya'ya sıkışmış Batı Roma imparatorluğunu ele geçirerek Batı Got krallığı yani Ostrogot krallığını ilan etmişlerdir.

Migrations-kingdoms-Goths.png
Got hareketi

SAVAŞA GİDEN YOL

Bu uzun Got incelemesinin ardından artık Justinian ve Belisarius dönemine gelebiliriz. Altıncı yüzyıl birçok değişikliğin yaşandığı bir yüzyıldır. Her ne kadar Roma'nın batı kısmı çökmüş ve bu kalıntıların üstüne yeni krallıklar kurulsa da bu çok düzenli ve stabil yönetimler değildi. Unutulmamalıdır ki bir devletin yıkılması kolay yeniden düzenin ve yönetimin sağlanması oldukça zordur. Roma kalıntıları üzerine inşa edilen krallıkların geçmişi kabile sistemlerine dayalıdır ve köklü bir krallık sistemi inşa etmek için henüz bebeklik aşamasındadırlar. 

Bir önceki konumda bahsettiğim Vandalların fethi ile Büyük Justinian olağanüstü bir zafer ve zenginlik elde etmiştir. Üçüncü Yüzyıl Krizinden minumum düzeyde etkilenmiş Afrika eyaletleri ticaretin ve gıda tedariğinin kalbini oluşturmaktadır. Justinian bir Roma imparatorudur ve Romanın tüm eski eyaletlerini meşru toprakları olarak görmektedir. Her ne kadar İtalya fethi için savaşa giden yolda bir takım sebepler sayılsa da Justinian'nın İtalya'yı yeniden ele geçirme hırsı her Roma vatandaşında olduğu gibi bir düstur ve koddur. Ancak birazda siyasi olaylardan bahsedelim.

O dönem Ostrogot kralı olan Theodoric'in Doğu Roma ile iyi ilişkileri bulunuyordu. 526 yılında ölen Theodoric'in üç kızı bulunuyor ve ilk iki kızı Vizigot ve Burgundi krallarıyla evlendi. Bu yüzden varisi üçüncü kızı Amalasunta evli olan Eutharic'di. Ancak Eutharic kraldan dört yıl önce 522 yılında öldü. Bu yüzden veraset Amalasunta'nın 10 yaşındaki oğlu Athalaric'e geçti. Theodoric öldüğünde iyi eğitimli Amalasunta oğlunun naibi olarak hüküm sürdü. Ancak bir kadının naipliği tartışma konusuydu ve Amalasuntha düşmanlar edinmişti. 534 yılında oğlu kral Athalaric 18 yaşında hayatını kaybetti ve yerine Amalasuntha'nın edindiği düşmanlardan olan Theodohad İtalya kralı olarak taç giydi. Theodohad  535'te Bolsena Gölü'nün ortasında bulunan bir adaya hapsettirdi. Amalasuntha adada hapis hayatı yaşarken haftalar sonra bir suikastçı grubu tarafından banyo yaparken öldürüldü. Theodohad rakibinin sessizce öldüreceğini düşünmekteydi ancak Amalasuntha'nın güçlü müttefikleri vardı, Doğu Roma imparatoru Justinian.

Alıntı:Ve imparator Amalasuntha'nın başına gelenlerini öğrenince, saltanatının dokuzuncu yılında hemen savaşa girdi. - Procopius, Savaşların Tarihi

Justinian Ostrogot sarayındaki kaos'un farkındaydı ve İtalya'nın geri kazanımının maddi ve manevi getirisinin büyük olacağını biliyordu. Amalasuntha ölümünden önce Justinian'a siyasi sığınma karşılığında krallığı vaat etmişti. Şimdi Justinian'nın karşısında kötü şöhretli Theodohad vardı ve Amalasuntha'nın vaadi için siyasi ve askeri baskı yapıyordu. Justinian Theodohad ile yaptığı diplomatik görüşmeleri askeri hareketlilik ile destekledi. İliryada bulunan orduya komuta eden general Mundus'a Dalmaçya bölgesine ilerleme emri verildi. Mundus ordusuyla ilerledi ve Salona şehrini ele geçirdi. Bu sırada en güvendiği generali olan Belisarius'un emrine 9.000 adam verilerek deniz yoluyla Sicilya'ya gönderildi. Burada ki amaç İtalya'daki halkın savaşıp savaşmayacağını ölçmekti. 535 yılında Sicilya'ya çıkan Belisarius çevre şehir ve kasabaları ele geçirdi. Ancak Sicilyadaki halk bir direnç göstermedi. Yanlızca Palermo şehri teslim olmada ve Palermo kuşatması başladı. 535 sonlarında şehir ele geçirildi. Bu tarih aynı zamanda Belisarius'un konsüllüğünün sona erdiği yılı işaret eder. Sicilya çok bir direniş görmeden yeniden imparatorluğun parçası haline gelir. 

AFRİKA İSYANI
Gotların başkenti Ravennada Justinian'ın elçileri ile görüşme yapılırken Sicilya'da bulunan Belisarius'a eski yoldaşı olan Solomon gelir. Solomon Belisarius'un Kuzey Afrika'yı yeniden düzene sokması için görevlendirdiği komutanıdır. Kuzey Afrikada ki ordu maaş ödemelerinin gecikmesi ve dini ayrımcılık sebebiyle isyan etmiş, subaylarını öldürmüştür. Belisarius yalnızca 100 seçkin adamıyla beraber Kartaca'ya geçer. Belisarius'un olağanüstü itibarı ve yanında getirdiği paralar ile 2.000 seçkin askerin sadakatini geri kazanır. İsyancı ordusu eski bir Bucalleries olan Stotzas tarafından komuta ediliyordu. Ordu mevcudu 9.000 kişi olduğu söylense de çoğu paralı asker, dönek Vandallar ve kaçak kölelerden oluşan disiplinden uzak bir orduydu. Stotzas eski bir Bucallaries olsa da general olmaktan çok uzak bir kişilikti. Membresa'da karşılaşan iki ordu Roma'nın ezici üstünlüğüyle sonuçlandı. Stotzas ordusunu düzene sokmaya çalışırken Belisarius ordusuna hücum emri verir. Süvari saldırısını gören isyancılar dönüp kaçar. Belisarius Afrika'yı kurtarır ancak Berberi isyanları ve akınlarıyla uğraşması için Solomon'u yeniden görevlendirerek kendisi Sicilya'ya geri döner.

İTALYA SEFERİ (535-538)
Bu sırada büyük bir Got birliği o esnada Salona'da bulunan general Mundus ve ordusuna karşı saldırı yapar. Mundus ve oğlu savaşta öldürülür. Romalılar ise taktiksel olarak geri çekilir. Bu küçük zaferin haberini alıp rehavete kapılan Ostrogot kralı Theodohad Justinian'nın tüm tekliflerini redderek diplomatik ilişkileri keser. Justinian, Belisarius'a yeni bir emir verir. Messina boğazını geçecek ve İtalya'yı Ostrogotlardan geri alacaktır.

Belisarius ancak 8.000 adamıyla boğazı geçer. Birliklerinin çoğu Anadolu'nun Toros dağlarından gelen 3.000 İsuryalı savaşçılarında dahil olduğu yaklaşık 5.000 piyadedir. Süvariler ise 500 kişilik Hun ve Berberi paralı askerler olmak üzere 1.500 Roma süvarisi ve 1.500 seçkin kendi Bucalllerilerinden oluşmaktadır. Ayrıca Kuzey Afrika seferinde olduğu gibi İmparatoriçe Theodora'nın yakın arkadaşı ve güvenilir müttefiği olan karısı Antonina'da bu seferde Belisarius'a eşlik etmektedir. 

Belisarius ve ordusu Güney İtalya'da memnuniyetle karşılandı ve Napoli'ye kadar hiçbir direnişle karşılaşmadı. Kadim Roma şehirlerinden olan Napoli şehrinin güçlü surları ve 800 kişilik bir Got garnizonu bulunuyordu. Belisarius doğrudan şehir sakinlerine seslendi ve şehri teslim ederek yaşanacak çatışmanın doğuracağı korkunç sonuçlardan kaçınılmasını istedi.

Alıntı:Uzun zamandır Hristiyanlar'ın ve Romalıların yaşadığı bu antik şehrin, özellikle Roma birliklerinin komutanı olarak böyle bir talihsizlik yaşanmaması için dua ediyorum - Belisarius, Napoli Önlerinde

Ancak Got garnizonu şehri teslim etmeyi reddetti. Belisarius'un birlikleri şehre eski bir su kemeri vasıtası ile girmeyi başardı. Belisarius düzeni tekrar sağlayana kadar hem gotlar hemde İtalyan vatandaşları katledilir. Ana Got ordusu şehirden yalnızca 90 km kadar uzakta beklemetedir. Askeri komutaya uygun olmayan Theodohad Napoli'yi kurtarmak için kılını kıpırdatmıyor. Bu olay onun tahttan indirilip öldürülmesi ile sonuçlanır. Theodohad'ın düşüşünün ardında Vitigis kral ilan edilir. Vitigis yaşlı olmasına rağmen Büyük Theoderic'in yanında savaşmış itibarlı bir Got komutanıdır. Vitigis Belisarius'un sefere devam etmek için daha çok askere ihtiyacı olduğunu düşünür ve hazırlık yapabilmek için kendine zaman tanır. Ayrıca Frank sınırında güvenliği sağlaması için bulunan askerleri kullanmak için Franklar ile diplomatik ilişkilerde bulunur. Bu sebeple Vitigis 4.000 adamı Roma'yı savunması için bırakarak Revanna'ya çekilir.

Belisarius, Napoli'yi garnizon haline getirerek Roma'ya ilerlemeye başlar. Ama o kadim şehre yaklaştıkça Got savaşçılar şehri terk eder. Belisarius ve ordusu Port Asinaria'dan içeri girerken herhangi bir direnişle karşılaşmazlar. Batı Roma'nın çöküşünün ardından altmış yıl sonra, Roma bir kez daha Romalılar'a aittir. Belisarius uygun bir şekilde şehrin anahtarını Justinian'a gönderir.

Roma devasa surlarıyla eski ihtişamını korumaktadır. Ancak bu şehrin savunmasını güçleştirmektedir. Bu yüzdenki Got savaşçıları şehri terk etmiştir. Belisarius'un asker sayısı 7.000'e düşmüştür. Gotlar ile açık bir muharebede savaşmak için yetersizdir. Bu yüzden kaçılnılmaz olan Got ilerleyişini yavaşlatması için Fia Flaminia'da kilit ama terk edilmiş kalelere küçük birlikler gönderir.

Kendisi ise seferlerinde en unutmaz zaferi kazandıracak uzun ve meşhur Roma kuşatmasına hazırlanır.

EBEDİ ŞEHİR
Adamları ve kendisi hemen ve aceleyle şehri savunma için hazırlar. Zarar görmüş duvarlar onarılır, çevresine derin hendekler kazılır. Güney İtalya'dan gelen tahıl ile ambarlarını doldurur. Şehirde yaşayan Roma vatandaşlarından olan yetişkin erkekler şehir muhafızlığı için silah altına alınır.

Vitigis'e Roma birliklerinin mevcudiyeti ve Roma'nın ele geçirilişinin haberi gelir. Bu onun için utanç kaynağıdır ve birliklerine ilerleme emri verir. Kendisi Belisarius'un geri çekileceğini ön görmektedir. Ancak Belisarius'un Roma'yı terk etme niyeti yoktur.

Alıntı:Sizden kim Roma'ya savaşmadan ayak basmayı umuyorsa, yargısında yanılmıştır. Belisarius yaşadığı müddetçe bu şehirden vazgeçmesi olanıksızdır. Belisarius'un sözleri bunlardır. - Procopius, Savaşlar Tarihi

537 yılında Vitigis Via Flaminia üzerindeki küçük kaleleri geçerek güneye ilerler. Ordu mevcudu tahminlere göre 30.000'nin üzerindedir. Belisarius ilk savunma hattını şehrin 2.5 km kuzeyinde bulunan Milvian köprüsünde kurmuştur. Ancak Got ordusu büyüklüğü karşısında korkan piyadeler köprüyü terk etmiştir. Belisarius yalnızca bin atlısıyla köprüyü geçen Got ordusuna hücüm eder. Kendiside ön saflarda savaşmaktadır. Gotlar hızla toparlanarak bu saldırıyı püskürterek Roma birliklerini Port Salaria'ya sürer. Ancak kapı komutanı toz ve kana bulanmış Belisarius'u tanımaz ve kapıları açmayı reddeder. Gotların peşinde olduğu Belisarius'un surlardan uzaklaştırmak umutsazca bir saldırı daha başlatır. Sonu kapı açılır ve Belisarius ve adamları içeri girer. Bu saatten itibaren Roma Kuşatması olarak tarihe geçen kuşatma başlar. Vitigis'in şehri tamamen çevreleyecek birliği yoktur. Şehrin kuzeyine yedi kamp kurar ve şehre 800 yıldır su sağlayan kemerlerin su akışını keser. Ancak kuyular hala şehre su verebilecektir. Romalılar hamamda duş alamayacak olsalarda içecek suları vardır. 

Vitigis Belisarius'a defalarca teslim olma çağrısı yapmıştır ve Belisarius hepsini reddetmiştir. Bu sebeple Gotlar kuşatma araçları inşa etmeye başlamıştır. İnşaatlar tamamlandığında surlara saldırılar başlamıştır. Ancak kısa sürede Gotların kuşatma savaşlarında ne kadar deneyimsiz olduğu anlaşılacaktır. Gotlar kuşatma kuleleri ve merdivenleri ile şehre çeşitli noktalardan saldırmaktadır. Ancak her saldırı geri püskürtülür. 

Alınan zaferler Belisarius'u cesaretlendirse de hala büyük bir Got ordusunun surların dışında olduğunun farkındadır. İlk saldırılar püskürtüldüğünde yeni düzenlemeler getirir. Kadınlar ve çocukların şehirden ayrılmasını sağlayarak güneye gönderir. Karısı Antonina'da aktif bir rol üslenmektedir. Kendisi istihbarat bilgileri alma konusunda yeteneklidir. Bir süre sonra şehirde bulunan Papa'nın Gotlar ile gizlice görüştüğünü fark ederek, Papa'nın tutuklanıp şehir dışına gönderilmesini sağlar. 

Belisarius kuşatmaya bir kala çok ciddi bir takviye almıştır. 1.600 kişilik Hun ve Slav paralı asker süvarileri. Gotların atlı okçu birliklerine sahip olmadıklarını fark eden Belisarius Hunlara küçük gruplar halinde huruç saldırıları emri verir. Procopius'a göre küçük büyük bu tarz saldırılarda 67 tane yapıldığını ve her seferinde üstün Roma süvarilerinin galip geldiğini yazmıştır. 

Ancak Gotlar tamamen kaybediyor değildi. Özellikle bir liman şehri olan Portus'u ele geçiren Gotlar önemli bir zafer kazanmıştı. Böylece deniz yoluyla gelen takviye kesilmiş oldu. Kuşatmanın altıncı ayı olan Eylüle gelindiğinde iki tarafta yıpranmıştı. Ancak Roma şehrinde ciddi bir gıda problemi başladı. Şehir sakinlerinin önemli mevkileri Belisarius'a tek ve belirleyici bir saldırı yapmasını önerir. Ancak o bunun intihar olacağını bildiğinden reddeder. Bunun yerine karısı Antonina ve Procopius'u kendi yetkisi ile Napoli'ye gönderir. Bulabildikleri tüm adamlar ve erzakla Roma'ya dönmeleri talimatını verir. 

Antonina ve Procopius 500 adam ve tahıl dolu vagonlarla Roma'ya geri döner. Ayrıca 1.800 süvari ile Otranto'ya çıkan Roma takviyesi onları takip eder. Bunun yanında Justinian 3000 İsuryalı savaşçı ve tahıl gemileriyle Roma'ya deniz yoluyla gidecek bir takviye daha gönderir. Gelen takviyeler ile gıda ve asker sıkıntısı bitmiştir.

Bu olay Vitigis için bardağı taşıran son damlaydı. Kendi adamları bir yıldır Roma dışında kamp kurmuş ve sürekli taciz saldırılarına maruz kalıyor ayrıca gıda sıkıntısı çekiyorlardı. Vitigis çabalarının boşa olduğunu fark eder ve barış müzakereleri için ateşkes ister. İmparatora güney İtalya'yı vaat eder ancak bu Belisarius için yeterli değildir. Ateşekesin sekteme ihtimaline karşı John tarafından komuta edilen 2000 seçkin süvariyi düşman hatlarının arkasına Picenum şehrine gönderir. Ateş bozulduğunda Belisarius, John'a önüne gelen tüm şehirleri yağmalayıp Gotlara cehenneme yaşatmasını emreder. Savaşacak tüm Got erkeklerinin Vitigis ile gittiği düşünüldüğünde John'un önünde bir engel yoktur. Vitigis'in amcası John ile yüzleşmek için bir birlik topraklar ancak Gotlar onun seçkin Bucallerisine denk değildir ve yenilir. 

John ilerleyişinie devam ederek Got başkenti olan Revenna'dan yalnızca 45 km uzakta Ariminium şehrini işgal eder. Gotların başkentine bu kadar yakın olan Roma birlikleri Vitigis'e korku saldı ve kuşatmayı kaldırarak geri çekildi.

Belisarius yetersiz kaynakları ve sayıca az olmasına rağmen tarihin gördüğü en destansı savunmasını yaparak Roma'yı terk etmedi. Bir yıl dokuz gün sonunda Gotlar karşısında zafer kazandı. Bir kez daha Romulusun şehri onun çabaları ile Romalılara geri döndü. Belisarius'un konumu tartışmasısız görünüyor. Ancak her imparatorun bildiği gibi imparatorluk sadakatsiz ve askeri güce sahip generaller ile çalkantılı günler geçirmiştir.

- BÖLÜM SONU -



Belisarius Seferleri - Bölüm 3 : Ebedi Şehir, Roma (535-538) - Hanno barca - 31-05-2023

Peki efenim Belisarius'un devamı gelir mi?