Hikaye: Odin'in Krallığı - Baskı Önizleme +- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com) +-- Forum: Paradox Forumları (https://forum.strategyturk.com/forum-paradox-forumlari) +--- Forum: Europa Universalis IV (https://forum.strategyturk.com/forum-europa-universalis-iv) +---- Forum: EU4: Seriler (https://forum.strategyturk.com/forum-eu4-seriler) +---- Konu Başlığı: Hikaye: Odin'in Krallığı (/konu-hikaye-odin-in-kralligi) |
Odin'in Krallığı - Xepluper - 22-01-2017 Yıl 1444 aylardan Mayıs, Finlandiya kıyılarında yaşayan küçük sayıdaki Viking kanı taşıyan köylü/asker Finler kutsal kabul ettikleri Tanrılarına şükranlarını sunmak amacıyla Viborg köyünde küçük bir hanın içinde fakirlerin doyurulduğu bir ziyafet düzenliyorlar. Atalarının hatalarını çeken Finler, halen bölgeyi elinde tutan İsveç yönetimine kin tutuyorlar. Saatler geçiyor, yeni bira fıçıları açılıyor, bölge halkı eğlenmeye devam ediyor... Gece geç saatlere kadar eğlenen bölge halkı tamamen sarhoş oldukları sıralarda İsveç'e bağlı paralı asker komutanı Hróarr Gunni kapıdan içeri askerleri ile birlikte giriyor ve şunları söylüyordu: Alıntı:-"Finlandiya Bölge Reisi Hallsteinn Ingólfr'un emridir, Etrafında kimsenin onu dinlemediğini gören Hróarr sinirlenerek kılıcı yarı-çürümüş han tahtalarına bir hışımla batıracak ve bildiriyi üstüne yerleştirecekti. Bu sırada etrafta kadınlar ile oynaşan sarhoş askerler ve korkudan masanın altına giren çocuklar dışında kimse kalmamıştı. Sabah olduğunda evlerinden dönenler ziyafetin verildiği handa toplandılar. Ellerindeki en güçlü silahın koskoca köyde sadece 4-5 askerde bulunduğu kısa kılıç olduğu bölge halkı baskıcı İsveç yönetimine karşı isyan bayraklarını çekmeye hazırlanıyorlardı, köyde herkesin sevdiği ve saygı duyduğu Ari Danr köyün merkesinde toplanan halka şu tarihi konuşmayı yapacaktı: Alıntı:-"Değerli kardeşlerim ! Konuşmanın ardından Viborg'un meydanından bağırış sesleri yükseliyordu, öyleki rivayete göre gök yarıldı ve kuvvetli bir rüzgar Viborg'un fakir köylülerinin içinden geçti, onları savurdu. Ardından şu ses her tarafta duyuldu: Alıntı:-"Ofriðr, blóð, jafnaðr !" Rivayet edilirki bu sözleri duyanlar aniden irkildi ve Odin'in nefesini vücudunda hissetti. Bunlardan birisi de Ari Danr idi. Ari Danr "Biliyorum, biliyorum !" diyerek etrafta dolaşmaya başladı. Az önce ne olduğunu anlamaya çalışan halk ise sadece Ari Danr'ı takip etmeleri gerektiğine inanıyorlardı. Ari Danr önderliğinde İsveç paralı askerlerinin cephaneliğine gece baskını düzenleyerek içerideki kılıç, mızrak, ok ve o dönem için üstün bir araç olan kundaklı yayları ele geçirdiler. Yaklaşık 50 bin kişilik bir nüfusa sahip Viborg ve çevre köylerden 10 bin eli kılıç tutan erkek tespit edilmişti, Temmuz aylarına doğru bölgede hareketlilik sezen Finlandiya Bölge Reisi Hallsteinn Ingólfr bölgede olan biteni öğrenmek için küçük bir birliği ile Viborg'a doğru yola çıkmıştı bile. Üç gün içerisinde Viborg'a varan Hallsteinn Ingólfr'u köyde muhteşem bir disiplin ile dizilmiş eski İsveç zırh ve kılıçlarını giyen bin kadar asker karşılayacaktı. Askerlerin önünde ise Ari Danr durmakta idi. Reis'i bildirinin yapıldığı hana davet eden Ari Danr gayet sakin tavırlar sergiliyordu. Hallsteinn Ingólfr ise onu bir kahraman gibi karşılayan Viborg'a karşı mahçup duruma düşmüştü, çocuklar atının geçeceği yerlere civarda yetişen dağ çiçeklerini sermişlerdi, kadın, erkek, herkes coşkuyla Reis'i selamlıyordu. Çok iyi karşılanmasından dolayı hoşnut olan Hallsteinn Ingólfr rutin bir ziyaret düzenlediğini ayrıca bölgedeki "batıl inançlara" batmış insanları nasıl kurtarabileceklerini İsveç adına Ari Danr'a iletti. Rivayete göre Ari Danr başındaki miğferi indırerek şu sözleri söyledi: Alıntı:-"Bölge halkı doğduğudan beri bağlı olduğu Tanrılarına halen bağlıdır, git ve kralına böyle söyle. Reis'in komutasındaki askerler şaşkına dönmüşlerdi çünkü Reis iki dakika öncesine kadar fakir ve rezil bir köyün kahramanıydı, şimdi ise bir köylüden azar işiten bir emir kuluydu. Şaşkına dönen bir diğer kişi ise Hallsteinn Ingólfr idi, sinirlenmişti fakat diyecek bir şey bulamıyordu çünkü Hallsteinn Ingólfr da Viborg'da doğmuştu. Ancak o anda kibri kanından üstün geldi ve Ari Danr'a doğru bağırdı ardından kılıcını kınından çıkararak ucunu Ari Danr'ın boynuna götürdü. Bu hareketi gören askerleri ise kılıçlarını kınından çıkarmıştı bile Viborg askerleri ise Ari Danr'ın arkasında askince bekliyorlardı. Hallsteinn Ingólfr sinirden sol kolu titreyerek sözlerine başladı: Alıntı:-"Bana bak seni aşağılık Hœnir uşağı, Vör köpeği, Tyr'ın aptal askeri, köyünüzü tek bir emrim ile yakıp yıkabilecek güce sahibim, derhal aptal askerlerine söyle, aptal arkadaşlarına ve halkına söyle, aptal Tanrılarınızın sonu geldi, tek bir mektup ile buraya Danimarka, Norveç, Kutsal Roma'dan asker yığacağım ! Sakince Hallsteinn Ingólfr'un suratına bakan Ari Danr ellerini yukarıya doğru kaldırdı ve eski dilde bir şeyler haykırdı. Sözlerini bitirdiği anda aylar öncesindeki rüzgar yeniden hissedildi, yer sarsıldı, uzak dağlardaki bütün kurtlar ulumaya başladı, yakındaki kuçlar aynı anda öttüler, bulutlar katlandı, gök bozuldu. Ardından Ari Danr hanın üst katında saklanan kundaklı yay kullanan askerlere ses verdi. Rivayete göre her birinin oklarını iki adet melek taşıyordu, Hallsteinn Ingólfr'un ardından askerlerinin kalplerine saplanırken sanki suya atılan bir taş gibi narin ve bir o kadar dehşetli bir şekilde göğüslerini parçaladı. Hallsteinn Ingólfr öldüğünü gören diğer askerleri ise gözleri gök kadar mavi ve benizleri bulutlar kadar beyaz olan Viborg'lu askerler teslim aldı. Bazıları Tanrılara inanacağını söylediği için serbest bırakıldı, bazıları ise inandığı dinlerini asla bırakmayacaklarını söylediler ve sonsuz soğuğa yollandılar. Bu muhteşem galibiyet bütün Fin halklarında duyuldu, kısa bir sürede Viborg, Norse hareketi için önemli bir merkez haline geldi. Çevre köylerden ve yabancı şehirlerden Tanrılarına bağlı milisler köye akın etmeye başladı. Viborg artık Ari Danr'ın emriyle "Odin" olarak anılacaktı. Yıllar geçti ve Viborg'u Ari Danr önderliğinde Fin halkı geliştirdi. Önemli bir ticaret merkesi haline getirdi. Gemi yapımı için tershane inşa edildi. Müthiş bir özveri ve gayret ile kısa bir sürede donanmaya sahip olan Finler yönettikleri topraklara bir isim vermek istediler. Zaferi onlara sağladıklarına inandıkları Odin adına "Odin'in Krallığı" adını verdiler. Günler böyle birbirlerini kovalarken III. Christopher sarayında Finlandiya'dan başlayan ve giderek güçlenen isyan hareketini lordları ile görüşüyordu. İsyanı durdurmak için Norveç, İsveç ve Novgorod'dan toplam 80 bin asker toplamayı kararlaştırdı. Kısa bir sürede toplanan ordu ile Stockholm üzerinden Finlandiya'ya doğru yol aldı. Haberi alan Ari Danr Tanrıların yanında olduğunu bildiğinden Moskova'nın yardımı ile 40 bin kadar askerini Stockholm'a doğru harekete geçirdi. Ordu o ana akdar görülmemiş bir disiplin ile yol alıyordu. Ayrıyetten 30 parçalık bir donanma orduyu takip ediyordu. Taraflar Stockholm civarlarında karşılaştılar, nehirin iki yanında konuşlanan askerler için çarpışma kaçınılmazdı. Ari Danr ise kendinden emin bir şekilde savaşı iyi yöneteceğine emindi. Savaş 1490 yılının ilkbaharında başladı, Finler o zamana dek görülmemiş taktikleri savaş alanında sergiliyorlardı, rakip askerler küçük çeperlere alınıp kolayca yok ediliyorlardı. Savaş sürerken aniden bir gürültü sezildi, hava güneşli olmasıan rağmen bulutlar hızlıca güneşi kapattı, kuvvetli bir rüzgar Finlerin arkasından geçerek Kralın Ordusuna doğru kuvvetle yol aldı. Rüzgarın içlerinden geçtiği Fin askerlerinin benizleri savaştan kurtulan Kral Ordusu askerlerinin rivayet ettiğine göre göğü kapatan bulutlar kadar soluktu. Kralın Ordusu ise rüzgar tarafından darbeye uğramış şekilde sarsıldı ve ordunun çoğunluğu yere düştü. Finler ise önlerine bakarak müthiş bir disiplinle yan yana dizildiler, öyleki ayak darbeleri düşmanlarının yüreğinde hissediliyordu. Ritmik bir şekilde sessizce düşmanlarına yürüyen Finleri gören Kral Ordusu doğrulmaya çalıştılar fakat ayakları şunları fısıldıyordu: Alıntı:-"Jafnaðr, jafnaðr, jafnaðr !" Rivayete göre fısıltıları az kişi duydu ve duyanlar kendini Odin'e adadı, Finler ise onlara asla dokunmadı. Fakat kulakları sözlere kapalı olanlar ölüme mahkum oldu. Savaşın ardından esir ele geçirilen III. Christopher, dönüş yolunda dayanamayarak hayata gözlerini yumdu. Barış için Odin'e gelen elçiyi sanki bir müttefik elçisi gibi karşılayan Ari Danr, istediği şartları sıraladı: Alıntı:-Stockholm ve alt şehirler "Odin'in Krallığı'nın" emrine girecektir. Anlaşmanın ardından gücüne güç katan "Odin'in Krallığı" dini yaymak için savaşmaya can atıyor... Odin'in Krallığı - Duman - 23-01-2017 Enteresan bir hikaye olacak gibi, takipteyiz. Odin'in Krallığı - Lothebork - 23-01-2017 Takip. RE: Odin'in Krallığı - Xepluper - 23-01-2017 Yıl 1512, sonbahar dolayları. Birleştirdiği Finler ve elde ettiği üstün başarılardan sonra Ari Danr için artık sonsuz yaşamın ve Odin'in gerçek bir askeri olmanın zamanı yaklaşıyor. Yıllar boyunca krallığı yönetmiş Ari Danr'ın ardından kimin yeni yönetici olacağı akıllarda soru işareti iken Ari Danr beklenmedik bir şekilde hastalanır. Vasiyetini yazması için Odin'deki en yetenekli katip hasta odasına getirilir. Ari Danr'ın vasiyetinin orjinali rivayete göre buz beyazı bir kuş tarafından ölümünden sonra iki günde göğe ulaştırıldı. Ari Danr vasiyetinde şunları söylüyordu: Alıntı:-"Yüce Odin'in hizmetkarı, Tyr'ın kılıcı Ari Danr'ın son sözleridir, Vasiyeti krallığın dört bir yanına dağıtılan Ari Danr, 1512'nin Noel gününde yatağında öldü. Çevreden anlatılanlara göre öldüğü sırada güçlü bir gök gürültüsü sezildi ve yağmur yağmaya başladı, kimi insanlar bunu "meleklerin göz yaşı" olarak nitelendirsede bazıları bu yağmuru Odin tarafından bir hediye olarak görmekteydi. Ari Danr'ın ölümünden sonra çevre köylerden ülkeyi yönetmeye yetenekli kişiler seçilmeye başlandı, Odin'de yapılan büyük oylamada yeni başkan büyük bir oy çoğunluğuyla çok sevilen Åbo köyünden Hallbjörn Steinn olmuştu. Hallbjörn Steinn henüz 25 yaşında olmasına rağmen askeri bir deha olarak köyünde anılıyordu. Yönetimi devraldığında ilk işi çeşitli reformlar ile askerleri düzenli hale getirmek ve techizatlarını yenilemek oldu. O dönem için "cehennem silahı" olarak adlandırdıkları toplar ise orduda yer almaya başlamıştı. Yaptığı diğer bir yenilik ise emir-komuta zincirini etkin hale getirerek yüksek disiplinli ve Tanrıları önünde ölme şerefine ulaşabilecek, ölümden korkmayan bir ordu oluşturmaktı. Bu gelişmeleri en yakından takip eden Baltık kıyılarında yaşayan Katolik savaşçılardı, pek çok yönden Finlere benzeyen bu insanların tek farkı dini bir lider tarafından yönetilmeleri ve Hallbjörn Steinn'e göre yanlış Tanrıya tapınmalarıydı. Litvanya ve çevresinin ele geçirilmesi Baltık denizindeki ticaretin büyük ölçüde ele geçirilmesi demekti. Bu yüzden Odin'in Krallığına katılmaları için bir elçi gönderen Hallbjörn Steinn, beklediği cevabı hakaretlerle dolu bir mektupla aldı. Dönem tarihçilerine göre bu hareketin asıl sebebi Litvanya kıyılarına geçiş için yalnızca gemiler kullanılabilmesiydi. Kendilerini denizlerde kuvvetli hisseden Litvanyalılar kolayca bu işin üstesindne geleceklerine inanıyorlardı. Hallbjörn Steinn'ın emriyle askerlerin güvenli şekilde taşınmaları için taşıma gemileri Odin ve Tyr(Åbo)'da üretilmeye başlandı. 1524 sonbaharına doğru donanmanın yapımı bitmişti, askerlerini kayıp vermeden Reval kıyılarına çıkartan Hallbjörn Steinn, bölgede hiçbir kuvvetli direnişe rastlamadı. Litvanya kalelerini topları ile kolayca dize getiren Hallbjörn Steinn, Riga'ya bir elçi göndererek isteklerini sıraladı. Anlaşmaya göre Başkentleri dışındaki topraklar Odin'in yüce Krallığına bağlı olacaktı. Anlaşmanın imzalanmasından sonra durumdan hoşnut olmayan Polonya-Litvanya kralı Riga yönetimi ile birlitke Odin'in Krallığına karşı birleştiğini duyurdu. Hallbjörn Steinn için bu savaşın kaçınılmaz bir sonucuydu, tam o sıralarda Norveç ve Novgorod yönetimindeki Tanrılarına bağlı insanlar Odin'in Krallığına bağlılıklarını ilettiler, savaşmadan ele geçirilen bu bölgeler ordunun gereçleri için müthiş bir kaynak olacaktı. Polonya ise Baltık denizine ayağını basmış ve ticari anlamda büyük ölçüde güçlenmişti. Avrupa'ya yapılacak olası bir istilanın en önemli merkezi Polonya'nın Baltık denizi kıyıları olacaktı, durum analizi yaptıktan sonra harekete geçen Hallbjörn Steinn, Polonya'nın Baltık kıyılarını ele geçirmek için yanlış Tanrıya inananlara savaş ilan etti. O dönem için muazzam bir güce sahip topları etkili bir şekilde kullanan Odin'in Ordusu iki kola ayrılarak Polonya ve Litvanya yönetiminin topraklarını ele geçirmeye başladılar. Savaş sırasında iki önemli muharebe gerçekleşti. Birincisi Latgalia Savaşı idi, sayı olarak çoğunlukta olan Odin'in Ordusu müthiş bir disiplin ve Hallbjörn Steinn'in yönetim kabiliyeti ile birlikte savaş alanında galip geldi, savaş sonrasında düşmanlardan hiç kimse canlı kalmadı. Odin'in ordusundan ise yaklaşık 2 bin asker onuruyla ölmenin sevincini yaşıyordu. İkinci muharebe ise Notec Savaşı idi, sayısal olarak denk iki ordu Notec şehrinin yakınlarından karşılaştı. Savunma savaşı yapan Polonyalılar o ana dek görmedikleri bir top yağmuruna tutuldular, piyade ve süvari birlikleri dağılan Polonyalılar kolayca ölü yada esir olarak ele geçirildi. Bu savaşların ardından savunmaya güçlerinin kalmadığını farkeden Polonya-Litvanya yönetimine barış anlaşması sunuldu, anlaşmaya göre Baltık denizi kıyıları Odin'in Krallığı yönetimine girecek fakat yönetimden hoşnut olmayanlar Polonya'ya göç edebilecekler. Gelişmelerin ardından dünyada büyük bir kaos hakimdi, Tanrılarının gücünü göstermek için can atan Finler Kutsal Roma İmparatorluğunun kıyılarına kadar dayanmıştı, o dönemde korkulan diğer bir büyük güç ise Türkler idi. Türkler kısa zamanda büyük bir güce kavuşmuşlardı ve Avrupa içlerine doğru akınlar düzenliyorlardı, "düşmanımın düşmanı benim dostumdur" ilkesi ile hareket eden Hallbjörn Steinn, Türkler ile askeri bir müttefiklik anlaşması yaptı, buna göre savunma savaşlarında tarafalr birbirlerine yardım edeceklerdi, saldırı savaşlarında ise taraflar savaşa katılma haklarını gizli tutacaklardı. Yıl 1555'i gösterirken Odin'in Krallığının ordusu 90 bin askere kadar ulaşmıştı, ordu en güçlü toplar ve o zamanın en modern silahı olan ateşli silahlar ile donatılmış piyadelerden oluşmaktaydı. Donanması ise 65 birimlik bir canavara dönüşmüştü. İsveç'ten bütün Avrupa'ya bakır ve çelik gönderiliyordu, Baltık denizinde en önemli güç artık Odin'in Krallığındaydı. Hal böyle iken Avrupa ise dinlerini Finlerin başarılarına bakarak sorguluyordu ve kendi içinde bölünmeye başlamıştı, küçük ödüller için büyük riskler alan prenslikler teker teker yıkılıyordu, Avrupalılar şu anlık istemese de Fin Tanrılarının gazabına uğrayacaklardı... Odin'in Krallığı - baywatch06 - 23-01-2017 İlginç |