[PasazadeAhmet]

Evet soru konu başlığında merak ettim sizinkileri

Edit: Frankfurt. Tek topraklı ülkelerin hepsini çok severim development basma olayı sayesinde ama nedense frankfurtun konumu onu oynamaya teşvik ediyor beni.

Böyle konu açılmış olabilir açıldıysa konuyu kapatırım. Bilgilendirirseniz sevinirim..

[Ecdad Computer]

Krallik Empire, sebebi basit.

[PasazadeAhmet]

Krallik Empire, sebebi basit.

Krallık Empire? Anlayamadım kusura bakma? 

[PashaZade]

Kırım Hanlığı. Sibiryadan Güney Afrikaya uzanmak çok hoşuma gidiyor. Ayda bir kere tekrar tekrar başlarım oynamaya.

Sebebi Kırım işte. Çok potensiyelli bir ülke. Horde olup da Avrupaya yakın, ufak çabalarla Afrikaya, Orta Asyaya gidilir. Son versiyonlarda razelemek için daha fazla bölge var. Güzel ülkedir Kırım <3

[Aragramir]

Songhai :) Anlatmaya saatler yetmez, bir kez oynayan bir daha dönüp bakar, canım ülkem :D

[Hammurabi]

Bradenburgla prussia formlamaya doyamıyorum

[baywatch06]

Tunus kendisiyle pek oynamasam da en sevdiğim ülke çünkü çine kadar gitmiştim avrupadada fransaya kadar gittim

[Royal Guard]

@PashaZade çakman çıkmış

[PashaZade]

@PashaZade çakman çıkmış

Estağfirullah :D Ee tabi paşa oğlu olmak nadir ama oluyor böyle :D

[Dionysos]

Kuzey Amerika'nın güney ve ya doğu kısmında şöyle güzelce bir custom nation oluşturup, yükselmeyi pek seviyorum.

[Aytaç]

Kilwa. Anılarım çok kilwayla zevkli ülkedir :D

[XXprogamerJR]

Kazan. Moskovayı dövmek çok keyifli.

[Faramir]

Hiç biri ne yazık ki çünkü hepsini denedim ama ne yazık ki oyunu anlayamadım ama oynadığım zaman daha doğrusu oyunu ayda bir anlamak için bir oyun açıyorum ve genelde Japonya ile oluyor Oda Klanı ile hemen yıkılıyorum gerçi.

[Royal Guard]

Hiç biri ne yazık ki çünkü hepsini denedim ama ne yazık ki oyunu anlayamadım ama oynadığım zaman daha doğrusu oyunu ayda bir anlamak için bir oyun açıyorum ve genelde Japonya ile oluyor Oda Klanı ile hemen yıkılıyorum gerçi.

Oda klanı ile oyun açacağına Osmanlı ile açıp kolayca birkaç zafer alsan topraklarını tarihi sınırlara ulaştırmak için çabalasan bence ısınırsın oyuna.

[Faramir]

Hiç biri ne yazık ki çünkü hepsini denedim ama ne yazık ki oyunu anlayamadım ama oynadığım zaman daha doğrusu oyunu ayda bir anlamak için bir oyun açıyorum ve genelde Japonya ile oluyor Oda Klanı ile hemen yıkılıyorum gerçi.

Oda klanı ile oyun açacağına Osmanlı ile açıp kolayca birkaç zafer alsan topraklarını tarihi sınırlara ulaştırmak için çabalasan bence ısınırsın oyuna.

Kesinlikle bende öyle düşünüyorum ama nasıl desem oyunun savaş mekaniği filanda beni pek sarmadı hani seveni çoktur illaki ama bana bir Hoi,Vic2 havası vermedi bu oyun.

[Fraure]

Gerçek şu ki; herbir ülkenin başındaki yönetmen, o ülkenin endine has yöntemine e stratejisine yönelmesine ihtiyaç duyacaktır. Hal böylr olunca, kişinin belki de kendi deneyiminin çıtasını yükseltecek başka bir ülkeyi henüz keşfetmemiş olabilir. Dolaysıyla, şimdiğe değin en az derdi olup en çok şey kazandıran ülke hangisi olmuştur, diye sorulsaydı buna Ming'i gösterebilirdim. Çünkü, Ming ne ekonomi ne de asker bakımından fakirdir. Bu sebepten düşünülecek şeyler, hasılat yükseltme ve bölgedeki ehemmiyetli güçleri Ming'e bağlama yahut ilhak etme üzerine olacaktır. Ming ile üç kez oynadım. İlki, oyuna yeni başladığım zamanlar olduğu için isyancılarla baş edemedim. Dolayısıyla bütün ülke elden çıktı. İkinci deneme de ise belli bir stratejiye yöneldim. Evvela din bütünlüğünü sağlayacaktım. Ardındansa balina gibi davranacak, civardaki devletlerin birbirlerini parçalamalarını bekleyecek ve kalan kırıntıları toplayacaktım. Böyle de yaptım. Tüm oyun boyu en fazls on beş isyancı bastırdım ve hindistanı ele geçirdim. Bu stratetiyle oynarken ne yoruldum ne de sıkıldım. Çünkü, her şey pozitif değerde olup(yeşil sayılar), birkaç şehire girdiğim için kuşutmalar da çok kısa sürerek sıkıcılığı ortadan kaldırmış oldum. Bilirsiniz, bir şehri kuşattığınız da hele ki orası başkent ise uzun süre beklemek durumunda kalıyorsunuz. Böyle iken de, farklı sonuçlar ortaya çıkayabiliyor. Örneğin; şehrinizde isyancı çıkıp birçok yeri işgal ederek hasılat oranında düşüklük hasıl ettiğinde, gider dağılımın gelire oranla fazla oluyor ve borç otomotik olarak alınıyor. Gerçek şu ki, bir sonraki sefer tasarınız ertelenebiliyor böylece. İşte bu gibi problemler Ming'te pek yaşanmıyor. Çünkü, stratejik noktalara kaleler inşa ettiğinizde hem isyancıların hem de hedef ülkenin işinin uzamasını sağlayabiliyor, arazi bakımından genii olduğunuz için, hedef ülkenin ulaşacağı savaş skoru işe sizinki arasında oran bakımından üstünlüğü elde ediyorsunuz. Bu yolla dahi hedef ülkeye savaş yorgunluğunu arttırabilir, belki de hiç muharabeye girmeden fırsatları lehinize çevirebilirsiniz. 

Üçüncü Ming oynayışım ile de, Tributy olayı aktif hale getirilmişti. Bu yolla da yüz sene hiçbir şey yapmadan bekledim. Bu oyunda teknolojide geride kalmadığımı söylebilirim. Bu yeni sistemde, monark puanlarını haraçlar ile toplayarak öne geçtiğim, Osmanlı ile birebir gittiğim olmuştur. Bu yeni sistem pek yamandı. Bu yararı gözeterek yirmi beşten fazla devleti kendi himayeme almıştım ancak, iç ve dış işlerine karışamamaktaydım. Bu takip işi gerekliydi. Sebep ise, iki himaye devletinizin arası kızıştı ve ikisinin de müttefikleri size bağlı, böyle olunca hangisinin yükselmesi genişlemesi yahut diğerini yok etmesine karar vermek sorunda kalıyorsunuz. Çünkü, bağımsızlık isteklerini yeşil değerde tutmalısınız. Bağımsızlığı en çok etkileyen faktör ise(kimse sizden daha ileri teknolojide ve askeri güçte olamadığı için) devolopment değeridir. Sanıyorumki, bir sınırı aşınca yapay zeka bu mevzuyu gündeme getirmek için hak elde ediyor. Misalen bu oyunda, üç yüz ve üzeri development değerlerine ulaştıkları için Kore, Shan ve Lan Na devletleri ile savaşa girmek zorunda kalmıştım.  

Görüyorsunuz, işte tüm bu kaplumbağalık sebeplerinden ötürü Ming, yavaş, gururlu, esnek, ve az aksiyonlu bir İmparatorluk olarak tercih sebebidir. 

Peki, yukarıdaki sıfatlardan başka Ming tercih edilebilir mi? Bu sorunun cevabı evettir. Çünkü üçüncü oyunda, Fransa'nın Paris'ine dayanmak varken neden Benjing'de çay üretimini yüksek değerde tutmak zorundayım diye sorubilir. Bu sorulup, tarafımdan uygulanmıştır da. Bu sebeple, Yarkand'ın üzerinden batıya doğru bir şehir alarak ilerlemiştim. Ve Bohemya-Macaristan sınırına kadar dayanmıştım. Gerisini getiremedim. Çünkü Rusya ve Osmanlı'nın arasında kaldığımdan her ikisinin de hedefinde yer aldım. İlki savaşları İskandinavya, Bohemya, Memlük ve İspanya örgütlenmeleriylen kazansamda ileriki savaşlarda yenildim. Osmanlı'nın İnsangücü sınırına ulaşamadım çünkü. Eğer bunlara çözüm getirirseniz, yayılmacı ve ezici anlayışınızla Ming ile Avrupaya ulaşmanız mümkündür.

[PasazadeAhmet]

Gerçek şu ki; herbir ülkenin başındaki yönetmen, o ülkenin endine has yöntemine e stratejisine yönelmesine ihtiyaç duyacaktır. Hal böylr olunca, kişinin belki de kendi deneyiminin çıtasını yükseltecek başka bir ülkeyi henüz keşfetmemiş olabilir. Dolaysıyla, şimdiğe değin en az derdi olup en çok şey kazandıran ülke hangisi olmuştur, diye sorulsaydı buna Ming'i gösterebilirdim. Çünkü, Ming ne ekonomi ne de asker bakımından fakirdir. Bu sebepten düşünülecek şeyler, hasılat yükseltme ve bölgedeki ehemmiyetli güçleri Ming'e bağlama yahut ilhak etme üzerine olacaktır. Ming ile üç kez oynadım. İlki, oyuna yeni başladığım zamanlar olduğu için isyancılarla baş edemedim. Dolayısıyla bütün ülke elden çıktı. İkinci deneme de ise belli bir stratejiye yöneldim. Evvela din bütünlüğünü sağlayacaktım. Ardındansa balina gibi davranacak, civardaki devletlerin birbirlerini parçalamalarını bekleyecek ve kalan kırıntıları toplayacaktım. Böyle de yaptım. Tüm oyun boyu en fazls on beş isyancı bastırdım ve hindistanı ele geçirdim. Bu stratetiyle oynarken ne yoruldum ne de sıkıldım. Çünkü, her şey pozitif değerde olup(yeşil sayılar), birkaç şehire girdiğim için kuşutmalar da çok kısa sürerek sıkıcılığı ortadan kaldırmış oldum. Bilirsiniz, bir şehri kuşattığınız da hele ki orası başkent ise uzun süre beklemek durumunda kalıyorsunuz. Böyle iken de, farklı sonuçlar ortaya çıkayabiliyor. Örneğin; şehrinizde isyancı çıkıp birçok yeri işgal ederek hasılat oranında düşüklük hasıl ettiğinde, gider dağılımın gelire oranla fazla oluyor ve borç otomotik olarak alınıyor. Gerçek şu ki, bir sonraki sefer tasarınız ertelenebiliyor böylece. İşte bu gibi problemler Ming'te pek yaşanmıyor. Çünkü, stratejik noktalara kaleler inşa ettiğinizde hem isyancıların hem de hedef ülkenin işinin uzamasını sağlayabiliyor, arazi bakımından genii olduğunuz için, hedef ülkenin ulaşacağı savaş skoru işe sizinki arasında oran bakımından üstünlüğü elde ediyorsunuz. Bu yolla dahi hedef ülkeye savaş yorgunluğunu arttırabilir, belki de hiç muharabeye girmeden fırsatları lehinize çevirebilirsiniz. 

Üçüncü Ming oynayışım ile de, Tributy olayı aktif hale getirilmişti. Bu yolla da yüz sene hiçbir şey yapmadan bekledim. Bu oyunda teknolojide geride kalmadığımı söylebilirim. Bu yeni sistemde, monark puanlarını haraçlar ile toplayarak öne geçtiğim, Osmanlı ile birebir gittiğim olmuştur. Bu yeni sistem pek yamandı. Bu yararı gözeterek yirmi beşten fazla devleti kendi himayeme almıştım ancak, iç ve dış işlerine karışamamaktaydım. Bu takip işi gerekliydi. Sebep ise, iki himaye devletinizin arası kızıştı ve ikisinin de müttefikleri size bağlı, böyle olunca hangisinin yükselmesi genişlemesi yahut diğerini yok etmesine karar vermek sorunda kalıyorsunuz. Çünkü, bağımsızlık isteklerini yeşil değerde tutmalısınız. Bağımsızlığı en çok etkileyen faktör ise(kimse sizden daha ileri teknolojide ve askeri güçte olamadığı için) devolopment değeridir. Sanıyorumki, bir sınırı aşınca yapay zeka bu mevzuyu gündeme getirmek için hak elde ediyor. Misalen bu oyunda, üç yüz ve üzeri development değerlerine ulaştıkları için Kore, Shan ve Lan Na devletleri ile savaşa girmek zorunda kalmıştım.  

Görüyorsunuz, işte tüm bu kaplumbağalık sebeplerinden ötürü Ming, yavaş, gururlu, esnek, ve az aksiyonlu bir İmparatorluk olarak tercih sebebidir. 

Peki, yukarıdaki sıfatlardan başka Ming tercih edilebilir mi? Bu sorunun cevabı evettir. Çünkü üçüncü oyunda, Fransa'nın Paris'ine dayanmak varken neden Benjing'de çay üretimini yüksek değerde tutmak zorundayım diye sorubilir. Bu sorulup, tarafımdan uygulanmıştır da. Bu sebeple, Yarkand'ın üzerinden batıya doğru bir şehir alarak ilerlemiştim. Ve Bohemya-Macaristan sınırına kadar dayanmıştım. Gerisini getiremedim. Çünkü Rusya ve Osmanlı'nın arasında kaldığımdan her ikisinin de hedefinde yer aldım. İlki savaşları İskandinavya, Bohemya, Memlük ve İspanya örgütlenmeleriylen kazansamda ileriki savaşlarda yenildim. Osmanlı'nın İnsangücü sınırına ulaşamadım çünkü. Eğer bunlara çözüm getirirseniz, yayılmacı ve ezici anlayışınızla Ming ile Avrupaya ulaşmanız mümkündür.

Yani en keyif aldığın ülke ming değil mi:D Tributy olayını hiç kavrayamadım ben mandate of heaven dlcsi gerekiyor değil mi?

[Zebercet]

Mingi bir defa açtım sarmadı nedense ama gelir +30la başlıyor 60 70bin de askeri var çok güçlü başlıyor gerçekten.

[Fraure]

Evet, Ming ile geçen oyunlarım sıkıcı değildi. Bu arada yeniden okuduğumda imla ve yazım hataları yaptığımı gördüm, bunun için özür diliyorum sizlerden. Tributy olayının pek zorluğu yoktur. Bölgedeki küçük devlet, büyük olana; talebe göre monark puanı, insangücü ve duka faktörlerinden, en fazla biri olma kaidesiyle haraç öder. Bu haraç, yıllık olarak belirtilmiştir. Haraç; konsol tarafından küçük devletin gelir-gider dağılımına göre düzenlenir. Oyuncunun bunu değiştirmesi mümkün değildir. Gerçekçi düşünülürse,haraç ödeyenin, haraç ödeyebilmesi için varlığını sürdürmesi lüzumludur. Dolayısıyla, bu devletin varlığının devamlılığı için giden maliyeten harici, onun fazlalığıdır. İşte bu fazla olanında pay dağılımı yapılır ve düşen pay, yıllık olarak haraçgüzar devlete ödenir. Bu bağın kurulmasındaki ana unsur ise; haraçgüzar devletti, dış mihraklar tarafınca tertip edilen savaşa çağırmasıdır. Yani muhafızlık konumuna sokmasıdır. Ancak, küçük devlet, büyük devletin hemen ofansif hem de defansif savaşlarına katılma şartı yoktur. Eğer bir büyük devlet, iki küçük devleti haraç bakımından kendine bağladıysa, birbirleri ile olan savaşlara katılamaz. Çünkü, ikisinden de haraç kesmektedir. Küçük devletler kendi aralarında savaşabilir, şehir alıp verebilirler. Büyük devletin, savaş ilan edebilmesi için, tributy konumundan düşürmesi gerekir.

Terimler biraz karmaşık olabilir. Oyun dili ingilizce olduğu için, ortak bir dil bularak herkesin anlayabileceği şekilde yazmak biraz sorun oluyor. Birazda gerçekçi düşünerek yazmaya çalışıyorum ki, yararlı olabilsin. Umarım katkı sağlamış olurum.

[glorfindel]

@AzrailMelekoglu değişik bir bakış açısı olmuş yazılarınız hoşuma gitti açıkçası Ming e böyle yaklaşanı görmemiştim. Bu yeni güncellemelerle ve dlclerle Memlük beni çok cezbediyor bir kaç güne atarım oynumu da arap yarımadasının yeni parça pinçik hali afrika devletlerinin güçsüzlüğü, hindistana ve irana yakınlık ayrıca Memlük yönetim biçimi.Stability yemeden hükümdar değişikliği seçilen hükümdarın adm bakımından minumum 2 olması hoş şeyler müttefiklerle beraber Osmanlıyı da halletmek mümkün. Ben oyunlarımı hep ticaret ağırlıklı oynadığımdan Memlük konumu gereği hindistan ve afrikada(başkenti İstanbula taşımak kaydıyla) ticaret şirketleri kurmamda çok iyi hale geliyor hatta biraz erken alınan kolonist içeren fikirlerle yeni zelenda taraflarını afrikanın çoğunu kolonileştirmekte mümkün. Güncellemelerle Hollanda nın veya İtalyan devletçiklerinin yerini etti diyebilirim:) ayrıca Prusya da güzeldir. Avusturya ile imparatorluk mücadelesi eğlenceli baya onun kötü tarafı ticaret maalesesi onu da askeri olarak genişleyerek kapatabiliyorsunuz:)