İleti Sayısı: 5,874
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
37
02-05-2017, 02:17
(Son Düzenleme: 02-05-2017, 02:28, Düzenleyen: Voidian.
Düzenleme Nedeni: imla
)
Bengal:
*Sultanlığımız hindistana islamı yaymayı ve tek bir ülke altında toplamayı tüm kararlığıyla sürdürüyor.Hainlikte sınır tanımayıp kafirlerle işbirliği yapan jaunpur yolumuzu
kapamaya çalışsa da etrafından dolanarak icabına baktık.
*Bugüne kadar gerek bölgemizin geri kalmışlığı gerek tahta çıkan yeteneksiz sultanlar yüzünden teknolojiyi geriden takip etmek zorunda kaldık fakat avrupalı devletler kendilerine bu konuda artık çok güvenmesin,zira gelecekteki teknolojik sıçramaların müslüman ülkelerde başlayacağını tahmin ediyoruz.
*Hristiyan devletler bu çağrım sizedir, dünyamız gittikçe müslümanlaşıyor ; İslamın yeryüzündeki temsilcisi Osmanlı İmparatorluğunun(@sezar5 ) avrupaya doğru genişlemesi, Tunus sultanlığının afrikada yayılması,biz Bengalin hindistan ve asyada yayılması ve okyanuslar fatihi Malaccanın(@ Aeschyli) güney doğu asya ve amerika kıtasına yayılması.Gördüğünüz gibi tüm bu gelişmeler gösteriyor ki er ya da geç İslam yeryüzünde tek din olacaktır.Sizlerin yapması gereken hiç vakit kaybetmeden tövbe edip hidayete ermenizdir.
*Mekke konusunda diğer sünni devletlerden ayrı bir görüşümüz olamaz.Mekkeyi ilhak etmek isteyen herhangi bir kafir devlet karşısında tüm sünni alemini bulur.
*Tüm sünni devletlere sesleniyorum ; islamın dünyaya yayılmasını hızlandırmak amacıyla, sünni bir devletten gelen hiç bir yardım talebini Bengal Sultanlığı karşılıksız bırakmayacaktır.
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
02-05-2017, 02:42
(Son Düzenleme: 02-05-2017, 02:45, Düzenleyen: Sezar.)
Ben ki Osmanli diyarinin Sultani
Diger devletciklerin yaptigi gibi unvanlarimi tek tek soylemeye luzum yoktur ki ne kadar kuvvetli oldugumuz tum cihana ayandir.
Macar kardeslerimizi Islam nuruyla aydinlatmak, Hambsburg zalimlerinin elinden kurtarmak amaciyla ilan ettigimiz 2.Avusturya-Ispanya Cihadi`nda neferlerimiz mutlak bir zaferle ayrilmistir. Savas ilaninin ardindan hizlica Macar kalelerini zapt eden askerlerimiz Viyana`yi da hicbir direncle karsilasmadan dusurmustur. Viyana`dan sonra Karten daglik kalesini dusurmek icin kuvvetlerimiz mevzi almistir. Ortak Ispanya-Avusturya ordulari daglik kaleninde stratejik avantajini arkalarina alarak 2 defa taaruzda bulunmus fakat hicbirinde muzaffer olmamamislardir. Avusturya-Ispanya kuvvetlerini sanslari olabilecek tek noktada saldirma zekasini gosterdikleri icin tebrik etmekteyiz.Karten kalesi dustukten sonra taleplerimizi isteyen Habsburg Hukumdari taleplerimizi agir bulup kabul etmemistir.(%100 WS) Italya kalelerini de zapt etmek uzerindeyken Avusturya,taleplerimizi tekrar gozden gecirerek kabul etmistir.Antlasma ile
1-Hirvatistan serbest birakilmis.
2-Macaristan`da birkac toprak alinmis.
3-Cuzi bir miktar savas tazminati alinmistir.
Daha detayli bilgi isteyenler asagidaki kitaba bakabilir.
Doguda ise Memluge sayisini benimde unuttugum kez sefer duzenlenmis, Irak-Misir topraklarinin cogu alinmistir. Hicaz topraklari ise gelecek senelere kalmistir.Taberastan ve Gurcistan uzerine sefer duzenmistir.
Dostlara guven dusmana korku veren yeniceri ocagimiz kurulmustur. Avusturya Seferi`nden sonra kurulan bu ocakla gucumuz birkat daha artmistir.
Malezya Sultanligi(@Aeschyli) ile diplomatik iliskiler kurulmus ve kendilerine Girit`te bir us verilmistir. Donanmalari Akdeniz`e gelirse misafir etmek niyetindeyiz. Tum muslumanlarin koruyucusu olma iddiamiz tum musluman cografyada yayilmistir.(Defender of the Faith)
1.Karten Muharebesi
2.Karten Muharebesi
Ateskes oncesi yaklasik durum
Arkadaslar burda boy boy resimlerini paylastim ama benim sahsi en ufak bir stratejik basarimim yoktur.Fare`ye tiklayip ordulari goturdum o kadar. Tamamen Osmanli`nin op`ligi. Daglik kalede mevzilenip oldukca akillica oynayip basarili savaslar cikaran Avusturya(@ PCOyun) ve Ispanya`yi (@ Poyraz) tebrik ediyorum.
•
İleti Sayısı: 8,058
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
91
03-05-2017, 01:26
(Son Düzenleme: 03-05-2017, 01:56, Düzenleyen: altnkurt.)
Free Imperial City of Nuremberg
Barış ve Düzen Partisi Grup Başkan Vekili
65 senedir uzak olduğumuz iktidar koltuğuna nihayet geri dönüyoruz. Lakin yokluğumuzda ülkenin yerinde sayması bizi çok üzdü. Sayın GM'miz @ Aeschyli de uygun görürse; Nuremberg milletinin kalitesiz idealarından, gelişme potansiyeli olmayışından, uzun yıllar yerinde saymasından ve etrafında çok büyük tehditler olmasından dolayı parti olarak pılımızı pırtımızı toplayıp başka bir şehre göç etmeye karar verdik. İzniniz olursa gelecek oturumda uygun olan şehirlerden birisine geçmeyi düşünüyorum. Oyun planım ve tarzımda hiçbir değişiklik olmayacaktır. Parti ideallarimize sadık kalacağız.
Ayrıca sorup soruşturduğumuz kadarıyla dünya devleri bizim hangi şehri yönettiğimizin farkında bile olmayacaklardır. Uzun vadeli incelememde Nuremberg şehrinin pek bir geleceği olmadığı kanısındayım. Oraya daha fazla yatırım yapmayı uygun görmüyorum. Mümkünse yatırım potansiyeli olan kıyı şehirlerinden birisini tercih edeceğim.
İtirazı olan varsa lütfen belirtsin.
Sic Parvis Magna
•
İleti Sayısı: 26,424
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
139
Bir hayli resim alınmıştı yarın paylaşılır, ben sadece Avrupa'nın oyuncu haritasını aldım günlüğü yazdıktan sonra paylaşacağım.
•
İleti Sayısı: 26,424
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
139
Osmanlı vs Kutsal İttifak Savaşlarında 3. Round
Macaristan Habsburg otoritesinden çıktı.
Oyun sonu Avrupa, oyuncu haritamodu.
Milan rehost sonrası gelemediği için eksik.
•
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
03-05-2017, 10:58
(Son Düzenleme: 03-05-2017, 13:00, Düzenleyen: Sezar.)
Ben Sultan Mahmut Han Hazretleri, bütün cihan bilsin ki
Macar tebaamizi ,Habsburg boyundurugundan kurtarmak icin ilan ettigimiz 3.Avusturya-Ispanya Cihadi`nda ordumuz Allah`a hamdolsun muzaffer olarak ayrilmistir. Tum cihan bilsin ki nerede olurlarsa olsun tum muslumanlarin koyucusu ve savunucusuyuz. Dusmanlarimiz ve muttefiklerimiz bilsinler ki hicbir hristiyan kontrolu altinda musluman topragi birakmayana kadar durmayacagiz.
3.Avusturya-Ispanya Cihadi`ndan goruntuler
Akillica bir karar Salzburg !
Cihadimiza destek veren Papalik! Onlar bile hak yolun kim oldugunu anladi.
3.Karten Muharebesi`nde bozguna ugrayan Imparator,baris istedi. Yapilan Antlasmaya gore:
1)Avusturya`nin Macaristan uzerinde egemenlik haklari son bulacak
2)Erdel Beyligi`nin reconquestleri verilecek
3)Debrecin,Osmanli`ya birakilacak.
4)Macar kalesi Istria,Avusturya`ya birakilacak.(Gizli madde)
5)Avusturya,10 yil boyunca savas tazminati verecek.
6)Avusturya,savas ganimeti olarak 300 duka Osmanli`ya verecek.
Doguda ise Pers,Gurcu,Memluk uzerine gidilip toprak kazanimlari yapildi. Degerli muttefigimiz Tunus ile bir kole ticaret antlasmasi imzalandi.
Koca Yurekli Theodoro!
•
İleti Sayısı: 2,839
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
İleti Sayısı: 1,463
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
24
03-05-2017, 14:35
(Son Düzenleme: 03-05-2017, 15:25, Düzenleyen: iberkay.)
Türklerin her defasında Hristiyan kardeşlerimizi ezişini üzüntü ile seyretmekteyiz.Arşidükün ne Hristiyanları ne de imparatoruyum dediği Kutsal Roma'yı koruyamadığı ve buna gücünün yetmediği açıktır.Avrupa ve Hristiyanlığı Türklerin zulmünden koruyabilecek yegane devlet Fransa'dır.Bu nedenledir ki Arşidük'e teklifim kendi toprakları ve Kutsal Roma toprakları içerisinde bulunan French-Conte, Haiunaut ve Namur şehirlerinin derhal Fransa'ya bırakılması ayrıca haksız yere gasp ettiği İtalyan topraklarının Milan Cumhuriyetine iadesi ve sırf Protestan diye ezdiği prenslikleri özgür bırakılması karşılığında ise yüce Fransa kendisine yapılan bütün yanlışları affederek müttefikliğiyle Avusturya'yı onurlandıracaktır.
Fransa'nın koruması altında iken bütün Müslüman kafirler birleşse de herhangi bir zafer almaları imkansızdır.Ancak Avusturya Arşidükü bu anlaşılmaz tavırlarına devam eder, için de Fransızların yaşadığı toprakları bize iade etmez ve kardeşimiz olan Protestan devletleri sindirmeye çalışmaya devam ederse Fransa bütün gücü ile Avusturya'nın karşısında olacaktır.Bu bağlamda Türklerin olası bir Avrupa seferinde arkanızda müttefik bir Fransa görmeyi mi yeğlersiniz yoksa hakkı olan topraklar gasp edilmiş ve onları alma arzusuyla tutuşan mı?
İspanya ve Büyük Britanya Krallarına tavsiyem de bu işe karışmamaları ve yeni dünya ya dinimizi yaymalarıdır.O üçlü muhteşem ittifakınızın meyvelerini görmüş vaziyetteyiz, Fransa ya karşı çıktığınız süreçte her daim yenilmeye mahkumsunuz.Aklınız sıra bizi üçlü kıskaca alabileceğinizi zannettiniz unutmayın ki cinlik yapmaya kalkarsanız, Fransa'yı şeytanla işbirliğine sürüklersiniz.Bu durumdan da yine en zararlı çıkacak olanlar Müslümanların dibi başında yaşayan İspanya ve Avusturya Devletleri ayrıca bütün Avrupa'dır.Avrupa birlik olmalı, Fransa'nın haklı taleplerini göz ardı etmemeli ve birlik içinde Türkleri Avrupa'dan atmalıdır.
İleti Sayısı: 12,381
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
100
03-05-2017, 16:16
(Son Düzenleme: 03-05-2017, 17:04, Düzenleyen: PCOyun.)
@sezar5 O Sırada Arkada Event Gelmişti Subjectden Claimin Olan Toprağı Alma Eventiymiş Anlaşılan Ben Seçim Yapmadan Gitmişti O Sırada Almışım Istirayi Pişman Değilim
Onun Dışında Kendi Yazımı Yazacağım Birazdan Ve Her İmparatora Ülkeye Kattıkları Veya Kaybettirdikleri Şeyler Üzerinden Nick Vereceğim
2-5-1
İmparator "Cumhuriyet Yıkan" Friedrich III
27 Ekim 1439 - 28 Kasım 1462
Ben, Avusturya Arşidükü, Tirol Dükü, Styria Dükü, Sundgau Lordu, Treviso Lordu Ve Kutsal Roma İmparatoru Habsburglar İçin V. İmparatorluk İçin III. Friedrich. Tahta İlk Çıktığımda Hedeflerimin Başında Atalarımın Ezeli Düşmanı Venedik'i Yenmek, Ana Karada Ki Güçlerini Kırmak, Hakkım Olan Macaristan Ve Bohemya Tahtlarını Ele Geçirmek, Güçlenmekte Olan Fransa Ve Kafir Osmanlı'nın Gidişatını Yavaşlatmak, Mümkünse Durdurmaktı. İlk Savaşımı Venedik İle Yaptım Treviso, İstria Ve Durazzo Kentlerini Ele Geçirdim. İkinci Savaşımı Osmanlı'nın Avrupa'daki Gidişatını Durdurmak İçin Sırpları Himayeme Almamla Sonuçlandı Başlarına Tanıdığım Bir Sırp Lideri Yerleştirdim Ve Ülkenin Yönetimini Onlara Bıraktım, Kendi Korumam Altında, Sonrasında İse Bizi Kendilerinin Seviyesinde Bir Rakip Olarak Gören Çelimsiz Töton Tarikatı'nı Aşağılamak İçin Basit Bir Savaş Yaptık Ve Kendilerini Tüm Dünya'nın, En Azından Önemli Olan Avrupa'nın, Gözü Önünde Rezil Ettim. Ardından Çok Agresif Tavırlar Sergileyen, Kendilerine "Cumhuriyet" Diyen Aptal İsviçrelilere Dersleri Verilerek Graubünden Kentini Ele Geçirdim. Bunun Ardından Kendini Beğenmiş Burgonya Kralına Savaş İlan Ederek Esir Altındaki Kutsal Roma Prenslerini Özgür Bıraktık. Ömrümün Son Günlerinde Bu Yazıları Aile Defterimize Geçiriyorum. Oğlum Ladislav Umarım Benim Kadar Başarılı Olur.
21 Ekim 1462
5-5-2
İmparator "Büyük" Ladislav I
28 Kasım 1462 - 14 Ekim 1503
Ben, Avusturya Arşidükü, Macaristan Kralı, Tirol Dükü, Styria Dükü, Sundgau Lordu, Treviso Lordu, Freighstcraft Lordu, Graubünden Lordu, Wismar Lordu, Straubing Lordu, Oberpfalz Lordu, Friaul Lordu Ve Kutsal Roma İmapratoru İmparatorluk Ve Habsburglar İçin I. Ladislav. Babamın Hastalıklar İle Boğuşurken Can Vermesinden Önce Planlarımı Yapmıştım. İlk Hedefim Hakkımız Olan Macaristan Tahtıydı, Ardından İse Venedik Ve Kendini Beğenmiş Bavyeralılar Geliyordu. Tahta Çıkışımın İlk Yılı Macaristan Tahtı İçin Savaş İlan Ettim. 4 Yıl İçerisinde Hakkım Olan Tahtı Ele Geçirdim. Bunun Ardından Küstah Bavyeralılara Haddini Bildirmek İçin Savaş İlan Edip Straubing Şehrini Ellerinden Aldım. Ülkenin Macar Tahtı İçin Olan Savaşından Yorulmasını Fırsat Bilen Aç Gözlü Osmanlılar İse Hiç Durmadan Sırbistan İçin Savaş İlan Ettiler. Zaten Himayemizde Olan Sırbistan İçin Savunmaya Gittik. Müttefiklerimiz İngiltere Ve İspanyol Birliğini Sağlama Yolundaki Kastilya Kralı Yardımıza Geldiler. Kafir Osmanlı Ordularını Bir Çok Kez Mağlubiyete Uğratmış Olsak Da Bunu Fırsat Bilen Fransız Kralı Bohemya Tahtında Oturan Soysuz Podebradlar İle İş Birliği Yaparak Kadim Müttefiğimiz Kastilya'ya Savaş İlan Ettiler. Biz İse Hemen Savunmalarına Gittik. Savaşın Ortasında Kaldığımız İçin İki Taraftan Biriyle Barış Yapmamız Gerekiyordu, Bunun İçin Osmanlılar'a Bir Teklifte Bulunduk Sırbistan Üzerindeki Himayemizden Çekilerek Savaşı Bitirdik. Ardından Fransa Cephesine Dönüp Hızlıca Lyon, Burgonya, Paris Şehirlerini Düşürerek Savaştan Freighstcraft Şehrini Alarak Çıktık. Ülkemiz Bu Süreç İçinde Borca Girmiş Olsa Da Hepsini Ödedik. Oğlum Georg'a Vasiyetim, Ülkeyi Babasından Daha İyi Yerlere Getirmesidir.
14 Eylül 1503
1-2-3
İmparator "Vasıfsız" Georg I
14 Ekim 1503 - 26 Haziran 1536
Ben, Avusturya Arşidükü, Macaristan Kralı, Tirol Dükü, Styria Dükü, İsviçre Dükü, Sundgau Lordu, Treviso Lordu, Freighstcraft Lordu, Wismar Lordu, Straubing Lordu, Oberpfalz Lordu, Friaul Lordu, München Lordu, Baden Lordu, Mantua-Ferrara Lordu Ve Kutsal Roma İmparatoru Bu İsimle Anılan I. Georg Belkide Bu Ünvanların Hiç Birini Hakketmedim Ama Babamdan Bana Kalan Bu Tahta Oturdum Ve Ülkeyi Yönetmeye Çalıştım. Tahttaki İlk Savaşımı Ferrara Düküne Karşı Verdim Ve Sayılı Başarılarımdan Birini Elde Ederek Onları Yendim. Sonrasında İse Kafir Bavyera Düküne Cezasını Vererek München Şehrini Ele Geçirdim. Küstah Augsburg Düküne De Cezasını Verdim. Lakin Başarılarım Burada Bitiyor. Bundan Sonra Aileme Asla Unutulmayacak Şekilde Bir Yenilgi Yaşattım. Osmanlı Orduları On Binlerce Alman Ve İspanyol Gencinin Canını Alarak Viyana'yı Kuşattılar. Bunun Sonunda Osmanlılara Macaristan Üzerinden Bir Çok Toprak Kaybettim. Bunu Başarı Olarak Bile Saymıyorum Ama Yapmam Gerekeni Yapıp Danimarka'ya Savaş Açıp Palatinate Dükünü Wittlesbach Lanetinden Kurtardım. Bunun Dışında Bir Kaç Kafiri Doğru Yola Tekrar Soktum Ne Yazık Ki Kendim Hakkında Daha Fazla Şey Yazamayacağım Lakin Hiç Bir Kafir Unutmasın Ki Avusturya İlelebet Ayakta Kalacaktır!
12 Nisan 1535
?-?-?
Aximillian De Trastamara
26 Haziran 1536 - 25 Ocak 1542
(Taht Koruyucusu, İmparatorun Annesi)
Dönemi Boyunca Osmanlı'ya Bir Savaş Daha Kaybedip Macaristan Tahtını Ailemizin Elinden Çıkardı. Tek Başarısı Bavyeralılardan Bir Kaç Kent Almasıdır.
27 Mart 1545
6-4-5
İmparator Franz I
25 Ocak 1542 - (Devam Ediyor)
İleti Sayısı: 716
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
7
Bohemya Tarihi 1510-1549 (Büyük Strategy Turk Eu4 Bohemya Tarihi 232.s 233.s)
Bu tarihlerde Kral ''İlerici'' I.Jiri sonrası tahta onun oğlu I.Sxario tahta geçmiştir ilk icraatlarından biri daha önce gücünü büyük ölçüde kırdığı magdeburg krallığına son vermek oldu hızlı bir kaç küçük çatışma ve kısa bir kuşatma ile magdeburg şehri düşmüş bütün kafir katolikler katledilmişti.
Tahta geçtiği gibi fetihlere başlayan ve katliamları seven Krala halk arasında ''Zalim'' Sxario deniyordu lakabının hakkını veren Sxario daha önce HRE ye saldırılarda bulunan Holstein şehrini gasp etmiş olan Danimarka Krallğına sefer düzenlemek için yol açmak istiyordu bu neticede yolunda ki Lüneburg Krallığının topraklarını ele geçirdi ve aynı zamanda Saxe-Luxemburg tahtına sahip olduğu için bu yoldan danimarka krallğına yol açmış oldu.
Sonunda büyük savaşa hazırlanan Sxario büyük bir fatih olduğu kadar büyük bir diplomat olduğunu gösterdi ve Doğuda ki Polonya-Litvanya birleşik Tahtının desteğini ve Batıda ki İngilizlerin de desteğini aldıktan sonra danimarka ya Savaş ilanında bulundu. Uzun ama sakin bir savaştan sonra danimarka krallığı barış istedi bu bağlamda iskandinavyanın kapısını ele geçirsen Sxario Kutsal Roma-Germen İmparatorluğunu bir tehditten kurtararak Kafir avusturyanın yapamadığını yapmış oldu.
Bu Sırada başka bir savaş ile tekrar özgür kalan ve eski topraklarını almak isteyen Brandenburg krallığına karşı bir sefer daha düzenlenerek bu krallığa tekrar son verildi.
•
İleti Sayısı: 26,424
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
139
Bir sonraki oyun günü hedefimiz Great Power listesine girerek ülkemizi ve asil Hollandalılara hakettiği prestiji yaşatmak olacak.
Hollandalı olmak bir ayrıcalıktır.
Aşağıdaki 1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• altnkurt
İleti Sayısı: 254
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
3
03-05-2017, 19:55
(Son Düzenleme: 04-09-2017, 20:39, Düzenleyen: basileus.)
MİLAN KRALLIĞI TARİHİ:
"Tatlı düşler, yalın gerçekler ve acı gaileler arasında bir devlet"
İsa Mesih'in doğumundan 1444; Birinci Roma'nın düşüşünden 968; Büyük Şizma'nın vukua gelişinden 490 yıl sonra, tarihin tanık olduğu en büyük medeniyet projesinin başladığı topraklar, derin ve uyanma niyetinin olmadığı bir uykudaymış gibi görünüyordu. Nasıl ki insanlar için tabii bir ihtiyaçsa, devletler için de bazı zamanlarda elzem olan bir olgu olan bu uykunun, İtalyanların çoğu için olumsuz düşünceleri beslediği apaçıktı: Erken Ortaçağ'ın vatansever şairlerinin eserlerinde işledikleri, gerçekleşmesi halinde Antikite'nin o parlak günlerine geri dönülmesinin mümkün olacağını va'z ettikleri ulusal birliğin esamesi okunmaz, yarımada çevre güçlerin av sahası olma yolunda ilerlerken fazla mümkün değildi ümitli olmak aslında. Bölgenin güneyindeki Napoli, bir vassaldı; İtalyan parçalanmışlığının abidesiydi. Agni Parthene yerine Salve Regina'yla Ayasofya'nın duvarlarını çınlatmaktan başka bir güdüsü olmadan, 1204 Felaketi'nin ve nihayetinde Hıristiyanlığın doğu topraklarının kaybedilmesinin müsebbibi, İtalyan olan her şeye düşman olan Venedik, soydaşlarını umursamıyordu; derdi ve işi, Slav Adriyası'nı kontrolü altına almaktı. 1204'ün işbirlikçilerinden, Şizma'nın mimarı Papalık, büyük güçlerin yarımadaya müdahale etmek için kullandığı bir manivela; Floransa, Savoy ve Pisa, kendi kendilerine ayakta durmaya çalışan başlarına buyruk serseriler; Ceneviz de Karadeniz'e gözlerini dikip İtalya'da sadece fesatlık çıkartan biz bozguncuydu. Bana gösterebilir misiniz ki böylesi bir parçalanmışlık içerisinde olup da yüzü gülen bir ulus?
Altta: Katoliklik adına yola çıkarak Konstantinopolis'i harabeye çeviren, Hıristiyanlığı uzun vadede çöküşün eşiğine getiren Venedik doçu, İtalyan düşmanı Enrico Dandolo.
Yarımada'nın kuzeybatısındaki Milan devletinin varlığı, bu parçalanmışlık sorununun hem bir parçası hem de nihai çözümü olma vasfı taşıyordu, bugün de taşıyor. Kendi varlığını, yüksek İtalyan birliği içinde eritene kadar, İtalyan ulusunun üzüntü kaynaklarından birisi olacaktı; sadece kendsinin üstesinden gelmeye muktedir olduğu "tarihi misyon"'u tamamlayıp, bu birlik gerçekleşince de onun biricik sevgilisi, kurtarıcısı ve öncüsü.
"Tarihi misyon"'un gerçekleşme yollarını farklı tanımlayan, konu üzerine kalem oynatmış her İtalyan aydınında İtalya'nın inşa edilip üzerinde oturtulacağı ortak temel sayısı beştir: İktisat, askeriye, siyaset, diplomasi ve kültür. "Cinque Chiave"'nin varlık sebepleri açıktır: Güçlü, üretken, rasyonel bir ekonomi; lejyonlara dayalı Klasik Roma ordu nizamının yeniden vücuda getirilmesi anlamını taşıyan, iç ve dış düşmanlara karşı koyacak bir ordu; ülkedeki farklı zümrelerin taleplerini karşılayacak, şekillendirecek ve bir ülkenin varlığı içerisinde uyum dahilinde yaşamalarını sağlayacak, adalet ve güvenlik dağıtacak bir bürokrasi; ortak, zenginleştirici ve faydalı çıkarlara göre diğer ülkelerle geliştirilecek ilişkiler; istilacı, yarı medeni, İtalyanlığa yabancı "düşük" kültürlere ait kurumların tasfiyesiyle açılacak boşluğun doldurulacağı bir "İtalyanlık" şuuru olmadan, İtalya kurulamaz ve ayakta kalamazdı. Doğal kaynakları görece bol, nüfus açısından potansiyeli yüksek, ehil bir memurlar zümresine sahip, tecrübeli diplomatların istihdam edildiği, İtalyan kültürünün küllerinden diriltildiği ve yükseltildiği bir yer olma vasıflarının hepsini meczetmiş olan Milan'ın bu kutlu görevi yerine getirmesi bir "zorunluluktu".
16 Mayıs 1412-18 Haziran 1454 tarihleri arasında hüküm sürmüş Filippo Maria I, "misyon"'u gerçekleştirmek için yola çıktığını, tahta oturduğu gün ilan etmişti; böylece, İtalyan birliğine uzanan sancılı ve uzun yolun da ilk taşları döşenmişti. Filippo iyi bir asker değildi. Dönemi Brescia'nın kaybıyla başlamıştı, ciddi bir toprak kazanımı olmadan sürdü. Birlik ideali ve Milan devlet tarihi açısından önemi, iflah olmaz bir vergi reformcusu olmasıydı: Saltanatı boyunca, Milan'ın vergi kaynaklarını tespit edip merkezi hükümetin kasasına kanalize etme konusunda çelik bir irade sergiledi ve ülkenin potansiyeli tamamen açığa çıkarak Rönesans'ın bünyesinde fişeklenmesini mümkün kıldı. Rönesans, bir silkinişti: Sanatta, zirveye çıkıldığı gibi, Roma kültürünü ihya etme arzusu, bir devlet politikasına dönüşmüş, her alanda Latince'nin dirilişine tanık ve vesile olmuştur. Milan kültür haritası baştan aşağı değişti; Halefi olan hükümdarlar, "Romalaştırma" politikasının tutkulu birer takipçisi oldu: Milan, "Mediolanum"; Brescia, "Brexia"; Novarra, "Heliopolis" şeklindeki isimlendirmeler, Romanizasyonun akla gelen ilk örnekleridir.
Kraliçe Theodora, babası Filippo tarafından, unutulmaz Roma hükümdarı Justinianus'un eşinin adıyla vaftiz edilmişti görüldüğü üzere. 18 Haziran 1454-7 Şubat 1505 arasındaki saltanatı, çiftin bin yıl önceki hakimiyetlerini aratmayacak kadar görkemli, şaşaalı ve dopdoluydu. Fransa ve Avusturya'nın sürekli savaş uyarılarına, ültimatomlarına rağmen Milan'ın yüzölçümünü, diplomatik boşluklardan ve dengelerden yararlanma konusunda son derece parlak olan zekası sayesinde arttırdı; Brescia, kurşun altılmadan alındı; Waldstatte (ki adı Nisibis olarak değiştirilmiştir), Modena, Montferrat (Alexiopolis olarak tesmiye edildi) ve Herculaneum, Birlik idealinin harcına katılmak üzere ele geçirildi.
Aslında, yarımadayı iki yönden cendere altında tutan iki gücün, Milan'a savaşmayı yasaklaması, ülkenin iktisadi kalkınmasına, 15.yüzyıl Avrupası gibi son derece sert, mücadeleci ve savaş konusunda mümbit bir bölgede ülkenin görece huzurlu yaşamasına, kaynaklarını iç yatırım uğrunda kullanmasına vesile olması bakımından ironiktir.
Fakat Milan'ın ileride yaşayacağı sorunların tohumları da daha Theodora zamanında, Franko-Cermen kutuplu bu kuşatma tarafından atılmış, korunmuş ve beslenmiştir: Ülkenin, iki güç tarafından istilaya uğrayacağı korkusuyla, asker yetiştirme ve savaş organize etme konusunda rüştünü ispatlamış, namlarını Avrupa'nın aristokratları arasında duyurmuş soyluların kontrolüne geçmeye, onun döneminde ve bizatihi onun "emriyle" başladığı tahmin ediliyor. Öte yandan Habsburg'a karşı duyduğu korku ve zaafa açık saygısı da, Adriyatik kıyılarındaki İtalyan egemenliğinin sarsılmasına sebep oldu; Milan'daki bürokratları ayağa kaldıran bir hareketi, babasının kabul etmek zorunda kaldığı "Adriyatik taksimi"'ni açıkça kabul ettiğini ilan etmesi, en büyük başarısızlıklarından sayılsa da kurduğu seviyeli ilişkiler bu başarısızlığı bir ölçüde telafi ettiği gibi, devletin varlığını güvence altına aldı.
Saltanatına dair düşülmesi gereken bir not da, Milan'ın fiziksel tasvirinin, olası bir işgal korkusuyla başlatılmış kale inşaatlarının sürdürmeye karar vermesi ve bunu bir çeşit eşitler arasında birinci devlet siyasasına dönüştürmesi sonucunda, ana hatlarıyla belirmiş olmasıdır: Bizans'ın Thema düzeni, Anadolu kentlerini kalelerin içinde ve etrafında toplamış, bölgenin kırsalını ıssızlaştırmış, "sivil" halk kavramını ortadan kaldırarak ülkeyi topyekün askerileştirmişti adeta. 1460'larda Milan'ın görüntüsü de tam olarak buydu ve böyle de kalmıştır.
7 Şubat 1505-25 Haziran 1508 arasında hüküm süren Francesco I, "Kuzey yazı" şeklindeki alaycı bir isimle hatırlanır. Dönemi, sükünet içinde geçmiştir ancak ülke üzerindeki diplomatik tecritin gevşemesi, daha doğrusu yarımadanın içlerindeki unsurlara karşı hareketi mümkün kılması neticesinde Milan'ın "şahin olma" fikrinin, onun saltanatında belirdiğini söylemek gerekir. Fütühat yanlısıydı; o olmasaydı bile ülkenin neredeyse yarısını ele geçirmiş soylular, atış talimleriyle yetinen ordu kurmayları, silah imalatçıları, biraz kan dökmek, barut kokutmak ve dehşet saçmak niyetindeydiler zaten. Maiyetinin beyanatları, kısa ve dingin hükümranlığıyla tam bir tezat oluşturacak şekilde "savaş saplantısı" içinde olduğundan, yaptığı yüksek meblağlı askeri teçhizat alımlarından ve "bıktıracak" düzeye ulaşmış strateji okumalarından edilen şikayetlerden ibarettir.
1505' e gelindiğinde yarımadadaki güçler dengesi epey bozulmuştu, Francesco'nun fetih arzusunun okunması gereken tarihi gerçeklik budur. Ceneviz, Korsika adasına sıkışmak zorunda bırakılacak şekilde havlu atmıştı; Papalık ve Lucca ikilisi, Kutsal Roma sınırlarının geri çekilmesi sayesinde, Napoli haricinde, yarımadada kontrolü ele geçirmek üzereydiler. Savoy, Floransa ve Pisa, haritadan silinmişlerdi. Buralarda işlenen katliamlar ve yağmalar, İtalya'yı kurma iddiasındaki Milan için kabul edilemez suçlar olduğu gibi, ikilinin bir sonraki adımının Mediolanum'a sıçramak olduğu su götürmez bir gerçeklikti. Hükümet, savaş hazırlıklarına başladı ve Francesco'nun zamansız ölümüne rağmen, sürdürdü.
25 Haziran 1508-1 Temmuz 1520 arasında hüküm süren Fioralba, Fransa'nın icazetiyle, Carrhae adı verilen, Piemonte'nin fethini iki yıl gibi bir sürede tamamlayıp, yüklü bir ganimet ve "Alp Bekçisi" ünvanını alıp Milan ordusnun savaş kabiliyetini gördükten sonra gözünü nihai hedefe, Lucca-Papalık ikilisine çevirdi. Soyluların ve Piemonte zaferinden sonra iyice uçtukları, yakın çevrelerinin ve kendilerinin hatıratlarından anlaşılan subaylar, kaçınılmaz olan savaşta kolay, ödülü bol, prestijli ve büyük bir zafer bekliyorlardı. "Ceneviz Limanı'ndaki şaraplar için sabırsızlandığını, bunları iki günde içeceğini" söyleyen Parma dükleri, sınırı geçecek ilk birliklere komuta etmek için birbirlerini düelloya davet edecek kadar hırslanmış ve bilenmişlerdi. Antikçağ'dan kalma savaşçı heykelleriyle, rölyefleriyle, kitabeleriyle doldurulup taşırılan Milan Sarayı'nda geceler boyunca süren "savaş ziyafetleri" veriliyor, şarkıcıların tutturduğu savaş türküleri eşliğinde Sezar'ı, Crassus'u, Pompey'i düşünerek kendilerinden geçen generaller sabaha kadar birbirleriyle dövüşüyorlardı."Roma'da Papa'yı eşeğe bindireceğiz" diye bağıracak kadar gerçeklikten kopmuşlardı. Savaşın başlamasına yakın günlerde, adlarına, sıfat olarak "Pompey"'i ekletenler olmuştu.
Dikkatli, lakin kolay etki altında kalabilen birisi olmak, o kişi için korkunç bir ızdırap, keder ve felaket kaynağıdır. Fioralba, maalesef, zeki, uyanık ve önsezisi güçlü bir kraliçe olduğu kadar, kurmaylarının bu hallerini gördükçe fetih arzuları kabaran, kontrolsüzleşen bir liderdi. Sınırdaki yığınakları teftiş ettiği bir günün sonunda verilen savaş ziyafetinde, o ana kadar kormaya çalıştığı sükünetini bir kenara bırakarak "Papa'yı kazığa oturtmak için savaşa gidiyoruz!" diye bağırmış, hizmetlilerin tanıklıklarına göre Saray, "yıkılmıştı". Ordunun aklıselim kurmaylarının soğukkanlılıkla oluşturdukları ve generallerin de Fioralba'nın da bir kenara bırakmaya karar vermiş gibi göründükleri savaş planı, sadece Lucca'da toprak kazanımları hedefliyordu; bilakis Genoa çevresinde. "O" geceden sonra, generaller planı dinlememe konusunda adeta yazısız bir mutabakata vardılar: Neredeyse tamamı, Roma'ya gidilebileceği ve gidileceği, bunun da çok kolay olacağı vehmiyle hareket etmeye başladılar.
Milan-Lucca Savaşı, Milan ordusunun bir sabah, Genoa üzerine baskın verme teşebbüsünde bulunmasıyla başladı. Zor geçeceği de daha ilk günden belli oldu; Baskın, başarılı oldu, evet ama saldırıda Parma ve Brescia'dan gelen bütün aristokratlar, Lucca hudut muhafızlarının ateşiyle öldürüldü. Bir süre sonra girilen meydan savaşında, Milan sayı üstünlüğüyle galip gelebildi küçümsediği rakibine; Modenalı düklerin ve prenslerin çoğu, Lucca ordusunun kurduğu pusuya düşerek can verdi, ordu güçlükle tutunabildi.
Kısa sürede düşmesi planlanan Ceneviz kalesi büyük bir direnişe geçerken, Papalık orduları da savaşa doğrudan müdahale etti: Tecrübeli generalleri Urbanus De Blazio, Milan'a her savaşta "kan kusturdu." Pisa'daki bir çarpışma, kıl payı kazanıldı ve savaş tam bir batağa saplandı. Ordunun beslenmesi sorunu etrafında doğan mali yük, ülkenin finans sistemini zorladı; sonunda da çökerterek ülkeyi binlerce dukalık bir borç sarmalına sürükledi. Milan, beş yıllık savaşın ilk iki yılında neredeyse bütün soylularını ve subaylarını, Orta İtalya'daki düşman kaleleri önünde kaybetti aynı zamanda. Crassus olma iddiasındaki pek çok komutan, Blazio tarafından, tıpkı onun gibi, ağzına altın dökülerek katledildi. Gerilla savaşı açan Lucca-Papalık orduları, Milan'a, bölgeyi cehennem etti.
Savaş, dördüncü yılına geldiğinde, yani Lucca-Papalık gücünü tüketmiş gibi görünürken bile Milan halen büyük zorluklar yaşıyordu. Bazı Lucca fedaileri, sınır hattındaki boşluktan faydalanıp Cremona'yı işgal edecek, burayı yakıp yıkacak ve güç bela toplanan takviyeleri yollarda katledecek kadar şiddetli bir mücadele içerisindeydiler. Fioralba, savaştan çekilmek isteyen zümrenin ve halkın giderek genişleyen kesimlerinin karşısına çıkarak, iki yıl daha mühlet istedi; başaramazsa, tahttan feragat edecekti. Herkes kabul etmiş gibi göründü ve hükümete destek verilmesi konusunda, bir çeşit sözleşme imza edilip yürürlüğe kondu lakin bitmek bilmeyen bu fasit mücadele, bütün Milan halkının sabrını, takatini, parasını ve umudunu tüketmişti; ülkedeki huzursuzluklar ayyuka çıkmıştı. Theodora döneminden beri istikrarlı bir şekilde güç kazanan soylular, savaş ortamından faydalanarak yönetime el koymak için gün sayar olmuşlardı.
Sonunda, Papalık'ın tüm hazinesi ve ticaret gücü; Parma'nın da iki toprağı ve maddi varlığı karşılığında barış imzalandı ancak bunun yegane sebebi, Batıda, Osmanlıların saldırıya geçmiş, Friuli'ye kadar inmiş olmalarıydı. Zoraki barış, bir başka savaşın hazırlığına dönüşmüştü. Birleşik İttifak ordularının Avusturya'da uğradığı bozgun, alınan yeni krediler, giderek artan savaş yorgunluğu ve Fioralba'nın cinsiyetinden ötürü sürekli olarak aşınan meşruiyeti, Milan'da, krallığa karşı bilenmiş bütün kesimlerin açığa çıkmalarına sebebiyet vermiş ve onlara çok büyük kozlar kazandırmıştı. Neredeyse koordineli olarak ayaklanacaklardı: Soylular, Fioralba'nın tahttan çekilmesi; köylüler, vergilerin düşürülmesi; İsviçre Almanları bağımsızlık verilmesi amacıyla 1520'ye çeyrek kala isyan bayraklarını açtılar. Zayıf düşmüş monarşi fazla direnmedi ve ülke yönetimi, İsviçre'den alınan iki toprağın kaybedildiği, yılların birikiminin berhava olduğu bir iç savaşın sonucunda el değiştirdi; "Sopransi Çağı" başladı.
I.Lodovico Sopransi, uğrunda bir ülkeyi yakıp yıktığı tahtta, Roma'daki kardinallerin yorumlarına göre bir lanetin sonucunda, sadece üç yıl kalabilmiştir. (1 Temmuz 1520-17 Mayıs 1523). Kendisinden sonra yönetimi devralan Caterina döneminde, düşük istikrar ve fay hatlarıyla bezeli, narin, kırılgan toplumsal yapı sebebiyle isyanlar patlamaya devam etse de Milan devleti, kriz dönemini geride bırakmıştı ve yeni diplomatik dengelerde ifadesini bulan yeni bir dünyada yoluna devam etmiştir.
Kutsal Roma İmparatorluğu'ndan ayrılmayan Milan, Adriyatik taksiminden beri Avusturya'yla, en hafif tabirle "dikkatli" bir ilişki içindeydi; Lucca seferinden hemen önce kurulan, İttifak savaşlarına katılımla perçinlenen bu ilişki, zaman içinde Habsburgların ve Sopransilerin karşılıklı birtakım hamleleriyle gevşedi, ama asla savaş öncesi bir gerginliğe çıkmadı. Yine de Milan, çareyi, HRE içinde ve dışında yeni güç odaklarıyla temasa geçerek, diyaloglar kurmakta bulmuştur; Ceneviz'in alınmasına karşı çıkarak Lucca savaşnı kötürüm ve havada bırakan Fransa; imparatorluğun doğusundaki Slav seddinin baş muhafızı Bohemya yeni muhataplarından bazılarıdır. Caterina dönemi, bu eksen "düzelmesi"'nin başladığı bir zaman olarak, Milan tarihinde yeni bir sayfadır; ancak bizim tarihçemiz, şimdilik, burada sona eriyor.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
İleti Sayısı: 3
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
0
Tunus boş arkadaşlar lys den ötürü bırakmak zorunda kaldım almanızı tavsiye ederim eğlenceli gidiyor multi
•
İleti Sayısı: 624
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
14
Uzun süredir sessizliğini sürdüren Commonwealth devletinin tarih kitaplarında ki değerli bilgileri dünyaya paylaşma vakti geldi.
Kazimierz IV Jagiellon 10 Nisan 1445 - 8 Haziran 1459
Polonya'nın kralının müslümanlara karşı düzenlenmiş büyük bir amaca hizmet eden Haçlı Seferinde ölmesinin ardından tahtı boş kalan ülkeye hanedandan seçilen Kazimierz ülkemizin başına gelmiştir. Kendisini seçen sejmlere saygısını göstererek ülkenin yönetimini seçimli bir monarşik düzene çeviren Kazimierz sosyal hayatında ki bunun gibi reformlarla da kalmayarak düzenlediği seferlerle de önce Töton Şövalyeleri'nin hakimiyeti altında ezilen Kulm şehri sakini polonları kurtarmış Lubusz'da alıkoyulmuş almanları kurtaran ve de Töton Şövalyeleri'nin hakim olduğu bölgenin büyük bir kısmını ele geçirmiştir. Töton Sövalyeleri ile müttefiklik kurma cehaletine girmiş Livonya Tarikatı'nın elinden de Latgalia kalesi aynı savaşta alınmıştır.1447 de başlayan bu savaş tam olarak Livonyalılar ile 1448 in sonlarında Tötonlarla ise de 1453'te bitmiştir. Bu seferden sonra Polonya savaşın yaralarını sarmaya çabalarken geçen sürecin ilk 6 yılında ise Kazimierz'i kaybetmiştir. Bu büyük lider ülkemize sadece 14 yıl hizmet gösterebilmiştir.
Michal I 9 Haziran 1459 - 29 Mayıs 1476
Kazimierz'in ülkeyi başarı bir sefer yaşattığı doğrudur ama bu savaşın da sonuçları olmuştu ve de bu yaraların sarılmasıyla uğraşılırken Polonya devletinin güçsüzlüğünden ve bir anlık dikkatsizliğinden kaynaklanan sebeplerle önce Pomerania adlı devlet Polonya'nın hak iddia ettiği topraklar Danzig ve Tuchel'i ele geçirmiş ve de Latgalia kalesi ile ilk adımı atılan Livonya Seferide amaçlanan topraklar Moskova ve Danimarka devletleri tarafından ele geçirlimiştir. Michal burada yapılan hataları düzeltmek adına müttefiği Bohemya ile birlikte Pomeranya seferine çıkan Polonya Danzig ve Tuchel'i kurtarmıştır. Bunun dışında vasalımız olan Mazovia ülke topraklarına katılmış ve de başkent Krakow'dan Varşova'ya taşınmıştır. 1470 yılında zor duruma düşmüş olan Moskova devleti zamanın da Livonya'ya genişlemesinin bedelini ödemesi için bizim tarafımızdan I. Mıchal'in kararıyla savaşla karşılaşmıştır. Bu savaşta eksiklerini tamamlayamamış moskova ordusu çok da fazla karşımıza çıkmamış ve Polon askerleri kalelerde ki Moskova halkı ve bir grup profesyonel garnizon dışında bir savunma birliğiyle karşılaşmamıştır. Bu savaştaki istekleri yerine kesin bir şekilde getirilmeyen Michal rakibine kendi oyununu tanıtmaya karar vererek arkasına savaştan yorulmuş Moskova halkı slavları da alarak Kaluga ve de Moskova şehirlerinin alındığı bir anlaşmayla bitirilmiştir. Bu anlaşma ve savaş tarihten silinen Moskova devletinin yıkılışının başlangıcı olmuştur.
Karl I 30 Mayıs 1476 - 4 Mayıs 1504
Moskova'nın güçten düşmesinin 3 sene ardından tahta geçen Karl önceden de var olan Livonya ve Töton Seferi politikasını sürdürerek öncelikle Töton Şövalyelerini tamamen ortadan kaldırmış sonrasında ise Livonya'ya çıkan Danimarka'ya karşı hamlesini bağımsızlığını isteyen İsveç'i destekleme kararıyla başlatmıştır. Kısa sürede Livonya seferi için yapılması gereken Estonya Seferine çıkmıştı ki çok geçmeden İsveçli dostlarımız desteğimizi aldıklarını öğrenince heyecanlanmış ve de bağımsızlık savaşını başlatmışlardır bunun üstüne Estonya devleti ile basit bir anlaşma yapan Polonya, Danimarka'ya karşı sürdürülen savaşta yaptığı muharebeleri kaybetmeyerek savaşın kazanılmasında büyük bir etki sağlamıştır hatta savaş sonunda karşılaşılan 13.000 kişi içeren Danimarka ordusu Polon ordusu tarafından tamamen yokedilmiştir. Bu savaşta donanmalarıyla bize yardımcı olan İngilizlere bu centilmence tavırları içinde teşekkür ederiz. Danimarka savaşının başarısının ardından morali yüksek olan Polon askerleri Kral Karl'a Moskova devletiyle olan ateşkeslerinin bitirdiğini hatırlatınca Karl hemen bir Moskova seferi daha düzenlemiş ve de Vladimir ve Rzhev şehirlerini Litvanya'ya katmış ve de Ryazan ile Nizhny Novgorod devletlerine bağımsızlıklarını hediye etmiştir.
Joachim Hector 5 Mayıs 1504 - 5 Mart 1532
Joachim tahta geçtikten sonra ilk işi müttefiğimiz Bohemya ile ortak bir sefere çıkmaktı bu sefer de amacı Livonya seferini sonunda tamamlamak isteyen Joachim sadece 2 sene süren bu savaşın sonucu olarak Livonya'yı kurtarmış oldu. Buranın hemen ardından zamanında serbest bırakılmış olan Ryazan Krallığı vasal alınmış ve o an da savaşmakta olduğu Qasim devletinin toprakları da Ryazan topraklarına katıldı. Moldovya yıllarca kuzeyler de yapılan seferlerden dolayı unutulmuş durumdayken Joachim Moldova devletini Polonya sınırlarına katmış ve de burada ki diplomatik hamleyi emsal göstererek Commonwealth adlı birliği kurarak Litvanya ve de Polonya devletlerini tek parça kılmıştır. Genel olarak reformlarıyla tarihe imza atmış ikinci liderimiz olan Joachim ülkeyi tek parça haline getirdikten sonra malesef ki hayatını kaybetmiştir.
Karol I Ferdynand 6 Mart 1532 - 13 Ekim 1541
Karol tek parça haline getirilmiş ve en güçlü dönemlerini yaşayan Commonwealth devletini güçlendirmek için önce bir Novgorod sonra da bir Moskova seferi düzenleyerek o coğrafyada büyük bir genişleme sağlamıştı. Birleşmeden sonra ülkede bulunan aşırı kalabalık Ortodoks halkına doğru yolu misyonerleriyle göstermeye odaklanan Karol ülkeyi bir yandan da ekonomik olarak geliştirmiştir. Askeri seferleri destan olarak anılmasa da en geniş ilerlemenin yaşandığı seferler onun döneminde yapılmıştır. Avrupa da yaşanan dini reformlardan da etkilenmemiş kendinden önceki iki kralın yolunu takip eden Ferdynand devletin Katolikliğe bağlı kalmasını daha iyi görerek reformların ülkeyi etkilemesini engellemiştir.
Mindaugas 14 Ekim 1541 - ...
İleti Sayısı: 26,424
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
139
30 Yıl Savaşı gerçekten 30 yıl süreceğe benziyor.
Aşağıdaki 1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• Aytaç
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
1581`e(Aus`la truce bitimi) kadar sursun de bak bakalim Otto ne yapiyor.
•
İleti Sayısı: 12,381
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
100
Osmanlıyı Da Bekleriz Gerekirse Yüce Katoliklik Bütün Kafirlere Karşı Savaşır Ama Tanrının Ve İsa'nın Gücü Bizimle Olduğu Sürece Asla Yenilmeyeceğiz!
•
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
05-05-2017, 00:34
(Son Düzenleme: 05-05-2017, 00:35, Düzenleyen: Sezar.)
Daha ne yenilecegin 3 kere %100 WS aldik zaten. Bundan sonra tek sansin CW ile birbirimize daldigimizda olur. Hobilerimin arasina Viyana`yi dusurmeyi de yazarim artik.
•
İleti Sayısı: 26,424
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
139
05-05-2017, 00:40
(Son Düzenleme: 05-05-2017, 00:57, Düzenleyen: Duman.)
Avrupa
Kuzey Amerika
Asya
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
05-05-2017, 13:28
(Son Düzenleme: 05-05-2017, 13:31, Düzenleyen: Sezar.)
Padisahimiz Sultan Selim Han Cok Yasa !
Din ligleri`nde tarafsizligini ilan eden Devlet-i Aliyye; Macaristan`dan cekildigi icin Avusturya ile bir sorunu kalmamisti.Lakin,Ispanya, Musluman topraklari olan Fas`tan tamamen atilmaliydi. Ayni zamanda Italya`da bir Ispanyol varligindan da rahatsizdik. Iste bu amaclarla Bohemya-Commonwealth`le olan savasin verdigi firsatla Ispanya`ya savas ilan edildi.
4.Ispanya-Avusturya Cihadi`miz da Allah`a hamdolsun zaferle sonuclandi.Alplere kadar hicbir direnisle karsilasmayan Osmanli ordusu,hizli bir sekilde Alp Daglarinda Avusturya ordularini kapana kistirdi.Avusturya ise bu arada Osmanli`nin savas ilan etmesini firsat bilip Din Savaslari`ni baslatan Fransa ile ugrasmakta idi.
Arazi sarp ve daglik olmasina ragmen Ertugrul Pasa , Osmanli ordularinin ustunlugune guvenerek saldiri emri verir.Yenmemiz kesin tek uzuntumuz stack wipe atamayacak olmamiz. Bu arada Sakiz Adalari hakkimizdir. Kisa zamanda cebren veya hile ile aziz vatanimizi alacagiz.
Alplerdeki Osmanli hucumunu goren Fransiz ordusu destege geliyor.
Osmanli Donanmasi, Cebelitariktan gecit vermemesine ragmen cikartma ile gelen Ispanyol ve Ingiliz birliklerine karsi saldiriya geciyoruz.
Iste Ingiliz Diplomasisi ! Salzburg v2.0
Fas`ta Ispanyol birliklerinin bozguna ugramasi ve Avusturya`da Alplere dayanmamizin sonucu olarak Ispanya baris istedi. Antlasmaya gore:
1)Ispanya`nin Napoli`deki egemenlik haklari son bulacak.
2)Ispanyol Fas`i Tunus ve Osmanli Devletlerine verilecek.(Sus haric)
Papalik cihadimiza destek cikiyor.
Biri su Cilgin Ming`i durdursun @Voidian Aeschyli
•
|