12-03-2018, 09:04
Küçükken okuduğum bir hikayeden etkilenmiştim.Ve o karakteri kendimle özdeşleştirince KARTAL oldu.Hemen hemen internette hep Kartal'ı kullandım.Kartal'ı alamadığım zamanlarda da sovalye156 (ş ile değil 's' ile) var.O da şovalyelere olan hayranlığımdan geldi.156 yazması kolay bir sayı olduğu için yazdım.
hikaye için tık.
hikaye için tık.
Bir dağda kartal yuvasında yumurtalar henüz kuluçka dönemlerindeyken dağda bir deprem olmuş. Kartalın yuvasındaki beş yumurtadan biri, depremin şiddetiyle yuvadan düşüp, dağın tepesinden yuvarlana yuvarlana vadideki bir çiftliğe dek ulaşmış.Bu çiftik, bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, kendi yumurtalarına pek benzemeyen bu değişik ve biraz da büyük yumurtayı sahiplenmek istemişler. Yaşlı bir tavuk, yumurtayı koruması altına almış kümesine götürmüş ve öteki yumurtalardan çıkacak yavrulardan ayırmaksızın büyütmeye karar vermiş.
Günü dolup, zaman geldiğinde yumurtanın içindeki kartal yavrusu kabuğunu kırmış ve dünyaya gözlerini açmış. Bir tavuk çiftliğinde bulunduğunu ve kendisinin de çevresindeki yüzlerce tavuğun arasinda olduğunu görünce, kendini de tavuk sanmış ve çiftlikteki tavuklarla birlikte tavuk gibi büyümeye başlamış. Onlar gibi yem yiyor, onlar ne yaparsan aynısını yapıyordu. Yalnızca o, kendisini tavuk gibi görmekle kalmıyor, çiftlikteki tüm tavuklar da onu bir tavuk olarak görüyorlar ve ona bir tavukmuş gibi davranıyorlarmış…
Zaman zaman içinde Yavru Kartal: “Ben çevremdeki tavuklara benzemiyorum… acaba ben kimim?” diye sorular sormaya başlamış. Ne rengi ne de yapısı benziyormuş.
Ama, bu kuşkusunu bir türlü kabul edilmez diye dile getiremiyomuş. Ne de olsa o da bir tavukmuş ve tavuk olduğunu da bilmeli, kabul etmeliymiş. Çünkü aylarca tavuklar arasında büyümüş, zaman geçirmiş. Bir gün çiftlikte öteki tavuklarla birlikte yerden yem toplarken, yukarılardan birkaç kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. Kendini tutamamış, yüreğinde bir anda oluşan coşkuyla haykırmış:
– “Aman Allah’ım! Ne kadar güzel uçuyorlar! Ben de onlar gibi uçmak istiyorum…” (Çünkü içindeki kartal yapısı ona bu ateşi vermiş, gerçekten tavuk olsaydı kafasını kaldırmayacaktı bile)
Kümesteki tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler.
– “Sen bir tavuksun ve şunu aklından sakın çıkarma Tavuklar asla kartallar gibi uçamazlar…!”
Yavru kartal, o günden sonra hemen her gün gökyüzüne bakıyor ve yukarılarda uçan kartal arıyormuş gözleriyle… bir kartal gördüğünde ise çiftlikteki öteki tavukları unutuyor, gökteki kartal gözden kayboluncaya dek büyük bir hayranlıkla izliyormuş. Sonra da tüm hayranlığını ve özlemini, kartal gördüğü her zaman olduğu gibi, hep aynı sözlerle dile getiriyormuş:
– “Keşke ben de onlar gibi uçabilsem…, onlar gibi özgürce uçsuz bucaksız ufuklara kanat çırpabilsem…”
O böyle konuştukça çevresindeki tavuklar da her zaman söyledikleri sözleri bir kez daha yineliyorlarmış.
– “vazgeç düşlerinden çünkü sen bir tavuksun, ve hiçbir zaman uçamayacaksın, ömrün boyunca da tavuk olarak kalacaksın…”
Küçük kartal çevresinden gelen bu seslerden öylesine etkilenmiş ki, kendisi de artık bir tavuk olduğunu kabul etmiş, ve bir tavuk gibi yaşayıp bir tavuk gibi ölmüş…
Günü dolup, zaman geldiğinde yumurtanın içindeki kartal yavrusu kabuğunu kırmış ve dünyaya gözlerini açmış. Bir tavuk çiftliğinde bulunduğunu ve kendisinin de çevresindeki yüzlerce tavuğun arasinda olduğunu görünce, kendini de tavuk sanmış ve çiftlikteki tavuklarla birlikte tavuk gibi büyümeye başlamış. Onlar gibi yem yiyor, onlar ne yaparsan aynısını yapıyordu. Yalnızca o, kendisini tavuk gibi görmekle kalmıyor, çiftlikteki tüm tavuklar da onu bir tavuk olarak görüyorlar ve ona bir tavukmuş gibi davranıyorlarmış…
Zaman zaman içinde Yavru Kartal: “Ben çevremdeki tavuklara benzemiyorum… acaba ben kimim?” diye sorular sormaya başlamış. Ne rengi ne de yapısı benziyormuş.
Ama, bu kuşkusunu bir türlü kabul edilmez diye dile getiremiyomuş. Ne de olsa o da bir tavukmuş ve tavuk olduğunu da bilmeli, kabul etmeliymiş. Çünkü aylarca tavuklar arasında büyümüş, zaman geçirmiş. Bir gün çiftlikte öteki tavuklarla birlikte yerden yem toplarken, yukarılardan birkaç kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. Kendini tutamamış, yüreğinde bir anda oluşan coşkuyla haykırmış:
– “Aman Allah’ım! Ne kadar güzel uçuyorlar! Ben de onlar gibi uçmak istiyorum…” (Çünkü içindeki kartal yapısı ona bu ateşi vermiş, gerçekten tavuk olsaydı kafasını kaldırmayacaktı bile)
Kümesteki tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler.
– “Sen bir tavuksun ve şunu aklından sakın çıkarma Tavuklar asla kartallar gibi uçamazlar…!”
Yavru kartal, o günden sonra hemen her gün gökyüzüne bakıyor ve yukarılarda uçan kartal arıyormuş gözleriyle… bir kartal gördüğünde ise çiftlikteki öteki tavukları unutuyor, gökteki kartal gözden kayboluncaya dek büyük bir hayranlıkla izliyormuş. Sonra da tüm hayranlığını ve özlemini, kartal gördüğü her zaman olduğu gibi, hep aynı sözlerle dile getiriyormuş:
– “Keşke ben de onlar gibi uçabilsem…, onlar gibi özgürce uçsuz bucaksız ufuklara kanat çırpabilsem…”
O böyle konuştukça çevresindeki tavuklar da her zaman söyledikleri sözleri bir kez daha yineliyorlarmış.
– “vazgeç düşlerinden çünkü sen bir tavuksun, ve hiçbir zaman uçamayacaksın, ömrün boyunca da tavuk olarak kalacaksın…”
Küçük kartal çevresinden gelen bu seslerden öylesine etkilenmiş ki, kendisi de artık bir tavuk olduğunu kabul etmiş, ve bir tavuk gibi yaşayıp bir tavuk gibi ölmüş…