İmparator Pelagios the Hammer
1255 yılında tahta geçtiğim sırada dünya çalkantalı bir yerdi. Her şeyin aynı anda yaşandığı, kralların devrildiği, köylerin yağmalandığı din adına bir çok katliamın gerçekleştiği bir dünya. Babam Tanrı kutsasın Aziz Christophoros Hristiyanlıktaki ikiliğe son vererek, bütün Hristiyanları Ortodoksluk altında birleştirmişti. Ancak bu göründüğü kadar basit bir süreç değildi. Avrupa da hala Katolikliğe bağlı hükümdarlar vardı. Üstelik bu hükümdarların bir çoğu bana bağlı vassallardı. Tahta geçtiğimde HRE ve Bizans benim hükümdarlığımda birleşmişti. Kuzeyde Danimarka'dan güneyde Afrikaya kadar, Doğuda İran Batıda Fransa'ya kadar devasa bir İmparatorluğun hükümdarıydım. Her ne kadar devasa bir ordum olsa da bu kadar büyüklükte bir ülkeyi yönetmek için acımasız olmam gerekiyordu. Halihazırda tahta geçtiğimde Alman vassallarım isyana kalkmışlardı. Yapılacak öncelik isyanları bitirerek Alman topraklarını Yunan ve Ortodoks hükümdarlara vermekti.
Gerçekleştirmek istediğim planları mı yakın çevremdekiler duyumca ne kadar hırslı olduğumu söylediler. Belki de öyleyimdir. Belki de başarılı bir hükümdar hırslı olmalıydı.
Macar bölgesinde çıkan isyanı bastırmak için hızlıca orduları toplayarak işgale giriştim.
İlk muharebe Bacs bölgesinde gerçekleşti. Ordularımın boyutu ve gücü karşısında duramayan isyancı ordusu ağır bir yenilgi aldı.
Eğitim bir çocuğun gelişimi için çok önemlidir. Her ne kadar savaşlar içerisinde olsam da çocuklarımın eğitimini aksatmamasını sağlamak istiyorum.
Yaptığımız bütün muharebelerden galip ayrılarak ve yaptığımız kuşatmalar sonucu isyancılar teslim oldu.
Savaş bittikten sonra meşruluğumu arttırmak ve halkın moralini yerine getirmek için büyük çapta bir turnuva düzenlettim.
Turnuva bittikten sonra diyardaki düzeni sağlamak adına gerekli toprak dağıtma işlemlerine başladım. Öncelik olarak dinini bırakmayan kafirleri bölgelerinden uzaklaştırarak, yerlerine Yunan ve Ortodoks Kral/Valiler atadım.
Daha sonra topraklarını kaybetmiş eski soylularının bütün mallarına el koyarak sürgün ettim.
Ancak düzen sadece toprak düzenlemeyle olmaz. Yeni fetihler ve diyarı tam olarak birleştirmek için İtalya'nın fethi şarttı. Bunun için krallık için hakka sahip olan birini aradım.
Ülkedeki iç karışıklık ne yaparsam yapayım bir türlü düzelmiyordu. Artık yaptığım çalışmalar ve uğraşlar bana çok yorucu gelmeye başladı.
Bu esnada Anadolu ve Balkanlarda büyük çapta isyan çıktı. İmparatorlukta sular durmuyor. Hazırlıksız yakalandığım bu isyanı başta kaybediyor gözüküyordum. Daha sonra ordumu toplayıp organize ederek bölünmüş ve şehirleri kuşatmış birlikleri avlamaya başladım.
Zafer sarhoşluğuna kapılan isyancı ordularına ağır darbeler vurmaya başladım.
İsyancı ordularının zayıflaması ile zaferim nerediyse garantilenmişti. Bu esnada bir manasartırda gelen keşişin sarayıma uğradığı haberini aldım. Benden maddi olarak yardım isteyen keşişe seve seve yardım edeceğimi söyledim.
Ülke sadakatsiz ve her an isyana hazır vassallar ile doluyken bir de yerel isyanları göze alamazdım. Gelen haberler ile cadılıkla suçlanan ve halkı korkutup ayaklandıran bir kadın yakalanmış. Derhal ateşte yakılıp ruhunun arındırılmasını emrettim.
Belki keşişe yaptığım yardım, belki de kazığa bağlayıp yaktığım cadı ile Tanrı tarafından kutsandım. Bu olaylardan kısa süre sonra İsyancı liderinin teslim olduğu haberini aldım.
Ancak bu barış çok uzun sürmedi. Henüz bir sene geçmemiştiki, bir önceki iç savaşta güç kaybettiğimi düşünün bir grup vassallım isyan bayrağını kaldırdılar.
Varangiard komutanın önderdiliğinde isyancıların üzerine gönderdiğim bir ordu Ybbs muharebesinden galip ayrıldı.
Başkenti düşen isyancılar daha fazla direnemedi.
Ve 21 gün sonra bir isyan daha.
Bu esnada geniş çaplı bir grip salgını beni de vurdu. Ancak doktorumun tedavisi ile kendime gelebildim.
Adriyatik denizine kıyısı olan Spalathos şehrini kuşatan 12bin kişilik bir isyancı ordusu haberini aldım. Bölgeye iki büyük ordu göndererek büyük bir zaferle ayrıldık.
Arka arkaya yaşadığım iç savaşlar yüzünden biraz içime kapandım. Belki de sorun Tanrı ile benim aramdaydı. Belki de iyi bir kul olamadım.
Bu esnada çiçek hastalığına yakalandım. Genelde ölümle biten bu hastalık Tanrı'nın ve doktorlarımın desteği ile yeneceğime inanıyorum.
Bana ve ülkeme büyü yapıldığını düşündüğüm için çevrede geniş çaplı bir cadı avı başlattım. Yakalananların derhal yakılmasını emrettim.
İç savaşlar biraz olsun durulduktan sonra, Şii halifesinden Kudüs için cihat ilanı aldım.
Ancak yapılan bir dizi muharebe sonucu halifeyi ele geçirmeyi başardım.
Kafir savaşından galip ayrılırsam hacca gideceğime dair Tanrı'ya ettiğim yeminin yerine getirilme vakti geldi.
Hacdan döndükten sonra, imparatorluk da biraz durulmuşken toprakları birleştirme çalışmasına girebilirdim. Aynı anda üç savaş açarak kolayca İtalya bölgesini ele geçirmeyi hedefliyorum.
Venedik üstüne hızlıca yaptığım saldılar kolayca teslim olmasını sağladı.
Tam İtalya üzerine odaklanıcakken Sunni hafilenin Afrika için cihat çağrısı yaptığı haberini aldım. Güney ve Doğu sınırında 10 binlerce Sunni Müslümanın topladığıda haberler arasındaydı.
Neden sürekli kendi içimde var olan çılgınlıkla savaşıyorum ki? Belki de o kadar kötü değildir.
Zorlu bir mücadelenin ardından Sunni halife ile yaptığım savaştan da galip ayrıldım.
Kendimi korumak için gerçekten iyi kalitede bir zırh yaptırmaya karar verdim.
Oğlum hakkında çıkan bir kafir bir tarikata üye olması haberleri ile yakılması istendi. Tabiki İmparatorluğun geleceği olan oğlumun bir dedikodunun sonucudan yakamam.
Büyük İskender. Tarihte her hükümdarın olmak istediği bir kişilik. Birçok kişi tarihte soyunu İskendere dayandırmak istemiştir ancak elde tutulur bir hakka sahip olamamıştır. Belki de bu büyük başarılarımın ardında İskenderin torunu olmak yatıyordur.
Uzun uğraşlar ve harcadağım yüklü miktarda para sonucunda, soyumun kadim İskender'e dayandığını kanıtlayabildim.
Yerel baronların avlanmak için kilise topraklarına girmek istediğini öğrendim. Ancak Kiliseler ve ona ait topraklar kutsaldır.
Aslında başa HRE imparatoru olarak geçsem de ben bir Yunan'ım ve ana ünvanım daima Bizans olmalı. Bu yüzden ülkedeki ikiliğe son vermek için HRE imparatorluğu ünvanına resmen son verdim.
İlerleyen yaşıma rağmen ailemin tarihini anlatan bir kitap yazmak istedim.
Adına veba dedikleri korkunç bir hastalığın Hindistan üzerinden insanları öldürerek ilerlediği haberlerini aldık. Her gün bir şehir vebaya kurban gidiyor. Çok hızlı bir şekilde önlem alınması gerekiyor.
Hastalık yüzünden bütün sarayın kapıları uzun süredir kapalı. Giriş çıkış tamamen yasak. Malesef yiyecek stoğumuz azalmakta.
Bu zor dönemlerde saray çalışanlarının yiyecek çaldığını öğrendim. Onlara en güzel ceza ölüm. Ancak böyle zor zamanlarda ziyan olmalarını istemem.
Ben İmparator çekiç I. Pelaigos neden bu yazıları yazarken son zamanlarım olduğunu düşünmekteyim. Bu yazılarımın son olacağı bir şekilde biliyorum. Uzun bir hayat yaşadım. İmparatorluğumu zor da olsa iç düzeni sağlamayı başardım. Aldığım cihat ilanlarını başarıyla geri püskürttüm.