Bu hikaye Fransa ve Sicilya Fatihi ,yüzyıllar sonra Roma imparatorluğu’nu tekrar dirilten 1317-1342 Şanlı ve Cesur Basileus Pelagios’un tarihçesidir.
(Arkadaşlar hikaye biraz uzun olacak bu sebeple önemli bir olayı dönüm noktası olarak alarak hikayeyi ikiye bölmek istedim. En kısa zamanda geri kalan kısmını da atacağım)
(Arkadaşlar hikaye biraz uzun olacak bu sebeple önemli bir olayı dönüm noktası olarak alarak hikayeyi ikiye bölmek istedim. En kısa zamanda geri kalan kısmını da atacağım)
Bir gün yine her zaman ki gibi kendi halimde çok sevdiğim şanlı roma tarihini okuyordum. İtalya’nın ortasında Romus ve Romulus kardeşler tarafından kurulan küçük, sıradan bir Latin köyü olan Roma’yı diğerlerinden ayıran Tanrı(lar) tarafından verilmiş bir özel gücü vardi sanki. Dünya üzerindeki tüm köylerin kabileler tarafından yönetildiği o zamanlarda o “sıradan” köyün bir gün tüm Dünya’yı yöneteceğini o zamanın “sıradan” köylüleri nereden bilebilirlerdi ki? İktidar, yurttaşlık, savaş, imparatorluk, lüks ve güzellik gibi temel kavramlarımıza biçim veren bu denli baskın bir güce nasıl ve neden dönüşebilmişti? Bu değersiz köyün alamet-i farikası neydi ve nasıl olmuştu da bu alamet açığa çıkmıştı?
Bu gibi sorularla kendi içimde tartışırken odama birden babam Ulu Demetrius’un sadık Varangian Muhafızları girdi ve yüzüme üzgün üzgün baktılar. Zira çok zor zamanlardı. Tam dünyayı kasıp kavuran veba illetinden kurtulduk derken iktidar mücadeleleri başlamış ve babamın disiplinli yönetimi ve acımasızlığı yüzünden çok sayıda vassal ona karşı cephe almıştı. Babamı anlayabiliyordum çünkü böyle büyük bir devletin haini de çoktu ve herkes pusuda beklemekteydi.
Daha sonra gelenler birden önümde diz çöktü ve babamın kılıcını bana sundular. Bu sevgili babamın düşmanlarının yıllardır denediği lakin her seferinden bir şekilde babamın sıyrıldığı suikast denemelerinin bu sefer başarılı olduğunu gösteriyordu. Lakin bana üzgün bakılmasının sebepleri belki de benim yetersiz olacağımı düşünülüp, koca imparatorluğun sonunun geldiğini düşündükleri içindi. Zira bir avuç vatansever ülkesi için endişelenirken, geri kalanlar aç gözle olanlari beklemekteydi.
Ben tek varistim abim veba salgınında ölmüştü. İmparatorluğun gelenekçi lordlarının ablama oy vermeyeceğini bildiğim için bana bir şey olması durumunda tahtı ele geçirebilirlerdi. Vücudumda korku ve cesaret birbiriyle savaşıyordu sanki. Bu duygularla 19 yaşında tahta oturdum.
Tahta çıktığımda 3 farklı isyanla baş başa kalmıştım. Hepsi de babamın tiranlığını bahane edip isyan bayrağını çekmişlerdi. Her ne kadar güçlü bir ordumuz olsa da isyan cok farklı coğrafyalardaydı. Bizzat ordunun başına geçerek moralsiz ordumuza güç vermeye çalıştım ve isyancıların sonu getirildi. Ve babam zamanında isyan edip hapse atilan tüm asilerin tüm malvarlığına el koyuldu ve sürgün edildi. Bu paralar çok ciddi miktarlarda olduğu için çok işime yaracaktı.
Tahta çıkar çıkmaz evlenmiştim ve hanedana ihtiyacı olan varisi getirmek için çalışmalara başlamıştım. Ve ilk çocuğum, oğlum doğmuştu. Lakin kendisi yumru ayaklıydı ve varisim olmaya uygun değildi. Yine de hanedamizin devam edecek olması sevindirici
Orduda sürekli benim yetersiz olduğuma dair sesler yükselmeye başlamıştı. Henüz yeni tahta geçmiş olmama rağmen kendimi kanıtlama ihtiyacı duyduğum için Büyük fransa seferi için baş düşmanımız Hispanya’ya savaş açtım. Bu haber beklenmedikti ve şok etkisi yaratti tüm ülkede
Ve imparatorluğun istediği sağlam evladım doğmuş oldu. Benden sonra tahta geçecek oğlum sen olmalisin Maurikios
Ve muazzam bir zafer alarak Fransa fatihi oluyorum Bu benim prestijimi bayağı artırıyor ve yıllar sonra özlenen gerçek roma imparatoru olduğuma dair söylentiler yayılıyor. Yapılacak iş tıpkı dedem Çekiç Pelagios’un yaptığı gibi Fransız topraklarını ve vassallarını Yunan ve Ortodoks kontlara vermekti.
Tanrı’nın her daim yanımda olduğunu ve bana güç verdiği hissettiğim için Aziz Basil tarikatını katılıyorum. Burada kendini tanrı’ya adamış insanlarla karşılaşabileceğimi düşünüyorum.
Savaştan dönen yorgun ordumuzu eğlendirmek ve fethin kutlamasını yapmak için büyük bir turnuva düzenlenmesini istedim.
Gece yarısı bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdiğimde Kontes Apollinia’yı gördüm ve biraz sohbet ettik. Daha sonra saatlerce gülüştüğümüzü ve konuştuğumuz fark ettim ve iyice yakınlaştık. Onun sıcak nefesi beni kendine çekiyor ve kendimi kaybedip yatağına gidip güzel bir gece geçiriyoruz. Lakin sabah olduğumda olanlar kafama denk ediyor ve günah işlediğim için pişmanlık duyuyorum.
Pişmanlıktan inzivaya çekiliyorum ve kendimi Tanrı’ma affettirmek istiyorum ve ondan bana bir işaret vermesini bekliyorum. Bir daha kendimi yanlış işlere kaptırmayacağım.
Kendimi bir boşluk içerisinde bulduğum için belki biraz savaşarak düzelirim diye gasp edilmiş Sicilya topraklarını almak için savaş açıyorum. Biraz stres atmaya ihtiyacım var.
Askerlerim düşmanımdan ele geçirdiği bir Haçlı mızrak getiriyor.
Savaş sırasında festivalde Apollonia’m beni etkisi altına alarak odasına çekiyor. Affet tanrım karşı koyamıyorum
Artık kendimi değersiz hissediyorum. Tanrı’yla oyun olmaz. Son bir şans istiyorum ve eğer bu savaşı da kazanırsam hacca gideceğimi ve tamamen onun yolunda olacağıma dair adak adıyorum
Savaş sona eriyor ve Sicilya tekrar bizim oldu
Kendini benim oğlumdan önde görerek varisim olduğunu iddia eden vali’mi cezalandırdım.
Hac için İsa efendimizin yanına Kudüs’e gidiyorum
Hacdayken gökte sürekli bir yildiz kayıyor. Her gece görüyorum bu Yüce Tanrı’mızın bana yolunu gösterdiğine işaret.
Yüce tanrımız bana ve hacılara eşlik etmesi için Çelik zırhlı ve çelik mızrak uçlu şövalyeler göndermiş.
Cennet’in şehri Kudüs’e varıyoruz. Değişik kültür ve inançlardan insanların yaşadığı baharat kokulu ve değişik bitkilerin olduğu şehir. Doğuş Kilisesi’ne gitmeden önce kalacak yer bulmalıyım. Çok değişik duygular içerisindeyim.
Haccı tamamladım ve ülkemin başına döndüm ve savaş öncesi ülkedeki hainleri temizledim ve mülklerini tamamen bana sadik ve zayıf lordlara verdim. Böylece belki de tarihimizde ilk defa tüm vassalların önünde eğildiği, saygı duyduğu, karşıt sözlerin olmadığı bir imparator haline geldim ( O bir tane -100lük sonradan ortadan kaldirildi. Başka da yoktu zaten)
İçişlerinde temizlik yaptıktan sonra Sapkın Papa’dan Capua’yı almak için savaş açtım. Kendisi dini siyasete alet ettiği için zaten olmayan saygınlığı iyice bitiyor.Bana bağlı 16k retinues birliğimle papa ordusunu ezerken şehirlerimden topladığım diğer birliklerimle Capua’yı ele geçirdim.
Böylelikle Megali İdea’mız için son bir yer kalmış oldu.
Artık zamanının geldiğini düşünüyorum. Neredeyse tüm dünya’yı titreten Roma’nın geri döneceğinden korkan tüm düşman ülkeleri koalisyona girmişti. Ama korkmuyorduk. Son pürüzü tamamlamak için savaşı korkusuzca açıyoruz.
Tarikatimızın dindar askerlerini vassalım yaparak benimle savaşmalarını istiyorum.
Tüm düşmanlarımızın eli kolu bağlandı ve diz çöktüler. Bu yüzyıllarca engellenmeye çalışılan Roma’nın ruhunun dirilişiydi.
Ve büyük gün. Küçüklüğümden beri hayalini kurduğum rüyalarimda gördüğüm o Şanlı Roma İmparatorluğunu tekrar diriltmek bana nasip oldu. Atalarım Julius Ceasar, Octavius Augustus,Marcus Aurelius ,Neron sanki ruhlarıyla benim yanımdalardı. Büyük bir törenle başıma Defne yaprağı geçirdim ve kendimi Augustus Ceasar ilan ettim. Lakabım Cesur Pelagios artık Augustus Pelagios oldu. Şanımız öylesine büyüktü ki benden sonrakiler benim kanımı taşıdıklarından gurur duyacaktı.
Evet büyük imparatorluğu diriltmiş ve onun kültürünü yeniden yaşatmıştık. Lakin eski pagan inançlarımız ne olacaktı? Ben her ne kadar bazi şüphelerim olsa da mazide kaldığını ve gerçek dinin Hristiyanlık olduğunu düşünmekteyim.
Başkentimiz Roma’ya taşındı ve biz artık yunanların bizans’ı değil. Gerçek Romalıların gerçek imparatorluğuyduk.
Bazı çılgın rahiplerin karşı çıkmasına rağmen tüm imparatorluğu roma kültürüne adapte etmek istiyoruz. Bu olaylar bende büyük bir soru işareti yaratıyor.Neden korkuyorlardi ki bu kadar ? Hem bir yerde okuduğuma göre roma imparatorluğunun sonunu getiren gerçek dinden sapıp ibrahimi dinlere yönelmesiydi diye. Eskisi gibi güçlü ve caydırıcı olmak istiyorsak eski dinimize ve kültürümüze geri dönmeliymişiz. Zira bizi köklerimizden ayırdılar böylece parçalandık. Belki de doğrudur?
Karımın benden uzaklaştığını Yunan kralıyla birlikte olduğuna dair söylentiler dolaştı. Bu işin aslını karıma sordum. Böyle şanlı roma imparatorunun boş işlerle uğraşması rezillik.
Karım bunu reddetse de ben işin aslını öğreneceğim
Kiraladığım casuslar ikisini suçüstü yakaladı. Bir roma imparatorunun bu şekilde boynuzlandığı nerede görülmüş. Tüm bedenimi kin ve nefret kaplıyor ve ikisinin yaptığı rezilliği tüm halka ifşa ediyorum
Çılgın kral bozuntusunun krallığını elinden aldım
Lakin sinirimden geceleri uyuyamadığım için o gafili zindana attırdım ve bizzat kellesini aldım. Bu ne cesaretmiş böyle
Kafamdaki bazı soru işaretleri oluştu ve bunları gidermek için eski defterleri açmak istedim. Atalarımız yanılıyor olamazlardı
To be continued ...
Bu gibi sorularla kendi içimde tartışırken odama birden babam Ulu Demetrius’un sadık Varangian Muhafızları girdi ve yüzüme üzgün üzgün baktılar. Zira çok zor zamanlardı. Tam dünyayı kasıp kavuran veba illetinden kurtulduk derken iktidar mücadeleleri başlamış ve babamın disiplinli yönetimi ve acımasızlığı yüzünden çok sayıda vassal ona karşı cephe almıştı. Babamı anlayabiliyordum çünkü böyle büyük bir devletin haini de çoktu ve herkes pusuda beklemekteydi.
Daha sonra gelenler birden önümde diz çöktü ve babamın kılıcını bana sundular. Bu sevgili babamın düşmanlarının yıllardır denediği lakin her seferinden bir şekilde babamın sıyrıldığı suikast denemelerinin bu sefer başarılı olduğunu gösteriyordu. Lakin bana üzgün bakılmasının sebepleri belki de benim yetersiz olacağımı düşünülüp, koca imparatorluğun sonunun geldiğini düşündükleri içindi. Zira bir avuç vatansever ülkesi için endişelenirken, geri kalanlar aç gözle olanlari beklemekteydi.
Ben tek varistim abim veba salgınında ölmüştü. İmparatorluğun gelenekçi lordlarının ablama oy vermeyeceğini bildiğim için bana bir şey olması durumunda tahtı ele geçirebilirlerdi. Vücudumda korku ve cesaret birbiriyle savaşıyordu sanki. Bu duygularla 19 yaşında tahta oturdum.
Tahta çıktığımda 3 farklı isyanla baş başa kalmıştım. Hepsi de babamın tiranlığını bahane edip isyan bayrağını çekmişlerdi. Her ne kadar güçlü bir ordumuz olsa da isyan cok farklı coğrafyalardaydı. Bizzat ordunun başına geçerek moralsiz ordumuza güç vermeye çalıştım ve isyancıların sonu getirildi. Ve babam zamanında isyan edip hapse atilan tüm asilerin tüm malvarlığına el koyuldu ve sürgün edildi. Bu paralar çok ciddi miktarlarda olduğu için çok işime yaracaktı.
Tahta çıkar çıkmaz evlenmiştim ve hanedana ihtiyacı olan varisi getirmek için çalışmalara başlamıştım. Ve ilk çocuğum, oğlum doğmuştu. Lakin kendisi yumru ayaklıydı ve varisim olmaya uygun değildi. Yine de hanedamizin devam edecek olması sevindirici
Orduda sürekli benim yetersiz olduğuma dair sesler yükselmeye başlamıştı. Henüz yeni tahta geçmiş olmama rağmen kendimi kanıtlama ihtiyacı duyduğum için Büyük fransa seferi için baş düşmanımız Hispanya’ya savaş açtım. Bu haber beklenmedikti ve şok etkisi yaratti tüm ülkede
Ve imparatorluğun istediği sağlam evladım doğmuş oldu. Benden sonra tahta geçecek oğlum sen olmalisin Maurikios
Ve muazzam bir zafer alarak Fransa fatihi oluyorum Bu benim prestijimi bayağı artırıyor ve yıllar sonra özlenen gerçek roma imparatoru olduğuma dair söylentiler yayılıyor. Yapılacak iş tıpkı dedem Çekiç Pelagios’un yaptığı gibi Fransız topraklarını ve vassallarını Yunan ve Ortodoks kontlara vermekti.
Tanrı’nın her daim yanımda olduğunu ve bana güç verdiği hissettiğim için Aziz Basil tarikatını katılıyorum. Burada kendini tanrı’ya adamış insanlarla karşılaşabileceğimi düşünüyorum.
Savaştan dönen yorgun ordumuzu eğlendirmek ve fethin kutlamasını yapmak için büyük bir turnuva düzenlenmesini istedim.
Gece yarısı bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdiğimde Kontes Apollinia’yı gördüm ve biraz sohbet ettik. Daha sonra saatlerce gülüştüğümüzü ve konuştuğumuz fark ettim ve iyice yakınlaştık. Onun sıcak nefesi beni kendine çekiyor ve kendimi kaybedip yatağına gidip güzel bir gece geçiriyoruz. Lakin sabah olduğumda olanlar kafama denk ediyor ve günah işlediğim için pişmanlık duyuyorum.
Pişmanlıktan inzivaya çekiliyorum ve kendimi Tanrı’ma affettirmek istiyorum ve ondan bana bir işaret vermesini bekliyorum. Bir daha kendimi yanlış işlere kaptırmayacağım.
Kendimi bir boşluk içerisinde bulduğum için belki biraz savaşarak düzelirim diye gasp edilmiş Sicilya topraklarını almak için savaş açıyorum. Biraz stres atmaya ihtiyacım var.
Askerlerim düşmanımdan ele geçirdiği bir Haçlı mızrak getiriyor.
Savaş sırasında festivalde Apollonia’m beni etkisi altına alarak odasına çekiyor. Affet tanrım karşı koyamıyorum
Artık kendimi değersiz hissediyorum. Tanrı’yla oyun olmaz. Son bir şans istiyorum ve eğer bu savaşı da kazanırsam hacca gideceğimi ve tamamen onun yolunda olacağıma dair adak adıyorum
Savaş sona eriyor ve Sicilya tekrar bizim oldu
Kendini benim oğlumdan önde görerek varisim olduğunu iddia eden vali’mi cezalandırdım.
Hac için İsa efendimizin yanına Kudüs’e gidiyorum
Hacdayken gökte sürekli bir yildiz kayıyor. Her gece görüyorum bu Yüce Tanrı’mızın bana yolunu gösterdiğine işaret.
Yüce tanrımız bana ve hacılara eşlik etmesi için Çelik zırhlı ve çelik mızrak uçlu şövalyeler göndermiş.
Cennet’in şehri Kudüs’e varıyoruz. Değişik kültür ve inançlardan insanların yaşadığı baharat kokulu ve değişik bitkilerin olduğu şehir. Doğuş Kilisesi’ne gitmeden önce kalacak yer bulmalıyım. Çok değişik duygular içerisindeyim.
Haccı tamamladım ve ülkemin başına döndüm ve savaş öncesi ülkedeki hainleri temizledim ve mülklerini tamamen bana sadik ve zayıf lordlara verdim. Böylece belki de tarihimizde ilk defa tüm vassalların önünde eğildiği, saygı duyduğu, karşıt sözlerin olmadığı bir imparator haline geldim ( O bir tane -100lük sonradan ortadan kaldirildi. Başka da yoktu zaten)
İçişlerinde temizlik yaptıktan sonra Sapkın Papa’dan Capua’yı almak için savaş açtım. Kendisi dini siyasete alet ettiği için zaten olmayan saygınlığı iyice bitiyor.Bana bağlı 16k retinues birliğimle papa ordusunu ezerken şehirlerimden topladığım diğer birliklerimle Capua’yı ele geçirdim.
Böylelikle Megali İdea’mız için son bir yer kalmış oldu.
Artık zamanının geldiğini düşünüyorum. Neredeyse tüm dünya’yı titreten Roma’nın geri döneceğinden korkan tüm düşman ülkeleri koalisyona girmişti. Ama korkmuyorduk. Son pürüzü tamamlamak için savaşı korkusuzca açıyoruz.
Tarikatimızın dindar askerlerini vassalım yaparak benimle savaşmalarını istiyorum.
Tüm düşmanlarımızın eli kolu bağlandı ve diz çöktüler. Bu yüzyıllarca engellenmeye çalışılan Roma’nın ruhunun dirilişiydi.
Ve büyük gün. Küçüklüğümden beri hayalini kurduğum rüyalarimda gördüğüm o Şanlı Roma İmparatorluğunu tekrar diriltmek bana nasip oldu. Atalarım Julius Ceasar, Octavius Augustus,Marcus Aurelius ,Neron sanki ruhlarıyla benim yanımdalardı. Büyük bir törenle başıma Defne yaprağı geçirdim ve kendimi Augustus Ceasar ilan ettim. Lakabım Cesur Pelagios artık Augustus Pelagios oldu. Şanımız öylesine büyüktü ki benden sonrakiler benim kanımı taşıdıklarından gurur duyacaktı.
Evet büyük imparatorluğu diriltmiş ve onun kültürünü yeniden yaşatmıştık. Lakin eski pagan inançlarımız ne olacaktı? Ben her ne kadar bazi şüphelerim olsa da mazide kaldığını ve gerçek dinin Hristiyanlık olduğunu düşünmekteyim.
Başkentimiz Roma’ya taşındı ve biz artık yunanların bizans’ı değil. Gerçek Romalıların gerçek imparatorluğuyduk.
Bazı çılgın rahiplerin karşı çıkmasına rağmen tüm imparatorluğu roma kültürüne adapte etmek istiyoruz. Bu olaylar bende büyük bir soru işareti yaratıyor.Neden korkuyorlardi ki bu kadar ? Hem bir yerde okuduğuma göre roma imparatorluğunun sonunu getiren gerçek dinden sapıp ibrahimi dinlere yönelmesiydi diye. Eskisi gibi güçlü ve caydırıcı olmak istiyorsak eski dinimize ve kültürümüze geri dönmeliymişiz. Zira bizi köklerimizden ayırdılar böylece parçalandık. Belki de doğrudur?
Karımın benden uzaklaştığını Yunan kralıyla birlikte olduğuna dair söylentiler dolaştı. Bu işin aslını karıma sordum. Böyle şanlı roma imparatorunun boş işlerle uğraşması rezillik.
Karım bunu reddetse de ben işin aslını öğreneceğim
Kiraladığım casuslar ikisini suçüstü yakaladı. Bir roma imparatorunun bu şekilde boynuzlandığı nerede görülmüş. Tüm bedenimi kin ve nefret kaplıyor ve ikisinin yaptığı rezilliği tüm halka ifşa ediyorum
Çılgın kral bozuntusunun krallığını elinden aldım
Lakin sinirimden geceleri uyuyamadığım için o gafili zindana attırdım ve bizzat kellesini aldım. Bu ne cesaretmiş böyle
Kafamdaki bazı soru işaretleri oluştu ve bunları gidermek için eski defterleri açmak istedim. Atalarımız yanılıyor olamazlardı
To be continued ...