10-05-2023, 02:07
(09-05-2023, 22:51)cemal : İlk başlarda o kadar agresif değillerdi mesela Batılılar Çinlilerle savaşırken batıya destek veriyorlar askeri olarak. 1.Dünya savaşı sırasında da Avusturya-Macaristan ve Almanya'nın Pasifik ve Çindeki topraklarına saldırıp alıyorlar.
Ordunun modernizasyonu ise Amerikan iç savaşı sayesinde oluyor. O dönem iç savaş sırasında üretilen silahları Amerikalılar hem Osmanlılara hem de Japonlara ihraç ediyorlar. Winchester tüfekler hem bizim hem japon ordusunun envanterinde bolca var o dönem.
Amerikan iç savaşı tabi ki etkendir fakat Prusya'dan özel askeri eğitmenler getiriliyor. Yani sadece Amerikan ekipmanları ile çok güç bunu başarmak. Bunun haricinde şunu da unutmamak gerekir ki Japonlar ilk olarak Askeri Sanayi alanına yatırım yapıyorlar. Bunun dışında Batı'ya destek verdikleri tek sefer Boxer isyanı sırasında. Batıya destek gibi bir durum yok tam tersi 1904-1905 Rus Japon harbinin çıkma noktası nu sebeple Batı Japonya'nın kalkınmasına engel olmak istiyor. Japonlar eşitsiz antlaşmaları kaldırmayı başaran tek devlet. Agresiflik meselesi nereden baktığınıza göre değişir Meiji Restorasyonun ilk yıllarından itibaren Japonlar gayet agresif politiklar izledi örnekleri 1879 Ryuykyu İşgali, 1894 Kore Kraliçesine suikast ve ardından Çin-Japon Savaşı en sonunda ise Kore'yi kukla ülke yapıp 1910'da ilhak ettiler. Bu agresifliklerini ise 1902 antalşmasıyla sağlamlaştırdılar ki Rusya ile olası bir savaştı Batı müdahele edemesin bunun yolu ise Britanya ile dostluktu bunu da başardılar.
(09-05-2023, 21:15)Enesrar :(09-05-2023, 20:43)Faramir : Bunun en büyük nedeni, Afyon Savaşları'nda Çin'in düştüğü durumdur. İlk başta Japonlar karşı çıkıyor. Hatta Çoşu, Satsuma gibi klanlar -yani imparator Meiji'yi tahta oturtanlar- en büyük yabancı düşmanlarıdır. Ne zaman ki yabancıların gücüne tanık oluyorlar, o saatten sonra fikirleri değişiyor. Şunu da unutmamak gerekir ki Japonlar, Avrupa'yı Flemenkler sayesinde zaten tanıyorlar. Her yıl elçiler, Avrupa'da olan biteni Shogun'a bildirmekle görevlidir ki ticaret devam etsin. Bunun haricinde Japonya'da bu ortamın oluşması için bir altyapı da mevcuttur. Bir diğer konu ise aristokrasi meselesidir. Bizde olmayıp Japonlar'da olan, biz halkın desteğini alamadığımız ve arada bir sınıf olmadığı için bu devrimleri başaramadık. Japonya'da devrimlerin, halktan ziyade aristokratlar tarafından benimsenmesi önemliydi. Bunun dışında hangi kitapları okudunuz bilmiyorum ama Selçuk Esenbel'in 'Japon Modernleşmesi ve Osmanlı' kitabı, aradığınız sorunun cevabını içeren bir kitap olabilir.Onu okudum buraya biraz konuşmak için yazdım daha farklı düşüncelere rastgelebilirim diye ama sağolasın.
Bende dinsel farklılığın ve osmanlının sürekli batı ile savaşta olmasının etkii ettiğini düşünüyorum.
Din ile pek ilgisi olduğunu sanmıyorum. Aktif bir savaş Japonya için söz konusu değil 1603'ten sonra özellikle kendi aralarında tek tük bazen de isyanlar. Bunun haricin de Osmanlı ile Japonya'nın asıl farkı bana göre aristokrasi ve samuray kurumu. Bu iki kurum ordunun bel kemiğini oluşturdu. İlk ciddi savaşları ise Boşin ve Satsuma isyanıydı burada pişen ordu sırasıyla Ryukyu, Çin ve Kore'de zaferler kazandı son darbeyi ise Ruslara vurdu. Tabi ki Japonya'nın avantajlı olduğu apaçık ortada Rusya'nın durumu göz önüne alınırsa. 1896 Antlaşması ile Rusya Liadong yarım adası ve Güney Mançurya demiryollların da işletme hakkı elde ettiler aynı dönemde Japonya ise Amerika'dan Kore demiryollarını satın aldı bütün bunlar birleşince Japonlar için 1904-1905 arasında çok iyi bir Lojistik hattı kurulmuş oldu keza 1905 Devrimini Rusya'nın engelleyememesinin büyük sebeplerinden birisi de ordusunun hali hazırda doğu'da olmasıydı.
трагедия