1-POP Türleri
Farmer (Çiftçi):
Alt sınıfa mepsuptur. İşlevi tarım alanlarında çalışarak balık, tahıl, hububat, sığır, yün, pamuk, afyon, çay, kahve, ipek, boya ve tütün üretmektir. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler.
Labourer (İşçi):
Alt sınıfa mensuptur. İşlevi maden ve diğer iş sahalarında çalışarak kömür, demir, sülfür, ham kereste, altın, tropik kereste ve oyunun sonlarına doğru petrol ve kauçuk üretmektir. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler.
Slave (Köle):
Alt sınıfın en hakir mensuplarıdır. İşçi ve çifçiler gibi tarım ve maden alanlarında çalışırlar. Hiçbir hakları olmadığı gibi hiç bir ihtiyaçları (life needs de dahil) yoktur. Köleliğin kaldırılması ile işçi ve çiftçi gibi normal POP'lara dönüşürler.
Soldier (Asker):
Alt sınıfa mensuptur. Orduda istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yeyip vergilerini öderler. Ordunun belkemiğini oluştururlar.
Craftsmen (Usta):
Alt sınıfa mensuptur. Fabrikalarda istihdam edilirler ve burada kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Endüstriyel gücün belkemiğini oluştururlar.
Artisan (Zanaatkar):
Orta sınıfa mensuptur. Fabrikalarda üretilen mamulleri kendi el emekleri ile üretip satarlar ve buradan kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Başlangıçta endüstrisi olmayan uluslar için çok önemlidirler. Üretimlerini sürdürebilmeleri için yeni hammadde satın almaları gerekir. Bu yüzden üretimi zanaatkarlara bağımlı olan ülkelerde orta sınıfa fazla vergi yüklememek gerekir.
Bureaucrat (Bürokrat):
Orta sınıfa mensuptur. Bürokraside istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. İşlevi suç oranının düşürülmesi ve vergilerin verimli şekilde tahsil edilebilmesidir. Her bölgede nüfusun %1'ini oluştuşturmaları en idealidir. Bunun üstündeki oranların herhangi bir faydası olmayacağı gibi boşuma masraftır.
Clergy (Ruhban):
Orta sınıfa mensuptur. Eğitim alanında istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. Doğrudan teknoloji geliştirme hızına katkıda bulunurlar. Ayrıca nüfusun okuma yazma oranını arttırak dolaylı yoldan teknoloji geliştirme hızını arttırırlar. İdeal oranları nüfusun %2'sini oluşturmalarıdır.
Officer (Subay):
Orta sınıfa mensuptur. Ordunun yönetip kademesinde istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. İşlevleri orduya komutanlık edecek liderleri meydana getirmektir.
Clerk (Katip):
Orta sınıfa mensuptur. Fabrikalarda istihdam edilirler ve burada kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Endüstriyel gücün beyin takımıdırlar. Fabrikaların üretim verimliliğini arttırırlar.
Aristocrat (Aristokrat):
Üst sınıfa mensupturlar. Tarım ve maden alanlarının sahibidirler. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler. Aynı zamanda tarım ve maden alanlarının çıktı verimliliğini arttırırlar.
Capitalist (Kapitalist):
Üst sınıfa mensupturlar. Fabrika, demir yolu gibi yapıları yaparlar ve buralardan kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Kazandıkları paradan geçinme ve vergi giderleri düştükten sonra artan para ile yatırım yaparak yeni fabrikalar açarlar. Bu yüzden üst sınıfa az vergi uygulamak kapitalistlerin yeni yatırım yapmasını kolaylaştırır. Bir diğer işlevleri de fabrikaların girdi (input) maliyetini azaltmalarıdır.
2-Önemli Kaynaklara Sahip Şehirler
Petrol
Bakü - Petrol - Rusya
Kyzl Arvat - Koloni Bölgesi - Hazar Denizi Kıyısı - Rusya Sınırı
Dubai - Abu Dhabi[
Kokkand-Petrol-Kokkand
Sheki-Petrol-Azerbeycan
Bacau-Petrol-Moldovya
Bükreş-Petrol-Wallachia
Altın
Massawa-Altın-Mısır
Avusturya-Altın-Karlovaç
İpoh - Kuantam - Kuala Lumpur - Singapur
3-Endüstri Bilgilendirme
Raw Materials: Türkçeye emtia ya da ham madde olarak çevrilebilir. Demir, kömür, kereste, pamuk gibi hammaddeler buna örnektir. Oyunda endüstrileşirken doğal olarak hammadde ihtiyacınız artacaktır. Bu hammaddeyi dört farklı şekilde temin edebilirsiniz.
1. Savaşarak ihtiyacınız olan hammaddenin olduğu yeri topraklarınıza katarsınız. Fakat bu infamy doğuracaktır.
2. Eğer Büyük Güç (Great Power) iseniz diplomatik gücünüzü kullanarak ihtiyacınız olan hammaddeye sahip küçük ülkeleri ve uncivilized ülkeleri etki alanınıza (SoI) alırsınız.
3. İhtiyacınız olan hammaddelerin bulunduğu yerleri kolonileştirsiniz. Fakat bu 1870 yılından önce kısıtlı bir seçenektir.
4. Prestijinizi daima yüksek tutarak hammaddeye ilk elden ulaşırsınız. Unutmayın ki bir hammadeyi ilk önce prestiji en yüksek olan alır. Bu yüzden prestij sıralamasında ilk 3'te olmak size büyük fayda sağlayacaktır. Bunun için Kültür teknolojileri bölümündeki "Aesthetics" ve "Philosophy" alanlarını herkesten önce geliştirebilirsiniz. Bu sayede felsefede yeni akımları keşfederek büyük miktarda prestij kazanabilirsiniz. Ama elinizi çabuk tutmalısınız çünkü bir felsefi keşfi ilk yapan 20 prestij alır, aynı keşfi ikinci olarak keşfeden ise sadece 10 prestij alır, üçüncü 5 prestij alır.
Supply-Demand: Türkçesi "Arz-Talep" ilişkisidir. Ekonomiyi anlamıza büyük katkısı olan bu kavram Victoria 2'nin ekonomik motorunda belirleyici unsurdur. Fabrikalarınızın kar etmesini istiyorsanız arz-talep dengesini göz önünde bulundurmanız gerekir. Bu iki farklı yolla ele alınabilir. Şöyleki;
1. Eğer fabrikalarınızı kendiniz kurabiliyorsanız planlı bir ekonominiz var demektir. Bu durumda mallara olan talebi ve erişim imkanınız olan hammaddeleri göz önünde bulundurup hangi fabrika türlerini kuracağınıza karar verirsiniz. Yani eğer iç pazarınızda 200 birim çeliğe ihtiyaç varsa ve siz 400 birim üretiyorsanız kalan kısmını dışarıya satamadığınız takdirde fabrikalarınız zarar edecektir. Dışarıya mal satabilmek için yine prestijiniz çok önemlidir.
Örneğin Almanya prestij sıralamasında sizden yukarıda ise ve bol miktarda çelik üretiyorsa dışarıya çelik satmanız zorlaşacaktır. Dahası arz talebi geçtiği için çelik fiyatları düşmeye başlayacaktır. Diğer yandan iç pazarınızı genişletmek için fetihler yapabilir ya da diplomatik yolla ülkeleri etki alanınıza (SoI) alabilirsiniz.
2. Eğer serbest piyasa ekonomisine sahipseniz ve fabrikalarınızı kapitalistler kuruyorsa fabrikalarınızın hammadde ihtiyaçlarını dikkate alarak bunları karşılamaya yönelmelisiniz. Yine aynı şekilde pazarınızı genişletmek için savaş ve diplomasi yollarını kullanmakta serbestsiniz.
Arz-talep ilişkisinin ne kadar etkili olduğunu anlatmak için önemli bir örnek vereceğim. Oyunun başında donanması olan çoğu ülkenin bütçesi zarar ediyor. Bunun sebebi oyunun başlangıcında "clipper convoy" arzının talebi karşılamaya yetmemesidir. Bu yüzden donanmanın supply malzemesi olan "clipper convoy" fiyatları tavan yapıyor. Özellikle Osmanlı ile oynayan oyuncular başta bütçelerinin çok zarar yazdığını farketmişlerdir. Eğer bütçenin maliyet bölümüne bakmışlarsa "clipper convoy"ların fahiş maliyetler çıkardığını farkedip donanmayı dağıtmak yoluna gitmiş olabilirler. Bunun yerine ticaret sekmesine gidip "clipper convoy" ticaretini AI kontrolünden çıkarın ve maxsimum stockpile değerini 0'a çekin. Bu donanmanızın organizasyonu düşürecektir ama donanmayı terhis etmekten sizi kurtaracaktır.
Farmer (Çiftçi):
Alt sınıfa mepsuptur. İşlevi tarım alanlarında çalışarak balık, tahıl, hububat, sığır, yün, pamuk, afyon, çay, kahve, ipek, boya ve tütün üretmektir. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler.
Labourer (İşçi):
Alt sınıfa mensuptur. İşlevi maden ve diğer iş sahalarında çalışarak kömür, demir, sülfür, ham kereste, altın, tropik kereste ve oyunun sonlarına doğru petrol ve kauçuk üretmektir. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler.
Slave (Köle):
Alt sınıfın en hakir mensuplarıdır. İşçi ve çifçiler gibi tarım ve maden alanlarında çalışırlar. Hiçbir hakları olmadığı gibi hiç bir ihtiyaçları (life needs de dahil) yoktur. Köleliğin kaldırılması ile işçi ve çiftçi gibi normal POP'lara dönüşürler.
Soldier (Asker):
Alt sınıfa mensuptur. Orduda istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yeyip vergilerini öderler. Ordunun belkemiğini oluştururlar.
Craftsmen (Usta):
Alt sınıfa mensuptur. Fabrikalarda istihdam edilirler ve burada kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Endüstriyel gücün belkemiğini oluştururlar.
Artisan (Zanaatkar):
Orta sınıfa mensuptur. Fabrikalarda üretilen mamulleri kendi el emekleri ile üretip satarlar ve buradan kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Başlangıçta endüstrisi olmayan uluslar için çok önemlidirler. Üretimlerini sürdürebilmeleri için yeni hammadde satın almaları gerekir. Bu yüzden üretimi zanaatkarlara bağımlı olan ülkelerde orta sınıfa fazla vergi yüklememek gerekir.
Bureaucrat (Bürokrat):
Orta sınıfa mensuptur. Bürokraside istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. İşlevi suç oranının düşürülmesi ve vergilerin verimli şekilde tahsil edilebilmesidir. Her bölgede nüfusun %1'ini oluştuşturmaları en idealidir. Bunun üstündeki oranların herhangi bir faydası olmayacağı gibi boşuma masraftır.
Clergy (Ruhban):
Orta sınıfa mensuptur. Eğitim alanında istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. Doğrudan teknoloji geliştirme hızına katkıda bulunurlar. Ayrıca nüfusun okuma yazma oranını arttırak dolaylı yoldan teknoloji geliştirme hızını arttırırlar. İdeal oranları nüfusun %2'sini oluşturmalarıdır.
Officer (Subay):
Orta sınıfa mensuptur. Ordunun yönetip kademesinde istihdam edilirler ve devlet babadan ekmek yiyip vergilerini öderler. İşlevleri orduya komutanlık edecek liderleri meydana getirmektir.
Clerk (Katip):
Orta sınıfa mensuptur. Fabrikalarda istihdam edilirler ve burada kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Endüstriyel gücün beyin takımıdırlar. Fabrikaların üretim verimliliğini arttırırlar.
Aristocrat (Aristokrat):
Üst sınıfa mensupturlar. Tarım ve maden alanlarının sahibidirler. Buralardan kazandıkları para üzerinden geçinip vergilerini öderler. Aynı zamanda tarım ve maden alanlarının çıktı verimliliğini arttırırlar.
Capitalist (Kapitalist):
Üst sınıfa mensupturlar. Fabrika, demir yolu gibi yapıları yaparlar ve buralardan kazandıkları para ile geçinip vergilerini öderler. Kazandıkları paradan geçinme ve vergi giderleri düştükten sonra artan para ile yatırım yaparak yeni fabrikalar açarlar. Bu yüzden üst sınıfa az vergi uygulamak kapitalistlerin yeni yatırım yapmasını kolaylaştırır. Bir diğer işlevleri de fabrikaların girdi (input) maliyetini azaltmalarıdır.
2-Önemli Kaynaklara Sahip Şehirler
Petrol
Bakü - Petrol - Rusya
Kyzl Arvat - Koloni Bölgesi - Hazar Denizi Kıyısı - Rusya Sınırı
Dubai - Abu Dhabi[
Kokkand-Petrol-Kokkand
Sheki-Petrol-Azerbeycan
Bacau-Petrol-Moldovya
Bükreş-Petrol-Wallachia
Altın
Massawa-Altın-Mısır
Avusturya-Altın-Karlovaç
İpoh - Kuantam - Kuala Lumpur - Singapur
3-Endüstri Bilgilendirme
![[+]](images/collapse_collapsed.png "[+]")
SpoilerRaw Materials: Türkçeye emtia ya da ham madde olarak çevrilebilir. Demir, kömür, kereste, pamuk gibi hammaddeler buna örnektir. Oyunda endüstrileşirken doğal olarak hammadde ihtiyacınız artacaktır. Bu hammaddeyi dört farklı şekilde temin edebilirsiniz.
1. Savaşarak ihtiyacınız olan hammaddenin olduğu yeri topraklarınıza katarsınız. Fakat bu infamy doğuracaktır.
2. Eğer Büyük Güç (Great Power) iseniz diplomatik gücünüzü kullanarak ihtiyacınız olan hammaddeye sahip küçük ülkeleri ve uncivilized ülkeleri etki alanınıza (SoI) alırsınız.
3. İhtiyacınız olan hammaddelerin bulunduğu yerleri kolonileştirsiniz. Fakat bu 1870 yılından önce kısıtlı bir seçenektir.
4. Prestijinizi daima yüksek tutarak hammaddeye ilk elden ulaşırsınız. Unutmayın ki bir hammadeyi ilk önce prestiji en yüksek olan alır. Bu yüzden prestij sıralamasında ilk 3'te olmak size büyük fayda sağlayacaktır. Bunun için Kültür teknolojileri bölümündeki "Aesthetics" ve "Philosophy" alanlarını herkesten önce geliştirebilirsiniz. Bu sayede felsefede yeni akımları keşfederek büyük miktarda prestij kazanabilirsiniz. Ama elinizi çabuk tutmalısınız çünkü bir felsefi keşfi ilk yapan 20 prestij alır, aynı keşfi ikinci olarak keşfeden ise sadece 10 prestij alır, üçüncü 5 prestij alır.
Supply-Demand: Türkçesi "Arz-Talep" ilişkisidir. Ekonomiyi anlamıza büyük katkısı olan bu kavram Victoria 2'nin ekonomik motorunda belirleyici unsurdur. Fabrikalarınızın kar etmesini istiyorsanız arz-talep dengesini göz önünde bulundurmanız gerekir. Bu iki farklı yolla ele alınabilir. Şöyleki;
1. Eğer fabrikalarınızı kendiniz kurabiliyorsanız planlı bir ekonominiz var demektir. Bu durumda mallara olan talebi ve erişim imkanınız olan hammaddeleri göz önünde bulundurup hangi fabrika türlerini kuracağınıza karar verirsiniz. Yani eğer iç pazarınızda 200 birim çeliğe ihtiyaç varsa ve siz 400 birim üretiyorsanız kalan kısmını dışarıya satamadığınız takdirde fabrikalarınız zarar edecektir. Dışarıya mal satabilmek için yine prestijiniz çok önemlidir.
Örneğin Almanya prestij sıralamasında sizden yukarıda ise ve bol miktarda çelik üretiyorsa dışarıya çelik satmanız zorlaşacaktır. Dahası arz talebi geçtiği için çelik fiyatları düşmeye başlayacaktır. Diğer yandan iç pazarınızı genişletmek için fetihler yapabilir ya da diplomatik yolla ülkeleri etki alanınıza (SoI) alabilirsiniz.
2. Eğer serbest piyasa ekonomisine sahipseniz ve fabrikalarınızı kapitalistler kuruyorsa fabrikalarınızın hammadde ihtiyaçlarını dikkate alarak bunları karşılamaya yönelmelisiniz. Yine aynı şekilde pazarınızı genişletmek için savaş ve diplomasi yollarını kullanmakta serbestsiniz.
Arz-talep ilişkisinin ne kadar etkili olduğunu anlatmak için önemli bir örnek vereceğim. Oyunun başında donanması olan çoğu ülkenin bütçesi zarar ediyor. Bunun sebebi oyunun başlangıcında "clipper convoy" arzının talebi karşılamaya yetmemesidir. Bu yüzden donanmanın supply malzemesi olan "clipper convoy" fiyatları tavan yapıyor. Özellikle Osmanlı ile oynayan oyuncular başta bütçelerinin çok zarar yazdığını farketmişlerdir. Eğer bütçenin maliyet bölümüne bakmışlarsa "clipper convoy"ların fahiş maliyetler çıkardığını farkedip donanmayı dağıtmak yoluna gitmiş olabilirler. Bunun yerine ticaret sekmesine gidip "clipper convoy" ticaretini AI kontrolünden çıkarın ve maxsimum stockpile değerini 0'a çekin. Bu donanmanızın organizasyonu düşürecektir ama donanmayı terhis etmekten sizi kurtaracaktır.
![[+]](https://forum.strategyturk.com/images/majestic/collapse_collapsed.png)
