28-02-2019, 02:23
1107 yılında Kudüs Kralı Henri'nin babası Fatih William'dan miras aldığı İngiltere topraklarını paylaştırması ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu paylaştırmanın bir sonucu olarak Galler Krallığı, Mumu Düklüğü, Normandy Düklüğü ve Britanny Düklüğü, Norman İngilteresi'nden ayrıldılar.
Bu toprak dağıtımını daha iyi anlamak için 1105 yılına, Kral Henri'nin İngiltere Krallığını miras aldığı zaman dönmek gerek. Henri'nin babasından nefret ettiği gerçeğini, İngiliz veya Kudüs tarihiyle uzaktan yakından ilgilenen herkes bilir. On beş yaşlarında bile Henri'nin kendini İngiliz Kralı olarak değil de Kudüs Kralı olarak hayal ettiği söylentileri vardır. Bu sebeple Henri, İngiltere tahtını miras aldığı zaman pek de mutlu değildi. Rahmetli yegeni Hughes'den İngiltere tahtının yanında iki savaş miras aldığını öğrenmesinin moralini düzelttiği de söylenemez.
Kısacası, Henri ne İngiltere'yle ne de onun savaşlarıyla ilgilenmeye hevesli değildi. Buna rağmen, Henri'nin hekimi tarafından yazılan biyografisinde de dediği gibi "sorumluluklarından asla kaçmayan ve daima sözünde duran" bir adamdı. İstese de istemese de İngiltere'yi korumak onun göreviydi ve bu görevi yerine getirecekti.
İki düşmanı vardı: İskoçya ve Smolensk Düklüğü. İskoç Kralı, Fatih William'ın ölümünün yarattığı kargaşadan yararlanarak Teviotdale bölgesini ele geçirmek için savaş açmıştı. Smolensk Dükü II.Vladimir'in savaşı ise çok daha büyük bir tehditti: Amacı İngiltere tahtına yeğeni Anna Rurikid'i geçirmekti.
Henri vakit kaybetmeden İngiltere'deki kuzeni Elysande de Normandie'ye bir mektup gönderdi. Mektupta ona "altı bin askerlik bir ordu toplayıp" İskoçya'yı yenmesi ve İngiltere'de düzeni sağlamasını söylüyordu. İngiliz ordusunun kalanı Smolensk Düklüğü'ne gemi yoluyla sevk edilecek ve orada Henri'nin komutasındaki Kudüs'ün ordularıyla birleşecekti.
Altı ay içerisinde İskoç ordusu dağılmış ve Kralları barış imzalamak zorunda kalmıştı. Elysande bu seferdeki başarısıyla kendini başarılı bir komutan ve yetenekli bir lider olarak kanıtladı. Seferden dönünce Henri gelip tahtı alana kadar kral naibi olarak İngiltere'yi barış içinde yönetti.
Henri ise bu sıralarda İngiliz ordusuyla Smolensk topraklarında birleşmiş ve II.Vladimir'i art arda iki meydan muharebesinde kesin yenilgiye uğratmıştı. İki büyük yenilgiden sonra Vladimir'in yeniden yeterince büyük bir ordu toplaması artık imkânsızdı ancak Rurikidlere has inadıyla yenilgiyi kabul etmedi. Henri bir yıllık bir sefer sonucunda Smolensk Düklüğü'ndeki tüm kilit yerleşim yerlerini ele geçirdi ve II.Vladimir sonunda yenilgiyi kabul etti. Büyük miktarda savaş tazminatı ödemek ve bir daha İngiltere'ye savaş açmayacağına yemin etmek zorunda bırakıldı.
Anlaşma imzalandığı gibi Henri İngiltere'ye gidip yerel bir piskopos tarafından kral ilan edildi. İki aylık hükmü boyunca yaptığı tek şey krallığı nasıl böleceğini planlamak oldu. Pek çok akrabayla, yerel lord ve danışmanla görüşmenin sonucunda 1107 yılının yaz ayında babasının krallığını dört kişi arasında paylaştırdı.
Savaş sırasında gösterdiği liderlik vasfi ve krallığa hizmetlerine karşılık Elysande de Normandie'ye, İngiltere Krallığını verildi.
Elysande'nin kocası William de Normandie'ye, Smolensk Düklüğü'ne karşı yapilan savaştaki hizmetlerinden dolayı Galler Krallığı verildi.
İrlanda'daki topraklar Mumu Kralı Feradach altında birleştirildi ve Feradach'a bağımsızlık verildi.
Normandy Düklüğü ve Fransa'daki diğer topraklar, de Canteville ailesinin yıllar boyu hizmetine karşılık Dük IV.Robert'a verildi ve Dük IV.Robert'a bağımsızlık verildi.
Son olarak Britanny ve York Dükü Edouarzh'a bağımsızlık verildi.
Kral Henri'nin böyle bir toprak paylaşımını neden yaptığı konusunda tarihçiler hala ortak bir noktada buluşabilmiş değiller. Bazıları bu paylaşımın Henri'nin babasına olan nefretinin bir dışa vurumu olduğunu öne sürüyor. Babası tarafından kurulan krallığı parçalara ayırmanın, onun intikam alma yolu olduğunu düşünüyorlar. Bazıları ise ileride düzenlenecek Haçlı Seferlerinde güçlü bir İngiltere Krallığı'nı rakip olarak istemediğinden, fırsat eline geçmişken bu olası rakibi etkisiz hale getirdiği fikrini öne sürüyor.
Sebebi her ne olursa olsun 1107 yılında İngiltere'nin bölünmesi krallığın tarihini sonsuza kadar değiştirdi. Bölünmeden önce Galler Krallığı'nın yarısı ve İrlanda'nın büyük bir parçası İngiltere'ye aitti. Bölünmeden sonra İrlanda toprakları Kral Ferafach ve varisleri tarafından birleştirildi. Kral William da Galler'i elinde tutmak için hayatinin sonuna kadar Gallerli düklerle savaşmak zorunda kaldı. Galler toprakları birkaç yüzyıl gecikmeyle de olsa İngiliz kontrolüne girdi ancak İrlanda bir daha asla İngilizler tarafından fethedilemedi.
Bunun yanında bu bölünme İngiltere Krallığı'nın Fransa'dan tamamen çekilmesiyle sonuçlandı. Hem Normandy hem de Britanny bölgelerinde İngilizlerle rakip olan Fransa artık bölgedeki tek oyuncuydu. Britanny bölgesinin zayıf ve dağınık düklükleri Fransa içinde çok geçmeden kayboldu. Normandy Düklüğü ve de Canteville ailesi iki yüzyıl boyunca, İngiliz parasal ve askeri destekleriyle, Fransa'ya karşı koymayı başardı. Bu iki yüzyıllık düşmanlık Normandy halkının Fransızlardan kültürel ve dilsel açıdan daha da ayrılmasına sebep oldu. Fransa Krallığı, Normandy bölgesini 1324 yılında ele geçirdikten sonra bile bu ayrılık devam etti ve bugün bile Normanlar kendilerini esasen Norman ikincil olarak Fransız görürler.
Bu toprak dağıtımını daha iyi anlamak için 1105 yılına, Kral Henri'nin İngiltere Krallığını miras aldığı zaman dönmek gerek. Henri'nin babasından nefret ettiği gerçeğini, İngiliz veya Kudüs tarihiyle uzaktan yakından ilgilenen herkes bilir. On beş yaşlarında bile Henri'nin kendini İngiliz Kralı olarak değil de Kudüs Kralı olarak hayal ettiği söylentileri vardır. Bu sebeple Henri, İngiltere tahtını miras aldığı zaman pek de mutlu değildi. Rahmetli yegeni Hughes'den İngiltere tahtının yanında iki savaş miras aldığını öğrenmesinin moralini düzelttiği de söylenemez.
Kısacası, Henri ne İngiltere'yle ne de onun savaşlarıyla ilgilenmeye hevesli değildi. Buna rağmen, Henri'nin hekimi tarafından yazılan biyografisinde de dediği gibi "sorumluluklarından asla kaçmayan ve daima sözünde duran" bir adamdı. İstese de istemese de İngiltere'yi korumak onun göreviydi ve bu görevi yerine getirecekti.
İki düşmanı vardı: İskoçya ve Smolensk Düklüğü. İskoç Kralı, Fatih William'ın ölümünün yarattığı kargaşadan yararlanarak Teviotdale bölgesini ele geçirmek için savaş açmıştı. Smolensk Dükü II.Vladimir'in savaşı ise çok daha büyük bir tehditti: Amacı İngiltere tahtına yeğeni Anna Rurikid'i geçirmekti.
Henri vakit kaybetmeden İngiltere'deki kuzeni Elysande de Normandie'ye bir mektup gönderdi. Mektupta ona "altı bin askerlik bir ordu toplayıp" İskoçya'yı yenmesi ve İngiltere'de düzeni sağlamasını söylüyordu. İngiliz ordusunun kalanı Smolensk Düklüğü'ne gemi yoluyla sevk edilecek ve orada Henri'nin komutasındaki Kudüs'ün ordularıyla birleşecekti.
Altı ay içerisinde İskoç ordusu dağılmış ve Kralları barış imzalamak zorunda kalmıştı. Elysande bu seferdeki başarısıyla kendini başarılı bir komutan ve yetenekli bir lider olarak kanıtladı. Seferden dönünce Henri gelip tahtı alana kadar kral naibi olarak İngiltere'yi barış içinde yönetti.
Henri ise bu sıralarda İngiliz ordusuyla Smolensk topraklarında birleşmiş ve II.Vladimir'i art arda iki meydan muharebesinde kesin yenilgiye uğratmıştı. İki büyük yenilgiden sonra Vladimir'in yeniden yeterince büyük bir ordu toplaması artık imkânsızdı ancak Rurikidlere has inadıyla yenilgiyi kabul etmedi. Henri bir yıllık bir sefer sonucunda Smolensk Düklüğü'ndeki tüm kilit yerleşim yerlerini ele geçirdi ve II.Vladimir sonunda yenilgiyi kabul etti. Büyük miktarda savaş tazminatı ödemek ve bir daha İngiltere'ye savaş açmayacağına yemin etmek zorunda bırakıldı.
Anlaşma imzalandığı gibi Henri İngiltere'ye gidip yerel bir piskopos tarafından kral ilan edildi. İki aylık hükmü boyunca yaptığı tek şey krallığı nasıl böleceğini planlamak oldu. Pek çok akrabayla, yerel lord ve danışmanla görüşmenin sonucunda 1107 yılının yaz ayında babasının krallığını dört kişi arasında paylaştırdı.
Savaş sırasında gösterdiği liderlik vasfi ve krallığa hizmetlerine karşılık Elysande de Normandie'ye, İngiltere Krallığını verildi.
Elysande'nin kocası William de Normandie'ye, Smolensk Düklüğü'ne karşı yapilan savaştaki hizmetlerinden dolayı Galler Krallığı verildi.
İrlanda'daki topraklar Mumu Kralı Feradach altında birleştirildi ve Feradach'a bağımsızlık verildi.
Normandy Düklüğü ve Fransa'daki diğer topraklar, de Canteville ailesinin yıllar boyu hizmetine karşılık Dük IV.Robert'a verildi ve Dük IV.Robert'a bağımsızlık verildi.
Son olarak Britanny ve York Dükü Edouarzh'a bağımsızlık verildi.
Kral Henri'nin böyle bir toprak paylaşımını neden yaptığı konusunda tarihçiler hala ortak bir noktada buluşabilmiş değiller. Bazıları bu paylaşımın Henri'nin babasına olan nefretinin bir dışa vurumu olduğunu öne sürüyor. Babası tarafından kurulan krallığı parçalara ayırmanın, onun intikam alma yolu olduğunu düşünüyorlar. Bazıları ise ileride düzenlenecek Haçlı Seferlerinde güçlü bir İngiltere Krallığı'nı rakip olarak istemediğinden, fırsat eline geçmişken bu olası rakibi etkisiz hale getirdiği fikrini öne sürüyor.
Sebebi her ne olursa olsun 1107 yılında İngiltere'nin bölünmesi krallığın tarihini sonsuza kadar değiştirdi. Bölünmeden önce Galler Krallığı'nın yarısı ve İrlanda'nın büyük bir parçası İngiltere'ye aitti. Bölünmeden sonra İrlanda toprakları Kral Ferafach ve varisleri tarafından birleştirildi. Kral William da Galler'i elinde tutmak için hayatinin sonuna kadar Gallerli düklerle savaşmak zorunda kaldı. Galler toprakları birkaç yüzyıl gecikmeyle de olsa İngiliz kontrolüne girdi ancak İrlanda bir daha asla İngilizler tarafından fethedilemedi.
Bunun yanında bu bölünme İngiltere Krallığı'nın Fransa'dan tamamen çekilmesiyle sonuçlandı. Hem Normandy hem de Britanny bölgelerinde İngilizlerle rakip olan Fransa artık bölgedeki tek oyuncuydu. Britanny bölgesinin zayıf ve dağınık düklükleri Fransa içinde çok geçmeden kayboldu. Normandy Düklüğü ve de Canteville ailesi iki yüzyıl boyunca, İngiliz parasal ve askeri destekleriyle, Fransa'ya karşı koymayı başardı. Bu iki yüzyıllık düşmanlık Normandy halkının Fransızlardan kültürel ve dilsel açıdan daha da ayrılmasına sebep oldu. Fransa Krallığı, Normandy bölgesini 1324 yılında ele geçirdikten sonra bile bu ayrılık devam etti ve bugün bile Normanlar kendilerini esasen Norman ikincil olarak Fransız görürler.