Strategyturk Forumları
Türkçülüğün Kutsalı - Baskı Önizleme

+- Strategyturk Forumları (https://forum.strategyturk.com)
+-- Forum: Genel Forumlar (https://forum.strategyturk.com/forum-genel-forumlar)
+--- Forum: Tarih Forum (https://forum.strategyturk.com/forum-tarih-forum)
+---- Forum: Tarih Tartışmaları (https://forum.strategyturk.com/forum-tarih-tartismalari)
+---- Konu Başlığı: Türkçülüğün Kutsalı (/konu-turkculugun-kutsali)



Türkçülüğün Kutsalı - HakaniyeLehçesi - 05-03-2021

Öncelikle, bu konuyu açacak en uygun yer burası gibi geldi bana.
Bizim forumun Discord kanalında hararetli bir tartışma dönmüştü. Ben de arada "gerçek Türkçü seküler olamaz, gerçek seküler Türkçü olamaz" gibi garip bir cümle görmüştüm. Buna göre kendini "seküler Türkçü" olarak tanımlayan bendeniz, ne seküler ne Türkçü :). Bir de liberal ve ateist olduğumdan da bahsedeyim. Yazının ilerisinde, sizin gözünüzde değeri olacak bunun.
"Gerçek x"li cümleleri biraz dikkatli kurulması gereken cümleler olarak görüyorum. Çünkü insanlar birer mekanik ürün değil, her insanın birbirinden eşsiz beyinleri var ve bu beyinlerin, Twitter'daki gibi, istediğini bloklama özelliği yok. Başka bir platformda mesela "hakiki Türk" "hakiki Türkçe" diye bir şeyin olmadığına dair konu açıp uzun uzun yazmıştım. Onu da hatırlaya hatırlaya yazıyorum.
Türk'ün yahut başka bir milletin tanımını yapmak, buzdolabı tanımı yapmak gibi değil tabii ki. Delinin biri çıkıp "Türk; domuz eti yemeyen, içnki içmeyendir" der(ben ne içki içtim ne domuz eti yedim). Başka bir deli çıkıp "kafirle çarpışmayı göze alan Müslüman'a Türk denir" der. Bir insan çıkar "Türk'ten Müslüman olmaz" der(yazar notu: keşke olmasa ya). Türk'ten her halt olur efendim. Türk'ten kadın düşmanı da, radikal dinci de, tecavüzcü de, karıncayı incitemeyeni de çıkar. Ot da çıkar bot da. Hoşa gitmeyeni Türklükten komple atmak, aforoz etmek çok uçuk geliyor bana (kimi "beyaz" Türkler, kendilerince Türklüğe yakıştıramadıklarını Araplık olarak addediyor. Mesela çok eşlilik Araplara özgüymüş. Eskiden Türkler hiç ama hiç birden fazla evlenmezmiş, gözü karısından başkasını görmezmiş. Monogamistmiş meğerse! Buna karşılık sadece "kuma"yı ve "günülemek"i gösteriyorum. Neyse parantez içinde bir parantez açayım. Uçuk geliyor desem de mesela mütecavızı Türklüğe yakıştırmamak elbette hoş ama ben tecavüzü genel olarak insanlığa yakıştırmıyorum. çünkü kutsallık anlayışım). Resmen bir din kurma çabası gibi.

Din demişken, konunun açılış amacına geleyim. En başta bahsettiğim Discord tartışmasında "gerçek Türkçü" muhabbetinden mütevellit, Türkçülüğün kutsal kitabı olup olmadığını sordum. O sırada da hiç beklemediğim şekilde, forumumuzun güzide isimlerinden olan, elefsar Ziya Gökalp'ın(Gökalp'in değil) kitaplarını sıraladı. (hayal kırıklığına uğradım. çünkü gördüğüm kadarıyla kitap kurdu bir beyefendi. gücüne gitmesin ama çok kitap okuyup şu davranışı yapmak tam olarak "bruh moment"ı yaşadım). Bu sıralanan kitaplar birer insan ürünü. Yazarı da, belki de birbirlerini tanısa boğazlayacak, muhtelif yazarların düşüncelerini kendi fikrince ve itikadınca harmanladı. Adı Ziya, soyadı Gökalp. Diyarbakır'da doğdu, Fransız okullarında Fransız ekollerini öğrendi. Hayatında bir dönem dinden çıktı, sonra Türkçü mücahit oluverdi. Yahya Kemal'le tartıştı, sonra ondan etkilenip benimsediği fikir oldu. Mesela "ırklar yalnız atlarda aranır" sözü, aslında Yahya Kemal Bey'in düşüncesiydi. Yani kendi alanında, sosyolog olmayan birinden etkilendi. Bu çok acı olsa gerek. Neyse Ziya Gökalp Bey ve kitapları değerlidir amma zerre kutsallığı yoktur. O kitapları gözümü kırpmadan parça pinçik de edebilirim Gerçi benim için kutsal var mı bilmiyorum. Bu konudaki kutsallığın olayı, evrenselliği. Nitekim elefsar'ın kutsaldan anladığının Kur'an, Tevrat, İncil olmadığını düşünüyorum(umarım öyledir). Muhtemelen kastettiği kutsallık TDK Sözlük'teki kutsal'ın üçüncü tanımı: bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen. Eğer ki kastettiği anlam diğer anlamlarsa çok çok fena! Sanmıyorum yine de.

Peki bu kutsal(!) Ziya Gökalp'ın şiirlerinde, kitaplarında ne yazıyor? Mesela ekonomi yazıyor. Tam hatırlamıyorum ama bir şiirinde "Tren rayları Türk'ündür" gibisinden sözleri vardı. Bu şiirde devletçi ekonomi meselesi belli oluyor. Ziya Gökalp'ın yaşadığı dönemlerde yoğunluklu olarak Türk olan bir memleketin ekonomisi Türklerce yürümüyordu. Ziya Gökalp da çareyi piyasa Rumların, Ermenilerin elinden alınmasında yani ekonomik devletçilikte buldu. Bu buluşu, Türk milleti için o dönem pek hayırlı olabilirdi, oldu da. Fakat şimdi? Günümüzde ekonomide devletçiliğin en alasını yaşayan Türkiye'nin ekonomi politikası, Türk milleti için çok da hayırlı olmasa gerek! Diyorsanız tartışmanın anlamı yok. Çünkü tartışmamın asıl sebebi bu. Nerede o dokunulmaması gereken, karşı çıkılmaması gereken kutsal kitap?

İskender Öksüz, Yılmaz Öztuna'dan aktarıyor ki, İsmail Hami Danışmend, Hüseyin Nihal Atsız, Öztuna Hoca ve başka iki genç beraber liberal ekonomiyi tartışmışlar ve bu fikrin İngiltere'yi dünyada bir numara yaptığına dem vurup bunun Türkiye'de de uygulanması gerektiğine kanaat getirmişler(kaynak için İ.Öksüz-Niçin 232.sayfa). Atsız ve Gökalp, Türk milliyetçiliğinin büyük isimleri ve birbirlerine ekonomide zıtlar! Ey Atsız, sen kutsal Ziya Gökalp'a(cc) ve onun kitabına nasıl ters düşersin? Yanlış hatırlamıyorsam Dündar Taşer'in ya da Erol Güngör'ün de bir anısı vardı. Kendisi milliyetçi gençlerle muhabbet ederken bir konuda Ziya Gökalp'a ters düştüğünü söylemez mi! Gençler kınamışlar, yuhalamışlar adamı. Çünkü o gençler Ziya Gökalp'ı görmediler. Çünkü o gençler ölüleri yaşayana yeğliyorlar. O(Ziya Gökalp c.c.) muhakkak en iyi bilendir. Fıtratında bilicilik vardır. Gözümüzün önündeki kanlı canlı insan, ondan daha iyi/çok bilecek değil ya!

Ey muhterem Strategyturk ailesi! Ey Atinalılar! Ey Romalılar! Ey Türkler! Ey Brabre Kabilesi Şefleri ve Şerefli Halkı! Ben diyorum ki, bize yaşayanlar hükmetsin (Yaşayanların hükmü ölene kadardır diye coşmak isterdim ama ciddiye alınabilir). Öleni fikriyle gömelim demiyorum ha! Fakat çoğunlukla yaşayanın halinden en iyi, yaşayan anlar(mesela bu yüzden milf asla tercih etmem). Biz Gökalp'ın yaşadığını yaşadık. Atsız onun yaşadığının fazlasını yaşadı. Biz Atsız'ın yaşadığını yaşadık. Biz de onların üstüne başka şeyler de yaşadık, yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Her meseleyi Atatürk'ün, Atsız'ın, Gökalp'ın sözleriyle tahlil etmek çok zavallı hareket geliyor bana. Resmen beyni kiraya vermek gibi. Ey muhterem Strategyturk ailesi! İnsanoğlu mümtedittir, durmaksızın imtidat eder ve hiç şüpheniz olmasın, edecektir daima(buradan Bergson'u, Yahya Kemal'i görenlere selam olsun). Ziya Gökalp Türkçüydü ve şerefli bir insandı. Hüseyin Nihal Atsız Türkçüydü ve şerefli bir insandı. İskender Öksüz Türkçüdür ve şerefli bir insandır. Bu gariban HakaniyeLehçesi de Türkçüdür ve umarım şerefli bir insandır :d

Boş yaptın diyeni savcılığa veririm. Şurada ne güzel aforizma kasmışım, beni üzmeyin :pen: :pen: Birbirimizi kırmadan cevap yazalım, umarım haklı çıktığım bir konu olur. Olmadı, forumu terk ederim...
Buradan Duman Beğ'e de sesleniyorum. Konuya mentionlama getirseniz negzel olur hocam. Herkese iyi geceler, iyi sabahlar dilerim(artık hangi zamanda okuyorsanız o zamanınız iyi geçsin).


Türkçülüğün Kutsalı - uzaktan - 05-03-2021

Ziya Gökalp veya Atsız'ın hayatı üzerinden Türkçülüğün kitaplarını eleştirmek bana çok makul gelmedi.Şimdi sana madem Türkçüsün sen kimsin diye bir soru sorsam senin vereceğin yanıt Türkçülüğün bir tanımı olur.Aslında bu yazarların yaptığı şey de bu.Ancak burada asıl mesele yapılan tanımı kaç kişi ciddiye alır ve kabul eder.Bahsi geçen yazarlar kendini Türkçü sayan kitlenin önemli bir kısmı tarafından saygıdeğer kabul edildiği için eserleri de Türkçülüğün temellerini oluşturur.Son kısımda bahsettiğin yaşayanların hükmü konusu tüm ideolojilerin statik olduğu varsayımına dayanıyor halbuki pek çok fikir ortaya atıldığı haliyle kalmaz.Belirli aralıklarla kendini yeniler ve çağa ayak uydurur.Şu anda Türkçü kitle kimi takip ediyor kimi okuyorsa günümüzün Atsız'ı o olur.Eğer ölüleri bilgi ve fikirleriyle birlikte gömseydik şu anda hala taşı taşa sürtüp ateş çıkarmaya çalışıyor olurduk.Bence doğru yöntem geçmişin bilgisini küçümsemeden eğer ihtiyaç varsa çağın şartlarına göre yeniden düzenlemek.Kümülatif bilgiyi bırakıp Amerika'yı yeniden keşfetmeyi denemek bize sadece vakit kaybettirir.


Türkçülüğün Kutsalı - HakaniyeLehçesi - 05-03-2021

(05-03-2021, 11:37)uzaktan : Ziya Gökalp veya Atsız'ın hayatı üzerinden Türkçülüğün kitaplarını eleştirmek bana çok makul gelmedi.Şimdi sana madem Türkçüsün sen kimsin diye bir soru sorsam senin vereceğin yanıt Türkçülüğün bir tanımı olur.Aslında bu yazarların yaptığı şey de bu.Ancak burada asıl mesele yapılan tanımı kaç kişi ciddiye alır ve kabul eder.Bahsi geçen yazarlar kendini Türkçü sayan kitlenin önemli bir kısmı tarafından saygıdeğer kabul edildiği için eserleri de Türkçülüğün temellerini oluşturur.Son kısımda bahsettiğin yaşayanların hükmü konusu tüm ideolojilerin statik olduğu varsayımına dayanıyor halbuki pek çok fikir ortaya atıldığı haliyle kalmaz.Belirli aralıklarla kendini yeniler ve çağa ayak uydurur.Şu anda Türkçü kitle kimi takip ediyor kimi okuyorsa günümüzün Atsız'ı o olur.Eğer ölüleri bilgi ve fikirleriyle birlikte gömseydik şu anda hala taşı taşa sürtüp ateş çıkarmaya çalışıyor olurduk.Bence doğru yöntem geçmişin bilgisini küçümsemeden eğer ihtiyaç varsa çağın şartlarına göre yeniden düzenlemek.Kümülatif bilgiyi bırakıp Amerika'yı yeniden keşfetmeyi denemek bize sadece vakit kaybettirir.

Ben diyorum ki, bize yaşayanlar hükmetsin (Yaşayanların hükmü ölene kadardır diye coşmak isterdim ama ciddiye alınabilir). Öleni fikriyle gömelim demiyorum ha! Fakat çoğunlukla yaşayanın halinden en iyi, yaşayan anlar.

Ve evet, korktuğum başıma gelip ciddiye almışsınız. Asıl vurgulamak istediğim yere odaklanmamışsınız. Üstüne hafiften espriyle karışık anlattığım "ölenle ölünmez"e ciddiyetle cevap vermişsiniz. Tonlamamın nesini anlamadınız acaba? Acaba ifade edemedim mi diye düşündüm ama gayet de harikulade mükemmel anlatmışım. Üstelik "çoğunlukla" diye de vurgulamışım.
Onlardan daha fazla yaşadık derken bir küçümseme kaygısıyla yazmadım. Neyse, birer tanrılarmış gibi ölüler yüceltilir. Bahsettiğim o Erol Güngör yahut Dündar Taşer örneğini yahut neden imtidat dediğimi zerre anlamamışız. Geçmişi küçümseyen insan, imtidat demez. Bizi var eden, geçmişle bugündür. Yarın millyetçi bir sosyolog Erol Güngör'ü eleştirecek ve gençler onu yuhalayacak "sen kimsin" diye.
"Sen kimsin" sorusunu saçma bulduğumu açıkça söylemek isterim. Gerçekteki bir şeyin çözümünü arıyoruz ve çözümü tabii ki geçmişten de bulmaya çalışacağız. Bu olmasa zaten mankurtuz. Tekrar ediyorum, tamamen reddet demiyorum, şunu diyorum: Gökalp'ın çözüm yöntemini hâlâ kabul görüyor olabilirsin pek ala. Bunda ayıp yok, mesele yok. Mesele kutsallık(tartışılmazlık). Ekonomik çözümü mevcut durum için bal gibi tartışılır. Benim bir halt olmam gerekmiyor bir şeyi eleştirmem için. İsterse kahvehanedeki kitap görmemiş insan, Atatürk'ü pek ala eleştirebilir. Burada odaklanılacak mesele, kahvedeki insanın donanımı üzerindense mesele zaten kökten çürüktür. Aptallığa aptallıkla karşılık vermektir. Ziya Gökalp muhakkak benden çok daha donanımlı. Bunu ben reddetmiyorum ve kabul ediyorum. Türkçü diye o zavallı gençlerden olmayalım diyorum ya. Eline meşale verilen yığın olmak zavallıca. Tıpkı o sosyologun karşısındaki gençler gibi. Böyle insanlar her zaman olacak, hatta bazen lazım bile olacaklar ama olmamaları ve olmamak daha iyidir.


Türkçülüğün Kutsalı - Elefsar - 05-03-2021

Türkçülüğün kutsalı üzerinde durmak için kutsal kelimesin sizin için ne ifade ettiğine karar vermeniz gerekiyor. Buna göre yorumlamalarınız da değişiklik gösterebilir. Netice itibari ile kişiye göre değişen bir kutsal ortaya çıkabilir. Ziya Gökalp'ın kitaplarını önermemin sebebi bu konuya ilgi duyan insanların "Türkçülük" kavramının fikir babalarından birinin görüşlerini öğrenmelerini istememdi. Elbette değiştirilemez, eleştirilemez veya karşı görüşte bulunulamaz gibi bir beklentim veya amacım yok. Zaten "Türkçülüğün kutsalı Ziya Gökalp'ın Türkçülüğün Esasları adlı eseridir." şeklinde bir söylemim veya düşüncem de yok. Kendisi düşünülenin aksine ırkçı bir fikrin değil, Türk kültürünün bozulmaması ve töresinin, dilinin, ahlakının korunması fikrinin arkasında durmuştur. Türkçülüğü bir kültürel miras olarak görmüş ve dinle karşılaştırma yapmamıştır. Dolayısıyla müslüman bir Türkçü veya batı medeniyetinin gelişimine hayranlık duyan bir Türkçü, Ziya Gökalp için muhtemeldir. Nihai amaç Türk kültürünün devamıdır.

Tabi günümüzde belli bir ideoloji veya fikrin arkasından durmaktansa daha çok liberal ve apolitik bir tavır sergileyerek herkesin doğrusu farklıdır fikri ön plana çıktığından, kimse kendini başkaları tarafından sınırları çizilmiş bir siyasi kalıba sokmak istemiyor. Ve bu görüş normalleştiği üzere, bir şeyci olan insanlar yadırganmaya ve daha çok eziklenmeye başlamış durumda. Zamanında a ideolojisi, b gayesi, c devrimi isimleri altında insanlar canlarını verirken, şimdilerde bu seviyede bağlılık ahmaklık olarak nitelendirilmekte.

Bağlamaya çalıştım mesele şu: Çok bariz sınırları çizilmiş bir ideoloji halk tarafından desteklenmekte zorluk çekecektir. O yüzden temel düşünce ve fikir akımları çeşitlenmiş ve farklılıklarla varlığını devam ettirmeye çalışmıştır. Özellikle karşısında birlik olmayı gerektirecek bir zorluk yaşanmıyorsa, teoride tutarlı olsalar bile pratikte işlevsiz kalıyorlar. Dolayısıyla Türkçülüğün Kutsalını ararken en başta bu konuda yazılar yazmış kişiler dışında kaynak bulmak zor olacaktır. Onlar dahi kendi aralarında ayrışırken günümüzde birinin kutsal saydığı bir şeyi başka biri alakasız dahi görebilir. Konuya ilişkin Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, H. Nihal Atsız kitapları okunabilir.


Türkçülüğün Kutsalı - HakaniyeLehçesi - 05-03-2021

(05-03-2021, 13:04)elefsar : Türkçülüğün kutsalı üzerinde durmak için kutsal kelimesin sizin için ne ifade ettiğine karar vermeniz gerekiyor. Buna göre yorumlamalarınız da değişiklik gösterebilir. Netice itibari ile kişiye göre değişen bir kutsal ortaya çıkabilir. Ziya Gökalp'ın kitaplarını önermemin sebebi bu konuya ilgi duyan insanların "Türkçülük" kavramının fikir babalarından birinin görüşlerini öğrenmelerini istememdi. Elbette değiştirilemez, eleştirilemez veya karşı görüşte bulunulamaz gibi bir beklentim veya amacım yok. Zaten "Türkçülüğün kutsalı Ziya Gökalp'ın Türkçülüğün Esasları adlı eseridir." şeklinde bir söylemim veya düşüncem de yok. Kendisi düşünülenin aksine ırkçı bir fikrin değil, Türk kültürünün bozulmaması ve töresinin, dilinin, ahlakının korunması fikrinin arkasında durmuştur. Türkçülüğü bir kültürel miras olarak görmüş ve dinle karşılaştırma yapmamıştır. Dolayısıyla müslüman bir Türkçü veya batı medeniyetinin gelişimine hayranlık duyan bir Türkçü, Ziya Gökalp için muhtemeldir. Nihai amaç Türk kültürünün devamıdır.

Tabi günümüzde belli bir ideoloji veya fikrin arkasından durmaktansa daha çok liberal ve apolitik bir tavır sergileyerek herkesin doğrusu farklıdır fikri ön plana çıktığından, kimse kendini başkaları tarafından sınırları çizilmiş bir siyasi kalıba sokmak istemiyor. Ve bu görüş normalleştiği üzere,  bir şeyci olan insanlar yadırganmaya ve daha çok eziklenmeye başlamış durumda. Zamanında a ideolojisi, b gayesi, c devrimi isimleri altında insanlar canlarını verirken, şimdilerde bu seviyede bağlılık ahmaklık olarak nitelendirilmekte.

Bağlamaya çalıştım mesele şu: Çok bariz sınırları çizilmiş bir ideoloji halk tarafından desteklenmekte zorluk çekecektir. O yüzden temel düşünce ve fikir akımları çeşitlenmiş ve farklılıklarla varlığını devam ettirmeye çalışmıştır. Özellikle karşısında birlik olmayı gerektirecek bir zorluk yaşanmıyorsa, teoride tutarlı olsalar bile pratikte işlevsiz kalıyorlar. Dolayısıyla Türkçülüğün Kutsalını ararken en başta bu konuda yazılar yazmış kişiler dışında kaynak bulmak zor olacaktır. Onlar dahi kendi aralarında ayrışırken günümüzde birinin kutsal saydığı bir şeyi başka biri alakasız dahi görebilir. Konuya ilişkin Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, H. Nihal Atsız kitapları okunabilir.
Cımbızlamak gibi olmasın, buradan belaltı vurmayacağım tabii ki :)) "Tabi günümüzde belli bir ideoloji veya fikrin arkasından durmaktansa daha çok liberal ve apolitik bir tavır sergileyerek herkesin doğrusu farklıdır fikri ön plana çıktığından, kimse kendini başkaları tarafından sınırları çizilmiş bir siyasi kalıba sokmak istemiyor."

Aslında post-truth'u pek tutmazdım ama kutsallık meselesine girince bu konu biraz öyle olmuş galiba. Kendimde olduğunu şimdi fark ettim. Evet, siz bizzat "Gökalp kitapları kutsaldır" demediniz ama ilk mesajımda yazdığım mesajda, olanı aktarabildiğimi aktardığımı düşünüyorum.
Geri kalan dediklerinize karşı diyecek itirazım yok, en azından şimdilik. Bana daha makul geleni gördükçe dediklerinizin altına bin kere imzamı atarım.


Türkçülüğün Kutsalı - uzaktan - 05-03-2021

(05-03-2021, 12:57)HakaniyeLehçesi :
(05-03-2021, 11:37)uzaktan : Ziya Gökalp veya Atsız'ın hayatı üzerinden Türkçülüğün kitaplarını eleştirmek bana çok makul gelmedi.Şimdi sana madem Türkçüsün sen kimsin diye bir soru sorsam senin vereceğin yanıt Türkçülüğün bir tanımı olur.Aslında bu yazarların yaptığı şey de bu.Ancak burada asıl mesele yapılan tanımı kaç kişi ciddiye alır ve kabul eder.Bahsi geçen yazarlar kendini Türkçü sayan kitlenin önemli bir kısmı tarafından saygıdeğer kabul edildiği için eserleri de Türkçülüğün temellerini oluşturur.Son kısımda bahsettiğin yaşayanların hükmü konusu tüm ideolojilerin statik olduğu varsayımına dayanıyor halbuki pek çok fikir ortaya atıldığı haliyle kalmaz.Belirli aralıklarla kendini yeniler ve çağa ayak uydurur.Şu anda Türkçü kitle kimi takip ediyor kimi okuyorsa günümüzün Atsız'ı o olur.Eğer ölüleri bilgi ve fikirleriyle birlikte gömseydik şu anda hala taşı taşa sürtüp ateş çıkarmaya çalışıyor olurduk.Bence doğru yöntem geçmişin bilgisini küçümsemeden eğer ihtiyaç varsa çağın şartlarına göre yeniden düzenlemek.Kümülatif bilgiyi bırakıp Amerika'yı yeniden keşfetmeyi denemek bize sadece vakit kaybettirir.

Ben diyorum ki, bize yaşayanlar hükmetsin (Yaşayanların hükmü ölene kadardır diye coşmak isterdim ama ciddiye alınabilir). Öleni fikriyle gömelim demiyorum ha! Fakat çoğunlukla yaşayanın halinden en iyi, yaşayan anlar.

Ve evet, korktuğum başıma gelip ciddiye almışsınız. Asıl vurgulamak istediğim yere odaklanmamışsınız. Üstüne hafiften espriyle karışık anlattığım "ölenle ölünmez"e ciddiyetle cevap vermişsiniz. Tonlamamın nesini anlamadınız acaba? Acaba ifade edemedim mi diye düşündüm ama gayet de harikulade mükemmel anlatmışım. Üstelik "çoğunlukla" diye de vurgulamışım.
Onlardan daha fazla yaşadık derken bir küçümseme kaygısıyla yazmadım. Neyse, birer tanrılarmış gibi ölüler yüceltilir. Bahsettiğim o Erol Güngör yahut Dündar Taşer örneğini yahut neden imtidat dediğimi zerre anlamamışız. Geçmişi küçümseyen insan, imtidat demez. Bizi var eden, geçmişle bugündür. Yarın millyetçi bir sosyolog Erol Güngör'ü eleştirecek ve gençler onu yuhalayacak "sen kimsin" diye.
"Sen kimsin" sorusunu saçma bulduğumu açıkça söylemek isterim. Gerçekteki bir şeyin çözümünü arıyoruz ve çözümü tabii ki geçmişten de bulmaya çalışacağız. Bu olmasa zaten mankurtuz. Tekrar ediyorum, tamamen reddet demiyorum, şunu diyorum: Gökalp'ın çözüm yöntemini hâlâ kabul görüyor olabilirsin pek ala. Bunda ayıp yok, mesele yok. Mesele kutsallık(tartışılmazlık). Ekonomik çözümü mevcut durum için bal gibi tartışılır. Benim bir halt olmam gerekmiyor bir şeyi eleştirmem için. İsterse kahvehanedeki kitap görmemiş insan, Atatürk'ü pek ala eleştirebilir. Burada odaklanılacak mesele, kahvedeki insanın donanımı üzerindense mesele zaten kökten çürüktür. Aptallığa aptallıkla karşılık vermektir. Ziya Gökalp muhakkak benden çok daha donanımlı. Bunu ben reddetmiyorum ve kabul ediyorum. Türkçü diye o zavallı gençlerden olmayalım diyorum ya. Eline meşale verilen yığın olmak zavallıca. Tıpkı o sosyologun karşısındaki gençler gibi. Böyle insanlar her zaman olacak, hatta bazen lazım bile olacaklar ama olmamaları ve olmamak daha iyidir.

Bu iletiye de aynı ciddiyetle yanıt yazardım ama yorumunuz hakaretvari sözcükler içerdiği için gerek duymuyorum.Sadece bir noktaya açıklık getireceğim.Sen kimsin sorusunu aptalca bulduğunuzu söylemişsiniz halbuki ben orada size bir soru sormuyordum.Kendini Türkçü olan gören birisine kim olduğunu sorduğumuzda vereceği yanıtın onun Türkçülük tanımı olduğundan bahsediyordum.Basit bir mantık önermesiyle göstermek gerekirse a=b ve a=c ise b=c dir.Ancak siz meseleyi kişisel algılayıp sanki sen kimsin ki Atsız'ı eleştiriyorsun demişim gibi Atatürk bile eleştirilebilir demişsiniz.



Türkçülüğün Kutsalı - HakaniyeLehçesi - 05-03-2021

(05-03-2021, 15:26)uzaktan : Bu iletiye de aynı ciddiyetle yanıt yazardım ama yorumunuz hakaretvari sözcükler içerdiği için gerek duymuyorum.Sadece bir noktaya açıklık getireceğim.Sen kimsin sorusunu aptalca bulduğunuzu söylemişsiniz halbuki ben orada size bir soru sormuyordum.Kendini Türkçü olan gören birisine kim olduğunu sorduğumuzda vereceği yanıtın onun Türkçülük tanımı olduğundan bahsediyordum.Basit bir mantık önermesiyle göstermek gerekirse a=b ve a=c ise b=c dir.Ancak siz meseleyi kişisel algılayıp sanki sen kimsin ki Atsız'ı eleştiriyorsun demişim gibi Atatürk bile eleştirilebilir demişsiniz.

Özür dilerim hocam hem yanlış anladığım için hem de tahkirli cümlelerim için. Hatta o "aptalca"yı düzelttiğimi sanıyordum ama meğerse o tahkirli cümlelerimin tamamını değiştirmemişim. Türkçülük tanımı diyince evet, Türkçülük anlayışına çıkan birçok mezhep(yol) var fakat matematiksel bir mesele değil bu mesele. Bir başka taraftan bakınca, İslam mezhepleri farklı anlayışlarla İslam'a ulaşma gayretinde. Buradaki yolların sonu aynı olabilir ama yolların, mezheplerin metodu farklı. Bilmem nasıl bir açıklama oldu.