05-03-2021, 05:19
Öncelikle, bu konuyu açacak en uygun yer burası gibi geldi bana.
Bizim forumun Discord kanalında hararetli bir tartışma dönmüştü. Ben de arada "gerçek Türkçü seküler olamaz, gerçek seküler Türkçü olamaz" gibi garip bir cümle görmüştüm. Buna göre kendini "seküler Türkçü" olarak tanımlayan bendeniz, ne seküler ne Türkçü :). Bir de liberal ve ateist olduğumdan da bahsedeyim. Yazının ilerisinde, sizin gözünüzde değeri olacak bunun.
"Gerçek x"li cümleleri biraz dikkatli kurulması gereken cümleler olarak görüyorum. Çünkü insanlar birer mekanik ürün değil, her insanın birbirinden eşsiz beyinleri var ve bu beyinlerin, Twitter'daki gibi, istediğini bloklama özelliği yok. Başka bir platformda mesela "hakiki Türk" "hakiki Türkçe" diye bir şeyin olmadığına dair konu açıp uzun uzun yazmıştım. Onu da hatırlaya hatırlaya yazıyorum.
Türk'ün yahut başka bir milletin tanımını yapmak, buzdolabı tanımı yapmak gibi değil tabii ki. Delinin biri çıkıp "Türk; domuz eti yemeyen, içnki içmeyendir" der(ben ne içki içtim ne domuz eti yedim). Başka bir deli çıkıp "kafirle çarpışmayı göze alan Müslüman'a Türk denir" der. Bir insan çıkar "Türk'ten Müslüman olmaz" der(yazar notu: keşke olmasa ya). Türk'ten her halt olur efendim. Türk'ten kadın düşmanı da, radikal dinci de, tecavüzcü de, karıncayı incitemeyeni de çıkar. Ot da çıkar bot da. Hoşa gitmeyeni Türklükten komple atmak, aforoz etmek çok uçuk geliyor bana (kimi "beyaz" Türkler, kendilerince Türklüğe yakıştıramadıklarını Araplık olarak addediyor. Mesela çok eşlilik Araplara özgüymüş. Eskiden Türkler hiç ama hiç birden fazla evlenmezmiş, gözü karısından başkasını görmezmiş. Monogamistmiş meğerse! Buna karşılık sadece "kuma"yı ve "günülemek"i gösteriyorum. Neyse parantez içinde bir parantez açayım. Uçuk geliyor desem de mesela mütecavızı Türklüğe yakıştırmamak elbette hoş ama ben tecavüzü genel olarak insanlığa yakıştırmıyorum. çünkü kutsallık anlayışım). Resmen bir din kurma çabası gibi.
Din demişken, konunun açılış amacına geleyim. En başta bahsettiğim Discord tartışmasında "gerçek Türkçü" muhabbetinden mütevellit, Türkçülüğün kutsal kitabı olup olmadığını sordum. O sırada da hiç beklemediğim şekilde, forumumuzun güzide isimlerinden olan, elefsar Ziya Gökalp'ın(Gökalp'in değil) kitaplarını sıraladı. (hayal kırıklığına uğradım. çünkü gördüğüm kadarıyla kitap kurdu bir beyefendi. gücüne gitmesin ama çok kitap okuyup şu davranışı yapmak tam olarak "bruh moment"ı yaşadım). Bu sıralanan kitaplar birer insan ürünü. Yazarı da, belki de birbirlerini tanısa boğazlayacak, muhtelif yazarların düşüncelerini kendi fikrince ve itikadınca harmanladı. Adı Ziya, soyadı Gökalp. Diyarbakır'da doğdu, Fransız okullarında Fransız ekollerini öğrendi. Hayatında bir dönem dinden çıktı, sonra Türkçü mücahit oluverdi. Yahya Kemal'le tartıştı, sonra ondan etkilenip benimsediği fikir oldu. Mesela "ırklar yalnız atlarda aranır" sözü, aslında Yahya Kemal Bey'in düşüncesiydi. Yani kendi alanında, sosyolog olmayan birinden etkilendi. Bu çok acı olsa gerek. Neyse Ziya Gökalp Bey ve kitapları değerlidir amma zerre kutsallığı yoktur. O kitapları gözümü kırpmadan parça pinçik de edebilirim Gerçi benim için kutsal var mı bilmiyorum. Bu konudaki kutsallığın olayı, evrenselliği. Nitekim elefsar'ın kutsaldan anladığının Kur'an, Tevrat, İncil olmadığını düşünüyorum(umarım öyledir). Muhtemelen kastettiği kutsallık TDK Sözlük'teki kutsal'ın üçüncü tanımı: bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen. Eğer ki kastettiği anlam diğer anlamlarsa çok çok fena! Sanmıyorum yine de.
Peki bu kutsal(!) Ziya Gökalp'ın şiirlerinde, kitaplarında ne yazıyor? Mesela ekonomi yazıyor. Tam hatırlamıyorum ama bir şiirinde "Tren rayları Türk'ündür" gibisinden sözleri vardı. Bu şiirde devletçi ekonomi meselesi belli oluyor. Ziya Gökalp'ın yaşadığı dönemlerde yoğunluklu olarak Türk olan bir memleketin ekonomisi Türklerce yürümüyordu. Ziya Gökalp da çareyi piyasa Rumların, Ermenilerin elinden alınmasında yani ekonomik devletçilikte buldu. Bu buluşu, Türk milleti için o dönem pek hayırlı olabilirdi, oldu da. Fakat şimdi? Günümüzde ekonomide devletçiliğin en alasını yaşayan Türkiye'nin ekonomi politikası, Türk milleti için çok da hayırlı olmasa gerek! Diyorsanız tartışmanın anlamı yok. Çünkü tartışmamın asıl sebebi bu. Nerede o dokunulmaması gereken, karşı çıkılmaması gereken kutsal kitap?
İskender Öksüz, Yılmaz Öztuna'dan aktarıyor ki, İsmail Hami Danışmend, Hüseyin Nihal Atsız, Öztuna Hoca ve başka iki genç beraber liberal ekonomiyi tartışmışlar ve bu fikrin İngiltere'yi dünyada bir numara yaptığına dem vurup bunun Türkiye'de de uygulanması gerektiğine kanaat getirmişler(kaynak için İ.Öksüz-Niçin 232.sayfa). Atsız ve Gökalp, Türk milliyetçiliğinin büyük isimleri ve birbirlerine ekonomide zıtlar! Ey Atsız, sen kutsal Ziya Gökalp'a(cc) ve onun kitabına nasıl ters düşersin? Yanlış hatırlamıyorsam Dündar Taşer'in ya da Erol Güngör'ün de bir anısı vardı. Kendisi milliyetçi gençlerle muhabbet ederken bir konuda Ziya Gökalp'a ters düştüğünü söylemez mi! Gençler kınamışlar, yuhalamışlar adamı. Çünkü o gençler Ziya Gökalp'ı görmediler. Çünkü o gençler ölüleri yaşayana yeğliyorlar. O(Ziya Gökalp c.c.) muhakkak en iyi bilendir. Fıtratında bilicilik vardır. Gözümüzün önündeki kanlı canlı insan, ondan daha iyi/çok bilecek değil ya!
Ey muhterem Strategyturk ailesi! Ey Atinalılar! Ey Romalılar! Ey Türkler! Ey Brabre Kabilesi Şefleri ve Şerefli Halkı! Ben diyorum ki, bize yaşayanlar hükmetsin (Yaşayanların hükmü ölene kadardır diye coşmak isterdim ama ciddiye alınabilir). Öleni fikriyle gömelim demiyorum ha! Fakat çoğunlukla yaşayanın halinden en iyi, yaşayan anlar(mesela bu yüzden milf asla tercih etmem). Biz Gökalp'ın yaşadığını yaşadık. Atsız onun yaşadığının fazlasını yaşadı. Biz Atsız'ın yaşadığını yaşadık. Biz de onların üstüne başka şeyler de yaşadık, yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Her meseleyi Atatürk'ün, Atsız'ın, Gökalp'ın sözleriyle tahlil etmek çok zavallı hareket geliyor bana. Resmen beyni kiraya vermek gibi. Ey muhterem Strategyturk ailesi! İnsanoğlu mümtedittir, durmaksızın imtidat eder ve hiç şüpheniz olmasın, edecektir daima(buradan Bergson'u, Yahya Kemal'i görenlere selam olsun). Ziya Gökalp Türkçüydü ve şerefli bir insandı. Hüseyin Nihal Atsız Türkçüydü ve şerefli bir insandı. İskender Öksüz Türkçüdür ve şerefli bir insandır. Bu gariban HakaniyeLehçesi de Türkçüdür ve umarım şerefli bir insandır :d
Boş yaptın diyeni savcılığa veririm. Şurada ne güzel aforizma kasmışım, beni üzmeyin Birbirimizi kırmadan cevap yazalım, umarım haklı çıktığım bir konu olur. Olmadı, forumu terk ederim...
Buradan Duman Beğ'e de sesleniyorum. Konuya mentionlama getirseniz negzel olur hocam. Herkese iyi geceler, iyi sabahlar dilerim(artık hangi zamanda okuyorsanız o zamanınız iyi geçsin).
Bizim forumun Discord kanalında hararetli bir tartışma dönmüştü. Ben de arada "gerçek Türkçü seküler olamaz, gerçek seküler Türkçü olamaz" gibi garip bir cümle görmüştüm. Buna göre kendini "seküler Türkçü" olarak tanımlayan bendeniz, ne seküler ne Türkçü :). Bir de liberal ve ateist olduğumdan da bahsedeyim. Yazının ilerisinde, sizin gözünüzde değeri olacak bunun.
"Gerçek x"li cümleleri biraz dikkatli kurulması gereken cümleler olarak görüyorum. Çünkü insanlar birer mekanik ürün değil, her insanın birbirinden eşsiz beyinleri var ve bu beyinlerin, Twitter'daki gibi, istediğini bloklama özelliği yok. Başka bir platformda mesela "hakiki Türk" "hakiki Türkçe" diye bir şeyin olmadığına dair konu açıp uzun uzun yazmıştım. Onu da hatırlaya hatırlaya yazıyorum.
Türk'ün yahut başka bir milletin tanımını yapmak, buzdolabı tanımı yapmak gibi değil tabii ki. Delinin biri çıkıp "Türk; domuz eti yemeyen, içnki içmeyendir" der(ben ne içki içtim ne domuz eti yedim). Başka bir deli çıkıp "kafirle çarpışmayı göze alan Müslüman'a Türk denir" der. Bir insan çıkar "Türk'ten Müslüman olmaz" der(yazar notu: keşke olmasa ya). Türk'ten her halt olur efendim. Türk'ten kadın düşmanı da, radikal dinci de, tecavüzcü de, karıncayı incitemeyeni de çıkar. Ot da çıkar bot da. Hoşa gitmeyeni Türklükten komple atmak, aforoz etmek çok uçuk geliyor bana (kimi "beyaz" Türkler, kendilerince Türklüğe yakıştıramadıklarını Araplık olarak addediyor. Mesela çok eşlilik Araplara özgüymüş. Eskiden Türkler hiç ama hiç birden fazla evlenmezmiş, gözü karısından başkasını görmezmiş. Monogamistmiş meğerse! Buna karşılık sadece "kuma"yı ve "günülemek"i gösteriyorum. Neyse parantez içinde bir parantez açayım. Uçuk geliyor desem de mesela mütecavızı Türklüğe yakıştırmamak elbette hoş ama ben tecavüzü genel olarak insanlığa yakıştırmıyorum. çünkü kutsallık anlayışım). Resmen bir din kurma çabası gibi.
Din demişken, konunun açılış amacına geleyim. En başta bahsettiğim Discord tartışmasında "gerçek Türkçü" muhabbetinden mütevellit, Türkçülüğün kutsal kitabı olup olmadığını sordum. O sırada da hiç beklemediğim şekilde, forumumuzun güzide isimlerinden olan, elefsar Ziya Gökalp'ın(Gökalp'in değil) kitaplarını sıraladı. (hayal kırıklığına uğradım. çünkü gördüğüm kadarıyla kitap kurdu bir beyefendi. gücüne gitmesin ama çok kitap okuyup şu davranışı yapmak tam olarak "bruh moment"ı yaşadım). Bu sıralanan kitaplar birer insan ürünü. Yazarı da, belki de birbirlerini tanısa boğazlayacak, muhtelif yazarların düşüncelerini kendi fikrince ve itikadınca harmanladı. Adı Ziya, soyadı Gökalp. Diyarbakır'da doğdu, Fransız okullarında Fransız ekollerini öğrendi. Hayatında bir dönem dinden çıktı, sonra Türkçü mücahit oluverdi. Yahya Kemal'le tartıştı, sonra ondan etkilenip benimsediği fikir oldu. Mesela "ırklar yalnız atlarda aranır" sözü, aslında Yahya Kemal Bey'in düşüncesiydi. Yani kendi alanında, sosyolog olmayan birinden etkilendi. Bu çok acı olsa gerek. Neyse Ziya Gökalp Bey ve kitapları değerlidir amma zerre kutsallığı yoktur. O kitapları gözümü kırpmadan parça pinçik de edebilirim Gerçi benim için kutsal var mı bilmiyorum. Bu konudaki kutsallığın olayı, evrenselliği. Nitekim elefsar'ın kutsaldan anladığının Kur'an, Tevrat, İncil olmadığını düşünüyorum(umarım öyledir). Muhtemelen kastettiği kutsallık TDK Sözlük'teki kutsal'ın üçüncü tanımı: bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen. Eğer ki kastettiği anlam diğer anlamlarsa çok çok fena! Sanmıyorum yine de.
Peki bu kutsal(!) Ziya Gökalp'ın şiirlerinde, kitaplarında ne yazıyor? Mesela ekonomi yazıyor. Tam hatırlamıyorum ama bir şiirinde "Tren rayları Türk'ündür" gibisinden sözleri vardı. Bu şiirde devletçi ekonomi meselesi belli oluyor. Ziya Gökalp'ın yaşadığı dönemlerde yoğunluklu olarak Türk olan bir memleketin ekonomisi Türklerce yürümüyordu. Ziya Gökalp da çareyi piyasa Rumların, Ermenilerin elinden alınmasında yani ekonomik devletçilikte buldu. Bu buluşu, Türk milleti için o dönem pek hayırlı olabilirdi, oldu da. Fakat şimdi? Günümüzde ekonomide devletçiliğin en alasını yaşayan Türkiye'nin ekonomi politikası, Türk milleti için çok da hayırlı olmasa gerek! Diyorsanız tartışmanın anlamı yok. Çünkü tartışmamın asıl sebebi bu. Nerede o dokunulmaması gereken, karşı çıkılmaması gereken kutsal kitap?
İskender Öksüz, Yılmaz Öztuna'dan aktarıyor ki, İsmail Hami Danışmend, Hüseyin Nihal Atsız, Öztuna Hoca ve başka iki genç beraber liberal ekonomiyi tartışmışlar ve bu fikrin İngiltere'yi dünyada bir numara yaptığına dem vurup bunun Türkiye'de de uygulanması gerektiğine kanaat getirmişler(kaynak için İ.Öksüz-Niçin 232.sayfa). Atsız ve Gökalp, Türk milliyetçiliğinin büyük isimleri ve birbirlerine ekonomide zıtlar! Ey Atsız, sen kutsal Ziya Gökalp'a(cc) ve onun kitabına nasıl ters düşersin? Yanlış hatırlamıyorsam Dündar Taşer'in ya da Erol Güngör'ün de bir anısı vardı. Kendisi milliyetçi gençlerle muhabbet ederken bir konuda Ziya Gökalp'a ters düştüğünü söylemez mi! Gençler kınamışlar, yuhalamışlar adamı. Çünkü o gençler Ziya Gökalp'ı görmediler. Çünkü o gençler ölüleri yaşayana yeğliyorlar. O(Ziya Gökalp c.c.) muhakkak en iyi bilendir. Fıtratında bilicilik vardır. Gözümüzün önündeki kanlı canlı insan, ondan daha iyi/çok bilecek değil ya!
Ey muhterem Strategyturk ailesi! Ey Atinalılar! Ey Romalılar! Ey Türkler! Ey Brabre Kabilesi Şefleri ve Şerefli Halkı! Ben diyorum ki, bize yaşayanlar hükmetsin (Yaşayanların hükmü ölene kadardır diye coşmak isterdim ama ciddiye alınabilir). Öleni fikriyle gömelim demiyorum ha! Fakat çoğunlukla yaşayanın halinden en iyi, yaşayan anlar(mesela bu yüzden milf asla tercih etmem). Biz Gökalp'ın yaşadığını yaşadık. Atsız onun yaşadığının fazlasını yaşadı. Biz Atsız'ın yaşadığını yaşadık. Biz de onların üstüne başka şeyler de yaşadık, yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Her meseleyi Atatürk'ün, Atsız'ın, Gökalp'ın sözleriyle tahlil etmek çok zavallı hareket geliyor bana. Resmen beyni kiraya vermek gibi. Ey muhterem Strategyturk ailesi! İnsanoğlu mümtedittir, durmaksızın imtidat eder ve hiç şüpheniz olmasın, edecektir daima(buradan Bergson'u, Yahya Kemal'i görenlere selam olsun). Ziya Gökalp Türkçüydü ve şerefli bir insandı. Hüseyin Nihal Atsız Türkçüydü ve şerefli bir insandı. İskender Öksüz Türkçüdür ve şerefli bir insandır. Bu gariban HakaniyeLehçesi de Türkçüdür ve umarım şerefli bir insandır :d
Boş yaptın diyeni savcılığa veririm. Şurada ne güzel aforizma kasmışım, beni üzmeyin Birbirimizi kırmadan cevap yazalım, umarım haklı çıktığım bir konu olur. Olmadı, forumu terk ederim...
Buradan Duman Beğ'e de sesleniyorum. Konuya mentionlama getirseniz negzel olur hocam. Herkese iyi geceler, iyi sabahlar dilerim(artık hangi zamanda okuyorsanız o zamanınız iyi geçsin).
İhtiras, keder, heyecan, marjinallik, monşerlik, kaygı ve aşırı miktarda Türklük barındırır.
Sen eğme, eğilsin alnı karalar / Dalkavuklar, p...lar ve maskaralar