Antik Tarih: Büyük İskender (MÖ 356 - 323)
#1
Büyük İskender Kimdir?
Büyük İskender
(MÖ 356 - 323)
6X8qLE.jpgBüyük İskender, Makedonya Kralı, Korint Birliği'nin lideri ve Pers İmparatorluğu'nun fatihi. Antik tarihin en büyük batılı imparatorluğunun kurucusu.

İskender ve Makedon ordusu Peleponez Savaşlarında birbiriyle savaşan çok sayıda Yunan devletini bu savaştan yaklaşık 100 yıl sonra kendi otoriteleri altında birleştirmeyi ve Korint Birliği'ni tekrardan kurmayı başardı. İskender'in nihai amacı Pers İmparatorluğu'nu ele geçirmekti. Bu isteğin başlıca sebebi Pers Savaşları'ndan kaynaklı Yunanlardaki yüzyılı aşkın Pers düşmanlığıydı. Büyük İskender seferleri sırasında sadece Küçük Asya'daki Yunan kolonilerini özgürleştirmiyor, aynı zamanda Perslerden bu zamana kadar yaptıkları için intikam alıyordu. 11 yıl içerisinde İskender'in İmparatorluğu Balkanlardan Himalayalara kadar genişledi, Mezopotamya ve Fars toprakları onun hakimiyetine girdi. Kartaca'nın, belki de ondan sonra Roma'nın fethini planlarken Babil şehrinde hayatını kaybetti. Arkasında parçalanmış bir imparatorluk ve kozmopolit bir Helen kültürü etkisi bıraktı.



Büyük İskender milattan önce 356 yılında Makedonya Kralı 2. Filip ile Molossia Kralı Neoptolemus'un kızı olan Kraliçe Olympias'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ertesi yıl İskender'in bir de kız kardeşi oldu, birlikte Palla'daki kraliyet sarayında büyüdüler. Babaannesi Eurydice İliryalı olduğu için İskender'in kan olarak tam bir Makedonya'lı olduğu söylenemez, ancak çok uzun boylu olmaması, karanlık tondaki göz rengi, kalın kaşları ve yine karanlık renkte kıvırcık saçlarıyla olabilecek en sıradan Makedon'un özelliklerini taşır. Gençliğinde babası Yunan şehir devletleriyle sürekli savaşa giriştiği, savaşla ilgilenmediği zamanda da çok sayıdaki sevgilisiyle ilgilendiğinden, İskender pek babasıyla zaman geçirmedi. Bu sebeple Olympias, güçlü ve baskın bir anne figürü olarak İskender'in gençlik yıllarında önemli bir figür oldu ve İskender'in babasına karşı nefret duygusuna sahip olmasına, dolaylı yoldan da babasının düşkün olduğu iki şey olan kadınlar ve şaraba uzak bir hayat sürmesine sebep oldu.

Öğrenci İskender
İskender'in ilk öğretmenlerinden birisi Leonidas'tı. Leonidas İskender'in annesi Olympias'ın akrabasıydı ve öğretmenliği daha çok kimsenin sözünü dinlemeyen küçük bir çocuğa laf dinletmeye çalışmakla geçti. Kral Filip Leonidas'ı İskender'e aritmetik, binicilik ve okçulukta eğitmesi için görevlendirmişti. İskender'in en sevdiği -belki de tek sevdiği- öğretmeni ise Akarnania'lı Lysimachus'tu. Akarnania'lı Lysimachus İskender'in Akelyus'muş gibi rol yaptığı bir oyun icat etmişti. İskender'in ailelerinin soyunu dayandırdığı Akelyus'a özenmesi Kraliçe Olympias'ın oldukça hoşuna gitmişti. İskender'in aklında Akelyus aristokrat ve güçlü bir savaşçı olarak yer alıyordu, Homeros'un İlyada eserinde anlatılanlar kadarıyla İskender Akelyus'u kendisi için örnek alınacak bir figür olarak seçmişti.

343 yılında Kral Filip Lesbos adasından filozof Aristotle'ı çağırıp İskender'i eğitmesi için kiraladı. Mieza ismindeki bir köyde Aristotle 3 yıl boyunca içerisinde İskender'in de bulunduğu bir sınıfa felsefe, yönetim, politika, şiir, drama ve bilim alanlarında dersler verdi. Aristotle Perslerin despotik yönetimini savunuyordu, İskender ise barbarları bu despotizmden kurtarıp onları Yunan koruması altına almanın gerekliliğini söylüyordu.

Asker İskender
Mieza'daki eğitim 340 yılında bitti. Kral Filip Bizantion şehrine karşı düzenlediği askeri sefer esnasında Pella şehrini İskender'in yönetimine bırakmıştı. Filip'in generallerinden Antipater dikkatli ancak güçlü bir şekilde İskender'e tavsiyelerde bulundu, bu esnada diğer generaller İskender'i kolaylıkla manipule edilebilecek basit bir oyuncak gibi görüyordu. Bir yıldan kısa bir süre içerisinde İskender ordusuyla birlikte Trakyalı kabilelere karşı sefere çıktı. 338 yılında atlılarıyla birlikte babasının Atinalı ve Tebesli güçleri Chaeronea'da yenilgiye uğratmasına yardımcı oldu.

Babasıyla aralarında sahip olduğu bu askeri ortaklık, babasının Sparta hariç tüm Yunan devletlerini kurduğu Korint Birliği altında birleştirmesi üzerine sona erdi. Kral Filip Korint Birliği'ni de yönetiyordu. Filip karısı Olympias'ı boşayıp generallerinden Attalus'un kızı Cleopatra ile evlendikten sonra İskender annesiyle birlikte Makedonya'dan kaçtı ve Epirus'da yaşamaya başladılar. Bir süre sonra Korintli Demaratus babayla oğulu barıştırmayı başardı.

Kral İskender
Görsel
336 yılında İskender'in kız kardeşi amcası Molossia Kralı ile evlendi. Bu evliliğin kutlaması esnasında Kral Filip genç Makedonyalı bir aristokrat olan Pausanias tarafından öldürüldü. Bu hareketin sebebi, kimin azmettirdiği asla öğrenilemedi.

İskender Makedon ordusuna onu kral olarak tanıması için talepte bulundu. General Antipater ve Chaeronea'da İskender'in ordusunda bulunan askerler onu kral olarak tanıdı. Bunun ardından İskender sistematik bir şekilde tahtta hak iddia edebilecek herkesi teker teker öldürttü. Annesi Olympias da bu curcunaya katılıp Filip'in yeni eşi Cleopatra'dan olan kızını öldürttü, Cleopatra'yı ise intihar etmeye zorladı.

İskender her ne kadar Makedonya'nın Kralı olmayı başarabilse de, bu onun otomatik olarak Korint Birliğinin de hükümdarı olduğu anlamına gelmiyordu. Güneydeki Yunan devletleri Filip'in öldürülmesini büyük bir sevinçle karşılamıştı ve Atina'daki demokrat Demosthenes, birliği yönetmek için aday olmuştu. Yunanistan genelinde bu birliğin dağıtılması için hareketler baş gösterince İskender ordusuyla birlikte güneye indi. Thessaly'de lider olarak kendisini kabul ettiren İskender ardından birlik üyelerini Thermopylae'e çağırdı ve onlardan kendisini tanımalarını istedi. 336 yılında Korint'te İskender üye devletlerin birliğe olan bağlılıklarının sürdüğü anlamına gelen antlaşmayı yeniletti. Yunan devletlerinden Sparta yine birliğe katılmayı reddetti. Geri kalan Yunan devletlerinin liderleri İskender'e Pers İmparatorluğu'na karşı girişilecek askeri bir seferde limitsiz askeri güç sağlamayı kabul etmişlerdi.

Lider İskender
İskender'in yöneticiliğinin ilk kısmında tüm Yunan devletlerinin birleşmesini amaçlayan Panhellenik rüzgar etkiliydi. Birleşmiş bir Yunanistan aynı zamanda Yunan devletlerinin artık birbiriyle didişmeyi bırakması anlamına geliyordu, böylelikle barbar devletlere odaklanılabilir ve bu devletler de Yunan kültürü ile tanıştırılabilirdi. Akelyus'un soyundan gelen İskender ilk iş olarak Yunanistan'da ters giden işlere el attı ve Perslerin Yunanların içişlerine karışmasını engelledi. Her ne kadar Korint Birliği'nin lideri olarak hareket etse de fethettiği yerlerde Makedonya Kralı olarak bulunuyordu.

İskender'in ilk işi Perslere karşı bir savaşa hazırlanamak olmadı. 335 yılında Trakya'daki Danube nehrinin güneyinde kalan kabileleri fethetti. İlk amacı sefere çıkması durumunda ordusuz kalan Makedonya'nın herhangi bir yerden saldırı almayacağından emin olmaktı. Bu amaçla ordusuyla birlikte kuzeye ilerleyen İskender, generallerinden Parmenion'u da Anadolu'ya gönderdi, bir diğer general Antipater Makedonya'da İskender'in yerine hükmediyordu.

Pers İmparatoru 3. Darius İskender'in generallerinden Parmenion'un Anadolu'da bulunduğunu öğrendi ve İskender'in planlarından haberdar oldu. Buna karşın Darius tüm Yunan devletlerine İskender'e karşı isyan başlatmaları için rüşvet önerdi, bu devletlerden sadece Sparta parayı kabul etti. Tam bu esnada İskender'in kuzeye düzenlediği seferde öldüğü haberi yayıldı, bunu duyan Demosthenes Korint Birliği'nin son bir kez olarak toplanıp dağıldığının kesinleştirilmesini ve Atina'nın bağımsız kalmasını talep etti. Bu haberi alan Thebes şehri ise sevinçten şehirdeki Makedon askerleri öldürmüş, karılarını köleleştirmişti. İşin kötü tarafı İskender ölmemişti. İskender olanların haberini aldığında ilk iş olarak Thebes şehrine ordusunu sürdü ve Thebes şehrini yerlebir etti. Buradaki amaç diğer şehirlerin Thebes'te olanları görüp bir daha böyle bir şeyi yapmamasıydı. Atina ise bağımsızlık talebini geri çekti ve İskender'e Demosthenes'i iade etti.

Büyük İskender
335 yılının Ekim ayında İskender Makedonya'ya döndü ve Asya seferine hazırlanmaya başladı. Asker sayısı, gemi sayısı, maddi imkanlar değerlendirildiğinde İskender'in ordusu Darius'un ordusundan çok daha küçüktü. Parmenion derhal Pella'ya çağırıldı. İskender'in kurduğu ordu Yunan devletlerinin birleşik ordusu değil, Makedon ordusuydu ve onların başında Yunanistan İmparatoru değil, bir Makedon Kralı bulunuyordu. İskender'in seferi beklenenin aksine daha kişisel bir sefer olmuş, sadece kendi topraklarını genişletme amacı gütmüştü.

334 yılının ilkbaharında İskender'in ordusu Çanakkale boğazını geçti. Burada İskender antik Truva şehrini ziyaret etti, kurban adadı ve dualar etti. İskender zırhının Athena tarafından kutsanmasını istiyordu, kalkan olarak yeni ve modern bir kalkan yerine antik ama kutsal olduğu düşünülen bir kalkan kullanıyordu. Granicus nehrine yakın bir bölgede İskender Darius'un ordusu ile karşılaştı. Bu savaşta İskender ilk defa eğik savaş formasyonunu kullandı ve Persleri yenilgiye uğrattı. Bu zaferinin üstüne İskender Atina'daki Parthenon binasına 300 Pers askerinin zırhını göndertti ve şunları yazdı:

"Filip'in oğlu, Sparta hariç tüm Yunanistan'ın İskender'i bunları size Asya'yı evi edinmiş barbarlardan göndermiştir."

Böylelikle İskender sadece Makedon Kralı olarak değil, tüm Yunanistan'ı temsilen bu sefere çıktığını Yunan devletlerine göstermiş oluyordu. Anadolu'nun batısı ve Sardis kenti kolaylıkla düştü, Sardis'i Miletus ve Halicarnassus şehirleri izledi. İskender'in fethettiği şehirler satrap yönetimleriyle yönetilmeye devam ediyor, eskiden ödedikleri kadar vergi ödüyordu. Bu husus İskender'in imparatorluğunun Asya tarzı bir imparatorluk olacağı anlamına geliyordu.

Sonbahar ayında İskender Anadolu'nun ortalarında kalan Frigya bölgesine ulaştı. Hem İskender'in hem Parmenion'un ordusu kışı Gordium kentinde geçirdi. Burada yerli halk İskender'i mesih gibi bir figür olarak görüyordu. İskender meşhur Gordian düğümünü kılıcıyla kestikten sonra kendisi de etrafında dolaşan efsanelere inanmaya başladı.

İskender'e Ege Denizi'nde Perslerin Yunan donanması tarafından yenilgiye uğratıldığı haberi gelince İskender ordusuyla birlikte Suriye topraklarına ilerlemeye başladı. 333 yılının yaz mevsiminde İskender Kilikya'daydı. Issus'ta iki kral tekrardan karşılaştı, bu sefer İskender sayıca çok gerideydi ancak savaş formasyonuyla kazanmasını başardı. İskender'in ordusu Darius'un ordusunun merkezine büyük bir saldırı düzenleyince Darius telaşa kapılıp savaş arabalarıyla kaçtı. Kasım ayında İskender Perslerin kurduğu askeri bir kampa saldırı düzenledi, burada İskender Darius'un ailesini rehin aldı. İskender Darius'un karısı ve 3 çocuğuna saygıyla yaklaştı. Darius'un artık bir ordusu kalmamıştı ve kendisi de tahtı bırakıp kaçmıştı. İskender burada Pers tahtında hak iddia ettiğini ilan etti ve kendisini Asya Kralı olarak tanımladı.

İskender'in bu amacını gerçekleştirmek için Pers topraklarına ilerlemeden önce kıyıları ele geçirmesi gerekiyordu. Bunun için ilk olarak Fenike, Filistin ve Mısır'ı alması gerekecekti. Aradus, Byblos ve Sidon şehirleri İskender'i hoşgörüyle karşıladı ancak Tyre şehri İskender'e direndi. 332 yılının Ocak ayında İskender bıktırıcı bir uzunluktaki Tyre kuşatmasına başladı. 8 aylık bir kuşatmadan sonra Tyre kalesi düştü.

Bu esnada Darius tekrardan meydana çıktı ve İskender ile anlaşmak istediğini belirtti. Darius ailesi için büyük bir hazine öneriyordu, İskender ile evlilik bağına sahip olacaktı ve dost antlaşması yapıp Fırat nehrinin batısında kalan tüm toprakları İskender'e verecekti. İskender bu antlaşmayı görmezden gelip tüm imparatorluğu fethetmek için ilerlemeye devam etti.

Tyre kentinden sonra İskender Kudüs'e ve Gazze'ye ilerledi. İskender Mısır topraklarına girdiğinde Mısır direnmeden teslim oldu, Mısırlılar başlarındaki Pers belasının kaybolmasından dolayı sevinçliydi. İskender fethettiği her ülkede o ülkenin kendi geleneklerine, inançlarına ve daha da önemlisi halkına saygı gösterdi. Kudüs'te tapınak yönetimini hakim kılarken Mısır'da yerel tanrılar için kurban kesti. Memphis'te Mısırlı rahipler onu firavun olarak kabul etti ve Ptah'ın tahtının varisi olarak gördüler. İskender tanrı olarak görülüyordu, Siwa kentindeki Fenike tanrısı Ammon'un rahibini ziyaret ettiğinde rahip onu Ammon'un oğlu ilan etti. Daha önceki efsanelerle birleştiğinde bu düşünceler İskender'in kendisinin de kendisini ilahi görmesine sebep olacaktı.

İskender Mısır'da Yunan kültürünün gelişmesine sebep oldu. 331 yılında İskenderiye kentini kurdu, bu şehirde Yunan kültürü hakimdi. Bilime önem veren İskender, Mısır'da kaldığı süre içerisinde Nil nehrinin sonuna kadar keşif birlikleri gönderip bu nehrin neden arada sırada taştığına dair bilimsel bir açıklama edinmeye çalıştı.

331 yılının Eylül ayında İskender Persleri Arbela kentinde yenilgiye uğrattı. Bu olay sonrası Pers ordusu tamamen çöktü ve doğuya kaçmaya başladılar. Burada İskender kovalamayı bırakıp Babil topraklarını keşfetmeye başladı. Bölgede zengin tarım toprakları, saraylar ve Darius'un arkasında bıraktığı hazineler bulunuyordu. Babil'de İskender tanrı Marduk'un şerefine düzenlenen yeni yıl kutlamasına katıldı. İskender ünvanlarını tekrardan güncellemişti, o artık " Babil Kralı, Asya Kralı, Dünya'nın Dört Köşesinin Kralı" idi.

Susa sarayı ve hazineleri direniş göstermeden İskender'e teslim oldu, bunun ardından İskender Pers İmparatorluğu'nun başkenti olan Persepolis şehrine ilerlemeye başladı. Olası bir isyanı engelleme ve Perslerin 480 yılında Atina'yı yıkmasının intikamı olarak İskender Persepolis şehrini yıktı. 330 yılının baharında İskender Darius'un son kalesi olan Ecbatana şehrine ilerledi. Burada İskender ele geçirilen bol miktarda hazinenin sorumluluğunu Parmenion'a bıraktı ve Darius'u kovalamaya devam etti.


Darius Hazar Kapısı'nı da geçip doğudaki satraplıklara kaçmıştı. 330 yılının Temmuz ayında İskender Darius'u yakaladığında satraplıklar Darius'a suikast düzenledi. İskender öldürülen rakibi için kraliyet cenazesi düzenlenmesini istedi. Kendisini Darius'un varisi olarak gören İskender, krala suikast düzenleyenleri bulup Pers yasalarına uygun bir şekilde cezalandırdı. Gittikçe bir Pers Kralı gibi hareket eden İskender, artık Pers giysileri giyiyor ve Pers gelenekleriyle hareket ediyordu. Geri kalan topraklarında İskender yerel yönetimlere izin verdi. Yunanistan'dan gelen elçilere karşı Korint Ligi'nin lideri ünvanını ise bırakmadı.

Hazar Denizine ulaştıktan sonra İskender bir süre bölgenin coğrafyasıyla ilgilendi, sonraki 3 yıl boyunca İran topraklarında seferde olan İskender, bölgede bol miktarda yeni şehirler kurdu ve Makedon kolonileri inşa etti. 327 yılının bahar ayında aşılması neredeyse imkansız Ariamazes kalesini ele geçirdi ve Baktria Prensi Oxyartes'i yakaladı. İskender Oxyartes'in kızı Roxana ile evlendi, böylelikle sahip olduğu doğu imparatorluğu onu daha çok benimseyecekti.

Makedonyalılar gittikçe İskender'in doğulu gibi davranmasından, huzuruna çıkıldığında secdeye kapanılmasını talep etmesinden rahatsızlık duymaya başladılar. Parmenion'un oğlu Philotas İskender'e bir komplo düzenledi, İskender Makedonya yasaları gereğince Philotas'ı hain olduğu sebebiyle idam ettirdi, aynı zamanda Parmenion'u da yalancı şahitlikten dolayı öldürttü.

327 yılının yaz mevsiminde İskender Punjab'a doğru ilerledi. Ertesi sene en büyük çocuğu Hint topraklarında hayatını kaybetti. Kuzey Hindistan'da İskender Kral Porus'un ordusunu yenilgiye uğrattı. İskender Porus'un kahramanlığından ve asaletinden çok etkilenmişti, bu sebeple onu tekrardan o bölgenin kralı olarak bıraktı ve onun sadakatine sahip oldu. Ardından Ganj nehrine ulaştı, buradan sonra ordusu daha fazla ilerlemeyi reddetti. İki gün boyunca inat eden İskender en sonunda ordunun daha fazla ilerlemeyeceğine ikna olmuştu. Ordu yavaş bir şekilde batıya ilerlemeye başladı, ancak İskender Malli savaşçılarıyla savaşırken yaralandı. İskender'e karşı çıkmaları İskender'in yaralanmasıyla sonuçlanınca askerler büyük pişmanlık duydu. İskender'in iyileşmesini ordu sevinçle karşıladı ve bu anlaşmazlık unutuldu.

325 yılının Temmuz ayında İskender'in ordusu ve donanması İndus deltasına ulaştı. Donanma Pers körfezine doğru ilerlemeye devam ederken ordu çok kötü bir araziye sahip olan kıyıda ilerliyordu. Bu arazinin kötülüğü orduya çok büyük zarar verdi, birkaç hafta sonra İskender ordusundan geri kalanlarla birlikte gemileri kullanmaya başladı. İskender'in doğu seferi esnasında imparatorluğu genelinde problemler artmaya başlamıştı.

İskender imparatorluğunun geleceğinden endişe duyuyordu, yeteri kadar asker, subay ve yönetici yoktu. Bunun için İskender imparatorluğunun yönetiminde Persleri daha etkin kılmak istedi. İlk iş olarak Susa'da 80 Makedon generalini 80 Pers prensesiyle evlendirdi, hali hazırda Roxana ile evli olan İskender Darius'un kızı Stateira ile evlenerek hükümdarlıktaki meşruluğunu arttırmayı amaçladı.

İskender ordusuna 30 bin Pers askeri alınca Makedonlar büyük tepki gösterdi. İskender'in ordusundaki yaşı geçmiş veya yaralanmış Makedon askerleri ordudan terhis etmesi ikinci hamle oldu ve Makedon askerler isyana giriştiler. İskender bu girişimin 13 liderini yakalatıp idam ettirdi, ardından ordusuna geçmişteki başarılarından bahseden bir konuşma yaptı. 3 yıl sonraki kutlamada Persler de ilk defa Makedonlarla birlikte yemek yiyecekti.

323 yılının yaz mevsiminde İskender Babil kentine gelip Hazar Denizi ve Arabistan'ı daha iyi keşfetmek ve ardından kuzey Afrika'ya ilerlemek üzerine planlar yaptı. 2 Haziran'da sıtma hastalığına yakalanan İskender, bundan 11 gün sonra daha 32 yaşındayken hayatını yitirdi. Birkaç ay sonra karısı Roxana ona bir çocuk doğurdu, bu çocuk ise 309 yılında suikaste kurban gitti.

İskender'in imparatorluğu onun bürokratları tarafından yönetilen geniş bir imparatorluktu. İmparatorluk genelindeki uluslar uyum içerisinde yaşamıyorlardı ancak genel olarak Makedonlar tarafından yönetiliyorlardı. İskender'in ölümü üzerine İmparatorluğu çöktü ve generalleri imparatorluğunun geri kalanında güç sahibi oldu. İskender'in döneminde Yunan kültürü imparatorluk toprakları genelinde pek yayılmış sayılmaz ancak ölümü sonrası parçaları toplayan generallerin imparatorluklarında Yunan kültürü daha baskın bir unsur olarak yer almayı başardı.

Daha Fazla Bilgi
İskender hakkında okunabilecek en isabetli yapıt Ulrich Wilcken'in Alexander the Great isimli kitabıdır. Andrew R. Burn'ın Alexander the Great and the Hellenistic Empire isimli kitabı tercih edilebilir. W. W. Tarn'ın Alexander the Great isimli 2 ciltlik kitabı İskender'in amacını yanlış bir şekilde aksettirir. Charles A. Robinson Jr'ın yine 2 ciltlik The History of Alexander the Great isimli kitabı İskender'e dair güzel ve ayrıntılı analizler içerir. Kurt Emmrich'in Alexander the Great : Power as Destiny'si tercih edilebilir. John W. Snyder'ı Alexander the Great isimli kitabında İskender'in askeri seferleri üzerine odaklanır. Margarete Bieber, Alexander the Great in Greek and Roman Art isimli kitabında İskender'in portrelerini yorumlar. Peter Bamm'ın Alexander the Great isimli kitabı, Lewis V. Cummings'in aynı isimli kitabı ve J. F. C Fuller'in The Generalship of the Alexander the Great isimli kitabı da tercih edilebilir kitaplar olarak yer almaktadır.
[+] 3 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#2
Konu için teşekkürler, boş bir zamanımda okuyacağım.
Sinkaf-ül Tertibat
Ara
Cevapla
#3
Bence İskender büyük bir askerdi. Yönetici ve politika da yetersizdi. Büyük ihtimalle ölmeseydi 3 5 yıla indirirlerdi tahttan.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.