Abraham Lincoln Kimdir?
Abraham Lincoln
(1809 - 1865)
Abraham Lincoln, Dürüst Abe ve Büyük Kurtarıcı olarak da bilinir, Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanıdır. Kendisi Cumhuriyetçi Parti'den aday olup başkan olmayı başarmış ilk kişidir. Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihinde Abraham Lincoln simgesel bir yere sahiptir. Kendisi özellikle Amerikan İç Savaşı esnasında ülkenin bölünmesini engellemesi ve ülke genelinde köleliği yasaklamasıyla tanınır. Okuma yazmayı bilmeyen iki çiftçinin oğlu olan Abraham Lincoln, fırsatlar ülkesi Amerika'da en düşük durumdaki birinin dahi en yüksek pozisyona gelebileceğini simgeler. Hayatının büyük bir kısmı bunalımlar içerisinde geçmiş biri olarak Abraham Lincoln eşi benzeri görülmemiş şeyler başarmıştır.
Lincoln köleliğin federal bölgelerde yayılmasına karşı çıkmış ve 1860'da başkan seçilmesi hali hazırda bölünmüş olan ulusu daha da kutuplaştırmıştır. 1861 yılının Mart ayında henüz Lincoln başkan olamadan 7 güneyli devlet Amerika Birleşik Devletleri'nden ayrıldığını açıklayıp Amerika Konfedere Devletleri'ni kurmuştur. Bu olay Amerika İç Savaşı'nın başlangıç sebebidir.
Lincoln savaş zamanındaki liderliği ve çok sayıda farklı çıkar grubunu ortak bir amaçta birlikte çalıştırma başarısı sebebiyle övülür. Radikal ve ılımlı Cumhuriyetçileri tek bir çatı altında toplamayı başarmış, Savaş Demokratlarını da kendi safına çekmiştir. Savaşta büyük bir liderlik gösteren Abraham Lincoln'un rolü Birliğin Konfederasyona karşı olan zaferinde tartışılmazdır.
Ancak Lincoln'un bazı tartışmalı eylemleri de olmuştur, Stephen A. Douglas ile girdiği münazaralarda Lincoln aslen köleliğe karşı olmadığını belirtmiş, beyaz ve siyahi ırk arasındaki farkların eşitlikten ziyade bu ırkların birlikte yaşamasının imkansızlığına sebep olduğunu ifade etmiştir. Başkanlığı döneminde anayasayı çok kez ihlal etmiştir ve yürütme organının geleneksel sınırlarının sık sık dışına çıkmıştır. Sıkıyönetim ilan etmiş, habeas corpus'u kaldırmış, kendisine muhalif bazı eyaletlerdeki yazarları ırkçı oldukları gerekçesiyle hapse attırmıştır.
Tarihçilerin tamamı Lincoln'un Amerika politik değerleri üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olduğu konusunad hemfikirdir. Cumhuriyetçilik ve demokratiklik gibi kavramları baştan tanımlamıştır. Onun döneminde ayrılıkçılık ideolojisi büüyk bir yara almış ve federal hükümet eyaletler üzerinde çok büyük bir otorite kurmuştur. Bazı tarihçiler İç Savaşın ülkedeki kutuplaşmayı çözmek adına kendisi tarafından bilinçli bir şekilde kışkırtıldığı fikrindedir. Yaptığı etkileyici konuşmalar günümüzde dahi Amerika Başkanlarının yaptığı en iyi konuşmalardan biri olarak görülür. Amerika Birleşik Devletleri'nin 20. yüzyılla birlikte dünya genelinde üstlendiği rolde, Abraham Lincoln'un 19. yüzyılda yaptıklarının etkisi büyüktür.
Lincoln yönetimi süresince ilk defa Tarım Bakanlığı kurulmuş, ulusal bankalara dair modern bir sisteme geçilmiş, tarımcılık desteklenmiş ve West Virginia ile Nevada eyalet statüsü kazanmıştır. Lincoln Amerika tarihindeki en iyi başkanlardan biri olarak görülür, suikast sonucu ölmesi onu milyonlarca Amerikalı'nın gözünde özgürlük şehidi haline getirmiştir.
Çocukluğu
Abraham Lincoln 1809 yılında 12 Şubat'ta doğdu. Babası Thomas Lincoln, annesi Nancy Hanks'tır. Vefat etmiş dedesi Abraham'ın şerefine kendisine de Abraham ismi verilmiştir. Lincoln'un ailesi eğitimsizdi ve okuma yazmayı bilmiyordu. Lincoln'un tanınan biri haline gelmesinden sonra hayatının ilk dönemindeki fakirliği genellikle abartılmıştır. Lincoln'un babası Thomas Kentucky'nin ileri gelenlerinden biriydi. Ailesi Baptist Kilisesine üyeydi ancak Baptistlerin köleliği desteklemesi sonrası bu kiliseden ayrılmışlardır.
Evlerinin bulunduğu araziyi aldıktan 3 sene sonra arazinin eski sahibi Lincoln'leri araziden çıkmaya zorlamıştır. Thomas Lincoln bu işin peşini bırakmamış ama nihayetinde 1815 yılında açtığı davayı kaybetmiştir. 1811'de birkaç mil ötedeki Knob Creek'e taşındılar. Ancak burada da başka biri onların arazilerini ihlal ettiğini iddia edip dava açtı. Bunun üzerine Lincoln ailesi Indiana'ya taşındı. Çocukluğu esnasında yaşadığı bu olayların Abraham Lincoln'u avukat olma yolunda yönlendirdiği düşünülür. 1816 yılında Lincoln'un annesi henüz 34 yaşındayken "süt hastalığından" hayatını kaybetti.
1830 yılında Indiana'da da rahat görmeyen Lincoln ailesi bu sefer Illinois'e taşındı. Abraham Lincoln'un kölelikle ilk tanışmasının burada gördüğü köle pazarıyla olduğu düşünülür. Abraham Lincoln büyük oranda kendi kendisini eğitmiştir, donanımlı olduğu hususlar arasında İncil, Shakespeare, İngiliz dili ve Amerikan tarihi bulunmaktadır. Avcılık ve balıkçılıktan hoşlanmazdı, hayvanların yemek için dahi öldürülmesini doğru görmezdi. Ortalamanın üstünde bir boya ve güce sahip olması sebebiyle işçilikten kurtulmak adına kendisini kitaplara vermiştir. Söylenene göre kendisi çok iyi balta kullanırdı ve iyi güreşirdi.
Abraham Lincoln ailesinin kilisesi dahil hiçbir kiliseye katılmamıştır ve gençliğinde dini gülünç bulmuştur. Buna rağmen hayatı boyunca İncil'i okumuş ve konuşmalarında İncil'den parçalara yer vermiştir.
Politik Hayatı
Lincoln'un politik kariyeri 1832 yılında Whig Partisinin Illinois adayı olmasıyla başladı. Vaatlerinin merkezini Sangamon Nehrinde geliştirmeler yaparak buharlı bot trafiğini arttırarak bölgeyi kalkındırmak bulunuyordu. Kara Şahin Savaşı esnasında Illinois Ordusunda görev aldı ancak hiç savaş görmedi. Seçimi kazanması sonrası anılarında hayatındaki hiçbir başarının bu derece bir haz duygusu vermediğini yazdı.
1837 yılında Stephen T. Logan ile birlikte avukatlık yapmaya başladı, zamanla ülke genelindeki en çok saygı duyulan ve en başarılı avukatlardan biri haline geldi. Lincoln Illinois'i Temsilciler Meclisinde üst üste 4 dönem temsil etti. Zaman içerisinde Whig Partisinin liderliğine gelen Abraham Lincoln, Illinois Meclisinde ilk defa kölelik karşıtı söylemlerde bulundu.
Lincoln'un içerisinde bulunduğu Whig Partisi otoriter yönetim karşıtıydı ve ülke yönetiminde kongrenin gücünün arttırılmasını amaçlıyordu. Lincoln kendisine politik idol olarak Henry Clay'i görüyordu. Bu dönemlerde Lincoln kongrede pek önemli bir isim değildi ve konuşmaları genellikle Amerika-Meksika savaşına karşı çıkma odaklıydı.
Lincoln 1848 yılında Zachary Taylor'u başkanlık adayında destekledi. Taylor yönetimi kendisine Oregon eyaletinin valiliğini önerdi ancak bunu kabul etmek hızlı bir şekilde büyüyen Illinois'ten ayrılmak anlamına geleceği için bir bakıma Lincoln'un kariyerinin sonu demekti. Dolayısıyla Lincoln bu teklifi reddetti.
Lincoln'un avukatlığı esnasındaki en meşhur davası 1858 yılında yaşandı. Kendisi James Preston Metzker'i öldürmekle suçlanan William "Duff" Armstrong'u savunuyordu. Lincoln o dönem için çok az kullanılan bir taktiği kullanarak şahidin gördüklerini daha detaylı bir şekilde anlatmasını istedi. Şahit suçun gerçekleştiğini ay ışığı altında gördüğünü iddia ediyordu ancak olay gecesi ay o bölgeye o kadar düşük açıyla yansıyordu ki herhangi bir şeyin ay ışığıyla net bir şekilde görülme olasılığı yoktu. Bu kanıtla Armstrong suçsuz bulunmuştu.
1854 yılındaki Kansas-Nebraska yasasının kölelik üzerindeki limitleri Missiouri antlaşmasını yoksayar bir biçimde kaldırması Abraham Lincoln'ün politikaya tekrar ilgi duymasına sebep oldu. Senatoda dönemin en güçlü ismi Demokrat Stephen A. Douglas, isteyen eyaletin demokratik bir şekilde çoğunluğun talebi doğrultusunda köleliği yasallaştırabilmesinden yanaydı ve Kongrenin bu konuda herhangi bir otoritesinin olmasına karşıydı. 16 Ekim 1854'de yaptığı Douglas-karşıtı konuşmayla ilgiyi üstüne çeken Lincoln, sonraları Cumhuriyetçi Parti'nin kurulmasında kilit bir rol oynadı.
1857 yılında Douglas'ın arası mevcut Başkan James Buchanan ile bozuldu ve ikili Demokrat Parti'nin kontrolü üzerinde mücadeleye girişti. Bazı doğulu Cumhuriyetçiler 1858'deki seçimlerde Douglas'ı dahi destekledi çünkü Douglas'ın düşünceleri Kansas'ta köleliğin yasallaşmasını destekler nitelikteydi. 1858'te Cumhuriyetçilerin adayı olan Abraham Lincoln meşhur konuşmasını yaptı, konuşmasında "bölünmüş bir ev ayakta duramaz, bu ülkenin de yarısında kölelik yasal yarısında kölelik yasadışıyken ayakta durmasına imkan yok. Ya kölelik her yerde yasal olmalı ya da her yerde yasadışı." ifadesini kullandı. Bu ifadeler kuzeydeki Cumhuriyetçilerin Abraham Lincoln'u desteklemesiyle sonuçlandı.
1858'de Lincoln ve Douglas arasında münazaralar yaşandı. Münazara esnasında Douglas'ın Freeport Doktrinini açıklaması köleliğin yasal olduğu eyaletlerde destek kaybetmesine sebep oldu ve demokratlar bölündü. Cumhuriyetçi adaylar daha çok oy almasına karşın Demokratlar daha çok koltuk sahibi oldular ve Douglas Senato'daki yerini sağlamlaştırdı.
Lincoln'un 1860'daki seçimler için Cumhuriyetçiler tarafından başkan adayı gösterilmesinin bir takım sebepleri vardı. Bu sebeplerin ilki kölelik konusunda diğer potansiyel adaylara nazaran daha ılımlı söylemlerde bulunmasıdır. New York'lu William H. Seward'a nazaran ülkenin batısına daha yakın bir yerden gelmiş olması etkili olmuştur ve diğer adayların tamamının parti içerisinde çeşitli düşmanları varken Abraham Lincoln herkes tarafından tarafsızca yaklaşılan biri olarak kalmayı başarmıştır. O dönem Abraham Lincoln'un halktan geldiğini göstermek için kendisine Çit Örücüsü lakabı takılmıştı ancak kendisi o dönem dahi avukatlıktan elde ettiği gelirle hatrı sayılır bir zenginliğe sahipti.
Başkanlığı ve İç Savaşın Başlangıcı
6 Kasım 1860 yılında Lincoln rakipleri Douglas, Breckenridge ve Bell'i yenerek Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı oldu. Lincoln oyların sadece %39'unu almıştı ve bu oyların tamamı ülkenin kuzeyinden gelirken, güneyde 9 eyalette oy pusulasında ismi dahi yoktu. Güneyliler için ismi oy pusulasında dahi bulunmayan birisi başkan olmuştu. Lincoln'un seçilmesinden önce dahi güneydeki batı liderler Lincoln'un kazanması durumunda birliği terkedeceklerini açıkladılar. İlk olarak South Carolina eyaleti birlikten ayrıldığını açıkladı. South Carolina'yı 6 eyalet daha izledi, bu ayrılan 7 eyalet yeni bir devlet kurduklarını açıkladılar ve başkentleri olarak Montgomery Alabama'yı ilan ettiler. Dönemin başkanı Buchanan ve seçilmiş başkan Lincoln bu şekilde bir devleti tanımadıklarını açıkladılar. Başkan Buchanan - günümüzde Amerika'nın en kötü başkanlarından biri olarak görülür - bu eyaletlerin birlikten ayrılması kadar Amerika'nın bu ayrılan eyaletleri askeri güçle birlikte tutmasının da bir o kadar yasadışı bir girişim olacağını belirtmiştir.
Lincoln'un 4 Mart'taki yemin töreninde büyükçe bir garnizon Konfedere devletlerden yapılacak potansiyel bir saldırıya karşın hazır beklemiştir. Bu devletleri birlikte tutmak için çaba sarfeden Lincoln, Corwin Yasasını geçirmeye çalışarak kongrenin hiçbir şekilde eyaletlerin kendi 'iş gücünü' nasıl oluşturacağı üzerinde otorite sahibi olmadığını belirtmiştir. Yasada özellikle kölelik gibi kelimelerden kaçınılmış ve bunun yerine 'iş gücü' kelimesi kullanılmıştır.
Cumhuriyetçi Parti'nin o dönemki en büyük birleştirici düşüncesi olan köleliğe karşıtlık olduğundan, Lincoln kimi zaman kendi parti politikasını ulusal çıkarların üzerinde tutması dolayısıyla eleştirilir. Öte yandan Lincoln destekçileri Lincoln'un Cumhuriyetçi olduğu için kölelik karşıtı olmadığını, kölelik karşıtı olduğu için Cumhuriyetçi Parti'nin bir parçası olduğunu ifade eder.
Sumter kalesindeki Amerikan birliklerine saldırılması ve teslim olmaya zorlanması sonrası Lincoln her eyaletin valisini çağırarak kalenin geri alınması için 75 bin asker gönderir, başkentin ve birliğin korunmasını emreder. Birlikten bazı eyaletler fiilen ayrılmış olsa da Lincoln bu durumu o şekilde görmemeyi tercih etmiştir. Virginia eyaleti kendi topraklarında yapılan herhangi bir saldırının hoşgörülemeyeceğini belirterek birlikten ayrılıp Konfederasyon'a katılır, Virginia'yı North Carolina, Tennessee ve Arkansas takip eder. Öte yandan Missouri, Kentucky, Maryland ve Delaware gibi köleliğin yasal olduğu eyaletler birlikten ayrılmamıştır. Lincoln bu eyaletlerin liderleriyle birebir görüşmeler yapıp köleliğin kaldırılmayacağına dair taahhüt vermiştir. Bir söylentiye göre Lincoln bu hususta "Tanrı'nın yanımda olmasını umarım ama Kentucky yanımda değilse bittim." demiştir.
Özgürlük Bildirgesi
Lincoln Amerika tarihinde köleliği kaldırmasıyla bilinir ve genel olarak köleliği kötücül bir uygulama olarak görmüştür. Öte yandan Lincoln'un federal hükümet düzeyinde köleliğe olan bakış açısı çok daha komplikedir. Köleliğin yayılmasına karşı bir seçim kampanyası yürütmüştür ancak köleliğin hali hazırda yasal olduğu eyaletlerde köleliğin kaldırılması için federal düzeyde herhangi bir yaptırım uygulanamayacağını savunur. Başkanlığı esnasında Abraham Lincoln İç Savaş'ta Amerikan askerlerinin köleliği kaldırmak için değil, birliği kurtarmak için savaştığını sık sık söylemiştir. 1862 yılının Ağustos ayında Özgürlük Bildirgesini imzalamadan önce Lincoln New York Tribune gazetesine şu açıklamayı yapar:
"İçerisinde bulunduğumuz durumda nihai amacımız köleliği kurtarmak veya yoketmek değil, birliği kurtarmaktır. Eğer köleliğin yasal olduğu herhangi bir eyalette köleliği kaldırmadan birliği kurtarabilirsem bunu yaparım, eğer köleliğin yasal olduğu tüm eyaletlerdeki köleleri özgürleştirmem gerekiyorsa onu yaparım. Köleliğe olan yaklaşımımız tamamen birliğin geleceği üzerine kurulu."
Aynı yılın Eylül ayında ilan edilen Özgürlük Bildirgesi ile Lincoln İç Savaşın nihai hedefinin köleliğin komple kaldırılması olduğunu belirtti. Lincoln tarihte tüm Afro-Amerika'lı köleleri özgürleştirdi diye bilinir ancak Özgürlük Bildirgesi'nde hala birlikte bulunan eyaletlerde köleliğin sonlandırılmayacağına dair bir anektod bulunmaktadır. Bu bildirgeyi yayınlamadan önce kongrenin tavsiyesini veya onayını almamıştır ve daha sonraları kendisine sorulduğunda "Hayatımda hiçbir zaman doğru bir şeyi yaptığımdan bu kadar emin olmamıştım" demiştir. Mevcut İç Savaşın bir anda kölelik merkezine oturması Konfederasyon devletlerinin diplomatik prestijini Avrupa'da sarsmıştır ve Birleşik Krallık başta olmak üzere çok sayıda yabancı devlet bu gibi sebeplerden Konfederasyon'u desteklememiştir.
Seçim
Gettysburg, Vicksburg ve Chattanooga muharebelerinde alınan zaferler sonrası Lincoln'un Ulysses S. Grant'ı atamasıyla birlikte kuzeyliler zaferin geleceğine emindi. Andrew Jackson'dan beri hiçbir başkan ikinci kere seçilmemişti, Van Buren'den beri hiçbiri 2. kere seçilmeye kalkışmamıştı bile ancak Lincoln'un tekrar seçileceği kesindi.
Bahar ayındaki tüm seferlerin kanlı bir şekilde sonlanması ve herhangi bir önemli bir başarı elde edilememesi Lincoln'un popularitesini azalttı. Bu esnada Hazine Müsteşarı Salmon P. Chase Cumhuriyetçilerin başkan adayı olmak için büyük bir çaba sarfediyordu ve John Fremont Demokratlardan ayrılan radikal bir grubun adayı olarak ilan edilmişti. Demokratlar ise adaylarını olabildiğince geç ilan etmeyi planlıyordu. Demokratlara göre savaş başarısız bir şekilde ilerliyordu ancak nihai adayları lan George McClellan Savaş Demokratıydı ve birliğin korunması adına savaşın sonuna dek sürdürülmesi gerektiğini düşünüyordu, sadece bu devletlere -kölelik gibi- herhangi bir baskı yapılmamasının daha doğru olduğu fikrindeydi.
1864 yılında Demokratik Partinin toplanmasından 2 gün sonra Konfederasyon Atlanta'yı terketti, Cedar Creek'teki Birliğin zaferi savaşın sonuna gelindiğinin göstergesiydi ve tüm bu yaşananlar demokratların haksızlığını kanıtlıyordu. Her şeye rağmen Lincoln ufak bir farkla bile olsa kazanacağını düşünüyordu, şaşırtıcı bir şekilde Lincoln 2 eyalet dahil hepsini süpürerek 233 elektörel oyun 212'sini alarak başkan seçildi.
Savaş
1861 yılında Lincoln Amerika ordusunun komutasını dönemin askeri dehalarından olarak görülen Robert E. Lee'ye vermek istedi. Robert E. Lee bu teklifi reddedip kendi eyaleti olan Virginia'ya döndü. Lincoln savaş alanındaki tecrübesizliğine rağmen sık sık mevcut savaş stratejisinin planlanması konusunda rol almak istedi. Lincoln'un öncelikleri şu şekildeydi, Washington DC'nin korunmasını sağlamak ve Konfedere Devletlere karşı saldırgan bir savaş yürüterek moral olarak onlarda kazanamayacakları bir savaşın içerisinde olduğu düşüncesini yerleştirmek. Öte yandan general McClellan çok daha sakin ve korunaklı bir savaş peşindeydi, öyle ki Virginia yarımadası hedef alan Yarımada Seferine çıkması dahi aylar almıştı. McClellan tüm orduyu bu seferde kullanmak isterken Lincoln başkentin savunulması için ordunun bir kısmını başkentte tutmuştur ve bu olay sonraları McClellan tarafından seferin başarısızlığına sebep olarak gösterilmiştir.
McClellan'dan sonra ordunun komutasını devralan John Pope, biraz daha Abraham Lincoln'un isteklerine yakın bir şekilde hareket etse de Manassas Muhabaresinde yenilgiye uğramaktan kaçamamıştır. Konfederasyon Ordusunun başına geçen Lee'nin Maryland'i ele geçirmesiyle panikleyen Lincoln, McClellan'ı tekrar ordunun başına çağırmıştır. 1862'deki muharebede alınan zafer savaşın seyrini değiştirir. Gettysburg'ta alınan zafer sonrası ordunun başına Ulysses S. Grant getirilir, Grant özellikle Cumhuriyetçiler tarafından istenmez çünkü kendisi eski bir Demokrattır. Grant 1864'te kanlı Overland Seferine çıkar. Bu seferde Birlik kuvvetleri çok hasar alırken, Konfedere birlikleri daha çok hasar almıştır. Grant'ın agresif stratejisi birliğin Richmond'u ele geçirmesiyle sonuçlanır.
Lincoln güneyin moralini azaltmak ve savaşı sürdürebilmesini engellemek amacıyla güneyde yakıp yıkma taktiğinin uygulanmasına izin vermiştir. Bu taktik kapsamında General William Sherman ve Philip Sheridan güney eyaletlerindeki fabrikaları, tarlaları ve hatta bazı şehirleri dahi yıkmıştır.
Konfederasyon yanlısı aktör John Wilkes Booth başkan ve eşinin Grantlarla birlikte Ford Tiyatrosuna geleceğini duyar. Daha önce Lincoln'u kaçırma girişimi başarısız olan Booth, arkadaşlarına suikast planından bahseder. Booth'un iki arkadaşı Başkan Yardımcısı Andrew Wilson ve Dışişleri Bakanı William Seward'ı öldürmekle görevlendirilir.
Lincoln'ler İngiliz müzikali olan "Amerikalı Yeğenimiz"'i balkondan izlemeye başlar. Booth Lincoln'lerin bulunduğu yere gelir ve gösterinin en komik anını beklemeye başlar, düşüncesi insanların kahkahalarının silah sesini bastıracağı şeklindedir. İnsanlar kahkaha atmaya başladığında Booth balkona girer ve Lincoln'u vurur. Kurşun Lincoln'un sol kulağından girip sağ gözüne kadar ulaşır. Booth ardından "Sic semper tyrannis!" diye bağırır ve balkondan atlar, bu esnada bacağını kırar. Kırık bacakla atına ulaşmayı başarır ve kaçar.
Kötü bir şekilde yaralanan ve felç geçiren başkan caddenin karşısındaki bir eve taşınır ve orada komaya girer. Lincoln resmi olarak ertesi gün sabahı hayatını yitirir. Aynı gece Dışişleri Bakanı Seward da saldırıya uğrasa da bu saldırıdan kurtulmayı başarır, başkan yardımcısı Johnson'a ise hiç saldırı düzenlenmez.
Booth 12 gün sonra yakalanır ve öldürülür, kendisiyle işbirliği yaptığı düşünülen 4 kişi idam edilir, 3 kişiye ise müebbet hapis cezası verilir.