Dwight David Eisenhower Kimdir?
DWIGHT DAVID "IKE" EISENHOWER
DWIGHT DAVID "IKE" EISENHOWER
1890-1959
En büyük zaferi Alman ulusuna karşı kazanan bu adam aslında köken itibarı ile bir Alman'dı. Ailesi 1741'de Ren nehri kıyılarından yeni kıtaya göçmüştü. Soy isimleri Eisenhauer idi 'demir kesen' anlamında. Dwight 1890' de doğdu. Büyük babası ve nerdeyse tüm ailesi barışseverdi. Dwight' ın niyeti asker olmaktı Deniz Akademesi için fırsatı kaçırmışlardı ama West Point hala mümkündü...
Dwight 1911 yılında Akademiye kayıt olmuştu. Okul kayıtlarına bakıldığında eğiticilerin onunla ilgili fikirlerinde bir ahenk yoktu. Kimine göre 'iyice', kimine göre 'orta gibi'.
1917 yılında Büyük Savaş' a dahil olan ABD ordusu süratle değişmekteydi. Terfiler yağmur gibi yağıyordu, yeni birlikler kuruluyor, bunlara atanacak subaylar aranıyordu. Dwight yüzbaşı olmuştu. İlk öne çıkan özelliği altındaki subaylara olan muamelesindeki farklılıklardı. Diğer 'odunlar' gibi bağırıp çağıran ya da kovboyculuk oynayan bir havası yoktu, daha çok öğretmen gibiydi.
Bunu farkeden üstleri onu cepheye yollamak yerine eğitim birliklerine yolladılar. Büyük Savaş bittiğinde Eisenhower hala Amerika' da idi. Tatbikatlar dışında barut kokusuna aşinalığı yoktu ve bu onun için bir eksiklikti.
Amerikan ordusu savaştan sonra ise adeta budanmıştı. 1917' deki o terfiler yerini rütbe geriletmelerine ve hatta işsizliğe bırakacaktı. Ordu iyice küçülmüştü ama aklı başında subaylar Avrupa' daki hesaplaşmanın henüz bitmediğini ve rövanşın 20-30 yıl içerisinde yapılacağını biliyordu. Bunlardan biri de General Fox Conner idi.
Fox Conner, Eisenhower' in akıl hocasıydı. Amerikalı tarihçiler ona 'Eisenhower' i yapan adam' lakabını haklı olarak takmışlardı. Dwight Eisenhower ondan 'ikna' sanatını iyice öğrenecekti. Eisenhower bundan sonraki tayinlerinde Conner' in tavsiyelerine sıkı sıkı uyacaktı.
Eisenhower' in sonradan tanık olacağımız o sağlam mantık kademesinin ikinci imalatçısı ise karakter olarak taban tabana zıt olduğu zengin ve şımarık ama aynı zamanda gerçek bir şövalye olan George Patton olmuştu. Patton' un Dwight' a yaptığı ilk tavsiye "bu kağıt parçalarından, evrak işinden, müsvedde hazırlamaktan, gramer kurallarına uymaktan vazgeç, adam gibi emir vermeyi öğren" olacaktı. "Sen 'müdür' değil komutan olacaksın!" demeyi de ihmal etmemişti.
Eisenhower devlet bütçesinden yüklü bir harcırah ile tüm Avrupa savaş alanlarını dolaşmış ve notlar almıştı. Hazırladığı rapor 'Avrupa' daki Amerikan savaş alanları rehberi' olarak kayıtlara geçmişti.
Ike daha sonra Genel Kurmay başkanı Mac Arthur ile Filipinlere gidecekti ve onun yaverliğini yapacaktı. Ve Eisenhower bu yeni üstünden tek bir şey öğrenecekti: Mac Arthur gibi bir subay olmamayı...
Mac Arthur Filipinlere gidince Amerikan ordusunun başına George Marshall geçti. Marshall ve Eisenhower çok kısa süreler görüşmelerine rağmen Marshall ondan oldukça hoşlanmıştı.
Marshall' ın verdiği ilk ev ödevi şu olmuştu; Eğer ABD Pasifik' de Japonya ve Avrupa' da Almanya ile papaz olursa stratejisi ne olmalıydı?
Ike' nin raporu ve yorumu kısaydı: ABD Pasifik' de savunma düzeninde kalmalı ve önce Avrupa kurtarılmalıydı, olası bir savaşta asıl düşman Almanya idi. Böylesi bir analize Amerikan ordusunda ulaşabilen subay pek azdı. Varsa bile bu düşünceleri kağıda dökmek ve Genel Kurmay başkanına sunmak herkesin harcı değildi.
Fakat Marshal onunla aynı kanıda değildi. Aynı zamanda onun anlatma tarzına hayran kalmıştı. Adam satırları arasına tek satırlık bile yalamalık cümle koymamıştı, bütün 'fact' leri eksiksiz ve son derece inandırıcı açıklamıştı. Bu raporun tek bir tercümesi vardı; Bu subay ikna işini, ikna sanatına çevirmişti.
Marshall sevmişti bu subayı. Roosevelt ise daha çok sevecekti. Eisenhower Londra' ya yollanıyordu, oradaki Amerikan askeri delegasyonunun başına geçecekti. Londra' da ilk toplantısı Churchill ile olmuştu ve Churchill de ona bayılmıştı.
Bu adam açık sözlü bir asker, usta ve hazırcevap bir diplomat ve eşine ender rastlanan bir yöneticiydi. Diğer Amerikalı generallere hiç benzemiyordu, ne cak cak sakız çiğniyor ne leş gibi Amerikan viskisi kokuyor ne de tipik bir Amerikan ukalalığı taslıyordu. İçten bir gülümseme eşliğinde en kritik meseleleri yalnızca insanları 'ikna' ederek çözüyordu.
Her şey 1941 Aralık ayının ilk yarısında başlamıştı. Eisenhower Teksas' ta bulunan kışlasınındaki odasında çalışıyordu. Japonların Pearly baskını tüm dünyayı yerinden oynatmıştı. Bir telefon gelecekti, hattın öbür ucunda bir ses 'sizi General Marshall' a aktarıyorum' diyecekti. Marshall' ın kurmay başkanı ve çevresi tarafından 'engerek yılanı' olarak anılan Bedell Smith -o zaman bir albaydı- kuru ve ruhsuz bir sesi ile 'Genel Kurmay başkanı senin derhal Washington' a gelmeni istiyor' demişti.
Ike hemen valizini hazırlayıp kendini trene atmıştı. Çok değil 2 yıl sonra milyonlarca askere komuta edecek bu adam trenin koridoruna koyduğu valizinin üstüne oturmuş seyahat ediyordu. Gelip geçen insanlar ona çarpıyordu ve içlerinden birisi onu tanıdı bu adam eski ve tanıdık bir avukattı. Şu an bir milyonerin avukatlığını yapıyordu ve onu milyoner adamın kamarasına davet etmişti. Bu milyoner aynı zamanda onu unutmayacaktı. (Sid Ricardshon, 1950 başkanlık seçimlerindeki en önemli finansörlerinden biri olacaktı.
Washington da ki tüm toplantılarda 'önce Avrupa' stratejisini savunmaya devam ediyordu. Gerektiğinde kimsenin üstlenemeyeceği riskleri alıyordu. Herkes kenarda dururken Queen Marry gemisine 14 bin asker koyup Alman denizaltı tehdidine rağmen Atlantik Okyanusuna koyuveren oydu, üstelik gemide 8 bin can yeleği olduğunu bilmesine rağmen... Hayatında ateş hattında bir taburu bile komuta etmeyen bu adam gerektiği zaman herkesten daha cesur davranabiliyordu.
Bir tek İngiliz generali Bernand Montgomery ondan hiç hoşlanmamıştı. Monty bu adamın gizli yeteneklerinin farkındaydı ve ilerde onun ciddi bir rakip olacağını düşünüyordu.
"Nerden başlanacak ?" sorusu çok önemliydi. Amerikalılar doğrudan Avrupa diyorlardı, İngiltere ise Akdeniz. Sonunda İngiliz Washington' u Roosevelt' in de yardımıyla zar zor ikna etmişlerdi. Önce Akdeniz ve Orta Doğu temizlenecekti.
Eisenhower harekatın komutanlığına atanmıştı,Frendendall yardımcısı olacaktı. İlk sorun Vichy Fransa' sı gibi duruyordu. Eisenhower zekice bir hamle ile Fransız Amirali Darlan ile mutabakat sağlamıştı. Amerikan ve İngiliz birlikleri Tunus üzerine yürüyüşe geçmişti, iki haftalık işleri vardı en fazla... Ama Adolf dünkü çocuk değildi. Alman ordusunun en seçkin paraşütçü birliklerini bölgeye sevk etmişti ve Tunus kontrol altına alınmıştı. Müttefikler yarışı kaybetmişti.
Üstelik Amerikan ordusun Almanlarla ilk kapışması da kötü bitmişti. Amerikalılar sayıca ve malzemece üstün olmalarına rağmen Kasserina diye bilinen bir dağ geçidinde sıkı bir dayak yemişlerdi. Ülkede moral yerlerdeydi, Eisenhower' ın itibarı gibi... Bir an önce vaziyeti kontrol etmek gerekiyordu. Lüksüne ve de rahatına düşkün olan Frendendall görevden alınıp yerine kovboy sınıfının en gözde siması George Patton atanmıştı. Patton vaziyeti kısa sürede dengelemişti. Kuzey Afrika' da Müttefik zaferi sağlandığında (Mayıs 1943) Eisenhower' in yeni görev yeri de belli olmuştu.
Avrupa kıtasını işgal edecek Müttefik kuvvetleri başkomutanı olacaktı. Aynı görevi büyük bir hırsla bekleyen Bernard Montgomery deliye dönmüştü. Savaşın geri kalanı boyunca Ike Almanlar' dan çekmediğini İngilizler' den çekecekti.
Ike şimdi büyük bir görev üstlenmişti. 'Düşmanı yenmek ittifak içinde olduklarımızı ikna etmekten daha kolay' demişti bir keresinde. Marshall ve Roosvelt kararlıydı bir sonraki harekatı Eisenhower yönetecekti. Hedef Sicilya ardından İtalya ana karasıydı.
Ama sicilya çıkarması neredeyse başarısız olmak üzereydi, üstelik İtalyan ordusu çatışmaya girmemek için elinden geleni yapmış, tüm muharebelerin yükünü Almanların sırtına yüklemişti. Eğer müttefik deniz kuvvetlerinin ezici gücü olmasa Amerikalıların denize dökülmesi işten bile değildi.
İtalya ana karasına çıkmak ise daha da bir çetrefilli olacaktı. Salerno sahillerine çıkan Amerikan kuvvetlerine İtalya' nın teslim olduğu anonsları yapılmıştı. Askerler, İtalya işgalinin bir spagetti festivali şeklinde geçeceğini sanıyorlardı. Oysa Almanlar onları bekliyordu, tepeden tırnağa silahlı ve azimliydiler. Almanlar Salerno' da da müttefikleri denize dökeceklerdi ki gene işe donanma girmişti, öldürücü bir ateş gücü ile karşı saldırıya geçen Alman askerleri adeta biçilmişti.
Şimdi iş büyük gösteriye kalmıştı, Kuzey Fransa' ya yapılacak çıkarmaya. Namı değer Overlord harekatına... Kim komuta edecekti bu tarihin o güne dek gördüğü en büyük askeri harekata ?
Churchill, Roosevelt ve Stalin özel bir toplandı yapmaya karar vermişlerdi, tek maddelik bir gündem vardı; kim komutan olacaktı ? Amiral King öteden beri Eisenhower diyordu, Marshall ise kendini hayal ediyordu ama Roosevelt'in tercihine saygılı davranacağını duyurmuştu. Churchill ise Eisenhower' a hep sempati ile bakmıştı, adamdaki ikna gücüne ve diplomasi yeteneğine hayrandı. Zaten mesele savaşı kazanmak değildi. 1943' den beri Adolf' da, müttefik liderler de biliyorlardı ki Almanya savaşı kaybetmişti. Sorun müttefik güçleri bir arada tutmaktı. En kritik mesele buydu.
Böylece Dwight Eisenhower operasyonun başına getirilmişti. Tarih bile manidardı, 7 Aralık 1943.
İngiliz ve Amerikalı plancılar şimdi de planın taktiksel ayrıntıları için birbirine girmişti.
Eisenhower strajik bombalamanın en aza indirilmesini ve çıkartma sahillerindeki Alman direnek yuvalarının yumuşatılmasını istiyordu. Ayrıca gerideki toplama merkezleri, demir yolları tahrip edilmeliydi. Fakat İngiliz Harris ve Amerikan Spaatz savaşı stratejik bombalama ile kazanabileceklerini ileri sürüyordu. Fakat Ike rest çekmişti ya dediği olur ya da komutanlığı bırakırdı. Havacılar istemeyerek de olsa kabul etmek durumunda kaldılar.
Çıkarma günü öncesi Eisenhower tam da kendine yakışanı yapmış sayıca az kurmayları bir toplantıya çağırmış ve onlardan çıkarmayı eleştirmelerini istemişti. Tüm eksik noktalar anında telafi edilmiş ve düzeltimesi gerekenler düzeltilmişti.
Eisenhower 4 Haziran gecesi yapılan bir toplantıda meteoroloji subaylarını dinlemişti, adamların haberleri hiç de iyi değildi. Subaylar harekatın Temmuz ayında yapılması gerektiğini savunuyordu. Fakat Alman ajanları harıl harıl çalışıp planı günyüzüne çıkarmaya çalışıyordu. Eisenhower bunu bildiği için 6 Haziran' ı seçmişti. Çıkarma ya 6 Haziran' da olacaktı ya da hiç.
Çıkarma başladığında Ike bile panik halindeydi ve kendine pek güvenmiyordu. Cebinde 2 basın bülteni taşıyordu. Biri başarısızlık durumunda yapacağı açıklamaydı. 7 Haziran sabah saatlerinde bu açıklamayı çöpe attı.
Artık Müttefikler Fransa' nın içlerine yayılmaya başladığında cephelerde bir haber konuşuluyordu 'Eisenhower' a suikast planı'. Bir grup çok iyi ingilizce konuşan Alman askerlerinin cephe gerisine sızdığı bilgileri geliyordu ve Eisenhower' ı sevmeyen generaller tarafından( Ki bunlarından sayıları hiç az değil başta Montgomery ve Patton) bu sızan askerlerin amacının Eisenhower' ı öldürmek olduğu dedikodusu yayılmıştı. Artık Eisenhower sayıları 100' ü bulan bir askeri koruma ekibi tarafından korunuyordu ve cephe gerisinde kalması isteniyordu. Bu diğer generaller için başta kendilerini göstermek için çok büyük bir fırsat gibi görünse de işin ucu öyle değildi. Tüm medya bu muhteşem korunan adam Eisenhower' dan bahsediyordu. Sonuçta Almanlar öldürmeye değer olarak tek bir generali uygun bulmuştu öyle değil mi? Eisenhower müttefik ordusun en kıymetli subayı olmuştu bir anda. Tabii işin aslı bu değildi. Bu cephe gerisine sızan Almanların asıl amacı cephe gerisinde bir kaos ve karışıklık ortamı yaratmaktı. Savaş son senesinde neredeyse kaybedilmek üzereydi. Ike derhal Patton' u kuzeye çevirerek ve Montgomery' i de güneye yönlendirerek ilerleyen Alman tanklarını iki taraftan sıkıştırmayı son anda becerebilmişti.
Daha sonra Ren nehrinin geçilerek son sığınak olan Alp kalesinin alınması ile savaş müttefikler için bitmişti. Ike Almanya' daki Amerikan işgalindeki bölgenin askeri valisi olarak atanmıştı. Ama Başkan Trumann onu Washington' a isteyecekti. Marshall dış işleri bakanlığına kaydırılmıştı. Yerini doldurmak için birine gerek vardı. O da Eisenhower' dan başkası olamazdı. Oradan Nato' nun başına geçecekti ve ordan da ABD' in 34. başkanı olacaktı.
Kaynak: Savaşın Generalleri - Bekir Özsoy
Feed Your Head !!