İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
(25-10-2017, 16:44)napolyon94 : Afganistan için bir gelecek var mı?
Çok uzun yıllar boyunca bir gelecek yok. Toplum kalmamış ortada. 1979'dan bu yana halen süren bir savaş ortamı hakim. Her eline silah alanın kanun olduğu bir bölge. Batılıların deyimiyle Failed State. İnsan hakları, özgürlük bunlardan bahsetmiyorum bile. Bu halin bir iki nesilde düzelebileceğini düşünenler neye dayanarak bunu diyorlar bir yazsınlar. Türkiye dahi 90 yıllık Cumhuriyet geleneğine, ondan öncesinde Osmanlı aydınlarının fikirlerinin sonucu olan birçok reforma sahipken, baktığınızda diğer tüm İslam ülkelerinden daha gelişmiş olmasına rağmen büyük sıkıntılar içerisindeyse 90 yıldır Afganistan'ın durumu nasıl böyle düzelebilir oluyor?
Her habere batılı uydurması diyen oryantalist bakış açısı diyen arkadaşlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam ediyorlar ne yazık ki. Bu coğrafya neden bu halde diye bakmadan bu konu hakkında kafa yoran insanlara oryantalist demek yıllardır var olan ve hiçbir şeye derman olmayan bir şey. Batı uydurması denilen haberlerin çoğu BM tarafından açıklanan istatistikler, Afganistan'da çalışmalar yapan gönüllü insan hakları gözlemcilerinin raporları. Bir kısmı uydurma olabilir tabii ki.
Bu tüm coğrafyayı etkileyen bir durum Afganistan'a özel değil. Siz bu kuralların dini gerekçesini dini uygulamalarını beğenmediğiniz insanlara sorarsanız dinden kaynaklarla açıklarlar, açıklıyorlar da. Önümüzde koskoca Hadis ve Fıkıh ilmi var. Açın bakın neler yazmış? Dinde farklı bir anlayışa ihtiyacı var bu coğrafyanın. İçtihat yolunun da 1000 yıldır kapalı olduğunu da düşündüğümüzde bunun da çok zor olduğu aşikar.
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
(20-10-2017, 16:20)strateggy : Namaz vakti başka bir iş yaparken yakalanan, kırbaçlanacaktır.
Bütün erkekler sakal bırakacaktır. Meşru ölçü, çenenin altında, en az bir sıkılı yumruk uzunluğundadır. Bu emre uymayanlar, kırbaçlanacaktır.
Bütün erkek çocuklar türban takacaktır. Birinciyle altıncı sınıf arasındakiler siyah, daha yukarı sınıftakiler beyaz türban takacaktır. Bütün erkek çocuklar İslami kılıklar giyecektir. Gömlek yakaları düğmelenecektir.
Şarkı söylemek yasaktır.
Dans etmek yasaktır.
uçurtma uçurmak yasaktır.
Kitap yazmak, film izlemek, resim yapmak yasaktır.
Evinizde kuş beslerseniz, kırbaçlanacaksınız. Kuşlarınız öldürülecek. Müslüman değilseniz, Müslümanların görebileceği bir yerde dua etmeyin. Bunu yapanlar kırbaçlanacak ve hapse atılacaktır. Bir Müslüman’ı kendi dinine döndürmeye çalışan kişi, idam edilecektir.
Kadınların dikkatine: Evinizden dışarıya çıkmayacaksınız. Kadınların sokaklarda amaçsızca dolaşması, caiz değildir. Dışarıya çıkarsanız, yanınızda mutlaka bir mahrem, erkek akrabanız bulunacak. Sokakta tek başına yakalanan kadın dövülecek ve evine gönderilecektir. Her ne şart altında olursa olsun, asla yüzünüzü göstermeyeceksiniz. Dışarıdayken, burka’yla örtüneceksiniz. Aksi halde, şiddetle kırbaçlanacaksınız. Makyaj malzemeleri yasaktır. Mücevher yasaktır. Sizinle konuşulmadan, konuşmayacaksınız. Erkeklerle göz göze gelmeyeceksiniz. Uluorta gülmeyeceksiniz. Gülenler, kırbaçlanacaktır. Tırnaklarınızı boyamayacaksınız. Boyarsanız, bir parmağınız kesilecektir. Kızların okula gitmesi yasaklanmıştır. Bütün kız okulları derhal kapatılacaktır. Kadınların çalışması yasaklanmıştır.
Dinleyin, iyi dinleyin, itaat edin. Allah-ü ekber."
Madem hadis ve fıkıh konusunda bilgi sahibisin, şu kaidelerin kaynaklarını göster bakalım:
Namaz vakti başka bir iş yapan, sakal uzatmayan insanların kırbaçlandığı hangi kaynakta yer alıyor? Uçurtma uçurmayı, bu yazıları aldığın propaganda kitabının adı uçurtma avcısı olduğundan yasaklamışlar. :)
Kitap yazmanın yasaklandığına inanman zaten yaşadığın akıl tutulmasını gösteren bir örnek.
Kur'an'da şahin, kartal gibi hayvanları kullanarak avlanmanın helal olduğu ile ilgili bilgiler varken kuş beslemenin yasak olduğuna inanmak hangi kafanın ürünü?
Kadınlarla ilgili yazdıklarının neredeyse hepsi yanlış, mücevher nasıl yasak olabilir Allah'ını seversen? Erkeklere yasak olan ipek ve altın kadınlara yasak değildir.
BM yahut diğer uluslararası kuruluşlar tarafından açıklanan verilere karşı çıkmıyorum. Zihninizde, eleştirebileceğiniz bir düşman oluşturup ona saldırmayın. Kısaca straw man yapmayın. Bu şekilde tartışmak fallacy yani safsataya düşmenize neden olur.
Benim fikirlerim sizlere göre hayal dünyası olabilir. Afganistan, tarihsel süreç içerisinde kadim bir medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülke.
O hayran olduğunuz lanet batı ülkeleri bu insanların üzerinden ellerini çekse ne kadar hızlı bir gelişme göstereceklerine şaşırırsınız.
Dinde farklı bir anlayış gösterecek insanlar yine kendi kültürümüzden beslenen hayal dünyası geniş insanların içerisinden çıkacak; Batı'nın gösterişi karşısında eziklik psikolojisi yaşayanların içerisinden değil.
İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
Namazla ilgili hükümler: "Ahmed B. Hanbel ile tabileri, tembellik sebebiyle bile olsa, özürsüz namazı terk edenin kafir olduğunu söylemişlerdir." Ahmed B. Hanbel ve ona tabi olan Hanbeliler, nakle mutlak bağlılıkları sebebiyle namaz kılmayanı tekfir ederken peygamber efendimizin şu hadisine dayanırlar: "Kim kasten namazı terk ederse kafir olur."
Namaz kılmayan kimseye uygulanacak hükümlere gelince; Ahmed B. Hanbel ve tabilerine göre, üç gün namaz kılmaya davet edilir. kılarsa affedilir, kılmazsa öldürülür. Hanbelilere göre namazı terk edenin öldürülmesi kafir olduğu içindir.
İmam Malik (v. 179/795) ve Eş-Şâfiî (v.204-819) ye göre namaz kılmayan kişiye namaz kılması emrolunur. Kılmazsa kafir olduğu için hadden (şer'î ceza olarak) öldürülür.
İmam Ebu Hanife'ye (v. 150/767) göre, namazı terkeden kafir olmaz. Namaz kılmadığı için de öldürümez fakat namaz kılıncaya kadar hapsedilerek uygun telkinat ve cezalarla tedib edilir ve namaz kılması sağlanır.
Sakal ile ilgili hükümler:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bıyıkları kısaltın, sakalları bırakın”“Bıyıklarınızı iyice kısaltıp, sakallarınızı bırakın”“Mecusilere muhâlefet edin, sakallarınızı uzatın, bıyıklarınızı kesin”“Müşriklere muhhalefet edin sakallarınızı çoğaltın, bıyıklarınızı azaltın” “On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (Burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altını temizlemek, etek tıraşı olmak, intikhasu’l-mâ (yani istinca yapmak)”
Sakal bırakmak müslümanlara Hz. Muhammed tarafından verilmiş bir emirdir. Sakal kesmenin hükmü üzerine güzelce yazılmış burada. Okursun umarım. http://ulumulislam.com/sakal-kesmek-caiz-mi/
Kitap yazmak yasak değil doğru. Bu emir Roman, hikaye türlerine yönelik olabilir. Bir kısım İslam alemleri Roman, hikaye gibi türlerin yalan ve hayal gücü içerdiği için okunması yasaktır demişlerdir. Hepsi değil tabii ki.
Uçurtma malayani (fayda sağlamayan iş) İslamda mekruh olduğu için, kuş da uçabilen kuşların (yani tavukların değil) kafeste beslenmesi haram olduğu için yasaklanmıştır.
Mücevher yasak değil ama kadınların evden yanında bir erkek olmadan çıkması, peçe ve çarşaf giymemesi, okuması ve çalışması yasaktır. Google'da basit bir arama yaparak bulabilirsin.
Bu arada bu hükümlerin olması cezanın bu olması gerektiğini göstermez. Şer'i hükümlerin cezalarının uygulanması kadıdan kadıya, devletten devlete değişebiliyor. İslam kaynaklarını okuyarak ve araştırarak birçok meseleyi anlayabilirsiniz. Herkese tavsiye ederim.
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
•
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
(25-10-2017, 21:17)Sezar : Turk Egitim Sistemi`ne gelecek olursak Ibni Haldun`la ayni fikirde degilim.Usul esastan once gelir ilkesince kiyaslamasi usulen yalnis.Bu tur seylerde kendi tezinizi savunurken bireysel orneklerden ziyade bilimsel ve istatiksel ornekler vermeniz daha iyi olur. Benim bir dedem var 40 yildir sigara iciyor ama 100 yasina kadar yasadi kanser de olmadi diyerek sigaranin zararli olmadigini savunmak gibi ornekler vererek binlerce bilimsel calismadan bahsetmemek komik oluyor.
Türk eğitim sistemi ile sadece son paragrafta görüş belirttim. Diğer yazdıklarım farklı bir konu ile ilgili; sanıyorum yanlış anlaşılma durumu söz konusu. Ben bu örnekle hukuk sistemimizde var olan bir durumun İslam öğretisi için de geçerli olduğunu anlatmaya çalıştım; eğitim sistemimiz ile ilgili bir durumu kastetmedim.
•
İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
Afganistan ile ilgili yazdıkların da garip. Tarih boyunca zorlu bir coğrafyaya sahip olduğu için izole yaşamış ve gelişmesi zor bir bölge. Medeniyet burada mı gelişti?
Medeniyetin başladığı ve geliştiği Suriye ve Irak'ın hali de ortada. Taliban batılıların oyunu, ona destek veren halk ne oluyor? IŞID batının oyunu peki ülkemiz de her bölgeden (ODTÜ öğrencisi dahi) IŞID'e katılan gençler? Tüm dünyadan IŞID'e yoğun katılım? Çevre ülkelerde IŞID'e bağlandığını söyleyen örgütler? Libya, Nijerya, Mısır. Anket ile IŞID hükümlerini doğru bulan toplumun %8'ini oluşturan Türkiyeliler?
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
•
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
@ strateggy
Fıkıh konusunda paylaşımlarınız için teşekkürler, kaynak göstererek yazdıklarınız daha önceden okuduğum bilgiler. Yine de sorduğum soruların doğrudan cevabı değil, siz de zaten bunu son paragrafta belirtmişsiniz.
Bu bilgiler ile ilgili görüşlerimi uygun bir zamanda paylaşacağım.
•
İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
26-10-2017, 12:15
(Son Düzenleme: 26-10-2017, 12:17, Düzenleyen: strateggy.)
(26-10-2017, 12:02)Ibn Khaldun : @strateggy
Fıkıh konusunda paylaşımlarınız için teşekkürler, kaynak göstererek yazdıklarınız daha önceden okuduğum bilgiler. Yine de sorduğum soruların doğrudan cevabı değil, siz de zaten bunu son paragrafta belirtmişsiniz.
Bu bilgiler ile ilgili görüşlerimi uygun bir zamanda paylaşacağım.
Rica ederim. Bunları yazma amacım bu uygulamaları savunmak değil. Baktığınızda bu uygulamalar daha çok Fıkıh ve Hadis üstünden meşruiyet kazanıyor. Bu sebepten bu uygulamaları destekleyen milyonlarca müslüman var. Batının tek olayı bu insanlara savaş ortamı yaratıp silah vermek. Sonrası zaten Afganistan, Libya, Suriye, Irak oluyor. Kuran merkezli aklı önemli kılan bir hareket ortadoğuyu kurtarır. Batıdan böyle bir şey beklenmemeli. Onların sömürüsü için bu ortam gayet iyi. Değişim için de kapsamlı bir reform gerekiyor.
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
Namaz ile ilgili yukarıda bahsedilen hükümler üzerinden hareketle hadislerin ve fıkhın, bahsettiğiniz gibi Kur’an ve akıl yoluyla tekrar değerlendirilmesinin elzem olduğu gözükmektedir.
Afganistan; Gazneliler, Babürlüler gibi Türk-İslam devletlerine ev sahipliği yapmış bir ülke. 19. Yüzyılda İngilizlerin Hindistan’ı işgal etmesi ve daha sonra Orta Asya’yı işgal eden Sovyetler Birliği ile komşu olmaları yaşayacakları talihsizliklerin başlangıç noktasını oluşturuyor. Ülke birçok etnik kökenden insanı barındırması sebebiyle yüzyıllarca kabile sistemi ile yönetilmiş olup günümüzde bu durumun etkilerini hala görmekteyiz. Türkiye ile aynı tarihlerde İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi veren bu ülke Türkiye’den birçok destek görmesine rağmen Atatürk gibi bir lideri yetiştiremediğinden dolayı gerekli reformları yapmak için geç kalmıştır. Dış müdahaleler olmasa geç de olsa gelişme gösterebilecek olan bu insanlar, Sovyetler Birliği’nin işgali ve akabinde ABD’nin radikal grupları desteklemesi ile beraber geri dönülmesi yıllar alacak yanlış yollara sapmışlardır.
Taliban, IŞİD vb. örgütler insanların dini hassasiyetlerini kullanarak rahatlıkla destek buluyorlar. Bizim ülkemizde dahi bu kadar kolay bir şekilde din üzerinden siyasi avantaj elde edilebilirken, akademik kurumları, basın-yayın organları ve internet erişimleri kısıtlı olan insanların bu oluşumlara inanması şaşılacak bir şey değil.
Dünya üzerinde yaşayan Müslümanlar, İslam’ın hem fiziksel hem zihinsel düzlemde geri kalmasına karşı bir tepki göstermek, bir mücadele vermek istiyor. Ancak mücadeleyi yönlendirecek düşünsel altyapıya sahip değiller. Çoğunluğu yaşadıkları kapitalist sisteme entegre olamadıklarından dolayı yabancılaşma yaşıyorlar ve kimlik arayışı içindeler. IŞİD sanıyorum bu sayede gelişmiş ülkelerde yaşayan insanları içine çekebiliyor.
Türkiye’de bulunan IŞİD taraftarlarının kaynağının tarikat vb. oluşumlar olduğunu düşünüyorum. Atatürk, zamanında büyük çoğunluğunun önünü kesmiş fakat bir kısmının yeraltında bir kısmının da meşruiyet kazanarak içimizde faaliyetlerini sürdürdüklerini görüyoruz.
Sonuç olarak bütün bu yaşanan kötü olayların İslam ile ilişkilendirilmesi beni rahatsız ediyor. Şöyle bir örnek vermek gerekirse: Bıçak nesnesini düşünelim. İnsan için birçok yararları var. Bir insan bir başkasını bıçakladığında suçu bıçaklara atmıyoruz, değil mi?
İleti Sayısı: 1,433
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
8
@"Ibn Khaldun"
Bir insan bir başkasını bıçakladığında suçu bıçaklara atmıyoruz, ancak bir insan bir silahla katliam yaptığında suçu silah regülasyonlarına atıyoruz, devletin neden silah alımını kontrole tabii tutmadığını sorguluyoruz.
Verdiğin örnek bu noktada geçersiz.
İslam her konuda emir veren bir din, insanlara özgürlük hakkı tanımıyor, özgür düşünceyi genişletecek özelliklere sahip değil, aksine kısıtlayıcı özellikler barındırır, merakı engeller. İslam'ın en zayıf halkası yine onu radikalleştiren ceza hukukudur. İnsanı sadece ve sadece Allah'ın yargılayabileceği bir din değil İslam, bu gücü devletlere vererek Allah'tan önce otoritelerin ceza kesmesi sağlanmış. Hal böyle olunca her imamın kafasından bir ses çıkmış-çıkıyor, çünkü insan yapısı gereği özgür, bireysel bir canlı, yazılan tek bir cümleyi onlarca yere çekebilecek karmaşıklıkta bir beyni var. Suçu İslam'da aramıyorum, yanlış anlamayın, eminim radikal İslam'ın tam zıttı olan İslam öğretileri de vardır, ancak İslam'ın devlete hakim olduğu hiç bir yerde bu öğretiler cahil insanlar arasında yükselmeyecektir. Radikal İslam aslında bir sonuç değil, bir araçtır, kitleleri korkuyla yönetmenin ve boyun eğdirmenin çok güzel bir aracıdır.
Bunun Batı ile onunla bununla alakası yok, İslam dünyası kendi kendine yapıyor ne yapıyorsa, diğer devletler boş duracak değil, fırsattan yararlanmak devletlerin doğasında vardır.
Aşağıdaki 1 üye Awake nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Awake nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• Kierkegaard
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
@ Awake
Görüşlerinin bir çoğuna katılmakla birlikte insanların belirli bir düzen, bir harmoni içerisinde yaşayabilmesi için zihinsel olarak planlanmış bir etik kodlar bütününe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte bu düzenin devamlılığının sağlanması için özgürlük gibi olgulardan fedakarlık edilmesi gerekebiliyor.
İslam bir tercihtir ve bu tercihi yapan insanların da modern dünyada tercihleri ile yaşayabilme hakkı vardır.
Batı dünyasına karşı hissettiklerim elbette ki o ülkelerde yaşayan insanlara karşı değil; silah üreten büyük şirketler, medya patronları, yeni dünya düzeni oluşturmaya çalışan devlet yöneticileri ile ilgili. Yüzyıllardır gerçekleştirdikleri zulümler unutulup bu ülkelere güzellemeler nasıl yapılabiliyor anlayamıyorum. Sanayi devriminin yaşandığı dönemde bu ülkelerle rekabete giremeyip tarih sahnesinden silinen atalarımla neredeyse gurur duyacağım; en azından zulme ortak olmamışlar.
Şu an yaşadığımız ve devlet olarak entegre olduğumuz kapitalist sistem milyonlarca insanı, birçok medya organıyla, tüketime yönelik güdülenen kölelere çevirdi. İnsanlık olarak evrimin sonucunda geldiğimiz en son nokta bu mu şimdi?
İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
26-10-2017, 17:31
(Son Düzenleme: 26-10-2017, 17:33, Düzenleyen: strateggy.)
İnsanların Radikal İslam'a sapmasını güzel açıklamışsın Ibn Khaldun. 'Görüşlerinin bir çoğuna katılmakla birlikte insanların belirli bir düzen, bir harmoni içerisinde yaşayabilmesi için zihinsel olarak planlanmış bir etik kodlar bütününe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte bu düzenin devamlılığının sağlanması için özgürlük gibi olgulardan fedakarlık edilmesi gerekebiliyor.' Buna da bir nebze katılıyorum ama bunun sınırı nasıl belirlenecek o da önemli.
Bu ülkelere hiçbir zaman güzelleme yapmadım. Irkçı, sömürgeci, yağmacı devletlerdir. Kapitalist sistemde Batı'nın rahat yaşaması için geri kalan tüm dünyanın sömürülmesi gerekli. İşte emperyalizm de budur.
Kapitalist sistem ve burjuva sınıfı başlarda ilericiydi. Bir yüzyıl sonra mevcut durumu ve pozisyonu korumak için gericileşmeye başladılar. İnsanlık aslında şuan bir medeniyet krizinde. 'Şu an yaşadığımız ve devlet olarak entegre olduğumuz kapitalist sistem milyonlarca insanı, birçok medya organıyla, tüketime yönelik güdülenen kölelere çevirdi. İnsanlık olarak evrimin sonucunda geldiğimiz en son nokta bu mu şimdi?
'
Katılıyorum ve geldiğimiz son noktanın bu olmadığını düşünüyorum. Bu sömürünün devamı yok. Ne insanlık namına bir değer ne de doğa kaldı. Amazonlar'ın son hali. (Sembolik bir örnek. Dünyanın her yerinden bulabilirsiniz bunları.) http://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/...izlastirma
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
•
İleti Sayısı: 1,433
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
8
26-10-2017, 18:39
(Son Düzenleme: 27-10-2017, 00:55, Düzenleyen: Awake.)
@"Ibn Khaldun"
İnsan dün nasıldıysa bugün de aynı benim gözümde, sömürü düzeninden önce batı'da feodalite, doğu'da merkezi imparatorluklar vardı, herhangi bir statüsü olmayan insanlar için bu sistemlerde bugün olduğundan çok daha fazla zulme sebep oluyorlardı. Arada bir ortaya çıkan idealist liderler ve yaptıkları, sistemleri daha iyi yerlere taşımıyor maalesef.
Asıl olana bakarsak devlet idealize edildiği şekliyle çalışması için duygularından arınmış bir kurum, yoksa insan doğası karşısında ayakta kalamaz, ne kadar terbiye edersen et, ne kadar özgürlüğünü elinden alırsan al insan bir şekilde gücü koklar, refahı ister, bunların peşinden koşar. Devlet realist bakış açısıyla olması gerektiği kadar canidir, cani olmazsa diğer canilerin yapacakları şeyler felaketi beraberinde getirecektir. Hiç bir devlet bağımsız değil, asla olmayacak.
Gün gelir ulus devletler gücünü yitirir de özerk bölgelerden oluşan tek bir devlet çatısı altında birleşirse milletler, o zaman devlet kurumu diğer canilerden korunmak için cani olmayı bırakabilir. Bu yeni sistem yeni canileri de pek tabii beraberinde getirebilir. Doğanın kanunu ne kadar modernleşirsek modernleşelim sosyal toplumumuzun her noktasında işlevseldir, bir aslan hayatta kalmak için kendi çocuklarını yemek zorunda kalabilir, kendinden güçsüz hayvanlara saldırabilir, bu aslanın hayatta kalma savaşından süregelir, aslan davranışlarını metafor olarak kullandığımı belirtmekle beraber, devlete de aynı kıstaslarla bakıyorum.
Batı'ya yapılan güzellemeler benim gördüğüm kadarıyla hiç bir zaman sömürü düzeni veya kapitalist sistem üzerinden olmamış, senin benim gibi insanların sosyal bir devlette özgürce yaşama, özgürce fikir beyan etme, özgürce kaliteli eğitim görme ve gelenek baskısından uzaklaşma isteğinden süregelmiş. Hiç bir sistem kusursuz değil, ancak Batı'nın yerleşik sistemleri belli ki diğerlerinden daha iyi çalışıyor, burada vatandaş olarak biraz bencillik yapıyorum, çünkü Batı standartlarında bir yaşam sürmeyi istiyorum. Bugün Batı'nın başardığı her şeyi coğrafya sömürmesine bağlayamayız, bilimdeki ilerlemeleri, insan haklarına olağanüstü derecede (kendi ve kendinden olan vatandaşlar kapsamında) saygı duymaları ve laik sistemleriyle dini özgür bırakıp, aynı zamanda devletin işleyişini sekteye uğratmasını engellemeleri, bunlar sömürgenin sonucu değil, rönesans+reform hareketlerinden bu yana yoğrulan aklın sonucu. Ben bu sistemin kötü yanlarına bakarak tamamını reddedemem.
İleti Sayısı: 2,471
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
47
Ileti atan arkadaslara tesekkur etmek istiyorum her bir iletiyi okurken keyif aliyorum.
Aşağıdaki 1 üye Sezar nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Sezar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• Awake
İleti Sayısı: 100
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
1
Afganistan ve İran "İslam Cumhuriyeti" sıfatı kazandıkları günden bu yana insanlarını açıkhava cezaevinde yaşıyormuşcasına baskı altında tuttu. İslam diğer tüm dinler gibi savaşlarla beslenen bir olgu, bu nedenle sorun halkın Teokrasi ile yönetilmesi, İslam inananlarının çok olması değil. Batılı uluslar bugün beşeriyetin tepesinde ise bu o devletlerin Teokrasi ile yönetilmiyor olmasından başka birşey değil.
Afgan halkı savaşamayacak kadar usandığında laikliği tüm engellere rağmen tekrar benimseyebilir ve başarısız devlet durumundan çıkabilir.
Türkiye olarak yapmamız gereken, 1920'lerde olduğu gibi Afganistan halkı ve devletine tekrar laikliği kabul etmede yardımcı ve yönlendirici olmak. Bu olursa 2 nesil bile geçmeden orada istikrar sağlanır.
Sessiz bir yolcu...
•
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
27-10-2017, 09:46
(Son Düzenleme: 27-10-2017, 15:14, Düzenleyen: Kierkegaard.
Düzenleme Nedeni: Toparlama
)
@ Awake
Değerli görüşlerini paylaştığın için teşekkürler; zihnimde oluşturduğum görüntüde pus içinde kalmış bazı noktalar görünür hale geldi.
Son olarak İbn Haldun'un bazı görüşlerini paylaşarak farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum:
İbn Haldun, evrim sürecini maden-bitki-hayvan çizgisinde insana kadar getirip, “gözlemimize girebilen varlıklar içindeki gelişim ve oluşumların vardığı en son aşama budur” ve “İnsanlar birer maddi varlık olarak madenden itibaren başlayan bir zincirin son halkası olmakla birlikte, tinsel yapıları bakımından bir üst aşamaya ulaşabilir.” demiştir. (Uygun, İbn Haldun’un Toplum ve Devlet Kuramı, s. 69-73.)
İnsan doğası ve bir çok farklı etmenden etkilenen insan aklı ve iradesinin, metafizik öğreti sayesinde farklı bir anlayış kazanması ve gerçeklik algısının değişmesiyle, tarihsel süreç içerisinde örneklerine defalarca şahit olduğumuz merhamete dayalı toplum-insan ilişkilerini yeni bir düzende tekrar oluşturacağı konusunda umudumu koruyorum.
İleti Sayısı: 3
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
0
05-02-2018, 21:05
(Son Düzenleme: 05-02-2018, 21:09, Düzenleyen: Pasababa.)
2023 yılından sonra aynı durum Türkiye için de geçerli olacaktır. Yıllardır söylenen "Türkiye İran olur mu" endişesi yersizdir, çünkü İran bir İslam devleti olmasına karşın yüzyıllardır sahip olduğu edebiyatı, sanatı ve kültürü (Pers aslanını bayraktan kaldırmaları dışında) hiç kaybetmemişlerdir. Ayrıca İran'a doğrudan İslam devleti demek yanlıştır, zira orada aslına Fars milliyetçisi bir rejim bulunmaktadır ve bu milliyetçilik yalnızca İslami kılığa bürünmüştür. Fakat bugünün Türkiye'sinde 3 buçuk milyon Arap var, Türkçe yavaş yavaş terkediliyor ve uzun vadede Kürtçe gibi diller artık Türkçeden daha çok önemseniyor. Ayrıca, Türkiye'deki milliyetçilik yalnızca Osmanlı dönemine kadar uzandığından, Türk milleti kavramının uzun zamandır "Arap+Fars ve az buçuk Türk = Osmanlı" kavramına dönüşmesi başlamıştır ve tamamlanmasının 2023 yılında olacağı kesin gibidir. Gitgide artan Talibanvari uygulamalarla birlikte kademeli olarak erkeklere sakal ve İslami kılık (ki bu tişört,şapka ve kot pantolonun yasaklanması demektir), kadınlara ise başörtüsünden ziyade kara çarşafa kadar gidebilecek zorunlulukların gelmesi de 2023 yılında olacaktır. Bu yıldan sonra da artık başka ülkelerin insanları forumlarında, internet sitelerinde "2023 devrimi öncesi Türkiye" olarak fotoğraflarımızı görebilecektir. 90 yıldır zaten zar zor ayakta durmuş olan bazı özgürlüklerin karşı devrim ile bitirilmesi hiç imkansız değildir.
•
|