Galyalılar Tiber ve Allia nehirlerinin birleştiği noktada Romalıları yendikten sonra Roma’ya yürüdü. M.Ö 390 yılının Temmuz ayının sonlarında işgalciler savunmasız şehri ele geçirmiş, yakmış ve yağmalamıştı. Sadece bir grup Romalı Capitol Tepesi’nde Galyalılara karşı koyabilmiş ama daha sonra açlık nedeniyle teslim olmuştu. Romalılar ayrılmaları için Galyalılara büyük miktarda altın verdi. Bu sırada Galyalılar da açlık ve sıtma nedeniyle oldukça zayıflamıştı. Galyalılar ayrıldıktan sonra ise Romalılar bir daha asla yağmalanmamak için orduyu ve şehir duvarlarını güçlendirdi.
Öncesi
M.Ö. 391 tarihinde Etrüsklü Clusium şehrini kuşatan Galyalılar, Romalıların müdahalesi sonrası geri çekilmek zorunda kalmıştı. Sonraki yıl ise Senon kabilesi ve kabilenin şefi Brennus liderliğindeki Galyalılar Roma’ya savaş açtı. Roma ordusu Tiber’in Allia nehri ile kesiştiği noktada, Roma’nın 18 km kuzeyinde, Galyalıların yolunu kesti. Galyalı askerlerin saldırısı Roma ordusunu dağıtmış, bozguna uğratmıştı. Barbarlar ve Roma arasında hiçbir şey kalmamıştı.
Roma’nın Yağmalanması ve Yakılması
Savaştan sonraki gün, 19 Temmuz’da güneş batarken, Galyalı ordusu Roma duvarlarına dayandı. Kapı kapalı değildi, duvarlarda asker bulunmuyordu. Allia’da aldıkları kolay zafer ve savunmasız bırakılan şehir Galyalıları bir tuzak kurulduğuna inandırdı. Şimdilik Galyalılar Roma ve yakınındaki Anio nehri arasına kamp kurmuş ve duvarları incelemeleri için gözcüler göndermişti.
Roma’nın içinde ise ağıtlar yerini sessizliğe bırakmıştı. Gece duvarların dışında çığlık atan süvarilerin sesi duyulmuş ama herhangi bir saldırı olmamıştı. Çoğu Romalı şehrin sonunun geldiğini düşünüyordu, geriye kalan askerler duvarları tutamazdı, zaten duvarlar çukurlarla korunan toprak setlerden oluşuyordu. Tek umut Capitol Tepesi’ndeki kaleydi, senato, askerler ve aileleri buraya çekildi. Dini eserleri taşıyan rahipler ve etraftaki tarlalarda bulunan yiyeceklerin hepsini toplayan plebler (alt tabaka) şehri terk etti.
Birkaç gün sonra Galyalılar şehre girdi. Çok sayıda insanın ellerinden kaçtığına şaşırmışlardı. Capitol Tepesi etrafına bir grup asker bıraktıktan sonra şehri yağmalamaya başladılar. Şehir harabeye dönüp kül olana kadar yaktılar ve sonra dikkatlerini Capitol’a çevirdiler.
Kalenin Savunulması
Capitol Tepesi’ndeki Romalılar karşı koymaya hazırdı. Galyalılar oklardan korunmak için kalkanları başlarının üzerinde tepeyi tırmanmaya başladılar. Romalılar tepenin yarısına kadar çıkmalarına izin verip tepenin en dik olduğu yerde hücum edip Galyalıları tamamen dağıtıyorlardı.
Gereksiz kayıpları engellemek için Galyalılar, Romalıların teslim olmasını beklemeye başladı. Galyalılar da açlıkla karşı karşıyaydı, yangın şehirdeki buğday stoğunun çoğunu yok etmişti ve etraftaki tarlalar da bomboştu. Yiyecek bulmak için şehirden uzak alanları da yağmalamaya başladılar.
Roma’da kalenin kuşatması devam ederken Ardea şehrinde Romalı general Marcus Furius Camillus, vatandaşları Galyalı yağmacı gruplara karşı organize ediyordu. Ardea’nın yakınında Camillus büyük bir grup Galyalıya pusu kurup katletti. Latium’dan gelen gönüllülerle birlikte Ardea’da yeni bir Romalı ordu kuruluyordu. Liderleri Camillus’tu, Senato’dan gelen gizli bir mesajla halkın diktatörü ilan edilmişti.
Roma şehrinde efsaneye göre Galyalılar, doğum tanrıçası Carmentis’in tapınağının yanındaki tepeden kaleye sızmaya çalıştı. Galyalılar zirveye çıktı, Romalı gözcülere görünmedi ve köpekleri bile uyandırmadı. Ama Juno tapınağından geçerken Juno’nun kutsal kazının ses çıkarmaya başlamasıyla Romalı gözcüler sonunda Galyalıların farkına vardı. Marcus Manilus’un liderlik ettiği gözcüler kaleye sızmaya çalışanların karşısına çıktı, Manilus karşısındaki iki Galyalıyı, birinin bileğini keserek diğerini de kalkanıyla uçurumdan aşağı atarak yendi. Geri kalan Galyalıların da aynı şekilde üstesinden gelinirken hala tırmanmakta olanlar mızraklar ve taşlar ile geri çevrildi.
Galyalılar için Bedeli Ağır Zafer
7 aylık kuşatmadan sonra hem kaledeki Romalılar hem de Galyalılar açlıkla karşı karşıyaydı. Ayrıca sıtma birçok Galyalının ölümüne sebep oluyordu, Galyalılar cesetlerini toplayıp yakmak zorunda kalıyordu. Yine de Romalılar sonunda teslim oldu ve Galyalıların geri çekilmesi için 1000 pound (454 kilo) altın ödemeyi kabul etti. Altın tartılmaya başlandığında ise Galyalılar daha ağır, hileli ağırlıklar getirmişti. Romalılar şikayet etti ve bunun üzerine Brennus ünlü sözünü söyleyerek <lat. Vae Victis/osm. Veyl mağluplara/ing. Woe to the vanquished (yenilenin kaderi tamamen kazananın elindedir anlamında)> kılıcını terazideki ağırlıkların üzerine attı.
Daha sonra olanlar kaynaklara göre değişiyor. Livy’ye göre Camillus ve ordusu geri döndü, Galyalılardan altınları bırakıp şehri terk etmelerini istedi. Galyalılar reddetti ve harabeler arasında savaş başladı, az beslenmiş ve hastalıklı Galyalılar kolaylıkla bozguna uğratıldı. Gabii’ye giden yolun 8. mil (13 km) taşında Galyalılar tekrar toplandı ama tekrar Camillus tarafından dağıtıldı. Plutarch’ın hikayesi de benzer ama ona göre şehirde ölen Galyalı sayısı fazla değildi, asıl yenilgi Gabii yolunda oldu. Polybius ise herhangi bir Roma zaferinden bahsetmiyor, Galyalıların toprakları Veneti tehdidi altında olduğu için geri döndüklerini yazıyor. Diodorus’a göre ise Galyalılar şehri kendileri terk etti ama Veascium şehrinde Camillus tarafından ve Sabine topraklarında Caeratanlar tarafından bozguna uğratıldı.
Modern tarihçiler ise Galyalıların bozguna uğratılmasını, Roma’nın yenildiğini itiraf etmek istemeyen antik tarihçiler tarafından tarihi değiştirmek olarak yorumluyor. Aç ve hastalıklı Galyalılar eve dönerken daha iyi beslenmek için gruplara ayrılmış olabilirler. Bu küçük gruplar Romalılar tarafından pusuya düşürülüp altınların bir kısmı geri alınmış olabilir.
Sonrası
Allia nehrindeki yenilgileri ve şehirlerinin yağmalanması, Romalıların daha iyi bir ordu kurup sağlam bir duvar inşa etmeleri gerektiğini ortaya koydu. Falanksların daha hızlı askerlerle değiştirilmesi ve büyük kalkanlar, mızraklar ve kısa kılıçlara sahip ağır piyadelerin yaygınlaşmaya başlaması Roma ordusunun bilinen görüntüsünü oluşturdu. Roma şehrinin savunması da güçlendirildi. Toprak set tekrar yükseltildi ve tüm şehri çevreleyen 8 km uzunluğunda, 3.5 metre kalınlığında ve 7 metre yüksekliğinde taş duvarlar inşa edildi. Yenilgi Roma’nın İtalya’daki siyasi durumunu zayıflatsa da şehir dayandı ve tekrar zenginleşti. Roma 8 yüzyıl sonra M.S. 410’da Germen Vizigotlar gelene kadar tekrar düşmeyecekti.