16-06-2016, 22:07
(Son Düzenleme: 16-06-2016, 22:15, Düzenleyen: Kurt Knispel.)
Bu entryde de daha sert eleştiriler vardı ama editlemiş. Okumak isteyen olur belki güzel şeyler anlatıyor.
14'ün de girilen entrylerin tümü bu havada gerçi eleştiriler yükseliyor.
Alıntı:--- spoiler ---
bu entry hem diziden hem kitaptan spoiler içerecektir. okumaya devam etmeden önce aklınızda bulunması faydalıdır.
gittikçe olumlu beklenti sahibi takipçilerini daha fazla hayal kırıklığına uğratan, hikayeyi basitleştirip tüm izleyici kitlesinin takip edebileceği ayara getirmeye çalışırken sığ sularda yüzmeye başlamış dizidir. george r. r. martin yazar kadrosundan ve prodüksiyon ekibinden ayrıldığından beri dizinin izlenme değeri daimi bir düşüşe geçmişti zaten; fakat son bölümlerde bunun etkisi açıkça görülmekte. yine yakın zamanda martin'in de dizinin gidişatından rahatsız olduğuna dair bir açıklamasına rastlamıştım.
dorne:
dizinin tam anlamıyla mahvetiği bir hikaye kolu olan dorne çevresinde gelişen bölümlerden başlamak istiyorum. kısaca özetlemem gerekirse kitapta olaylar şu şekilde gelişmektedir. dorne prensi ve martell hanesinin başı olan doran martell'in, kız kardeşi elia'nın intikamını almak için king's landing'e giden erkek kardeşi oberyn martell'in the mountain tarafından öldürülmesi karşısındaki pasif tutumu, halk arasında korkaklık olarak görülmektedir. doran'ın öz kızı arianne martell ve arianne ile yakın ilişkileri olan oberyn'in savaşçı piç kızları sand snakes'in en büyük üçü(obara, nymeria, tyene), doran'ın pasifliğinin hanenin onurunu lekelediğini düşünmekte ve lannister'lara karşı ilan edilecek bir savaşın borozanlığını yapmaktadır. zira doran'ın oberyn'in ölümü karşısında yaptığı tek şey krallıktan the mountain'ın kellesini talep etmek olmuştur. bu istek de zaten ölümle cebelleşen mountain'ın durumu düşünüldüğünde o sırada henüz hayatta olan tywin lannister'ın barışı korumak adına kolayca yerine getirebileceği bir arzudur. doran iki kardeşinin katili olan hanedana karşı barış peşindedir yani dışarıdan bakıldığında. sand snakes'in barış atmosferini tehdit eden tavırlarının halkı da galeyana getirmesinin ardından doran kardeşinin piçlerini gözetim altında tutuldukları odalara kapattırır.
bu esnada kendi ufak çaplı planını devreye sokmuş olan doran'ın öz kızı arianne, myrcella ile dorne'a gelen kral muhafızları şövalyesi arys oakheart'ı ayartmakla meşguldür. arianne'in planı şudur: myrcella dorne yasasına göre tahtın gerçek sahibidir. dorne'da veliaht belirlenmesinde cinsiyet ayrımı olmadığı için dorne toprakları içerisindeki kanuna göre büyük kız kardeş olan myrcella, kardeşi tommen'den önce tahtta hak sahibidir. arienne, myrcella'yı sunspear'dan kaçırıp oberyn'in yavuklusu ellaria sand'in babasının mevkisi olan hellholt'a götürmek ve burada kraliçe ilan etmek niyetindedir. hali hazırda babasının pasif yönetiminden rahatsız olan sıcak kanlı dorne halkının da davasını izleyeceğine ve lannister'lara karşı savaşa gireceğine güvenmektedir. myrcella'yı kaçırmak için arys oakheart'ın desteğine ihtiyacı vardır ve gizli buluşmalarla aşkını kazandığı arys'i bu planı için ikna eder. myrcella'yı kaçırıp arianne'in dizide yer verilmeyen yakın dostlarıyla(gerçi dizide arianne'in kendisine de yer verilmedi) yola koyulurlar.
yolculuğun ortasında kafilenin önü, dizide ne yapılacağı bilinmeyen zorlama bir karakter olarak resmedilmiş, kitaplarda pov karakterlerden biri olan, doran martell'in muhafızlarının kumandanıareo hotah ve birkaç muhafız tarafından kesilir. yine pov karakterlerden biri olan romantik şövalye arys oakheart, hotah ve tayfasına hücum eder. hotah'ın iki balta darbesiyle kanlar içinde can verir. bu esnada arthur dayne'in soyundan gelen "darkstar" olarak anılan gerold daynesebebi bilinmeyen bir hamleyle myrcella'yı öldürme girişiminde bulunur. ama yalnızca bir kulağını keser ve öldürme işini tamamlayamadan kaçmak durumunda kalır. arianne de hotah önderliğinde tıpış tıpış geri götürülür.
devamında arianne uzun bir süre doran tarafından sunspear'daki bir kuleye kapatılır. arianne'in buhranlarıyla dolu bir sürecin ardından doran kızını huzuruna kabul eder. burada doran arianne'e yıllardır pasif tavrının arkasına gizlediği büyük planını açıklar. adeta "aq yerinde iki dakika rahat durun. siz giderken ben dönüyordum" çeker. doran, elia martell'in ölümünden bu yana targaryen hanesini yeniden diyarın hükümdarı kılmak için perde arkasından çalışmaktadır. doran'ın elinde yıllar önce yapılan, viserys targaryen ile arianne'in evleneceğine dair bir anlaşma vadır. yani doran'ın, arieanne'in beni neden dorne veliahtı yapmıyorsun ağlaklığına sebep olan tavırlarının sebebi arianne'in kraliçe olmasının planlanmasıdır. viserys'in dothrak savaşçılardan oluşan ordusunu almasının ardından dorne, targaryen davası için ayaklanıp ordusunu onların gücüne ekleyecektir. tabii viserys'in altın tacını khal drogo tarafından alıp ölmesinin ardından planda bir değişikliğe gitmek gerekir. yine dizide yer verilmeyen kitap pov karakterlerinden biri olan, doran'ın büyük oğlu quentyn martell o sırada anlaşmayı danaerys targaryen ile evlenerek tamamlamak için meeren'e doğru yola çıkmıştır. lakin dizide quentyn karakteri ve kafilesi tamamen kesilmiş olup yerine anlamsız geyikler ve içi boş romantizm dönen sahneler sıkıştırılmıştır.
kral muhafızlarından balon swann myrcella'yı geri götürmek ve the mountain'ın kafatasını teslim etmek için dorne'a gelir. onuruna düzenlenen yemekte doran martell'in kralın konseyinde yer almak için king's landing'e davetli olduğunu belirtir. doran gemiyle gitme fikrini sunduğunda swann aceleyle teklifin tehlikeli olacağını söyler. sonrasında doran sand snakes'e arianne'e anlattığı planını anlatır ve ekler: konseydeki bir dostunun bu davet olayının doran'ın küçük oğlu trystane'i öldürmek için kurgulanmış bir tuzak olduğunu söylediğini, swann'ın gemi konusundaki tepkisinin de bunu kanıtlar nitelikte olduğunu söyler. doran, lannister'ları iyice patates etmek için konseye sand snakes'ten nymeria'yı kendisinin yerine gönderir ve lannister'ların baş belası yüce serçe'yle tanışması için de tyene'i baelor septi'ne gönderir.
ancak pek de kısa sayılamayacak şekilde özetlediğim dorne hikayesi nasıl işlendi dizide bir düşünelim. jaime ve bronn tamamen saçmalık abidesi bir şekilde dorne'a gitti. bronn ile tyene sand arasında karakter arkına ya da hikaye sürecine hiçbir katkısı olmayan "bad pussy" diyalogları geçti. myrcella, sand snakes ve elleria martell tarafından zehirlenerek öldürüldü. king's landing'e ulaşan gemiye nasıl geldiği bilinmeyen iki kum yılanı trystane'i öldürdü. elleria sand intikamını almak istediği hanenin son mensubu doran'ı öldürerek boktan intikamlar külliyatına bir yenisini ekledi. çünkü dorne halkı da kendilerini meşru doğumlu olmayan piçlerin yönetmesini son derece doğal karşılayacak kadar bireyselci bir toplum. hikaye de zaten 21. yüzyıl avrupasında geçiyor. tam bir "ne bu şimdi" vakası olarak dizinin zorlaya zorlaya beceremediği dorne öyküsü, sonunda "eeh olmadı bu öldürelim hepsini gitsin" denilerek tamamen silindi.
jaime:
dorne'da ne işi olduğu ve yazarların neden böyle bir karar aldığı tamamen muamma olan jaime lannister aslında kitabın en ilgi çekici bölümlerinden bazılarının sahibidir ve bu bölümler savaş sonrası toparlanmakta olan nehir topraklarında geçmektedir. jaime'ye kılıç dersi veren de ketumluklarıyla bilindikleri pek söylenemeyecek paralı askerlerden biri olan bronn değil, dilsiz kral celladı ilyn payne'dir. jaime'nin neden kitapların en ilgi çekici karakterlerinden biri olduğu, nehir topraklarında düzeni sağlamak adına çalışırken karakter gelişimine ışık tutan bu bölümlerdir. cercei'ye dair filizlenen kuşkularıyla değişen, honor(onur) isimli bir at süren, kan dökmeye yabancılaşan jaime'nin serüvenini dizide gereksiz ve etkisiz kararlarla harcadılar.
ne riverrun kuşatması çevresinde gelişen seriye esas ruhunu bahşeden diyaloglardan bazılarını içeren, daven lannister, edmure tully, brynden tully, genna lanister gibi karakterleri içeren konuşmaları görebildik, ne hala robb stark'a bağlı son kale olan raventree hall'un lordu tytos blackwood'un jaime ile anlaşıp kral tommen'a diz çöküşünü ve stark sancağının indirilişini görebildik.
bu yazıyı yazmaya başladığımda jaime henüz riverrun'a doğru yola çıkmamıştı. olayların sırasını değiştirmiş olsalar da jaime hikayesinin özüne dönecekler sanırım. dorne saçmalığı hala leke olarak dursa da belki burada yakındığım konuların bazılarını dizide görebiliriz.
brienne of tarth:
dizinin gözümde dorne'un ardından en büyük rezaleti brienne'in öyküsünün bu denli kısırlaştırılmasıdır. a feast for crows'un en büyüleyici kısımlarından olan, brienne'in nehir toprakları'ndaki yolculuğuna dair hiçbir şeye yer verilmemesi ve kendisinin doğrudan kuzey'e postalanması, abuk subuk sahnelerle çalınan süre toplamı düşünüldüğünde ayıptır. kitapta kilit bir rol oynayan bloody companions isimli paralı asker topluluğunun dizide tamamen kesilmiş olması zaten yeterince kötüyken; brienne'in, beric dondarrion'ın ardından liderliği devralan lady stoneheart hizmetindeki brotherhood without banners ile yollarının kesişmesinin bile işlenmemesi büyük bir hayal kırıklığıdır. brienne ile sam'in babası randyll tarly'nin karşılaşmasını tyrion'ın meeren'de goygoy yapmasına yeğlerdim. westeros'u keşfetmek, tanımak, dinamikleri üzerinde çok yönlü bir perspektif kazanmak açısından son derece aydınlatıcı bir öyküdür brienne'in kitap öyküsü.
arya:
dizide hikayesi hikayesi kırpıla kırpıla paçavraya çevrilmiş karakterlerden biri de arya'dır. önceki sezonlarda arya'nın hikayesinde yapılan değişiklikleri anlayabilirim. zira arya'nın nehir toprakları'ndaki öyküsü kitapların en detaylı ve ustaca hazırlanmış bölümlerine sahip olsa da bu hikayenin uzunluğu ve içerdiği çok sayıda karakter sebebiyle dizinin süreyi etkili kullanma çabası açısından zorluklar doğurmuş olması muhtemel. fakat aynı anlayışı arya'nın braavos'taki hikayesi için göstermek pek mümkün değil. arya'nın house of black and white'taki çok katmanlı ödevlerini, eğitiminin kapsadığı deneyimleri ve kindly man ile yaşadığı faceless men tarikatının felsefi düzlemdeki çeşitli gizemli özelliğine ışık tutan diyalogların yerini sonu gelmeyen sopa dövüşleri almış vaziyette. arya'nın braavos öyküsü aynı zamanda kaçak kölelerin kurduğu ve yalnızca many faced god için değil neredeyse varolan tüm tanrılar için bir tapınağa sahip olan braavos şehrinin kültürel ve toplumsal dinamiklerine de bir yolculuktur esasen. arya vaktinin çoğunu sahte bir kimlikle braavos sokaklarında insanları tanıyarak, gözlemleyerek ve dinleyerek geçirir. yalanı tespit etmeyi ve yalan ile kandırmacanın inceliklerini öğrenir. düzenli bir süre zarfında kindly man'e öğrendiği üç bilgiyi sunar çünkü dizideki gibi olay yalnızca dövüş sezilerinin gelişmesi değil, zihnin algılarının bilgiye yönelik istençle de açılmasıdır. tanıdık bir yüz olduğu için jaqen dizide kullanılsa da kitapta arya'nın mentoru kindly man isminde yüzünün yerinde parçalanmış çürümüş bir deri olan, kemikleri yer yer seçilebilen kibar ve gizemli bir adamdır. jaqen en son sam'in yolculuk ettiği, westeros'un en görkemli şehri olarak anılanoldtown'da citadel'in anahtarlarını elde etmek için bir cinayet işlerken görülmüştür a feast for crows'un giriş bölümünde. oldtown kısmı da dizinin eline yüzüne bulaştıracağı potansiyel bir hikaye dalı olacaktır şahsi fikrimce.
ayrıca dizide ilk sezonun ardından ortadan kaybolsa da arya'nın kurdu nymeria nehir topraklarında liderlik ettiği bir kurt sürüsüyle insanları katletmektedir. bu bölgeden geçmekte olan kafilelerin korkusu haline gelmiştir artık bu sürü; bunun sebebi de insanlardan ilginç şekilde çekinmemeleridir. arya da tüm stark çocukları gibi bir warg'dur ve uykusunda sık sık nymeria'nın derisine girip sürüsüyle avlanır. hatta arya'nın körlük serüveninde en büyük yardımcısı çevredeki kedilerin derisine girerek onların gözlerinden görebilmesidir.
greyjoy hanesi:
beş sezon boyunca değinilmediği için bu hikaye kolunun diziden kesildiğini düşünen okur-izleyiciler, altıncı sezonda iron islands'taki kral şurasının yer alacağını öğrenince büyük beklentiye girdiler. bunun sebebi de bu kısımdaki gelişmelerin ciddi anlamda etkileyici ve merak uyandıran bir doğaya sahip olmasıdır. bu hikayenin merkezinde yer alan kral şurası dizide tam anlamıyla bir fiyaskodur. öncelikle kral şurası dizide belirtlildiği gibi her iron islands kralı öldüğünde düzenlenen bir seçim kurulu değildir. kaynaklar son kral şurasının 2000 ile 4000 yıl arasında bir süre önce yapıldığına işaret eder. bunca yıl sonra ilk kez king's moot'un toplanacak olması adalıların büyük bir heyecan ve merak içerisine girmesine sebep olur. dizideki gibi yalnızca greyjoy soyağacına ait isimler değil; demir adalar'daki diğer hanelerin mensuplarından da kral olmak için öne çıkıp konuşanlar olur. bu arada kral şurası esnasına theon hala kuzey topraklarındadır. bu da kitap okuyucuları arasındaki bir teoriye zemin hazırlar; çünkü tarihte kral şurası sonucu yalnızca bir kez geçersiz sayılmıştır. bunun sebebi de tahtta kan bağı sayesinde hak sahibi olan kişilerden birine kral şurası'nda kendini temsil etme şansı verilmemiş olmasıdır. yani theon'un balon'un yaşayan tek oğlu olarak şurada yer almaması tarihin tekerrür edebileceğini düşündürür.
yara greyjoy(kitapta asha greyjoy), şuraya gelmiş geçmiş en büyük donanmayı kurup westeros'ta fetihler yapmak gibi adalıların taşak geçeceği uçuk bir planla gelmez. aksine barış yanlısı, kanı durdurmaya yönelik son derece gerçekçi bir planla gelir.
dizide yer verilmeyen isimlerden biri, kitapta pov karakterlerden biri olan, hatta theon'dan sonra en ön plandaki greyjoy olarak söz edilebilecek bir karakter vardır. o da balon'un diğer kardeşivictarion greyjoy'dur. kendisi pek çokları tarafından şuranın favorisi olarak görülmektedir; zira demir adaların en büyük deniz kumandanlarından biridir. balon'un ilk isyanı sırasında stannis baratheon karşısında yaşadığı büyük hezimet dışında son derece başarılı bir savaş adamıdır ve halkın güvenine sahiptir. iron price'ı ödemek denince akla gelen ilk isimdir belki de.
şimdi dizinin bana göre çok yanlış sularda yüzdüğü esas karaktere geleyim. euron greyjoyöncelikle demir adaların tanrısı boğulmuş tanrı'ya inanmaz ya da ibadet etmez. şura sonrasındaki dini ritüel kendisinin karakterine tamamen aykırıdır. euron dizide resmedildiği gibi yalnızca hırslı, büyük bir planı olan, agresif bir karakter değildir. kendisi dünyanın her köşesine yelken açmış, büyüyle içli dışlı(yanında gezdirdiği büyücüleri vardır), sakinliğinin altına sakladığı antisosyal bir yapıyla dikkat çeken, gizemli bir korsandır. görenleri korku dolu bir sessizliğe gömen "silence"(sükunet) isminde tekinsiz bir gemisi vardır. gemi ismini euron'un özellikle kurduğu dilsiz kölelerden oluşan mürettebattan alır. euron göz bandı sebebiyle kargagöz(crow's eye) olarak nam salmıştır. benim diyen denizcilerin katetmeye cesaret edemediği mesafeleri aşıp doğudaki büyünün şehri asshai'ya gitmiş, valyria'nın kıyametinden kalan smoking sea'den geçmiştir. işin özü dizideki gibi hırslı, çıkarcı, bir ölçü dengesiz sıradan bir acımasız lord değil; manyaklığın sınırlarında gezenlere özgü sakinliği ve kendinden eminliğiyle dikkat çeken, dengesizliğinin sınırları belirsiz, son derece gizemli bir isimdir.
kral şurası gibi muazzam bir şöleni bu derece kuru ve sığ çekebilmek gerçekten büyük çaba gerektirmiş olmalı. birkaç saniye önce yara'ya tezahürat yapan insanların, euron'un insanlar açısından tamamen kolpa olabilecek laflarından sonra hep bir ağızdan euron tezahüratına girişmesi kadar boktan bir temsil ile karşılaşacağımı hiç sanmazdım. kitapta euron bilinen dünyanın her noktasından topladığı paha biçilemez ganimetleri gemisinden getirtip adalı insanların önüne serer. yani icraatlarla halkın anladığı dilden konuşur. bu değerli eşyaların arasında da efsanevi ve kadim bir eşya bulunmaktadır. bu eşya "ejdarha borusu"(dragonbinder)dur. euron mürettebatındaki kölelerden birine boruyu üflettiğinde şuranın sonucu iyice belli olmaya başlar; borunun sesi doğaüstü bir şekilde sanki dalgaları aşıp varolan tüm kulaklara erişiyormuşçasına bir büyülenmişlikle duyulur. başından beri gürültünün hakim olduğu şuraya ilk kez tam anlamıyla sessizlik çöker. boruyu üfleyen köle kanamaya başlar ve sonrasında can verir. euron tüm bu şovun ardından insanlara westeros'a daha önce hiç kimsenin cesaret etmediği akınlar yapacağından ve ejderhaları kendi tarafına çekeceğinden bahseder. palavraya tok, yağmaya aç, gururları seneler boyunca incinmiş adalılara aradıkları her şeyi bu muazzam gösterisiyle sunar böylece.
bu arada euron'u boğulmuş tanrı adına vaftiz eden beyaz saçlı sakallı kişi aeron greyjoy'dur ve euron, balon ve victarion'un küçük erkek kardeşidir. kendisi kumarla, içkiyle geçen serkeş bir ömre veda edip rahip olmuştur. geçirdiği gemi kazasının ardından boğulurken boğulmuş tanrının ona konuştuğunu düşünmektedir ve ona hizmet edeceği yeni bir hayat için canını bağışladığına inanmaktadır. aeron bekleneceği gibi dizideki "euron seçildi şimdi onun adamıyım" tribine girmez; çünkü euron dinsiz, büyüyle uğraşan, adalet duygusundan yoksun, acımasız herifin tekidir ve aeron da bu sebepten victarion'u destekler. euron seçildikten sonra dahi onun aleyhinde propoganda yapmayı sürdürür.
euron ilk iş olarak dany'ye gitmez; güneybatı sahilindeki stratejik limanları demir donanmayla ele geçirir, bölge sularını kontrol altına alır ve yedi krallık'ta şok etkisi yaratarak oldtown'ı tehdit etmeye başlar. dany'yi bulmaya victarion'u gönderir. victarion'ın yolculuğu ise yarattığı atmosferle bambaşka lezzetlidir; umarım dizide bu yolculuğu euron'a uyarlayarak da olsa hakkını vererek işlerler.
brotherhood withoout banners:
westeros'un savaş sırasında ve sonrasında adından çokça söz ettiren bu kardeşliği, dizide bir anda ortadan kaldırılmıştır. arya, brienne, gendry, lady stoneheart, beric dondarrion, thoros of myr, the hound ve daha birçok ilgi çekici karakterin öyküsünde önemli rol oynayan, beric'in son ve hakiki ölümünün ardından lady stoneheart döneminin başlamasıyla bölgedeki frey'lerin kabusuna dönüşen, ezilen halkın koruyucusu bir halk örgütlenmesiyken iyice karanlıklaşan bu ekibe dair bir şeyler görmeyi bekliyorum.
sam:
"sam'in olduğu yerler zaman kaybı, sıkıcı herif" gibi yorumlara kulak asmayın. sam duvarın ötesinden duvara, gece kalesi'nden braavos'a, okyanustan oldtown'a uzanan bir yolculuğun kahramanıdır ve bana göre kesinlikle sıkıcı bir karakter değildir. sam'in öyküsü kitaplara benzer doğrultuda gitse de eksiklerle dolu. cold hands ile karşılaşmasının falan atlanması çok büyük sorun değil. sam kitapta oldtown yolculuğuna maester aemon ile çıkar. hisar'ın yaşayan en yaşlı üstadı olan aemon'ın eşliğinde hisar'a gidecek sam'in daha büyük saygı göreceği ve eğitiminin daha ciddiye alınacağı öngörülür. ayrıca tehlikeye en yakın konum olan wall, aemon yaşında tüm ömrünü burada geçirmiş biri için fazla huzursuz bir konumdur. son yıllarını westeros'un güzellikler şehri oldtown'a dönerek hisar'da geçirmesi uygun görülür. bu yolculukta aemon, dany'nin varlığını öğrenir ve ona danışmanlık etmek, yol göstermek, yanında olmak için büyük bir arzu duyar. bu konu üzerine iç burkan konuşmaları vardır. gemi yolcuğunun iyice yıpratıp hastalandırdığı aemon, dany'nin varlığını öğrenmişken ve heyecanla dolmuşken akli dengesini yitirmeye başlar. sam ile girdiği diyaloglar ve dizide castle black'te gerçekleşen kitapta gemide vuku bulan ölümü tüm bunlar ışığında büyük bir duygusal etki bırakır. yaşlılığından dolayı kendini eksik hisseden targaryen'in sam ile erkek kardeşi egg*'miş gibi konuşurken ağzından dökülen son sözleri "i dreamed i was old" bu bağlamda daha anlaşılır ve sempati kurulabilirdir. hele ki açık denizdeki bir fırtınada aemon'ın güvertede kalıp kollarını açarak, şiddetli yağmur altında, görmeyen gözlerle gökyüzüne baktığı bir bölüm vardır ki iç burkar, hüzünle ağırlaşmıştır.
sam bu arada braavos'ta gemi bulmak için oyalanırken arya ile de tanışır fakat arya olduğunu bilmez. daha öncesi'nde gece kalesi'nde de bran'le karşılaşmıştır ama bran'in isteği üzerine bu bilgiyi jon'dan büyük suçluluk duysa da saklar. ölümü arya'nın elinden gelen gece nöbetçisi, şarkıcı dareon, westeros'un en gizemli figürlerinden marwyn the mage gibi hikayeye tat katan karakterler sam'in öyküsüne gizlenmiştir.
the wall:
wall öyküsünde de büyük değişiklikler olduysa da benim açımdan hikaye değerine fazla negatif etki etmediği için çok sayıda olumsuz eleştiri yapmaya gerek görmüyorum ama şu tormund-brienne yakınlaşmasındaki tormund nasıl bir karakter inşası başarısızlığıdır. tormund dizide kitaplardaki karakterine benzer tasvir edilmiş olsa bu tarz bir tavır anlaşılır olabilirdi. ama sezonlar boyunca tormund'u ciddi, asabi, saldırgan bir savaşçı olarak tanıt izleyiciye; sonra laubali sırıtışlarla kız tavlamaya oynasın. kitaptaki tormund ciddilik namına hiçbir kaygısı olmayan, koca göbekli, fazlasıyla neşeli, sürekli bel altı şakalar yapan ve bel altı hikayeler anlatan bir karakterdir. dizide pek gösterilemese de jon ile çok yakınlardır ve birbirlerine içten bir sevgi duyarlar. kolpa olduğu on metreden belli olan hikayeler anlatmasıyla ünlü tormund'un dany'nin ünvanlarından bile fazla lakabı vardır: tormund giantsbane, mead-king of ruddy hall, tormund thunderfist, tormund horn-blower, tormund tall-talker, breaker of ice, husband to bears, speaker to gods, father of hosts... mesela buradaki husband to bears lakabının dayandığı hikayeye göre tormund bir gün sarhoşken çok etkilendiği bir kadınla sevişir ve bunun hayatındaki en vahşi seks olduğunu düşünür. sabah uyandığında birlikte olduğunun bir insan değil vahşi bir ayı olduğunu görür.
bunun dışında mance rayder'ın sahte ölümü gibi ilgi çekici konulara değinilmemesi üzücü ama anlaşılabilir.
sansa:
mantık çerçevesinde olması gerektiği gibi kitaplarda sansa, ramsey ile evlendirilmez. littlefingergibi bir adamın, kuzey'in anahtarı sansa'yı tüm kuzey'in ne denli acımasız ve dengesiz olduğundan haberdar olduğu ramsey ile evlendireceğini düşünmek zaten komiktir. dizi de bu saçmalığı littlefinger'a "özür dilerim hata yaptım" dedirterek sıvamıştır. ramsey, sansa'nın çocukluk arkadaşı jeyne poole ile evlenir. jeyne, düğüne tanıklık edenlere o sırada kayıp olan arya stark olarak tanıtılır. ramsey'nin işkencelerinden nasibini alan ve theon ile kaçan kişi jeyne'dir. sansa bu sırada eyrie'dedir ve petyr baelish'in piç kızı rolünü üstlenmiştir.
eyrie'de petyr'ın çevirdiği dolaplar da dizide kısaca geçiştirilen bir başka mevzudur.
daenerys targaryen:
meeren kısmına hiç girmek istemiyorum; çünkü hali hazırda uzunluğunun boku çıkan bu entry bir bu kadar daha uzamak zorunda kalır. kısaca şöyle söyleyeyim. sığlaştıra sığlaştıra "aptallar için köle körfezi" isimli bir skece çevrilmiştir meeren hikayesi. bu karmaşık hikayedeki sayısız renkli karakter, önemli hadise yok edilip yerine tyrion ve varys'in komikli videoları ile dany'nin anlamsız poz kesişleri yerleştirilmiştir. mesela varys meeren'de değildir; hala king's landing'dedir ve targaryen komplosu adına stratejik cinayetler işlemektedir. hele barristan selmy'nin ölümü... neyse dediğim gibi bu kısmı atlıyorum. kitap okuyucuları ne demek istediğimi anlamıştır.
tyrion:
aegon targaryen ve jon connington'ın dizide bu saatten sonra yer almayacağını düşündüğüm için tyrion'ın king's landing'den kaçışını takiben fazlasıyla değiştirilen hikayesini de atlıyorum. tyrion'ın, rhaegar targaryen'in yaşayan veliahtının(meşruluğu hakkında spekülasyonlar olsa da) danışmanlarından biri olarak, jorah ve moqorro isminde gizemli bir kırmızı rahip ile bir geminin tayfasında yer alarak, jorah ve penny isminde cüce bir kadınla birlikte meeren kuşatmasında köle olarak ve brown ben plumm komutasındaki second sons(ikinci oğullar) ismindeki paralı asker birliğinin bir üyesi olarak epey zaman geçirdiği son derece zengin bir öyküsü olduğunu söyleyebilirim. bu arada second sons, dizide daario naharis'in paralı asker birliği olarak gösterilmiştir. aslında daario fırtına kargaları(stormcrows)'un kumandanıdır. daairo dizideki gibi sıkıcı bir karakter de değildir. kendisi bir tyrosh'ludur ve tüm tyrosh'lular gibi renkli ve fantastik bir görüntüsü vardır. gösterişlidir.
neyse yazdıkça yazasım geliyor; zira seride çok sayıda karakter var üzerine konuşmak istediğim ve dizi bazındaki eksiklerinden yakınmak istediğim. o yüzden kendimi dizginleyip bu entry'yi burada sonlandırıyorum. zaman doldurmaktan başka işlevi olmayan gereksiz erotizm, romantizm, sığ mizah dolu sahneler yerine atlanmadığı takdirde diziye eski keyfini geri bahşedebilecek sahnelerin yer aldığı bir game of thrones diliyorum herkese.
--- spoiler ---