Her Gün Bir Bilimsel Bilgi
#1
HER GÜN BİR BİLİMSEL BİLGİ

Merhabalar, bu konu altında her gün bir bilimsel bilgi hakkında yazı paylaşacağım.




nJZ3M1.jpg

Dünya’ya 7100 ışık yılı uzaklığındaki Cassiopeia takımyıldızındaki Bubble Nebulası’nın baş döndürücü bir fotoğrafı.

Işık yılı nedir ?

Işığın saniyedeki hızı 300.000km/s'dir. Dolayısıyla 1 ışık yılı kabaca 9.467.280.000.000 km'dir. 

Nebula nedir ?

Evrende yer alan her yıldızın bir ömrü vardır. Yaşını tamamlayarak ömrünün sonuna gelen yıldız, genişler ve ya karadeliğe ya da nötron yıldızına dönüşür. Bu nötron yıldızları, aynı zamanda beyaz cüce olarak da adlandırılmakta ve bu beyaz cüceler daha da fazla genişleyerek kırmızı süper dev haline gelmektedirler. Kırmızı süper dev haline gelmiş bir yıldızın içindeki sıcaklık tam olarak belirlenememiş olmakla birlikte bu sıcaklığın 100 milyon derece olduğu tahmin edilmektedir. Akıl sınırlarını bir hayli zorlaya bu sıcaklık derecesine bağlı olarak yıldızın çekirdeğinden evrene oldukça büyük oranda gaz salınımı yapılır. Bu gazlar nebulalardır.

Biz Nebulaları ya da ölü yıldızları nasıl gözlemliyoruz ?

Halk arasında Nebulalara parlak bulutlar da denir. Bir yıldız öldüğünde oluşan nebulalanın içerisinde yeni bir yıldız doğabilir. Doğan küçük yıldızların yaydığı ışıkla ya da çevresindeki yıldızlardan gelen ışıkla nebulaları gözlemleriz.
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 5 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#2
ya%C5%9Fayan-d%C3%B6vme-3d-616x330.jpg
''MIT’den bilim insanları genetiği değiştirilmiş bakteriler kullanarak farklı stimulantlara cevap verebilen canlı dövme geliştirdiler. Elektronik dövmeler ve akıllı mürekkep teknolojileri ile giyilebilir sensör teknolojisinin nasıl heyecan verici bir potansiyeli taşıdığını sergiliyor. Mühendisler birbirinden farklı materyallerle çalışsa da, yaşayan hücreler oldukça ilginç bir kullanım olsa gerek.''

Kaynak: Gerçek Bilim
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 3 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#3
istock-683746948.jpg

“İnsanların gitgide daha fazla kapalı kapılar ardında yaşadığı bir gezegende, havanın kalitesini iyileştirme gücüne sahip bitkileri tanımanın zamanı” dedi NASA.

Link: Kurious
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 2 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#4
Uzay aracı Cassini'nin 'hoşçakal öpücüğü'

Satürn'ü araştırmakla görevli Cassini uzay aracı, yok olmasına neden olacak rotaya bu yıl girdi ve 'ölüm dalışını' gerçekleştirdi.

GyLO1y.png

NASA, 2013 yılında başlayan Satürn yolculuğu sona eren Cassini için bir veda mesajı paylaştı:

"Cassini artık üzerinde çalıştığı gezegenin bir parçası oldu. Tüm bu bilim için teşekkürler."

Kaynak: BBC
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 2 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#5
2-molekul-600x338.jpg
Adı; Tetranitratoksikarbon. Patlayıcıdan enerji depolamasına kadar çok çeşitli özellikleri olan oksijen, azot ve karbondan oluşan tetranitratoksikarbonu daha da ilginç yapan, onun Kansas City’de yaşayan 10 yaşındaki ilkokul 5. Sınıf öğrencisi Clara Lazen tarafından keşfedilmiş olması.
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
Ara
Cevapla
#6
2018 Yılında Kilogram Ölçüsü Yeniden Tanımlanacak

kilogram-olcumu-degisecek.jpg
2018 yılında, kilogramın ölçüsü yeniden tanımlanacak.  1889 yılından bu yana kullanılan kalibre etme yöntemi değişecek. Lakin endişe etmemize gerek yok. Bir kilogramın ne kadar olacağı değişmeyecek. Yani hala kilogramı, kilogram olarak algılayacağız. Sadece onu nasıl ölçtüğümüz değişecek. Almanya’da Ilmenau Teknik Üniversitesi’nde Plank Dengeleme adı verilen daha hassas bir ölçü ile kilogramın yeniden belirleneceği duyuruldu. Bunun için oluşturulan yeni prototipin bu yılın sonuna kadar açığa çıkacağını belirttiler. Bundan sonra bütün gelecek ölçü birimleri ise Planck sabitine göre hassas bir şekilde kalibre edilecek.

Kaynak: Link

5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 1 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#7
Büyükannenizin korkuları genlerinizde iz bırakıyor.

Ünlü bilim dergisi Nature'da yayımlanan ve tartışma başlatacak bir çalışmaya göre, farelerde bazı korkular nesilden nesile aktarılıyor. Gelecek nesile aktarım konusunda bugüne dek sahip olduğumuz bilgiler, bize nesiller arası bilgi aktarımının yalnızca DNA aktarımı ile gerçekleştiğini söylüyor. Ve bildiğimiz kadarıyla DNA mutasyonlarının bazıları faydalı da olsa, bu mutasyonların gelecek nesillerde görülüp kalıcı hale gelmesi ancak birçok nesil sonra gerçekleşebiliyor.

Bahsettiğim çalışmayı yürüten Kelly Ressler ise ilham kaynağını çok farklı bir yerden alıyor: Kötü durumda yaşayan yoksul insanlardan. Bir psikiyatrist ve sinirbilimci olan Ressler, uyuşturucu bağımlılığının bu ailelerde çok yaygın olduğunu farkediyor ve bağımlılığa olan yatkınlığın nesilden nesile aktarılan bir özellik olup olmadığını araştırmaya karar veriyor. 

Son yıllarda öne çıkan bir kavram olan "epigenetik", çevresel koşulların genlerin yapısını değil fakat hangi özelliklerin gelecek nesile aktarılacağını etkileyen bir mekanizma olduğunu savunuyor. Yani bir nevi, büyükanne ve babalarınızın yaşadığı travmatik deneyimler genlerinizde iz bırakıyor (kısacası bilim içten içe sinir olduğum "aile dizimi" fikrini biraz destekliyor diyebiliriz). Örneğin, büyükanneniz bebekken ailesi tarafından ihmal edildiğinden depresyon hissettiyse, siz de depresyona daha yatkın olabilirsiniz. Elbette, aktarılan özelliklerin her zaman olumsuz olmasına gerek yok, bu yaklaşıma göre olumlu ve güçlü özellikler de nesilden nesile taşınabiliyor.

epigenetics.jpg
Çalışmaya dönersek, Ressler ve Dias, öncelikle lab ortamında farelerin bir kokuyu korkuyla özdeşleştirmesini sağlıyor. Farelerin bulundukları ortama bir kimyasalın kokusunu veren ekip, kimyasaldan sonra elektrik şok vererek farelerin iki uyaranı birlikte algılamalarına yol açıyor. Bir süre sonra yalnızca koku verildiğinde farelerin korktuğu gözleniyor. İlginç olan ise aynı korku tepkisinin farelerin yavrularında gözlenmesi. Hayatlarında bu kokuya daha önce hiç maruz kalmamış olsalar bile, yavrular bu kokuyu korku ile özdeşleştiriyorlar. Bu aktarım ise yavrularla sınırlı kalmıyor, torunlarda da devam ediyor!

Bu sistemin arkasında hangi mekanizmaların yattığı ise henüz tartışılıyor. Bu mekanizmaların işleyişi anlaşılmadan çalışmanın sonuçlarından kuşku duyan birçok biliminsanı mevcut.
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
[+] 1 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#8
Meteor Yağmuru Nedir?

Meteor yağmuru, meteorların dünya atmosferine girdiği zaman, uzayda bıraktıkları belirgin ışıklı izin, havanın yüzeyleriyle sürtüşmesinden doğan kızışmasıdır. Bağımsız ,tek meteor zerrelerinin çok küçük olduğunu söylersek belki garip görünecektir. Gerçekte bu zerrelerden bazıları bir toplu iğne başı büyüklüğündedir. Buna karşılık, ağırlığı tonları bulan bazı meteorlar da vardır. Meteorların çoğu dünyanın atmosferinden geçerken ısının etkisiyle tamamen yok olur. Sadece büyük meteor parçaları dünyaya ulaşabilir. Bilim insanları her gün ve gece binlerce meteorun düştüğüne inanmaktadırlar. Ancak dünya yüzünün büyük bir bölümü suyla kaplı olduğundan,dünyaya kadar ulaşabilen meteorların çoğu okyanuslara ve göllere düşerler.
Meteorlar gökyüzünde tek ve belirli bir yönde hareket halinde görülebilir. Fakat genellikle binlerce meteor bir aradadır. Dünya güneşin çevresinde turunu yaparken,bu meteor guruplarına yaklaşabilir. Atmosferin üst tabakalarına temasla çok kızışan meteorlar da bize bir "meteor yağmuru" görünümü verir.

metero.jpg
5bac4e30d414a7eda8d137af0b1b33d4_2.jpg
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.