Öznel ifadeler katılmış tarihçe:
I.Margaret İskandinav Ülkeleri'ni Hansa Birliği'nin tehdidi ortak paydasında tek bir taht altında birleştiren kuzeyli kraliçedir, Danimarka Kralı'nın kızı olması ve Norveç Kralı ile evlenmesi dul kaldıktan sonra üstüne kalan miras ile Kalmar Birliği'nin kurucusu oldu, nitekim çabaları karşılığında talih ona hep çekingen davrandı, öyle ki ölen oğlu Olaf'ın yerine Danimarka ve Norveç'in halefi olarak kardeşinin Pomerenyalı torunu Eric'i göstermek zaruretine düştü, sonuçta Margaret bir hükümdar değil naipti, meşruiyetinin sorgulanması çok sevdiği Kalmar Birliği'ni sıkıntılar içerisinde bırakabilirdi.
Süre gelen zaman zarfında bu eylem İskandinav tahtına yürüyen Bavyeralı von Wittelsbach ailesinin ilk adımıydı, öyle ki İskandinavya Katolikliği Alman misyonerler ile benimsemişti şimdi ise Alman soyluları idareci olmak için geliyordu, Eric tahta çıktıktan sonra Margaret'ın çabaları neticesinde İsveç soyluluları da Eric'in İskandinav coğrafyasındaki egemenliğini tanıdı böylece Eric 3 ülkenin kralı olarak taç giydi, Eric'in kız kardeşi Catherine ve Palatinate Kontu John dan olma oğlu III.Cristopher von Wittelsbach Eric tarafından 1439'da 23 yaşında Kalmar Birliği'nin halefi ilan edildi, bir süre sonra Eric hayata gözlerine yumunca, Cristopher 3 İskandinav ülkesinin soyluları ile Mayıs 1442'de Lödese'de bir diyet meclisi topladı ve kendisini İskandinavya'nın kemerli kralı(arch-king) olarak ilan etti.
Eu4 zaman çizgisi(Olayları kaydetmediğim için kitap yazar gibi oldu, ilk aşamadan sonra resimlerle devam edeceğim):
Cristopher kendisine tabi olan Holstein soylularından Ada von Schauenburg ile evlendi fakat bilindiği üzere Cristopher iktidarsızdı nitekim Ada belkide onun bu talihizliğini kırabilecek bir adaydır kim bilir, ancak daha ciddi meseleler vardı, İsveçli soylular ilk zamandan beri Alman kökenli bir krala karşıydılar onları yatıştıran kuzeyli naib Margaret ise hayatta değildi, bu tutumları Cristopher tahta çıktığında şiddetle devam etti, üstelik Danimarkalı köylülerde Alman kökenli kralın meşruluğunu reddediyordu, buna rağmen Cristopher ülkesinin istikrarını yükseltmek pahasına vergileri düşürmeyi kabul etti fakat asla İsveç soylularının tahttaki iddialarına göz yumamazdı, ayaklanan son İsveçli soylu birliğiyle beraber Gotland kalesinden çıkıp Kuzey Danimarka'nın Gonge şehrine ayak bastı, çıkartmanın haberini alan kral asileri pusuya düşürdü, ağır kayıplar veren asiler için Lund kalesine giden yoldan başka bir geri çekilme alanı yoktu birliği ile takipten ayrılmayan Cristopher geri kalan tüm asileri lund kalesinin surları ve Danimarka ordusu arasında pek kanlı bir sona mahkum etti ancak müdahale yetersizdi direnişin kalesi Gotland adasındaydı, Christopher son asi etkisiz olana kadar savaşacaktı, kendi geleceği ve iskandinavyanın huzuru için.
Cristopher, Dan donanması ile Gotland kalesine yelken açmıştı, Kalmar Birliğine kendisini kanıtlaması gerektiğini düşünüyordu ve şımarık İsveç soylularının başını ezmeliydi bu bağlamda İskandinavya'ya birşeyler kazandırmalıydı Avrupa haritasını gözden geçirince Britanya adasına ayak basmak gayet ilgi çekici bir seçenekti, halihazırda taht birliği altındaki Norveç ile İskoçya, kuzey adaları konusunda henüz uzlaşamamıştı, bu diri bir savaş sebebiydi fakat Fransa, İngiltere ile rekabetinden ötürü İskoçya'nın garantörü konumundaydı öyle ki Danimarka donanması henüz İngiliz Kanalına akın yapmaya hazır değildi, güneyde ise Alman Reichi ve büyük orduları çekingenik teşkil ediyordu ek olarak Hansa Birliğine karşı yaşanan hezimet göze alınınca Lübeck ticaret merkezi henüz imkan dahilinde olan bir seçenek olamazdı, Cristopher uzun uzun düşündükten sonra en akla yatkın seçeneğin doğudaki Novgorod ülkesi olduğuna karar vermişti, ardından eski İskandinav savaşçılarının ayak bastığı Doğu Baltık topraklarının durumunu gözden geçirdi, Novgorod basit bir tüccar Cumhuriyeti idi aynı zamanda Moskofların meşru bir vilayetini ellerinde tutuyorlardı, kısaca Novgorod'un yakında bir savaşa gireceğini öngörmek güç değildi yani bu fırsat değerlendirilmeliydi, aynı zamanda Doğu Baltık kıyılarında sözde hacıları korumak için görev icra eden Tötön ve Livon tarikatları egemendi, fakat ona göre bunlar hikayeden ibaretti, eğer Hristiyan kardeşliği güven içerisinde yaşayacaksa tek bir kralın geniş bir yüz ölçümünde egemenliği şarttı öyle ki Viyanada oturan von Habsburg bu amaçtan pek uzaktı zira aşırı özerk yapısıyla idare ettiği Alman Konfederasyonu iç meseleleri ile çamura batmıştı.
Cristopher tüm bunları düşünürken Danimarka donanması Gotland kıyılarına varmıştı, ordusuna asilerin son direniş kalesinin alınması için emir verdi donanmanın desteği ile kale kuşatıldı, asiler tüm ikmalleri kesilmiş olsa da direndiler bu durum Cristopher'ın canını çok sıkıyordu öyle ki Norveç soylularından bir Novgorod şehrinde hak iddia etmeleri için ısrarcı olmuştu, sözleri yerine getirildi ama henüz isyancı kalesi düşmemişti ülkesinde bir asi güruhu bırakıp sefere çıkamazdı uzun kuşatmanın ardından kale surlarında gedik açılmıştı ancak ufukta bir sefer varken binlerce askerin ölmesini istemeyen kral hücum emri vermedi, nihayetinde 278 gün süren kuşatmanın ardından asiler kaynakları tükenince teslim oldular, Cristopher birkaç ay önce Novgorod'a ayak basmış olmalıydı ve öfkeliydi, hiçbir asinin başı omuzlarının üstünde kalmadı.
Kemerli kral donanmasıyla birlikte yelken açtı birkaç günlük yolculuğun ardından İsveç Novgorod sınırındaki Viborg limanına ayak bastı, beraberinde Dan kuvvetleri işgal için hazırdı, Christopher 1446'da Novgorod Cumhuriyeti'ne Kola şehrinin fethi nedenini gösterek savaş ilan etti, İngermanland limanı çıkartması ve Neva şehri baskını neticesinde savaş düzeni alamadan yakalanan düşman donanması, Kaptan Torbald Gersdorff'un öncülüğündeki Dan donanması tarafından ağır bir ateşe tutuldu basit 2 çatışmanın ardından düşmanın ağır sınıf 3 savaş gemisi ele geçirildi, Torbald'a göre bu muazzam bir gelişme idi öyle ki Kuzey Denizinde ve İngiliz Kanalında Dan donanmasının faaliyetleri için bu gemiler temel taşı niteliğindeydi, deniz zaferinin hemen ardından 10 bin Dan piyadesi Novgorodu kuşattı, kış aylarının gelmesi ile ordu yıpranıyordu ve gereksiz asker kaybına tahamül yoktu, surlarda gedik açılmış olmasına rağmen Christopher 2 bin asker bırakıp ordunun geri kalanını Neva sahiline çekti bu sayı kuşatmanın ilerlemesini sağlamazdı ancak en azından şehrin ikmali yenilenmemiş olurdu, bu karar tabi olarak Novgorod ordusunun konumu göze alınarak verilmişti.
368 gün süren kuşatmanın ardından şehir düştü bu süre zarfında korkak Novgorod ordusu ve zayıf müttefiki Odeyev birlikleri başkenti savunmaktan ziyada İsveç topraklarına akın ettiler, Stockholm kuşatıldı ancak bin dan piyadesinin öncülük ettiği İsveç ordusu tarafından kuşatmacılar bozguna uğratıldı, düşman geri çekilmeyi başardı fakat onlar bu manevrayı uygulamadan önce henüz Novogorod düşmemişti, düşman geri döndüğünde moralsizdi, işgal edilmiş başkentlerinin duvarları önünde Cristopher ve ordusu tarafından telef edildiler, düşmanın zayıf müttefikinin küçük birliği ise White Karelia bölgesinde imha edilmişti bu olayların üstüne direnç gösterecek bir düşman unsuru kalmamıştı, Cristopher ordusunu bölerek geri kalan Novgorod şehirlerini işgal etti, sadece Odeyev başkenti ve Luki kalesi kalmıştı, kemerli kral savaşı daha çok uzatmaycaktı zira 2 yıldır ordu yorgundu ve kış tekrar bastırmıştı zaten kuzeyin soğuk toprakları binlerce askerin Novgorod ülkesinin kuşatılmasında kılıç savuramadan ölmesine neden olmuştu, kazanılmış bir savaş için daha çok asker kaybetmenin lüzmu yoktu,
Christopher Novgorod'dan istediğini aldı, şimdi sıra Baltık tarikatlarındaydı, sonuçta tüm Baltık denizini iskandinav gölü yapmak onun en hatırda kalır rüyasıydı ancak Baltık kıyılarında hak iddia eden tek kendisi değildi, Polonyalıları yatıştrması elzemdi zira doğudaki Moskof ilerleyen zamanlarda bir tehtit olabilirdi güneyde ise Almanlar zaten doğal rakipti bu bağlamda Kalmar birliği ve Polonya-Litvanya birliği ortak tehtit paydasında çıkarlarını korumalıydı, halihazırda bir müttefiklik antlaşması yapılmıştı ancak, ona göre bu denge siyaseti uzaktan yürütülebilecek bir durumda değildi, savaş sonlanınca Cristopher bizzat Krakowa gidip Polonya Kralı Kazimierz Jagiellon'u ziyaret etmeliydi.
Bir süre sonra 31 Mayıs 1448'de Novgorod ile ateşkez imzalandı kemerli kral toprakların egemenliğini isveçe bırakabilirdi ne de olsa anayurda uzaktı, bu hareket asi İseç soylularını memnun edebileceği gibi ilerleyen zamananlarda büyük sıkıntılar da doğurabilirdi bu nedenden ötürü Cristopher işgal edilen bölgeleri bir tüccar birliğine bırakmayı yeğledi bu karar, alınan topraklarda pek söz sahibi olamayacağı yüksek bir özerklik anlamına, gelsede baltık ticaretinde egemen olmak yolunda kısa vadede önemli bir adımdı.
I.Margaret İskandinav Ülkeleri'ni Hansa Birliği'nin tehdidi ortak paydasında tek bir taht altında birleştiren kuzeyli kraliçedir, Danimarka Kralı'nın kızı olması ve Norveç Kralı ile evlenmesi dul kaldıktan sonra üstüne kalan miras ile Kalmar Birliği'nin kurucusu oldu, nitekim çabaları karşılığında talih ona hep çekingen davrandı, öyle ki ölen oğlu Olaf'ın yerine Danimarka ve Norveç'in halefi olarak kardeşinin Pomerenyalı torunu Eric'i göstermek zaruretine düştü, sonuçta Margaret bir hükümdar değil naipti, meşruiyetinin sorgulanması çok sevdiği Kalmar Birliği'ni sıkıntılar içerisinde bırakabilirdi.
Süre gelen zaman zarfında bu eylem İskandinav tahtına yürüyen Bavyeralı von Wittelsbach ailesinin ilk adımıydı, öyle ki İskandinavya Katolikliği Alman misyonerler ile benimsemişti şimdi ise Alman soyluları idareci olmak için geliyordu, Eric tahta çıktıktan sonra Margaret'ın çabaları neticesinde İsveç soyluluları da Eric'in İskandinav coğrafyasındaki egemenliğini tanıdı böylece Eric 3 ülkenin kralı olarak taç giydi, Eric'in kız kardeşi Catherine ve Palatinate Kontu John dan olma oğlu III.Cristopher von Wittelsbach Eric tarafından 1439'da 23 yaşında Kalmar Birliği'nin halefi ilan edildi, bir süre sonra Eric hayata gözlerine yumunca, Cristopher 3 İskandinav ülkesinin soyluları ile Mayıs 1442'de Lödese'de bir diyet meclisi topladı ve kendisini İskandinavya'nın kemerli kralı(arch-king) olarak ilan etti.
Eu4 zaman çizgisi(Olayları kaydetmediğim için kitap yazar gibi oldu, ilk aşamadan sonra resimlerle devam edeceğim):
Cristopher kendisine tabi olan Holstein soylularından Ada von Schauenburg ile evlendi fakat bilindiği üzere Cristopher iktidarsızdı nitekim Ada belkide onun bu talihizliğini kırabilecek bir adaydır kim bilir, ancak daha ciddi meseleler vardı, İsveçli soylular ilk zamandan beri Alman kökenli bir krala karşıydılar onları yatıştıran kuzeyli naib Margaret ise hayatta değildi, bu tutumları Cristopher tahta çıktığında şiddetle devam etti, üstelik Danimarkalı köylülerde Alman kökenli kralın meşruluğunu reddediyordu, buna rağmen Cristopher ülkesinin istikrarını yükseltmek pahasına vergileri düşürmeyi kabul etti fakat asla İsveç soylularının tahttaki iddialarına göz yumamazdı, ayaklanan son İsveçli soylu birliğiyle beraber Gotland kalesinden çıkıp Kuzey Danimarka'nın Gonge şehrine ayak bastı, çıkartmanın haberini alan kral asileri pusuya düşürdü, ağır kayıplar veren asiler için Lund kalesine giden yoldan başka bir geri çekilme alanı yoktu birliği ile takipten ayrılmayan Cristopher geri kalan tüm asileri lund kalesinin surları ve Danimarka ordusu arasında pek kanlı bir sona mahkum etti ancak müdahale yetersizdi direnişin kalesi Gotland adasındaydı, Christopher son asi etkisiz olana kadar savaşacaktı, kendi geleceği ve iskandinavyanın huzuru için.
Cristopher, Dan donanması ile Gotland kalesine yelken açmıştı, Kalmar Birliğine kendisini kanıtlaması gerektiğini düşünüyordu ve şımarık İsveç soylularının başını ezmeliydi bu bağlamda İskandinavya'ya birşeyler kazandırmalıydı Avrupa haritasını gözden geçirince Britanya adasına ayak basmak gayet ilgi çekici bir seçenekti, halihazırda taht birliği altındaki Norveç ile İskoçya, kuzey adaları konusunda henüz uzlaşamamıştı, bu diri bir savaş sebebiydi fakat Fransa, İngiltere ile rekabetinden ötürü İskoçya'nın garantörü konumundaydı öyle ki Danimarka donanması henüz İngiliz Kanalına akın yapmaya hazır değildi, güneyde ise Alman Reichi ve büyük orduları çekingenik teşkil ediyordu ek olarak Hansa Birliğine karşı yaşanan hezimet göze alınınca Lübeck ticaret merkezi henüz imkan dahilinde olan bir seçenek olamazdı, Cristopher uzun uzun düşündükten sonra en akla yatkın seçeneğin doğudaki Novgorod ülkesi olduğuna karar vermişti, ardından eski İskandinav savaşçılarının ayak bastığı Doğu Baltık topraklarının durumunu gözden geçirdi, Novgorod basit bir tüccar Cumhuriyeti idi aynı zamanda Moskofların meşru bir vilayetini ellerinde tutuyorlardı, kısaca Novgorod'un yakında bir savaşa gireceğini öngörmek güç değildi yani bu fırsat değerlendirilmeliydi, aynı zamanda Doğu Baltık kıyılarında sözde hacıları korumak için görev icra eden Tötön ve Livon tarikatları egemendi, fakat ona göre bunlar hikayeden ibaretti, eğer Hristiyan kardeşliği güven içerisinde yaşayacaksa tek bir kralın geniş bir yüz ölçümünde egemenliği şarttı öyle ki Viyanada oturan von Habsburg bu amaçtan pek uzaktı zira aşırı özerk yapısıyla idare ettiği Alman Konfederasyonu iç meseleleri ile çamura batmıştı.
Cristopher tüm bunları düşünürken Danimarka donanması Gotland kıyılarına varmıştı, ordusuna asilerin son direniş kalesinin alınması için emir verdi donanmanın desteği ile kale kuşatıldı, asiler tüm ikmalleri kesilmiş olsa da direndiler bu durum Cristopher'ın canını çok sıkıyordu öyle ki Norveç soylularından bir Novgorod şehrinde hak iddia etmeleri için ısrarcı olmuştu, sözleri yerine getirildi ama henüz isyancı kalesi düşmemişti ülkesinde bir asi güruhu bırakıp sefere çıkamazdı uzun kuşatmanın ardından kale surlarında gedik açılmıştı ancak ufukta bir sefer varken binlerce askerin ölmesini istemeyen kral hücum emri vermedi, nihayetinde 278 gün süren kuşatmanın ardından asiler kaynakları tükenince teslim oldular, Cristopher birkaç ay önce Novgorod'a ayak basmış olmalıydı ve öfkeliydi, hiçbir asinin başı omuzlarının üstünde kalmadı.
Kemerli kral donanmasıyla birlikte yelken açtı birkaç günlük yolculuğun ardından İsveç Novgorod sınırındaki Viborg limanına ayak bastı, beraberinde Dan kuvvetleri işgal için hazırdı, Christopher 1446'da Novgorod Cumhuriyeti'ne Kola şehrinin fethi nedenini gösterek savaş ilan etti, İngermanland limanı çıkartması ve Neva şehri baskını neticesinde savaş düzeni alamadan yakalanan düşman donanması, Kaptan Torbald Gersdorff'un öncülüğündeki Dan donanması tarafından ağır bir ateşe tutuldu basit 2 çatışmanın ardından düşmanın ağır sınıf 3 savaş gemisi ele geçirildi, Torbald'a göre bu muazzam bir gelişme idi öyle ki Kuzey Denizinde ve İngiliz Kanalında Dan donanmasının faaliyetleri için bu gemiler temel taşı niteliğindeydi, deniz zaferinin hemen ardından 10 bin Dan piyadesi Novgorodu kuşattı, kış aylarının gelmesi ile ordu yıpranıyordu ve gereksiz asker kaybına tahamül yoktu, surlarda gedik açılmış olmasına rağmen Christopher 2 bin asker bırakıp ordunun geri kalanını Neva sahiline çekti bu sayı kuşatmanın ilerlemesini sağlamazdı ancak en azından şehrin ikmali yenilenmemiş olurdu, bu karar tabi olarak Novgorod ordusunun konumu göze alınarak verilmişti.
368 gün süren kuşatmanın ardından şehir düştü bu süre zarfında korkak Novgorod ordusu ve zayıf müttefiki Odeyev birlikleri başkenti savunmaktan ziyada İsveç topraklarına akın ettiler, Stockholm kuşatıldı ancak bin dan piyadesinin öncülük ettiği İsveç ordusu tarafından kuşatmacılar bozguna uğratıldı, düşman geri çekilmeyi başardı fakat onlar bu manevrayı uygulamadan önce henüz Novogorod düşmemişti, düşman geri döndüğünde moralsizdi, işgal edilmiş başkentlerinin duvarları önünde Cristopher ve ordusu tarafından telef edildiler, düşmanın zayıf müttefikinin küçük birliği ise White Karelia bölgesinde imha edilmişti bu olayların üstüne direnç gösterecek bir düşman unsuru kalmamıştı, Cristopher ordusunu bölerek geri kalan Novgorod şehirlerini işgal etti, sadece Odeyev başkenti ve Luki kalesi kalmıştı, kemerli kral savaşı daha çok uzatmaycaktı zira 2 yıldır ordu yorgundu ve kış tekrar bastırmıştı zaten kuzeyin soğuk toprakları binlerce askerin Novgorod ülkesinin kuşatılmasında kılıç savuramadan ölmesine neden olmuştu, kazanılmış bir savaş için daha çok asker kaybetmenin lüzmu yoktu,
Christopher Novgorod'dan istediğini aldı, şimdi sıra Baltık tarikatlarındaydı, sonuçta tüm Baltık denizini iskandinav gölü yapmak onun en hatırda kalır rüyasıydı ancak Baltık kıyılarında hak iddia eden tek kendisi değildi, Polonyalıları yatıştrması elzemdi zira doğudaki Moskof ilerleyen zamanlarda bir tehtit olabilirdi güneyde ise Almanlar zaten doğal rakipti bu bağlamda Kalmar birliği ve Polonya-Litvanya birliği ortak tehtit paydasında çıkarlarını korumalıydı, halihazırda bir müttefiklik antlaşması yapılmıştı ancak, ona göre bu denge siyaseti uzaktan yürütülebilecek bir durumda değildi, savaş sonlanınca Cristopher bizzat Krakowa gidip Polonya Kralı Kazimierz Jagiellon'u ziyaret etmeliydi.
Bir süre sonra 31 Mayıs 1448'de Novgorod ile ateşkez imzalandı kemerli kral toprakların egemenliğini isveçe bırakabilirdi ne de olsa anayurda uzaktı, bu hareket asi İseç soylularını memnun edebileceği gibi ilerleyen zamananlarda büyük sıkıntılar da doğurabilirdi bu nedenden ötürü Cristopher işgal edilen bölgeleri bir tüccar birliğine bırakmayı yeğledi bu karar, alınan topraklarda pek söz sahibi olamayacağı yüksek bir özerklik anlamına, gelsede baltık ticaretinde egemen olmak yolunda kısa vadede önemli bir adımdı.