Hikaye: Deutsches Kaiserreich
#1
6mmn73.png


Mod: Kaiserreich
Ülke: Alman İmparatorluğu
Hedef: Sendikalistleri ortadan kaldırmak ve Antant devletlerini durdurmak

uc?export=view&id=1nFZRX4ML9KxTHX2A8TqxtvLp68huG1Ym  uc?export=view&id=19-vJWoXpPkL6UlbtLQym7p0DGdTKKNLC uc?export=view&id=1vxrMhgdzLQqUkMMUNzTUUx6Mw7N_ddRT uc?export=view&id=17mn1ykUbU6nX8mei8supj393wVtNspFL 
[+] 2 üye Lothebork nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#2
Kaliteli duruyor, okuyacağım.
Cevapla
#3
uc?export=view&id=1E-qmwzsmtjN6vJvWfdFdnTTI2P5LXV0D

1936 Avrupa Haritası



uc?export=view&id=14sTRhlDCW6B1hvXGnjfmKgCVQAy56Le0

    Prusyalı Bakan Otto von Bismarck’ın baskısı altında ve Avrupa’daki milliyetçi uyanışın yarattığı kargaşada, Almanya birleşimini Danimarka, Avusturya-Macaristan ve son olarak Fransa’ya karşı yaptığı mücadelelerden sonra ancak tamamlayabilmişti.

    Alman İmparatorluğu, Fransa-Prusya Savaşı’nın sonrasında, XIV. Louis’in sarayı Versailles’da 18 Ocak 1871’de duyuruldu. Almancanın konuşulduğu tüm bölgeler (Avusturya hariç) Almanya’nın ilk imparatoru I. Wilhelm’in yönetimi altında birleştirildi.  Kurulan yeni ittifak 1871'de kaybettiği Alsace-Lorraine’yi tekrar elde etmeye kararlı Fransa'yı diplomatik olarak izole etme planının bir parçasıydı. 1884'ten itibaren Avrupa dışında sömürgeler kurmaya başlandı. Alman halkı imparatorunu 9 Mart 1888’de kaybederken, oğlu III. Friedrich, 99 gün sonra tedavi edilemez bir boğaz kanseri nedeniyle öldü.

    II. Wilhelm tahta çıktığında daha 29 yaşındaydı. Almanya'nın bir dünya gücü olmasını isteyen II. Wilhelm döneminde Almanya İmparatorluğu daha saldırgan, militarist ve yayılmacı bir dış politika izledi. Eski başbakan Bismarck'ın denge politikası bir kenara bırakılıp yeni sömürgeler edinmek amacıyla İngiltere ile yoğun bir rekabete girildi. Özellikle İngiltere'nin deniz üstünlüğünü sona erdirmek için yoğun çaba içine girildi ve Almanya denizlerde güçlü filolara sahip oldu. 1890'da Bismarck'ın büyük önem verdiği Alman-Rus Teminat Antlaşmasını yenilemeyerek ilk önemli değişikliği yaptı.

    II. Wilhelm, Avrupa’nın genel emperyalist politikalarını takip etti. Almanya’nın yayılmacı politikasının yanında Fas’ı işgal etmesi yeni bir krize yol açtı. Tansiyon git gide yükseliyordu. Yakın bir zamanda büyük bir savaş çıkması olasıydı. Avrupa devletlerinin bu savaşa hazırlanması 28 Haziran 1914’e kadar sürdü.


uc?export=view&id=1PV-WmhPGmLGfEe07QXgwTHYBTV2oJAQs

   Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Ferdinand, 28 Haziran 1914 günü Saraybosna'yı ziyaretinde bir Sırp Milliyetçisi tarafından öldürüldü. İki devleti bir arada tutan tek unsur olan Habsbourg Hanedanı'nın tek veliahtı öldürülmüştü. Avusturya Hükümeti'nin tepkisi çok sert oldu. Avusturya Sırbistan'a 48 saat süreli ağır bir nota verdi. Sırbistan bu notaya kaçamak yanıtlar verdi. Bunun üzerine Avusturya,28 Temmuz 1914'te Belgrad'ı bombalamaya başlayarak, Sırbistan’a savaş ilan etti. Bunun üzerine Rusya 31 Temmuz'da genel seferberlik ilan etti. Daha önceden Rus Seferberliği'ni savaş ilanı kabul edeceğini açıklamış bulunan Almanya, 1 Ağustos'ta Rusya'ya, 3 Ağustos'ta da Fransa'ya savaş ilan etti.

   Fransa'ya saldırıda en kolay yol olan Flander Düzlükleri'nden ordusunu geçirmek isteyen Almanya, Belçika'ya 'Zararsız Geçiş Hakkı' için başvurdu. Tarafsız bir ülke olan Belçika, İngiltere’ye danıştıktan sonra Almanya'nın önerisini reddedince, Almanya 4 Ağustos 1914 tarihinde Belçika'ya saldırdı ve İngiltere de Almanya'ya savaş açtı.

   Schlieffen Planı’na göre altı haftada Fransa’yı düşürmeyi öngören Almanya, Belçika’nın direnmesi sonucunda bu planda başarısız olmuştur. Almanya’nın ‘Yıldırım Harekâtı’ Marne Muharebeleri ile engellenmiştir. Batı Cephesi’nde savaş, 1914 yılında siper savaşına dönmüştür. Savaş daha sonra kararsız ve kanlı taarruzlar dizisine dönüşecektir. Bunlardan en kötüsü 1916’daki Verdun savaşıdır.

   1917 yılına gelindiğinde Rusya’da Bolşevik Partisi öncülüğünde işçiler, köylüler ve askerler Ekim ayında gerçekleşen Ekim Devrimi'ni yaptılar. Bunun sonucunda, Rusya Brest-Litowsk Antlaşması'yla tamamen savaştan çekildi. Bu antlaşmadan sonra binlerce asker Doğu Cephesi’nden Batı’ya ihraç edildi. Üç yıllık yıpratıcı bir mücadeleden sonra Mart 1919’da, Batı Cephesindeki Alman hücumu başarılı oldu. Fransız ordularının morali Alman ordularının saldırısı ve Paris ve Loire vadilerine yürümesiyle çöktü. Fransız orduları imha edilince, yorulan Fransız Hükümeti teslim olarak Alman ordularının topraklarını işgal etmesine izin verdi. Hayret verici zaferle birlikte Alman orduları İtalyan ve Türk cephelerine yollandı. Yollanan bu tecrübeli birliklerle beraber, İttifak Güçleri peş peşe İngiliz ve İtalyan birliklerini mağlup edilerek Kuzey İtalya işgal edildi ve Orta Doğu Osmanlı hâkimiyeti tekrar sağlandı. İngiliz ve deniz aşırı İtilaf güçleri ile savaş sonuçsuz bir şekilde 1921 yılına kadar devam etti.

   İttifak güçleri ne İngilizlerin yerleşik olarak bulunduğu Süveyş Kanalı’nı geçebilecek ne de Britanya’ya veyahut Japonya, Portekiz gibi ülkelere çıkartma yapacak durumda değildi. Savaş her ülkenin ekonomisi sarsıntıya uğratmış, ayrıca Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının zayıf yönlerini ortaya çıkarmıştı. Almanya her ne kadar Afrika ve Asya’daki kolonilerini kaybetse de savaşı şüphesiz kazanmıştı. Kuzey İtalya'da sendikalist bir devrim sonucunda İtalya Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulması ve Osmanlı’nın Riyadh’taki Arap kuvvetlerinin üstesinden gelememesi üzerine barış görüşmeleri başladı.

uc?export=view&id=1gJ_MJmONUOy-5LGCy8dXf6BiHgkmeM-l

       Kasım 1921’de General Ludendorf, İngiltere Başbakanı Lloyd-George’a barış teklif etti. Antlaşmanın içeriğine göre:
  • Almanya’nın savaştan elde ettiği topraklar İngiltere tarafından onaylanacak.
  • Almanya, kalan İtilaf güçleri olan Britanya, Japonya ve Portekiz’in İmparatorluk mülklerine saygı gösterecek.
  • Eski Alman kolonileri geri verilecek.
  • Savaş’ın başında el koyulan Kıbrıs, Osmanlı Devleti’ne iade edilecek.
  Antlaşma 11 Kasım 1921’de imzalanarak Dünya Savaşı resmen sona erdi.
Ara
Cevapla
#4
uc?export=view&id=18ScQ4IQ1fqArxgkGEoRvJ_lYfyN2vgYQ

 Rus İç Savaşı

    Asıl savaş Bolşevik Kızıl Orduyla beraber diğer devrimci sol gruplar ile komünizm karşıtlarının bulunduğu Beyaz Ordu arasında geçmiştir. Savaş sırasında Beyaz Ordu’ya olduğu kadar Kızıl Ordu’ya da diğer ülkelerden gönüllüler katılmıştır. Asırlardır Ruslara hizmet eden Kozaklar ve Roman Ungern von Sternberg gibi savaş ağaları dâhil olmak üzere diğer milliyetçi ve yerel politik gruplar da savaşta yer almışlardır.


    Nisan 1919’da Omsk Kongresinde Beyaz Ordu Generalleri Alexander Kerensky ve Geçici Hükümetin kalan kuvvetleri ile birleşmeyi kabul ettiler. Her ne kadar Beyaz kuvvetler, Finlandiya Krallığı’nın savaşa katılması ile önemli güç elde etse de ulaşım yollarını ve endüstriyel gücü elinde tutmakta olan Kızıl Ordu çok daha güçlüydü.

    Tsaritsyn düşüşünden sonra ağır kayıplar veren Wrangel’in kuvvetleri 1919 Moskova Yaz hücumunda sadece işgal edilen yerlerde savunabilecek durumda olduğundan Denikin’in kuvvetlerini destekleyecek durumda değildi. Moskova’yı ele geçirmek için güneyden saldırıya geçmiş olan Beyaz kuvvetleri Denikin kontrol etmekteydi. Bir süre Beyaz Kuvvetler başarmış gibi göründüler fakat Kızıl Ordu kuvvetleri komutanı Leon Troçki, alelacele Nestor Makhno ile “Kara Muhafızlar” olarak da bilinen anarşist Ukrayna Devrimci Asi Ordusu’nun karşılıklı desteği için anlaşmaya vardı.  Makhno tam zamanında ordusunu batıdan döndürdükten sonra Denikin’nin geniş erzak hattına saldırarak, Beyaz Orduyu geri çekilmeye zorladı. Denikin’nin ordusu Moskova’nın 400km güneyinde Orel’de yenilgiye uğratılmıştı. Moskova saldırısındaki yenilgisinde sonra Denikin, Almanya ile müttefiklik taraftarlarından birisi olmuştu.

    Moskova’daki zafere rağmen, Sovyet hükümeti açıkça İç Savaşı kaybetmeye başladı. Denikin’nin kuvvetleri hala Moskova’yı güneyden tehdit etmekle beraber General Nikolay Yudenich ordusuyla Petrograd’a doğru ilerlemekteydi. Ancak Lenin Moskova’nın savunmasına öncelik vererek Petrograd’ı kaderine terk etti. 22 Kasım günü Yudenich’in ordusu Sankt Peterburg’a gelince Petrograd’ı savunmakla sorumlu olan Grigory Zinoviev şehri teslim etmeye karar verdi.

uc?export=view&id=11Wt6doSnGlvNV2ZqAgdC2BjVihKsUIDx

    Dengeler Alman İmparatorluğunun Brest-Litovsk Antlaşması tanınması karşılığında Beyaz Kuvvetler adına müdahale kararı almasıyla iyice değişmişti. 1920’de Ukrayna’daki Alman Operasyonları’nın başına Wilhelm Groener getirildi. Groener Beyaz Ordu Generalleri Denikin ve Wrangel kuvvetleri ile birlikte Makhno’nun Anarşist Ordusunu, Bolşevikleri ve diğer Ukraynalı bağımsızlıkçılara temizlemek için harekete geçti. Onun bu hareketi Doğu Ukrayna’nın kurtarılması için önemli bir faktör oldu. Buna rağmen Kozakları Beyaz Ordu ile birleştiremedi. Başıboş kalan Kozaklar daha sonra Don-Kuban Birliği’ni kuracaktır. Troçki ne bu batıdan gelen Beyaz ordulara ve Alman Kolordusuna ne de Rusya boyunca oluşmaya başlayan ayrılıkçı guruplara karşı koyacak güçte değildi.

    Denikin ve Wrangel’in Beyaz Kuvvetlerinin yanında Groener’in Kolordusu, Leon Troçki ve Mihail Tuhaçevski’nin ordularıyla Tsaritsyn’te karşı karşıya geldiler. Sert sokak savaşlarından haftalar sonra Kızıl Ordu’nun çoğu yenilmiş olarak Moskova’ya doğru geri çekilmeye başladı. Moskova’ya Beyaz ordulara karşı savunmayı sağlamak üzerine yollanınca ortaya çıkan genel panik hali Troçki ve Sovyet liderlerine Rusya’dan kaçmak için fırsat yarattı.

    Wrangel Eylül 1921’de Moskova’ya giren ilk Beyaz General idi, bunu daha sonra Denikin ve Groener izledi. General Groener, Alman İmparatorluğu adına General Tuhaçevski’nin teslim şartlarını kabul etti. Kızıl Ordu’nun yenilmesiyle beraber Beyaz Kuvvetler iç savaşı kazanmıştı. Yeni Rusya Cumhuriyeti, 12 Ekim’de ilan edildi. Yeni doğan devletin ilk başbakanı Alexander Kerensky oldu. Savaş bitti gibi görünse de çatışmalar birkaç yıl daha sürdü. Son olarak 1919’da elegeçirilmiş Arkhangelsk’de Kızıl ordunun çembere alınması üzerine General Antonov-Ovseyenko 17 Haziran 1923’te teslim oldu.
Ara
Cevapla
#5
uc?export=view&id=1T8pG03eQFSFzPRqKHSBMq5Qx-tqVmDFa

1. Dünya Savaşı Sonrası Fransa ve Britanya

   Paris’in düşüşüyle beraber Sendikacıların Almanlar tüm ülkeyi işgal etmeden önce savaşı bitirme çabaları Genel Grev’in kanlı olaylara dönüşmesine yol açtı. Polisle yapılan çatışmalar ülkenin çoğu yerinde isyana dönüştü.  Bu belirsizlik hali, olayların Almanya ile yapılan ateşkese göre Geçici Hükümet’in Fransız Ordusunu terhis ettiği 1919 sonbaharında doruk noktasına ulaştı. Geçici Hükümet’in devrimi bastırmasından korkan Sosyalist Partisi, Parlamentoyu boykota başladı ve daha radikal Liberallerden oluşan İşçi Konfederasyonu ile kendisini müttefik ilan etti.

    Bu kararın ardından Bolşevik Jakobenler, parti üyelerini sınıf düşmanlarını sonsuza kadar yok etmek için bir kışkırtma girişiminde bulunarak Geçici Hükümeti Proletaryanın düşmanı ilan etti. Lenin’in devrimlerinden ve Beyazlar ve Kızılların arasındaki Rus İç Savaşının patlak vermesinden ilham alınarak işçi erkek çeteleri ve Jakoben dava sempatizanı askeri birlikler Aristokrasilerin ve üst sınıflara saldırıp mülklerini yağmalamaya başladı. Her ne kadar bu yağmalamaları önlemek istedilerse de İşçiler Konfederasyonu Partisi, Jakobenleri engellemekte başarısız olduğundan Geçici Hükümet karşı-devrim girişiminde bulunmak için “tepki birliklerini” toplamaya başladı.

    Devrimin başarısız olmasını istemedikleri ve aynı zamanda Jakobenleri nüfuzunu sınırlamak için İKP, “Geçici Hükümet ve Karşı-Devrim güçlerine” savaş açtı ve ülkenin tamamını kontrol etmek için harekete geçti. Paris’te tüm kontrolü ele geçirdikten sonra resmi olarak 1919 kışında Almanya ile Loren bölgesinin kalanının ilhakını ve yeni Flandre-Valon devletinin meşruluğunun tanınması, aynı zamanda yüklü bir savaş tazminatının kabul edilmesi koşuluyla bir barış antlaşması imzalandı. Almanlarla yapılan barışın akabinde İKP, Sosyalistler, Jakobenler, Anarşistler ve radikal Liberallerle beraber yeni bir anayasa taslağı oluşturmaya başladı. 

uc?export=view&id=1yBsocNpLQFaYWEwc_aX2ctGMlyP8NY_B

    Dünya Savaşı’ndan sonra Britanya İmparatorluğu’nun deniz aşırı topraklarındaki düzen bozulmaz iken; Britanya, anakarasındaki halkının tüm inancını ve desteğini kaybetmişti. 1925’te Güney Galler’deki kömür yataklarında bir grup işçi eylem yapmaya başlayınca askeri birlikler düzeni sağlamak amacıyla yollandı. Fransa örneğinde olduğu gibi Esnaf Birliği Kongresi (TUC) tarafından genel grev çağrısı yapıldı. Daha sonra “Ulusal Güvenlik Hükümeti”, içinde savaştan sonra dağıtılmış deniz ve kara kuvvetleri askerlerinin bulunduğu grevcileri bastırmak amacıyla askeri harekât emrini verdi. Ayaklanmadan 6 hafta sonra Kraliyet Ailesi’nin büyük bir bölümü ve büyük toprak sahipleri ile beraber ülkeyi yönetmekte olan politikacılar da Kanada’ya tahliye edildi. Devrimci gruplar tarafından kurulmuş geçici hükumet, parlamentoyu dağıttıktan sonra Britanya Birliği’ni ilan etti.

    Kanada ve Ternöv dominyonları İmparatorluğa sadık kalacaklarını belirtildi. 1925 genel seçimlerinde Sör Mackenzie King’in Liberalleri gücü elinde tuttu. V. George ve Kraliyet Ailesi’yle beraber gelen mülteci Britanyalı politikacılar yeni bir siyasi krizin doğmasına neden oldu. İlerici Kanada Partisi, medyadaki muhafazakârlar tarafından saldırıya uğrarken sokaklarda Sol ve Sağ kanatların destekçileri arasında çatışmalar yaşanmaktaydı. Bu olaylar üzerine Kraliyet Kanada Atlı Polisi düzeni sağlarken Başbakan King, olağanüstü hâl ilan etti. Kral, İmparatorluğun kaybettiğini biliyordu fakat bunu kabul etmek siyasi bir intihar olacağından yeni bir İmparatorluk politikasına girişti. Dağılmayı önlemek amacıyla Karayipler ve Avustralasya birleştirildi. Sürgündeki Britanya hükümetinin varlığı Kanada’ya ve kralın gücüne karşı bir tehdit olduğundan Sıkıyönetim Yasası sayesinde King, yeni Yasama Birliği Yasası’nı yürürlüğe getirdi ve kendisinin yöneteceği yeni bir hükümet için bu iki Kanada ve Britanya hükümetlerini birleştirdi.

    Devrimden sonra Hindistan kargaşaya sürüklendi: prensler, racalar, milliyetçiler ve sendikalistler kontrolü ele geçirebilmek üzere savaşmaya başladılar. Britanya Hindistan ordusu kurtara bildiği kadar raja kurtararak Delhi’de bir araya geldi. Hintlilerin tekrar desteğini alabilmek amacıyla yerli bir prensi tahta çıkardılarsa da bu Bharitiya Komünü ve Asiller Federasyon’unun kurulmasını engelleyemedi.

    1924 yılında Yeni Zelanda ve Avustralya bir siyasi birlik olarak birleştirildi ve böylece İmparatorluğun bu kısmında düzen korunmuş oldu. Buna rağmen Kraliyet donanmasının korumasının olmaması ve çıkan ayaklanmalar nedeniyle Pasifikte kalan İngiliz kolonilerinin Almanların işgal etmesine karşılık verilememiştir.

    Alman İmparatorluğu bir dünya krizini önlemek bahanesiyle Britanya İmparatorluğu’nun birçok stratejik bölgeleri işgal etmişti. Fakat daha sonra Britanya İmparatorluğun kaybettiği bu isyanın büyümesi üzerine Almanya kolonilerdeki varlığını kalıcı hale getirdi. Almanlar Afrika’daki toprakları ele geçirdikten sonra bu sömürgeleri “Mittelafika” adı altında birleştirildi.
Ara
Cevapla
#6
Takip
Ara
Cevapla
#7
Güzel çalışma
Sonsuzluk ırmağının peşinden
Ara
Cevapla
#8
kaiserreich_austria_by_tutankhamun17_dbv...9Ss3u4FHjU

Ausgleich

Prusya - Avusturya Savaşı yenilgisi ve Alman Konfederasyonunun dağılmasından sonra prestijini kaybeden Avusturya İmparatorluğu, genel olarak Ausgleich adıyla bilinen, 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşması ile ikili monarşi oluşturmuştu. Avusturya adına İmparator Franz Joseph, Macaristan adına Ferenc Deák tarafından yönetilen Macar bir delege tarafından imzalanmıştı. Uzlaşma ile birlikte yeni hükümet altyapısı oluşmuştu. 8 Haziran 1867’de Avusturya İmparatoru Franz – Joseph. Budapeşte’de Macaristan krallık tacını giydi. Böylece, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu kurulmuş oldu.

Antlaşmaya göre:
  • Avusturya-Macaristan’ın Viyana ve Budapeşte olmak üzere iki başkenti şehri olacak.
  • Her iki bölgenin ayrı Başbakanı ve ayrı Parlamentosu olacak.
  • Avusturya-Macaristan birleşik kalacak.
  • Ordu ve Donanma ortak bir Dışişleri bakanı tarafından kontrol edilecek.
  • Ortak bir vatandaşlık olmayacak.
  • Antlaşma maddelerin her on yılda bir yeniden görüşülecek.
Dünya Savaşındaki zafere rağmen savaş İmparatorluğun önemli güçsüzlüklerini ortaya çıkararak Almanya’ya ne kadar bağlı bir devlet olduğunu kanıtlamıştı. 1922’den sonra özellikle milliyetçi Çek ve etnik Almanlar arasında gerilim yaşanmıştı. 1927’deki Ausgleich antlaşmaları ile etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıklar özünden uzaklaşmaya başladı. İmparator Otto gücünü savunamayacak kadar gençti ve Almanya’dan arabuluculuk isteyince Avusturya itibarını kaybetti. Almanlar, Macarların daha fazla güç ve özerklik isteğini reddetti ve Avusturya’yı Bohemya ve Galicia-Lodomiera’ya özerklik statüsü vermesi, savaş sonunda elde edilen Ukrayna’nın kontrolünün Almanya’ya verilmesi için baskı yaptı. Hırvatistan Macarların kontrolünde kalırken Bosna, Macarlardan alınarak Avusturya yönetimine verildi. Etnik gruplara daha çok özerklik verilerek İmparatorluğu bir arada tuttuysalar bile Macarlar daha fazla güç ve özerklik isteklerinin reddedildiği için kızgındılar fakat Almanya’nın müdahalesi yüzünden anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldılar. 
[+] 4 üye Lothebork nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#9
Modun ilk versiyonuna baktım ve çok erken bir sürüm olduğuna karar verdim, bu hikaye biraz daha bekleyecek.
[+] 1 üye Lothebork nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#10
Beklemedeyim.
Ara
Cevapla
#11
daha modun 0.6 sürümü çıkıyor hikaye öldü galiba. :unhappy:
Ara
Cevapla
#12
(25-01-2017, 10:20)Lothebork : Modun ilk versiyonuna baktım ve çok erken bir sürüm olduğuna karar verdim, bu hikaye biraz daha bekleyecek.
@Lothebork Gelicekmi
Ara
Cevapla
#13
Alıntıladığın ileti 2017'den kalma. Bence gelmeyecek.
[+] 2 üye Justicar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.