Erik Bure, güvendiği birkaç arkadaşıyla yolculuğa çıkmaya hazırlanıyordu. Bu yolculuk ya her şeyin başlangıcı olacaktı ya da sonu. İçinde bir kaygı vardı. Gitmemeli miydi acaba ? Bu işe hiç kalkışmamalı mıydı ? Emin değildi. Ama bu düzen artık böyle devam etmemeliydi. Birinin bir şeyler yapması gerekiyordu. Ve bu yapacak kişi de kendisinden başkası olamazdı. Kalmar Birliği kurulduğunda ailesi sürgüne gönderilmişti. Yıllardır, başka memleketlerde yaşamak, büyümek zorunda kalmıştı. Anlatılan güzel yerleri hep gözünde canlandırmıştı. Belki de o yerleri artık görmenin zamanı gelmişti.
Arkadaşlarıyla birlikte yola koyulma vakti gelmişti. Önce Litvanya'nın yolunu tuttular. Danimarka ile arası pek de iyi olmayan Litvanya Kralı İsveç'in varisi olan Erik Bure'yi memnuniyetle kabul etti. Uzun uzadıya görüştüler. Planlar yapıldı. Yapılacak bir savaşta Litvanya İsveç'in gerçek hakimi olarak Erik Bure'yi kabul edeceğine ve destekleyeceğine dair söz verdi.
Sonra Novgorod'un yolunu tuttu. Çok eski zamanlardan kalma düşmanlıkları olsa da Kalmar Birliğinden bu yana İsveç ile Novgorod arası iyi olmuştu. Bunu kullanarak desteklerini almak istiyordu. Novgorod'a geldiğinde pek de düşündüğü gibi bir karşılama olmadı. Hatta hiç karşılama olmadı. Çünkü Novgorod Kralı görüşmeyi dahi kabul etmemiş, derhal ülkeyi terketmezse yakalatıp kellesini Danimarka'ya göndermekle tehdit edilmişti.
Son yolculuğu ise İngiltere'ye olmuştu. Artık bu işi çözse çözse Danimarka'nın azılı düşmanıyla çözebileceğini düşündü. İngiltere'ye gittiğinde İngiltere Kralı demeye bin şahit isteyen gerizekalı bir adam vardı tahtta. Neyse ki ülkeyi yöneten aklıselim devlet adamları olaya el attılar ve Danimarka'nın zayıflamasının her daim İngiltere'nin işine geleceğini söylediler ve İngiltere Kraliyet donanmasını ve bir miktar orduyla destekleyeceklerini belirttiler.
Arkadaşlarıyla birlikte yola koyulma vakti gelmişti. Önce Litvanya'nın yolunu tuttular. Danimarka ile arası pek de iyi olmayan Litvanya Kralı İsveç'in varisi olan Erik Bure'yi memnuniyetle kabul etti. Uzun uzadıya görüştüler. Planlar yapıldı. Yapılacak bir savaşta Litvanya İsveç'in gerçek hakimi olarak Erik Bure'yi kabul edeceğine ve destekleyeceğine dair söz verdi.
Sonra Novgorod'un yolunu tuttu. Çok eski zamanlardan kalma düşmanlıkları olsa da Kalmar Birliğinden bu yana İsveç ile Novgorod arası iyi olmuştu. Bunu kullanarak desteklerini almak istiyordu. Novgorod'a geldiğinde pek de düşündüğü gibi bir karşılama olmadı. Hatta hiç karşılama olmadı. Çünkü Novgorod Kralı görüşmeyi dahi kabul etmemiş, derhal ülkeyi terketmezse yakalatıp kellesini Danimarka'ya göndermekle tehdit edilmişti.
Son yolculuğu ise İngiltere'ye olmuştu. Artık bu işi çözse çözse Danimarka'nın azılı düşmanıyla çözebileceğini düşündü. İngiltere'ye gittiğinde İngiltere Kralı demeye bin şahit isteyen gerizekalı bir adam vardı tahtta. Neyse ki ülkeyi yöneten aklıselim devlet adamları olaya el attılar ve Danimarka'nın zayıflamasının her daim İngiltere'nin işine geleceğini söylediler ve İngiltere Kraliyet donanmasını ve bir miktar orduyla destekleyeceklerini belirttiler.