Hikaye: Son Kale - Asker Günlükleri
#1
1939'da savaşın başlamasından yaklaşık bir buçuk yıl geçmesinden sonra Avrupa'nın neredeyse tamamı kasılıp kavrulmuş, Fransa Afrika'ya taşınmıştı. Sayın Winston Churchill iktidara geçtikten sonra yeni harekat planları gündeme gelmişti. Aldığımız bilgiye göre Hindistan, Burma, Malaya, Avustralya ve Yeni Zelanda kolonilerinden askerler Etiyopya ve Eritre risklerini temizleyerek savaşı Mısır'a taşımışlardı. Biz ise kraliyetin seçkin nişancılarındandık. Kanada Dominyonu ve Norveç'ten gelen birkaç düzine bölüğün başına verilerek arkamızda İngiliz ve İskoç ordularıyla cepheye yollandık veya en azından biz öyle sanıyorduk. Londra'dan kalkan taşıma gemilerimiz birkaç savaş gemisi tarafından korunuyordu. Amsterdam'a çıktığımızda ise Nazi uçakları tarafından bombalanmış olduğunu gördük.

Birliklerin bir kısmı Rotterdam'a ve Friesland'a başka komutanlar eşliğinde gitmeye başlamıştı. General Miles Dempsey, bana bölükleri toplama emri verdi. Bölüklerin astsubaylarına radyo aracılığıyla toplanmalarını bildirdikten sonra Amsterdam'daki askeri üsten ayrıldık ve Belçika'ya doğru ilerlemeye başladık. Aldığım bilgilere göre Belçika ve Hollanda savaşa Müttefikler tarafında girmeyi kararlaştırmış, A.B.D ise bu ülkelere silah desteği yollamıştı. Ancak 3. Reich'ın askeri gücü muazzamdı. Belçika ve Hollanda'nın tecrübesiz birlikleri dayanmıyordu, hatta biz gelene kadar ilerleme olmuştu bile. General Miles Dempsey ise bana görevimizi anlattı. Belçika - Fransa sınırına yapılmış ikinci bir maginot hattını koruma görevi vardı. Bu hattın adı ise "Son Kale" idi.

Bir yere ulaştık, bu bölgeye girişte Milletler Cemiyeti bayrağını görebiliyorduk, daha sonrasında komutanımız takip etmemizi söyledi. Girdiğimizde hepimizin yakasına Milletler Cemiyeti Silahlı Kuvvetleri'ni temsil eden bayraklar verildi. Dünya için savaşacağımızı anlamıştık. Sonrasında sabah ağırmadan gece saatlerinde Son Kale hattına geçerek içerideki makineli tüfek olan bunkerlara girdik. Diğer bölükler dağılmış, yanımda sadece 6 tane İngiliz Kraliyet Muhafızı kalmıştı. Ben dahil dört kişi uyuduk, uyumayan bir kişi radyolara baktı, diğeri ise nöbet tuttu. Tam uykumun güzel rüyalı kısımlarında uçaktan düşen bomba sesine uyandım, diğer askerlerim de uyanmıştı. Hızlıca makineli silahlara geçerek nişan aldık. Onbaşı Wreethom'da radyoya geçerek destek istedi. Bir süre sessizliğin ardından gamalı haç taşıyan Alman panzerleriden hızlıca ateş açılmaya başladı, biz de karşılık verdik.

Askerlerime bağırarak "Dünya için buradayız, Dünya için!" dedim. Askerlerimden biri hızlıca bunkerdan dışarı çıktı. Onu durduramamıştım, kapının önünden bir anti-tank silahı alarak panzere ateşledi. Yerimiz ifşa olmuştu, ancak önümüzdeki ağaçlar çok kalın olduğundan kesin yerimiz tespit edilemiyordu. Bu yüzden sıkamadılar. Ben bayrağımızı alarak kenardaki dolabın içine koydum, makinelilerin başına geçtim ve gelen siyah giyimli Alman askerlerine ateşlemeye başladım. Gözümden kaçmadı, bir Alman askeri geriye doğru yatmış ve bize bir cisim fırlatıyordu. El bombası olduğu kesindi, hemen "yere yatın!" diyerek kendimi yere attım ve başımı kapattım. Bir sessizlik sonrası radyodan o emir duyuldu. Radyoda tahmin ettiğim kadarıyla General Dempsey vardı ve "hücum!" dedi. Hızlıca SMG'ımı alarak dışarı çıktım ve bir ağacın arkasına pusarak nişan aldım, ateş ettim.

George Hartham
İngiliz Kraliyet Çavuşu
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.