19-07-2017, 11:56

Dönemin Reisi ve Aron'un en büyük oğlu II. Bogy başkentte devlet işlerinin ona vermiş olduğu yorgunluğu atmak için çıktığı av gezisinden daha yeni saraya varmıştı.Daha varır varmaz başdanışmanı günlerdir saraylarında ağırladıkları misyonerlerin asıl geliş amaçlarını açıklamak için Reisle konuşmak istediklerini,ana vatanlarında onları bekleyen işleri olduğunu herhalde geldikleri günü de sayarsak tam 6. kez söylemişlerdi.Bogy artık daha fazlasının abartılı olacağını düşünmüş olacak ki onları huzuruna kabul etmeyi kabul etmişti.Bogy tahtında otururken diğer iki misyoner huzuruna çıktı.Biri biraz kısa ve esmer diğeri orta boylu ve beyazdı.İkisi de tek parça bir bezi elbise diye üstlerine geçirmişlerdi.İlk önce sözü Esmer olan aldı.Sözleri aynı şu şekildeydi:"Güney Mu ve Fransız Halkının daimi koruyucusu,efendisi,öncüsü!Lütfen bu harika halk ve efendiye yakışan dini seçin. Sizin din dediğiniz şey sadece masallardan ibaret lütfen bizim dinimize geçip doğru yolu bulun ve..."misyoner daha sözlerini tamamlayamadan Bogy bir anda parlamıştı:"Doğru yol mu?!Asıl masalı sen yaşıyorsun aşağılık ayyaş.Kendini bir Reisle böyle konuşabileceğine inandırabildiysen tebrikler!Ya gerçekten iyi bir misyonersin yada daha mümkün bir şekilde bir malsın!Askerler,hemen şu iki ayyaşı şehir meydanında taşlayarak öldürün!"Bogy'nin çileden çıkmasına biri bile yetmişti.Tabi Fransa'nın Ortodokslar ve Protestanlar ile "tanışması" böyle olmuştu.

Başkentte Yabancı Misyonerler taşlanırken "yabancılar ile ticaret" halk arasında gayet normal bir durum haline gelmişti.

Onun dışında tekrar önde giden aileler hükümet politikalarının değişip/değiştirilmemesi üzerine bir toplantı yapmaya karar verdi.Toplantıda askeri politika daha "genel ve elverişli" olması için askeri eğitimin hızlanması üzerine odaklanmıştı.Ama toplantının en sert tartışmaları ekonomik politika üzerine olmuştu. Peeters ailesinin yoğun ısrarları nedeni ise politika zor bela değişmekten kurtulmuştu.

Hükümet hem ekonominin iyiliği hem de Drury Ovası'nın çekiciliği nedeni ile Rennes insanlarına göç ettikleri yerde hazır tarlalar ve besili hayvanlar garantisi vererek hızlıca gönüllü bir göçmen gurubu toplamıştı ve hemen aynı sene göçmenlere Drury Ovasına yollamıştı.Sonuçta etrafta herhangi bir barbar belirtisi olmadığı ve Cermenler'in bir işçi uğruna bir medeniyetle savaşa girecek bir halk olmadığını düşünerek Göçmenleri koruyacak bir birlik yollamamıştı.

Bu sıralarda Cermenler bizimle yaptıkları dostluk anlaşmasını yenilemek istediklerini söylemişlerdi.Tabi hükümetimiz bunda bir sakınca görmemiş ve isteklerini hemen kabul etmişti.

Kuzeyde Göçmen çalışmaları devam ederken güneyde barbar birlikleri hadlerinden fazla başkente yaklaşmış hükümet ise bu hadsizleri temizleme görevini güneydeki mızraklı ve savaşçı birliklerine vermişti.

Hükümet her ne kadar barbarlar ile savaşacak kadar askeri gücü olduğunu bilse de onları yok etmek için daha fazla güçlü olması gerektiğine inanıyordu.Bu nedenle savaşın kaderini "değiştirecek" gizli silahını meydana sürmeye karar verdi.

Her ne kadar güney birlikleri barbarları def etmeyi başardıysa da oldukça büyük kayıplar vermişti bu yüzden hükümet biraz pasif savaşmayı seçti.Tabi bunlar olurken halk kendi arasında kaynamaya devam ediyordu.Bu kısır savaş,yolsuzluk,sesini çıkaranları hükümetin hemen "susturması" halkı iyice usandırmış kendi aralarında gizli "dernekler" kurmalarına kadar gitmişti olay.

Kuzey seferleri devam ederken keşif birliklerimiz "korumasız" bir barbar kampı bulmuştu.Tabi her iyi vatandaş gibi "Bizi ısırmayan yılan bizi alakadar etmez" diyip keşiflerine her zamanki gibi devam ettiler.

Başkentteki imar çalışmalarımız biter bitmez hükümet ikinci bir okçu birliği daha toplama emri vermişti.Daha sahada denenmeyen bir birlikten iki tane üretilmesi bazı ileri gelen devlet adamlarını biraz tedirgin etmişti.

Bu kadar askeri işin arasında göçmenlerimiz kazasız belasız yolculuklarını bitirmiş kurdukları yeni şehrin adını "Nantes" koymuşlardı.Hükümet şehrin daha hızlı büyümesini istediği için bir tahıl ambarı kurulmasını emretmişti.

Bizim kurduğumuz şehir Barbar Cermenleri nedensiz bir şekilde rahatsız etmiş gibi duruyordu.Bizi tehdit edermiş gibi bir havayla daha fazla yakınlarına yerleşim kurmamamızı istiyorlarmış.Bizim de aptal barbarın teki istedi diye geleceğimizin Fransa Sınırlarından taviz verecek halimiz yok.