26-01-2022, 03:09
(Son Düzenleme: 26-01-2022, 03:31, Düzenleyen: Aytaç. Toplamda 2 kere düzenlenmiş.)

Giriş Bölümü
İskit kralı Zipoetes, krallığı babasından barışçıl bir şekilde almamıştı. Küçük-büyük onlarca savaş vererek krallığı elde etmiş ve savaşlardan savaşlara koştuğu bir gençlik yaşamıştı. Yaşı ilerledikçe ölümünün yaklaştığını hissediyordu fakat öldükten sonra oğlu Parpatua'nın da aynı kanlı yollardan geçmesini istemiyordu. Bu sebeple son yıllarda tüm yakındaki halklarla iyi ilişkiler yürütme siyaseti gütmekteydi.
Her geçen yıl dünya daha da küçülürken Batı'da büyüyen bir Cumhuriyetin haberi de Zipoetes'in kulağına çalınmaya başladı. Yükselen bir güç olması sebebiyle Roma'yla da ilişkiler kurmanın gerekli olduğunu ve ticaret yoluyla ilişkileri başlatmanın hem ekonomik hem diplomatik açıdan iyi olacağını düşünüyordu. Ancak basit bir elçi göndermek yerine zaten birçok halkla ilişkiler kurmada elçilik vazifesi yapan sevgili kızı Devnet'i Roma'ya göndermeye karar verdi.
Koruma olarak yanına kralın korumalarından 10 kişi verilmiş ve Romalılara hediye olarak verilmesi üzere işlenmiş altın İskit tarağı ile birlikte yola çıkmıştı. Halihazırda iyi ilişkilere sahip olunan Daçyalılar'ın topraklarından güvenli bir şekilde geçtikten sonra İlirya'dan Adriyatik denizine inerek İtalya'ya geçmişler ve Daçya'lı bir tercüman aracılığıyla vardıkları deniz kenarındaki bir kasabanın liderine kendilerini tanıttıktan sonra kasabanın garnizonundan olan Roma'lı bir askerin eskortluğunda Roma'ya varmışlardı. Senatörlerden birinin yaveri bu delegeyi karşıladı ve 3 gün sonra Senato karşısına çıkacağına dair haber verildi. Kendilerini yabancı topraklarda kalabalık bir şehrin ortasında bulan Devnet ve mahiyeti tercüman aracılığıyla bir handa oda bularak geceyi geçirmeye karar verdiler.
Geceleyin odalarında dinlenirken handan gürültüler gelmeye başladı. Roma'nın sokak çetelerinden biri hana girmiş oda oda gezerek para etmesi muhtemel her eşyayı çalıyor, direnenleri bıçaklıyor ya da sopalarla etkisiz hale getiriyorlardı. Devnet hemen kalkarak korumalarının kaldığı odaya yöneldi. Koridorda kısa boylu göbekli bir çete üyesi elindeki sopayla kucağındaki altın kesesine sımsıkı sarılmış yaşlı adama vuruyordu. Yaşlı adam kanlar içinde herhangi bir yaşam belirtisi göstermez halde yatıyordu. Çete üyesi adamdan keseyi alabileceğine ikna olduktan sonra artık vurmayı bıraktı ve keseyi bilinç dışı olduğu halde sıkıca tutmakta olan bedenden söküp aldı. O sırada gözüne ilişen iyi giyimli olması sebebiyle zengin olduğunu düşündüğü Devnet'e doğru yöneldi. Devnet koridorun öbür tarafına doğru hızlıca yöneldi. Arkasında çete üyesi bir hazine görmüşçesine heyecanla koşmaya başladı. Devnet, arkasına bakarak koşarken sert bir şeye çarparak sendeledi. Karşısında kocaman sakallı bir adam duruyordu. Hemen adamdan uzaklaşarak bıçağını çekti. Bıçağı gören adam da uzunca olan bıçağını çıkartarak kadının üzerine atıldı. Sol omzundan aşağı doğru giren bıçağa karşılık Devnet'in sağ eliyle savurduğu bıçak adamın karnının derisini boydan boya sıyırdı. Adam ürkerek geri çekilip yarasına bakarken Devnet yere yığıldı. Koridorun öbür tarafından olanları izleyen göbekli çete üyesi kadının yere yıkıldığını görünce hemen kadına doğru yaklaştı. Onun yaklaştığını gören Devnet elinde hala sımsıkı tuttuğu bıçağıyla yerden doğrularak oturur vaziyete gelerek sırtını duvara dayadı ve bıçağı kolu titrer halde adama doğru doğrulttu. Göbekli adam kadının kötü halde yaralanmış olduğunu görünce bıçağın menzilinden uzak duracak şekilde sopasıyla kadının kafasına acımasızca bir darbe indirdi. Devnet'in kafası sopa ile koridor duvarı arasında birkaç darbe daha aldıktan sonra artık kafatasındaki kemikler paramparça ve suratı kandan tanınmaz hale gelince adam hiçbir şey olmamışçasına Devnet'in ölü bedenini aramaya koyuldu. Üzerinde odasının anahtarından başka bir şey bulamayan çete üyesi yöneldiği kapının birinde anahtarın o odaya ait olup olmadığını kontrol ederken kafasından yediği okla yere yığıldı. Devnet'in korumalarından biri gelmişti. İri kıyım sakallı çete üyesi hala kenarda karnındaki kesiği kontrol ederken arkadaşının yere yığıldığını görünce kaçarak uzaklaştı. Devnet'in diğer korumaları da bir bir olay yerine geldiler, panikle hemen Devnet'in ölü bedenini ve yanlarında getirdikleri erzak stoklarından İtalya topraklarından çıkmaya yetecek kadar erzak alarak hanın ahırındaki atlarına binerek yola koyuldular. Cesedin İskit topraklarına kadar olan yola dayanmayacağını bildikleri için İlirya'da Devnet'i geleneklerine göre defnettikten sonra İskit topraklarına geri döndüler...
Kralın huzuruna sevgili kızının Roma'da vahşice öldürüldüğü bilgisiyle çıkan ve bildikleri kadarıyla olayı nasıl yaşandığını anlatan korumalar karşısında kral Zipoetes donakaldı. Şaşkın ve donuk bakışını hiddetten olduğu belli olan titremeler aldı. Kenarda en az babası kadar hiddetle dolan kralın oğlu Parpatua kınında duran kılıcını çekerek saniyeler içerisinde yerde dizlerinin üzerinde oturan 10 korumadan 6'sının boğazını keserken Zipoetes'in "dur" diye gürlemesiyle duraksadı. Babasının kendisini bu adamlara merhamet ettiği için durdurduğunu sanan Parpatua babasına şaşkınca bir bakış atarken Zipoetes oğlunun elindeki kılıcı çekiştirerek aldı ve yaşanan tüm vahşete rağmen teslim olmuş bir şekilde duruşlarını bozmayan diğer 4 korumanın 3'ünün boğazını kesti. Kılıcı kenara fırlatarak son kalan korumanın iki eliyle yakasından tutarak ayağa kaldırdı. "Kızım nerede?" diye sordu. Bunu sorarken gözlerinde birikmiş yaşlar yanaklarından aşağı doğru akmaya başladı. Yanındaki ölen adamlara ve ortamın gerginliğine rağmen kederli fakat sakince cevap verdi: "Efendim kızınızın cesedini İlirya topraklarında geleneklerimizce onurlandırarak defnettik, kızınız bir İskit kadınına yakışır bir şekilde savaşarak öldü..." Zipoetes bunları duyduktan sonra arkasını dönüp tahtına doğru yavaş adımlarla yürürken Parpatua yeniden yerdeki kılıcı alarak son kalan korumanın karnına sapladı. Adam yerde kanında boğulur halde yatarken Parpatua adamın bedeninin üstüne çıkarak kafasına darbe indirerek kafatasını ortadan ikiye yardı.
Zipoetes derhal ülkesinde savaşmayı bilen her erkeğin başkent yakınlarındaki askeri kampta toplanmasını emretti. Zipoetes kızının ölümünün acısıyla ömrü boyunca mücadele vererek kurduğu barış içindeki ülkeyi yeniden savaşa sokma konusunda içinde hiç şüphe dahi duymuyordu. Bir tek hedefi vardı: Romalı öldürmek...
