Portekiz Krallığı
Weltkrieg Öncesi
Portekiz Krallığı 19.yüzyılda kolonilerini elinde tutma çabasıyla giriştiği diplomatik manevralar pek sonuç vermiyordu. Nitekim 'Pembe Harita' projeleri Almanya ve Fransa tarafından onaylanırken en büyük müttefiği İngilizler tarafından reddedilip üstüne ültimatom ile ödüllendiriliyordu(!) İngilizlerin bu ültimatomu sonucu Portekizin 'Pembe Harita' adı altındaki iddaaları sona erdi. Bu olayın sonucunda Portekiz Monarşisi halkı nazarında büyük bir düşüş yaşadı. Bu düşüş ülkede Cumhuriyetçilerin popüler olmasına sebep oldu. Ülke içinde iki kesim aşırı bir şekilde sivrildi.Bu ikiliyi anayasal monarşistler ve cumhuriyetçiler oluşturuyordu.Bu iki taraf arasındaki mücadeleler ülkede derin bir krize sebep oldu. Taraflar arasındaki son noktayı (yada bir mola(!)) 1910'da Cumhuriyetçi subaylar koydu.Askeri yönetim yönetimi ele geçirerek 2.Emanuel hal /tahttan indirilmek/ edildi.
Yeni doğan Cumhuriyetin ilk başkanı Teofilo Fernandes Braga oldu. Halkı zincirlerinden kopartmayı amaçlayan başkanın ilk icraatleri;aile içinde kadınların rolü özgürleştirilip sivillerin haklarını geri vermek oldu. Bu icraatlarının yanında başkanın planladığı bir tarım reformu aristokratların karşı çıkmasından ötürü başarısız oldu. Ekonomik açıdan belini doğrultamayan Portekiz, Britanya'ya bel bağlamış durumdaydı.
Weltkrieg Dönemi ve Sonrası
Weltkrieg başladığında Portekiz'in emekleyen Cumhuriyeti tarafsızlıktan başka bir şey dilemiyordu. Lakin Afrika'daki kolonilerinin Almanlar tarafından işgal edilmesi bu umutları sona erdirdi. Almanlar ile bir mücadeleye girişerek kolonilerini korumayı amaçladılar. Eğitimsiz ve kötü şekilde donatılmış Portekiz ordusu Paul von Lettow-Vorbeck tarafından utanç verici bir mağlubiyet aldı. Böylelikle Mozambik, Almanların eline geçmiş oldu.Portekizliler bu mücadelenin sonucunda Almanlar ile onurlu bir anlaşma imzalayıp kolonilerini toparladı. Bunlara rağmen Portekiz savaştan çok kötü bir şekilde ayrıldı.Ülkenin içinde istikrarsızlık baş gösterdi, ard arta gelen suikastlar kanıksanmaya başlanmıştı. Halk bu durumdan bıkmış olup yeni seçenekleri gözlüyordu.Savaşdan kısa bir süre sonra emekleyen Cumhuriyete karşı Monarşist bir devrim oldu ve Krallık yeniden kuruldu.Yeni kurulan hükümet toparlanmaya başladı özellikle uluslararası alanda prestij kazanmaya başladı.
Muhafazakar bir tutum sergilenip eski birimler, bayraklar, unvanlar ve en önemlisi istikrarlı bir yönetim restore edildi. Bu değişiklikler Portekiz'in 1925'deki İngiliz Devrimi ve sonuçlarına kadar ayakta durmasını sağladı. Devrimin bir diğer önemli sonuçlarından bir taneside Britanya İmparatorluğunun arkasında bıraktığı Afrika'daki yönetim boşluğu oldu. Bu kaos Afrika'daki diğer kolonici ülkeler için büyük bir fırsattı nitekim bu ülkeler bu kaosu hemen değerlendirmeye koyuldu. Bu kaos en çok Almanya'ya yararken Portekiz Krallığı bundan çok az bir pay aldı.Ayrıca Almanlar Nyasaland için Portekize bir ültimatom gönderdi.Portekiz'de ikinci bir ültimatom olarak değerlendirilen bu ültimatomdan sonra Portekiz Nyasaland'ı Almanlara teslim etti. Afrika'daki mücadeleler sonlandırıldı ve Almanlar büyük bir kazanç sağladı.Afrika'da çok az bir süreyi kapsayacak bir barış ortamı sağlandı.
Portekiz'deki 1926 seçimlerinde Intergalismo Lusitano hareketi radikal bir anlayışla seçimleri adeta ezdi /süpürdü/.İlk işleri koloni bölgelerinde reform yapmak oldu. IL'in yaptığı bu reformlar birkaç sene içinde ekonominin iyileşmesine sebep oldu.Radikal anlayışla bir milliyetçilik güden Portekiz hükümeti Almanya ile çok gergin bir ilişki sürdürdü. Mittelafrika Afrika'daki 'Pembe Harita Bölgesi' kazandığından beri Portekiz'in denizaşırı kolonilerini almak için teklif sunmaktaydı.Lakin bu tekliflerin en iyi olanını bile Portekiz Hükümeti reddetti, zira onlar için verilen her taviz Portekiz için hayati bir önem taşımaktaydı.
Francisco Rolao Preto
Francisco Rolao Preto, 12 Şubat 1893'de Gaviao'da dünyaya geldi. Paiva Couceiro'nun 1911'deki başarısız monarşist girişimlerinden sonra Portekiz'i terk edip Belçika'ya yerleşti .Burada integralist dergi olan Alma Portuguesa'nın yazarı olarak kendi görüşleri etrafında birçok kişi toplayıp iyi bir prestij elde etti.Preto lise eğitimini Leuven'de tamamlayıp aynı şehirdeki Katolik Üniversitesine giriş yaptı. Lakin eğitimini tamamlayamadan Weltkrieg'den ötürü Belçika'dan Fransa'ya kaçtı/sığındı/.Eğitimini Toulouse Üniversitesinde tamamlayıp iyi bir derece ile mezun oldu.
Politik Kariyeri
Savaş bitiminde Portekiz'e döndükten sonra integralistlerin gazetesi olan A Monarquia'da yazar oldu. Kısa bir süre 5 Ocak 1922'de integralistlerin desteği ile Cumhuriyetçilere karşı Monarşist bir devrim gerçekleşti. Preto donanımlı kişiliğinden yararlanıp hızlı bir şekilde Integralismo Lusitano partisinde iyi bir yer edindi. Daha sonra parti içinden ve dışından aldığı destekler ile nihayet partinin başına geçti. Preto partinin başına geçtikten sonra aşırı bir tutuculuk anlayışıyla bir politika sürdürdü. Kendisi Latin Avrupalıları medeniyetin yayıcıları ve gerçek fatihler olarak görüyordu.Integralismin Latin Avrupalıların çöküşüne bir çözüm olarak düşünüyordu. Preto böyle bir çöküşün Latin Avrupalıların Avrupadaki egemenliğine malolduğuna ve bu düşüşün ardından Fransa-Prusya savaşıyla Almanya'nın Avrupanın en büyük gücü olarak ortaya çıktığını savunuyordu. İntegralismo Lusitano partisi 1926 seçiminde aşırı bir farkla seçimi kazandı.Portekiz bu sıralarda Almanya'dan aldığı İkinci Ultimatom ile uluslararası arenada büyük bir prestij kaybı yaşıyordu. Bunlara ek olarak ekonomik çöküş ve istikrarsızlıkda Portekiz'in büyük sorunlarını teşkil ediyordu. Seçimlerden sonra Portekiz'in Başbakanı olan Preto'nun ilk reformu koloni bölgelerini canlandırmak oldu.Başbakanlık sürecinde Preto, Kral 2.Manuel ile iyi bir ilişki sürdürdü. Lakin bir süre sonra aralarındaki siyasi anlaşmazlıklar ikilinin arasını açtı. Daha sonra 2.Manuel'in ölümünden sonra Kral olarak başa 2.Duarte geçti. Duarte Portekiz'deki siyasi otoritelerinin farkında olarak İntegralist hareketle çok sıkı bir ilişki kurmayı ihmal etmedi.