21-06-2018, 15:44
Boynuz anlamına gelen İngilizce'de Horn Latincede Cornu (Kornu) olan kelime Arapçada da قرن (Karn). Bu kelimelerin kökü aynı gözüküyor.
İlginç Etimolojik Bağlantılar
|
21-06-2018, 15:44
Boynuz anlamına gelen İngilizce'de Horn Latincede Cornu (Kornu) olan kelime Arapçada da قرن (Karn). Bu kelimelerin kökü aynı gözüküyor.
15-07-2019, 00:35
Arapça خ + ر + ق (Ḥe+Re+Ḳe) kökünün fiil anlamı yar+mak, yırt+mak, del+mek, boz+mak.
Bu kökten Türkçeye de giren bilindik bir isim ise خرقة (ḥırḳa). Esasen dervişlerin nefs terbiyesi için giydiği yırtık çaput, paçavra anlamında. Bu kökten Osmanlı Türkçesine girmiş diğer kelimeler ise şöyle: Su akacak yarık yer anlamında خرق (ḥark), yırtılmak anlamında انخراق (inḥiraḳ), geçit yeri anlamında مُخْتَرَق (muḥteraḳ) ve geçen/delen kişi anlamında مُخْتَرِق (muḥteriḳ). Özellikle gizlice delip giren anlamına kayan مخترق muḥteriḳ, "bilgisayar korsanı" anlamına gelen hacker ve cracker için kullanılıyor. Ancak son zamanlarda İngilizcenin etkisiyle هکر (haker) daha çok tercih edilen bir kelime hem Arapçada hem de Farsçada. Bu kökten elde edilen bir de sakar, hantal, akılsız anlamında أخرق aḥrak kelimesi var. Muhtemelen "kafasının yarık/çatlak/delik" olduğundan hareketle türetilmiş bir sıfat. Aynı kökün ism-i fâil kalıbı ile elde edilen خارِق (ḥâriḳ) kelimesinin anlamı ise yırtan, delen, bozan. Sıfat biçimiyle de خارِقة (ḥâriḳa kelimesi elde edilmiş. Aslında yırtıcı, delici, bozucu gibi bir anlama gelse de yırttığı/deldiği/bozduğu şey "olağanlık" veya "sıradanlık" olduğu için olumlu anlamda kullanılıyor. Tıpkı عاجز (âciz) ile aynı kökten gelen معجزة (m'ucize) kelimesinde olduğu gibi insanı olağan üstü bir durum karşısında hayrete düşürüp açıklamakta "aciz" bıraktığı için olumsuzken olumlu anlama kayıyor. Olağanlık demişken "olağan şekilde devam eden" gelenek, alışkanlık, kural, düzen vs. anlamında عادة ('âde(t)) kelimesi var, mâlum. Hatta İslamî teolojide Allah'ın koyduğu kural ve nizâm anlamında "âdetullah" kelimesi örnek verilebilir. Aslında bu kelime Arapça geri döndü anlamına gelen عاد ('âde) fiilinden geliyor. Bu kökten türetilen geri dönüş anlamındaki عودة ('avdet), geri gelen gelir anlamındaki عائدات ('âidât), geri getirme anlamındaki إعادة ('iâde), geri dönüş yeri/zamanı anlamındaki معاد (mi'âd) gibi kelimeler Türkçeye de girmiş. Bunun yanı sıra mastar hâliyle âdet kelimesinin özellikle Türkçede aybaşı ya da regl (İngilizcesiyle period) anlamında kullanılması da dönüp dolaşıp yine belli aralıklarla geri gelerek bir alışkanlık ve bir kural hâline gelmesinden kaynaklanıyor. Neticede Osmanlı aydınları bu iki kelimeyi birleşitirip خارق العادة (ḥâriḳ el-'âde(t)) bileşik ismini türetmişler; özünde"âdet yırtan/delen/bozan" gibi bir anlama sahip. Kısacası "hârikulâde", âdet dışında şaşılası ve olağan üstü niteliğiyle insanı hayrete düşüren yani bir nevi "ezber bozan". Bu kelimeyle türetilen diğer bileşikler şöyle: فوق العادة (fevk el-'âde(t)) fevkalâde: âdet dışında, olağan üstü على العادة ('ala el-'âde(t)) alelâde: âdet olduğu üzere, olağan, sıradan
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
31-10-2019, 03:44
HoI IV'çüler, EU IV'çüler bilir. Doğu Türkistan'ın güneyinde rakımı inanılmaz olan - ki oralar Himalayaların kuzeyi olduğu için şaşırmamalı aslında - Tibet bölgesi var. Bu bölge, Orhun Kitabeleri'nde Tüpüt olarak geçiyor.
Eski Türkçede -t eki var ve çoğulluğu karşılıyor. Bu cepte, peki tüpü ne demek? Tepe. Yine Orhun Kitabeleri'nde oglıt kelimesi var. Bunu da kendiniz çözüverirsiniz :) Hoşçakalın. İhtiras, keder, heyecan, marjinallik, monşerlik, kaygı ve aşırı miktarda Türklük barındırır.
Sen eğme, eğilsin alnı karalar / Dalkavuklar, p...lar ve maskaralar
06-11-2019, 16:06
22-11-2019, 22:02
Aşının İngilizcesi olan vaccine inekten türemiş. Latincede vacca inek demek. Edward Jenner cowpox virüsünü aşıladığı için aşıya vaccine demişler.
Vir sapit qui pauca loquitur
Genelde Arapça ve Türkçe arasındaki bağlantılardan söz edilmiş, ben de birkaç ek yapayım.
H-f-r kökünden türeyen hafara fiilinin anlamı, kazmak. Hafriyat, yaklaşık olarak, kazıntı demek. Farsçada kent anlamına gelen ş-h-r köklü kelime, Arapçada "ay" demek. Hoşgeldin ya şehr-i Ramazan mahyalarının anlamını böyle çözmüş oldum. Belki yazılmıştır ama ben de not düşeyim. V-dz-a kökünden türeyen ve kabaca "vadza" olaral telaffuz edilen kelime -dz, Arapçanın meşhur dad harfi, dilin ucunu ön dişlere değdirerek çıkıyor- dağıtmak demek. Dikkatli bakarsanız, kentlerimizde, elektrik şebekelerinde Yük Tevzi Santali gibi yerler bulunur. Anlamı, yük dağıtım merkezi, demek. Gazete dağıtan çocuklara da müvezzi denirdi, o da aynı kökten türemiş.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
21-04-2020, 12:22
Çalışmak çalmaktan türemiş. Çalmaktan kastımız tabi ki hırsızlık değil. Kılıç çalmaktaki çalmaktan geliyor. Hani şair "yavuz kılıç çalsa yumruğumla çelemem mi" demişti ya, o işte. Twitter'da buna dair gördüğüm hoş bir cümle vardı, Türk milletinin ne kadar askeri olduğunu gösterdiği babında.
Çalışmak hayli zamandır kılıç mücadelesinden ibaret değil. Bizim ekmek vasıtamız oldu. İhtiras, keder, heyecan, marjinallik, monşerlik, kaygı ve aşırı miktarda Türklük barındırır.
Sen eğme, eğilsin alnı karalar / Dalkavuklar, p...lar ve maskaralar
22-04-2020, 01:50
Çalmak fiili aslında "vurmak" anlamındaymış. Yani sadece kılıç değil, her türlü bir şeyi vurmak.
Sürülebilir bir nesneyi bir yüzeye bir şeyler oluştursun diye vurmak (boya/maya çalmak), bir müzik aletinin ses çıkaran yerlerine vurmak (saz çalmak), hızla bir şeyi bir yere vurmak (tokat çalmak) ve birisine öyle bir "darbe indirmek" ("vurgun yapmak") ki onun malını elinden almak (malı çalmak). Hatta andırmak/benzeşmek anlamında kullanılan, misal, "siyaha çalan renk" tabirinde de renk tonunun vurgusundan bahsediliyor aslında. Birden fazla anlamı görünse de hepsi "vur+"mak" ile ilintili. İşteşli biçimi olan çal+ış+mak da vuruşmak anlamında. Yani mücadele etmek / uğraşmak.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Daha önce yazıldı mı bilmiyorum ama bir ped markası olan Orkid ismini çiçek olan orkideden alıyor. Yunancada Orchid-Orchis testis anlamına geliyor. Çiçeğe orkide denilmesinin sebebi kökünün iki oval şekilden oluşması.Yunanlar da bunu testise benzetmişler. Kadınların kullandığı bir ürün adı için ilginç köken.
Vir sapit qui pauca loquitur
27-05-2020, 02:35
Aslında o markanın adı Always ama Türkiye pazarında Orkid adını kullanıyor. Orchid veya orkide artık neredeyse tamamen o çiçeği çağrıştırdığı için bu adı tercih etmişlerdir muhtemelen.
Daha ilgincini söyleyeyim, orkide çiçeğinin köklerinden elde edilen tozu sıcak sütle karıştırınca sahlep dediğimiz içkiyi elde ediyoruz. Arapça سحلب /sahleb ise خصية الثعلب / husyetus-s'aleb ("tilki taşağı") ifadesinden türetilmiş.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
16-06-2020, 20:22
(Son Düzenleme: 16-06-2020, 20:25, Düzenleyen: Yasin Ahmet.)
İngilizcedeki "Province" kelimesi Fransa daki "Provence" den mi geliyor diye merak ettim. Wikipediaya bakarken şunu buldum:
The English word province is attested since about 1330 and derives from the 13th-century Old French province, which itself comes from the Latin word provincia, which referred to the sphere of authority of a magistrate; in particular, to a foreign territory. Sanırım Latinceden türediğini söylüyor burada. The Romans made the region the first Roman province beyond the Alps and called it Provincia Romana, which evolved into the present name. Burada da Romanların "Provincia Romana" 'Roma bölgesi' gibi bir isim takmışlar. Buradan da Provence ye türemiş Fransızcadan. Eğer bir yanlışım varsa bilgilendirirseniz sevinirim.
13-07-2020, 05:53
Provence, province'den geliyor aslında.
Romalıların İtalya yarımadası dışında fetihle kazanılmış Roma idaresine bağlanmış topraklara provincia demişler. https://en.wiktionary.org/wiki/provincia#Latin Yani bildiğimiz, vali idaresi altındaki eyalet. "Provincia Romana" denilen bölge, zamanla sadece Provincia => Provence şeklini almış. Yani koskoca ilin adı, İl olmuş Biraz Erzurum gibi. Arapça أرض الروم / (Arz-er-Rum) yani "Roma Toprağı". Biz de zamanla kısaltıp bu il için Erz deseydik Provence gibi olacaktı.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
14-04-2021, 14:01
(Son Düzenleme: 14-04-2021, 14:02, Düzenleyen: HakaniyeLehçesi.)
Kralını Laciverde Boyadım Şimdi
Lacivert, Türkçeye Farsçadan geçmiş. Esasen Sanskritçeymiş: râcâvarta. Bu da "râcâ"(kral) ile "varta"(pay, rızık)nın birleşiminden bir kelime. Şimdii "râcâ"ya rücu ve rüku edelim. "Râcâ"nın(kral) kökü reg(yönetmek)miş. Aslında bu reg kelimesine çok yabancı değilmişiz: Latincedeki "rex", Almancadaki "reich", Kelt dillerindeki "rig" hep bu kökten gelmiş. Bu racavarta dedikleri, yani kral Bir taş. Afganistan'da bulmuşlar, bakmışlar "aaa negzel bi daş" deyip oranın "raca"sı bu taşa pek değer vermiş. "lapis lazuli" "lazurite" olarak arama yaparsanız şu taş karşınıza çıkıyor: Fotoğrafı Wikipedia'den buldum. Konumu Bedehşan olarak vermişler. Çalmayı, mining yapmayı planlayan varsa bilgisine. Yalnız %1 vergi viresüz. İhtiras, keder, heyecan, marjinallik, monşerlik, kaygı ve aşırı miktarda Türklük barındırır.
Sen eğme, eğilsin alnı karalar / Dalkavuklar, p...lar ve maskaralar
27-07-2021, 12:32
"Karantina" kelimesinin kökeni Kara Veba dönemine dayanıyormuş. O zamanlar bulaşıcılığı azaltmak için gemiler 40 gün bekletiliyormuş. Bu şekilde İngilizcesi "quarantine" olan karantina, İtalyanca 40 demek olan "quaranta" kelimesinden geliyormuş.
19-08-2021, 00:11
Yeri gelmişken izolasyon (isolation ve insulation) kelimesi de Latince insulatus kelimesinden geliyor. Aynı kökten türeyen island daha bilindik.
Etrafı öyle kolayca aşılamayan denizlerle kaplı ıssız bir ada misali. Hani vebalısın ve öyle önüne gelene bulaştırma, seni bir adaya sürgüne yollayalım, orada artık ne yaparsan yap gibi.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
02-11-2021, 14:17
https://eksisozluk.com/entry/129677015 :Dilimizde kullandığımız "devlet" ve "daire" kelimeleri arapça kökenlidir.
08-05-2022, 22:55
Genelde "Vay, demek öyleymiş." dedirten bağlantılarla karşılaşıyorum. Bazen "Yok artık, bunu nasıl göremedim?" dediğim, bariz görünen ama kanıksamam sebebiyle gözüme çarpmayan bağlantılarla karşılaşıp hayli şaşırıyorum. İşte bugün o aydınlanmalardan birini yaşadım. "Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç" anlamına gelen pil, Fransızca pile'den geliyormuş meğer. Bu kelime İngilizceden aşina olabileceğiniz üzere "yığın" anlamına geliyor. "Peki pille yığının ne alakası var?" diye sorarsanız cevabı basit: ilk piller bakır ve çinko pullardan oluşan yığınlardan ibaretti.
22-10-2023, 16:00
Nasreddin Hoca'nın yağmurdan kaçan bir adama "Allah'ın rahmetinden kaçılır mı?" dediği fıkra nedenini bilmediğim şekilde aklıma kazınan fıkralardan biridir. Ben de yağmurda yürümeyi sevdiğim için yağmura yakalandığımda bu sözü kendi kendime anarım. Geçen aylarda buradaki "rahmet" kullanımına aklım takıldı, atalarımız İslam hususunda sahip oldukları incelikli anlayışın neticesinde bir mecazi anlam ilgisi mi kurmuşlardı yoksa başka bir faktör mü devredeydi?
Ulaştığım sonuç beni hayli şaşırtmıştı: Aslında "Allah rahmet eylesin." ifadesindeki kelimeyle "Allah'ın rahmetinden kaçılır mı?"daki kelimeler büsbütün farklı. Birincisi رحمة raḥma(t) "Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme (TDK)" olarak yazılırken ikincisi رهمة rihma(t) "yağmur (TDK), esas manasıyla ince yağmur" olarak yazılıyor, yani ilkinde ح ha harfi varken ikincisinde ه he harfi var. Bu noktada kısaca Arapça fonolojisine değinmek icap ediyor. ح harfi boğazın derinliklerinden gelen ve birçok dile yabancı bir sestir, IPA'da /ħ/ olarak gösterilir. ه harfi Türkçede bildiğimiz h sesi. Bir de mevzubahis kelimelerde geçmese de خ hı harfi var ki o da Türkçede bazı yerel ağızlar harici kullanımdan düşmüştür, IPA'da /x/ olarak gösterilir. Türkçede ayırt etmeyip üçünü de aynı okuduğumuz seslerin Arapçada birbirinden ayrı sesler olduğunu izah ettikten sonra ilk paragrafta kurduğum soru cümlesine bir cevap vereyim: Aslında ikisi de doğru. Bahsettiğim sesler dilimizde ayırt edilmediğinden iki kelime de aynı okunagelmiş ve bununla birlikte iki kelime arasında görünüşe bakılırsa yağmurun "Allah'ın merhameti" olduğu yönünde bir anlam ilgisi kurulmuş. Aşağıda bazı sözlüklerden dikkate şayan örnekler mevcut; "yağmur" tanımının bulunduğu maddeleri esas alıyorum, örneğin Lehce-i Osmani'de iki kelimenin kendine ait maddesi varken Kamus-ı Türki'de birleşikler. Rahmet رهمت: İnce yağmur, zebanzedi "رحمت". Lehce-i Osmani, 1876 Rahmet رحمت: Bais-i refah ve nimet olduğu için yağmura da ıtlak olunur. Lügat-i Ebüzziya, 1888 Rahmet رحمت: Hak Teala'nın ibadına merhametinin alamet-i zahiresi olan nafi yağmur. Kamus-ı Türki, 1901 Rahmet رحمت: Rah-ı meksure ile Arabide devamlı yağan yağmura (رهمت) denilmesine bakılırsa yağmur manasına gelen (رحمت)in bundan mahruf olması melhuzdur. Resimli Kamus-ı Osmani, 1912 Rahmet رحمت: Mecazen "yağmur" manasında müstameldir. Lügat-i Cudi |
|