27-08-2019, 18:58
(Son Düzenleme: 28-02-2024, 15:08, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
HAÇLI SEFERLERİ'NİN DOĞUŞU
Haçlı seferleri, 1096 yılında başlayan ve 1291 yılında Latin Hıristiyanlar'ın Doğu'daki son merkezleri olan Akka'dan çıkarılmasına kadar yaklaşık iki yüzyıl devam eden, Avrupa'nın doğuya yönelik askerî harekâtının genel adıdır. Haçlı Seferlerinin doğuşunda, Ortaçağ Avrupa toplumunu zorlayan unsurlar aslında siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlerdi. Batılılarca bu hareketin en önemli unsuru olarak ileri sürülen dini motif ise, sadece itici bir güçtü. Çünkü Haçlı seferi düşüncesinin ortaya atıldığı sırada Avrupa'da yıllardan beri süre gelen açlık, yoksulluk ve topraksızlık sıkıntılarının doğurduğu kargaşa yanında, ücretli askerlik anlayışı, savaşçı ve kolonizatör bir taşma hareketi de başlamış bulunuyordu. Avrupa toplumu üzerinde en büyük etkiye sahip bulunan kilise ise, hem düzenin bozukluğuna çare aramakta, hem de gittikçe artan kudretini Doğu'ya hakim olmak hususunda kullanmak emelleri besiernekte idi. Bu hareketin başlamasına öncülük etmiş kilisenin, Doğu'ya yapılacak bir seferin faydalarını topluma aşılar ve yayarken, dini motifi ön planda kullanması çok normaldi.
Kilise Haçlı seferine katılanlara günahlarının affı ve uhrevi mükafat vaat ederken, dini motiften, sosyal ve ekonomik şartların zorladığı para, ganimet ve toprak kazanmak hırsını kamçılamak ve siyasi amaca yönlendirecek bir faktör olarak faydalanmıştır. Burada kısaca belirtmek istediğimiz husus, bu hareketin, Batılıların ileri sürdüğü gibi asıl motifini dini unsurını değil, ağır sosyal ve ekonomik şartların zorlamasıyla ve siyasal amacı gerçekleştirmek için tertiptenmiş olmasıdır. Yukan da belirttiğimiz çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bu hareketin aslında bizim için önemli olan tarafı, bu harekete sebep olan unsurların hangi amaç için kullanıldığı ve ne şekilde yönlendirildiği hususudur. Çünkü Hristiyanlık motifleriyle süslenerek dini örtüye bürünen bu hareketin hedefi tamamiyle siyasal olup, Batı dünyasının Doğu'yu özellikle Anadolu'yu ele geçirmek çabası idi. Haçlılara bu imkanı verende şüphesiz "Bizans"idi. İmparator Aleksios Komnenos idi,Aleksios Türkleri durduramayacağını anladığı vakit Papa'dan yardım istemişti. Aleksios'un bilmediği ise şuydu Papa Bizans'ı ve İstanbul Klisesini kendisine rakip gördüğü gibi dünyadaki Hristiyanların tamamına hükmetmesine engel oldukları fikriydi.
Haçlı Seferleri'ne Çağrı
Papa II. Urbanus 1095 yılı sonbaharında toplanan Clermont Konsili(18-28 Kasım) sırasında 27 Kasım Salı günü açık hava toplantısında din adamlarının ve halkında içinde bulunduğu büyük bir kalabalığa Haçlı Seferi Çağrısı yaptı. Bu çağrı Doğu'daki din kardeşlerinin Türklerin baskı ve zulmünden kurtaracak bir savaşa katılmanın dini açıdan ne kadar şerefli bir görev olduğu mesajıydı. Urbanus sefere çağrı yaparken aynı zamanda bunun bir hac yolculuğu olacağından da bahsediyor,bu sefere katılacakların günahlarının affedileceği onlar hac da ikende mallarının güvende olacağının garantisini veriyordu. Bu sefere çağrı daha ziyade şövalyeler ve soylular içindi bunun nedeni ise şüphesiz Karolenj otoritesinin zayıflaması ile oluşan şövalyelerin yağma hareketini durdurmak olsa gerek. Rahiplere,Kadınlara ve yaşlılara ise sefere çıkmak yasaklanmıştı. Bu sırada Doğu'da ki durumda değişikti Aleksios kendi çağırdığı kuvvetlerden korkmaya başlamıştı. Haçlı adı altında böyle her milletten insan olan bir ordunun oluşumu daha önce görülmemiş bir şeydi. Bu konuda Anna Komnene şöyle der;
Anna Komnene :Batı dünyasının bütün barbar kavimleri harekete geçti.
Pierre L'Ermite ve Halkın Haçlı Seferi(15 Ağustos 1095)
Amiensli bir keşiş olan Pierre. Haçlı Seferleri öncesi Pierre Kiokio diye bilinirdi,yani Küçük Pierre. Sonrasında kafasına geçirdiği başlıktan dolayı Pierre L'Ermite(Münzevi Pierre)olarak anılmaya başlandı. Pierre yıkanmayı lüks adden,ufak tefek ve fazla ile esmer biriydi. Hitebeti ise gayet kuvvetli bir adamdı. Pierre Clermont konsili sonrası Şövalye Gautier ile birlikte Fransız,Alman ve İtalyanlardan oluşan bir ordu oluşturmuştu. Oluşturduğu bu ordunun tamamı Halktan oluştuğu için kendisinin seferine "Halkın Haçlı Seferi" denmektedir. Pierre 20 bin kişilik bir ordu oluşturdu ve bu ordu Paskalya sonrası yola çıktı.
İlk yola çıkan ordu grubu ise Metaliksiz Gautier'in ordusu idi,arkasından ise keşiş Pierre'in ordusu geliyordu. Bu ordunun İstanbul'a gitmesi için ilk olarak Macar Topraklarından geçmesi gerekmekte idi ve Macar kralı Koloman'dan izin alınarak onun topraklarından ilerlemeye başladılar erzakları azalan Haçlılara Macar kralı yardımcı oldu. Mayıs ayının sonunda ise nihayet Semlin şehrine vardılar oradan da sınır şehri olan Belgrad'a ilerlediler. Belgrad'a geldiklerinde vali dahil herkes şaşkındı kimse Haçlıları bu kadar erken beklemiyordu. Daha hasat zamanı gelmediği için yeterli yiyecekte yoktu her ne kadar Haçlılar Bizans tarafından denetimde tutulmak istense de Haçlıların Belgrad ve çevresini yağmalamaya başlaması bardağı taşıran son damla oldu yapılan savaşta Gautier'in ordusu neredeyse yok oldu kalan Haçlı orduları da Peçeneklerin gözlemiyle ancak Temmuz'da İstanbul'a vardı. Pierre'nin ordusu ise arkadan geliyordu Macar Kralı bu orduya da izin verdi 20 Haziran'da Semlin'e varan ordu şehrin valisine bile korku salmıştı vali Haçlıları kontrol altında tutmak istiyordu bu kontrol çabası en sonunda gerginliğe oradan da çatışmaya döndü. Pierre'nin adamları şehrin kalesine saldırdılar ve 4000 bin Macar öldürdüler ardından intikam alacaklarından korkup alelacele şehirden kaçtılar Bizans komutanları bu orduyu karşılamaya gitse bile bu büyük ordu ile başa çıkamayacaklarını anlayıp geri çekildiler hatta ve hatta halk Belgrad'ı boşalttı ve Haçlılar Belgrad'ı tamamen yağmaladılar.
3 Temmuz günü Niş önüne ulaşan Pierre'nin ordusu burada da uygunsuz davranışlarını sürdürdü. Haçlılar ne zaman ki şehre saldırmaya kalktılar o zaman vali Haçlıların üzerine yürümeye karar verdi Pierre'in ordusu büyük bir bozguna uğradı pek çok kişi yaşamını yitirdi. Bizans'ın elinde kurtulanlar hazırlanarak ertesi gün yola koyuldular fakat artık sayıları 7. 000 bine düşmüştü. 12 Temmuz'da Sofya'ya varan Pierre'nin ordusu burada gözlem birliği yardımıyla 1 Ağustos 1096'da şehre ulaştı. İstanbul'a varan ordu şehre alınmak istenmedi kendileri Haliç tarafında bir yerde kamp kurmaları emredildi ve şehre ancak gruplar halinde alınan haçlılar gördükleri manzara karşısında hayran oldular Batı'da ki en görkemli şehirden bile daha görkemli idi Bizans'ın başkenti. Pierre ise İmparatorun huzuruna çıkarıldı kendisinin yol boyunca yaptıkları affedildiği gibi para ve hediyeler sunuldu. İmparatorun asıl amacı bu orduyu alı koyup asıl ordu ile birleştirmekti fakat burada da rahat durmayan Haçlı ordusundan kurtulmak için en sonunda İmparator gemiler ile 6 Ağustos günü bunların Anadolu'ya geçirdi. Düşünüldüğü gibi bu ordu Anadolu da da rahat durmadı yardıma geldikleri ortodokslar başta olmak üzere yerli halkın hayvanlarını çaldılar, kiliselerini soydular ve daha bir çok çeşitli harekette bulundular kendi aralarında bile kavga etmekten çekinmediler en sonunda Kibetos karargahına ulaştılar İmparator kendilerine burada asıl orduyu beklemelerini öğütlemişti fakat bunu yapmadıkları gibi çoluk çocuk demeden önlerine geçen herkesi katledip çevreyi yağmalamaya koyuldular. Anna Komnene eserinde bu duruma şöyle yer verir;
Anna Komnene :"Çevre de korkunç bir katliama giriştiler; bebekleri mızraklarına geçirip ateşte kızarttılar, büyüklere ise mümkün olan her yöntemle işkence yaptılar"
Pierre bütün bu olanlara üzülüyordu ama adamları üzerinde artık hiç otoritesi kalmamıştı zaten kimseye de sözünü dinletemiyordu. Savunmasız insanlara karşı elde edilen başarılar Haçlıların daha da cüretkar olmasına sebep oldu. Bu ordu yavaş yavaş Anadolu içlerine girmeye başladılar hatta bin kadar kişi İznik'in etrafında ki köyleri yağmalama cüretini gösterdi. Bu Fransız grubunun başarısı Alman ve İtalyanlardan oluşanları kıskandırdı 6 bin kişilik bir ordu ile aynı hamleyi onlar da yaptı hatta Kserigordon adında ki kaleyi ele bile geçirdiler fakat Sultan I. Kılıç Arslan'ın buna cevabı çok sert oldu. İlhan unvanını taşıyan bir komutanını bölgeye gönderdi ve bu kale 6 Ekim'de su yolları kesilen ordu çaresiz kaldı ve teslim oldu Müslüman olanlar hayatını kurtarırken olmayanlar ise kılıçtan geçirildi.
Drakon Savaşı (21 Ekim 1096) & Seferin Sonu
Kserigordon kalesinde olanlar en sonunda karargaha ulaşmıştı fakat eksikti burada kazanıldığı söyleniyordu. Bu karargahta büyük bir sevinç uyandırmakla beraber aslında tamamen Türk casusların başarısı idi. Amaç Haçlıları İznik ve civarına çekmekti haçlılar başta buna inanarak yola çıksalar da yolda gerçekte ordularının başına gelenleri anlatan bir haber ulaştı ve ordu karargaha geri dönmek zorunda kaldı. Haçlılar inanılmaz panik halinde olmanın yanı sıra bir taraftan'da intikam istiyorlardı. Keşiş Pierre'in İstanbul'a gitmesi nedeniyle karar vermeye de zorlanıyorlardı bir kısmı bekleyelim derken öbür kısmı ganimet,öfke ve intikam hırsına yenik düşmüştü. En sonunda savaş kararı çıktı zaten buraya Türkler ile savaşmaya geldiklerini söyleyen Haçlılar tereddüt etmenin zamanı olmadığını ileri sürerek 21 Ekim sabahı gün doğarken 20. 000 binden fazla Haçlı askeri Kibotos'dan çıktı. Geride sadece kadınlar,çocuklar,yaşlılar ve yaralılar kalmıştı ilk olarak güneye,İznik'e giden en kısa yol olan dağ geçidini izlemeye karar verdiler önde şövalyeler arkada yayalar giderken biraz ileride yolun ormanlar ile kaplı Drakon vadisine girdiği yerde Türklerin pususuna düştüler.
Haçlılar daha olayları idrak bile edemeden ağaçların arasından üzerilerine oklar yağmaya başladı. Türk okçuları ilk olarak atları hedef aldılar karışıklık yaratan atlar sürücüleri üzerinden attıkları gibi de Türkler hücuma geçti ve atları korkutarak bunları geride kalan yayaların üzerilerine doğru sürdüler. Şövalyelerin bir çoğu Türklerin karşısında cesaret ile savaştıysa da orduyu kaplayan paniği önleyemediler. Çok kısa bir süre içerisinde dehşete duran haçlı ordusu kaçışmaya başladı. Karargaha geri kaçan Haçlıları Türkler takip ediyordu çok geçmeden Türkler karargaha daldı önlerine çıkanların hemen hemen hepsi öldürüldü. Kaçmayı başaranlar kaçtı kaçamayanlar ise esir olarak alındı. Öğle saatlerinde artık herşey olup bitmişti. Haçlı Reislerinin ve Şövalyelerinin çoğu ölmüş hayatta kalanların ise hepsi yaralı olarak ele geçirilmişti. Ertesi gün haberi alan imparator hemen yardım yollasa da sadece ufak bir birliği kurtarabildiler Bizans'ın geldiğini gören Türkler ise geriye İznik'e doğru çekildi. Kurtulan askerler yeniden İstanbul'a getirilerek surların dışına yerleştirildi. Böylece Halkın Haçlı Seferi olarak adlandırılan sefer bir hezimetle sonlanmış oldu.
трагедия