Marcus Furius Camillus (M.Ö 445 / 446-365 ), Roma Cumhuriyetinin ilk büyük generalidir ve aynı zamanda kendini becerikli bir yönetici ve onurlu bir politikacı olarak da kanıtlamıştır. Beş kez diktatör olarak seçildi, dört kez zafer kazandı ve M.Ö 390 de Brennus liderliğindeki Roma`yı yağmalayan Galyalı Senone kabilesini yendigi için “Roma'nın İkinci Kurucusu” ve “İkinci Romulus” ünvanlarını kazandı.
Camillus'un hikayesi, her ikisi de ona büyük ölçüde hayranlık duyan Roman tarihçiler Livy (M.Ö 59 - M.S 17 ) ve Plutarch 'dan aktarılır ve bu anlatım için aldıkları maddi destek kaynaklı büyük ölçüde abartılı ve taraflıdır. Aynı zamanda bu yazılar, Camillus`un ölümünden uzun süre sonra yazılmış olup bu tarihçilerin kullandıkları kaynaklar oldukça eskidir .Bu nedenle bu yazıtların sadece bu iki tarihçinin ona büyük saygısından dolayı değil aynı zamanda Camillus ölümünden çok sonra yazıldığı için geçersiz oldukları görüşü hakimdir. Dahası ,tarihçilerin ifadeleri, bulunan arkeolojik kanıtlarla da uyumsuzdur.
Camillus, mevcut durumda ne yapılması gerekeni anında gören ve bunu yapmak için güç ve kararlılığa sahip bir adam olarak tasvir edilir. Roma’nın düşmanlarıyla mücadelesi başarılıydı ve idari ve diplomatik becerileri de askeri yeteneklerini aratmayacak şekilde etkileyiciydi. Öyle ki, politik düşmanları ona karşı sürekli bir şekilde kara propaganda üreterek ve halkın Camillus`un yeteneklerini yeterince takdir edememesini sağladılar. Roma'yı, haksız yere hırsızlıkla suçlandığı zaman gönüllü olarak terk ederek Ardea şehrine gitti.Ancak Senone kabilesi Roma'yı yağmaladığında, Camillus sürgünden dönerek, onları yendi ve şehrin kurtarıcısı olarak takdir gördü. MÖ 365'de vebadan oldu.
Yaşamının ilk yılları ve iktidara gelmesi
Camillus, M.Ö 445/446 yılında,Tusculum şehrinde Farii Camilli isimli bir patrician ailesine mensup olarak doğdu. Babası Tribüne Lucius Furıus Medullinus'du ve iki kardeşi Lucius ve Spurius`nda muhteşem bir kariyerleri vardı. Camillus kardeşleri arasında en genciydi ve Camillus`a bu soyadı din adamina yardımcı olan soylu genç manasına geldiği için verilmişti, çünkü camillus bir din adamı yardımcılığı yapan asıl bir gençti. Camillus'un bu görevi, o zamanda Roma'nın en büyük din adamı olan akrabası Quintus Furıus Paculus'a hizmet etmesi nedenli olduğu muhtemeldir.
Camillus, diktatör Postumius Tubertus'un önderliğinde, Aequians ve Volscians'a karşı savaşlarda askerlik hizmetinde kendini çabucak öne çıkardı. Plutarch savaştaki cesaretini şöyle anlatıyor:
Plutarch :Atının ordusunun en önünde dışarı çıkardığı zaman, uylukta bir yara aldığında hızından birşey kaybetmedi, ancak kendisine saplanan oku çıkarak yayıyla gerek düşman askerlerinden en cesüre attı ve düşman askerinin geriye uçmasına sebep oldu. Bu yiğitliği için, censor olarak atandı ve bu mevkide büyük bir onurlar hizmet etti.
Askeri başarısının ardından, Roma'daki bekar erkeklerin savaş nedeniyle eşleri ölen dullarla evleneceği bir siyasi system kurarak idari yetkinliğini kanıtladı. Bu yöntem ,böylece istikrarlı bir hane halkı yaratacak ve durumu olmayan dulların evlenmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda vergi reformu yaparak ,daha önce vergiden muaf tutulan savaş yetimlerine işler vererek onları da vergilendirdi. Plutarch'in da belirttiği gibi, savaşlar aralıksız ve maliyetliydi ve ne yolla olursa olsun para kazanmanın herhangi bir yolu değerli görülüyordu. Roma yıllardır çeşitli şehirlerle ve aşiret topluluklarıyla savaş halindeydi ama en pahalıya mal olanı, Veii şehri ile çatışmalarıydı.
Veii`nin İşgali
Veii, Roma`ya düşman zengin bir Etrusk şehriydi ve MO 6.yy`da giderek güç ve önem kazandı.Şehir, Etrusk Ligi diye bilinen 12-15 Etrusk şehrini gevşek bir yapıda birbirlerine bağlayan bir konfederasyonun üyesiydi. Roma ile Veii`nin aralarındaki düşmanlığa diğer lig üyelerinin de karıştığına dair bir bulgu yoktur.
MO 5.yy boyunca, Veii`nin serveti ticaretin Syracuse tarafına kaymasıyla azalmaya başlamıştı.Hala zengin bir şehir olmasına rağmen, Romalılara gücü azaltmış görünmüştü ve bunun üzerine Roma M.Ö 406`da şehre saldırmaya karar verdi.Fakat,Veii güçsüz olmaktan oldukça uzaktı ve şehir kalın surlar tarafından oldukça iyi muhafaza ediliyordu öyle ki 10 yıl sürecek bir işgal bile gerektirebilirdi.
Camillus,birkaç yıldır ordunun komutasında ,Veii`nin müttefikleri Capena ve Falerii`ye karşı savaşıyordu fakat şimdi diktatör ünvanı verilip kendisine bu istenmeyen savaşı bitirmesi görevi verilmişti.Capena ve Falerii`yi yenip yağmaladıktan sonra, sıra Veii`nin kendisine gelmişti. Camillus,şehrin yerlilerinden birisini kaçırarak,şehrin surlarının altını kaplayan toprağın yumuşak olduğunu ve fazla efor sarfetmeden tünelle geçilebileceğini öğrendi. Mühendisleri tünel kazarken düşmanın dikkatini dağıtmak için ön kapılara bir saldırı başlattı.Planı başarıyla sonuçlanarak Veii`yi yağmaladı.Camillus, şehrin himayesi altında bulunan Juno'nun heykelini çıkardı ve Roma'ya götürdü ve askerlerinin, aldıkları yağmalarını tutmalarına izin verdi. Veiili kadınlar ve çocukları köle olarak satılırken, erkeklerin çoğu idam edildi. Bu noktada, savaşı bitirmiş ve Roma'yı zenginleştirmiş olmasına rağmen, Camillus,israf ve gereksiz fazla harcamalarda yaptığı zafer festivalleriyle halktankı popülaritesini geriye düşürmüştür.
Halk, Roma vatandaşlarının Veii'ye yerleştirilmesini izin vermeyi kabul etmemesiyle de hüsrana uğramıştı. Roma aşırı kalabalıktı ve bazı vatandaşları Veii'ye yeniden yerleştirmek için bir plan önerilmişti. Bu öneri oldukça ilgi çekiciydi, çünkü şehir etrafında ekilebilir araziler vardı ve yağmalanmasından sonra bol bol boş ev ve bina vardı. Ancak Camillus bu planı reddetti, bunun yalnızca Roma'yı zayıflattığını iddia etti ve sonra insanların ilgisini diğer şeylerle ve Veii'yi unutacağı ümidiyle sürekli olarak saptırdı.Halk tekrardan nüfuslarının yarısını Veii`ye taşınması tonunde ısrar etse de Falerii`nin düşmanca bir tavır göstermesi üzerine Camillus, orduyu tekrar seferber ederek halkın ilgisini başka yöne kaydırmayı başardı.
Falerii`nin İşgali & Sürgünü
Ancak Falerii’nin duvarları güçlü ve iyi korunmuştu ve bu yüzden oldukça uzun olabileceği sanılan bir kuşatma daha başlatıldı. Plütarch, Falerii sakinlerinin şehirdeki günlük işleriyle ilgili yaptıkları kuşatma hakkında o kadar ilgisiz olduğunu, sanki Romalıların kendilerini kuşatmamış gibi davrandıklarını söylüyor. Kuşatma, vatandaşların hayatlarını bir dereceye kadar bozmuş olmalıydı, çünkü şehir sakinlerinden biri, kuşatmayı sona getirmek için harekete geçmeye karar vermişti. Şehrin tüm soylu çocukları tek bir okul hocasına emanet edilip onun tarafından yetiştirilmişlerdi,bu aynı zamanda onların hocalarıyla derin bir bağ kurmalarını sağladı.Hergün hocaları , bu çocuklara şehrin duvarlarının dışına çıkarıp egzersiz yaptırırdı ve geçen her gün egzersiz miktarı daha da artardı. Sonuç olarak, bu hoca birgün soylu çocuklarını egzersiz bahanesiyle Roma askerlerinin yanına getirip onlara teslim ederek Camillus`a bu çocukları rehin salarak fidye karşılığı şehrin teslim edilmesini sağlamayı önerdi.
Camillus`un cevabı şu şekilde olmuştu.
“Camillus teklifi duyunca yanındakilere dönüp dedi ki “Savaş aslında çok ıstıraplı birşeydir ve adaletsizlik ve şiddet ile beslenir; fakat savaşın bile iyi ve cesur adamların saygı duyacağı kendine has kuralları vardır ve biz zafer elde etmek uğruna kalleşçe davranamayız. Gerçek komutan, kendi yiğitliğiyle savaşı sürdürendir başkalarının alçaklığı üzerine değil.” Sonra adamlarına hocanın elbiselerini yırtmasını,kollarını arkadan bağlamalarını ve kırbaçlarak ,şehre geri sürmelerini emretti.”
Faleria halkı bu arada kayıp okul hocasını bulma telaşına düşmüşlerdi.Hocayı ve soylu çocuklarını bulmak için şehri ararken,arazide dövülmüş halde bağlanmış hocayı buldular. Çocuklar Camillus`un kahramanlığını anlatıp onu bir kurtarıcı olarak sıfatlandırlar.Bu olay üzerine şehrin ileri gelenleri oldukça etkilenip teslim oldular ve kendilerini komutanın merhametine bıraktılar.Camillus bu sonuçtan memnun olmuştu ve Falerian elçilerini geri göndermişti.Fakat yağma için gün sayan adamları bundan tatmin olmamıştı.Yağmanın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığında adamları Camillus`a karşı çıktılar.
Etrusk Bronz Askeri
Veii`nin yağmalanmasına izin vermemesinden dolayı Camillus`a olan kızgınlık henüz dinmemiştken simdide bu yeni olay ,askerlere karşı saygısızlık olarak algılanmıştı. Askerleri , Camillus`un sıradan insanlara değer vermediğini sadece kendi şöhretini ve üst sınıfın iyiliğini önemsediğini düşünmeye başlamışlardı.Dahası, Roma`nın nüfusunun yarısının Veii`ye yerleştirilmesi tekrar gündeme gelmişti ve tekrardan Camillus tarafından reddedilmişti bu da kendisine duyulan düşmanlığın daha da artmasına sebep oldu.Politik düşmanları bu fırsatı değerlendirirek onu kendilerine göre Roma halkına ait olan Veii`den elde edilen yağmanın çalmakla suçladılar. Arkadaşları Camillus adına büyük bir kefaret bedeli ödemeyi önerselerde Camillus bu yalan suçmaları kabul etmek yerine Ardea şehrine sürgüne gitmeyi tercih etti.Söylenir ki Roma`nın kapılardan çıkarken bir anlığına duraksadığı ve halkının pişmanlık duyup ona tekrar ihtiyaç duyması için dua ettiği denir. Duası Galya`den gelen Senonalar şeklinde kabul olacaktı.
Allia Savaşı ve Roma`nın Yağmalanması
Senone kabilesi M.Ö 4.yy`dan beri İtalya`da bulunmakta olup birbirleriyle olan savaşlarda çeşitli kasaba ve şehirlerde paralı asker olarak hizmet vermekteydiler.M.Ö 391 yılında Clusium şehrinde liderleri Brennus altında paralı asker ordusu olarak toplandılar.Niyetleri ya Clusium şehrinin düşmanlarından birine hizmet ediyorlardı ya da yeni bir yurt arıyorlardı (İki ihtimal mümkün) Clusian halkı ,onlara şehri terk etmelerini söyleselerde Senonelar Clusiumluları Roma`dan yardım istemeye muhtaç edecek şekilde işgale devam ettiler.
Bu çatışmayı çözmek için gelen Roma elçilerinin Clusium`un savunulmasına yardım etmeleri , Brennus`u kızdırdı çünkü elçilerin yaptıklarını onursuzca ve genel kabul gören savaşın kurallarına aykırı bulmuşlardı. Bunun üzerine Brennus,işgali kaldırıp Roma`ya yürüdü. Romalılar bu barbar kabile hakkında kafa yormadıkları gibi Tanrılara kurban vermek dışında hiçbir hazırlık yapmadılar. Birlikleri seferber etmekte ve şehrin savunmasının güçlendirilmesinde ihmalkar davrandılar.Brennus, M.Ö 390 yılında Romalılara karşı sonuç olarak Allıa Savaşı`nda zafer kazandı.
Brennus
Hayatta kalanlar Roma`ya kaçıp haberleri bildirince şehir boşaltıldı ve sadece senatörler ile şehri koruyan ufak bir birlik bırakıldı.Brennus geldiğinde şehri boş olarak bulup tepede tahkim edilmişb bir tepe bulana kadar yağmayı sürdürdüler. Yemek kitti ve Brennus adamlarını çevre şehirlere göndermişti. O şehirlerden biri de Camillus`un yaşadığı Ardea idi.Şehrin önde gelenlerini bir askeri birlik oluşturmaya ve onu yönetmeyi ikna etti. Geceleyin ani bir baskınla Şenöne kampına baskın yaparak onların hepsini öldürdü.Diğer şehirlerdeki Romalı mülteciler bu zaferi duyunca ona Roma ordusundan geriye kalanları toplayıp liderlik etmesi konusunda yalvardılar. Camillus bunu şehri savunanların onayı olmadıkça yapamayacaktı çünkü öbür türlü kendi şehrine karşı yürümüş olurdu.Şehri savunanlardan onay almanın tek yolu onara geceleyin bir haberci gönderip cevabı beklemekti fakat gelen haberci tepedeki bazı taşları aşağıya düşürmüş ve Şenöneların şehri savunanlarının mevzilerine giden arkadan gizli bir giriş olduğunu keşfetmelerini sağlamıştı. Senonelar buraya ani bir saldırı yapıp geri püskürttülerse de şehri savunan Romalı birliğin yiyecekleri bitme noktasındaydı ve teslim olma şartlarını görüşmeye zorlanmışlardı.
Şehri terkeden Romalılar
Camillus şehre girdiği anda Brennus ve Romalılar anlaşma imzalamak üzereydiler fakat böyle bir anlaşma geçersiz olurdu çünkü sadece Camillus böyle birşeye yetki verebilirdi.Romalılar ve Şenönelar şehrin sokaklarında Brennus birliklerini toparlamak için şehrin dışına kaçıncaya kadar savaştılar.Kaçan Brennus`u takip eden Camillus zafer elde etti.Brennus`un bu savaşta olduğu söylenir.Camillus böylece Roma`nın ikinci kurucusu unvanını alır ve iade-i itibar yapılarak diktatör ilan edilir.
Sonraki Seferleri ve Ölümü
Zaferinin ardından, Camillus Roma`nın tekrar inşa edilmesini emretti.Nüfusun yarısının Veii`ye yerleştirilmesi tekrar gündeme getirildiğinde Camillus Roma`yı zayıflatayacağını düşünerek bunu tekrar reddetti. Fakat bu sefer,Roma yurttaşları Camillus`un argümanllarını kabul ederek ikna oldular.Roma yeniden inşa edilirken, Volşçi ve Aequi Roma`nın kolay bir av olduğunu düşünerek tekrar bölgeyi istilaya kalkıştıysa da Camillus ikisine karşı da zafer kazandı. Yakındaki bir şehir olan Satricum`u ele geçiren Etrusk Birliği`ni yenilgiye uğrattı. M.Ö 384 ve 381`de konsüler tribüne olarak hasta ve emeklilik yaşında olmasına rağmen Volşçi`ye karşı savaşarak zafer kazandı.M.Ö 368 ve 367`de de diktatör olması istendiyse de emekli olmayı tercih etti.Aynı zamanda M.Ö 367`de Anio Nehri Savaşı`nda Galyalıları yenilgiye uğrattı.
Fakir kesimi gözardı edip üst sınıfının menfaatlerine hizmet etmesine yönelik uzun bir süreden beri devam eden suçlamalar , M.Ö 367 yılında Lex licinia Sextia adlı borçlardaki faiz oranlarını sınırlamaya tabii tutan ve arazilerin özel mülkiyetini sınırlayan yasayı geçirmesiyle son buldu.Camillus, M.Ö 365 yılında veba salgını şehri vurduğunda hala görevde idi , Roma halkı için çalışıyordu ve vebanın kurbanlarından biri olacaktı.
Günümüzde Camillus, Romalı büyük generaller arasında nadiren anılır ve Roma diktatörlerini inceleyen yayınlarda çoğunlukla Sezar ve Sulla`ya yoğunlaşarak Camillus gözardı edilir fakat o Roma`nın yetiştirdiği en büyük askeri dehalardan ve devlet adamlarından biridir. Kendi yurttaşları tarafından kötü muamele görmüş ve politik düşmanları tarafından sürekli saldırı altındayken Roma`nın iyiliğini daima kendi menfaatinden üstün tutmuş ve ölümünün ardından sonraki nesiller tarafınca “İkinci Romülüs” ve Roma`nın kurtarıcısı olarak ilan edilmiştir.
Kaynak: Bu makalede https://www.ancient.eu/Camillus/ adresinden yararlanılmıştır.