Modern Tarih: Çanakkale Savaşı (1915)
#1
Yazıma başlamadan önce, yazının okuyucuya genel bilgi verilme amacıyla yazıldığı ve bu yüzden de detaylı bir yazı olmayacağını belirtmek isterim.

Arka Plan 
İngiltere ile Fransa Rusya'nın büyük fakat teçhizat eksikliği çeken ordularına savaş malzemesi göndermek istiyordu. Murmansk ve Arhangel gibi limanlara ulaşabilecek tek deniz yolu, zorlu Kuzey Denizi-Kuzey Buz Denizi yoluydu. Diğer seçenek ise Akdeniz'den Karadeniz'e çıkmaktı ancak aradaki dar Çanakkale Boğazı Türklerin denetimindeydi. Savaştan önce İngilizlerin yaptığı bir araştırmaya göre savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçmesi çok güçtü ama zorlarlarsa belki de geçebilirlerdi. Bir İngiliz filosu Kasım 1914'te Boğaz'ın dış tarafındaki tahkim edilmiş mevzilerde büyük bir tahribata yol açınca bu plan onaylandı ancak bu mevzilere yapılan saldırılarda mevziler son derece donanımsız ve küçük bir kuvvet tarafından korunmaktaydı, Osmanlı İmparatorluğu bu olaydan sonra savunma mevzilerini güçlendirmişti.

İtilaf Devletlerinin Stratejisi 
Çanakkale Boğazı konusu İngiltere Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill tarafından Ocak 1915'te gündeme getirildi. Churchill çok önemli bir ''Doğu Cephesi Taraftarı'' idi. I. Dünya Savaşı sırasında Batı Cephesi'ndeki yenişememe durumunu kırmak için çok kayıp vermek gerekeceği, Almanya'nın yenilebilmesi için önce müttefikleri olan Osmanlı ile Avusturya-Macaristan'ın saf dışı edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Churchill, İtilaf kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı'nı geçmesi halinde Osmanlı İmparatorluğu'na ve dolayısıyla Almanya'ya büyük bir darbe vuracağına inanıyordu. Churchill Ocak ayının sonlarında bir İngiliz-Fransız müşterek harekatı için onay aldı. İngiliz Deniz Kuvvetleri Amiral Sackville Carden komutasında, ana unsuru İngiltere'nin en yeni zırhlısı Queen Elizabeth olan ve 3 muharebe kruvazörü ile daha yaşlı 12 dretnot öncesi zırhlıdan oluşan bir görev kuvveti hazırlandı. Fransızlar da 4 dretnot öncesi zırhlının önderlik ettiği daha küçük bir filo hazırladı.

w2DDoU.png
18 Mart 1915 Amiral Robeck'in Savaş Planı
Deniz Taarruzu 
7hx4o37.jpg
18 Mart 1915 Birleşik Filo Çanakkale'de

Çanakkale Boğazı'nın dış tarafındaki mevzilere 19 Şubat 1915'te başlatılan bombardıman etkili olmadı. 25 Şubatta savaş gemileri birbirlerine daha yakın mesafede seyrederek taarruzun şiddetini artırmaya çalıştılar ancak gene bazı sorunlarla karşılaştılar. Türklerin hareketli obüslerini susturmak zordu ve ışıldaklarla desteklenen bu toplar, bu dar geçitte denize döşenerek geçişi engelleyen mayınları geceleri kaldırmaya uğraşan mayın temizleyicileri engelliyordu. Topları etkisiz hale getirmek için kara birliklerine ihtiyaç olduğu kararına varıldı, bu karar Gelibolu çıkarmasına yol açacaktı ancak Türklerin cephanesinin tükenmek üzere olduğu istihbaratı alınınca(doğru bir istihbarattır.) denizden yapılan saldırılar yinelendi. 
w2DPRO.jpg
Seyit Onbaşı

Churchill Carden'den ne pahasına olursa olsun Çanakkale Boğazı'ndan geçmesini istedi fakat amiral hastaydı ve çökmüştü. 18 Mart'ta yapılan yeni taarruza Carden'in yardımcısı Amiral John de Robeck komuta etti. Sonuç, tam bir felaketti. İtilaf savaş gemileri sahile yerleştirilmiş birkaç topçu bataryasını yok etmeyi başardı ama diğer bataryalar ağır bir bombardıman başlattı. Mayın temizleyiciler de görevlerini yerine getiremiyordu. Bu arada birkaç ana gemi mayın tarlalarına girdi ve zırhlılardan birkaçı battı geriye kalanlar ise hasarlı bir şekilde savaş alanından çekildi. Karanlık çöktüğünde ise Çanakkale Boğazı'nda tek bir İtilaf gemisi bile kalmamıştı. Deniz taarruzundan vazgeçildi. Bundan sonraki adım kara kuvvetlerini bir araya getirip Gelibolu Yarımadası'na taarruz ederek İstanbul'a giden yolu açmaktı.
w2DiT6.jpg
İtilaf Kuvvetlerine ait bir zırhlının batışı

Kara Taarruzu 
Sefer, deniz taarruzu olarak başlamış ancak Mart 1915'te İngiliz-Fransız kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçme girişimi küçük düşürücü bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bundan sonra çoğunluğu İngilizlerden oluşan, Fransızların da destek verdiği İtilaf kuvvetlerinin yeni bir denemede bulunmasına karar verildi. Plana göre bu kuvvetler Gelibolu Yarımadası'na çıkarılacak, sonra süratle kuzey yönünde ilerleyecek ve pek uzakta olmayan Osmanlı başkenti İstanbul'u ele geçirecekti. Bununla birlikte Doğu Akdeniz'e asker ve teçhizat sevkiyatı gereken süratte gerçekleşmedi ve Türklerde durumun farkına vararak yarımadayı savunan kuvvetlerinin mevcudunu artırdılar.

Çıkarma harekatı 25 Nisan'da, yarımadanın güney ucundaki İlyas Burnu'nda, yarımadanın batı sahilindeki Kabatepe ve yarımadanın kod adları S, V, W, X, Y ve Z(Arıburnu) olan farklı 6 noktasında gerçekleşti. Harekat bu noktaların her birinde farklı şekilde gelişti. İtilaf kuvvetleri Arıburnu'nda yanlış noktada kıyıya çıktılar ve iç kesime geçebilmek için tepelere tırmanmak zorunda kaldılar. 
w2LweT.jpg
İtilaf Kuvvetlerinin Çıkartma Planları

Fakat Gelibolu Yarımadası'nın tamamına hakim bir tepe olan Conk Bayırını ele geçiremediler. Y kumsalına yapılan çıkarmada herhangi bir direnişle karşılaşılmadı ancak çıkarma yapılan diğer kumsallarda çok şiddetli direnişlerle karşılaşıldı. Gece olurken taarruz kuvvetleri yarımadanın ucunda tutunacak bir yer ele geçirdi ve ANZAC(Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) kuvvetlerinin elindeki bölgenin büyük bir kısmının durumunda bir değişiklik olmayacak gibi görünüyordu. İlyas Burnu'ndaki Türk savunma güçleri 26 Nisan'da geri çekildiler ve Kirte köyünün biraz güneyinde mevzilendiler. Bu köy, Alçıtepe olarak bilinen yüksek ve önemli bir mevkinin yakınındaydı. İngilizler bu hattı yarmak amacıyla taarruza geçtiler ve 28 Nisan'da yapılan I. Kirte Muhaberesi'nde 3000 kişilik bir kayıp verdiler. 6-8 Mayıs tarihlerinde cereyan eden II. Kirte Muharebesi'nde ise sadece 730 metre ilerleyebildiler. III. Kirte Muharebesi 6 Haziran'da yapıldı ve İngilizler bir kez daha ağır kayıplar vermelerine rağmen elle tutulur bir başarı elde edemediler. İtilaf taarruzunun Haziran ayının ilk haftasında bu şekilde perişan bir duruma düşmesi, muharebenin çok geçmeden siper savaşı haline gelmesine yol açtı. Bundan dolayı süratle İstanbul'a doğru ilerleme planları suya düştü ancak asıl sorun Alçıtepe ve Conk Bayırının ele geçirilememiş olmasıydı. Bunun anlamı, daha yüksekteki Türk savunma kuvvetlerinin İngiliz mevzilerine hakim konumda olması demekti ayrıca İngilizleri sık sık şaşkına çeviren ve İngilizleri savunma pozisyonuna iten Türk saldırılarında ise yetenekli subay Mustafa Kemal'in rolü büyüktü. Zaten çıkarma harekatı da yeterli sayıda askerle yapılmamıştı ve top mermisi kıtlığı vardı, İtilaf kuvvetleri için en iyi çözüm geri çekilmek olduğu artık anlaşılmıştı ancak bunun tam tersi yapıldı ve İtilaf kuvvetleri sonraki aylarda Gelibolu'ya yeniden asker gönderdiler ve yeni taarruz ve çıkarma girişimlerinde bulundular.
w2Lryu.jpg
Arıburnu siperlerindeki Albay Mustafa Kemal

II. Kara Taarruzu 
w2LmTY.jpg
General Hamilton'ın Çıkartma Planı

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar siper savaşına dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, Türklerin ana cephe hatlarının arkasından, batı sahilinden başka bir çıkarma yaparak yenişememe durumunu değiştirmeyi denedi. Helles Burnu'ndaki birlikler bir şaşırtma saldırısı yaparken, ANZAC'lar ayrılarak kuzeye yönelecek ve Suvla Koyu'na çıkarılan kuvvetle birleşeceklerdi. Bu harekat 6-10 Ağustos tarihlerinde yapıldı ve şaşırtma taarruzu başarılı olmakla beraber, ANZAC'lar Türklerin savunma hatlarını yarmayı başaramadılar. General F. Stopford komutasında Suvla'ya çıkan kuvvet herhangi bir direnişle karşılaşmadığı halde, derhal iç kesimlere yönelme akıllılığını gösteremedi. Türkler bu çıkarmaya vakit kaybetmeden karşılık vererek koydaki hakim noktalara mevzilendiler. Suvla aslında Hamilton'ın son kozuydu ve yeni takviye kuvvet talebi reddedildi ve görevinden alındı. Hamilton'ın yerine gelen yeni general Charles Monro ise birçok inceleme sonucunda geri çekilme tavsiyesinde bulundu ve 3 Ekim'de topyekun geri çekilme kararı alındı. 

İtilaf Kuvvetlerinin Geri Çekilmesi 
İki aşamalı geri çekilme harekatı oldukça başarılı bir şekilde gerçekleşti ve bütün harekat boyunca yalnız 3 kayıp verildi. İlk olarak 10-20 Aralık 1915 tarihlerinde Suvla ve Anzac koyları boşaltıldı ardından bir çok çıkartma noktasında geri çekilmeler başladı. Çanakkale Seferi, İtilaf kuvvetlerine 276.000 kayba mal oldu. Türklerin kayıpları ise tam olarak bilinmemekle birlikte, Türk tarafında en az 250.000 kayıp olduğu bilinmektedir.
[+] 4 üye Lexinial nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.