16-12-2018, 06:24
(Son Düzenleme: 05-03-2024, 11:41, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
"Almakta olduğumuz zafer Almanya'ya Avrupa'daki "Yahudi Sorununu" ortadan kaldırmak adına bir fırsat, bana kalırsa bir görev vermektedir."
Alman Yabancı Bürosunda görevli Franz Rademacher 1940 senesinin yaz mevsiminde Nazi hükümetinin üst düzey yetkililerine yazdığı mektuba bu cümleyle başladı. Kayıtlara göre mektubun geri kalanında Avrupa'da yaşayan milyonlarca Yahudiyi Afrika'daki Madagaskar adasına yollama fikrini açıklıyordu.
Bu plana göre Yahudilerin Avrupa'daki vatandaşlıkları elinden alınacak, mallarına el konulacak buradan elde edilen parayla Hint Okyanusu'ndaki Madagaskar adasında onların yaşayabileceği koşullar sağlanacaktı. Bu mektupta daha da ileri giderek Madagaskar'a gönderilse de Alman kontrolünde olan bu nüfusun ileride Amerika'daki soydaşlarını etkilemekte kullanılabileceği ifade ediliyordu, işin özünde Madagaskar'daki Yahudiler sadece sürgün edilmiş olmayacak, aynı zamanda rehin alınmış olacaktı.
Rademacher'in planı Adolf Hitler'in Almanya'sında Yahudilerden "kurtulmak" için oluşturulmuş en hırslı ve detaylı planlardan birisiydi. 1930'larda başa geçen Naziler Yahudilere karşı uyguladığı baskıcı politikaları doğrultusunda çok sayıda Yahudinin Almanya'yı terketmesine sebep olmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte bu baskıcı politikalar artış göstermiş, Naziler Yahudileri kamplara ve azınlık mahallelerine toplamaya başlamıştı.
Polonya'nın Lublin bölgesini Avrupa'daki tüm Yahudi nüfusun toplanacağı bir alana dönüştürme planının iptal edilmesi sonrasında, Almanlar Yahudileri Avrupa kıtasından tamamen uzaklaştırma fikrini değerlendirmeye başladı. 1940 senesinin Mayıs ayında Hitler'e yazılan mektupta SS lideri Heinrich Himmler "Yahudileri geniş çaplı bir göç politikasıyla Afrika'ya veya bir başka koloni toprağına gönderme" fikrinden bahsedecekti.
Mayıs - Haziran aylarında Alman güçlerinin Batı Avrupa'daki zaferleri Madagaskar fikrini beraberinde getirdi. Fransa'nın yenileceği kesindi ve Fransa'nın düşmesiyle birlikte Madagaskar'ı da kapsayan devasa Fransız Koloni İmparatorluğu da Almanya hakimiyetine geçebilirdi. Franz Rademacher'in ilk olarak 3 Haziran'da sunduğu bu plan Adolf Eichmann ve Joachim von Ribbentrop gibi isimlerin desteğini elde edecekti.
Öyle ki bu plandan Hitler bir görüşmesinde İtalya'nın lideri Benito Mussolini'ye dahi bahsedecek, Polonya'daki azınlık mahallelerinin inşası "artık gerek kalmaması sebebiyle" durdurulacaktı. Temmuz ayının başlarında önde gelen Yahudi isimlere bu planın ulaşması sonrasında Almanya'nın bu planı sokaktaki herkesin diline düşecek, Varşova'daki Yahudi kamu görevlisi Adam Czerniakow Alman bir bürokratın kendisine "birkaç ay içerisinde savaş sona erecek ve hepiniz Madagaskar'a gideceksiniz" demesini not edecekti.
Her ne kadar sıradışı ve tuhaf bir plan gibi görülse de, Yahudilerin Madagaskar'a gönderilme fikri özünde orijinal bir fikir değildi. Bu plan ilk olarak 1885 senesinde Paul de Lagarde tarafından kağıda dökülmüştü. Avrupa genelindeki Yahudi-karşıtı kitlelerce defalarca dile getirilmiş, hatta mesele Yahudilerin Madagaskar'daki yerlilerin atası olduğuna yönelik iddiaların üretilmesine kadar gitmişti. Öyle ki 1937 senesinde Polonya hükümeti Madagaskar'a bir delege göndererek adanın Yahudiler için ne derece müsait olduğunu ölçmeye çalışmış, geri dönüşleri sonrasında adanın gerek iklim koşulları gerekse altyapısal sebeplerden birkaç yüz aileden fazlasını destekleyemeceğini ifade etmişlerdi.
Madagaskar'ın olası iklim sıkıntıları veya altyapı eksiklikleri 1940 senesinin yaz mevsiminde Nazilerin çok da ilgilendiği meseleler değildi. Ağustos ayında Rademacher ve Eichmann Nazi hükümetine bu planı resmi olarak sundu. Düşünceleri Almanya'nın Fransa ile yapacağı barış antlaşmasında Fransa'dan Madagaskar'ın kontrolünü talep etmesi, adadaki Fransız kolonicilerin çıkartılması ve Yahudi nüfusun yılda 1 milyon kişi olmak üzere zorla adaya gönderilmesiydi. Tüm bu durumun daha makul görülmesi için Almanya Madagaskar'da Yahudilerin kendi valilerine, posta ofislerine ve polis gücüne sahip olmasına izin verecekti, ancak işin özünde adada asıl kontrol SS subaylarında olacak ve adada Alman askeri üsleri bulunacaktı.
Nazi partisindeki birçok isme göre Madagaskar Planı "Yahudi Sorunu" için ideal bir çözümdü, ancak 1940 senesinin Eylül ayında işlerin seyri değişti. Plan Almanya'nın Avrupa'yı hızlı bir şekilde ele geçirip savaşı sona erdirmesine dayanıyordu, savaşın uzamasıyla birlikte planın geleceği de tartışılmaya başlandı. En büyük sıkıntı Büyük Britanya'ydı, Britanya Muharebesinde alınan yenilgi Almanya'nın denizde rahat hareket edememesine sebep oluyor, bu da Almanya'dan Madagaskar'a gemiyle insan yollamayı lojistik itibariyle imkansız haline getiriyordu. 1940 senesinin sonlarında plan rafa kaldırılsa da hala akıllardaydı, 1942 senesinin Mayıs ayında Britanya'nın çıkartma yaparak Madagaskar'ı ele geçirmesi planın tabutuna çakılan son çivi oldu.
İşin nihayetinde plan dahilinde Yahudiler Madagaskar'a gönderilmedi. Tarihçiler için ilginç tartışma konularından birisi bu planın başarılı olması durumunda nasıl bir durumun ortaya çıkacağıdır. Madagaskar'a gönderilen nüfusun önemli bir kesimi tropik hastalıklar ve kaynak yetersizliğinden hayatını kaybedecek, hayatta kalanlar ise SS otoritesi altında yaşamak zorunda kalacaktı, bu sebeple birçok tarihçi Almanya'nın Madagaskar Planının birçok Yahudi için ölümle eşdeğer bir plan olarak görmekte, Hitler'in Yahudileri ortadan kaldırma amacının bir parçası olarak yorumlamaktadır. Bu planın yürürlüğe girmemesi Almanya'nın "Nihai Çözüm" adı verdiği planı yürürlüğe koymasına sebep olacak, bir yıldan kısa bir süre içerisinde Yahudi Soykırımı başlayacaktı.