12-08-2019, 00:14
(Son Düzenleme: 03-03-2024, 16:21, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
Uluburun Batığının Bulunuşu
Geminin Mısır sahillerinden kuzeye doğru açıldığı, ilk olarak Suriye sahilinde bir limana uğradığı anlaşıldı. Kazıda çıkarılan silah çeşitlerine bakıldığında gemide en az 3 farklı kültürden tüccar bulunduğu anlaşılıyordu. Daha sonraları gemi rotasını batıya çevirerek Kıbrıs sahillerine ulaştı. Kıbrıs antik çağda maden ocaklarıyla tanınıyordu. Burada geminin en önemli yükü olan bakır külçeler yüklendi. Geminin neden veya nasıl battığı bilinmese de, gemi Antalya yakınlarında, Uluburun'da kıyıya 60 metre yakınlıkta denizin derinliklerine gömüldü.
Radyokarbon teknikleri ve gemideki çömlek tipleri batığın milattan önce 14. yüzyılın sonlarına, muhtemelen milattan önce 1330 ila 1300 seneleri arasına ait olduğunu göstermektedir. Gemiden geriye sadece iskeleti ve kaplaması kalmıştı, bunlar ve geminin etrafında bulunan mallardan yola çıkıldığında geminin 15 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde 20 ton taşıma kapasitesine sahip bir gemi olduğu anlaşıldı. Güverte ve iskeleti Lübnan sedir ağacından yapılmıştı ve bazı noktalarda meşe odunundan destekler bulunuyordu.
Batığın deniz seviyesinden 44-61 metre aşağıda olması mallarının bu zamana kadar yağmalanmamış olmasında büyük bir rol oynadı. Geminin ana kargosu değerli metallerdi. 10 ton civarında, şeklinden dolayı Bronz Çağı Akdeniz'inde öküz gönü olarak isimlendirilen bakır külçeler gemiye 4 sıra şeklinde yerleştirilmişti. Bakır külçeler Kıbrıs'tan gelmesine karşın, kalay külçelerinin Toros dağlarına yakın bir yerden geldiği düşünülmektedir.
9 Kıbrıs pithoi'si (geniş kavanozlar) içerisinde zeytinyağları ve narlar bulunuyordu. Lacivert, turkuaz, mor ve sarı renklerde camlar büyük ihtimalle küçük parçalara ayrılıp sırayla lapis lazuli, turkuaz taşı, ametist ve kehribarı andıran sahte mücevherlere dönüştürülme amacıyla taşınıyordu. Gemide siyah kütükler, tek parça halinde bir fil dişi, 14 hipopotam dişi ve fildişinden yapılma çeşitli ticaret malları bulunuyordu. Ahşaptan yapılan biblolar pek zamana karşı koyamamış olsa da, bazı yüksek kalite kutu kalıntılarına rastlandı. Altından, gümüşten, bronzdan, kalaydan, camdan ve çiniden yapılan mücevherlere rastlandı. Gemideki 25 parça odun ve bazı fildişinden yapılan parçalar birleştirildiğinde batığın en ilginç eşyasını ortaya çıkartacaktı: iki levhadan oluşan bir kitap.
Bunların yanı sıra gemide Baltık kehribarı, İtalya'dan geldiği düşünülen bir kılıç, 3 adet devekuşu yumurtasının kabuğundan yapılan vazo ve Mezopotamya'dan gelen silindir şeklinde mühürler bulundu. Bahsedilenlerin dışında dayanıksız ürünler olarak gemide baharat, çeşniler, zeytin, badem, üzüm, incir, tahıl ve boya olarak kullanılan sarı bir mineral bulunuyordu.
Gemide bulunan malların bir kısmının, örneğin fildişi eşyaların ve mücevherlerin ticaret malı olmaktan ziyade mürettebatın kişisel eşyası olma ihtimali de mevcuttur. Buna ek olarak gemide gemiyle alakalı bulunan kütükler, halatlar, lambalar, balıkçılık eşyaları ve gümüş mücevherlerin bir ödeme metodu olarak gemicilere verilmiş olması muhtemel. Gemideki malların 4 parça halinde taşınıyor olması gemide 4 Fenikeli tüccar olduğunun bir göstergesi. Bu 4 tüccarın yanı sıra gemide bulunan Miken baltaları ve eşyalar gemide bulunan en az 2 kişinin Miken olduğunu gösteriyor.
Tarihçiler geminin batmadan evvel batıya doğru bir yolculuk yaptığı konusunda hemfikir. Eğer gemide 2 Miken soylusu bulunuyorsa, geminin Antalya açıklarından Yunanistan'a doğru seyahat ettiği kanısına varılabilir. Böylesi dolu bir geminin nihai hedefine ulaşamamış olmasının o dönem sebep olduğu ekonomik ve belki de politik sonuçları tahmin etmek mümkün bile değil.