Postklasik Tarih: Büyük Alfred (849 - 899)
#1
nAQHzXu.jpeg

Büyük Alfred, Vikinglere karşı aldığı zaferler sonrasında tüm Anglosaksonların Kralı olarak bilinmeye başlanan Wessex kralı. Alfred'e "Büyük" lakabı kendi zamanında verilmemiş, Kral Alfred'in Hayatı ismindeki eseri kaleme alan Asser'in çalışmalarının yüzyıllar sonra popülarite kazanması üzerine kendisine Büyük Alfred denmeye başlanmıştır.

Vikingler Britanya adasındaki istilalarına milattan sonra 793 senesinde başladılar. Alfred'in döneminde Northumbria ve Mercia Krallıklarından aldıkları topraklarla Britanya'daki hakimiyetlerini büyük oranda kurmayı başarmışlardı. Alfred'in Vikinglere karşı en büyük zaferi 878 senesinde Eddington Muharebesinde Viking şefi Guthrum'a karşı oldu. Aldığı bu zafer sonrasında Guthrum ve diğer Viking şeflerinin hristiyanlığa geçmesini sağladı. Her ne kadar bu zafer Vikingleri Britanya'dan kovmamış olsa da, uzun yılların ardından adanın bir barış dönemi geçirmesini sağladı.

Alfred'in yetenekleri neredeyse yüz yıldır Viking istilası altında bulunan Britanya'yı tekrardan istikrara kavuşturdu. Hükümdarlığı döneminde okullar açıldı, Latin dilindeki eserlerin İngilizceye çevrilmesini sağladı, askeriyede reform uygulayıp, hukuki bazı atılımlar gerçekleştirdi. Başta Victoria çağında olmak üzere birçok tarihçi kendisini sahip olduğu dindarlık, adalet duygusu ve soyluluk öngörüsü sebebiyle ortaçağın ideal hükümdarı olarak tanımladı.

ETRS2MC.png

Yükselişi ve Viking Savaşları
Alfred 849 senesinde Wessex Kralı Aethelwulf ve karısı Osburh'un çocuğu olarak dünyaya geldi. Alfred'in 4 yaşında Roma'ya gönderilip Papa tarafından Kral ilan edildiği şeklinde bir rivayetten söz edilse de, kendisinin 4 erkek çocuğun en küçüğü olması sebebiyle bu durum pek makul görünmemektedir. Abileri Aethelbald, Aethelberth ve Aethelred'in üçü de taht sıralamasında Alfred'den önde yer almaktaydı.

Alfred'in dine olan ilgisinde annesi Osburh'un payı büyüktür. Babasının ölümü sonrasında Wessex tahtına sırayla abileri geçmiş, 865 senesinde tahta geçen kardeşi Aethelred'in varisi konumuna gelen Alfred abisi tarafından ordunun başına geçirilmiştir. Aynı sene içerisinde Halfdan ve Kemiksiz Ivar önderliğinde Viking güçleri Doğu Angliya'ya saldırı düzenlemiş, 866 senesinde York şehrini ele geçirip, 867 senesinde Northumbria Kralları Osbert ve Aelle'yi öldürmüşlerdir.

Mercia topraklarına yağmalar düzenlemeye başlayan Viking güçleri 870 senesinde İskandinavya'dan gelen takviyelerle birlikte Mercia Krallığını da ele geçirerek Wessex'in kapısına dayanmıştır. Bunu gören Aethelred ve Alfred güçlerini toplayıp Reading muharebesinde Vikinglerin karşısına çıkmış, büyük bir yenilgi almıştır. Buna karşın Alfred'in yetenekleri sayesinde sadece 4 gün sonra Anglosaksonlar Ashdown'da Vikingleri yenilgiye uğratmayı başarır. Her ne kadar Asser kayıtlarında Aethelred'i eleştirmekten kaçınsa da, savaş öncesi karar verilen taktiğin iki kardeşin komutası altındaki orduların Viking güçlerine farklı noktalardan saldırması şeklinde olduğunu, ancak Aethelred'in savaş alanına gelmediğini yazmıştır. Bunun üzerine tüm güçlerin komutasını devralan Alfred Vikingleri yenmeyi başarır.

Bu zafer sonrası cesaretlenen Anglosaksonlar Basing'te tekrardan Vikinglerle karşılaşmış, yine bozguna uğramıştır. Nisan ayında Aethelred'in ölümü sonrası Kral ilan edilen Alfred Wilton Muharebesinde tekrar yenilip, Wessex topraklarından ayrılmaları için Vikinglere büyük bir miktarda haraç ödemek zorunda kalmıştır.

Bu barış döneminde Anglosaksonlar kadar Vikingler de kendi konumlarını sağlamlaştırmaya çalışmış, ele geçirdikleri Northumbria ve Mercia topraklarında varlıklarını güçlendirmiştir. 876 senesinde Alfred Viking şefi Guthrum ile bir antlaşma yapar, bu antlaşmaya göre Anglosaksonlar Vikinglere esirler verecek, bunun karşılığında Vikingler Wessex'e saldırmamayı kabul edecektir. Bilinmeyen bir sebepten Vikingler antlaşmaya uymaz, esirleri öldürüp taarruza geçerler. Karşı saldırıya geçen Alfred Devon'da Viking filosunu ablukaya alır ve Vikingleri Mercia'ya geri çekilmeye zorlar. 877 senesinde tekrardan güneye inen Vikingler noelde sürpriz bir saldırı düzenleyerek büyük bir katliam gerçekleştirir.

eeewOJ2.jpeg

Alfred ve Yanık Ekmek
Alfred'in hayatına dair efsaneler genellikle bu zaman diliminde geçer. Bu efsanelerin birçoğunun Asser'e dayandığı düşünülse de, tam tersi birçoğu 10. yüzyılda başka yazarlarca türetilmiştir. Bu hikayelerin birinde Alfred tek başına seyahat ederken bir domuz çiftliğiyle karşılaşır ve kim olduğunu söylemeden birkaç gün kalmak ister. Çiftçi Alfred'i evine kabul eder. Birgün çiftçi dışarıdayken karısı ekmek yapmaktadır. Bir yandan temizlik yapan kadın, fırındaki ekmeği unutur. Bu esnada Alfred Vikinglere karşı neler yapılabileceğini düşünmekte, kederli bir şekilde düşüncelere dalmış durumdadır. Yanık kokusunu alan kadın fırının yanına geldiğinde Alfred'i görüp "yandığını gördüğün ekmeği çevirmeye çekiniyorsun, ancak fırından sımsıcak çıktığında yemeye pek isteklisin" der.

Bu hikayenin kadının kötücül biri olduğu veya Alfred'in Viking ordusundan kaçarken bu eve sığınması gibi türevleri üretilmiş olsa da, hepsinde ana tema Alfred'in kimliğini açıklamadan tevazuyla hareket etmesidir.

O4ybcE7.png

Eddington Muharebesi ve Alfred'in Reformları
Alfred yaklaşık 3 ay kadar daha saklanarak yaşamını sürdürdükten sonra Asser'in kayıtlarına göre Mart ayında Vikinglere karşı bir gerilla savaşı başlatmıştı. 878 senesinin Mayıs ayında Vikinglerle muharebede karşılaşacak boyutta bir ordu toplamayı başardı. Athelney'de kendisine bir üs inşa eden Alfred, burayı ordusunu güçlendirmek için kullanıyordu. Vikingleri kalelerinden çıkartmayı başaran Alfred, kalkan duvarı taktiğiyle Eddington'ta büyük bir zafer almayı başardı. Dağınık hareket eden Vikinglere karşı düzenlerini korumayı başaran Anglosaksonlar karşı taarruza geçerek Vikingleri yenmeyi başardılar. Vikinglerin kalelerine geri çekildiğini gören Alfred kalenin etrafındaki tarlalara zarar vererek kaleyi kuşatma altına aldı.

İki hafta sonra teslim olan Vikinglerde Guthrum ve 30 şef Alfred'in şartları neticesinde Hristiyanlığa geçmeyi kabul etti. Vikingler bir kez daha Wessex topraklarından ayrıldılar. Viking istilalarının tanrının onlara bir cezası olduğu ve bu cezalandırmaya karşı yapılabilecek hiçbir şey olmadığı düşüncesi 793 senesindeki Lindisfarne yağmasından bu yana İngiltere genelinde hakim bir görüştü. Eddington muharebesinin ardından Anglosaksonlar ilk kez Vikinglere karşı bir umut edinmiş oldu.

p027qiH.png

880 senesinden itibaren Alfred ilk olarak Wessex'i, ardından tüm Britanya'yı şekillendirecek birtakım reformlar başlattı. İlk olarak Viking Savaşları esnasında harap edilmiş şehirleri yeniden kuran Alfred, önlem alınmazsa bu şehirlerin de bir gün yıkılabileceğini biliyordu ve bunu önleyecek olan unsurun askeriye olduğunun bilincindeydi. Alfred şehir sistemi olarak adlandırılan bir sistem geliştirip, bu sistem doğrultusunda krallık genelinde tahkimata sahip 33 yerleşimi yollarla birbirine bağladı. Her şehrin kendini savunması için bir garnizona sahip olması gerekiyordu, bu garnizonda yer alan askerlerin de bir maaşı olmalıydı. Bu sebeple vergilendirme alanında da reformlar gerçekleştiren Alfred, edinilen hasat üzerinden bir sistem oluşturdu ve şehirlerdeki garnizonu şehrin üretim kapasitesine oranladı. Alfred'in şehir sisteminde yer alan bu şehirlerin her biri tek bir gün içerisinde bir diğerinin yardımına yetişebilecek şekilde konumlandırılmıştı.

İngiltere'yi Birleştirme Girişimleri
886 senesinde Londra'yı ele geçiren Alfred bir bakıma "Vikinglerin hakimiyetinde olmayan tüm İngilizlerin hükümdarı" konumuna gelmiş oldu. Alfred'in Londra'daki zaferi ortak bir İngiliz kültürünün ortaya ilk çıkışını sembolize ediyordu. Londra'yı aldıktan sonra Mercia kralının kızıyla evlenen Alfred, 899 senesinde hayatını kaybettiğinde Britanya'yı istila altındaki parçalanmış krallıklar sürüsünden tek bir devleti andıran bir noktaya taşımıştı. Tüm bunlara karşın Viking saldırılarının 1066 senesine kadar sürmüş olması, Alfred'in döneminde günümüzde olduğu kadar öne çıkarılmamasına sebep olmuştur.

Alfred'in sonradan beliren popülaritesine dair bir diğer önemli etken, Asser'in "Kral Alfred'in Hayatı" adlı eserini tamamlayamamış olması ve bu eserin 17. yüzyılda Sir John Spelman tarafından basılacak hale getirilmesidir. 18. yüzyılda Alfred ideal bir kral olarak öne çıkarılmış, 18. yüzyılda ise Britanya İmparatorluğunun kurucusu gerçek kurucusu olarak yansıtılmaya başlanmıştır.
[+] 6 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.