Postklasik Tarih: İbn Battuta (1304 - 1369)
#1
3gaDcj6.jpeg

İbn Battuta

İbn Battuta, o zamana kadar bilinen hiçbir seyyahın gitmediği yerlere gitmiş ve bu seyahatlerini Rıhlet-ü İbn Battuta ismiyle bilinen seyahatnamesinde anlatmış Faslı kaşif. Rıhlet-ü Ibn Battuta, Ibn Battuta'nın kitabının asıl ismi değildir ve "İbn Battuta Seyahatnamesi" anlamına gelir. Battuta seyahatleri esnasında günlük tutmamış, seyahatleri esnasında hatırladıkları 1352 ila 1357 seneleri arasında İbn Juzay al Kalbi tarafından kaleme dökülmüştür.

İbn Battuta 25 Şubat 1304 tarihinde Fas'ta dünyaya geldi. Tam ismi Şemsettin Abu Abdullah Muhammet ibn Abdullah ibn Muhammet ibn İbrahim ibn Battuta al-Lawati al-Tanji'dir. Ailesine dair bilinen her şey seyahatnamesinde yazılan bilgilere dayanır. Kendisine hayattayken Şemsettin ismiyle sesleniliyordu. Eğitimli bir kadı ailesinden geliyordu ve dindarlığıyla tanınıyordu. 1325 senesinde hacca gitme vaktinin geldiğine karar vermiş ve aşağıdaki kaleme almıştır:

İbn Battuta, Fas :Tek başıma yola koyuldum. Ne yanımda bana dostluk edecek biri vardı ne de katılabileceğim bir kervan. Uzun zamandır görmek istediğim bu kutsal topraklara ulaşmak adına yuvasını bırakan kuşlar gibi evimden ayrıldım. En zoru ailemden ayrılmaktı.

İbn Battuta Mekke'ye hac görevini yerine getirmek için seyahat ederken planı bu görevi yerine getirdikten sonra sonra evine, Fas topraklarına geri dönmekti. Mekke'ye seyahati esnasında Tunus topraklarına geldiğinde aşağıdakileri kaleme aldı:

İbn Battuta, Tunus :Halk ahalisi meydanda birbirlerini selamlıyor, birbirlerine sorular yöneltiyordu. Kimse beni selamlamadı, çünkü hiçbiriyle tanış değildim. Tam bu esnada dünyadaki yanlızlığımı farkettim ve gözlerimden yaşlar döküldü, ağlamaya başladım.

Bu esnada bir başka seyyah İbn Battuta'ya kitapçıların yanında kalacak bir yer buldu. Tunus'un ardından bir kervanla birlikte Bahri Memlük İmparatorluğunun hakimiyetindeki İskenderiye'ye doğru hareket etti. İskenderiye'de kendisinin Hindistan, Sind ve Çin topraklarındaki kardeşleriyle de görüşeceğini ve onlara selamını iletmesini isteyen Şeyh Burhanettin ile tanışan İbn Battuta rüyasında büyük bir kuş tarafından Mekke'ye taşındığını, Mekke'nin ötesinde daha önce hayalini bile kuramadığı topraklar olduğunu görmüştür.

İskenderiye'den Kahire'ye gelen İbn Battuta ardından Filistin topraklarına ulaştı:

İbn Battuta, Filistin :Filistin'de Hazreti İsa'nın doğum yeri Beytüllahim'i ziyaret ettim. Hristiyanlar buradaki binalara büyük önem gösteriyor. Kudüs'teki Al-Aksa Camisinin dünyanın en büyük camisi olduğu söyleniyor, bu cami bu zamana kadar gördüğüm en güzel bina. 

Filistin topraklarının ardından Şam'a giden İbn Battuta, Şam için "dünyanın en güzel şehri" tabirini kullanıp buradaki idarecilerin cömertliğini vurgulayıp fakire yardım ettiğini, şehrin geri kalmış noktalarında yardımlar yapıldığını kaydetti. Ramazan ayını Şam'da geçiren İbn Battuta Şam'ın taş yollarını ve mimarisini övdü1326 senesinin Ekim ayında Mekke'ye vardı. 

Hac görevini yerine getirdikten sonra artık evine dönebilirdi. Ancak tarihçi Ross E. Dunn'un da belirttiği üzere İbn Battuta artık bir dini görev için veya bir hedef için değil, artık seyahat etmeye olan ilgisi sebebiyle seyahat etmeye başlayacaktı. 1331 senesinde Zagros dağlarını aşarak İran topraklarına ulaşan İbn Battuta Şiraz kentine gelen İbn Battuta bu şehrin güzelliğini ve bahçelerini not etti. Bağdat'a hareket eden İbn Battuta şehrin Hulagü Han'ın 1258 yılındaki istilasının yaralarını hala saramadığını gördü. Bağdat'ta İlhanlıların son hükümdarı Abu Said ile görüşen İbn Battuta Musul ve Mardin gibi şehirleri dolaştıktan sonra Mekke'ye geri döndü.

4Djv573.gif

3 yıl kadar Mekke'de kalan İbn Battuta gemiyle fırtınalı bir yolculuğu atlattıktan sonra Yemen'e seyahat etti. Aden'den Somali kıyısına hareket eden İbn Battuta Mogadişu topraklarını bölgenin altın çağında ziyaret etti. Şehrin hükümdarının Somali diliyle Arapçayı aynı ustalıkta konuştuğunu not eden İbn Battuta, şehirde Mısır gibi farklı coğrafyalardan gelen ticari ürünleri not etti. Svahili kıyısında ilerleyip Mombasa adasına da ulaşan İbn Battuta önemli altın ticareti noktalarından Kilwa adasına ulaştı. Kilwa şehrinin "en güzel inşa edilmiş şehirlerden birisi, tüm evler keresteden yapılma" olduğunu belirtti.

İbn Battuta Kilwa Sultanlığının hükümdarı Sultan al-Hasan ibn Süleyman'ı alçakgönüllülüğü ve dini hassasiyetleri sebebiyle övdükten sonra ülkedeki her şeyin planlı bir şekilde yapıldığını belirtti ve sultanlığın başarısını buna bağladı. Muson rüzgarlarındaki değişiklik sonrasında İbn Battuta Arabistan'a dönerek ilk olarak Umman topraklarına ardından da Hürmüz boğazına ulaşıp Mekke'ye geri döndü.

Üçüncü kez hac görevini yerine getirdikten sonra Delhi'nin Müslüman Sultanı Muhammet bin Tuğluk'un emri altına girmek isteyen İbn Battuta, 1330 senesinde Selçuklu kontrolündeki Anadolu topraklarına girip Hindistan'a gidecek bir gemi aramaya başladı. Latakya'da bir Ceneviz gemisine binen İbn Battuta Anadolu'nun güney kıyısını dolaştı. Antalya'da Ahilerle tanışan İbn Battuta Anadolu'da dolaştığı 25 şehirde halkın misafirperverliğini not etti.

Bu noktadan itibaren Seyahatnamede bir kopukluk söz konusudur. İbn Battuta 420 kilometrelik bir alanı atlayarak Erzurum'a ulaşır, 1160 kilometrelik bir alanı tekrar atlayarak İzmir'deki bir kasabayı ziyaret eder. Tarihçiler İbn Battuta'nın bu bölgeleri gezdiğini, ancak sırasını karıştırdığını düşünmektedir.

Sinop'tan deniz yoluyla Altınordu hakimiyetindeki Kırım yarımadasına çıkan İbn Battuta, Altınordu hanı Özbek Han ile görüşmek üzere Astrahan'a seyahat eder. Burada "karanlık topraklar" olarak tasvir ettiği kuzeye çıkma isteğini dile getiren İbn Battuta, bu topraklardaki halkın enteresan ticaret metodlarını anlatır. Güneyli tüccarlar satacakları ürünü karın üstüne açık bir alana bırakırlar, ertesi sabah kalktıklarında karın üstüne bıraktıkları ürünün alındığını, yerlerine de kürk deriler bırakıldığını görürler.

Astrahan'a ulaştığında Özbek Han Bizans İmparatoru 3. Andronikos'un kızı Bayalun'un doğum yapmak üzere Konstantinopolis'e gitmesi esnasında İbn Battuta'nın ona eşlik etmesine izin verir. 1332 yılının sonlarına doğru Bizans topraklarına ulaşan İbn Battuta burada İmparator 3. Andronikos ile tanışır, Ayasofya'yı ziyaret eder ve rahiplerle Kudüs hakkında sohbet eder. 1 ay kadar Konstantinopolis'te kaldıktan sonra Astrahan'a geri dönüp doğuya olan seyahatlerine devam eder. Semerkant üzerinden Hindistan topraklarına ulaşır.

İbn Battuta, Horasan :Oranın ardından Barwan kentine ulaştım, dağlık bir arazide üstü karlarla kaplı bir yol. Bu bölgeye Hindu öldüren anlamına gelen Hindukuş dağları adı verilir, çünkü Hindistan'dan getirilen kölelerin büyük bir kısmı burada soğuktan ölmektedir.

İbn Battuta 12 Eylül 1333 tarihinde İndus nehrine ulaştı. Delhi Sultanlığına hareket eden İbn Battuta Delhi Sultanı Muhammet bin Tuğluk ile görüştü. Muhammet bin Tuğluk dönemin Müslüman dünyasının en etkili ve en zengin isimlerinden birisiydi ve alimlere verdiği destekle tanınıyordu. Sultan tarafından kadı olarak atanan İbn Battuta Hint topraklarında halkın büyük bir çoğunluğunun Müslüman olmaması sebebiyle çeşitli zorluklar yaşadı.

1341 yılında Yuan hanedanının Himalaya dağlarında bir budist tapınağı inşa etmek üzere Delhi Sultanlığına gönderdiği bir delege İbn Battuta için bir fırsat oldu. Bu delegeyle birlikte Çin topraklarına geri dönen İbn Battuta yolda haydutların saldırısna uğrasa da Gujarat topraklarından bu tarihten 200 yıl sonra Vasco de Gama'nın ayak basacağı Calicut'a yelken açtı. Calicut'a giderken gemisinin tekrar bir fırtınaya tutulması üzerine geri kalan gemiler seyahatlerine onsuz devam ettiler, o gemiler de bir süre sonra Sumatra Kralı tarafından ele geçirildi.

Delhi Sultanlığına başarısız olmuş bir şekilde geri dönmek istemeyen İbn Battuta, koruması altında olduğu sultanlığın devrilmesi üzerine bölgeden ayrılmak zorunda kaldı ve Maldivlere kaçtı. Maldivlerde de kısa bir süre önce Müslümanlığa geçmiş bir sultanlıkta kadı olarak görev alan İbn Battuta, seyahatnamesinde buradaki kadınların bellerinin üstüne hiçbir şey giymediğini ve kadı olarak bunun uyarısını yaptığında bölgedeki hükümdarların kendisini dinlemediğini not etti.

BQuoZrU.jpeg

İbn Battuta'nın gemisi Sri Lanka'ya olan seyahati esnasında da az daha batıyordu, Sri Lanka'dan sonra Giyasettin Muhammet Damgani hükümdarlığında kısa süreli Madurai Sultanlığına gelen İbn Hattuta, Maldivlere geri dönerek tekrardan Çin'e yelken açtı. İlk olarak günümüz Bangladeş topraklarında Celal Şah ile tanışan İbn Battuta, burada kendisine yardımcı olacak kişiler edindi. Seyahatnamesinde İbn Battuta Celal Şah için çok sade bir hayat sürdüğünü ve yegane malvarlığının süt, yağ ve yoğurt ürettiği keçisi olduğunu not etti. 

1345 senesinde Pasai Sultanlığına ulaşan İbn Battuta, Sultan Al-Malik Al Zahir Cemalettin'in bölgedeki animistlere düzenlediği seferlerden bahsetti. Sumatra adasının zenginliğini not etti. Burada 2 hafta kaldıktan sonra Jong gemisiyle Çin'e seyahat etmeye devam etti. Malacca Sultanlığında 3 gün geçirdikten sonra Kaylukari diye bir yere gelen İbn Battuta, burada Urduja isminde bir prensesle tanıştı. Urduja Yuan hanedanına karşı mücadele eden halkına liderlik ediyordu. Urduja'nın Hinduçin'deki bir ülkenin prensesi olduğu düşünülmektedir. Kaylukari'nin ardından İbn Battuta nihayet Çin topraklarına ulaştı.

1345 senesinin sonlarına doğru Çin'e ulaşan İbn Battuta'nın ilk farkettiği şey Müslümanların "Zaitun" ismi verdiği şehirde hiç zeytin olmamasıydı. Limanda sanatçıların ve zanaatkarların Çin topraklarına ilk adımını atmış yabancıların portresini yaptığını belirten İbn Battua, ipek ve porselen üretimindeki becerileri ve kağıt para kullanımını not etti, gemi yapımında becerilerini övdü.

1346 senesinde Fas'a geri dönme yolculuğuna başlayan İbn Battuta, önce Hindistan'a, ardından İran topraklarına geri döndü. Burada İlhanlıların hükümdarı Abu Said'in ölümü üzerine ülkenin iç savaşa sürüklendiğini gören İbn Battuta Fas'a geri dönerken ilk izlediği yolun tersini izlemek istedi ancak Şam'a geldiğinde şehrin kara vebanın etkisi altında olduğunu gördü. Geridönüş yolunda 1349 senesinde Sardinya'ya uğradıktan sonra ayrılmasından yaklaşık 25 sene sonra evine geri döndü. Burada ailesinin bir süre önce hayatını kaybettiğini öğrendi.

Birkaç gün sonra Müslüman hakimiyetindeki Endülüs topraklarına seyahat etmek isteyen İbn Battuta, Kastilya ve Leon Kralı 11. Alfonso'nun Cebelitarığa saldırı düzenlemekle tehdit etmesi sonrasında limanı savunmak adına liman kentine hareket etti, ancak İbn Battuta Cebelitarığa ulaşana kadar 11. Alfonso kara vebadan hayatını kaybetti. 

Endülüs'ün ardından 1351 senesinde Fez'den tekrar ayrılan İbn Battuta çölü aşarak Mali topraklarına ulaştı. Burada Mansa Süleyman ile görüşen İbn Battuta buradan Timbuktu'ya hareket etti. Timbuktu'da ilk defa hayatında hipopotam gören İbn Battuta, tek bir ağaçtan yapıldığını belirttiği bir sandalla Gao şehrine ulaştı. Gao'da 1 ay kadar kaldıktan sonra Fas Sultanı tarafından evine geri dönmesi üzerine emir aldı, 600 kadın köle ile birlikte 1354 senesinin başlarında Fas'a geri döndü.


Seyahatnamesine Eleştiriler
İbn Battuta'nın seyahatnamesi tarihçiler tarafından genellikle doğru ve geçerli olarak kabul edilse de, bazı tarihçiler anlattıkları hikayelerde İbn Juzay'ın müdahalesi veya İbn Battuta'nın abartısı olabileceğini dile getirir. İbn Battuta'nın seyahatnamesine yapılan en önemli eleştiriler, İbn Juzay'ın İbn Battuta'nın hafızasını tazelemek adına ilgili bölgelerden eserler kaleme almış kişilerin yazılarını kullanmasıdır. İbn Battuta'nun seyahatnamesinde Şam, Mekke ve Medine şehirlerinin tasviri yüzyıl kadar süre önce İbn Cübeyir'in kaleme aldığı seyahatnamesinde yazanlarla birebir aynıdır.

Modern tarihçiler İbn Battuta'nın hayatının önemli bir kısmını seyahatle geçirdiği konusunda hemfikir olmakla birlikte, seyahatnamesinde belirttiği bazı yerlere gitmiş olmasına tıpkı Marco Polo'nun seyahatnamesi için de geçerli olduğu üzere şüpheyle yaklaşmaktadır. Marco Polo'nun seyahatlerinde de şair Rustichello de Pisa Polo'nun hikayelerini daha ilgi çekici kılmak için daha eski yazıtları kullanmıştır. Her ne kadar Ibn Juzay'in hikayeyi zenginleştirmek adına eklemeler yapmış olma ihtimali çok yüksek olsa da, İbn Battuta'nun tarih, coğrafya ve kültürel değeri küçük görülemez.

Sonuç
İlginç bir şekilde İbn Battuta'nın seyahatleri kaleme alındıktan yüzyıllar sonra ortaya çıkmıştır. Tarihçi A.S Chughti şu şekilde yazar:

Alıntı:Tarihin en önemli seyyahlarından İbn Battuta Çin topraklarını Marco Polo'dan sadece 60 yıl sonra ziyaret etti. 120 bin kilometrelik bir yol katetmiş olmasına rağmen değil batı ülkelerinde Müslüman ülkelerdeki coğrafya kitaplarında adına rastlamak mümkün değil. İbn Battuta'nın sadece coğrafyaya olan katkısı bile bu seviyedeyken özellikle araştırma yapmadığınız müddetçe hakkında bilgiye ulaşmanız oldukça zor.

Her ne kadar bu durum yavaş yavaş değişiyor olsa da, biraz geç kalındığını söylemek mümkün. İbn Battuta'nın seyahatnamesinin bir kısmı ilk olarak 19. yüzyılda Alman kaşif Ulrich Jasper Seetzen tarafından Avrupa'ya getirildi. 1818 ila 1900 seneleri arasında çeşitli çeviri çalışmaları yapıldı, 1929 senesinde Sir Hamilton A.R. Gibb İngilizce versiyonunu yayınladı.

Gibb İbn Battuta'nın seyahatnamesini 4 cilt olarak yayınlamayı planlıyordu ancak 3. cilti tamamladıktan sonra hayatını kaybetti. 4. ciltin çevirisi 1994 senesinde tamamlandı.
[+] 12 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#2
Delhi Tarihi sırasında sık sık karşıma çıkan bir adam özellikle Hindistan hakkında verdiği bilgiler çok ama çok önemlidir.
tumblr_mjxogyPp2u1qgwg37o1_500.gif
трагедия
Cevapla
#3
Ben seyahatnamesini zevkle okumuştum bundan 6-7 sene evvel. Gezi sırasında aldığı notları haydutlara kaptırınca kitabını mecburen aklında kalanlardan yazdığı için kendisinin kişiliği hakkında da bilgi edinebiliyoruz.Ben kitabını okurken bu dedemizin biraz kadınlara düşkün olduğunu farketmiştim nedense. Kitabını okurken aklımda kalmış enteresan olaylar şunlar:
1-iskenderiye feneri'nin yıkıntılarından bahsetmesi
2-sincar ve cezire bölgesinde yaşayan kürtlerden bahsetmesi onların dindar ve güvenilir olduğunu söylemesi
3- abu said'den çok hoşnut olmaması, abu said'in tin bey ve can bey adındaki iki oğlundan bahsetmesi ve tin bey'in öldürülerek yerine can bey'in geldiğini söylemesi
4- sinop'ta halkın kendisinin mezhebinin maliki olmasından ötürü farklı namaz kılmasından endişelenip alevi olduklarını düşündüklerini söylemesi ve kendilerini denemek için kafileye tavşan vermeleri, onlarında tavşanı yiyerek rafizi olmadıklarını ispatlamaları.genelde anlatılan türkler eskiden aleviydi goygoyunun ne kadar yalan olduğunu ayyuka çıkarması açısından bu hadise önemli benim açımdan.
5- Türkleri severken ve ahileri misafirperverliğinden ötürü överken, türkmenleri sevmemesi.bizi tuzağa çekmeye çalışan türkmen rehber, bizi soymaya çalışan türkmen hacı şeklinde hikayeler anlatması
6- germiyan oğullarının kendisine haydut olarak tanıtılması ve ladik'te(denizli'nin eski adı) kendisini zaviyelerinde misafir etmek için kavga eden 2 ahi grubunu bu haydutlardan birileri zannedip korkması
7-mevlevilerle karşılaşması fakat onları ahi zannetmesi.zaviye'de gördüğü semazen gösterisinden pek hoşnut olmaması
8- konstantiniyye'ye giderken osmanlı kafilesinin değişiminden bahsetmesi.namazı terkedip, içki ve domuz yemeye başladıklarını söylemesi.
9-Atların çok olduğu karanlık bir ülkeden bahsetmesi
10- kırım'da bir kilisede hz. ali ikonası gördüğünü söylemesi
11- hindistan'da 3 memeli kadın gördüğünü söylemesi
12- Doğu asya'da bir ülkede bir kadınla evlenmesi ve bu kadının abartılı saygısının çok hoşuna gitmesi.
13-afrika'da bir müslüman krallıkta belli bir zamanda bütün kadınların padişahın huzuruna çıplak çıktığını söylemesi eşleri ve kızları dahil
14-yine afrika'da barışın korunması için yamyamlara hediye olsun diye karı vermelerinden bahsetmesi.yamyamların karıyı yiyip memesini ve el ayasını geri getirirlermiş hediye olarak.çünkü insan etinin en lezzetli yeri oralarmış
15- devekuşuna benzeyen bir deniz canavarı gördüğünü söylemesi
16-denizden gelip ehli atları yiyen yaban atlarından bahsetmesi
17-suç işlemiş olan bir devlet görevlisine ceza olarak yamyamların ülkesine sürülmesi fakat yamyamların adamı yememesi çünkü beyaz adamın eti makbul değilmiş ve hastalık taşıyormuş.bir zamanlar ırkçı yamyamların var oluşu
[+] 1 üye süleyman maik nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.