08-04-2019, 16:34
(Son Düzenleme: 03-03-2024, 15:33, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
Jeanne d'Arc, kimi kaynaklarda Türkçe sadeleştirmesiyle Jan Dark, Tanrıdan mesajlar aldığını iddia eden Fransız bir çiftçi kızıydı. Yaptıkları Yüzyıl Savaşlarının Fransa'nın lehine dönmesini sağladı. 13 yaşında bahçedeyken vahiy aldığını iddia eden Jeanne d'Arc, 1429 senesinde Orleans kuşatmasını kaldırıp 7. Charles'ın Rheims'te Fransa Kralı olarak taç giymesini sağlayacaktı. İngiltere'nin müttefiği Burgonya tarafından ele geçirilen ve İngiltere'ye teslim edilen Jean d'Arc kandırılarak sapkın olduğunu kabul ettirildi ve yakılarak öldürüldü. Jeanne d'Arc'ın yargılanması 1452'de geçersiz kabul edildi, 1456'da ise şehit ilan edildi. Daha sonraları Fransa'nın koruyucu azizlerinden biri haline geldi.
Yüzyıl Savaşları
Yüzyıl Savaşları İngiltere ile Fransa arasında Fransa tahtının meşru veraseti üzerinde anlaşmazlık sonrasında başlamıştı. Fatih William 1066 senesinde İngiltere'nin Fethini tamamladıktan sonra İngiltere Kralları Fransız toprakları üzerinde nüfuz sahibi olmaya devam ettiler. Fransa'da monarşi İngiltere'nin ülkede etkisini azaltmak isterken, İngiltere zaten sahip oldukları etki alanını her geçen gün arttırmaya çalışıyordu.
1328 senesinde Fransa Kralı 4. Charles varis bırakmadan hayatını kaybetti. Charles'ın kız kardeşi Isabella, Fransız tahtının oğlu İngiltere Kralı 3. Edward'a geçmesi gerektiğini iddia etse de bu iddiası kabul görmedi çünkü kendisi bir kadındı. Bunun üzerine taht Charles'ın kuzeni 6. Philippe'e geçti. Bu durum Fransa Kralı Philippe ile İngiltere Kralı Edward arasında bir anlaşmazlığa sebep oldu ve 1337 senesinde savaş başladı.
Savaş büyük oranda Fransız toprakları üzerinde geçmiş, tek bir askeri seferden ziyade çok sayıda ateşkes ve devamında düşmanlıkların tekrar başlaması şeklinde küçük muharebeler serisi biçiminde yaşanmıştır. Modern tarihçiler savaşı daha kolay anlaşılabilmesi için 3 kademeye bölmüştür. Jeanne d'Arc savaşın Lancaster Savaşı olarak da bilinen son kademesinde rol almaktadır.
Savaşın Lancaster bölümü İngiltere Kralı 5. Henry'nin Agincourt'ta aldığı önemli bir zaferle başlar. Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere zaferleri Fransa zaferlerine oranla çok daha fazla olmuştur ve savaşın bu son döneminde Agincourt Muharebesi sonrasında bu durum devam edecek gibi görünmektedir. Troyes Antlaşması neticesinde 5. Henry Normandy Dükü Philip'in kızı Catherine ile evlenmiş, bu yolla Fransız tahtına geçmek için bir başka bağ daha edinmiştir. Öte yandan mevcut Kral 6. Charles'ın yine Charles isminde bir erkek varisi mevcuttur.
Muharebe alanında devam eden İngiliz zaferleri varis Charles'ın destekçilerinin Burgonya kontrolündeki Rheims kentinde taç giyme töreni yapabilmelerini imkansız hale getiriyordu. Charles'ın Chinon kentinde ufak bir askeri gücü vardı ve kentten her ayrılışında muharebe alanında yenilgiye uğramıştı. Tam olarak bu noktada Jeanne d'Arc tarih sahnesine girdi.
Hayatının İlk Dönemi
Jeanne Isabelle Romee ile Jacques d'Arc'ın kızı olarak Domremy köyünde dünyaya geldi. Jacques ve Jean isminde iki büyük erkek kardeşi ve Pierre ile Catherine isminde birer küçük erkek ve kız kardeşi vardı. Jacques d'Arc çiftçiydi ve çocuklarının da baba mesleğini sürdürmesini bekliyordu. Yargılanması esnasında Jeanne d'Arc, ilk olarak 1425 senesinde 13 yaşındayken vahiy aldığını iddia etmiştir. Aziz Catherine, Aziz Michael ve Aziz Margaret babasının bahçesinde kendisine görünmüş ve kendisinden İngilizleri Fransız topraklarından kovarak varisin Rheims'te taht giymesini sağlamasını istemiştir.
Jeanne hiçbir zaman bu olayın Tanrıdan gelen bir mesaj olduğundan şüphe etmedi, ancak görevine başlaması için 3 yıl geçmesi gerekti. Bu 3 yıllık süre zarfında ailesi gitmesine engel olmuş olabilir veya basitçe ne yapacağına karar verememiş olabilir. Jeanne d'Arc'ın hayatında 1425 ila 1428 arasına dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
1428 senesinde garnizon komutanı Robert de Baudricourt'a ulaşan Jeanne varisle görüşmek istediğini dile getirdi. Komutana Tanrıdan mesaj aldığını iddia eden Jeanne 2 kere reddedilse de, üçüncüsünde komutanı ikna etmeyi başardı. Olayların bir başka versiyonunda Jeanne 1429 senesinde komutanın yanına gelip Orleans Kuşatmasında kimsenin bilmesine imkan olmayan bir yenilgiyi bilerek komutanı ikna etti, bir diğer versiyonda ise halk arasında komutanın inanç eksikliğini yererek kendisini Tanrıya inanmamakla suçladı. Olayların gerçek akışı nasıl olursa olsun, hepsinin sonuçlandığı nokta Robert de Baudricourt'un birkaç adamıyla birlikte Jeanne'i Chinon kentine götürerek varisle görüştürmesidir.
Varisle Görüşmesi ve Orleans Kuşatması
7. Charles Jeanne'in ziyaretine şüpheyle yaklaşmış ve kendisinin gerçekten ilahi bir desteğe sahip olup olmadığını ölçmek adına saray ahalisinden birini kendisi gibi giydirip, sarayda basit bir görevli gibi giyinmiştir. Jeanne saraya girdiğinde direkt olarak gerçek 7. Charles'a yönelmiş, 7. Charles'ın tüm denemelerine rağmen fikrini değiştirmemiştir. Daha sonraları özel görüşmelerinde 7. Charles'ın sadece dualarında söylediği şeyleri bilerek varisi daha da etkilemeyi başarmıştır.
Jeanne'in kendisini bir büyü altına almaya çalışan bir cadı olmadığından emin olmak isteyen 7. Charles, Jeanne'in Poitiers'te ruhban sınıfından oluşan bir komisyon tarafından incelenmesini istedi. İyi bir hristiyan olduğu ilan edilen Jeanne tekrardan varisle görüştü.
Fransa'da yıllardır Loren bölgesinden zırhlı bir bakirenin ülkeyi kurtaracağına dair kehanetler yaygındı ve Jeanne Orleans'a ordunun başında bir zırhla seyahat ederek bu kehaneti yerine getiriyordu. İngilizler Orleans kuşatmasında belli aralıklarla şehrin belli noktalarında boşluklar oluşuyordu ve Jeanne ile ordusu bu boşluğu kullanarak şehre girmişti. Her ne kadar bu zamana kadar bir kere bile muharebeye girmemiş olsa da, Jeanne şehre girdiğinde bir kahraman, bir kurtarıcı gibi karşılandı.
Bu noktada Orleans beş aydır kuşatma altındaydı ve Fransızlar kuşatmayı kaldırmanın yolunu bulamıyordu. Tarihçiler Orleans Kuşatmasının kaldırılmasında Jeanne d'Arc'ın gerçek anlamda ne kadar etkili olduğu konusunu tartışmalı bulmaktadır. 1429 yılının Mayıs ayında denenen yeni taktikler ve savunma birliklerinin durumu Jeanne'in etkisinin efsanede olduğu kadar keskin olmadığı ihtimalini ortaya çıkartmaktadır. Ancak Jeanne'in Orleans'a varması bile halk arasında kehanetin doğruluğu üzerinden zafere inanma duygusu oluşturmuş, askerleri daha hırslı hale getirmiştir. Şüphesiz ki Orleans kenti düşseydi Fransa Yüzyıl Savaşlarını kaybedebilirdi.
Jeanne "kahraman" rolünü hızlı bir şekilde üstlenerek halka konuşmalar yapıp yemek dağıtmıştır. Şehrin savunması için kurulan savaş konseyine ilk başlarda alınmamaya çalışılsa da, Jeanne inatçılığıyla konseye girmeyi başarmıştır. Jeanne'in St. Loup'taki İngiliz kampına yaptığı saldırısı başarılı olmuş, daha sonraları çeşitli muharebelere katılarak bu muharebelerin birinde göğsünden yaralanmıştır. Orleans Kuşatması Jeanne'in Orleans'a varışından 9 gün sonra başarıyla kaldırılmıştır.
Yakalanması ve Yakılışı
Orleans Kuşatmasının kaldırılması sonrasında 7. Charles'ın taç giyme töreni için Rheims'e götürülmesi gerektiğini söyleyen Jeanne çeşitli muhalif seslerle karşılaştı. Rheims İngiltere'nin müttefiği Burgonya'nın elindeydi ve Jeanne'in "Tanrı tarafından korunarak" Burgonya topraklarının derinliklerine varisi taşıma fikri Fransız komutanlar tarafından pek destek görmemişti. Jeanne sadece Tanrıdan mesaj aldığını iddia etmesi veya kadın olması itibariyle değil, aynı zamanda çok genç yaşta olması sebebiyle de çoğu zaman tecrübesiz görülüyor ve ciddiye alınmıyordu.
Orleans Kuşatmasının ardından tüm ülkeden gönüllülerin katılmasıyla oluşturulan daha büyük bir orduyla bir seri zaferler alan Fransız ordusu, Burgonya'nın Rheims kentini savaşmadan teslim etmesiyle birlikte 7. Charles'ın taç giyme töreni düzenlemesini sağladı. Ortaçağ Fransız yazar Christine de Pizan kralın taç giymesiyle birlikte halkın moral bulduğunu ve neredeyse yüz yıl süren bu savaş döneminde halkın ilk defa savaşı "kazanılabilir bir savaş" olarak gördüğü yazmıştı. 1430 senesinde Jeanne Burgonyalılar tarafından ele geçirildi ve İngiltere'ye satıldı.
Jeanne İngiliz kontrolü altındaki Rouen kentine getirildi ve burada sapkınlıktan yargılandı. Sapkınlıktan yargılanan bir kadın olarak kadın gardiyanların bulunduğu kilise zindanına atılması gerekiyordu ancak Jeanne askeri bir zindana atıldı. Yargılanma sürecine birçok din görevlisi tehdit edilene kadar katılmayı reddetti, katılanlar ise yaptıklarından hiç memnun değildi.
Eğer Jeanne doğruyu söylüyorsa, Tanrı savaşta Fransızları destekliyor demekti, bu da İngiltere tahtının Tanrının desteklediği bir ülkeye karşı savaştığı anlamına geliyordu, bu da İngiltere'deki ruhban sınıfının tahtı desteklememesi gerektiğine çıkıyordu. Eğer Jeanne, aldığı zaferler Tanrının bir hediyesiyken suçlu bulunursa yine Tanrının adaletine karşı gelinmiş olunacaktı. Jeanne tamamen tecrübesiz olmasına rağmen dahil olduğu her muharebeden zaferle ayrılmıştı ve İngilizler Jeanne'in Fransa'da dini incelemeden geçip "iyi bir Hristiyan" ilan edildiğini biliyordu. Bu şartlar altında Jeanne'in suçlu bulunabilmesi için yalan söylediğini itiraf etmesi gerekiyordu.
Askeri zindanda zincirlenmiş bir halde gardiyanlarca işkenceye maruz bırakılan Jeanne kayıtlara göre yargıçlar kendisini oyuna getirmeye çalıştığında kendisini savunmayı başardı. Yargıçlar kendisine "Tanrının huzurunda olduğunun bilincinde miydin?" diye sordu, kiliseye göre birisinin Tanrının huzurunda olup olmadığını bilmesi imkansızdı. Eğer Jeanne "evet" şeklinde yanıtlarsa, kilisenin hükümlerine karşı gelmiş olacaktı, eğer "hayır" derse Tanrının huzurunda olup olmadığından emin olmadığı çıkarılacaktı. Jeanne bu soruyu "eğer değilsem, Tanrı beni huzuruna alsın, eğer öyleysem Tanrı beni orada tutsun" diyerek cevapladı.
Yakılmakla tehdit edilen Jeanne Fransa'yı özgürleştirmek için Tanrıdan emir aldığı iddiasını geri aldı. Tekrardan vahiy alan Jeanne d'Arc kendi hayatını kurtarmak uğruna yalan söylemekle ayıplanması sonrasında önceki ifadesini geri aldı, ancak sapkın ilan edilerek ölüme mahkum edilmekten kurtulamadı. Rouen kentinde yakılarak öldürülen Jeanne'in öldüğünden emin olmak için ceseti iki kere daha yakıldı, ardından külleri Seine nehrine döküldü.
Ölümü Sonrası
Jeanne d'Arc'ın Kral olmasını sağladığı 7. Charles neredeyse her yönden yetersiz bir hükümdarlık sergiledi. Jeanne'i serbest bırakma çabaları olsa da, bunların hiçbiri Kral tarafından yetkilendirilmemişti. Fransa 1453 senesinde Yüzyıl Savaşlarını kazansa da, birçok tarihçi savaşın seyrini Jeanne d'Arc'ın değil, Fransız askeri taktiklerindeki değişimin etkilediğini savunmaktadır.
Jeanne'in ölümü sonrasında kardeşleri Pierre ve Jean "Jeannes des Armoises" isminde bir kadını İngilizlerden kaçmayı başarmış kız kardeşleri Jeanne d'Arc olarak halka tanıtarak insanları dolandırdı. Jeanne d'Arc'ın hala hayatta olduğu bilgisi Krala ulaşınca Kral "yeni" Jeanne d'Arc ile görüşmek istedi, ancak yeni Jeanne 1429'da Kralın sadece dualarında söylediği sırları söyleyemeyince sahteliği açığa çıktı.
Jeanne'in annesi 1456 senesinde suçlamanın kaldırılması için kiliseye başvurdu, bu talebi kabul edildi ve Jeanne şehit ilan edildi. Modern tarihçiler Jeanne'in "gördüklerinin" açıklaması olarak genellikle zihinsel bir hastalık olduğu fikrini öne sürse de, bu açıklamaların hiçbiri üzerinde fikir birliğine varılamamıştır.