Selahaddin Eyyubi Kimdir?
Selahaddin Eyyubi
Selahaddin Eyyubi
(1138 - 1193)
Selahaddin Eyyubi 12. yüzyılda yaşamış Müslüman general ve hükümdar. Günümüzde Irak topraklarında bulunan bir şehir olan Tikrit'te doğan Selahaddin, Mısır, Suriye, Yemen, Irak ve Hicaz topraklarına yayılan Eyyubi Hanedanlığını kurdu. Selahaddin'in askeri yetenekleri ve özellikle Hristiyanlara karşı olan affediciliği, onun hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar tarafından övülen bir figür haline gelmesini sağladı.
Güce Yükselişi
Selahaddin 1138 yılında Baalbek şehrinin valisi Necmeddin Eyyubi'nin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocuk yaşta okumak için Şam'a gönderilen Selahaddin orada Nureddin Zengi'nin sarayında Sunni teolojisi üzerinde çalışmalar yaptı. Sonraları Nureddin Zengi'nin ordusunda general olan amcası Şirkuh'un yanında, Zengi'nin Fatimilere düzenlediği seferlere katıldı. Amcasının 1169 yılındaki ölümü sonrası Mısır Vezirliği ona kaldı.
Kimse Selahaddin'in uzun süre bu ünvanı elinde tutabileceğini düşünmüyordu. Mısır sürekli bir şekilde Latin Kudüs Krallığı'nın tehditi altındaydı, son halifelerin birçoğunun çocuk olması Mısır'da halifeyi etki alanında tutmak isteyen vezirler arasında rekabete sebep oluyor, bu durum da politik bir boşluk oluşturuyordu. Ayrıca Mısır'ın ordusu Şii askerlerden oluşuyordu ve bu Şii askerler Fatimi halifesi Al-Adid'in sözünü dinliyorlardı. Öte yandan Selahaddin Suriye'den gelme Sunni bir komutandı.
1171 yılında Fatimi halifesinin ölümü sonrası Selahaddin cuma selasından Fatimi halifelerinin adını çıkartıp Bağdat'taki Sunni Abbasi halifesinin adını ekletti. Böylelikle Mısır'da da Nureddin Zengi'nin ve dolayısıyla Selçukluların halife olarak kabul ettiği Abbasi halifesi tanınmış olacaktı.
Selahaddin vezirliği döneminde Mısır'ın ekonomik olarak güçlenmesi için atılımlarda bulundu, askeriyesini yeniden oluşturdu ve olabildiğine Nureddin Zengi ile karşı karşıya kalmamaya çalıştı.
Nureddin Zengi'nin 1174 yılındaki ölümü üzerine Selahaddin Selçuklulardan bağımsızlığını ilan edip kendisini Mısır'ın Sultanı olarak ilan etti ve Eyyubi hanedanını kurdu. Eyyubi hanesi Mısır'da Sunni mezhebinin yayılmasını sağladı. İlk olarak topraklarını batıda günümüzde Tunus'ta bulunan Gabes kentine kadar genişleten Selahaddin, ardından Kızıldeniz aracılığıyla Yemen'i topraklarına kattı.
Kimse Selahaddin'in uzun süre bu ünvanı elinde tutabileceğini düşünmüyordu. Mısır sürekli bir şekilde Latin Kudüs Krallığı'nın tehditi altındaydı, son halifelerin birçoğunun çocuk olması Mısır'da halifeyi etki alanında tutmak isteyen vezirler arasında rekabete sebep oluyor, bu durum da politik bir boşluk oluşturuyordu. Ayrıca Mısır'ın ordusu Şii askerlerden oluşuyordu ve bu Şii askerler Fatimi halifesi Al-Adid'in sözünü dinliyorlardı. Öte yandan Selahaddin Suriye'den gelme Sunni bir komutandı.
1171 yılında Fatimi halifesinin ölümü sonrası Selahaddin cuma selasından Fatimi halifelerinin adını çıkartıp Bağdat'taki Sunni Abbasi halifesinin adını ekletti. Böylelikle Mısır'da da Nureddin Zengi'nin ve dolayısıyla Selçukluların halife olarak kabul ettiği Abbasi halifesi tanınmış olacaktı.
Selahaddin vezirliği döneminde Mısır'ın ekonomik olarak güçlenmesi için atılımlarda bulundu, askeriyesini yeniden oluşturdu ve olabildiğine Nureddin Zengi ile karşı karşıya kalmamaya çalıştı.
Nureddin Zengi'nin 1174 yılındaki ölümü üzerine Selahaddin Selçuklulardan bağımsızlığını ilan edip kendisini Mısır'ın Sultanı olarak ilan etti ve Eyyubi hanedanını kurdu. Eyyubi hanesi Mısır'da Sunni mezhebinin yayılmasını sağladı. İlk olarak topraklarını batıda günümüzde Tunus'ta bulunan Gabes kentine kadar genişleten Selahaddin, ardından Kızıldeniz aracılığıyla Yemen'i topraklarına kattı.
Haçlılara Karşı
1171 ve 1173 yıllarında Nureddin Zengi'nin Kudüs'e yaptığı saldırılarda Selahaddin geri çekilmeyi tercih etti. Selahaddin Hristiyan Kudüs Devleti'ni kendi toprakları olan Mısır ile Nureddin Zengi'nin toprakları Suriye arasında bir barikat olarak görüyordu ve Kudüs'ün düşmesini istemiyordu. Nureddin Zengi'nin ölümünden hemen önce Selahaddin'in bu davranışını farkedip Mısır'a sefere çıkmak üzere olduğu riayet edilir.
Nureddin Zengi'nin ölümünden hemen sonra Selahaddin ordusuyla birlikte Şam'a hareket eder. Şam şehri Selahaddin'i iyi bir şekilde karşılar ve hükümdarı olarak tanır. Ancak Selahaddin Nureddin Zengi'nin yönettiği diğer 2 büyük şehir olan Halep ve Musul'u henüz ele geçirmemiştir. Selahaddin'in 1176'daki Halep Kuşatması esnasında Haşhaşiler tarafından kendisine bir suikast denemesi yapılır, ancak başarılı olamaz. Bu olaydan 8 sene sonra Musul da Selahaddin'in hakimiyeti altına girer.
Selahaddin Müslüman topraklarını fethetmekle meşgulken Kudüs Krallığı önemli bir fırsat elde eder. Selahaddin Hristiyanlarla olan savaşlarında genel olarak başarılı bir komutan olsa da Montgisard Muharebesinde çok büyük bir yenilgi alır ve ordusunun geriye sadece 10'da biri kalır. Bu savaşta karşısında Kudüs Kralı 4. Baldwin ve Tapınak Şövalyelerinin lideri Renaud bulunmaktaydı.
Bu bozgun sonrası Selahaddin Hristiyanlarla ateşkes imzalar ve ordusunu yeniden kurmaya başlar. Ertesi sene tekrar Hristiyanlara saldırı düzenler. Renaud Kızıldeniz'e donanma indirip Selahaddin'in ticaret rotalarını keser, hacca giden Müslümanların yolunu kapatır. Ayrıca Selahaddin'i saldırıların devam etmesi halinde Mekke ve Medine şehirlerine saldırabileceği konusunda tehdit eder. Selahaddin buna cevap olarak Renaud'un Kerak'taki kalesini kuşatmaya alır, Renaud 1185 yılında hacca giden Müslümanların kervanlarını yağmalar.
1187 yılının Haziran ayında Lüzinyanlı Guy ve Trabluslu Raymond'un birleşik ordusunu Hattin'de büyük bir yenilgiye uğratır. Selahaddin aynı zamanda Renaud'u yakalar ve kendi elleriyle öldürür. Lüzinyanlı Guy serbest bırakılır. Hattin savaşından iki gün sonra Selahaddin tüm tutsakların idam edilmesini emreder. Selahaddin bundan 8 sene önce Bait al-Ahazon kalesinin ele geçirilişinde de yaklaşık 700 tutsağı idam ettirmiştir.
Selahaddin yavaş yavaş tüm Hristiyan kontrolündeki şehirleri ele geçirir. Kudüs Kuşatması esnasında Selahaddin yine şehirdeki tüm tutsakları öldürmeyi planlarken İbelin'li Balian öyle bir durumun gerçekleşmesi ihtimaline karşın Selahaddin'i şehirdeki -sayıları yaklaşık 3000 ila 5000 arası olduğu tahmin edilen- Müslümanları öldürmek ve İslam için önem sarfeden Kubbet-us Safra ve Mescid-i Aksa'yı yıkmakla tehdit eder. Selahaddin danışmanlarına danıştıktan sonra şehrin içindeki Hristiyan halkı öldürmemeyi, sadece tutsak almayı kabul eder. Tutsak alınan sadece erkekler için değil, kadınlar ve çocuklar için de fidye ödenir. 7000 ila 8000 kadar insan ise köleleştirilir.
Geriye sadece Sur şehri kalır. Montferratlı Konrad şehrin savunmalarını güçlendirir. Selahaddin 2 kere kuşatsa da Sur kalesiin ele geçiremez. 1188 yılında Selahaddin Lüzinyanlı Guy'ı ve karısını serbest bırakır. Lüzinyanlı Guy Sur şehrine sığınmak ister ancak Montferratlı Konrad onu kral olarak tanımadığını belirterek kalesine almaz.
Hattin muharebesindeki yenilgi ve Kudüs'ün düşüşü Üçüncü Haçlı Seferi'ni tetikler. İngiltere'de özel olarak Selahaddin Vergisi çıkarılır ve bu vergiyle haçlı ordusuna erzak hazırlanır. Üçüncü Haçlı Seferi başarılı bir şekilde Akka kalesini ele geçirir. Aslanyürekli Richard Selahaddin Eyyubi'nin ordusuyla Arsuf'ta karşılaşır ve 1191 senesinde Selahaddin'i yenilgiye uğratır. Aslanyürekli Richard ile Selahaddin Eyyubi arasındaki ilişki tarihteki en ilginç düşman general ilişkilerinden birisidir. Richard yaralandığında Selahaddin kişisel hekimini gönderir, Richard atını kaybettiğinde Selahaddin 2 at gönderir. Richard bunun karşılığında kızkardeşinin Selahaddin'in erkek kardeşiyle evlenmesini önerir, Kudüs'ü de başlık parası olarak ister.
Aslanyürekli Richard ve Selahaddin Eyyubi 1192 yılında Ramla Antlaşmasını imzalarlar, bu antlaşmaya göre şehir Müslümanların elinde kalacak, ancak Hristiyanlar hac için şehri istedikleri zaman ziyaret edebilecektir. Antlaşma sonrası Latin Krallığı Sur'dan Yafa'ya küçük bir çizgi kadar kalmıştır.
Selahaddin ertesi sene Mart ayında hayatını kaybetti.
Nureddin Zengi'nin ölümünden hemen sonra Selahaddin ordusuyla birlikte Şam'a hareket eder. Şam şehri Selahaddin'i iyi bir şekilde karşılar ve hükümdarı olarak tanır. Ancak Selahaddin Nureddin Zengi'nin yönettiği diğer 2 büyük şehir olan Halep ve Musul'u henüz ele geçirmemiştir. Selahaddin'in 1176'daki Halep Kuşatması esnasında Haşhaşiler tarafından kendisine bir suikast denemesi yapılır, ancak başarılı olamaz. Bu olaydan 8 sene sonra Musul da Selahaddin'in hakimiyeti altına girer.
Selahaddin Müslüman topraklarını fethetmekle meşgulken Kudüs Krallığı önemli bir fırsat elde eder. Selahaddin Hristiyanlarla olan savaşlarında genel olarak başarılı bir komutan olsa da Montgisard Muharebesinde çok büyük bir yenilgi alır ve ordusunun geriye sadece 10'da biri kalır. Bu savaşta karşısında Kudüs Kralı 4. Baldwin ve Tapınak Şövalyelerinin lideri Renaud bulunmaktaydı.
Bu bozgun sonrası Selahaddin Hristiyanlarla ateşkes imzalar ve ordusunu yeniden kurmaya başlar. Ertesi sene tekrar Hristiyanlara saldırı düzenler. Renaud Kızıldeniz'e donanma indirip Selahaddin'in ticaret rotalarını keser, hacca giden Müslümanların yolunu kapatır. Ayrıca Selahaddin'i saldırıların devam etmesi halinde Mekke ve Medine şehirlerine saldırabileceği konusunda tehdit eder. Selahaddin buna cevap olarak Renaud'un Kerak'taki kalesini kuşatmaya alır, Renaud 1185 yılında hacca giden Müslümanların kervanlarını yağmalar.
1187 yılının Haziran ayında Lüzinyanlı Guy ve Trabluslu Raymond'un birleşik ordusunu Hattin'de büyük bir yenilgiye uğratır. Selahaddin aynı zamanda Renaud'u yakalar ve kendi elleriyle öldürür. Lüzinyanlı Guy serbest bırakılır. Hattin savaşından iki gün sonra Selahaddin tüm tutsakların idam edilmesini emreder. Selahaddin bundan 8 sene önce Bait al-Ahazon kalesinin ele geçirilişinde de yaklaşık 700 tutsağı idam ettirmiştir.
Selahaddin yavaş yavaş tüm Hristiyan kontrolündeki şehirleri ele geçirir. Kudüs Kuşatması esnasında Selahaddin yine şehirdeki tüm tutsakları öldürmeyi planlarken İbelin'li Balian öyle bir durumun gerçekleşmesi ihtimaline karşın Selahaddin'i şehirdeki -sayıları yaklaşık 3000 ila 5000 arası olduğu tahmin edilen- Müslümanları öldürmek ve İslam için önem sarfeden Kubbet-us Safra ve Mescid-i Aksa'yı yıkmakla tehdit eder. Selahaddin danışmanlarına danıştıktan sonra şehrin içindeki Hristiyan halkı öldürmemeyi, sadece tutsak almayı kabul eder. Tutsak alınan sadece erkekler için değil, kadınlar ve çocuklar için de fidye ödenir. 7000 ila 8000 kadar insan ise köleleştirilir.
Geriye sadece Sur şehri kalır. Montferratlı Konrad şehrin savunmalarını güçlendirir. Selahaddin 2 kere kuşatsa da Sur kalesiin ele geçiremez. 1188 yılında Selahaddin Lüzinyanlı Guy'ı ve karısını serbest bırakır. Lüzinyanlı Guy Sur şehrine sığınmak ister ancak Montferratlı Konrad onu kral olarak tanımadığını belirterek kalesine almaz.
Hattin muharebesindeki yenilgi ve Kudüs'ün düşüşü Üçüncü Haçlı Seferi'ni tetikler. İngiltere'de özel olarak Selahaddin Vergisi çıkarılır ve bu vergiyle haçlı ordusuna erzak hazırlanır. Üçüncü Haçlı Seferi başarılı bir şekilde Akka kalesini ele geçirir. Aslanyürekli Richard Selahaddin Eyyubi'nin ordusuyla Arsuf'ta karşılaşır ve 1191 senesinde Selahaddin'i yenilgiye uğratır. Aslanyürekli Richard ile Selahaddin Eyyubi arasındaki ilişki tarihteki en ilginç düşman general ilişkilerinden birisidir. Richard yaralandığında Selahaddin kişisel hekimini gönderir, Richard atını kaybettiğinde Selahaddin 2 at gönderir. Richard bunun karşılığında kızkardeşinin Selahaddin'in erkek kardeşiyle evlenmesini önerir, Kudüs'ü de başlık parası olarak ister.
Aslanyürekli Richard ve Selahaddin Eyyubi 1192 yılında Ramla Antlaşmasını imzalarlar, bu antlaşmaya göre şehir Müslümanların elinde kalacak, ancak Hristiyanlar hac için şehri istedikleri zaman ziyaret edebilecektir. Antlaşma sonrası Latin Krallığı Sur'dan Yafa'ya küçük bir çizgi kadar kalmıştır.
Selahaddin ertesi sene Mart ayında hayatını kaybetti.