Çanakkale Savaşı evliya meselesi
#1
Sizce Çanakkale'de savaşan evliyalar gerçek miydi (bence değil farklı görüş olursa diye açtım)
Ara
Cevapla
#2
Konu kilit iletisi gibi olacak ama özet geçeyim yine de. Gayrimüslim ve doğaüstü varlıkların (cin, melek, ölmeyen insanlar vb.) insan hayatına karışmayacağını düşünen Müslümanlar Çanakkale veya başka savaşlardaki metafizik müdahalelere inanmıyorlar. Kanıtlanabilir bir şey olmadığı için inanç seviyesinde kalıyor zaten bu tür konular.

Müslüman ve bu müdahalelere inananlar ise ilginçtir genelde bunları İslam'ın şartıymışçasına savunurlar. İnanıp geçen, gündem yapmayanlar da yok değil tabi.

Müslüman olsam da bu tür konuşmalarda Celal Şengör'ün 2009'da "Din, Bilim ve Darwin" başlıklı Siyaset Meydanı programında bahsettiği şekilde ifade ediyorum, "..Balkan Harbinde neredeydiler?!"
Ara
Cevapla
#3
Onlara inanan gayrimüslimlerde var.
Ara
Cevapla
#4
Siz vadinin (Medine’ye) en yakın yamacında, onlar vadinin en uzak yamacında, kervan ise sizin alt tarafınızdaydı. Sözleşseydiniz böyle denk getiremezdiniz. Ama Allah, kararlaştırılan bir işi gerçekleştirsin; ölen gerçeği görerek ölsün, yaşayan da gerçeği görerek yaşasın diye böyle yaptı. Elbette daima dinleyen ve bilen Allah’tır. (Ey Muhammed!) Allah onları rüyanda sana az gösterdi. Eğer çok gösterseydi kesinlikle dağılır ve savaşma konusunda kesinlikle anlaşmazlığa düşerdiniz Ama Allah, sizi bu hale düşmekten kurtardı. Çünkü O, içinizde olanları bilir. Onlarla (Mekke ordusuyla) karşılaştığınızda da Allah, sizin gözünüzde onları az göstermiş, onların gözünde de sizi az göstermişti. Allah, kararlaştırılan bir işi gerçekleştirsin diye böyle yapmıştı. Bütün işler Allah’a arz edilir. Ey inanıp güvenenler, bir birlikle karşı karşıya gelince sıkı durun ve Allah’ı (onun sözlerini) hep aklınızda tutun ki hedefinize ulaşasınız. (Enfal 8/41-45)

Ey Nebi! Müminleri savaşa teşvik et. Sizden sabırlı /duruşunu bozmayan yirmi kişi olursa, iki yüz kişiyi yener; içinizden yüz kişi olursa onlar da kâfirlik edenlerden bin kişiyi yener. Çünkü onlar (direnç göstermenin önemini) kavrayamayan bir topluluktur. Allah, sizde bir zayıflık olduğunu bildi ve şimdi yükümlülüğünüzü hafifletti. Allah’ın izniyle, sizden dirençli yüz kişi olursa iki yüz kişiyi yener; sizden bin kişi olursa onlar da iki bin kişiyi yenerler. Allah direnç gösterenlerle beraberdir. Savaş alanında düşmanı etkisiz hale getirmedikçe hiçbir nebinin esir almaya hakkı yoktur. (Ey Müslümanlar) Siz, hemen elinize geçecek şeyler istiyorsunuz. Allah ise sonrasını istiyor. Daima üstün olan ve bütün kararları doğru olan Allah’tır. Allah’ın daha önce kayda geçmiş bir kararı olmasaydı, aldığınız şeyden dolayı size kesinlikle büyük bir azap çarpardı. (Enfal 8/65-68)

Hani o gün (Bedir’de) Rabbinize yalvarıp yakarıyordunuz. O da “Ardı ardına gelen bin melek ile sizin imdadınıza yetişiyorum.” diye cevap vermişti. Allah bunu, sırf size bir müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer sadece Allah katındandır. Daima üstün olan ve bütün kararları doğru olan Allah’tır. Hani Allah, bir güven duygusu vermek için sizi tatlı bir uykuya daldırmıştı. Sizi arındırmak, şeytanın yol açtığı çöküntüyü gidermek, kalplerinize metanet vermek ve ayaklarınızı sabit kılmak için gökten üzerinize yağmur da yağdırmıştı. Meleklere de şunu vahyediyordu: “Ben sizinle beraberim. Siz müminleri cesaretlendirin. Ben de kâfirlerin yüreklerine korku salacağım.” Öyleyse(ey müminler) onların boyun köklerine ve parmak uçlarına vurun! (Enfal 8/9-12)

Bir sabah evinden çıkmış, (Uhud’da) müminleri savaşacakları yerlere yerleştiriyordun. Allah daima dinleyen ve bilendir. Sizden iki bölük dağılmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların en yakınıdır. Bu sebeple müminler yalnız Allah'a dayanmalıdırlar. Bedir'de çok zayıf durumdaydınız, Allah size yardım etti. Öyleyse Allah'a karşı yanlış yapmaktan sakının ki görevinizi yerine getirebilesiniz. O gün müminlere şöyle diyordun: “İndirdiği üç bin melekle Rabbinizin imdadınıza yetişmesi size yetmez mi?” Yeter elbette. Eğer sabreder /duruşunuzu bozmaz, korunma tedbirlerinizi alırsanız, onlar da böyle ani bir baskınla üzerinize gelirlerse Rabbiniz, yanınızdan ayrılmayan beş bin melekle imdadınıza yetişir. Allah bu desteği, sadece bir müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye verir. (Âl-i İmran 3/121-128)

Gevşemeyin ve üzülmeyin! Eğer inanıp güveniyorsanız üstün olanlar sizlersiniz. Siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, karşınızdaki topluluk da (Bedir’de) öyle bir yara almıştı. Böyle günleri, insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah'ın inanıp güvenenleri bilmesi ve içinizden kimilerini şahit tutması içindir. Allah yanlış yapanları sevmez. Bunun bir sebebi de Allah’ın inanıp güvenenleri rahatlatıp kâfirleri darlığa düşürmek istemesidir. Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri /elinden geleni yapanları bilmeden, sabredenleri de bilmeden cennete gireceğinizi mi hesap etmiştiniz. Ölümle burun buruna gelinceye kadar, ölmek istiyordunuz. Ama ölümü görünce donup kaldınız! Muhammed sadece bir elçi­dir. Ondan önce de elçiler geldi geçti. O, ölse veya öldürülse gerisin geri mi döneceksiniz? Gerisin geri dönen Allah'a bir zarar veremez. Allah görevini yerine getirenleri ödüllendirecektir. (Âl-i İmran 3/139-144) 

Bakın! Allah (Uhud Savaşında) size verdiği sözü tuttu; onun izniyle kâfirleri kırıp geçiriyordunuz. Elde etmek istediğinizi (zaferi) göstermesinden sonra gevşediniz, ne yapacağınız konusunda anlaşmazlığa düştünüz ve emrime karşı geldiniz (düşmanı takip etmediniz). Kiminiz hemen eline geçecek olanı (ganimeti) istiyor, kiminiz de sonrasını (düşmanı tam etkisiz hale getirmeyi) istiyordu. Sonra (Allah) sizi, yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için onlar karşısında galipken mağlup hale getirdi. Ama yine de sizi affetti. Allah inanıp güvenenlere lütufkârdır. Kimseye bakmadan dağa tırmandığınız sırada Elçimiz arkanızdan size sesleniyordu. Allah, size gam üstüne gam vererek iyilikte bulundu ki elinizden kaçana da başınıza gelene de üzülmeyesiniz. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir. O gamdan sonra size bir güven duygusu ve sizden bir kesimi rahatlatan tatlı bir uyku verdi. Bir kesim de kendi derdine düşmüştü. Allah hakkında gerçek dışı kuruntulara, cahiliye kuruntularına kapılarak "Bu işten elimize ne geçti ki?" diyorlardı. De ki: "Bu iş, bütünüyle Allah içindir." Sana açamadıklarını içlerinde gizliyor, "Bu iş lehimize olsaydı burada öldürülmezdik!" diyorlardı. De ki: "Evlerinizde bile olsaydınız, öldürülecekleri yazılmış olanlar, düşecekleri yere kadar gelirlerdi.” Bunlar, Allah'ın içinizde olanı denemesi ve kalplerinizdeki kirleri iyice gidermesi içindir. Allah içinizde ne olduğunu bilir." İki ordunun karşılaştığı gün geri dönenler var ya, şeytan yalnızca yaptıkları bazı şeylerden dolayı onların ayaklarını kaydırmak istedi. Allah onları affetti. Allah çokça bağışlar ve pek yumuşak davranır. (Âl-i İmran 3/152-155)



Kur'an kaynaklı nebimizin savaşlarından örnek almak gerek. Düşmanın rüyada nebimize az gösterilmesi, Müslümanlarla müşrikler karşılaştıklarında orduların birbirlerine olduklarından daha az gösterilmeleri, Müslümanların üç bin melekle desteklenmesi, rahatlamaları için o gün hoş bir uykuya daldırılmaları ve üzerlerine rahatlatıcı bir yağmur yağdırılması Allah’ın Müslümanlara yardımıydı. Ama doğrudan meleklerin, evliyaların inmesi ve savaşması söz konusu değil. Burada anlatılan Allah'ın emrini dinleyen ve savaştan kaçmayıp Allah yolunda savaşanlara verdiği destek. Yukarıdaki ayette de belirtildiği gibi Allah günleri insanlar arasında döndürür. Yani Müslümanlar yenebilir de yenilebilir de. Allah Müslümanlar'a bütün savaşlarda galibiyet vadetmiyor. Ve yine diğer ayette söylediği gibi Bedir'de müşrikler Uhud'da Müminler bir yara aldı. Ki Uhud'da Allah'ın emrine aykırı olarak savaş bitmeden ganimet toplanmaya başlandığı için kazanılan savaş elden gitmiş oldu.

Ayetlerde görüyoruz ki Allah "Eğer inanıp güveniyorsanız üstün olanlar sizlersiniz." diyor ve yine Uhud'daki savaşın sonucunda "Bu, Allah'ın inanıp güvenenleri bilmesi ve içinizden kimilerini şahit tutması içindir." diyor. Yani savaşlar da imtihanın bir parçası. Bir insan savaşta galip olan tarafta olup imtihanı kaybedebilir veya savaşı kaybeden tarafta olup imtihanı kazanabilir. 

Çanakkale özeline geldiğimizde. Çanakkale'de iman edip savaştan kaçmayan binlerce insanımız vardı. Allah onlara gönül rahatlığı vermek gibi çeşitli yardımlarda bulunmuş olabilir. Veya karşı ordunun içine korku vermiş olabilir. Bunu bilmemiz mümkün değil. Evliyaların savaşması konusunda da Allah nebisine dahi böyle bir yardımda bulunmamış. Böyle bir şeyin olduğunu düşünmek için herhangi bir dini sebep yok.
[+] 1 üye Aytaç nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#5
Cinler haricinde hiçbir doğaüstü gücün zaten insanlara etkisi olduğunu düşünmüyorum.
Ara
Cevapla
#6
İnançlı iken bile saçma geliyordu şimdi inançsızım tamamen zırva ve aptal bir mesele üzerine basa basa söylüyorum bu mesele tamamen zırve ve bu tarz şeylere inananın aklından şüphe ederim.
Noro lim, noro lim , Asfaloth!
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.