İki bin yıllık 'gökdelen' Uçhisar Kalesi
Doğa, tarih ve kültür turizminin bir arada olduğu Kapadokya bölgesindeki önemli turistik merkezlerden olan Uçhisar Kalesi, milyonlarca yıllık tarihi ve eşsiz doğal güzelliğiyle her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Kalesiyle ünlü olan Uçhisar'da zamanında Hristiyanların yaşadığı bilinmektedir. Kale içinde bilinmeyen gizli yollarla saklanma amaçlı kullanılmıştır. Kalenin en üstünde 3 tane mezar bulunmaktadır. Uçhisar, Nevşehir ilinin merkez ilçesine bağlı bir belde. İl merkezine 5 km mesafededir. Kapadokya'nın en yüksek yerleşim yerlerden olması nedeniyle, buradan tüm bölgeyi seyretmek mümkündür.
Uçhisar Kalesi, Erciyes ve Hasan Dağı’nın birlikte görülebileceği tek yerdir. Erciyes Dağı’nın yani Kapadokya Bölgesi’nin yaratıcısının en iyi görüldüğü yer yine Uçhisar Kalesi’dir. Roma döneminden beri oyularak içine çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahsen, yapılmış, Arap akınlarına karşı önemli bir savunma noktası olmuştur. Üzerinde saldırganlara karşı savunma amaçlı kullanılan büyük taş gülleler bulundurulmuştur. Hem bir gözetleme kalesi hem de savunma kalesi olarak kullanılan Uçhisar Kalesi, Selçuklu ve Beylikler döneminde de önemini korumuştur. (12.-14. yy.) Genellikle beyliklerin sınır bölgesi konumunda olan kale, Selçuklular’ın doğu sınırı, Kadı Burhanettin Beyliği’nin batı sınırı, Karamanoğulları’nın doğu sınırı halinde konumundan ötürü “Uçhisar” adıyla anılmaya başlamıştır.
(Peribacaları, Uçhisar, Kapadokya)
Bölgenin en yüksek noktalarına kurulmuş olan Başhisar (Ürgüp), Ortahisar ve Uçhisar Kaleleri Selçuklu Dönemi’nde Nevşehir’in üç önemli koruma noktasını oluşturuyordu. Bu dönemde bir “uç beyliği” konumundaki Uçhisar Kalesi’nin çevresinde yoğun bir nüfus yaşamaktaydı. Bu dönemlerde Kayseri Beyi’nin kardeşinin Uçhisar Beyi olduğu bilinmektedir. Osmanlı Beyliği’nin II. Beyazıt ile birlikte 1398 yılında bölgeye hakim olmasından sonra Uçhisar Kalesi’nin II. Beyazıt’a teslim olduğu bilinmektedir. 1530 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Uçhisar’da yaklaşık 3000 kişinin yaşadığı tespit edilmiştir. 1960’lı yıllara kadar içinde ve etrafında yaşanmıştır.
Uçhisar Kalesi, birbirine bitişik iki sivri peribacasından oluşmaktadır. Halk arasında büyüğüne “Ağanın Kalesi”, küçüğüne “Çavuşun Kalesi” denilmektedir. Kale güneyden 50 metreyi, kuzeyden 100 metreyi aşan yapısıyla bir gökdeleni andırır. Kalede günbatımını izlemek, tüm vadilerin aldığı kızıllığı, renk değişimlerini ve büründüğü atmosferi seyretmek insana ayrı bir keyif verir. Kapadokya’yı ziyarete gelen yerli yabancı tüm ziyaretçilerin Uçhisar Kalesi’ne çıkmadan yaptıkları Kapadokya Gezisi eksik sayılır.
Uçhisar’da konakladığınız kayadan oyma butik otel veya pansiyonunuzdan ya da Kesek Meydanı’na park ettiğiniz aracınızdan veya tur otobüsünüzden kaleye doğru yürürken kale yolu üzerindeki içinde yöresel halı-kilim ve hediyelik eşya satılan dükkanları, Şapkalı Kaleyi, Cevizli peribacalarını, eski Uçhisar evlerini seyrederek kale girişine varırsınız. Biletinizi aldıktan sonra kayadan oyma eski tandırevi, şirane, ahır gibi mekanlardan geçerek kalenin zirvesine ulaşacağınız merdivenlere gelirsiniz. Merdivenleri çıkarken manzaranın büyüsüne kapılmamak elde değildir.
1.
Milyonlarca yıl önce Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü Dağı'nın püskürttüğü lavlardan oluşan tüf kayaların doğal yollarla aşınmasıyla ortaya çıkan peribacalarının en büyüğü konumundaki Uçhisar Kalesi, çeşitli dönemlerde insanların yerleşke olarak kullanması dolayısıyla "tarihte bilinen ilk gökdelen" olarak tanımlanıyor.
2.
Milattan önce 2. yüzyılda Roma döneminde oyularak içine çok sayıda oda ve mahsen yapılan kalenin, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de yüksekliği dolayısıyla askeri yerleşim alanı olarak kullanıldığı biliniyor.
3.
Cumhuriyet döneminde 1960'lı yıllara kadar belde halkının barındığı 179 metre yüksekliğindeki dev peribacası, günümüzde ise bölgeye hakim yüksekliğiyle turistlere doğal güzellikleri kuşbakışı izleme imkanı sunuyor.
4.
Kalenin girişindeki gişelerden giriş yapan turistler, merdivenlerden tırmanarak zirveye çıkıp kaleden Kapadokya'nın eşsiz manzarasını izleyebiliyor.
5.
6.
7.
8.
Kapadokya'nın tarihi mekanlarını gezmek için Polonya'dan gelen Wojtek Ogonowski, geçmişte insanların bu devasa kaya içinde yaşadığını düşünmenin bile kendisi için büyüleyici olduğunu belirtti.
9.
Ogonowski, "Burası gerçekten muhteşem bir yer. Türkiye'deki en önemli turistlik mekanlardan bir tanesi. Buradaki doğadan çok etkilendim. Uçhisar Kalesi, çok etkileyici, büyüleyici, inanılmaz bir mekan. İnsanların bu kayanın içinde yaşadığını düşünmek bile büyüleyici, buraya çok hayran kaldım." diye konuştu.
10.
11.
(Uçhisar kasabası - balondan görünüş)
12.
13.
14.
15.
16.
Tığraz Kalesi
Uçhisar’ın ikinci büyük kalesidir. Güvercinlik Vadisi tabanına kadar inen bir yamaç yerleşimi ve önemli bir yer altı sığınağıdır. İçindeki oda, depo, tünel, mahsenleriyle, zirveden vadiye kadar yedi kat yerleşimiyle ilginç bir yer altı şehridir.
Kara Kale
Kalenin üstünde bulunan şapka bölgede yapısına az rastlanan farklı bir volkanik dokudan oluşmaktadır. Siyah renkteki bu dokudan dolayı kaleye Karakale denilmektedir.
Tarihi Uçhisar Çeşmeleri
12-14. yüzyıllar arasında Uçhisar’ın uç beyliği olduğu dönemde, kalenin çevresinde yaşayan nüfusun su ihtiyacını karşılamak için yaklaşık 3 km. güneyde bulunan Gemil Dağı’ndan su taşıyorlardı. Suyun taşınması sırasında suyun dinlenmesi ve basınçtan dolayı künklerin patlamasını önlemek amacıyla küçük havuzlar oluşturmuşlardı. Bu dönemde beldeye beş tane çeşme ve iki tane çamaşır yıkama yeri (asbap (esvap) pınarları) yapıldığı bilinmektedir. Bu çeşmelerden dört tanesi günümüzde de hala mevcuttur. Bu tarihi çeşmelerin suları Kermil (Gemil) Dağı’ndan Güvercinlik Vadisi altında oyulan ve dışarıdan görülmeyen mahsenle gelmektedir. Beldenin ilk çeşmesi Aşağı Mahalle Çeşmesi’dir. Diğer çeşmeler; Tekelli Mahalle Çeşmesi, Hanönü Çeşmesi, Çukurmahalle Çeşmesi olarak bilinir.
Tarihi Dink
Uçhisar’ın Tekelli Mahallesi’nde Hanönü olarak bilinen, çöktüğü için molozlarla doldurulan kayadan oyma bir kervansarayın da olduğu yerde yaklaşık olarak 11.-12. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen ve bulgur yapımında kullanılan tarihi bir dink bulunmaktadır.
Bezirhaneler
Eski zamanlarda kalenin eteklerinde halkın ilk yerleşimi olan bölgelerde bezirhaneler bulunmaktaydı. Şu anda beldede bir-iki tanesi kalmış eski bezirhanelerde yöre halkı, bölgede yetişen keten ve ızgın tohumlarının altın sarısı renkteki “bezir” adı verilen yağını elde edip ısınma, aydınlanma ve hayvanlarının bakımı için kullanırlardı. Bir tanesi şu anda Aşağı Mahalle’dedir.
Uçhisar Evleri
Uçhisar Evleri’nin geçmişi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanır. İlk evler kayadan oyma yapılmış ve sığınma ve korunma amaçlı kullanılmıştır. Daha sonraları yatay ve düşey olarak kayalar oyulmuş ve çok geniş mekanlar oluşturulmuştur. Osmanlı Dönemi’nde de bu yapılarda yaşanmıştır. 15. yüzyılda kayadan oyma yapılara, yığma binalar eklenmiştir. Yerleşim yerlerinde yaşayan halkın geçim kaynakları değiştikçe evlerin de yapıları değişmiştir. 18. -19. yüzyıllar arasında eskiye göre daha büyük yapılar ve hatta konaklar inşa edilmiştir. Evler genellikle yamaçlara yapılmıştır. Evlerde genellikle iç ve dış avlu bulunur. Ön cepheleri de az ya da çok süslemelidir. Günümüzde bu eski evlerin çoğu restore edilmiş ve butik otel olarak kullanılmaktadır. Az sayıda da olsa beldenin bazı yerlerinde hala eski evler bulunmaktadır.
Uçhisar Evleri’nin geçmişi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanır. İlk evler kayadan oyma yapılmış ve sığınma ve korunma amaçlı kullanılmıştır. Daha sonraları yatay ve düşey olarak kayalar oyulmuş ve çok geniş mekanlar oluşturulmuştur. Osmanlı Dönemi’nde de bu yapılarda yaşanmıştır. 15. yüzyılda kayadan oyma yapılara, yığma binalar eklenmiştir. Yerleşim yerlerinde yaşayan halkın geçim kaynakları değiştikçe evlerin de yapıları değişmiştir. 18. -19. yüzyıllar arasında eskiye göre daha büyük yapılar ve hatta konaklar inşa edilmiştir. Evler genellikle yamaçlara yapılmıştır. Evlerde genellikle iç ve dış avlu bulunur. Ön cepheleri de az ya da çok süslemelidir. Günümüzde bu eski evlerin çoğu restore edilmiş ve butik otel olarak kullanılmaktadır. Az sayıda da olsa beldenin bazı yerlerinde hala eski evler bulunmaktadır.