Birinci Haçlı Seferinden bu yana hiçbir Katolik devlet ile savaşa girmeyen, Hristiyan kanı dökmeyen ve barışın sağlanması için çalışan Fransa Krallığı; kendisine savaş ilan eden din kardeşi Sicilyalılara karşı bu saldırgan tutumlarından vazgeçmelerini istemiş, gereken tavizi vereceğini söylemiş ancak muhatap bulamamıştır.
Hâlbuki biz, beraber Haçlı Sancağı altına girip kâfirlere karşı savaşmayı arzu ederdik. Sicilya Afrika’da kutsal bir vazifeyi yerine getirirken biz sadece müttefikimiz İspanya’yı koruyorduk. Sicilyalılar ne hikmetse Afrika’dan İberya’ya adımlarını dahi atmadılar. Devamında ise Murabıt Sultanı ve orduları kapılarımıza dayandılar. Bu gelişmeler ışığında Sicilya Kralı’nın Murabıtlarla iş birliği yaptığı sonucuna varıyoruz.
Kafirlerle iş birliği yapan Kral, bununla da yetinmemiş olacak ki Haçlı Seferine katılmış, aziz Roma şehrini ele geçirmiş ve Papa Efendimize geri vermemiştir. Aforoz edilen Venedik Doçundan bir farkı da kalmamıştır. Aynı gaflete kendisi düşmüştür.
Tüm bu tatsız olaylar devam ederken, Sicilya Kralı bu gaspçı davranışlardan vazgeçer derken bize savaş açtı. Üstelik sınırlarımızda cirit atan ajanlarını da bahane etti! Ne yapsaydık, saraylarda mı ağırlasaydık? Hangi devlet gizli bilgilerini ele geçirmeye çalışanlara müsamaha gösterir? Hangi devlet kendisine suikast girişiminde bulunacaklara kucak açar? Buna kargalar bile güler.
Sicilya Kralı gerçekliği olmayan iddialarına savaş alanında cevap verecekmiş. Biz onun cevap vermesini beklemeden kendi cevabımızı çok sert verdik. Bu saatten sonra hala savaşa ısrar edecekse kendi mezarında cevap verebilir. Tabi artık kim duyarsa!
Marsilya sınırındaki garnizonumuza saldıran kafir Sicilya askerlerine istedikleri cevabı verdik. Marsilya’dan destek birliklerle yardıma yetişen Françoys du Lac komutasındaki askerlerimiz ve paralı gönüllüler savaşa dahil oldular. Bunu gören kuşatma altındaki askerlerimiz kapıları açarak ani bir baskın yaptılar. Kesin ve net bir zafer kazandık.
Savaşın bitiminde fark ettik ki Sicilyalılar daha kendi askerlerine dahi yardıma gelemiyorlar. Gregorio Perfelti komutasındaki 2402 asker, Vitale Guerrieri ve ordusu yenilgiye uğrarken izlediler. Çok büyük bir utanç.
Bu büyük utancı cezalandırmak da bize düştü. Gregorio Perfelti komutasında bulunan genç bir komutan canından oldu. Cevap sadece cephede verilmiyor Sicilya Kralı. Nefesimizi ensenizde hissedeceksiniz.
Marsilya’daki savaş sürerken Sicilya sınırında bekleyen ordularımız çok büyük bir taarruza geçtiler. St. Renaldus, eski adıyla Staufen kuşatıldı. Sıkı bir savunmaya sahip olduğundan Metz kalesi garnizonu komutanı Lancelot de Plater aynı zamanda babası olan Hugues de Plater’e yardıma geldi. Ballistalar kale kapılarını yerle bir ettikten sonra amansız bir mücadele başladı. Neticede Sicilyalıların hiçbir çaba sarf etmeden hüküm sürdüğü Staufen ele geçirildi.
Sicilya sınırındaki bir diğer ordumuz da boş durmadı. Gervaisot le Sueur’dan daha tecrübeli olan Dijon komutanı Michiel ordunun başına geçti. St. Nicander, eski adıyla Bern kalesi casuslarımızın kontrolündeydi ve şehirde ne olup bittiğini biliyorduk. Harekete geçen ordumuzun haberini alır almaz gözcüleri öldürüp savaş günü kalenin kapılarını açtılar.
Kalenin kapılarının açıldığını gören ordumuz ani bir hücum gerçekleştirdi. Kalede eli tırpanlı köylüleri bile zorla savaştıran Sicilyalılar çıkardıkları savaşın bedelini ağır ödediler.
Bern kalesinin yakınlarında ise bir Sicilyalı garnizonu daha bulundu. Ajanlarımız garnizonda Azzerello Perfelti’nin bulunduğunu öğrendikten sonra suikastçılarımız harekete geçti. Bu komutan muhtemelen Gregorio Perfelti’nin oğluydu ve daha savaşamadan öldü. Korkak Gregorio bu haberi alınca ne tepki verecek acaba?
Bu sırada Akdeniz’de Granada’yı fethetmek için yola çıkan ordumuz, Sicilyalı kafirlerin savaş açtığı haberini alınca rotasını Algiers’e çevirdi. Karaya çıkar çıkmaz kaleyi kuşattı. Bize Ortadoğu’dan Cihad ilan eden Mısır Sultanı iyi duysun. Afrika Sicilyalılara mezar olacak, Mısırlılar için de yer açarız elbet.
Tekrar ediyoruz, biz barıştan yanayız. Çok geç olmadan bu savaşı bitirelim. Avrupa'da yeni bir düzen kurulsun.
İBERYA CEPHESİ
İberya’da savunmaya geçip ordularımızı karşılamaya hazırlanan genç Sultan’ı kötü bir son bekliyordu. Kendisinin hanedanının son üyesi olduğu istihbaratını alınca suikastçılarımızı görevlendirdik. Çok zor bir görevdi. Bunun bilincinde olan ajanlarımız suikastçılarımıza gereken bilgiyi verdiler. Sultan o gece son kez uyudu, bir daha uyanamadı.
Böylece Murabıt hanedanı son buldu ve ölüm haberini alan şehir isyana kalkıştı. Sultan’ın askerleri birbirlerini katlediyorken Toledo Fatihi Perrin Gassou komutasındaki ordumuz şehrin kapılarına dayandı. Şehirdeki kargaşa sırasında kapıları açan ajanlarımız Fransız ordusunun şehre girmesini sağladı. Ordu şehre girince direnen herkes öldürüldü. İspanyol kardeşlerimizin hesabı soruldu.
Ele geçen ganimet ise zulüm çeken İberya halkına ve Sicilya ile olan savaşımızda bize yardımcı olacak.